Ziyaretçi
İnsanın bazı şeyleri değiştire bileceğine inandım yıllarca herkesin yapabileceğini düşündüm… Bazen zor olur bazen kolay ama insanın eksik gördüğü, yanlış gördüğü noktaları hep değişebilecek şeyler olduğunu fark ettim. Kendi hayatım kendi yaşantım hep buna güzel bir örnek oldu benim için. İnsanın ilk yapması gereken şey yanlışını eksiğinin farkına varması ve bunun üzerine gitmesidir.
Dedim ya buna en iyi örneği benim… Başkasına bakarak başkası bana söyleyerek olmadı. Kendi dünyamda kendi başarı hikâyemi yazdım kendime büyük bir ders olsun diye.
Ortaokula kadar neredeyse kekeme sayılacak bir haldeydim. En ufak bir heyecanlanma da en ufak üzüntüde ya da bir şeyi söylememem gerekliliği durumlarında hep kekelemeye ve teklemeye başlıyordum. İlkokulda istiklal marşının on kıtasını da ezberlemiştim hoca ödev verdi diye üstelik ödev sadece beş kıtaydı ama ben damarlarımdaki asil kanın hakkını vermeliyim demiştim ve on kıtayı da ezberlemiştim. İstiklal marşının okunacağı dersten önce her ilkokul çocuğu gibi bende teneffüste kudurdum ve sınıfımızın çok değerli şahsiyeti sınıf başkanımız her zamanki gibi tahtanın en başına ismimi yazdı… Nasılsa bir şey olmayacak diye düşündüm çünkü her seferinde isimler yazılır her seferinde bir daha gürültü yapmayın çocuklar yoksa cezalandırmak zorunda kalırım diye tahtadan silerdi isimleri. Ama o gün ne olduysa isimlerin hiç birini silmedi ve cetvel elimde patladı tahtadaki tüm isimlerin elinde patladıktan sonra derse geçti hoca… Ve madem kudurmayı biliyorsunuz ödevi de bilirsiniz diye ilk okutmaya tahtada yazanlardan başlatacağını söyledi. Tabi ki listenin başındaki isim ben olduğum için ilk ben kalktım ve değil bir kıta bir mısrasını bile okuyamadan beş dakika tüm sınıfın kahkahaları eşliğinde debelendim üzerine yediğim hoca lafları da çabası.
Ortaokula başladığım zaman bu kötü yanımın eksik yanımın düzelmesi gerektiğini düşündüm rahmetli teyzem bol bol oku eline ne geçiyorsa hatim et dedi çok çalışırsan istersen yapamayacağın hiçbir şey yoktur o an kazıdı beynime… O zaman ya biz çok fakirdik ya da ne bileyim kitap alacak lüksümüz yok olduğundan eve giren tek yazılı şey günlük gazetelere verdim kendim… İlk sayfanın en üst sol köşesinden en arka sayfanın sağ alt köşesine kadar yazı namına ne varsa hepsini normal bir ses tonuyla okudum. Günlerce haftalarca aylarca… Ve sonunda daha az takılan kekelemeyen bir ben çıktı ortaya… Hatta bir mısra istiklal marşı söyleyemeyen çocuk okulun her belirli gün ve haftasında kalktı şiir okudu o kadar kişinin karşısında…
Evet, inanıyorum insanın bir şeyleri değiştirebileceğine eğer hatanın yanlışın eksiğin ne olduğunu bilirse insan tamamen değiştiremese bile en azından daha kontrollü bir hal alıyor sonuç itibari ile…
Şimdi gene ara ara takıldığım anlar olmuyor mu oluyor heyecanlandım mı mutlu oldum mu oluyor ama o kadara zaten bir şey yapamam ama en azından şimdi derdimdi anlatabiliyorum…
İnsan isterse insan yapmak değiştirmek isterse bunu söyleme cesaretini gösteriyorsa yanlışının farkındaysa sonuna kadar bir şeyleri değiştirebilir…
Sponsorlu Bağlantılar
Ortaokula kadar neredeyse kekeme sayılacak bir haldeydim. En ufak bir heyecanlanma da en ufak üzüntüde ya da bir şeyi söylememem gerekliliği durumlarında hep kekelemeye ve teklemeye başlıyordum. İlkokulda istiklal marşının on kıtasını da ezberlemiştim hoca ödev verdi diye üstelik ödev sadece beş kıtaydı ama ben damarlarımdaki asil kanın hakkını vermeliyim demiştim ve on kıtayı da ezberlemiştim. İstiklal marşının okunacağı dersten önce her ilkokul çocuğu gibi bende teneffüste kudurdum ve sınıfımızın çok değerli şahsiyeti sınıf başkanımız her zamanki gibi tahtanın en başına ismimi yazdı… Nasılsa bir şey olmayacak diye düşündüm çünkü her seferinde isimler yazılır her seferinde bir daha gürültü yapmayın çocuklar yoksa cezalandırmak zorunda kalırım diye tahtadan silerdi isimleri. Ama o gün ne olduysa isimlerin hiç birini silmedi ve cetvel elimde patladı tahtadaki tüm isimlerin elinde patladıktan sonra derse geçti hoca… Ve madem kudurmayı biliyorsunuz ödevi de bilirsiniz diye ilk okutmaya tahtada yazanlardan başlatacağını söyledi. Tabi ki listenin başındaki isim ben olduğum için ilk ben kalktım ve değil bir kıta bir mısrasını bile okuyamadan beş dakika tüm sınıfın kahkahaları eşliğinde debelendim üzerine yediğim hoca lafları da çabası.
Ortaokula başladığım zaman bu kötü yanımın eksik yanımın düzelmesi gerektiğini düşündüm rahmetli teyzem bol bol oku eline ne geçiyorsa hatim et dedi çok çalışırsan istersen yapamayacağın hiçbir şey yoktur o an kazıdı beynime… O zaman ya biz çok fakirdik ya da ne bileyim kitap alacak lüksümüz yok olduğundan eve giren tek yazılı şey günlük gazetelere verdim kendim… İlk sayfanın en üst sol köşesinden en arka sayfanın sağ alt köşesine kadar yazı namına ne varsa hepsini normal bir ses tonuyla okudum. Günlerce haftalarca aylarca… Ve sonunda daha az takılan kekelemeyen bir ben çıktı ortaya… Hatta bir mısra istiklal marşı söyleyemeyen çocuk okulun her belirli gün ve haftasında kalktı şiir okudu o kadar kişinin karşısında…
Evet, inanıyorum insanın bir şeyleri değiştirebileceğine eğer hatanın yanlışın eksiğin ne olduğunu bilirse insan tamamen değiştiremese bile en azından daha kontrollü bir hal alıyor sonuç itibari ile…
Şimdi gene ara ara takıldığım anlar olmuyor mu oluyor heyecanlandım mı mutlu oldum mu oluyor ama o kadara zaten bir şey yapamam ama en azından şimdi derdimdi anlatabiliyorum…
İnsan isterse insan yapmak değiştirmek isterse bunu söyleme cesaretini gösteriyorsa yanlışının farkındaysa sonuna kadar bir şeyleri değiştirebilir…
Alıntıdır