Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 858

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.653.997 Cevap: 12.492
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8571
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Düşerken bile

Sponsorlu Bağlantılar
uzun bacaklı bir yaban hayvanıydı aşk
harıl harıl onu arıyordu İstanbul, duyuyorduk
Galata Kulesi'ndeydik, başın omzumdaydı
Kule döne döne içimizdeki gökyüzüne akıyordu
sevgilim
yüreğimin ipleriyle dudaklarına indim senin
gözbiliminden tenbilimine dönüşürken aşkımız
Kule'den aşağıya fırlattım beynimi
"Dalgın şair!" dedi Einstein, Niels Bohr'a dönerek
"Baksana, unutmuş beynine kanat takmayı!"
"Yürekle beyin arasındaki en büyük belirsizliktir aşk"
diyerek söze karıştı Heisenberg
"Belki de, iki yüreğin aynı dalga boyunda buluştuğu bir salınımdır o!"
dedi Louis de Broglie
"Aşk, bir kara cisim ışıması değil midir?"
böyle sordu Max Planck da
dayanamayıp
ışık tozuna bulalı gözleriyle
"Kendinize geliniz efendiler!" diye söylendi Takiyüddin
"Bilimle açıklanamaz aşk, şiirle açıklanabilir ancak!
O, uzun saçlı bir yıldızdır; yüreğin içinde taranır"
bence sevgilim
söylendikçe bizim olan bir şarkıdır aşk
dikey bir şiirdir bütün kuşları aynı anda havalandıran

Galata Kulesi'nden aşağıya fırlattım beynimi, söylemiştim
bana bakan
uzun bacaklı bir yaban hayvanıydı aşk
aşağı tükürsem Dördüncü Murat
yukarı tükürsem Hezarfen Ahmet Çelebi
ağzımın içinde dilin, bulutlarımı ıslatan gökırmak
sonsuzluğu ikiye bölmektir aşk,
kasığına yazdığım ak yazı
sevgilim
ağzına düşerken yanardağının
kanatlarım ol benim
kafeslerinden soyundur kuşlarımı
balıklarımı çıplakla tuzdan
Cenevizli boynumu sev, Venedikli sırtımı
Osmanlı kokan saçlarımı
Anadolu'dan gelen gözlerimi
Peralı bakışımı sevgilim, İstanbullu ellerimi
bana beni anımsat
sensizken yitirdiklerimi

Kule'den aşağıya fırlattım beynimi, bir yerlerde yazmıştım
bak işte
bir çift martının yanından geçiyor düşerek
irice olanı, "Herifin biri kafayı yemiş yine!" diyor
yanındakine
"Sen aşktan ne anlarsın koca gaga!" diye söyleniyor diğeri
sevgilim onlara aldırma sen
yalnızlığın kabuğuna çekilip
kendi içime düşerken bile
kanatlarım
kanatlarım
kanatlarım ol benim

Dreamcatcher - avatarı
Dreamcatcher
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8572
Dreamcatcher - avatarı
Ziyaretçi
Bir sen değişmedin şu yüreğimde

Sponsorlu Bağlantılar
Yıllar gelip geçti zaman değişti
Bir sen değişmedin şu yüreğimde
Dağlara kar düştü duman değişti
Bir sen değişmedin sevdiğim bende

Ovalar nehirler düzler değişti
Baharlar rüzgarlar güzler değişti
İnsanlar nesiller yüzler değişti
Bir sen değişmedin şu yüreğimde

Sen hala içimde incecik sancı
Biricik sevdiğim başımın tacı
Sevenler eskidi herkes yabancı
Bir sen eskimedin şu yüreğimde

Mevsimler takvimler yıllar eskidi
Resimler kavimler kullar eskidi
Gelenler gidenler yollar eskidi
Bir sen eskimedin sevdiğim bende

Şaşsada yollarım kesilsede hız
Gözlerin gönlümde sönmeyen yıldız
Hala yavuklumsun o nazenin kız
Bir sen değişmedin şu yüreğimde

Kurallar töreler bazlar değişti
Sevdalar sevgiler hazlar değişti
Kadınlar gelinler kızlar değişti
Bir sen değişmedin şu yeryüzünde

Eserken başımda kavak yelleri
Bağlanmıştı gönlüm öyle serseri
Sen hala sevecen nazlı cilveli
Hiç mi değişmedin sevdiğim bende

Bakışlar işmarlar gözler değişti
Şarkılar duygular sözler değişti
Saçlara ak düştü yüzler değişti
Bir sen değişmedin sevdiğim bende

Şehirler sokaklar evler değişti
Bahçeler tarlalar köyler değişti
Ağalar köleler beyler değişti
Bir sen değişmedin şu yeryüzünde

Can Nuri’yim yıllar ne çabuk geçti
Avurtlarım çöktü şeklim değişti
Doldu vadem ölüm çağım erişti
Bir sen değişmedin durursun öyle


Nuri Can

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8573
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Dün Gece

Dün gece ne geceydi
Açıldı çiçek çiçek
Kısmet olur mu başka
Yine böyle geçecek

Bir akşamın ardına
Erdik dünya tadına
Ne diyelim adına
İşte aşk, işte gerçek

Bak nasibe, kısmete
Güzellik ve cazibe
Toptan edildi hibe
Serildi yorgan, döşek

Vuslat kapıyı çaldı
Hasret içeri aldı
Mekan iy´ce daraldı
Sarıldık, olduk bir tek

Karanlığın rengini
Muhabbetin dengini
Kavuşmanın zevkini
Böyle yaşar bu yürek

Apaydınlık netice
Mutluluğa derece
Ne geceydi, dün gece
Erişilen en yüksek
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8574
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerin



Gözlerin ömrüme yazılmış kahır
Gözlerin hasretin aktığı nehir
Kana kana içtiğim o tatlı zehir
Ömrümün şarabı gözlerin kaldı

Orman kokan gözlerin olsa da serap
Bütün dualar sana biliyor Yarab
Bir ömre sığamaz verdiği azap
Cehennem azabı gözlerin kaldı

Yoksun ya bana sığmaz kederim
İsyan boyun borcum buysa kaderim
Her şeyim üstüne yemin ederim
Göğümün mehtabı gözlerin kaldı

Kanayan her satır aşkıma kanıt
Senin olmuş kalbe denir mi unut
Son nefese kadar içime umut
Ömrümün mihrabı gözlerin kaldı

Ne burnumda tüten o güzel koku
Ne bağrımı delen kirpiğin oku
Geride kapkara dünyamın akı
Güneşi, sabahı gözlerin kaldı

Yanmıştır gözlerinde kim bilir kaçı
Uğrunda ölünür ne ki bu acı
Elinde asası başında tacı
Düş ülkemin şahı gözlerin kaldı

Öylesine değil, değil sıradan
Unutamam bin yıl geçse aradan
Bana acımamış seni yaradan
Tanrının günahı gözlerin kaldı
evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
1 Eylül 2006       Mesaj #8575
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
YÜREĞİM

Yüreğim
Islaktır benim
Kuytularda ağlamaktan,
Ve hafif uçuktur rengi
Kurusun
Diye kaç kez
Güneşe asılmaktan...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8576
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
DÜŞLERİMDE KALDI SEVDAM

Gökyüzü zifiri karanlıkken,pembe bir dünyada elele bu sevdanın içindeydik senle…
Ve birlikte sonsuz olmaktı temennimiz.
Çocuksu düşlerimiz vardı,sadece ikimizin olduğu…
Zamanda uzun,yaşamda kısa olan bu aşkta;
En güzel sevinçleri,en güzel anıları paylaştık,sevdaya dair çok şey öğrendik. Sevmeyi,gülmeyi ve terk etmeyi öğrettin bana,yaşamın sevince anlam taşıdığını gösterdin…

Sevdim seni !
Can verip yollara düşecek kadar,
Kimsenin gücü yetmeyeceği kadar sevdim.

Uykularımızı paylaştık seninle,bir gece değil gecelerce uykusuz kaldık.
Aşkımız için zamansız sevdik birbirimizi,umarsız,çıkarsız,yalansız…
Dünyalara sığmayacak aşkımızı küçük yüreklerimize sığdırdık,
Ayrılıklarımızı yaşanmamış saydık,
Öyle ki hep birlikte olmalıydık.
Sözler verdik birbirimize tutamayacağımızı bile bile…

Sonra ayırdılar bizi;
Kimseler düşünmedi ! seni,beni,sevgimizi.
Sensiz hayat yoktu.
Söz vermiştim sana,sevdama söz…
Yaşayamazdım…bu sevdayı içime gömüp,seni bırakamazdım.
Aldırış etmedim kimseye ayrılmadım senden.
Sonra sen istemedin beni,sevdamın taşıyamayacağı sözler söyledin,bu aşkı hançerledin…sevdiğim ne yapar bile demedin,ama ben bıkmadım…

Şimdi ise ayrılığımızın en karasında kara sevda oldu sevdam.
Sen belki unuttun,ama ben unutmadım,unutamadım.
Yeniden başlamak için çok çabaladım,olmadı,nafile…
Sadece DÜŞLERİMDE KALDI SEVDAM…

Şimdi sen yaşıyorsun,beni öldürdün,yüreğinde bana ait bir iz bile yok.
Hatırla söz vermiştik sevdamıza,yaşadıkça bu aşkla beraber olacağımıza…
Yalanmış oysa…gittin hayatımdan ama sevdan hep benimle.
Bir gün üstümde çimenler bittiğinde bile sevdan yaşıyor olacak.
Beni umut kurşunuyla vurdun ! ama onu öldüremezsin…
Çünkü;sevdaya kurşun işlemez gülüm…
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8577
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Beklemek Seni



Beklemek seni,
Uçsuz bucaksız umutsuz
Bir yitik zaman diliminde beklemek.
Gün görmemiş tomurcuk üstüne yeminim
Gül kızıllığında kanar yüreğim
Ölümüm geçer aklımdan
Hayalin durur gözlerime
Ve ben yine dona kalırım.
Sevdan üstüne...
Sevdan üstüne yeminim var
Sevdan üstüne umutlarım
Bana hayat sunan sevdan...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8578
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yaşam ona düşünmeyi öğretti.

Zamanın gelip aşkını götüreceğini..

Bu düşünce ölüm gibi değiştirilemez.

Yalnızca ağlar..

Yitirmekten korkduğuna sahip olduğu için.


Shakespeare

Yitirmek...

Sevdiğimiz eşyayı, dostları yada sevgiliyi.

Sonunda yürekte kalan hep aynı duygu, hüzün...

Çünkü yitirilene alışmışızdır, sevmişizdir, bizimle olan beraberliği keyiflendirmiştir.

Çünkü o beraberliğe değer vermişizdir.

Ya o güzelliği yaşarken; paylaşımı, keyfi, sevmeyi ve sevilmeyi birlikte hissederken...

Hep korkmaz mıyız? İçimizi en güzel anlarda bile hep sarmazmı

“Ya biterse? Ya yok olursa bu güzellik?” endişesi..

Tabii ki bitecek. Yaşadığımız mutluluklar, hüzünler hep bitmedi mi?

Hep yerine başka başka hüzünlere, mutluluklara bırakmadı mı?

Gene aynı korkular, aynı endişeler...

Peki sahip olduğumuz güzellik için yitirme korkusuyla ağlamak niye?

Kime? Ne için ? Biliyor musunuz?

Dökülen göz yaşları sadece kendimiz için..

O değere sahipken de, yitirdiğimizde de..

Çünkü bizi asıl korkutan YALNIZLIK..

İçimizde hissetdiğimiz o güzel duyguları uzunca bir süre tekrar yaşayamamak..

Özlemek, özlenmek, sevmek, sevilmek, sım-sıkıca sarılmak,

o bedenin canını, kanını hissetmek..

Hangisi kolay vazgeçilir hazlar ki?

Biten aşklarda da, biten ömürde de yanaklarımıza dökülen gözyaşları hep kendimiz için.

Çünkü merkez hep biziz, doymak bilmeyen egomuz..

Ve o egoyu doyurabilmek, hoşnut kılabilmek için ne kadar çok çırpınır dururuz.

Bizim sevdiklerimiz bizi muhakkak sevmeli, özlediklerimiz özlemeli,

doğrularımız her zaman tek doğrudur.

Ya yanımızda ki insan ? Onun egosu ?

Arzuları, özlemleri veya usandıkları...

Ne kadar o sevdiğimiz insana karşı fedakarız?

Vermeden neyi ne kadar alabiliriz ki?

Bizler; hep ilişkilerimizde hesap kitap içinde değilmiyiz ?

Her zaman denge..

Verdiğimiz kadar alalım, aldığımız kadar verelim hesapları yapar dururuz.

Sonuç YALNIZLIK .

Peki bu kadar yalnızlıktan korkuyor, yaşanılan güzellikleri,

paylaşımı bir daha yaşayamamak endişesiyle kaybedeceğimiz

değere ağlıyorsak niye bu kadar ince hesaplar.

O değer bize mutluluk yerine hüzün, kargaşa yaşatıyorsa zaten vazgeçmeliyiz.

Yok eğer yaşamın sıkıntılarından biraz da olsa bizi alıp mutluluk veriyorsa o zaman
gözyaşı yerine biraz daha akılcı olmak daha doğru değil mi?

Sıkıca, hiç bitmeyecekmiş gibi o güzelliği, huzuru sonuna kadar yaşamak varken neden
korku??

Bilirsiniz.. Anılarımızda öylesine anlamlı, mutlu anlar vardır ki, kimi zaman onca geçen
yıllara değerdir. Tabii ki bu değerler karşılık bulduğunda daha da değer kazanacaktır.

Eh işte o zaman bize biraz daha iş düşüyor demektir. Daha çok özen...

Çünkü yaşam içinde, aynı frekansı yakalamak o kadar zor ki... ;

Sevgiyi, özlemi birlikte yaşamak doyumsuz bir hazdır.

Artık o sevdiğin insan kendin olmuşsundur.

Korursun, tıpkı kendini koruduğun gibi.

Üzmekten, incitmekten korkarsın.

Artık hesap, kitap yapılamaz. ;

Daha çok vermek vermek istersin.

Çünkü ego vererek te doyumu öğrenmiştir.

Çünkü gönlünü ayna tutmuşsundur o sevgiliye.

Çünkü yitirme korkusu aşkı ölümsüz kılar.

Çünkü ayrılmanın da bir vahşi tadı var

Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil

Çünkü ayrılık da sevdaya dahil Çünkü

AYRILANLAR HALA SEVGİLİ..
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8579
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Düzenli Dünya

Bayılırım şu düzenli dünyaya
Kışı yazı
Baharı güzü
Gecesi gündüzü sırayla.
Ağaçların kökü içerde
Bütün ağaçların kökü içerde
Dalların başı yukarda
İnsanların aklı başında
Bütün insanların aklı başında
Beş parmak yerli yerinde
Baş işaret orta yüzük serçe.
Diyelim kalksa da serçe
Orta parmağa doğru yürüse
Ne haddine!
Yahut akasyanın biri
Başını toprağa daldırdığı gibi
Bir gezintiye çıksa
Merhaba kestane, merhaba çam
Selamün aleyküm, aleyküm selam
Kimsin nesin nerelisin derken
Laf açılır mı bizim akasyanın kökünden
Bir uğultudur başlar rüzgarda
Kökü dışarda, kökü dışarda...
Yahut ne olur koca bir dağ
Baş aşağı gelsin...
Aman Allah göstermesin.
Bayılırım şu düzenli dünyaya
Altta ölüler
Üstte diriler
Gel keyfim gel!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8580
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Çıkmaz Sokak



Dönüşü olmayan
Gidişlerin yolcusu mu olayım

Yoksa;
Balıklara yem mi
Derin denizlerde

Yoksa
Seni sevip
Güzel gözlerinde mi kaybolayım

Ne de olsa
Hepsi çıkmaz sokak


Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya