Arama

Magazin Haber - Sayfa 3

Güncelleme: 20 Ekim 2015 Gösterim: 24.290 Cevap: 38

Cevap Yaz Sayfa 3 / 4

Jumong

VIP VIP Üye

5 Eylül 2014 Mesaj #21

VIP VIP Üye

MsXLabs.org

Sponsorlu Bağlantılar

05.09.2014

TRT Genel Müdürü açıkladı.

Eurovision Song Contest eurovision song contest 23561981 1280 1024

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Türkiye'nin Eurovision 2015'e katılıp katılmayacağına açıklık getirdi.

Tarihinde tek Eurovision birinciliğini Sertab Erener'in 'Everyway That I Can' şarkısıyla kazanan Türkiye, bir süredir oylama sistemine yönelik eleştirileri nedeniyle yarışmaya katılmıyordu.

TRT Genel Müdürü Şahin Türkiye'nin bu yıl yarışmada olup olmayacağı sorusuna "2015 Eurovision şarkı yarışmasına katılmayacağız" diye cevap verdi.

Karnaval.com

BEĞEN Paylaş Paylaş

🌘 🚀

Cevapla

Jumong

VIP VIP Üye

6 Eylül 2014 Mesaj #22

VIP VIP Üye

MsXLabs.org

Sponsorlu Bağlantılar

Donanımlı bir oyuncu olmanın altın kuralı her türlü rolün altından kalkabilmektir. İşte bunu bu kuralın hakkını veren ve değişimleriyle hayranlarını şaşırtan o oyuncular...

10.08.2013

Ünlü oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ oynadığı dizi için değişti.

Tatlıtuğ, dizideki değişimi vurgulamak için saç ve sakallarını dönemin milli mücadele hareketine uygun olarak kestirdi.

İşte Kıvanç'ın o değişimi...

galeri.haberturk.com/yasam/galeri

BEĞEN Paylaş Paylaş

🌘 🚀

Cevapla

Jumong

VIP VIP Üye

7 Eylül 2014 Mesaj #23

VIP VIP Üye

MsXLabs.org

06/09/2014

Sinan Akçıl,Ebru Şallı ile evlilik söylentileri hakkında açıklamalarda bulundu.

Sinan Akçıl'dan evlilik konusu hakkında önemli açıklamalar...

Altın Kelebek Yarışması Ödül Gecesi'nde içinden geldiği gibi davranarak Ebru Şallı'nın yanına gittiğini anlatan Sinan Akçıl, "Orada da içimden gelen neyse onu yaptım. ‘Kurguladı', ‘Planladı' dediler. Ama hayır. Ben piyanoyu çalmaya başladığımda (Ebru Şallı'nın) nerede olduğuna baktım. Ondan sonra şarkının ortasında içimden geldi, alnından öptüm 3 kere. Halk seyrediyordu. Çok mutluluk mesajı geliyordu. Salonlarda böyle ödül törenlerinde herkes asık suratlıdırlar. Ben ortama biraz da mutluluk katmak istedim.

Akçıl, "Ne zaman evleneceksin?" sorusuna, bunun zamanlamasının olamayacağını savunurken, "Ne söylesem boş. Kader. Ama öncelikle kariyerimde odaklanmak istediğim şeyler var. Bu 5 sene mi önce mi olur bilemiyorum. Ama açıkçası öyle bir şey düşünmüyorum" yanıtını verdi.

acunn.com/haber/

BEĞEN Paylaş Paylaş

🌘 🚀

Cevapla

Jumong

VIP VIP Üye

8 Eylül 2014 Mesaj #24

VIP VIP Üye

O dövmenin anlamını açıkladı

Ünlü şarkıcı Gülben Ergen ile Erhan Çelik'in ellerine yaptırdıkları dövmenin anlamı merak konusu olmuştu.

Erhan Çelik ile el ele çekilmiş bir fotoğrafını Instagram sayfasına koyan ünlü sanatçı, sevgilisinin doğum gününü:

"Sen yaşam yolunda güveni birinci, saygıyı ikinci, sevgiyi üçüncü sıraya koyduğunda ben zaten demiştim; İyi ki varsın, iyi ki doğdun diye..." yazarak kutlamıştı. Ünlü sanatçı ellerine yaptırdıkları dövmenin anlamını Kanaltürk'te yayınlanan '2. Sayfa ' programında açıkladı.

Gülben Ergen, insanın derisinin altına bir şey yazdırmanın çok özel olduğunu belirterek " O dövmenin anlamı; Allah birdir, her şey onunla başlar, onunla noktalanır" dedi.

kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/

BEĞEN Paylaş Paylaş

🌘 🚀

Cevapla

Jumong

VIP VIP Üye

9 Eylül 2014 Mesaj #25

VIP VIP Üye

9 EYLÜL 2014

Son Venedik Film Festivali, döndü dolaştı Hülya Avşar’ı haklı çıkardı...

Sivas filminin 11 yaşındaki oyuncusu Doğan İzci, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazandı Venedik’te...
Peki biz 2012’de Altın Portakal sonrası neyi tartışıyorduk?..

13 yaşındaki Abdülkadir Tuncer’in “Güzelliğin On Par’etmez” filmindeki rolüyle En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü almasını...
Hatırlayın o yılı, anlı şanlı aktörerimiz, “13 yaşındaki çocuğa ödül verilir mi” diye itiraz ettiler...
Duayen oyuncularımız, “Geçmişi olmayan bir çocuk aktör olarak değerlendirilemez” buyurdular...
Köşeciler, “Jüri başkanı Hülya Avşar çocukları sevdiği için bu ödül verildi” diye yazdılar...
Ama bakın 2012’den iki yıl sonra bu kez Venedik’te üstelik 13 değil 11 yaşında bir çocuğa ödül verdiler...

Tamam arada fark var...
Venedik’te 11 yaşındaki Doğan İzci, büyük ödül Altın Aslan’ı değil 15 farklı ülkeden oluşan sinema eleştirmenlerinin ödülünü aldı...
Bizde ise 13 yaşındaki Abdülkadir Tuncer büyük ödül Altın Portakal’ı aldı...
Ama olsun, sonuçta Venedik’te 11 yaşında çocuk aktör olarak görülür mü görülmez mi gibi bir tartışma çıkmadı...

15 farklı ülkenin sinema eleştirmeni Hülya Avşar gibi düşündü...
“Çocuğa da ödül verilir birader” diyerek raconu kesti..
Öğrendik ki, Venedik Film Festivali’nde ödül kazanan 11 yaşındaki Doğan İzci’ye sadece üç günlük Schengen vizesi vermişler.
Vizenin süresi bittiği için çocuk, ödülünü bile alamadan geri döndü...

Sivas filminin yönetmeni Kaan Müjdeji aldı ödülü, dün bizzat Yozgat’a gidip teslim edecekti...
Belli ki festival için gelmiş, filmde oynamış 11 yaşındaki çocuğa 3 günlük vize mi verilir...
10 gün süren festivale 10 günlük vize bile vermiyor paşalar...

Hani vize kolaylığı vardı...
Hani sanatçılara, işadamlarına daha uzun süreli vizeler verilecekti...
Kültür Bakanlığı ve AB Bakanlığı bu işi mesele edinmeli, büyütmeli, şikayetçi olmalı ve bu vize ayıpları son bulmalıdır artık...

kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/

BEĞEN Paylaş Paylaş

🌘 🚀

Cevapla

Jumong

VIP VIP Üye

10 Eylül 2014 Mesaj #26

VIP VIP Üye

10 EYLÜL 2014

“Hayatıma kesinlikle Türkiye’de devam etmeyi düşünmüyorum.

35’inden sonra kendimi yurt dışında görüyorum. Daha medeni bir yerde yaşamayı düşünüyorum. Çocuklarımı Türkiye’de mi büyüteceğim...”

Güzel Köylü dizisinin oyuncusu Su Kutlu’nun söyledikleri aslında Beyaz Türkler’in özellikle son iki seçim mağlubiyetinden sonra sıkça dile getirdikleri bir şey...

Yüksek sesle söylemeseler de özellikle kendini yenilmiş hissedenlerin son dönemde konuştukları şey hep aynı: Yurt dışında ev almak... Bir ayağının yurt dışında olması...

Ülkeyi yönetenlerin yapması gereken en önemli şey, Su Kutlu gibi düşünen geniş kitlelerin üzerindeki bu kara kış iklimini dağıtmak...

kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/

BEĞEN Paylaş Paylaş

🌘 🚀

Cevapla

Jumong

VIP VIP Üye

11 Eylül 2014 Mesaj #27

VIP VIP Üye

11 Eylül 2014

Türk dizileri, Güney Amerika dizi piyasasında Arjantin ve Brezilya’nın tahtını sarsmaya başladı.

Arjantin’in içerik üreticisi olarak, Brezilya’nın ise teknik üstünlüğüyle öne çıktığı Güney Amerika dizi piyasasında, son dönemde Türk yapımları atağa geçti. Şili’de geçen martta yayınlanmaya başlayan “Binbir Gece”, Latin Amerika’nın ilk Türk dizisi oldu. İlk bölümde fena sayılmayacak bir reyting alan dizi, ikinci haftadan itibaren izlenme rekorları kırmaya başladı. Türk dizilerinin Şili’ye geliş macerası ise Mega Chile kanalının genel müdürü Patricio Hernandez sayesinde oldu. Dizi fuarında tesadüfen keşfettiği “Binbir Gece”nin yayın haklarını almak için Kanal D yöneticileri ile temasa geçen Hernandez, Emol sitesine karar alma süreçlerini şu sözlerle özetledi:

“Dizinin ilginç, hem de evrensel konusu beni mest etmişti. Yeni kanalımın yayın saatlerini dolduracak ve seyircinin ilgisini çekecek program sıkıntısı olduğunu görünce bu boşluğu ‘Binbir Gece’ ile doldurmaya karar verdik.” Futbola en az Brezilya kadar tutkun olan Şili’de, Onur ile Şehrazat’ın imkansız aşkı, Dünya Kupası maçlarının bile önüne geçerken, bu başarı Şili basınının da ilgisini çekti. Ülkenin en büyük gazetelerinden La Nacion, “Neden Binbir Gece bütün dünyada başarılı oldu” başlıklı bir yazıyla masaya yatırdı.

FATMAGÜL YÜKSELİYOR

Şehrazat ile Onur’un kavuşamama hikayesinin getirdiği reytingler, Şilili televizyoncuları yeni Türk dizileri satın almaya yöneltti. “Binbir Gece”nin son sezonunun gösterilmeye başladığı ağustos sonu itibariyle, dizinin hemen ardından “Fatmagül’ün Suçu Ne?” yayın akışına dahil edildi. Yayınlandığı ilk günden itibaren Şili halkının ilgisini çeken gelen dizinin Facebook’taki 10 binden fazla hayranı, hemen her gün “Kerim mi yoksa Mustafa mı daha yakışıklı” tartışması yapıyor.

hurriyet.com.tr/kelebek/paparazzi

BEĞEN Paylaş Paylaş

🌘 🚀

Cevapla

Jumong

VIP VIP Üye

12 Eylül 2014 Mesaj #28

VIP VIP Üye

12 Eylül 2014 Cuma

Çağatay Ulusoy'dan dizinin yeni bölümlerinde öpüşme olmasın talebi geldi.

Çağatay Ulusoy ve Serenay Sarıkaya ilişkilerinin bitmesinin ardından Ulusoy'dan dizinin yeni bölümlerinde öpüşme olmasın talebi geldi. ’Medcezir’in yıldızları Çağatay Ulusoy ile Serenay Sarıkaya’nın 9 ay süren aşkı 2.5 ay önce bitti. Dizide sevgiliyi oynamaya devam ediyorlar. Çağatay Ulusoy dizinin yeni bölümlerinde Serenay Sarıkaya ile öpüşme sahnesi olmasını istemedi.

cumhuriyet.com.tr/haber/yasam/

BEĞEN Paylaş Paylaş

🌘 🚀

Cevapla

Jumong

VIP VIP Üye

14 Eylül 2014 Mesaj #29

VIP VIP Üye

Şevval Sam, "Toprak bize ait değil, biz toprağa aidiz" diyor Toprak Kokusu konserlerinin ikincisine hazırlanırken. 27 Eylül'de Harbiye'de şarkılarını birbirine düşman kesilen insanların kalbini yumuşatmak için söyleyecek. Her gün yeni bir acıya, yeni bir travmaya uyanmaktan o da yorulmuş. "Dumur ülkesiyiz, tımarhane gibiyiz. Şu anki toplumsal deformasyonun acıları bir gün çekilecek" diyor.

13 Eylül 2014 Cumartesi

Şevval Sam, “Toprak Kokusu II” konseriyle 27 Eylül’de İstanbul Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde izleyicisiyle buluşacak. Bu konserin çıkış noktasında Şevval Sam’ın toprakla olan ilişkisine dair söylediği bir söz var: “Toprak bize ait değil, biz toprağa aidiz” diyor ve “Çünkü” diye sözlerini sürdürüyor: “Bütün savaşların o toprağın bize ait olduğunu zannettiğimizden dolayı çıktığını düşünüyorum. Bu konserde söyleyeceğim parçalar, birbirlerini bir şekilde ayırmaya çalışan, birbirine düşman kesilen insanların kalbini yumuşatır belki.”

Konserde yok yok
Konserde yok yok: tangolar, alaturkalar, arabeskler… “Trakya’dan Karadeniz’e bütün bölgelere uğrayacağız” diyor Sam. “Farklı etnik dillerde türküler söyleyeceğim, bunun içinde Süryanice, Zazaca, Çerkezce, Ermenice, Ezidi türküsü; Yahudi ninnisi, Filistin şarkısı da olacak. Kimse annesinin karnından katil doğmaz.”
Toprağın alçakgönüllü olduğunu vurguluyor Sam: “Siz ona bir çekirdek atarsınız size kim olduğunuzu sormaz, bir çiçek, ağaç olarak hediyesini geri verir. Bu barışı sağlayabilmek için alçakgönüllü olmak gerekiyor. O gecede bizim rehberimiz de toprak olacak.”
Konserinde şarkılarla farklı topraklara uğrayacak olan Sam, “Dünyayı yaşanabilir kılan, farklılıklar. Yoksa dünya da cehennemin bir yüzü, ama cennet de var. Bu şarkılar belki de bu cennet” diyor.

Müziğe doyumsuz
Şevval Sam, sınırların bile olmaması gerektiğini düşünen, müziği kendisine vatan edinmiş biri. Bugüne dek, Karadeniz müziklerinden arabeske, tangoya farklı türlerde albümler çıkaran Sam’ın müzikle ilgili bir doyumsuzluğu var: “Müzikle ilgili doyumsuzluğum çocukluğumdan beri gelen bir şey. Bir dönem klasik müzik dinlerken bir dönem de deli gibi Rumca parçalar dinlerdim... Arabesk dinlediğim bir dönem de var, caz dinlediğim dönem de... Benim söylediğim bütün şarkıların kendi hayat hikâyemde bir karşılığı var. Barış, aşk, hasret, düğün, cenaze ağıt insana dair ne varsa o şarkılarda söylüyorum.”
Toplumdaki kutuplaşmaya değinmeden edemiyor: “Toplum olarak kibir meselesini halletmeliyiz. Toplumun bir kısmı kibirle özdeşleşti. Daha önce etnik kimlikler daha çok barış içindeydi. Bugün ikiye bölündük aslında. Ciddi bir kutuplaşma, kocaman iki parça var artık. Herkes birbirini olduğu gibi kabul etse, herkes birbirinin şarkısını söylese hiçbir huzursuzluk olmaz.”

‘Savaşla barış olmaz’
Cümlelerini barıştan yana kullanıyor: “İktidarlar hep halkı bölmek için uğraşır. Böl ve yönet diye bir taktik var siyasette. Ne kadar bölerlerse o kadar kolay yönetebilirler. Dolayısıyla halkın birbirine kenetlenmesi, olduğu gibi kabul etmesi gerekir. Halk ne kadar çok birbirinin şarkısını söyleyip birbirine sahip çıkarsa o kadar bölünmez ve bir arada yaşar. Savaşarak barış elde edilen bir tarih yok.”

‘Her şeye alışır olduk’
Toplum olarak her gün yeni bir acıya, yeni bir travmaya uyandığımıza değiniyor: “Her şeye alışır olduk. Bu yüzden normalliğin deliliğini yaşıyoruz aslında. Bunların farkına varmadığımız sürece bu hep yaşanacak. Karısını öldüren bir adamın ne kadar güler yüzlü olduğu üzerinden bir sunum varsa bunun neresini tartışacaksınız? Dumur ülkesiyiz, tımarhane gibiyiz. Türkiye bir tımarhane, aslında dünya bir tımarhane.”

Müziğin şifa gücü
Ve sonunda yine müziğe dönüyor. Müziğin şifalandırıcı gücüne… “Bir olay olduğu zaman hemen konserler iptal ediliyor. Diziler, reklamlar, alışveriş her şey devam ediyor ancak müzik sektörü bir anda duruyor. Kimse müziğin şifalandırıcı gücünün farkında değil. Bir anne ağıt yakarken acısını şifalandırmak için ağıt yakar. Bu anlamda arabeskin çıkış dönemini de toplum üzerinde şifalandırıcı bir güç olarak görüyorum.”

Cumhuriyet Gazetesi

BEĞEN Paylaş Paylaş

🌘 🚀

Cevapla

Jumong

VIP VIP Üye

15 Eylül 2014 Mesaj #30

VIP VIP Üye

15.09.2014

Müzik ve şov dünyasının yeni kraliçesi Lady Gaga, İTÜ Stadyumu'nda vereceği konser için İstanbul'a geldi.

16 Eylül'de Metro FM radyo sponsorluğunda İTÜ Stadyumu'nda konser verecek olan Lady Gaga, İstanbul'a geldi.

Özel bir uçakla İstanbul'a gelen Lady Gaga, Atatürk Havalimanı'nda coşkulu bir hayran kitlesi tarafından karşılandı.

Ünlü şarkıcı, hayranlarına imza dağıttı ve fotoğraf çektirirken, bazı hayranları sevinçten ağladı.

Bugüne kadar gerçekleştirdiği turnelerle 4 milyon üzerinde konser bileti satan Lady Gaga, "Lady Gaga's artRAVE: the ARTPOP Ball" turnesi ile 16 Eylül Salı akşamı, Metro FM radyo sponsorluğunda İTÜ Stadyumu'nda hayranlarıyla buluşacak.

Karnaval.com

BEĞEN Paylaş Paylaş

🌘 🚀

Cevapla