Arama

Fıkralar/Komik Olaylar - Sayfa 41

Güncelleme: 19 Kasım 2016 Gösterim: 290.448 Cevap: 1.351
Bahar07 - avatarı
Bahar07
Ziyaretçi
20 Mayıs 2006       Mesaj #401
Bahar07 - avatarı
Ziyaretçi
- selam, benim adım Selma.

Sponsorlu Bağlantılar
- selam, benimkide Yeşim, sen nasıl öldün?

- donarak öldüm.

- ne kadar korkunç.

- yok o kadar kötü değildi, soğuktan titremem geçince ısınmaya başladım ve uyku bastı, sonunda huzur dolu bir ölüm. peki sen nasıl öldün?

- ağır bir kalp krizi geçirdim. kocamın beni aldattığını sandım, onu iş üstünde yakalamak için eve erken geldim, fakat evde tek başına televizyon seyreder halde buldum.

- sonra ne oldu?

-kesinlikle evde başka bir kadının olduğundan emindim, bütün evi aramaya başladım. çatıyı, yatakların altını ama her yeri aradım fakat bulamadım. aşırı derecede yorulmuştum, kalp krizi geçirdim ve öldüm.

-keşke derin dondurucuya baksaydın, şu anda ikimiz de yaşıyor olacaktık



caner gözübüyük - avatarı
caner gözübüyük
Ziyaretçi
20 Mayıs 2006       Mesaj #402
caner gözübüyük - avatarı
Ziyaretçi
YILIN FIKRASI

Sponsorlu Bağlantılar

Bir Amerikalı, bir İngiliz ve bir Iraklı kahvede oturmuş çay içiyorlar.
Amerikalı çayını bitirince bardağı havaya fırlatmış, silahını çıkarıp bardağa ateş edip parçalamış:
"Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz Amerika'da aynı bardakla iki kere çay içmeyiz"
İngiliz de bunun üzerine çayını bitirip bardağı havaya fırlatmış ve ateş ederek bardağı parçalamış:
"Bizim İngiliz kumsallarında bardak yapacak cam için o kadar çok kumsal vardır ki, ayni bardakla iki kere çay içmeyiz"
Bunun üzerine Iraklı da çayını bitirmiş, bardağı havaya fırlatmış, silahını çekip Amerikalı ve İngiliz’i vurup öldürmüş :
-"Bağdat’ta bu İngiliz ve Amerikalılardan o kadar çok var ki, biz ayni adamlarla oturup iki kere çay içmeyiz.

LAZIN ORUCU

Karadenizli çayını kurutuyormuş:
Allah’ım, ne olursun çayım kurumadan yağmurunu yağdırma!...demiş.
Çay kurudu kuruyacak, akşam üzeri, son yarim saatte yağmur yağmış, çürümüş tüm çay.
Sabah olmuş, ahıra gitmiş. Bir de bakmış ki eşeği de ölmüş.
Zaman geçmiş, Ramazan ayı gelmiş. İlk gün niyetlenmiş Karadenizli.
İftara yarım saat kala bir sigara çıkartıp yakmış. İlk nefesini şöyle bir güzelce çekmiş ve gökyüzüne bakarak üflemiş.
- Nasıl, illet oluyorsun şimdi değil mi? demiş ve eklemiş;
- Eşeği de kurbana saymazsam ********im!...



BİLGİSAYARLI TEDAVİ

Adamın biri işyerindeki kantinde arkadaşıyla yemek yerken; "Kolumun ağrısından ölüyorum" diye arkadaşına dert yanmış. "Doktora gitsem iyi olacak" Arkadaşı da; "Yahu ne lüzum var" demiş, "İlerde köşedeki marketin çıkısında yeni bir bilgisayarlı cihaz koydular. Üç dolara bir jeton alıyorsun kasadan, atıyorsun, yanında getirdiğin idrar örneğini açılan kapaktan içeri veriyorsun, on saniye sonra neticeyi ve tedavi için yapman gerekenleri öğreniyorsun", "Gördüğün gibi ucuz ve çabuk" diye eklemiş. Adam hemen bir kaba idrarını doldurup arkadaşının dediğini yapmış ve Bilgisayar 10 saniye sonra yazılı olarak cevap vermiş: "Kolunuzda bir cins eklem ağrısı olan Teniselbo oluşmuş. Sıcak suya koyun, ağır işlerden kaçının, iki hafta sonra düzelecektir" Memnun biçimde eve dönen adam, bir yandan Bilgisayarın dediğini uygularken bir yandan da muzurca fikirlere kapılıp bu akıllı cihazın nasıl aldatılabileceğini düşünmeye başlamış. Ertesi gün olunca bir miktar çeşme suyuna köpeğinden alınmış bir kılı koymuş, üstüne bir şekilde elde ettiği karısının ve kızının idrar örneklerini eklemiş, tüm bu karışımın üzerine bir de mastürbasyon yapıp doğru cihazın yanına varmış. Jetonu atıp kabı makineye vermiş, on saniye sonra cihazdan yazılı yanıt gelmiş.

1. Çeşme suyunuz çok kireçli. Bir filtre cihazı almayı düşünün
2. Köpeğinizde kene var. Eczaneden özel bir şampuan alıp köpeğinizi yıkayın
3. Kızınız kokain bağımlısı. Bir psikiyatri kliniğine yatırın
4. Karınız hamile. ikizler. Sizden değil. İyi bir avukat bulun.
5. Kendinizi bu yolla tatmin etmeyi bırakmazsanız kolunuz iyileşmez.


ATAİST


Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş. Aniden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve adamı
kovalamaya başlamış. Adam var gücüyle kaçıyormuş ama ayı da yaklaşmaktaymış. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı takılmış, ayı adamın üzerine atlayıp pençesini kaldırmış. Tam vurmaya hazırlanırken adam, 'allahıııım' diye bağırmış.
Bir anda zaman durmuş, ayı donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş, orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık hüzmesi adamın
üzerine parlamış. Derinden gelen ilahi bir ses adama: yıllarca bana inanmadın, yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? seni sevgili bir kulum mu saymalıyım?
Adam utanç içinde ama inadından da vazgeçmeden 'biliyorum' demiş: bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık ama belki ayıyı dindar yapabilirsiniz. O ses, 'peki' diye karşılık vermiş ve ışık kaybolmuş.
Nehir tekrar akmaya başlamış, her şey eski haline dönmüş. Ayı pençesini indirmiş, iki pençesini de göğe doğru çevirip 'allahım' demiş:
senin rızkınla orucumu açıyorum; hamdolsun verdiğin nimetlere



FLAŞ, FLAŞ, FLAŞ,

ISPANAK İLİNİN MAYDANOZ İLÇESİNE BAĞLI DOMATES KÖYÜNDE, ACI BİBERLERİN PUSU KURARAK ŞEHİT ETTİĞİ 17 PATLICAN TÖRENLE MUTFAĞA VERİLDİ. AYRICA YARALANAN 25 TANE DOLMALIK BİBER TENCERE DEVLET HASTANESİNE KALDIRILDI. KÖY MUHTARI KARPUZUN VERDİĞİ BİLGİLERE GÖRE 8 UZUN NAMLULU PIRASA 3 GÖZ YAŞARTICI SOĞAN VE PATLAMAYA HAZIR 5 KİLO MISIR ELE GEÇİRİLDİ. MUHABİRİMİZ HIYARIN, YOĞURDUN SALDIRISINA UĞRAYARAK CACIK OLDUĞU ÖĞRENİLDİ

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
20 Mayıs 2006       Mesaj #403
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
  • DOĞRU SÖZ

    Müfettiş, öğrencilere sorar:

    — İçinizde en uslu kim?

    Öğrenciler, hep bir ağızdan - cevap verirler:

    — Öğretmenimiz!


    KILÇIK

    Sınıfta öğretmen insan iskeletini göstererek sordu: — Bunun ne olduğunu söyleye­bilir misin Salim? dedi. Karadenizli Salim hemen

    cevapladı:

    — İnsan kılçiğidür öğretmenim...

KafKasKarTaLi - avatarı
KafKasKarTaLi
Ziyaretçi
20 Mayıs 2006       Mesaj #404
KafKasKarTaLi - avatarı
Ziyaretçi
Sobadaki hikmet
t sagkose
bir piksel
Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar. Kimyacı, "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış"; fizikçi, "adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş"; jeolog, "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangin olasılığını azaltmayı amaçlamış"; matematikçi, "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış"; antropolog, "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş". Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar., Adam cevap verir: - "Boru yetmedi."
venüsün_kızı - avatarı
venüsün_kızı
Ziyaretçi
21 Mayıs 2006       Mesaj #405
venüsün_kızı - avatarı
Ziyaretçi
Kör Hakem

sporMaçın tam ortalarında oyunculardan biri hakemin yanına yaklaşır:

-Köpeğinizin ismi nedir?

-Benim köpeğim yok ki.

-Çok garip, hem körsünüz, hem de köpeğiniz yok

Zidane Ve Fener

sporBir gün Real Madrid, Fenerbahçe'yle maç yapmak için Istanbul'a gelecekmiş. Binmişler uçağa, Real Madrid'li oyuncular çok üzgün. Zidane kaptan olarak sormuş tabi
- Ne o çocuklar yüzünüzden düşen bin parça?
Raul demiş ki:
- Ya abi fenerle oynamayı hiç istemiyoz.
Stata gelmişler. Hala millet surat yapıyor. Zidane arkadaşlarina;
- Siz gidin İstanbul'u gezin, ben Fenerbahçe'yle tek basima maç yaparım. demiş.
Bunu duyan arkadaşlari sevinçten havalara uçmuşlar. Hemen dalmışlar İstanbul gecelerine. Maç başlamış. Devre arası Real Madrid'li futbolcular stata gelmişler ve skorboarda bakmislar Real Madrid 1:0 önde. Demişler bi Laila yapalım gelelim bari. Maçın sonunda geri gelmişler. Bi bakmışlar skor 1:1. Gitmişler soyunma odasına Zidane'yi kutlamaya, ancak Zidane almış başını iki elinin arasına ağlıyor.
- Niye ağlıyorsun, sen bütün takıma karşı tek başına oynadın ve maç berabere bitti. Bu mükemmel bi şey.
Zidane cevap vermiş;
- Eğer maçın 60. dakikasında kırmızı kart görmeseydim, farka gidecektim. Ben ona üzülüyorum.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
21 Mayıs 2006       Mesaj #406
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
ÖĞRENCİ ŞİİRİ

- Tembel bir öğrenci, yazılı kağı­ dına şu satırları yazmış:

— Yürü boş kağıt, yürü... Öğretmenin yüzünü gör de gel.

Üç zayıfım vardı, dört oldu mu sor da gel...


YORMASAYDIM

Temel otelde kahvaltı ederken, tabağındaki zeyti­ni bir türlü çatalıyla yaka-layamaz. Epeyce uğraştığı- nı gören garson, yanına yaklaşır, çatalı alır ve bir seferde zeytine batırır. Temel küçümseyerek bakar:

— Uyy garson, ha pu zeytinu pen yormasaydum, sen
oni zor yakalayaçağitun.

KafKasKarTaLi - avatarı
KafKasKarTaLi
Ziyaretçi
21 Mayıs 2006       Mesaj #407
KafKasKarTaLi - avatarı
Ziyaretçi
Sıfırdan
t sagkose
bir piksel
Bir kadınla en çok kimin birlikte olabileceği konusunda bir yarışma yapılıyormuş, dayanırsa kadın dayanamazsa yarışmacı büyük ödülü alacakmış. Nam-ı Kemal de oradaymış. Her postadan sonra da duvara çarpı atılıyormuş. Alman başlamış 1,2,3.. tıkanmış. İngiliz başlamış 3,5,7.. o da tıkanmış. Fransız 15,20.. derken o da kalmış. Bizim Nam-ı Kemal başlamış 70,80,90 derken durmak bilmiyor. Bakmış kadın iş kötü, Nam-ı Kemal'in duracağı yok, 95.yi yaparken "yok efendim bu 94." diye tutturmuş. Nam-ı Kemal, "Olur mu hanfendi 95 oldu, burada boşuna mı çarpı atıyoruz, sayıyoruz" dese de kadın dinlemiyor, "hayır bu daha 94." diyormuş. En sonunda bizimki zıvanadan çıkmış: - "Başlarım şimdi çarpına da sana da, sil hepsini sıfırdan başlıyoruz."
KafKasKarTaLi - avatarı
KafKasKarTaLi
Ziyaretçi
22 Mayıs 2006       Mesaj #408
KafKasKarTaLi - avatarı
Ziyaretçi
Karadenizli işte

padişahın biri:

- "Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altin verecegim!" demis. Yalancilar, hemen saraya kosusturup baslamislar yalana;

1.Yalanci:
- "Bir kus, aslani kapip yuvasina götürdü."

Padisah:
- "Bunun neresi yalan?.."
- "Kus kartaldir, arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kapti mi götürür tabii!.."

2.Yalanci:
- "Komsu ülkede bir esegi kral yaptilar!.."

Padisah:
- "Ülkenin krali, pencereden bakinirken tacini düsürmüs. Taç da pencerenin altindaki esegin basina geçmis. Taç kimin kafasindaysa, kral odur tabii!.."

3.Yalanci:
- "Padisahim, ben gökyüzüne bir ok attim. Alti ay sonra geri döndü!"

Padisah:
- "Senin ok bir agacin üstüne düsmüstür. Agaç, sonbaharda yapraklarini dökünce, takilacak yer bulamayip yere inmistir."

Böylece padisah, her yalana gerçek bir bahane bulmus ve kimse padisaha bu yalandir dedirtememis.

Ama bir gün bir Karadenizli gelmis;
- "Padisahim, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altin almistin. Simdi geri almaya geldim. Yalandir dersen ödülümü ver. Yalan degil dersen borcunu öde!.."
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
22 Mayıs 2006       Mesaj #409
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Tren
Temel ve iki arkadasi istanbul'dan Trabzona'a gitmek üzere tren garina giderler. Ilk Trabzon treni 1 saat sonradir, bileti alirlar. Ne yapalim bir saat diy düsünürken yemege gitmeye karar verirler. Yemekte sohbet, muhabbet saate bir bakarlar ki 1 saati geçmis. Hemen kosarlar tren garina ama tren gitmis. Yine bilet alirlar 1 saat sonrasi için. Ne yapalim vakiti nasil geçirelim derken kahveye giderler. Çaylar kahveler sohbetler uzar da uzar ve saate
baktiklarinda 1 saat olmasina 5 dakika vardir. Hemen kosarlar gara ama trene yetisemezler.Giseye gidip sorarlar yine Trabzon'a gidicek tren varmi diye.Gisedeki adam
"Bakin bu son tren eger bunuda kaçirirsaniz Trabzon'a bugün dönemezsiniz" der .
Bileti alirla yine sikilmislar ne yapalim derken pastaneye gitmeye karar vermisler. Pastalar, kekler, çörekler muhabbet derken saate bir bakmislar ki 1saat olmak üzere hemen kosmuslar gara. Tren yeni hareket ediyor, içlerinden biri uzun ilk vagonu yakalamis, digeri orta boylu son vagona tutmus. Tren gitmis,Temel oturmus yere baslamis gülmeye. Gise memuru yanina gelmis.
"Sen ne garip adamsin. 3 tren kaçirdin, arkadaslarin gitti, sen kaldin, aglayacagina gülüyorsun be adam.
Temel : "Uy hemserum onlar beni geçirmeye geldiydu ben ona güleyr
KafKasKarTaLi - avatarı
KafKasKarTaLi
Ziyaretçi
24 Mayıs 2006       Mesaj #410
KafKasKarTaLi - avatarı
Ziyaretçi
Eczacı baba
t sagkose
bir piksel
Kız erkek arkadaşını arayıp akşam yemeğe davet etmiş. Hem ailesiyle tanıştıracak, hem de ailesi dışarı çıktıktan sonra erkek arkadaşıyla birlikte olacakmış. Çocuk kız arkadaşının evine gitmeden önce bir eczaneye uğrar. Eczacıya: - "Bana *********** verir misiniz?", der; eczacı da ne yapacağını sorar. Çocuk da kız arkadaşının evine gideceğini, kızın ailesi gittikten sonra birlikte olacaklarını söyler. Akşam yemek yemek için masaya otururlar. Yemekten önce dua edilir herkes yemeğe başlar ama çocuk hala dua ediyordur. Kız çocuğa, "ben senin bu kadar dindar olduğunu bilmiyordum", der. Çocuk da kıza: - "Ben de senin babanın eczacı olduğunu bilmiyordum!!!"

Benzer Konular

30 Eylül 2007 / Aynacan Bilgisayar
28 Aralık 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
16 Ocak 2014 / broken* Soru-Cevap
24 Nisan 2010 / Misafir Soru-Cevap