Arama

Gitmek mi Kolay? Yoksa Kalmak mı? - Sayfa 81

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 29 Mayıs 2012 Gösterim: 247.922 Cevap: 1.073
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
23 Ağustos 2007       Mesaj #801
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Sana seslenmek için

Sponsorlu Bağlantılar
Gece sesizce başlıyor ve ırmağın-
Öte yakasına geçiyor atlılar.
Bir papatyanın acısını dinliyorum.
Gökyüzü gitgide genişliyor.
Islak yaprakların derin yeşilliği
Islak dağların uyandırdığı keder.
Kendime bir demet çicek topluyorum
Öğretmenimin iliklediği göğsüm
Ne kadar genç
Ağzımda taptaze bir tütün kokusu
Ve taze ceviz kabuklarının kararttığı parmaklarımda
Bir ağız mızıkası.
Öğrendiğim ilk şarkılar
Yollar yollar yollar boyunca
Söylediğim ilk şarkılar
Sevgilim olan bütün kızlar
Siyah önlükleri ve
Kaçamak bakışlarıyla geçip gittiler
İlk fotoğraflarımdaki yakışıklı saçım...
Ey akşam, ey bir aşkın
Başlaması ve bitmesi
Ey turuncu akşam, bütün akşamların akşamı
Ey mor akşam, dudaklarım gibi moraran.
Gece evleri sardığında
Ve bahçeleri
Işıklar içinde kaçıp giden
Bir tavşan gibi yalnızım.
Yolun iki yanında kalan
Karanlık dağların ötesinde
Neler olup biter
Ve girdiğimiz uykulu kasabada
Lokantadaki uykulu çocuk
Olgun ışıklı lokantada
Olgun patatesler.
Bir adamın
Doğmasi ve ölmesi
Ve bazı işlemeler yapması hayatında
Bazı bağlardan
Üzüm toplaması
Bazı sinamalara gitmesi
Bazı kızları sevmesi
Ve ölesiye yalnızlık çekmesi
Bazı şehirlerde.
Ey akşam, turuncu ve mor akşam
Ey gökyüzü, ey benim
Gittikçe esmerleşen kalbim.
Şimdi beyaz bir kızın
Yanında olabilmek için
Bazı çılgınlıklar yapabilirim
Onu boynundan öpsem ve onunla
Dünyada olup bitenleri konuşsak
İngiliz birahanelerinde
Damalı kasketleri
Ve şaşılacak kadar yorgun yüzleriyle
Ve bütün emekçiler gibi
Çocuksu gözleri
Partal elleriyle oturan
İşçilerden konuşsak
Zencilerden konuşsak sonra
Gülünce bütün yüzleriyle gülen
Yakışıklı ve hazin
Zencilerden.
Gece dünyanın her yerinde
Geliyor ve her yerde
Aynı duygu uyanıyor kalbimizde.
Sen şimdi
Duvarına bir şiirimi asmışsındır
Uyuyorsundur
Belki düşünüyorsundur
Sonuncu kattaki odandan
Yıldızlara bakarak.
Ve yıldızlar her zaman
Eski ve tanıdıktır.
Özellikle bir tren penceresinden bakıldığında.
İçimiz nedensiz bir hüzünle dolduğunda
Sırt üstü uzanıp toprağa
Baktığımız yıldızlar.
Bir harman yerinde ya da.
Düz bir damda.
Uzaktan
Bütün kürtçe türküler gibi
Yanık bir türkü gelirken
Sıcaktan bunalırken
Evler ve yollar;
Ve yaşlı kadınlar
Uyuklar gibi büzülüp minderlerine
Düşünürlerken eskisini
Olağanüstü günlerini
Gece sesizce başlıyor ve ırmağın
Öte yakasına geçiyor atlılar
Çalıların hışırtısını dinliyorum.
Sana seslenmek için
Yeni şiirler tasarlıyorum..

Ataol Behramoğlu

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Ağustos 2007       Mesaj #802
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gitme sakın, gidersen düşlerim sende kalır...!!!

Sponsorlu Bağlantılar
Öyle bir sevinçsin ki sen, senden gelen herşeyde sevgi var, hüzün var, bazen ince bir sızı, bazen sevinç, bazen tatlı bir hüzün, öyle tuhaf şeysin ki acıyı mutluluğu aynı anda birlikte yaşatıyorsun.
Sevinçsin, rüyasın, pembe bir kelebeksin, düşlerimdeki peri kızı, baharda açan gül goncası, kışın açan kardelen, içimde bir sızısın.

Gitme sakın, gidersen düşlerim sende kalır...

Ne güzel şeysin sen.

Söyle nesin sen...

Uzaklardasın, o deniz ülkesinde, sabah tanyeri, sonbaharda akşam güneşi, duygulusun coşkun akan nehirler gibi, okyanuslar gibisin, sevinçlerin en güzeli, ince bir sızısın sen...

Gitme sakın, gidersen düşlerim sende kalır...

Ne güzel şeysin sen.

Söyle nesin sen...

Baharsın çiçek kokan badem çiçekleri gibi pembe, çağla çiçekleri gibi beyaz, şeftali çiçekleri gibi rengarenksin, yeşilsin, mavisin, pembesin, yağmursun, gül yapraklarında damlasın, baharda papatya, haziran dolusun.

Gitme sakın, gidersen düşlerim sende, aklım sende kalır...

Ne güzel şeysin sen.

Söyle nesin sen...

Gelinciksin bozkırlarda, eylülde sarı yaprak, kışın bembeyaz karsın, saman yolusun gecenin karanlıklarında çoban yıldızısın, ışıksın içimi aydınlatan, ağustosta gece meltemleri,

denizlerde yakamoz, okyanusta yelkenli...

Söyle nesin sen.

Ne güzel seysin sen...

Yüksek tepelerden gelen çığsın sen, kar kadar beyaz kardelensin, müziksin, şarkısın, romansın, bir şiirsin sen.

Gitme sakın, gidersen düşlerim sende kalır...

Ne güzel şeysin sen.

Söyle nesin sen...

İçimden rüzgar olsan gelsen diyorum ansızın, fırtına olsan dağılsa bulutlar, bahar olsa gelişinle, kelebek olsan uçsan başımın üstünde sonra omuzuma konsan, pembe kanatlarını seyretsem doyasıya, pembe bir kelebeğin kanatlarında bulsam kendimi sonra hiç gitmesen.

Gitme sakın, gidersen düşlerim sende kalır...

Ne güzel şeysin sen.

Söyle nesin sen...

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
24 Ağustos 2007       Mesaj #803
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
şimdi bir kıtada çocuklar güneşi öpüyor
analar ağıt yakıyor bir başka kıtada
yüzümde çiçekleri solmuş bir bahçenin hüznü
dalıp dalıp uzaklara gidiyorum
ve diyorumki,
yaşamak ancak bu kadar haklı olabilir
ancak bu kadar güzel ey kardeşim
çirkin bir ölüm kervanında kırılsada papatyalar

sen ki, bırakıp bir baharda nazlı özlemlerini
uçup gittin nazlı bir kuş gibi
bir sonsuz maviyi çizip yüreğime

zaman acısını işlerken hayatın güldikenine

Nuri Can
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Ağustos 2007       Mesaj #804
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
gitme1

Gitme sakın, gidersen düşlerim sende kalır...!!!

Öyle bir sevinçsin ki sen, senden gelen herşeyde sevgi var, hüzün var, bazen ince bir sızı, bazen sevinç, bazen tatlı bir hüzün, öyle tuhaf şeysin ki acıyı mutluluğu aynı anda birlikte yaşatıyorsun.
Sevinçsin, rüyasın, pembe bir kelebeksin, düşlerimdeki peri kızı, baharda açan gül goncası, kışın açan kardelen, içimde bir sızısın.

Gitme sakın, gidersen düşlerim sende kalır...

Ne güzel şeysin sen.

Söyle nesin sen...

Uzaklardasın, o deniz ülkesinde, sabah tanyeri, sonbaharda akşam güneşi, duygulusun coşkun akan nehirler gibi, okyanuslar gibisin, sevinçlerin en güzeli, ince bir sızısın sen...

Gitme sakın, gidersen düşlerim sende kalır...

Ne güzel şeysin sen.

Söyle nesin sen...

Baharsın çiçek kokan badem çiçekleri gibi pembe, çağla çiçekleri gibi beyaz, şeftali çiçekleri gibi rengarenksin, yeşilsin, mavisin, pembesin, yağmursun, gül yapraklarında damlasın, baharda papatya, haziran dolusun.

Gitme sakın, gidersen düşlerim sende, aklım sende kalır...

Ne güzel şeysin sen.

Söyle nesin sen...

Gelinciksin bozkırlarda, eylülde sarı yaprak, kışın bembeyaz karsın, saman yolusun gecenin karanlıklarında çoban yıldızısın, ışıksın içimi aydınlatan, ağustosta gece meltemleri,

denizlerde yakamoz, okyanusta yelkenli...

Söyle nesin sen.

Ne güzel seysin sen...

Yüksek tepelerden gelen çığsın sen, kar kadar beyaz kardelensin, müziksin, şarkısın, romansın, bir şiirsin sen.

Gitme sakın, gidersen düşlerim sende kalır...

Ne güzel şeysin sen.

Söyle nesin sen...

İçimden rüzgar olsan gelsen diyorum ansızın, fırtına olsan dağılsa bulutlar, bahar olsa gelişinle, kelebek olsan uçsan başımın üstünde sonra omuzuma konsan, pembe kanatlarını seyretsem doyasıya, pembe bir kelebeğin kanatlarında bulsam kendimi sonra hiç gitmesen.

Gitme sakın, gidersen düşlerim sende kalır...

Ne güzel şeysin sen.

Söyle nesin sen...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Ağustos 2007       Mesaj #805
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıştım Ayrılıklara

Sen, hayatıma girmeden önce ben vardım.
Sen, hayatıma girdiğinde ise ben yine vardım
Ancak birbirinden farklı iki varlık
İki kişilik, iki ruh, iki beden olarak...
Yokluğunda ben;
Geceleri oturur; Radyo dinlerdim.
Aşıkların birbirine arğaman ettiği şarkıları,
Ben de yalnızlığıma armağan ederdim.
Herşey anlamsızlaşırdı çoğu kez.
Ve çoğu zaman anlamsızlıklarda kaybolur giderdim.
Yaşamak mı daha acı veriyor yoksa ölmek mi? gibi
Acımasız sorularla kendimi irdelerdim.
Varlığında ise herşey bambaşkaydı.
Ben bir başkaydım.
Gecelere seninle beraber veda eder.
Günün ilk ışıklarına seninle Merhaba derdim.
Ve anlamlı gelirdi herşey.
Anlam karmaşaları bir bir terkedi beni.
Sen de var olmayı, seninle birlikte yaşamayı
Ve herşeyi seninle paylaşmayı severdim.
Seni her geçen gün daha da çok severdim.
Ancak nerden bilebilirdim ki masalın sona ereceğini
Nerden bilebilirdim habersiz çekip gideceğini.
Dün vardın bende vardım.
Bugün y
oksun; Bense varmıyım yokmuyum bilmiyorum.
Dolmayacak cinsten bir boşluksun şimdi.
Ne sana benzeyen biri bu boşluğu doldurabilir.
Ne de yeniden çıkıp g
elsen SEN doldurabilirsin.
Öyle bir boşluk ki sorma gitsin.
Boşver ve sevgili
Alıştım ben yalnızlığa ayrılıklara
Bırak artık böyle sürüp gitsin!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ağustos 2007       Mesaj #806
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sevmekten Gidince...

Sen beni sevmekten gidince ben bana borçlu kaldım
Ya sen bana fazla geldin ya ben sana az kaldım
Gitme bir adım öteye gülüm bir adımda gurbet olur
Gitme bir nefes öteye gülüm her nefes hasret olur

Aşk yasaklandı artık halka açık yerlerde
El tutmak yol açıyor diye hesapsız
Susmalara kaldırdık tüm tutuşmaları
Yasak kelime oyunu yapmak
Yalan söylemek mecburi ve serbest ayyuka çıkmak
Artık yağmur sonraları toprak kokmak yok
Tomurcuklanmak günah
Ve bir insan gözü yüzünden 100 gün ardarda uyumamak
Kimse ölmesin diye
Kimsenin aklında her sevdalı verdiği sözü geri alacak
Güneşi ayı ve hatta hiç bir tabiat olayı
Şahit gösterilmeyecek hiç bir sevdaya
Ne deniyorsa onu atacak kalp
Ve süresi 24 saate çıkarılacak meskun mahallerde ağlamanın

Sen sesini alıp gidince ben burda dilsiz kaldım
Ya sen bana fazla geldin
Ya ben sana az kaldım
Gitme bir adım öteye gülüm bir adımda gurbet olur
Gitme bir nefes öteye gülüm her nefes hasret olur

Yılmaz Erdoğan
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
25 Ağustos 2007       Mesaj #807
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Ölmeden Gel

Giderken ardına.....
Dönmedin bir daha
ne halde gözlerim....
YAŞ MI BİLMEDİN.
Kışa kattın baharımı..
Yarınımı...
Bu günümü
.....Bilemedim.
Bilemedim serçem
Bırakıp da gideceğini
Gözbebeğim ağlarken yokluğuna
..son umudumu serdim yoluna
...NE OLUR...
Yokluğunla ölmeden gel.....koynuma.

Sevda Kaya
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ağustos 2007       Mesaj #808
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
dur bile demiyorsun
Yine içime oturdu bir garip hüzün,
Ağlamak istiyorum, tepine tepine,
Öyle yalnızım, öyle çaresiz, öyle de küskün…
Yanıyorum.. yangınlar içinde etlerim eriyor…
Ve bin faryad içinde ruhum yanıyor..
Sen beni duymuyorsun…

Başımı gömüp klavyeme,
Tuşları döve döve yazdığım şiirlerden
Hep sen çıkıyorsun…
Göz yaşlarım damlıyor şiirlerime…
Kan çanağı oluyor gözlerim..
Uzanıp silmiyorsun..

Artık gücüm kalmadı,
Ayağıma takılan çelmelerden yoruldum,
Hep düşüyorum…
Düşüyorum uçurumlara…
Elimden tutmuyorsun…
Telli dikenler battı gözlerime..
Lanet olsun!
Bak yine ağlıyorum..
Her şey kara, her yer zindan…
Karanlıktan korkuyorum…
Işığı yakmıyorsun…

Öyle yorgunum ki,
Nefes bile almaya yok mecalim..
Bunlar kahır değil gülüm,
Sadece arz-ı halim..
Yorgunum.. bak gözlerim yumuluyor…
Kirpiklerimde halen,
Deminki yaşlar duruyor…
Biliyor musun?
Resmen ölmek istiyorum…
Adı sen olan kurşunları
Doldurdum silahıma..
İlk kurşunu verdim namlu ağzına..
Elim tetikte..
Ha çektim, ha çekiyorum!
Sen
‘Dur! ’ bile demiyorsun….
Ölüm isteğim kamçılarken beni…
Sen susuşlara sığınıyorsun..
Eyvallah … öyle olsun

mehmet yılmaz
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
26 Ağustos 2007       Mesaj #809
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Sana yaptırayım ey zaman-aman
İnsan kemiği tarak,
Tara kâküllerini ve ellili yılları
Bir yana bırak.
Derdimi arzetmeğe bir dem bulmamışken ben,
Ey dost, tanıdılar seni ve derhal geri aldılar
Sarı giymesek de olacağı buydu zâten.
Bekle orda üzerin sarı yapraklarla örtülü
Âhüzarı beni muhtemelen ağlatabilir,
Lütfen uyarın Bülbülü.
Söyleyin Bülbüle nâliş filân etmesin
Bu bahar Feriköy’de kalsın
İstinye’ye hiç gitmesin
Esther Williams’lı ayna, plastik tarak
Çok Fahrettin Kerim’li ve Ulunay’lı bir yaz
Ey zaman, tara sen yine kâküllerini
Ve ellili yılları
Bir yana bırak.

Hüsrev Hatemi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Ağustos 2007       Mesaj #810
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gidiyorum

Vakit doluyor ,gitme zamanı
Doyamadın bana , yüreğinde kalsın son kurşunum
Bir parça sevdayı sar bohçana ,
Sakla onu kızıl topraklara.
Hoşçakal gözümün nuru ,
Karacadağda yükselen çoban ateşine yazdım son mektubumu
Nameleri duman duman aksın her gece yıldızlarına.

Gidiyorum baygıngözlüm
Uzaklar beni çağırır sensizliğe
Soğuk ,sessiz bir toprak düşer üstüme
Kırılgan bir şarkının notaları zincirlemiş beni
Gözlerindeki bulutları açmaya gidiyorum
Hoşçakal nefesi şiire boğulacak adam

Yarınlarına öksüz kumrular saçtım
Cigara ziftleneceğin ,sessiz sokaklara yanlızlık bıraktım
Gidiyorum ,yanakları yağmurlara bulanacak yarim
Vakit tamam
Bir aşkın fidanından çatırdayan dal gibi
Ürkek karanlığın beşiğine düşercesine.
Mavi gecenin dalından bir yıldız kayıyor
Alacakaranlığın küskün şafağına,
Hoşçakal , mezarıma sızlanıp, ağıtlara boğulacak sevdiğim

Benzer Konular

2 Ekim 2008 / Sedef 21 Taslak Konular
10 Ekim 2012 / Misafir Soru-Cevap
14 Şubat 2016 / Safi X-Sözlük