Arama

Yalnızlığıma (Yalnızlık) - Sayfa 19

Güncelleme: 21 Ekim 2014 Gösterim: 302.479 Cevap: 1.891
AriThmetiCs - avatarı
AriThmetiCs
Ziyaretçi
4 Kasım 2006       Mesaj #181
AriThmetiCs - avatarı
Ziyaretçi
Gecenin bir zamanı evine gelince
Kilitte duyuyorsan anahtarın sesini
Sponsorlu Bağlantılar
Anla ki yalnızsın

Elektrik düğmesini çevirince
Çıt diye bir ses duyuyorsan
Anla ki yalnızsın

Yatağına yatınca
Yüreğinin sesinden uyuyamıyorsan
Anla ki yalnızsın

Odanda kâğıtlarını kitaplarını
Duyuyorsan zamanın kemirdiğini
Anla ki yalnızsın

Bir ses geçmişlerden
Çağırıyorsa eski günlere
Anla ki yalnızsın

Değerini bilmeden yalnızlığının
Kurtulmak istiyorsan
Kurtulsan da yapayalnızsın

Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
5 Kasım 2006       Mesaj #182
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
''BİR YALNIZ YÜREĞE''

Sponsorlu Bağlantılar
korkuların nefes nefese
peşinde koşarken
sen
içinde yasaklarını gizlersin
çocukluğunu yaşamadan
yaşlanmış yüreğinle
beklemeyi hep güzel bilerek
köşe başındaki dilenciye ağlarsın

yasaklarla çevrili odanda kaldın
kan rengi şaraplara
benzer yalnızlığın
yarı yolda bırakılmış sevdaların
ertelenmiş duyguların
varmış gibi
yalnızlığı anlatan şarkılar dinlersin

ne baharlar özledin
ne de beklemeyi
vedalar yaşamadın hiç
hoş geldini de
duymadın sevgilinin ayak seslerini
ne gelirken
ne giderken

aç perdelerini pencerenin
sana bakıyorum
tam karşındayım

Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
5 Kasım 2006       Mesaj #183
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Adımı Sakın Unutma! ...
Hava kararıyor artık
Gece biliyor yokluğunu
Dün de yoktun bende zaten
Galiba artık dünde yaşamayı bıraktık

Sessiz geliyor yanlızlık
Çıtı çıkmıyor soğuğun
Aramızdan bi yol çizdi hepsi
Ayrı kalsın istediler ama
Biz onları yolun ardında bıraktık

Seni bildim kendimi bilmeden
Daha yeni aldılar aklımı
Sana uçurmuşlar benden habersiz
Hadi al onu da yanına gel
Kaderde yazılı olsun sevda
Ben kederle küskünüm nasılsa
Sende kavga et olsun bitsin işte
İnan hasret yok bu gidişte
Dedim ya ben varım
Ben sendeyim sendeki kadarım

Bu yol uzun
Bu yol kıraç ağaçsız
Tutunacak bir fidan ektim amma
Yokluğunda o da kalacak yapraksız
Hadi gel
Ben burdayım
Adın saklı aklımda
Adımı sakın unutma.........
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
5 Kasım 2006       Mesaj #184
kambis - avatarı
Ziyaretçi
ayrilik1nh4bk1ah3

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Kasım 2006       Mesaj #185
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Üşüdükçe, uzuyor gece...
Sis çöküyor içime!..
Uzadıkça, üzüyor gece!..

Mevsimleer, dökülüyor kurşun rengi ağaçlardan; kavruk sarı!..

Topraktan kök... Ve çeneden diş sökülür gibi koptu elin avucumdan; bir beyaz güvercin gibi oturuyorken parmaklarımın arasında!..
Böceklere terkedilmiş yuvalar gibi, şimdi boomboş avuçlarım...
Korkuyorum;
İçime bakmaktan!
.....
Sen olsaydın, ne koyardın yokluğunun adını?..

Üşüdükçe, uzuyor gece...
Üzüyor üşüdükçe ve içimi sis bastıkça, hatırlıyorum; sen ve ben "bir" olurduk... Bir "bütün"lüktü bu birlik, çokluktu; yokluk değil...
Az değildik bir iken; fazlaydık, ve yoğunduk... Çoğulduk, ve zengindik... Çoktuk bir ken!
Ya şimdi?..

Topluyorum,topluyorum,toplayıp duruyorum kendimi yalnızlığımla...
Ben, bir... Ve bir de yalnızlığım, asla "iki" etmiyor!..
Lokmamı kırsam bile paylaşmak için; avucumda kalıyor... Sözüm, dudağımda kalıyor ve gözüm; kucağında kapanıyor yine, yalnızlığımın!..
Toplanmaya çalışsam da olmuyor... Doksandokuz parçamın her biri bir köşede; boncuklarım saçılmış bir araya gelmiyor!..

Üşüyorum...
Üşüyor gece...
Üşüdükçe, uzuyor; uzadıkça üzüyor ve sis çöküyor içime!..
Mevsimler dökülüyor kurşun rengi ağaçlardan; kavruk sarı, ve savruk sarı bir yel esiyor içimde!..
.....
Fırınlar tutuşmuyor çırasız, kaynamıyor tencereler ocaksız...
Ben, üşüyorum; şöminede kül gibi...
Bilerek, yokluğundan soğuk mevsim olmadığını!..

Adı var da her şeyin; ne deniyor olmadığın mevsime?..
Bilmiyorum...
Yokluğundan daha soğuk bir mevsimi tanımadım ki... Bilmiyorum sensizlikten daha soğuk bir mevsim...

feather

Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
5 Kasım 2006       Mesaj #186
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Bir sigara yakarsın biter
Dumanı gökyüzünde
kaybolur gider.
Zaman olur gidersin
başını almadan
Aklın gerilerde kalır.
Saate bakar zamanı
okşarsın yelkovanla
Hoşuna gider zamanın
senin için güzel geçer.

Birgün daha akşam oldu
Birkez daha güneş battı
Yalnızlık hep odamda
Sensizlik canıma yetti

Şimdi çok uzaklarda
Belki de gülüyorsun
Bense dönülmez bu yolda
Adım adım Yürüyorum

Terk edilmiş bir evde,
Terk edilmiş anılarım
Ararken sensizliğimi
Başucumda ki sen misin
Kanarken yaralarım,
Gözyaşımı silermisin.?

Geçti günler geçmez aylar
Yok olmuş aniden dağlar
Durup durup düşünürüm
Gözlerimden hayalin damlar

Şimdi çok uzaklarda
Kendince yaşıyorsun
Bense bilinmez bu yerde
Rüzgarla savruluyorum.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #187
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sevgili Yalnızlığım...

ßenim güzel zindanım. Gökyüzü kana bulanık izliyor beni. Sokaklarda yürüyorum uzun uzun, acılarımın teorisini yazmak değil sana, derdim; gözlerimin bulanması değil, nedensiz hıçkırdığım, ağladığım değil, gözlerim kana çalıyor değil, evrenin külü, sevgilim benim, bilmem neden, kelimelerle aramda bir bağ var çözemediğim. İkimiz birbirimizin celladı oluverdik. Yaşamımız yağlı bir urganla bağlı birbirine.

Yokluğun bir akrebin ayak izleri gibi beynimi kemiriyor buralarda. Cennetim ve cehennemim. ßenim güzel ülkem. Nefes alamıyorum, senin soluğunu taşımayan şehirlerde. Sokaklar zifiri karanlık gün ortasında. Bir bilsen ne acı ,ne acı güneş, evrenin külü, hayatın anlamı ve korkusu, gecenin teri, beynimin kanayan tarafı. En derin, en yoksul, en zifiri zindanı, bir bilsen yokluğunu. Ayaza tutuluyorum beni kavuran güneşin altında. Sen yokken intihar bile dilsiz kalıyor, savaşlar düğün-dernek, öfkeler cılız, acılar sevimsiz ve kadınlar kuru. Tenekeden, tahtadan yapılmış gibi geliyor. Ah...ne acı, ne acı şey sevmek. Derin bir sarhoşluğa benziyor. Dudaklarım ismini sayıklıyor, kelimeler azalıyor artık içimde. Her geçen gün artıyor yalnızlığın. Bir kız bu kadar sevilir mi...? ßen bunu hiç bilmezdim. Günahlarımın bedelini ödüyorum şimdi. Hiç bir zaman benim olmayacak ışığın, nefesin, sözlerin ve tenin biliyorum. Kollarım kesik kesik hatırladığım esrik rüyalarımda saracak seni, gözlerin bakmayacak maviye ve güneş denizin değildir. Ateş ve su gibidir sevmek. Biz imkansız bir aşkın, biz çölde kıvranan dilsiz bir balığın, ölümü bekleyen hükümdarın, yetim bir ülkenin evlatlarıyız. Bilmem neden aklımı çeliyor ölüm. Ah sevgilim, benim tatlı ışığım, nefesim. Yaşıyorum... Buna yaşamak denirse eğer...
Görmedim, senden sonra lezzet alacağım ve susuzluğumu giderecek hiçbirşey. Geceye ve güne andolsun ki, ölüme ve cinnete, güzel gözlerine andolsun ki kalbim sana ihanet etmeyecek hiç bir zaman sevgili. Kelimelelerin yasını ölüler tutsun. Akrepler dolaşsın bu izbe kentin beyninde ve çocukları avuçluyor uzak bir ülkenin göğsünde toprak, kanlı ve kirli bir savaşın içinde. Yazarken ter kokuyor kalemim. Çünkü insan bu bunalım çağında sıkışıp kaldığını hissediyor. Artık aşklar bile kudurgan ve şehvet kokuyor sevgili. Acılar ve savaşlar içinde yaşıyor kalemim, nefesim ve sözlerim. Tutunamayan sefil adamların ülkesinde ölümü hatırlatıyor bana kelimeler...
Bu gece sabaha kadar yürümekti niyetim. Dönüp kalbimi en karanlık sokağa fırlatmak... Artık zavallı, sefil parmaklarım beni dinlemiyor. Celladını aramaktan vazgeçti çoktan kelimelerim. Oysa bir tutam sevgi dilenmiştim şu müşterek yaşadığımız arazi parçasında. Ne acı... Etrafımda hiç kimse yok. Kalabalıkların içinde yapayalnızım. Öyle bir boşluk var ki içimde, dolduramıyorum hiçbir şeyle. Aklına bile gelmeyecek sefih bir hayatı bile denedim bunu altetmek için. Karanlık çamurlu sokaklardan, caddelerden ve kadınların içinden geçtim. Deliliği, intihar denen iblisi ve kitapları deneyeli çok oldu zaten. Karanlık, izbe, loş ve rutubetli odalarda beynimi uyuşturmak için neler denedim bir bilsen, bir bilsen akrep gibi uyumadı hiç. Kendi kendini sokan adamın beyni. Şimdi sana yazıyor bunları. Aslında kendisiyle konuşuyor belki. Belki bir ufak ışık vardır ne dersin. Dostum ve yalnızlığım. Bana bir şey söyle, bu sessizlik beni çıldırtıyor. Sessizlik gözlerimi acıtıyor...
Bu gece benim için birşeyler dile, acı çekiyorum. Acımı hafifletmesini söyle. Kalbime bir nefes mutluluk göndermesini söyle. Bütün yüreğinle konuş onunla. Dua et. Buna o kadar ihtiyacım var ki. Bunu yapar mısın benim için?

Fatih Deniz
feather

Son düzenleyen NeutralizeR; 11 Ağustos 2007 04:36
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #188
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yine oturdum daldım en derin hüzünlerin çalkantısına, neye ne kadar fazla inanacağımı bilmeden, neyi niçin düşündüğümü bilmeden, kendi kendime düşünüp duruyorum yalnızlığımın nedenini, ben niçin bu kadar yalnız ve düşünceliyim.Çevremde onca insan varken neden bir tanesi bile benim içimdeki duyguları, düşünceleri hissedemiyor.Sebebin ne olduğunu bilmiyorum. Bazen durup; "belki de bunun sebebi benim" diyorum kendi kendime.Tamam belki kendimce bir çok sıkıntı gördüm ve acı çektim ama arada bir insanların neler düşündüğünü ve neler hissettiğini yoklamadan edemiyorum.Çünkü ben insanları seviyorum ve onlar için küçücük bir şey bile olsa yapmaya hazırım.Hem de karşılık beklemeksizin! İstediğim tek şey benim var olduğumun ve ne kadar iyilik sever bir insan olduğumun bilinmesi.Gerçi ben kendimde ne kadar iyi biri olduğumu bilmiyorum. Fakat şu bir gerçek ki oda ben her şeyi düşünüyorum.Hem de en ince detayına kadar.Kimse benim farkıma varmasın istiyorum.Hayal ettiklerimi kimse bilmesin istiyorum.Bir kişi hariç!

İnceden sessizce her şeyi her detayı ile düşünmek zor bir şey mi acaba? Hayır! Bu bir başkası için zor olabilir ama benim için o kadar da zor bir durum değil çünkü ben bunu çocukluğumdan bu yana yapıyorum.Ve her seferinde de başarılı oluyorum.

Bazen kalabalık bir topluluk içinde dalıp giderim uzaklara kimse bilmez neler düşündüğümü onlar sadece "KaKsi sen yine dalıp gittin uzaklara!" yada "Aşık mısın olum!" diyerek sanki bir sevgilim varmış da ona özlem duyup uzaklara dalmışım gibi düşünüyorlar.Ama bunun bir kısmı gerçek olsa bile geri kalanında kendi hayal dünyamın içinde neler yaşadığımı sadece bir ben bilirim.

İnsanlar bana karşı önceleri genelde çok önyargılı davranırlardı.Ben daha bir cümle kurmadan "tamam sende iş yok" yada "bizim konumuzun aşk ile bir alakası yok" veya "bu konu çocukları ilgilendirmez" yada "Allah yine başlıyor!" diyerek beni çocuk görürler yada saf dışı etmeye çalışırlardı.Ama zaman içerisinde büyüdüm geliştim artık bir çocuk değilim ve insanların çoğunun düşüncelerini daha kurdukları cümlenin ilk kelimesinden yada hal, hareket ve tavırlarından anlayabiliyorum. Çevremdeki bazı insanlar beni bir deha olarak görüp bana daha fazla yakın olmaya çalışıyorlar.Bazıları ise benden nefret ediyor ve her ne kadar başaramasalar da bunu gizli tutmaya çabalayarak benim yakın çevremde olmaya gayret ediyorlar.Bazıları da beni ne çok büyük ne de çok küçük görüp benim sade arkadaşlığımı kazanıyorlardı.Evet benim arkadaş çevrem büyüklü küçüklü oldukça büyük ve ben bunu şöyle ifade edebiliyorum.Edirne den kars a kadar tüm Türkiye'de arkadaşım bulunmaktadır diyebiliyorum.

Arkadaş çevremin bu kadar büyük olması nedeni ile bazen içimdeki sıkıntının sebebini daha iyi anlıyorum.Çünkü arkadaş çevrem ne kadar büyük olursa olsun dost çevrem o kadar küçük ki toplam da belki de on kişiyi geçmezdi.Geçmezdi diyorum çünkü benim dostluk ilişkilerim bambaşkadır.Onlar benim yaşadığım hiçbir sorunu sıkıntıyı göz ardı etmeden benimle beraber üstüne giderler.Ve benim her sorunuma bazen benimle beraber bazen de benim hiç haberim olmadan çözüm getirmeye çalışırlardı.Tabi ki bu çözümlerin de pek başarılı olduğu söylenemezdi.Ama benim için önemli olan bu insanların beni düşünerek benim için bir şeyler yapmaya çabalamasıydı.Onları benim dostum yapan da buydu.Aynı şeyler onlar içinde geçerliydi.Bende onlar için bir şeyler yapmaya çalışırdım.Ta ki yakın bir vakte kadar.Evet onlardan da uzaklaştım ve ilişkim onlarla da diğer arkadaşlarımda olduğu gibi sadece arkadaş seviyesine indi.

Sizleri bilmem ama benim için arkadaş ayrı dost apayrı bir şeydir.Ve artık benim dostum yok.Sebebi de benim dostlarımın sorunları için daima elle tutulur bir çözüm bulmam ve onların benim umutsuzluğum için hiçbir şekilde elle tutulur kalıcı bir çözüm bulamamaları idi.Sürekli geçici çözümler ve sonunda gelen acı, hüsran.

Eğer bu satırları okuyup ta benim çok gaddar bir insan olduğumu düşüneniz varsa boşuna ümitlenmesin; çünkü bunun bu hale gelmesi önerisi dostlarımdan geldi.Ve ben yine kendi yalnızlığımla baş başa kaldım.Bazen düşünüyorum da insanlar hep geçim darlığı, namus, yada daha farklı şeylerden dert yanıp duruyorlar.Fakat çevrelerindeki onlarca güzel insanın kalplerini kırdıklarının farkında bile değiller.Belki de yalnız olmadıkları için böyle davranıyorlar.Kim bilebilir ki belki de daha farklı duygular içindedirler.Ama emin olduğum tek bir şey var o da; Eğer bir insan fakirlikten, geçim darlığından, çevresindeki insanların davranışlarından Ve buna benzer şeylerden dert yanıyorsa o insan henüz daha yalnızlık duygusunu tatmamış demektir.Ve ben bunu hep bir nankörlük olarak görürüm.Çünkü her ne kadar zor durumda olursanız olun yalnız olmak daha kötü bir durumdur.

Çok tuhaf bir duygu bu anlatılır gibi değil; Bazen bir sevgiliniz olsun istiyorsunuz.Onunla el ele tutuşup sahilleri arşınlamak istiyorsunuz.Bazen ona kendisini ne kadar çok sevdiğinizi ispat etmek için hayatınızda yapmış olduğunuz bazı önemli fedakarlıkları göz önüne çıkartmak istiyorsunuz.Bazen onun boynunuza sarılıp başını sizin göğsünüze koyup ta siz onun saçlarını okşarken onun sabahlara kadar hıçkıra hıçkıra ağlamasını istiyorsunuz.Ve bu durumda bazen de duygularınızı değiştirip siz onu teselli ederken onun arada bir başını kaldırıp yaşlı gözlerle sizin gözlerinize bakıp "Seni seviyorum! Beni sakın yalnız bırakma! Hiç ayrılmayacağız di mi! Bana sıkı sıkı sarıl " gibi sözler kullanmasını istiyorsunuz.Bazen de aynı şeyleri ona karşı siz yapmak istiyorsunuz.Bazen çocuklar gibi koşup eğlenmek istiyorsunuz.Bazen güzel bir sahil kenarında onunla güneşin doğuşuna ve batışına ortak olmak istiyorsunuz.Erkekler için söylüyorum bazen çocuğunuz için en güzel ve en iyi anne olduğunu düşünüyorsunuz.Bazen düşüncelerinize, hayallerinize çocukları da katıyorsunuz.

Bazen hayallerinizde sizi anlayabilecek bir dost arıyorsunuz.Ve hayal de olsa bunu buluyorsunuz.Sizi her yönünüzle anlayan bir insan tıpkı bir sevgili gibi hayal ediyorsunuz onu ama bir fark var o da onun sizin sevgiliniz değil de en yakın dostunuz olması.Hayal de olsa düşünmüş olduğunuz şeyleri bir an için gerçek gibi kabul ediyorsunuz.Ve bundan haz alıyorsunuz.Dostunuzla birlikte çeşitli mekanlarda bulunuyor çeşitli şeyler yapmaya çalışıyorsunuz.Daha doğrusu gerçek hayatınızdaki yalnızlığı hayallerinizle engellemeye çalışıyorsunuz.Bunda kısa bir süre içinde olsa başarılı oluyorsunuz.Tabi ki sonunda olacakları hesaba katmadan.Hayalinizdeki dostunuzla dertleşiyor, koşturuyor, insanlara yardım ediyor ve türlü eğlenceler yapıyorsunuz.Bazen bir şeyler için başka insanlarla kavga ediyorsunuz.Yaralanıyorsunuz.Dostunuz size yardım ediyor.Dostunuza ilginizi ve alakanızı yani bağlılığınızı ispat etmek için her şeyi deniyorsunuz.(Burada bunları detayları ile anlatmak uzun sürer diye kısa kestim)

Ama hepsinin sonunda yine gerçek dünyanıza dönüyor ve kendi yalnızlığınızı kendinizle paylaşamayacağınızı anlıyorsunuz.Üstüne üstlük birde kurmuş olduğunuz hayallerin gerçek olmaması sizi incitiyor."Keşke!, ah keşke!" diyorsunuz.Ve hayalinizdeki hayatı yakalamak için daha bir hırsla sarılıyorsunuz yaşamınıza.Yılmak istemiyorsunuz.Çünkü bir gün mutlaka bunu başaracağım diyorsunuz.Hayallerinizde yaptığınız güzel şeyleri gerçek hayatınızda da yapmak istiyorsunuz.Ama karşınıza çıkan insanlar sizi anlamıyor.Fakat siz yine de yılmıyorsunuz.Yakınlarınızın yalnızlığınızın farkına varmasını istiyorsunuz.Ama bunu onlara anlatmaya daima çekiniyorsunuz.Kısacası hayatınıza sizi anlayabilecek bir insan girinceye kadar yaşamış olduğunuz yalnızlığa katlanmak zorunda kalıyorsunuz.

Bazı vakitler yaşamak size zor geliyor.Yaşamaya gayret ediyorsunuz.Bir arkadaşınız sizi düşünüp bir sürpriz yapmak istiyor.Siz ise sürprizi yaşadığınızda acı çekiyorsunuz.Ama bunu arkadaşınıza belli etmemek için elinizden gelen gayreti gösteriyorsunuz.Çünkü yalnızsınız ve "keşke bu mutluluğu benimle paylaşabilecek bir hayat arkadaşım olsaydı" yada "keşke o da yanımda olsaydı" diye içinizden kendi kendinize bir şeyler ifade etmeye çalışıyorsunuz.Bazen kendinizi bile anlayamıyorsunuz."Hayat kısa neden dolu dolu yaşamıyorum ki?" diye soruyorsunuz kendinize ve her seferinde cevabı aynı oluyor."Yalnız bir başına hayat çekilmez oluyor." Hele hele birde yakışıklı yada çekici değilseniz işte o zaman vay halinize.Hayatınızı paylaşamıyorsunuz, Yalnızsınız, böyle yaşayamazsınız, bu şekilde hayatınızı sürdüremezsiniz.Geçici mutluluklar sizi daha ne kadar idare edebilir ki!Ama umutlarınızı da yitiremezsiniz.

Hiçbir zaman kendinize olan öz güveninizi ve vicdanınızdan gelen sesi, göz ardı etmeyin.Kendinize güvenin ve kim olursa olsun, sizden yaş olarak yada dünyevi olarak ne kadar yüksek yada büyük olursa olsun; Asla çekinmeyin! Çünkü yaşamış olduğumuz hayatı paylaşmak için o kadar çok sebebimiz var ki! Sanırım bunlardan en önemlisi de bir çocuk sahibi olma arzusudur.

Hayatınız boyunca hiçbir insanın kalbini kırmamaya gayret edin.İnsanlara daima bir şeyler vermeye çalışın; karşılığını beklemeden.Herkesi sevin ayırım yapmayın(din, ırk, renk, v.s.)Ve hiçbir zaman "Ben hep onlar için çabalıyorum neden onlar benim için bir şeyler yapmıyor?" demeyin.Sabredin bekleyin hayatı, zamanı, yaşamınızdaki güzel olabilecek şeyleri düşünün ve bekleyin.Hayat size hiç ummadığınız bir zamanda istediğiniz, arzuladığınız yaşamın kapılarını açacaktır.Mutlaka bekleyin ve hiçbir şeyden çabanızı esirgemeyin.Fırsatı yakaladığınız zamanda sakın kaçırmayın.Ve asla "ne oldum?" demeyin "ne olacağım?" diyin.İnsanları üzmeyin, sonra sizde üzülürsünüz.Ve son bir şey daha; sonradan "Keşke yapmasaydım!" diyeceğiniz ve pişmanlık duyacağınız bir şeyi asla ve asla yapmayın.

Saygılar, Sevgiler, Mutluluklar, Dünyanın en güzel duyguları sizinle olsun, kalbinizdeki sevinç ve mutluluk duygusu hiçbir zaman uzaklara gitmesin.Unutmayın hayatınızdaki yalnızlığı tarihe gömecek olan insan belki de çok yakınlarınızda bir yerlerdedir.Çevrenize bir bakın!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #189
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ben ve yanlızlığım vardı uzun zamandır.Kimselere vermek istemediğim, bir türlü güvenemediğim bir kalbim vardı benim.Sen girdin hayatıma birden bire hiç beklemediğim bir anda. İzinsiz bir yolcu gibiydin, ben ise birçok zaferler kazanmış ve birçoğuna geçit vermemiş bir bekçi. Karşı koymak istedim diğerleri gibi. Ama bu sefer olmadı işte yapamadım, durduramadım seni.Bir şekilde dokundun kalbime ben istemeden.Sonra bir çocuk buldun bende daha benim bile bilmediğim, tanımadığım. Varlığından bile habersizdim oysa onun.Çok korktum ondan, çekindim çünkü o daha sadece küçücük bir çocuktu ve beni değil seni dinliyordu. Saf, tertemiz, dürüst, düşünmeden hareket eden, yalan nedir bilmeyen ve senden başkasını gormeyen bir çocuk. Ben yoktum artık bedenimde bir başkası vardı ve beni o yönetiyordu.Bu çocuk senindi ve korkarım senin kollarında büyümek istiyordu. Güvenebilirdin ona sarılabilirdin sıkı sıkı zaten gitmeyede pek niyeti yoktu. Oysa sen güvenmedin ona belkide güvenmek istemedin, onun yerine oyunlar oynamayı seçtin...


Senin yanındayken çok masum ve iyi gorunuyordu. Sürekli gülen, keyifli, konuskan, hayata bağlı... Ama sen birden bire gittin ve ben başbaşa kaldım o çocukla. Dışardan baktığımda tanıdığımı sanmıştım o çocuğu ama yanılmışım. Hırçın, inatçı, mızmız, susmak nedir bilmeyen, zaman zaman ağlayan bir çocuk olmuştu birden bire. Ve ben onunla nasıl başedeceğimi bilmiyordum. Bildiğim tek şey vardı, o seni yanında istiyordu. Bende onu susturmak için tek çare olarak bile bile seninle oyununu oynadım. Ve bir söz verdim ona, bu hikayede iyi veya kötü bir son elde etmeden vazgeçmeyeceğime, çekip gitmeyeceğime...


Haketmediğim şeyler yaptın bana, senden duymak istemediğim sözler duydum, kimselere yapmayacağım şeyler yaptım. Çünkü o susmak bilmiyordu bir türlü, mızmızlık yapıp durdu, bir şekilde vazgeçip giderken hep yollarımdan dondurdu beni. Ve rahatlamadı içi bir türlü, bu hikaye böyle bitemez dedi ve hiçbir zaman yetmedi yaptıklarım zaten benim üzülmem veya canımın yanması umrumda değildi...


Oyunun kahramanı olmaktı istediğim ve bunun için uğraştım uzun süre, hiçbirşeyi bozmadan veya seni kırıp üzmeden bitmesini istedim oyununun ama olmadı işte. Olmadı diyorum çünkü sen birkaç ayrıntıya takılıp kaldın. Ellerimi uzattım sana ama sen tutmadın, bitirmedin oyununu. Ben kendimden küçücük bir çocuk için vazgeçmişken, böyle bu şekilde yaşamayı seçmişken, senden ise sadece oyunun sonunu değiştirmeni istemiştim. Çok mu fazlaydı bu isteğim gerçekten? Çok mu zordu istediğin şekilde bitmesinden vazgeçmen? Benimkinin yanında çok küçük bir istekti oysa...


Seninle buluşup buluşamamız adeta sadece bana bağlıydı ve bu benim hiç hoşuma gitmiyordu. Uzadıkça canım sıkıldı, özleminle çekilmez katlanılmaz oldu ve ben yoruldum, pes ettim sonunda. Ve tabi o susmak bilmeyen çocuk... Ve ben yıktım herşeyi. Çünkü gelmeyecektim artık bu kadardı gücüm. Benim kadar üzülüp acı çekmeni istemedim. Beni umutla beklemeni istemedim. Çünkü seven birinin elinde umutları varsa ve karşısındakini bir türlü kötüleyemiyorsa ne yaparsa yapsın ondan vazgeçemiyor.Hergün yollarını gözlüyor, bir haber alabilmek için her kapıyı zorluyor... İşte sadece bu yüzden bile bile üzdüm seni, canını yaktım, yok ettim o küçük çocugun umutlarını. Ama o çocuğa verdiğim sözümü tuttum, bir son yarattım hikayeye. Ben senin vazgeçip gitmeni bekliyordum aslında, sadece bir veda bekliyordum...


Sonunda susturdum onu işte.Ama o bana küstü seni üzdüğüm için ve kaçtı gitti. Bilmiyorum şu an nerelerde, ne halde, ne yapıyor. Artık benden hiçbirşey istemiyor veya beklemiyor. Çünkü gayet iyi biliyor sana çıkan tüm yollarımı yıktığımı. Gayet iyi biliyor daha fazla birşey elimden gelmediğini.Sana gelmelerimin yasak olduğunu. Şimdi bir hücredeyim ben sözlerimiz ve yaptıklarımızla inşa edilmiş. Beni burdan çıkarmanın anahtarı sadece sende, senin sesinde, birkaç sözünde...


Kim bilir belki birgün bulabilirsin beni buradan çıkarabilecek gücü içinde. Belki affedebilirsin birgün beni aynı benim seni affettiğim gibi. Çünkü bilirsin çocuklar küsemez kimseye sadece dargın kalabilirler bir süre. Sonra unutulur gider tüm yaşananlar kocaman sevgi dolu kalplerinin içinde. Çıkarabilrsen beni işte o zaman hayal olmaktan kurtulur aşkımız ve belkide yepyeni bir sayfada tekrar birbirmizin oluruz.
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #190
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Yalnızlık ne zor şeymiş
Acılarına gömülmek ne de zormuş
Anılarınla avunmak neden zor bu kadar
Neden acı her yanda
O kadar çok soru var ki
Yaşanan yaşanacak olan her şeyi
Bitirdiğin son noktayı koyduğun için
Sen gittin ben anılarımla avundum
Şimdi unuttum seni gerçek aşkı gerçek sevgiyi
Yalnızlığımla başbaşayım artık...

Benzer Konular

27 Ekim 2008 / Misafir Genel Galeri
26 Temmuz 2009 / Misafir Genel Galeri
14 Mayıs 2007 / Misafir Genel Galeri
12 Nisan 2012 / Misafir Genel Galeri
17 Eylül 2016 / ThinkerBeLL Genel Galeri