Arama

Dünyaya egemen olan batıl inançlarla aranız nasıl? - Sayfa 2

Güncelleme: 1 Ağustos 2009 Gösterim: 55.579 Cevap: 14
evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
28 Ekim 2006       Mesaj #11
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
EVLİLİKTE BATIL İNANÇLAR

Sponsorlu Bağlantılar
Ayağa neden basılır?

Evlilik en fazla çocuk konusu açısından önemli bir kurum, bir kontrat. Bu derece karışık bir dünyada, bir siyasi istikrarsızlık içinde nefessiz kalan ülkemizde gençler 'nasıl çocuk yapılır?' gibi soruları sık sık sorar oldu. Aslında kolay cevap verilemiyor bu sorulara; ama gene de akıllı, uygun kişiler arasında yapılan evliliklerin her türlü iyi yürüyeceğine ve sağlık açısından da psikolojik açıdan da her iki cinse daha yararlı olacağına inanıyorum.
Evde yalnızlık, ne kadar çok dostunuz, iş arkadaşınız, aileniz olsa da moral bozucu ve güç katlanılan bir yaşam şekli.
Evde paylaşacak bir kişi gerek... Dost gerek...

Gelelim evlilikle ilgili batıl inançlara:
Aklıma ilk gelen en enterasan batıl inanç herkesin bildiği nikah kıyılırken ayağa basma.
Hep gülmüşümdür bu olay gerçekleşirken. Bir kere bu iş ayağa basanın, evde hükmü geçsin diye yapılıyor, böyle inanılıyor. Halbuki evde zaten hep kadının hükmü geçer!

İki bayram arası

Bizde iki bayram arası evlenmek pek düşünülmez. Neden? Allah'ın tüm günleri için aynı uğur veya tersi geçerli değil mi? Bu herhalde evlenmenin, maddi manevi yükünü, bu kadar kısa zaman aralığıyla karşılamamak düşüncesinden kaynaklanmıştır.
Gelinliği damadın önceden görmesi uğursuzluktur derler. Ama neden? Bence, son anda görüp, gelinliğin sihirli havası içinde şaşkınlıkla 'evet' demesinin garantiye alınması için; çünkü kadın zaten gerçek kararını verince evlilik hazırlığını uyguluyor, erkek ise son ana kadar kuşkulu ve korkuda.
Hıristiyanlarda çok batıl inanç vardır. Evlilikle ilgili aklıma gelenlerden biri eskiden Venedik'te yapılan bir tören. Hazreti İsa'nın göğe çıkma yortusunun münasebetiyle yapılıyordu ve ‘‘Duka'nın Adriyatik Denizi ile evlenmesi‘‘ içindi. Bu da herhalde zenginlik göstergesi olarak kullanıldı.

Damadı dövmek

Bazı toplumlarda nişanlı damat, gelinin anne babasına bir süre hizmet etmekle yükümlüdür. Yoksa evlilik kutsanmaz. Bazı yerlerde ilk çocuk doğmadan evlilik geçerli değildir.
Eski Yunan'da kız, çocukluk oyuncaklarını tanrılara sunarmış. Takdis edilmesi için evliliğin...
Bu ilginç batıl inanç daha okumuştum: bazı ilkel kavimlerde ölüm cezasına çarptırılan kişiyle evlenmek isteyen kız, onun bağışlanmasını sağlıyormuş.
Katoliklerde evlenme dini nikahtır. Kadınla erkeğin döl verici sevgisinin ve yuvalarının evlenme eylemleriyle doğa üstü düzeye girdiğini ifade eder ve bozulmaz.
Hunlarda evlilik farklı farklı boylardan kişilerle oluyordu. Sağlık ve maddi açıdan zenginleşme murad ediliyordu.
Bulgar dağı Yörüklerinde nişanlanacak erkek, kız evine geldiğinde kızın kardeşleri tarafından evlilik barış içinde ve uğurlu olsun diye bir güzel dövülüyor acaba?
Bir de bizde inanılan söz var. Nikahta keramet vardır. İşte buna inanamıyorum. Evliliğin yürüyüp yürüyemeyeceği iki insanın anlaşıp anlaşmadığı ta başından bellidir değil mi?

Hamilelikte batıl inançlar
Hamile kişinin karnı yuvarlak ise çocuk kız, sivri ise erkek olurken, bebek anne karnında ilk kıpırdadığı anda anne kime bakarsa çocuk ona benziyor.

Angel_Lolita - avatarı
Angel_Lolita
Ziyaretçi
25 Ağustos 2007       Mesaj #12
Angel_Lolita - avatarı
Ziyaretçi
Japonya'da:
4 rakamı= "shi" şeklinde okunur ve shi ölüm anlamına gelen "shinda"dan gelir. Bu yüzden uğursuz bir rakam olarak benimsenmiştir. 4 numarası ölümü, kavgayı, acıyı temsil eder.
Sponsorlu Bağlantılar
Eğer yaşadığınız yerin çok eskiden benimsenmiş bir tanrısı varsa onun anıtı önünde seremony, kutlama ve dua yapmadan yapılan evlilikten kötü şans çıkarmış. Doğan çocukları sakat olurmuş.

Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
28 Mart 2008       Mesaj #13
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Çok İlginç Evlilik Gelenekleri
Her ülkenin toplumsal ve kültürel yapısı ile inançlarına göre evlilik gelenekleri, ilginç özellikler taşıyor. Bosna-Hersek’te sade kahve, damat adayının reddedildiği anlamını taşırken, Pakistan’da damat adayı küfür ve hakaretlerle dolu zorlu bir sınavdan geçmek zorunda kalıyor.
Bosna-Hersek’te evlenme çağına gelmiş gelin adayını isteyen damat adayı, kız evine yemeğe davet ediliyor ve ailenin büyükleri ile söz konusu evlilik hakkında tartışıyorlar. Kızın aile büyükleri damat adayı hakkında bir karara vardıktan sonra kahve ikramına geçiliyor. Şekerli kahve damat adayının evlilik için uygun görüldüğü, sade olması ise damat adayının reddedildiği anlamını taşıyor.
Dünyaya egemen olan batıl inançlarla aranız nasıl?
Pakistan’da damat adayı kızın aile büyükleri tarafından zorlu bir sınavdan geçiriliyor. Bu sınav, aile büyüklerinin damat adayına akla gelebilecek tüm hakaret ve küfürleri etmeleri, damat adayının ise tüm bunlara katlanabilecek kadar soğukkanlı olmasına dayanıyor. Sınavdan başarıyla geçen genç evlilik iznini almış oluyor.
Dünyaya egemen olan batıl inançlarla aranız nasıl?
İskoçya’da ise gelin, düğünden bir gece önce aile büyüklerinin ortasına oturarak, onlara ayaklarını yıkatıyor. Bu gelenek, çiftin mutluluk yolunda yürümelerini sembolize ediyor. Düğünde ise gelin iki ayakkabısına da bozuk para koyuyor.
Dünyaya egemen olan batıl inançlarla aranız nasıl?
Çin’de de damadın ailesi astroloji uzmanına başvurarak evlenmeyi düşünen çift hakkında yorum istiyor. Eğer astroloji uzmanının hazırladığı horoskopu damadın ailesi uygun bulursa, çocuklarının doğum saatini ve tarihini kızın ailesine göndererek aynı işlemi onların da yapmasını istiyor. Çin’deki evlilik geleneklerine göre, düğünden önce damat evlilik yatağını hazırlayarak üzerine çeşitli meyve ve kuruyemişlerden koyuyor. Ailenin küçük çocukları yatağın üzerine oturtuluyor ve meyvelerle oynamalarına izin veriliyor. Yatağın üzerinde ne kadar çok çocuk olursa o kadar çok doğurganlığı sembolize edeceğine inanılıyor. Nedimelik yapacak bayanlar ise gelinin horoskopuyla uyumlu doğum yılına sahip kişilerden seçiliyor. Ayrıca Ay takviminin 7. ayının son 15 gününde evlenmenin uğursuz olduğuna, çünkü o dönemde cehennemin kapısının açılıp kayıp ruhların serbest kaldığına inanılıyor.
Dünyaya egemen olan batıl inançlarla aranız nasıl?
İsrail’de ise Musevi inancına göre, düğünlerde Kudüs’teki kutsal tapınağın yok oluşunu sembolize eden içi cam parçalarıyla dolu bir beze basma geleneği bulunuyor. Törende cam kırmak ise hayattaki mutluluğu ve üzüntüyü sembolize ediyor. Hindistan’da da damat gelinin kıyafetinden sorumlu oluyor. Gelin, beyaz gelinlik yerine, "sari" denilen özel bir giysi giyiyor. Törene gündelik kıyafetlerle gelen gelin, daha sonra kocasının kendisine sunduğu kıyafeti giyiyor.
Dünyaya egemen olan batıl inançlarla aranız nasıl?
Kore’de evlilik geleneklerinde ördek ve kaz önemli bir yer tutuyor. Eski geleneklerde damatlar arkalarında kaz taşıyarak beyaz bir atın üstünde gelinin evine giderlerken günümüzde sembolik olarak tahta kaz kullanılıyor. Bir başka geleneğe göre de düğünden sonra bir çift tahta ördek yeni çiftin evine yerleştiriliyor. Eğer ördekler karşılıklı konursa çiftin iyi geçineceğine, ters konulursa kavga edeceklerine inanılıyor
Dünyaya egemen olan batıl inançlarla aranız nasıl?
Afrika’nın bazı bölgelerinde damat adayı kızı ailesinden istedikten sonra kızın ailesi teklifi kabul ederse kızlarına para ve fıstık veriyor. Gelin adayı, fıstığı damatla bölüşürken, çiftin birleşmesine yardımcı olan aracıya da bir parça veriliyor. Bu, komşulara ve akrabalara düğün daveti anlamına geliyor.
Dünyaya egemen olan batıl inançlarla aranız nasıl?
Belçika’da ise en önemli gelenekler arasında mendile isim işlemek geliyor. Gelinin ailesi, kızlarının adının işlenmiş olduğu mendili düğüne götürerek davetlilere gösteriyor. Bu mendil düğünden sonra kızın ailesinin evine geri getiriliyor ve gelinin kız kardeşi varsa onun adı işlenerek yine evde sergileniyor.
Dünyaya egemen olan batıl inançlarla aranız nasıl?
İngiliz geleneklerinin en başında kilisede çan çalmak geliyor. Bu şekilde kötü ruhların kovulduğuna inanılıyor. Gelin ve damat kiliseye girerken ve çıkarken çanlar çalınarak yeni evli çifte çiçek atılıyor. Finlandiyalı gelinler ise düğünde el yapımı altın bir taç takıyorlar. Törenden sonra bekar genç kızlar gelinin etrafında toplanıyor ve gelin genç kızlar arasından seçtiği birine altın tacını veriyor. Seçilen kızın, en kısa zamanda evleneceğine inanılıyor. Öte yandan Vikingler zamanında ise evlilikler açık arttırma şeklinde yapılıyordu. Damat adayı, gelin adayı için kızın babasına fiyat teklif ediyor, bu fiyat üzerinden pazarlık yapılıyor ve belirlenen para miktarı çeyiz için kullanılıyordu. Ayrıca çiftin evlilik hayatları boyunca altın ve gümüş sıkıntısı çekmemeleri için babası gelinin sağ ayağına gümüş, annesi ise sol ayağına altın takıyordu.
Dünyaya egemen olan batıl inançlarla aranız nasıl?
Fransa’da ise evlenecek çiftlerin törende yer alacak çiçeklerini davetliler getiriyor. Gelin ve damadın, evlilik günlerinde kullanılan ve nesilden nesile aktarılan evlilik kabından şarap içmesi de bu ülkedeki evlilik gelenekleri arasında yer alıyor.
Dünyaya egemen olan batıl inançlarla aranız nasıl?
Bulgaristan’da da erkek, sevdiği kızı ailesinden istemek için en yakın arkadaşıyla kızın evine giderken, yanında mutluluk, sağlık ve zenginliği temsil eden "rakia" denilen özel bir ev viskisi ve "zdravet" adı verilen yeşil çiçeklerden küçük bir buket götürüyor. Bunun yanı sıra kıza ve babasına ufak hediyeler veriyor. Baba, evin reisi olduğundan içki ikramında bulunuyor. Damat adayını beğenir ve evliliği onaylarsa kızına dönüp 3 kez evliliğe hazır olup olmadığını soruyor ve kız (evet) derse kızın ailesi de erkeğin ailesine hediyeler yolluyor. Düğünden önceki Perşembe günü hamur ve mayanın karıştırılmasıyla özel bir ekmek yapılıyor ve bu ekmek yeni ailenin oluşumunu sembolize ediyor. Düğünde ise gelin, içinde bozuk para, çiğ yumurta ve buğday bulunan bir tabağı arkasına bakmadan başının üzerinden geriye doğru atıyor. Tabak ne kadar küçük parçalara ayrılırsa o kadar iyi olacağı düşünülüyor. Ayrıca gelin ile damada somun ekmeği veriliyor. Hangisi bu ekmekten daha büyük parça koparırsa evde onun sözünün geçeceğine inanılıyor.
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
26 Eylül 2008       Mesaj #14
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
BOŞ İNANÇLAR. Zaman zaman alışkanlık­la, nedenini bilmediğimiz davranışlarda bulu­nur ya da sözler söyleriz. Örneğin, yolculuğa çıkan birisinin arkasından yere su dökmek, merdiven altından geçmemek, aksıran birisi­ne "Çok yaşa!" demek boş inançların sık rastlanan örnekleridir.

Boş inançlarla ilgili araştırmalara göre, bunların kökenini, tektanrılı dinlerin doğu­şundan çok önce yaşamış insanların bağlı oldukları eski dinlerde aramak gerekir . Bu alışkanlıklar günümüze kadar gelmiş, oysa bir zamanlar bunları an­lamlı kılan inançlar çoktan unutulup gitmiştir.

Boş inançların büyük bir bölümü efsanelere dayanır. Ayrıca, inançların birtakım töre, tören ve büyüsel işlemlerle de yakın ilişkisi vardır. Evrenin yaratılışı, Ay, Güneş, yıldız­lar, saat, doğa olayları, doğaüstü güçler ve çeşitli sayıların uğurlu ya da uğursuz sayılması boş inançlarla ilgisi olan konulardır.

Bazıları çok eski tarihlere dayanan boş inançların kökenlerine ilişkin olarak yalnızca varsayımlarda bulunabiliriz. Eskiçağlarda, topraktan çıkarılan demir cevherinden demir eşya üretme sanatının büyücülük olduğuna inanılması ya da eski Avrupa toplulukların­dan olan Keltler'in atın kutsallığına inanmala­rı, at nalının uğurlu sayılmasının nedeni ola­bilir.

Günümüzde Ay'ın, gezegenimiz Dünya'nın uydusu olduğu bilinmektedir. Oysa bundan binlerce yıl önce yaşamış insanlar Ay'ın zen­ginlik ve uğur getiren bir tanrıça olduğuna inanıyorlardı. Bugün de geçerliğini koruyan, yeni ay çıktığı zaman altın tutmak ya da sevdiği kişinin yüzüne bakmak türünden dav­ranışlar o dönemlerden kalmış olabilir. Aksı-ran bir kimseye "Çok yaşa!" denmesinin, aksırma sırasında ruhun geçici olarak beden­den ayrıldığına ilişkin eski inançlardan doğ­muş olduğu düşünülebilir. Aksıran kimseyi bu sözlerle sevindirmek, belki de ruhun esen­likle geri dönmesine yardımcı olma amacını taşır. 13 rakamının uğursuz olduğu boş inancının ise, eski İskandinavlar'ın dinlerindeki bir öyküye dayandığı sanılmaktadır. Bu öyküye göre, düzenbaz tanrı Loki öbür 12 tanrının katıldığı bir şölene 13. olarak gidip eğlence­yi bozmuştur. Bu olay, İskandinavlar'ın en gözde tanrısı Balder'in ölümüyle sonuçlanan kavgaya yol açmıştır. Bu boş inanç hâlâ öylesine güçlüdür ki, bazı kimseler 13 kişiyi aynı masaya oturtmaktan kaçınır; hatta ünlü otellerin bazılarında 13 rakamı taşıyan oda ve kat yoktur.

Anadolu'da halk arasında yaygın olan boş inançların birçoğu günlük yaşama girmiştir. Örneğin sabahleyin evden çıkarken eşikten sağ ayağını önce atarak çıkmak, ilk rastlanılan kişinin toplumsal durumu ve halk arasındaki itibarına göre işlerin rast gidip gitmeyeceği konusunda yorumlar yapmak, esnafın siftah parasını yere atması ya da yüzüne sürmesi, birine kesici alet verirken üzerine tükürmek, akşam tırnak kesmemek, Ay ve Güneş tutul­malarında silah atıp, teneke çalarak önlerini kapatan cin-peri topluluğunu kaçırmak gibi boş inançlar ve davranışlar Anadolu halkının bir kesiminin davranışlarında belirleyici rol oynar.

Boş inançların çoğu çok eskilere dayan­makla birlikte, yenileri de vardır. Örneğin, aynı kibritle art arda üç sigara yakmanın uğursuzluk getireceği inancının, 1899-1902 yılları arasında İngilizler'in Güney Afrika'da yaşayan Afrikanerler ile yaptığı Güney Afri­ka Savaşı'ndan kaynaklandığı söylenmekte­dir. Söylenceye göre, usta Afrikaner nişancı­ları üç İngiliz askerinin tek bir kibritle sigaralarını yakmaları sırasında, onların yerini saptayıp yanık kibriti elinde tutan askeri öldürmüş. Böylece, yeni bir boş inancın daha doğduğu söylenir.

Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Tınmaz Melaike - avatarı
Tınmaz Melaike
Ziyaretçi
1 Ağustos 2009       Mesaj #15
Tınmaz Melaike - avatarı
Ziyaretçi
Dünya’da Batıl İnançlar
♣ 13. Cuma : İskandinav mitolojisinde 12 tanrıya 13. kötü tanrının katılmasının insanlara kötü talih getirdiğine inanılır.
♣ 2 ayaklı merdiven açıkken bir üçgen oluşturur. Altından geçmek bazı Hıristiyanlarca kutsal üçlemenin bozulmasına neden olduğuna inanılır. Kutsal üçleme kırılarak şeytanla bir anlaşma içerisine girildiği söylenir ve kötü şans getirir.
♣ Antik Mısır’da Tanrıça Bast siyah bir kedi olarak tasvir edilirdi. Hıristiyanlarca diğer dinleri çağrıştıran her türlü obje kötü şans getirirdi ve dinlerine karşı çıkardı siyah kedi de dinlerine zarar verecek tanrıyla aralarına girecek bir objeydi. Hatta kedileri olan kadınlar bir dönem cadılıkla suçlanıp cezalandırılmıştı Engizisyon Mahkemeleri zamanında.
♣ Yakınlarda bir baykuş 3 kez öttüğünde oraya ölüm getirdiğine inanılır kimilerince.
♣ Ortada hiçbir şey yokken evin içinde bir köpeğin havlaması sonucunda evde birinin hastalanacağına inanılır.
♣ Masada bıçakların üst üste gelmesi durumunda yani hane içerisinde masada duran bıçaklar çakışırsa o evde kavga olacağına inanılır.
♣ Sebebi ve temeli bilinmese de evde kırılan aynanın 7 yıl şansızlık getirdiğine inanılır. Durduk yere sebepsiz kırılan aynanın ise ölüm getirdiğine..
♣ Birçok toplumda batıl olarak ev içerisinde şemsiye açmanın kötü şans getirdiğine inanılır.
♣ 1 Mayıs’tan önce ağaçtan çiçek koparıp eve getirmek kötü şans getirir.
♣ Birine karşılığında başka birşey almadan eldiven vermek kötü şans getirir.
♣ Suya, denize taş atmak kötü şans getirir.
♣ Yeni ayakkabılar masanın üstünde bırakılmaz.
♣ Yeni eve taşınırken eski evin süpürgesi yeni eve götürülmez.
♣ Kulağınız yanıyorsa biri sizi anıyor demektir. Sol kulak yanıyorsa kötü sağ kulak yanıyorsa iyi şekilde
♣ Sol elinizin avuç içi kaşınıyorsa kavga edeceksiniz sağ elinizin avuç içi kaşınıyorsa para gelecek
♣ İyi birşeyden bahsederken ve zarar gelmesi istenmiyorsa tahtaya 3 kez vurulur.
♣ Süpürgeyle vurduğunuz kişi tembel olur.
♣ Eğer fakir birine yeni bir çift ayakkabı vermezseniz hayatınız boyunca öldükten sonra diğer yaşama çıplak ayakla gidersiniz.
♣ Birinin bardakta yarım kalmış suyuna su ilave ederek içilmez kötü kader getirir.
♣ Cadılardan korunmak için mavi boncuk taşınır.
♣ Eğer köprüde bir arkadaşınıza hoşçakal derseniz o arkadaşınızı bir daha göremezsiniz. (buna ben de inanıyorum)
♣ Fırtınalı havada saç kesmek iyi şans getirir.
♣ Kediler bebeklerden uzak tutulur, kedilerin bebeklerin nefesini çaldığı söylenir.
♣ Tırnaklar veya saçlar kesildikten sonra yakılmalı veya gömülmelidir.


Anadolu’da Batıl İnançlar

♣ Mezarlık, ziyaret yerlerindeki ağaçları kesenler çarpılır.
♣ Türbeden dışarıya bir şey, bir nesne götüren kişiler çarpılır.
♣ Mezarlığı parmağı ile işaret etmek iyi değildir. Parmakları ile işaret eden kişilerin parmakları kurur.
♣ Kurban kesilirken hayvan dilini dışarı çıkarırsa kurban sahibi o yıl içerisinde ölür.
♣ Bir çocuk sürekli ağlarsa o evde mutlaka ölüm meydana gelir.
♣ Ayakkabı çıkarıldığında ters dönerse, ayakkabı sahibinin tez vakitte öleceği düşünülür.
♣ Yatarken çorapları baş tarafa koymak iyi değildir, insan çabuk ölür.
♣ Ölünün elbiseleri ölü yıkayıcılarına verilir.
♣ Mezarlıktan ağaç kesilmez. Ağaçta cin olduğuna inanılır.
♣ Gece ölen kişinin üzerine sabaha kadar bıçak konulur.
♣ Yoğurdun güzel olması için mezardan çırpı toplanarak, kaynayan sütün altına atılır.
♣ Ölünün yıkandığı evde üç gün ışık yanar.
♣ Baş sağlığına gelen kişilerin ayakkabıları ters çevrilmez.
♣ Mezar kazıcısına para verilmezse ölünün rahatsız olacağına inanılır.
♣ Yılan öldürülüp, suya atılırsa ve yılan suda kaybolursa yağmur yağar ve durmaz, seller olur.
♣ Kurt uluyunca ya ayaz olur ya kar yağar.
♣ Bir evin başında baykuş öterse, o evde biri ölür ya da bir yıkım olur.
♣ İnek doğurunca eve ağır bir şey alınırsa ya da ağır bir şey kaldırılırsa ineğin sütü kesilir.
♣ İneğin sütünü yere sağmak iyi değildir, hayvan hastalanır.
♣ İlk yaylaya çıkışta sığırların ortasından bir yabancı geçerse sığırlar hamile kalmaz, doğum yapmazlar.
♣ Bir kişinin önüne tavşan çıkması uğursuzluktur, mümkünse gidilen yoldan geri dönülür.
♣ Çakal uluyunca yere tükürmek gerekir, yoksa insanın başına bir yıkım gelir.
♣ Çakal ulumaya başlayınca hava açacak, günlük güneşlik olacak demektir.
♣ Ateşe tükürmek, ateşe sövmek, ateşe tırnak atmak, su dökmek uğursuzluk getirir.
♣ Sabah evinden başkasına ateş verenin ocağı söner.
♣ Ocağın üstünü boş bırakmak uğursuzluk getirir.
♣ Sacayağının birdenbire devrilmesi evin başına bir yıkım geleceğini gösterir.
♣ Tencerede su boşu boşuna kaynarsa düşmanlar çoğalır.
♣ Lamba yakılmayan evin ocağı her vakit kararır. Aynı zamanda ev sahibinin öldükten sonra mezarı da karanlık olur.
♣ Hastalanan hayvanları ateşten geçirmek iyidir.
♣ Ateşi söndürmek için su dökülmez, ateş toprakla örtülür.
♣ Ateş çok önceden sönmüş olsa dahi külün yanında yatılmaz. Külde cin ve şeytanın oynak yaptığına inanılır.
♣ Ateşin çıkardığı ses ateşi yakan kişi hakkında dedikodu yapıldığına işarettir.
♣ Kara ağaçtan düşen yaşamaz.
♣ Kara ağaçtan beşik, sandık yapılmaz.
♣ İncir ağacının altında uyuyanları şeytan alır götürür.
♣ Ceviz ağacının altında yaşayanları şeytan alır götürür.
♣ Tarlada zina yapılırsa bereket olmaz.
♣ Üzümün tanesini, karpuzun sap kısmındaki kabuğunun içini yiyenler yetim kalır.
♣ Çocuğun bezleri yabani ağaca asılırsa çocuk yabani olur.
♣ Nar tanelerini yere dökmek günahtır, nar cennet meyvesidir.
♣ Diş düşürülünce o diş kimsenin göremeyeceği bir yere saklanmalı ya da gömülmelidir.
♣ Elleri diz üzerinde kavuşturmak, parmakları birbirine geçirip el bağlamak iyi değildir, insanın kısmeti kapanır.
♣ Parmakların çatırdaması iyidir, insanın sağlıklı olduğunu gösterir.
♣ El yıkanırken önce sağ elden başlamalı, önce sol elden başlamak uğursuzluk getirir.
♣ Tokalaşırken ya da birisine bir şey verirken sağ el kullanılmalıdır, sol el uğursuzluktur.
♣ Baş taranırken dökülen saçları dökmek doğru değildir, bunlar toplanır, ölünce o kişinin kabrine konur. Çünkü bu saçlar kıyamet gününde tekrar bitecektir.
♣ Hamile kadın aş eridiği sırada neye bakarsa doğacak çocuk ona benzeyecektir.
♣ Akşam soğan yenen yere melekler gelmez.
♣ Gece aynaya bakanın ömrü kısa olur.
♣ Gece acı (biber, soğan, sarımsak) evden dışarıya verilmez.
♣ Yoğurt, süt, peynir gece dışarıya verilmez. Vermek gerektiğinde üzerine kömür, üzerlik veya yeşil bir dal konularak verilir.
♣ Gece ıslık çalmak günahtır.
♣ Gece evden eve tuz verilmez.
♣ Akşam kapının önü süpürülmez.
♣ Ekmek aktaracağı evden eve verilmez.
♣ Çocuklar gece beş taş oynarsa düşman gelecek denir.
♣ Değirmenden ilk gelen unla yapılan ilk ekmeği yiyen kişinin karısı ölür.
♣ Ekmek kırıntılarını yere atmak, ayakla çiğnemek evin bereketini götürür.
♣ Gurbete giden kişinin azığından bir parça ekmek çalınır.
♣ Bir kişinin üzerinde dikiş dikilirse o kişinin kısmeti bağlanır.
♣ Evin temeline karataş koymak iyi değildir.
♣ Kapının önünde oturan kişi iftiraya uğrar.
♣ Duvar dibinde uyumak iyi değildir, insan çarpılır.
♣ Evin içerisi temiz olmazsa oraya melekler değil şeytanlar gelir. Böylece o evde mutluluk değil geçimsizlik olur.
♣ Evden bir kişi gurbete gittiği zaman o gün ev süpürülmez, dışarıdan misafir alınmaz.
♣ Eşya taşımak için kullanılan ala iple komşunun evine girilmez. Komşunun başına bir uğursuzluk geleceğine inanılır.
♣ Kapı eşiğinde oturulmaz, insan fakir olur.
♣ Kapı eşiğinde oturulmaz, insan bekar kalır.
♣ Urganla komşunun evine girilmez. Aksi halde komşunun evinde kıtlık olur.
♣ Kapı eşiğinde oturulmaz, kapı eşiğinde şeytan bulunur.
♣ Yağmur yağarken kapı eşiğinde oturmak günahtır.
♣ Odanın ışığını evin erkeği yakarsa o ev daima nur içinde ve bereketli olur.
♣ Kadının yolda erkeğin önünü kesmesi uğursuzluktur.
♣ Bir kadın iki erkeğin arasından geçerse çocuğu olmaz.
♣ Bir adam iki kadının arasından geçerse sözü geçmez.
♣ Bir erkek iki kız arasından geçerse köse olur.
♣ Yarım çay içen kadın dul kalır.
♣ Ava gidecek kişinin önünden kadın geçerse avlanamaz. Bundan dolayı o kişi ava gitmekten vazgeçer.
♣ Kız çocuğunun ilk kez kesilecek saçını dayısı keserse saçı gür olur.
♣ Oğlan çocuğunun saçını ilk kez amcası veya dayısı keser.
♣ Kız baba evinden perşembe veya pazar günü çıkar.
♣ Makası açık bırakmak düşmanlarınızın sizin hakkınızda konuşmasına neden olur.
♣ Çarşamba gecesi işlenilmez, çamaşır yıkanmaz, temizlik yapılmaz.
♣ Gece tırnak kesilmez, ıslık çalınmaz, sakız çiğnenmez.
♣ Gelinin ayakkabısının altına kimin ismi yazılırsa en kısa zamanda ismi yazılan kişi evlenir.
♣ Birisi uzunca vakit eve dönmezse veya kaybolmuşsa ayakkabısına tuz dökülür. Kişi en kısa zamanda evine geri döner.

Kaynak
Son düzenleyen Tınmaz Melaike; 1 Ağustos 2009 19:41 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi ; Kaynak Belirtildi

Benzer Konular

19 Ekim 2016 / berkceyhan Soru-Cevap
28 Mart 2015 / Misafir Soru-Cevap
16 Şubat 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
23 Mart 2016 / Misafir Soru-Cevap
24 Kasım 2011 / By_Dark Soru-Cevap