Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 727

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.653.997 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7261
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sustuk defalarca

Sponsorlu Bağlantılar
ne sen beni anladın ne ben sana inandım
anlatamadık içimizdeki o öksüz çocukları
ya kelimeler yetersizdi ya biz fazla duygusal
sustuk defalarca, korktuk sevdalanmaktan

ağır gelirdi bize birbirimize tutulmak
oysa çocuktuk hala utanırdık bakmaktan
yine de kırmak istedik zincirleri ansızın
yapamadık nafile, sustuk defalarca...

TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7262
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
Ben geldim...

Sponsorlu Bağlantılar
Yılların yükü var omuzlarımda
Yaşımı başıma yüklenip geldim
Ne olursun, bırakma beni kapında
Aç kapıyı aç sevdalım, ben geldim

Bilemezsin, nasıl geçti seneler
Sana ağladığım ıssız geceler
Bugün beni kapına gönderdiler
Aç kapıyı aç gündüzüm, ben geldim

İnan başkalarını sevemedim
Ardından hep ağladım gülemedim
Senden başkasına yar diyemedim
Aç kapıyı aç maralım, ben geldim

Ne olur, hatırlatma dünlerimi
Yakma bir daha yanan yüreğimi
Yıllar kör etmiş zaten gözlerimi
Aç kapıyı aç fermanım, ben geldim.

Hasretine direndim de direndim
Maziyi gölgeme takıp getirdim
Dün sendeydim, şimdi de sana geldim
Aç kapıyı aç umudum, ben geldim

Peşime kum takıp getiren seldim
Duruldum be! Yüreğimi getirdim
Bir daha gidersem eğer namerdim
Aç kapıyı aç cennetim, ben geldim

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7263
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerim Gözlerinde


Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir işik mi yanar?
Bakişlarinda beni dinlendiren bir şey var;
Kiyisindaymiş gibi en sakin denizlerin...
Bir yelkenliyim şimdi ben senin limaninda
Firtinalardan geldim sende dinleniyorum.
Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum;
En eşsiz dakikalar sürsün senin yaninda...

Hiç yumma gözlerini, işigin eksilmesin,
Gündüzüm aydinligim, ipek böcegim benim!
Güz bahçemde açilmiş o son çiçegim benim!

Yorgun kalbim seninle elem nedir bilmesin;
Ayirma gözlerimden çocuksu gözlerini,
O sakin o yalansiz, o kuytu gözlerini.
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7264
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
is ikon1Sadece Senin Yüzünkolon y kareYeraltında bir bizans sarnıcı gibi loş
Kuyularda körlerin durağan bakışlarını
Tedirgin bir çocuğun önsezileriyle
Bozmadan geçerken hiç düşünmemiştim
YUkarda bembeyaz bir güvercinin
Mavi bir balkonun bulutlarından
Benim toprağımı aradığını
Karşıda tepelerin hayal perdesini
Bir sardunya ağacı hışırdatıyor
Koyunlar sessiz bir yılan bir güneş
Bir kısrağı her yıl aşan kırların
Azgın tanrısı Pan`dan doğma yabansı
Ve inatçı bir keçi gibi Gavvino
Bir zincirlemeyle geçiyor çocukluğumun
Kısa pantolonlu kara gözlü yoksulluğuna
Sanki Pera`nın bindokuzyüzden
Art nouveau pencerelerden baktığı
Tirşe haliç ve loş kumrular oteli
Birbirinden habersiz iki odada
Seni de salıyor düşlere ve beni
Tanrım görmeden tedirgin ve kızgın
Gümüş bir asansör çıkarırken seni
Kara bir ağırlık gibi iniyorum boşluğa
Sakalının koyu meşe dallarıyla
Kapatınca karanlık bulutlar
Göklerdeki hâsin ve eski ahitten
Bir mezmurla isyan eden babamız
Dilsiz ve korkulu ve yoksul
Sıkı toprağı delip güneşe doğru
Alınyazısı yırtan ufacık tohum
Benim geçmiş tarlalardan arkadaşım
Kemik saplı kaçamak bir çakıyla
Kurak hayalgücümü kanatıyor
Sanki bir sayım günü ya da sikiyönetim
Issız sokaklarında surdiplerinin
Birbirine rastlamadan dolaşan
İki serüvenci gezgin gibiyiz
Bomboş bir sinemanın koltuklarında
Kapkara bir perdeyle ayrılmış gözlerimiz
Bir kuzunun boğazına saplanan hançer
Birden gürültülere boğuyor kenti
Kanlı sokaklarında gondollar yüzdüren
Bir venedik dişarda bu bozgun bizans
Çocukları hançerleyip öldürüyorlar
Kırik bir akordeon gibi yüzleri
Sanki erken rönesansın bir sarayında
Sesleri sarmaşıklar gibi bir madrigalin
İki sağır şarkıcı gibiyiz
Şiirimiz sarılıyor usanmaksızın
Birbirine ve biz sarılamıyoruz
Gölgeli kümeslerde yeniyetmeler
Kucağında fısıldaşan tavuklar
Kara gözlü sıpalar ve soluk soluğa
Evreni sevişmenin kuşlarıyla dolduran
Gelinler metresler ******lar melekler
Ağaçların ve rüzgarın ve tüm denizlerin
Seslerine karışan su azgın hayat
Sanki seni ve beni
Boğazın çok derin akıntılarında
Ters yöne habersiz yelken kaldıran
İki çağdışı ve şaşkın balık gibi
Bir doyumsuz hasrete tutsak ediyor
Perdede şimdi kocaman bir hayal
Sadece senin yüzün

Onat Kutlar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7265
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir ceylan vurulur otlarken, bir başına...
Bir ceylan vurulur,
Acır içi! ..

Acı, içinde büyürken kendinden fazla, bilemez yapacağını! ..
Bir ceylan, vurulur; gözünden! ..
Kurşun, gönlüne girer! ..

Haykırır... ve dizler... ve bir 'yüreğe'dönüşüp çökerken, koyar başını bir çiçeğin dizine! ..

Bir ceylan vurulur, otlarken, bir başına. Acır içi...
Acııır, içim!

Ardından;
Bir kum tanesi düşer içime...
İçimde ne varsa sarılır etrafına...
Sonra kelimeler dökülür içimden;
İnci inci, dizilir içim; boynuna! ..

Bir kum tanesi gibi acırsın içimde. Ha böbreğimde taaş, ha kalbimde sen! ..
Gözü bağlı koç gibi, boynum hep bıçağın ağzında, ve dilimde sen! ..

Ve sen; bir kum tanesi gibi düşersin içime.
Sedefe benzer nem varsa, sarılır sana...
Ardından, ardında acı çizgiler bırakan kelimeler dökerim...
Dizilir içim;
İnci inci, boynuna! ..

Bir ceylan vurulur, zamanın orta yerinde...
Bir ceylan vurulur otlarken, bir başına...
Bir ceylan vurulurken gözünden, yaralanır yüreği!
...yaralanır yüreğim...
Bir ceylan, vurulup düşer bir çiçeğin dizine...

Acır içim;
Her inci gördüğümde! ..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7266
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
FARKINDA DEGILSIN

Daglar gibi büyük sevdam icimde
Hep sensin özlemim benim gönlümde
Seni yasiyorum simdi her yerde
Farkinda degilsin cok sevdigimin

Ümitlerimi ben sana bagladim
Böyle beklemekten artik usandim
Sensiz gecelerde seni yasarim
Farkinda degilsin cok sevdigimin

Öyle zorki böyle uzaktan sevmek
Hayat degil,ki bu izdirap cekmek
Gücüme gidiyor yabanci düsmek
Farkinda degilsin aci cektigimin.......
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7267
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
is ikon1Ölüme Dairkolon y kareBuyrun, oturun dostlar,
hoş gelip sefalar getirdiniz.
Biliyorum, ben uyurken
hücreme pencereden girdiniz.
Ne ince boyunlu ilâç şişesini
ne kırmızı kutuyu devirdiniz.
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı
başucumda durup el ele verdiniz.
Buyrun, oturun dostlar
hoş gelip sefalar getirdiniz.
Neden öyle yüzüme bir tuhaf bakılıyor?
Osman oğlu Hâşim.
Ne tuhaf şey,
hani siz ölmüştünüz kardeşim.
İstanbul limanında
kömür yüklerken bir İngiliz şilebine,
kömür küfesiyle beraber
ambarın dibine...
Şilebin vinci çıkartmıştı nâşınızı
ve paydostan önce yıkamıştı kıpkırmızı kanınız
simsiyah başınızı.
Kim bilir nasıl yanmıştır canınız...
Ayakta durmayın, oturun,
ben sizi ölmüş zannediyordum,
hücreme pencereden girdiniz.
Yüzünüzde yıldızların aydınlığı
hoş gelip sefalar getirdiniz...
Yayalar-köylü Yakup,
iki gözüm,
merhaba.
Siz de ölmediniz miydi?
Çocuklara sıtmayı ve açlığı bırakıp
çok sıcak bir yaz günü
yapraksız kabristana gömülmediniz miydi?
Demek ölmemişsiniz?
Ya siz?
Muharrir Ahmet Cemil?
Gözümle gördüm
tabutunuzun
toprağa indiğini.
Hem galiba
tabut biraz kısaydı boyunuzdan.
Onu bırakın Ahmet Cemil,
vazgeçmemişsiniz eski huyunuzdan,
o ilâç şişesidir
rakı şişesi değil.
Günde elli kuruşu tutabilmek için,
yapyalnız
dünyayı unutabilmek için
ne kadar çok içerdiniz...
Ben sizi ölmüş zannediyordum.
Başucumda durup el ele verdiniz,
buyrun, oturun dostlar,
hoş gelip sefalar getirdiniz...
Bir eski Acem şairi :
«Ölüm âdildir» - diyor,-
«aynı haşmetle vurur şahı fakiri.»
Hâşim,
neden şaşıyorsunuz?
Hiç duymadınız mıydı kardeşim,
herhangi bir şahın bir gemi ambarında
bir kömür küfesiyle öldüğünü?...
Bir eski Acem şairi :
«Ölüm âdildir» - diyor.
Yakup,
ne güzel güldünüz, iki gözüm.
Yaşarken bir kerre olsun böyle gülmemişsinizdir...
Fakat bekleyin, bitsin sözüm.
Bir eski Acem şairi :
«Ölüm âdil...»
Şişeyi bırakın Ahmet Cemil.
Boşuna hiddet ediyorsunuz.
Biliyorum,
ölümün âdil olması için
hayatın âdil olması lâzım, diyorsunuz...
Bir eski Acem şairi...
Dostlar beni bırakıp,
dostlar, böyle hışımla
nereye gidiyorsunuz?

Nazım Hikmet
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7268
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bugün anladım beni sevmediğini;

Sadece tanıdık sana yakın biriyim..

Bugün anladım beni sevmediğini;

Sadece varlığına alıştıgın biriyim...



Kızgınım canım ama kendime,

Laf anlatamadım şu inatcı gönlüme...

Kırgınım canım ama kendime,

Sana kapılıp giden şu zavallı kalbime...



Git ne olur,

Nasıl olsa unuturum...

Acılar bana kalsın,dünya senin olsun...

Gİt ne olur,

Nasıl olsa alışırım ...

Hüzünler bana kalsın,mutluluk senin olsun...



Bugün anladım sana ait değilim,

Sadece adını bildigin biriyim...

Bugün anladım beni sevmediğini,

Sonuna geldigimi;

HERŞEYİN BİTTİĞİNİ........



Kızgınım canım ama kendime,

Laf anlatamadım şu inatçı kalbime...

Kırgınım canım ama kendime,

Sana kapılıp giden şu zavallı kalbime...
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7269
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
is ikon1Kuzguncukkolon y kareBeykoz`da oturmalı
Beykoz`da çalışan adam.
Fakat Kuzguncuk şirin yerdir
ve gayet nefis yapar gül reçelini
pansiyoncu Madam
ve kızı Raşel...
Aynada bir kartpostal :
bir manzara Nis şehrinden.
İskemle, karyola, konsol... v Denize nazırdı pencereleri...
Güneşte tavana suların ışıltısı vurur,
karanlık şilepler geçerdi geceleri
insanı olduğu yerde
eli böğründe bırakarak...
Selim`in odası havadardı.
Kırmızı yazmalar kururdu yandaki boş arsada.
Sağda Cevdet Paşa yalısı.
Yalıda bir tavus kuşu
bir de Mebrure Hanım vardı.
Mebrure Hanım
tafta entariler giyerdi.
Çok ihtiyardı
ve mavi gözleri kördü.
Tentene işlerdi Mebrure Hanım.
Uyanır bir beyaz güle başlar,
uyurken dağıtırdı gülünü...
Merhum Cevdet Paşa yalısında
Mebrure Hanımı unutmuşlardı...
Beykoz`da oturmalı
Beykoz`da çalışan adam.
Fakat Kuzguncuk şirin yerdir
Ve kırmızı yazmalar kuruyan boş arsadan
dünyayı zapta gidecek olan
pulsuz balıklar gibi çıplak çocukların
her akşam dinlerdi çığlıklarını Selim...

Nazım Hikmet
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ağustos 2006       Mesaj #7270
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kar Düştü Ellerime

Bende katıldım bu gün, çekilen kuralara,
Kaderin torbasından, yâr düştü ellerime.
Gecenin bir yarısı çıkardım dualara,
Nur yerine göklerden, kar düştü ellerime.

Göze çekilen sürme, kimseyi kandırmazdı,
Çile ve derdi verip Mecnun’u yandırmazdı,
Yanmasaydı gönüller, varlığı andırmazdı,
Gözümden yaş akarken, sır düştü ellerime.

Yoruldum ve ağladım, ayrılmadım o yoldan,
Peşimde Zebaniler, yürüdü sağdan soldan,
Parçalamak hevesi, kovaladı dört koldan,
Kaçan kara sevdalar dar düştü ellerime.

Okudum sayfa sayfa, gördüm ki yanmışları,
Keremi, Yusuf’u da her gece anmışları,
Sevdaların zoruna buldum inanmışları,
Kolay sevdalar yokmuş, zor düştü ellerime.

Boğulmayacak beden, bu azgın berbat selde,
Yanmamış görmedinse, alevde ısın, gel de,
Göz yaşımla büyüyen, bütün çiçekler elde,
Onlarda yanmış meğer, kor düştü ellerime,
Solmadan daha gülüm, kar düştü ellerime.

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya