Arama

Yalnızlığıma (Yalnızlık) - Sayfa 28

Güncelleme: 21 Ekim 2014 Gösterim: 302.496 Cevap: 1.891
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Kasım 2006       Mesaj #271
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
saplantılarının cezasını ben çektim
sen bilmedin
Sponsorlu Bağlantılar
ya da ses çıkarmadın
görmezden gelip geceye zincirlenişimi
darağacındaki ilmek geçmedi daha boynuma
ama yakında atılır tekme
tabureye
bekliyorum
sözlerini zindanlara vurup
yine susacak mısın
isyanlar patlamayacak mı göğsünde
kuruntular sardı her yanımı
yeniden
tahtakuruları gibi kemiriyorlar
delik deşik beynim
dayanamıyorum
üşüyorum
sis de çöktü şehrin üstüne
neredeyim
bilmiyorum
feather

gizem_mechul - avatarı
gizem_mechul
Ziyaretçi
20 Kasım 2006       Mesaj #272
gizem_mechul - avatarı
Ziyaretçi
Yalnız

Sponsorlu Bağlantılar
Yalniz günlerim, yalniz herseyim.
Yalniz yasanmaz diyorsun bana.
Cansiz bedenim, ölmüs düslerim,
dertli olunmaz, diyorsun bana.

Aglarsa anam aglar,
gerisi yalan aglar,
bitmez iftiralar,
yüregim sizlar.

Akar gözyasim, damla damla.
Erkekler aglamaz, diyorsun bana.
Yanmis yüregim, sevda baharinda,
beni baglamaz, diyorsun bana.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Kasım 2006       Mesaj #273
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hiç kimsenin bilmediği bir aşkın içindeyiz
Hiç kimsenin cesaret etmediği biçimde
Hani demiştim sana,
Karanlık, düşerim tutmazsan ellerimden
Bırakmayacaktın ellerimi
Nereden bilecektin ki
En büyük düşmenin, sessizliğinden geleceğini..
Hani susma bu kadar demiştim
Bu sessizlik ölüm geliyor demiştim
Küsmüştük birkaç gece,
Sen bensiz, ben sensiz kalmıştık
Belki başından beri yalnızdık.
Sen bana, ben sana söyleyemedik.
Biz uzaklardayken bile,
Bedenlerimiz konuşuyorken,
Göz göze neyi konuşabilecektik ki biz?
Gücüm yetmiyor artık.
..ve hiçbir mantığı yok bu sessizliğin.
Düşüyorum bak,
Derin, dipsiz bir kuyudan aşağıya
Daha da karanlıklara gidiyor ruhum.
Göz yaşların şimdi ip olsa ardımdan,
Yetişemez ağırlığına yüreğimin.
İçinde tonlarca karanlık, yalnızlık
Demir tadında hüzünler ..
Nasıl yetişir ellerin, ya ağlayışların.
Şimdi hepsi boş sevgilim.
Yorma yüreğini, ne de beni.
Dürüst olmuş, söylemiştim.
Düşerim, biliyorum kendimi.
Küçük sevinçlere aç, kelimelere hasret,
Gideceğim ölürsem ben bu dünyadan demiştim.
Söylemiştim de ya duymamıştın,
Ya da duyar gibi yapıp
Aşacağız hepsini beraber demiştin.
Düşüyor, düşüyor, düşüyorum ..
Neyse ki yağmur tutuyor ellerimden
Her zaman olduğu gibi
Bu kadarda olmaz ki
Yine seni seviyorum, yağmur
Bir senden gidemiyorum, bir senden.
Yine yağmur tutuyor ellerimden.
feather
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Kasım 2006       Mesaj #274
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ben ve yanlızlığım vardı uzun zamandır.Kimselere vermek istemediğim, bir türlü güvenemediğim bir kalbim vardı benim.Sen girdin hayatıma birden bire hiç beklemediğim bir anda. İzinsiz bir yolcu gibiydin, ben ise birçok zaferler kazanmış ve birçoğuna geçit vermemiş bir bekçi. Karşı koymak istedim diğerleri gibi. Ama bu sefer olmadı işte yapamadım, durduramadım seni.Bir şekilde dokundun kalbime ben istemeden.Sonra bir çocuk buldun bende daha benim bile bilmediğim, tanımadığım. Varlığından bile habersizdim oysa onun.Çok korktum ondan, çekindim çünkü o daha sadece küçücük bir çocuktu ve beni değil seni dinliyordu. Saf, tertemiz, dürüst, düşünmeden hareket eden, yalan nedir bilmeyen ve senden başkasını gormeyen bir çocuk. Ben yoktum artık bedenimde bir başkası vardı ve beni o yönetiyordu.Bu çocuk senindi ve korkarım senin kollarında büyümek istiyordu. Güvenebilirdin ona sarılabilirdin sıkı sıkı zaten gitmeyede pek niyeti yoktu. Oysa sen güvenmedin ona belkide güvenmek istemedin, onun yerine oyunlar oynamayı seçtin...


Senin yanındayken çok masum ve iyi gorunuyordu. Sürekli gülen, keyifli, konuskan, hayata bağlı... Ama sen birden bire gittin ve ben başbaşa kaldım o çocukla. Dışardan baktığımda tanıdığımı sanmıştım o çocuğu ama yanılmışım. Hırçın, inatçı, mızmız, susmak nedir bilmeyen, zaman zaman ağlayan bir çocuk olmuştu birden bire. Ve ben onunla nasıl başedeceğimi bilmiyordum. Bildiğim tek şey vardı, o seni yanında istiyordu. Bende onu susturmak için tek çare olarak bile bile seninle oyununu oynadım. Ve bir söz verdim ona, bu hikayede iyi veya kötü bir son elde etmeden vazgeçmeyeceğime, çekip gitmeyeceğime...


Haketmediğim şeyler yaptın bana, senden duymak istemediğim sözler duydum, kimselere yapmayacağım şeyler yaptım. Çünkü o susmak bilmiyordu bir türlü, mızmızlık yapıp durdu, bir şekilde vazgeçip giderken hep yollarımdan dondurdu beni. Ve rahatlamadı içi bir türlü, bu hikaye böyle bitemez dedi ve hiçbir zaman yetmedi yaptıklarım zaten benim üzülmem veya canımın yanması umrumda değildi...


Oyunun kahramanı olmaktı istediğim ve bunun için uğraştım uzun süre, hiçbirşeyi bozmadan veya seni kırıp üzmeden bitmesini istedim oyununun ama olmadı işte. Olmadı diyorum çünkü sen birkaç ayrıntıya takılıp kaldın. Ellerimi uzattım sana ama sen tutmadın, bitirmedin oyununu. Ben kendimden küçücük bir çocuk için vazgeçmişken, böyle bu şekilde yaşamayı seçmişken, senden ise sadece oyunun sonunu değiştirmeni istemiştim. Çok mu fazlaydı bu isteğim gerçekten? Çok mu zordu istediğin şekilde bitmesinden vazgeçmen? Benimkinin yanında çok küçük bir istekti oysa...


Seninle buluşup buluşamamız adeta sadece bana bağlıydı ve bu benim hiç hoşuma gitmiyordu. Uzadıkça canım sıkıldı, özleminle çekilmez katlanılmaz oldu ve ben yoruldum, pes ettim sonunda. Ve tabi o susmak bilmeyen çocuk... Ve ben yıktım herşeyi. Çünkü gelmeyecektim artık bu kadardı gücüm. Benim kadar üzülüp acı çekmeni istemedim. Beni umutla beklemeni istemedim. Çünkü seven birinin elinde umutları varsa ve karşısındakini bir türlü kötüleyemiyorsa ne yaparsa yapsın ondan vazgeçemiyor.Hergün yollarını gözlüyor, bir haber alabilmek için her kapıyı zorluyor... İşte sadece bu yüzden bile bile üzdüm seni, canını yaktım, yok ettim o küçük çocugun umutlarını. Ama o çocuğa verdiğim sözümü tuttum, bir son yarattım hikayeye. Ben senin vazgeçip gitmeni bekliyordum aslında, sadece bir veda bekliyordum...


Sonunda susturdum onu işte.Ama o bana küstü seni üzdüğüm için ve kaçtı gitti. Bilmiyorum şu an nerelerde, ne halde, ne yapıyor. Artık benden hiçbirşey istemiyor veya beklemiyor. Çünkü gayet iyi biliyor sana çıkan tüm yollarımı yıktığımı. Gayet iyi biliyor daha fazla birşey elimden gelmediğini.Sana gelmelerimin yasak olduğunu. Şimdi bir hücredeyim ben sözlerimiz ve yaptıklarımızla inşa edilmiş. Beni burdan çıkarmanın anahtarı sadece sende, senin sesinde, birkaç sözünde...


Kim bilir belki birgün bulabilirsin beni buradan çıkarabilecek gücü içinde. Belki affedebilirsin birgün beni aynı benim seni affettiğim gibi. Çünkü bilirsin çocuklar küsemez kimseye sadece dargın kalabilirler bir süre. Sonra unutulur gider tüm yaşananlar kocaman sevgi dolu kalplerinin içinde. Çıkarabilrsen beni işte o zaman hayal olmaktan kurtulur aşkımız ve belkide yepyeni bir sayfada tekrar birbirmizin oluruz.
MARLON - avatarı
MARLON
Ziyaretçi
22 Kasım 2006       Mesaj #275
MARLON - avatarı
Ziyaretçi
yalnızlık

yalnız bir dünyada yaşıyoruz sen ve ben
bu aşk yalnız ama ben sensiz yaşayamam
delilik bu senin bana yaptırdığın sen ve ben
ayrı dünyalrın insanlarıyız ama sen ve ben
yalnız kişileriz delilik bu benimki
aşkıma canıma sevgime ant olsun aşığımben


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Kasım 2006       Mesaj #276
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SAATE ILISIYOR GOZLERIM.ARTIK KENDIMIDE KANDIRAMIYORUM YALANLARIN YALANDAN OTEYE GIDECEGI YOK...

BEKLERKEN "SENI", GECE YERE INDI. HAYALIM DIKENLER UZERINDEN YURUYOR, DONAN TENIM, YANAN "YUREGIM" ...

OYLE YALNIZIM KI BU GECE DALGALARIN KUMLA BIRLESMESINI KISKANDIM, TOPRAGIN SUYA DOYMASINI KISKANDIM...

TABLO RESIMLERINE BENZEMEZ GECELERIN RENGI. OYLE KARANLIK, OYLE PEMPE, OYLE DURGUN. ICIME SIGMAYAN BIR ACI VAR BUGUN BENDE, YA BEN FAZLAYIM BU SEHIRDE, YADA DIGER YARIM EKSIK.

HER GUNUMDE AYRI CILE, DERT USTUNE DERTLER DILE, BULAMAZSAM DERMAN BILE, INAN DERTLER YETMEZ BANA...
MARLON - avatarı
MARLON
Ziyaretçi
22 Kasım 2006       Mesaj #277
MARLON - avatarı
Ziyaretçi
Yalnız Senin Uğruna


Elem artığı ruha usulca sokulunca
Beyaz bayrak çekildi son kal''anın suruna
Boynu bükük yarılar yarısını bulunca
Cevaplar aciz kaldı bende saklı soruna
__Bilesin ki candostum, yalnız senin uğruna

Seninle azâd oldu melale tutsak ruhum
Yine senin ruhuna oldu yüreğim mahdum
Gülşenî sevgilerde yeşeriyor bir tohum
Her gün bin gül sunarak ömrümün baharına
__Bilesin ki candostum, yalnız senin uğruna

Bir tek selamın ile güneş gökten söküldü
Yıldızlar birer birer yüreğime döküldü
Ruhumda yalnızlığın taş bileği büküldü
Mihnetim sensizliğe tebessümüm varına
__Bilesin ki candostum, yalnız senin uğruna

Artık hazan vaktinde solmaz oldu iremler
Terazinde hep ağır sevgi yükü behremler
Seni yazıyor gökte şafak renkli kalemler
Umutlar sunsun diye bir sonraki yarına
__Bilesin ki candostum, yalnız senin uğruna

Aydınlanır ufuklar nevbahar ikliminde
Ne efsunlar çözülür o fikr-i seliminde
Maveraya sunulmuş zamanın diliminde
Gülistanlar can verir sende vuslat nârına
__Bilesin ki candostum, yalnız senin uğruna
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Kasım 2006       Mesaj #278
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sürgünüm kendi yüreğimde,
Kafiyeler kelepçe şiirlerimde
Sözcükler gardiyanım olmuş,
Anlatamam duygularımı dizelerimde...
Sakın geceler olmasın!
Sür günüm, sür
Güneş batana kadar da olsa sür....
Nasıl olsa geceye çok var
Yüreğimde sür günüm
Kendi yüreğimde sürgün....
feather
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Kasım 2006       Mesaj #279
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yalnızlık ve Ölüm
Necat Dilaver

Ölüm yalnızlığın kutsanmasından başka bir şey değildir. Hayat dediğimiz eziyet dolu yalnızlığı yenme çabasının sonudur ölüm. Final yine yalnızlıktır. Kaçınılmaz son.


Yalnızlığıma (Yalnızlık) Ölüm yalnızlığın kutsanmasından başka bir şey değildir. Hayat dediğimiz eziyet dolu yalnızlığı yenme çabasının sonudur ölüm. Final yine yalnızlıktır. Kaçınılmaz son.
Tabutlar niye tek kişiliktir?
Bir sonu olduğunu bilerek yaşamak ne zor. Ama en zoru o sonun tam tarihini bilmek galiba. Ya da hayır ben bilmek isterdim ne zaman öleceğimi. Ne değişirdi hayatımda , bence hiçbir şey.
Yalnızlık alıştırma belki de ölüme. Ama şöyle bir sorun var ki, sanırım insanlar bunu öbür dünya inanışıyla aşmaya çalışıyorlar. Ölümün arkada bıraktıkları sorunu. Aslında ölüm hem kendimize hem arkada kalanlara büyük bir ispat yalnızlığımızın sonunun olmadığına dair.
Nasıl yaşarsak öyle ölürmüşüz. Aslında doğru olabilir bu. Çünkü hayatta yalnız olduğumuzu ancak ölürken anlarız ve ne acı ki yine yalnızızdır . Yo acı değil, gerçek.
Cenaze törenlerine herkes gitmiştir. Oradaki o terk edilmişlik, o yalnızlık hissini nerede bulabilirsiniz. Bu törenlerde herkes, buna ölünün yakınları da dahil bir an önce hayata yani işlerine dönmek isterler. Çünkü ölümü yani yalnızlığın mutluluğa dönüştüğü tek anı sevmezler, nedense?
Yalnızlık ve ölüm birbirinin kaderi gibidirler. Hiç durmadan kurban verirler birbirlerine biz fanilerden.
Kendimizi en zayıf, en mutsuz yani ölü gibi hissettiğimiz an, yalnız olduğumuzu hissettiğimiz an değil midir?
Bu yüzdendir ki yalnızlıktan neden korkulursa ölümden de o yüzden korkulur. Ölüm korkusunu yenmenin en iyi yolu yalnızlığa alışmak, yalnızlığı sevmek, yalnızlığı kabullenmektir.
gizem_mechul - avatarı
gizem_mechul
Ziyaretçi
23 Kasım 2006       Mesaj #280
gizem_mechul - avatarı
Ziyaretçi
YALNIZIM
Yine yalnızım sevgilim
Işıkları söndürmedim
Yalnızlık zor geliyor bana
Ne olur dön artık bana

Yine yalnız şarabaıı içiyorum
Sensiz şarabımın tadı tok
Yine yalnız sahilde geziyorum
Sensiz sahilin tadı yok

Dön artık dön sevgilim
Beraber içelim şarabımızı
Gel artık gel bana
Beraber gezelim sahilde

Benzer Konular

27 Ekim 2008 / Misafir Genel Galeri
26 Temmuz 2009 / Misafir Genel Galeri
14 Mayıs 2007 / Misafir Genel Galeri
12 Nisan 2012 / Misafir Genel Galeri
17 Eylül 2016 / ThinkerBeLL Genel Galeri