Arama

Yalnızlığıma (Yalnızlık) - Sayfa 105

Güncelleme: 21 Ekim 2014 Gösterim: 303.911 Cevap: 1.891
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
21 Mayıs 2007       Mesaj #1041
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Yalnız Kalırsın

Sponsorlu Bağlantılar

Hiç bir güç yalnızlıktan üstte değildir,
Bir gün sende yalnız kalırsan, bunu anlarsın...
Ne varlıklar, ne güzellikler hep kalıcıdır,
Yaşadıkça gün be gün yok olduğunu anlarsın...

Düşün var mıydı daha dün, yüzünde şu çizgiler,
Peki ya şu beyazlar saçlarına ne zaman düştüler,
Bak gözlük te takmışsın, gözlerin mi sana küstüler,
Geri dön de bak, geçmişinden özüne ne kaldığını anlarsın...

Hani aslan gibi kükrer, kartal gibi de kapardın,
Ne zamandı o, sen ki her işin en hasını yapardın,
Kalabalıkta bir başına gibisin, neredesin, hani sen vardın,
Dememiş miydim sana bir gün yalnızlığını anlarsın...

Ne kadardır gittiğin yol, kendi gücünle, dimdik başınla,
Ölçüsü ne iyiliğinin-kötülüğünün, yarinle, arkadaşınla,
Sevdan, anıların da yalnızlar şimdi, sen gibi, bir başına,
Takatsiz bedenine baksan, ruhundaki boşluğu anlarsın...

Gördün mü gençlik aşkın da senin gibi, yorgun ve bitkin,
Yetti mi ayrılıklara varlığın, aklınla, beyin gücün,
Gönlün inzivaya çekilmiş, korkarak, duyuyorsun ölüme kin,
Demedim mi yalnızlığın tanrı'ya has ve paylaşılamaz olduğunu anlarsın,
En sonunda bir mezar taşında bir tek isim kaldığını anlarsın...

17.01.2006 Taşkışla/Taksim


Bayram Tunca

MVDRNSLRD - avatarı
MVDRNSLRD
Ziyaretçi
21 Mayıs 2007       Mesaj #1042
MVDRNSLRD - avatarı
Ziyaretçi
NEDEN

Sponsorlu Bağlantılar
Neden bilmiyorum hiç bilmiyorum
Yanlızlığın verdiği acıyı ben çekiyorum
Gözlerim yaşlı delice isyan ediyorum
Neden ben böyle çile çekiyorum
Dünyam şimdi karanlıklar içinde
Mutluluk güneş gibi dolmuyor gönlüme
Çekmişler bir perde gibi dertleri gözlerime
Neden ben mutluluğu yaşamıyorum
Suskunum yıllardır hep ben böyle
Feryat etsem kim dinler söyle
O vefasız söyle şimdi nerede
Neden bilmiyorum hep ızdırap çekiyorum
Neden hep ben gülmeyip ağlıyorum.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
21 Mayıs 2007       Mesaj #1043
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ertelemeyelim mutluluğumuzu..

mutluluğun içimde binlerce yıldız,
ayrılığın beni bırakmayan en kötü hırsız,
Yokluğun içimde yaramaz bir kız,
en büyük günaha mecbur etti beni!
Rüyalarımda bile avutmuyor,sensiz yaşadığım bu hatıralar,
canım sevgini istiyor,
Ayrılığın her anında..
ertelemeyelim mutluluğumuzu gel yalancı baharlara,
Ne cenneti görüyor gözüm senden uzakta,cehennem bile
mutluluktur senin yanında..

Zeynep Orcanel
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
22 Mayıs 2007       Mesaj #1044
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Bir Yalnızlıksın

Bir yalnızlıksın sen bana
Yanımda olsan bile dokunamayacağım
Sevsem bile hissedemeyeceğim
Bir yalnızlıksın sen bana
Ağlasam görmeyecek
Seslensem duymayacak
Asla ulaşamayacağım
Bir yalnızlıksın sen bana

Ama ne çare olmadı senden başka
Varlığın kadar gerçek olan
Yokluğunla benimsin
Bedenimde içimdesin
Ohhh kıskan sen bile senle
Bu kadar başbaşa kalmamışsındır.....


Sennur Çetin
MVDRNSLRD - avatarı
MVDRNSLRD
Ziyaretçi
23 Mayıs 2007       Mesaj #1045
MVDRNSLRD - avatarı
Ziyaretçi
Gidecek başka yerim yok
Ama
Ait olmadığım yerde kalamam
Biliyorum,
Kaybolmadım sadece
Yanlızım...
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
23 Mayıs 2007       Mesaj #1046
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
YalnızlıklarYeşertiyorum



Gecenin karanlığı tünerken saçlarıma
Boyası yitik bir ressamın fırçası gibi
Ayaklarım yorgunluğumu çiziyor kaldırımlara.
Hıçkırarak bulutlar ağlıyor
Islanıyor saçlarımdaki karanlık
Sığınıyorum bir durak saçağı dibine
Titreyen parmaklarım yüzümde geziniyor
Sanki kanunun hüzünlü tellerinde...
Küf kokulu gecelere
Şiirler yazıyor yüreğim
Bir çay tadında hayallerimi içiyorum
Koyu karanlıkta damla damla mısralarım düşüyor
Gem vuruyorum duygularıma ağlamamak için
Sevgimi mumyalayıp gömüyorum
El deymemiş yalnızlıklar yeşertiyorum
Yüreğimin en saf yerinde...


Celal Topo
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
23 Mayıs 2007       Mesaj #1047
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Yalnızız en kesif kalabalıkta
Ayrı dünyalarda gezer gönlümüz
Layık olamadık her ne yapsak ta!
Neticede abes, geçen günümüz

Isınmaz ellerim kara batırsam
Zehir vaktindeyiz burdan çıkınız
Ilık gölgelerle gönül eğleriz
Zaten beraberken bile yalnızız

Hayalet sanırız hakiki ruhu
Ard arda dizilir kibir ve gurur
Leyla olmaklığın nerede kaldı
İçimizde ümid, yaralı durur

Münafık hislerle zor mu savaşmak
En rahat ne ise, en doğru o mu?
Yalnızız.. ve bizde bu bir sevda ki
En doğruyu bozar, kırar atomu! .

Hünkar Dağlı
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
24 Mayıs 2007       Mesaj #1048
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Dayan dayanabilirsen

bir bir yitiriyorum sevdiklerimi
ellerimden kuşlar gibi
uçup uçup kuşlar gibi
uzak dağlar ardına

çivilenmiş gözlerime kiminin
o yalvaran gözleri
yakıyor kollarımı kiminin kanı
kimi sitem sitem vuruyor beni
dövünmek tepinmek neye yarar ki
neyi kurtarır ki üzmek şu canı
her bahar yenilense de dallarda tomurcuklar
o bahar gitti gider

kolay değil ozanın ağlamaması
gülmesi kolay değil
bulutlar her zaman yağmur getirmez
şimşek gülmez bulutlardan herzaman
bulut var ki yaz yağmuru güzelim
geçip gider gül kokulu yel gibi
bulut var ki taş başına yoksulun
orman söken köy göçüren bir karabasan

tam da başlamışken sevmeği öğrenmeğe
tam da başlamışken bal doldurmağa
özlem denen peteğe
bir bir uçup gidiyorlar canlarım
gidiyorlar kopar gibi acılı kollarımdan
dönülmez karanlığa

dövünmek tepinmek neye yarar ki
neyi kurtarır ki ölüme sövmek
sövmemek ne yazar ki
dağbaşında tek ağaç
fırtınada bir tekne
uçurtması kopup gitmiş bir çocuk
bakıyorum yalnızca
şaşkın ve umarsız gözlerle arkalarından

dayan yavrum
dayan hasan hüseyin
dayan dayanabilirsen

Hasan Hüseyin Korkmazgil
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
25 Mayıs 2007       Mesaj #1049
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Yalnızlık

Kör kelebekler uçuşur kapımda
Kapım açık ey karanlık
Virane kuşlar ötüşür damımda
Dam tarumar ey yalnızlık
Girdi içeri yalnızlık
Buyur otur desem
Oturulacak yer ölüm döşeği
Otursa yalnızlık
Terk ederim eşiği

Dedim, sana ömrüm bulandı kandır
Yel ile gelen can ile canandır
Seni arayan ömür taşta hayat bulandır
Çatladı sabır taşı ey bahtı karanlık

Bırakmıyor dizlerim iki adım öteye
Duyan yok sesimi, ey fısıltılar siz nereye?
Kaçar oldum kendimden köşe bucak
Yakalayabilirsen yakala ey Bal’lı bacak


Kamber Bal
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
25 Mayıs 2007       Mesaj #1050
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili.
O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır.
Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar.
Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular yoktur.
Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.
İnsan bir başka ışığa teslim olur...
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil,
içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir.
Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur.
Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.

Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın
hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de...
Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının
çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir
sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...

Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili,
kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı
hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye.
Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda,
gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri,
o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim.
Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...

Aşk çok eski bir şeydir sevgili.
Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer.
Sevdiğimiz insanların çocuklukları da...
Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer.
Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider,
hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...

İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır.
Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır...
Bazen denizler, kıyılar çeker insanı.
İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde
yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu.
Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara...
Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...

İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda
umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler,
kıyılar çekecek bizi. Nasıl biz başkalarının
korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu...

Birazdan sabah olacak...
Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular başlayacak...
Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve
hiç olmamıştır sevgili. Birbirimizi kandırmayalım...

Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış.
Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını,
cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri
alacak. Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek...

Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak...

Aşkta yarın yoktur sevgili...

Cezmi Ersöz

Benzer Konular

27 Ekim 2008 / Misafir Genel Galeri
26 Temmuz 2009 / Misafir Genel Galeri
14 Mayıs 2007 / Misafir Genel Galeri
12 Nisan 2012 / Misafir Genel Galeri
17 Eylül 2016 / ThinkerBeLL Genel Galeri