Arama

Elfler - Sayfa 3

Güncelleme: 30 Ağustos 2012 Gösterim: 37.945 Cevap: 32
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Kasım 2005       Mesaj #21
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Elflerin Öyküsü X

Sponsorlu Bağlantılar
Sauron 'un savaşının kötü mücadeleleri korkunçtu. Celebrimbor öldü ve ülkesi yokedildi; Gil-galad Lindon'dan Elrond ile pek çok savaşçıyı Eregion halkına yardım etmek üzere yolladı. Eregion'un yok edilişinden kurtulan Elfler (Üçüncü Çağda Rivendell olarak adlandırılan) Imlardis'e kaçarak, bu korkunç olaylardan saklandılar ve Yarı-Elf Elrond'u efendileri olarak kabul ettiler. Fakat, Elfler tek başlarına, Tek Yüzüğe sahip olduğu sürece Karanlık Efendinin gücünü kıracak kadar güçlü değilleridi; fakat bu arada müttefikleri Númenóreanlar Batıdaki ülkelerinde güçlenmişlerdi. Númenóreanlar gemileri ile Lindon'a gelerek Sauron'u Batı topraklarından kovdular. Daha sonra bir kez daha gelerek, Karanlıkların Efendisini yakaladılar ve zincire vurarak kendi ülkelerine götürdüler.
Sauron , Númenor toprakları Belegaer Denizine batana ve Ölümsüz Topraklar Dünya Kürelerinden ayrılarak Dünya Değişene dek burada kaldı. Ölümlü Topraklar kendi içlerine kapandılar ve Ölümsüz Topraklar onlardan tamamen ayrılarak yalnızca beyaz Elf gemileri ile ulaşılabilir hale getirilidiler.

Ad:  Icys_by_montorpg.jpg
Gösterim: 993
Boyut:  34.5 KB

Fakat Güneşin İkinci Çağında, hala mücadele edilmesi gereken Yüzüklerin Efendisi Sauron vardı. Çünkü Númenor'un Batışından kurtularak Mordor'daki krallığına geri dönmüştü. Bu nedenle Elfler ile İnsanların Son Birliği kuruldu. Mordor ile Yüzüklerin Efendisinin kulesi Barad-dûr'a girdiler ve Yüzüğü elinden aldılar. O ve hizmetkarları yokolarak gölgelere karıştı fakat Orta Dünyadaki Elflerin son Yüksek Kralı Gil-galad ve yüce Númenórean efendilerinin hemen hemen hepsi de öldü.Yine de geriye İnsan ırkının yavaş yavaş ele geçirdiği toprakları gözetecek bir kaç Eldar kaldı. Üçüncü Çağda Orta Dünyada kalmış olan Eldar, eski varlıklarının yalnızca bir gölgesiydi. Lindon varlığını sürdürdüyse de, Orta Dünyanın mücadelelerinden uzak durmayı tercih etti; Gri Limanın Efendisi Círdan, bunların arasında en yücesiydi. Elflerin dertleri bir konu dışında yalnızca kendilerini ilgilendiriyor gibi görünmekteydi: bu önemli konu, yeniden Mordor'a dönerek hizmetkarları Nazgûl'u çevre ülkeleri gözlemekle görevlendiren Yüzüklerin Efendisi idi. Bunun ardından Elfler ile Númenóreanların soyundan gelen İnsanlar Yüzük Savaşı olarak bilinen mücadelenin bir parçası haline geldiler.
Son düzenleyen Blue Blood; 26 Kasım 2005 18:39
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Aralık 2005       Mesaj #22
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Arwen

Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  Arwen.jpg
Gösterim: 866
Boyut:  60.6 KB

Arwen, Rivendell'in Elf prensesi, Yarı-Elf Elrond ile Kraliçe Celebrian'ın kızıdır. Güneşin Üçüncü Çağının 241. yılında doğan Arwen, döneminin en güzel kızı olarak kabul ediliyordu. Elflerce Akşam Yıldızı olarak biliniyor ve İnsanlar tarafından Undómiel ya da "akşam kızı" adıyla tanınıyordu. Neredeyse üç bin yıl boyunca Rivendell ve Lothlórien'de yaşadı. 2951 yılında Dúnedain krallıklarının veliahtı Aragorn ile karşılaştı ve ona aşık oldu. 2980 yılında sözlendiler fakat Elrond, Aragorn tahta çıkana dek bu evliliği yasakladı. Aragorn'un Yüzük Savaşında yaptıkları, Elrond'un bu şartının yerine getirilmesini sağladı ve Arwen Aragorn'un kraliçesi oldu. Bu Arwen için çok cesur bir seçimdi çünkü evliliği ile tüm ölümlülerin ortak kaderini paylaşmayı da kabul ediyordu. Aragorn'a bir kaç kız ile bir oğlu doğurdu ve Aragorn'un Dördüncü Çağın 120. yılındaki ölümüne dek, mutlu ve güzel bir hayat sürdüler. Aragorn'un ölümünü izleyen yıl Arwen, Lothlórien'e giderek, Aragorn ile sözlendikleri Cerin Amroth'da ölmeyi seçti.

Aragorn

İnsan, Dunedain (3. Çağ 1 Mart 2931 – 4. Çağ 1 Mart 120) Arathorn ve Gilraen’nin oğlu, Arwen Undomiel’in kocası. Eldarion ve birçok kız çocuğunun babası. Dundedain’in son lideri ve Tekrar Birleşmiş Krallığın Kralı. Eriador kolcusu ve Yüzük Kardeşliğinin bir üyesi.
Aragorn, 3. Çağın 1 Mart 2931 yılında, Arathorn ve Sarışın Gilraen’nin oğlu olarak doğdu. Henüz iki yaşındayken babası orklar tarafından öldürüldü ve Dundedain’in Efendisi ve Isildur’un son varisi oldu. O ve annesi Ayrıkvadi’de Elrond’un bakımına alındılar.
Mirasını Dunedain’in düşmanlarından saklamak için Aragorn Ayrıkvadi’de, umut anlamına gelen Estel adıyla tanındı. Tam yirmi yaşına gelmeden ona gerçek neslini ve ismini açıkladılar. O zaman Elrond ona Isildur’un varislerinin nesilden nesile taşıdığı aile yadigarları olan Barahir’in Yüzük’ünü ve Elendil’in Kılıcı Narsil’in kırık parçalarını verdi. Ama Annuminas’ın Asası’nı, Onu kazanana kadar alıkoydu.
Ertesi gün Aragorn Ayrıkvadi’nin bahçelerinde gezinirken Arwen’le karşılaştı ve hemen onun güzelliğine, kadim bilgisine aşık oldu. Ama Arwen’e olan aşkı birçok yıl karşılık bulamadı. Çünkü Arwen yüzyıllar yaşamış bir elf, Aragorn ise henüz daha çok genç olan bir ölümlüydü. O zaman Ayrıkvadi’den ayrıldı ve otuz uzun yıl süren Orta Dünya’nın yabanındaki yolculuğuna başladı. Bu zaman süresince Sauron’a ve neden olduklarına karşı çalıştı.
Bu yıllar sırasında Gandalf’la dost oldular ve Rohan Hükümdarı ile Thorongil diye bilindiği Gondor’a gizlilik içinde hizmet etti. Hizmetleri onu uzak Batı’ya ve Sauron’nun hizmetkarlarının yollarını öğrendiği Doğu’ya getirdi.
Gondor’dayken Umbar’a doğru küçük bir filoya liderlik etti ve orada korsanların bir çok gemisini yaktı ve kişisel olarak Liman Kaptanı’nı yıktı.
Kırkdokuz yaşına geldiğinde Aragorn, Elf Krallığı Lothlorién’de dinlenmek istedi. O bilmemesine rağmen Arwen bir süreliğine orda kalıyordu ve tekrar karşılaştılar. Aragorn, geçen uzun yıllar boyunca büyük bir endam ve güce erişmişti ve bir Elf Beyi gibi görünüyordu. Arwen sonunda aşkına döndü ve Yazortası Arifesi’nde, Cerin Amroth tepesi üzerinde bağlılıklarına dair birbirlerine söz verdiler. Ve aşkının göstergesi olarak, Aragorn Arwen’e Barahir’in Yüzük’ünü verdi.
Her ne kadar Elrond buna çok üzülse de, Aragorn ve kızı arasındaki sözü duyduğunda sessiz kaldı. Bir yarı-elf olması ve erkek kardeşini 2. Çağda bir ölümlü olarak kaybetmesi, bu aşkın sadece büyük bir kederi doğuracağını bildiriyordu.
Kızının bir insanla evlenmesini kabul etmedi, bu en büyüklerinden Aragorn olsa dahi, taki Gondor ve Arnor kralı oluncaya kadar. Kızının ölümsüzlüğünü bundan daha az birşey için feda etmesine izin vermek istemiyordu. Böylece Aragorn yabana döndü ve Dundedain tarafından kaybedilen krallığı tekrar ele geçirmek için daha fazla araştırmalar yaptı.
Birçok yıl dolaştı durdu, ta ki 3. çağın 3001 yılında Gandalf’ın gelip ondan Gollum’un aranıp yakalanmasında yardımını isteyene kadar. Av uzun ve görünüşte umutsuz olduğunu kanıtladı. 3. Çağ 3009 yılı gelmeden tekrar aradığı sırada, o zamanlar Anduin Vadisi ve Kuyutormanı arıyordu, bütün yollar onu Mordor sınırına götürdü. Sonunda 3. Çağın 3017 yılında onu Ölü Bataklıklar’da yakaladı ve Gandalf’ın onu sorguladığı Kuyutorman’daki Thranduil’ götürdü. Daha sonra Aragorn, Yolgezer olarak bilindiği Eriador’un yabanında, bir kolcu olarak birçok yıl geçirdi. O sıra daha sağlamlaştı,ormanda yaşamasını bilen biri oldu. O günlerin en usta avcısı haline geldi ve düşmanlarının tuzaklarından kaçmakta daha da ustalaştı. Yüzlerce millik alanı ve buralarda yaşayan insanların hemen hepsini çok iyi biliyordu. Yüzük Savaşı’ndan bir yıl önce, zamanının çoğunu Shire sınırına gözcülük ederek geçirdi.
Gandalf
’ın onu Frodo’nun seyahati hakkında bilgilendirdiği için, Gildor’un uyarısıyla Hobbitlerin Shire’dan ayrıldıklarını öğrendiğinde, onları Bree’de kendisine yetişene kadar bekledi. Onlara Kara Süvarilerin saldırılarından korunmalarında yardım etti ve sonra Bree ve Ayrıkvadi arasında uzanan uzun yol boyunca sahip olduğu tüm bilgi ve birikimi tüm zorluklara ve Kara Süvarilere karşı kullandı.
Weathertop’da Karasüvarilerin saldırını geçiştirdi ve kadim iyileştirme tekniklerindeki engin bilgisini kullanarak, Athelas’ı buldu ve Frodo’nun yarası için kullandı. Sahip olduğu kolcu özellikleri, Weathertop ve Ayrıkvadi arasındaki zor yolculukta ne kadar önemli ve gerekli olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Ayrıkvadi’de Elrond’un Divanı’na katıldı ve Yüzük Kardeşliği’nin bir üyesi seçildi. Ama kardeşliğin diğer üyeleri yolculuk için dinlenip, hazırlanırken O, Elrond’un Oğullarına katılarak, Tharbad’ın uzak Güneyindeki Greyflood Nehrindeki görevlerine öncülük etti. Döndüğünde, Elendil’in Kılıcı, Narsil’in kırılmış parçaları tekrar dövüldü ve Aragorn ona Batı’nın Ateşi anlamına gelen Anduril adını verdi.
Caradhras’ta, Kızılboynuz geçidinin kullanılması imkansızlığını kanıtladığında, Aragorn, daha önce bir kez oraya girdiğinden, Moria’nın kullanılmasına karşı çıktı. Ama Gandalf’ın liderliğine boyun eğdi. Büyücü Khazad-dum Köprüsü’nden düştüğünde, Aragorn kardeşliğin lideri oldu, onları hemen Lothlorién’de güvenliğe götürmek istedi.
Lorién’den sonra Gandalf’ın amacının ne olduğunu bilmediklerinden, Aragorn grubu botlarla Parth Galen çayırlarına, Amon Hen, Görme tepesinin altına getirdi. Görme tahtında grubun geleceğini düşünüp taşındığı sırada, bir ork kuvveti onlara saldırdı. Frodo ve Sam kaçtılar ama Merry ve Pippin esir alındı. Ve ne yazık ki Boromir öldürüldü. Aragorn Gondorlu Adamı kurtarmak için geç kalmıştı ve bu yüzden Amon Hen’e tırmanmasından çok büyük bir pişmanlık duydu.
Boromir’in bedenini Anduin’in sularına bıraktıktan sonra, yakalanmış Hobbitleri kurtarmak için Rohan Otlaklarında bir kovalamacaya başladı. Üç avcı günlerce yarıştı ama Isengard’a doğru koşan orklara yetişemediler. Onun yerine Eomer’le karşılaştılar ve sonunda Gandalf Ak Süvari olarak geri döndü. Büyücü onlara Hobbitlerin Ağaçsakal’la birlikte güvenlikte olduklarını söyledi ve kendisiyle birlikte Edoras’a gelmelerini istedi.

Ad:  Kinslayer_by_Gold_Seven.jpg
Gösterim: 725
Boyut:  53.4 KB

Aragorn Helm’s Deep savaşında, surlarda tek başına düşman ordusuyla karşı karşıya gelerek ve bir çok ork öldürerek çok cesur bir savaşçı olduğu kanıtladı. Palantirin geriye alınmasından sonra Hornburg Kulesine geri döndü ve taşın gerçek kullanıcısı olarak onu kendi isteği doğrultusunda kullandı ve kendini Sauron’a gösterdi. Ayrıca Aragorn Palantiri Gondor’un Güney Sahillerine yaklaşmakta olan Korsanların filosunu görmek için kullandı. Bu, onun görevi olan Ölülerin Yolu’ndaki seyahatine ikna etti.
Korkusuzca Yol’da ilerledi ve Erech Taşı’nda Sözlerinden Dönen Ölüleri çağırdı.Hayalet Ordu onu Pelargir’e kadar izledi, en sonunda onu geçerek Umbar’ın gemilerini darmadağın ettiler. Aragorn ve limanın insanları gemilere bindiler ve rüzgarın ani değişikliğiyle Anduin’in sularında hızlı bir şekilde Gondor’a doğru yol aldılar.
Aragorn savaşın gidişatını değiştirerek ve çayırların ortasında Eomér’le karşılaşarak, Pelennor Çayırları Savaşının son bölümüne gelmiş oldu. Vekilharç kendisini çağırana kadar Minas Tirith’e kral olarak girmek istemediği için, oraya kolcu şeklinde giyinerek ilerledi. Bir kere hızlı bir şekilde, Faramir, Eowyn ve Merry’nin hayatlarını kurtardığı Şifa Evlerine gitmek için girdi.
Mordor
’un Kara Kapısı’nın önünde Aragorn, Sauron’un Ağzı ile tartıştı ve büyücüyü kısa bir azim savaşıyla yendi. Sauron’un Ağzı’nın geriye çekilmesi ve Sauron’un Ordularının Marannon’da dışarı çıkmasıyla, Aragorn ordularını emri altına aldı ve Kartalların yardımı ve tabii ki Yüzük’ün yok edilmesiyle savaş kazanıldı.
Sonunda herşey geçmiş, Sauron yok edilmiş ve Kral dönmüştü. Aragorn ve galip gelen ordu Minas Tirith’e döndü ve orada ona Kral Elessar olarak Gandalf tarafından taç giydirildi. Elfçe’de Yolgezer anlamına gelen Telcontar’ı kendisine soyisim olarak aldı. Ardından Arwen ve Elrond geldiler. Elrond ona söz verdiğini yaptı ve Yazortası Arifesi’nde 3. Çağın 3019 yılında Aragorn ile Arwen evlendiler.
Elessar olarak Gondor ve Arnor’un Yeniden Birleşmiş Krallığı’nı uzun süre idare etti. Ve Arwen ona bir erkek çocuk, Eldarion ve bir çok kız çocuğu verdi. Ama sonunda, normal insanlardan üç kere daha fazla yaşamıştı, O da yoruldu ve zamanının geldiğini anladı. 4. Çağın 120. yılının 1 Mart’ında, Kralların Evi’nde kendisi için hazırlanmış taş yatağa kendi isteğiyle yattı. Burada Eldarion’a veda etti ve tacı ile Asasını ona verdi. Ve burada, Arwen’e son kez elveda dedi ve bir daha asla uyanmayacağı son derin uykusuna daldı.
Aragorn’a birçok isim verildi, Arwen tarafından Elftaşı, Bree insanları tarafından Yolgezer, Minas Tirith şifacıları tarafından İyileştirici, Bilbo tarafından Dunadan, Bill Eyrelti tarafından Uzunbacak, Eomer tarafından Kanatayak gibi...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Aralık 2005       Mesaj #23
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Galadriel

Ad:  GaladrieLx.jpg
Gösterim: 634
Boyut:  28.1 KB

Galadriel Finwe oğlu Finarfin'in ile Teleri Earwen'in kızı ve İnsanların (Men) arkadaşı Finrod'un kardeşidir. Noldor ayaklanmasına katılmıştır fakat and içmemiştir. Doriath'da Doriath Prensi Celeborn'e aşık olan Galadriel onunla birlikte Güneşin İkinci ve Üçüncü çağları boyunca Lothlorien'da kalmıştır. Buradaki yaşamı boyunca Laiquendi (Yeşil Elfler) halkını yöneten Galadriel bir Noldor'dur. Ayrıca Nenya (su yüzüğü)'nın koruyuculuğunu yapan Galadriel, Elf (Elves),İnsan, Ent (Ents) hatta Cücelerin (Dwarfs) bile sevgi ve hayranlığını kazanmıştır. Ak Divan'ın üyesi olan Galadriel Yüzük Savaşları sonunda Yüzük Taşıyacıları ile Batı'ya yelken açmıştır.

Celeborn

Ad:  Celeborn.jpg
Gösterim: 627
Boyut:  32.6 KB

Bir Teleri Elfi, İlk çağda Doriath prensi, İkinci ve Üçüncü Çağlar boyunca Lothlorien in efendisi. Galadriel in kocası. Yüzük savaçlarının ardından Galadriel le birlikte batı ya gitmemiş bir süre daha Imladris te yaşamıştır. Sonunda batıya gittiği sanılmaktadır. Ama ne zamanı ne de yeri bilinir.
Son düzenleyen Blue Blood; 26 Aralık 2005 15:13
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Mart 2006       Mesaj #24
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Earendil
Ad:  The_Dark_God_of_Dreams_by_engelszorn.jpg
Gösterim: 507
Boyut:  41.2 KB

Bir Yarı elf. Kutlu, Parlak ve Denizci de denir. Tuor ve Idril'in oğludur; Birinci Çağ'da Gondolin'de doğmuştur. Gondolin'in yağmalanmasından kaçmasının ardından Sirion deltasında Elf (Elves) limanı olan Arverniern'e gitti ve burada Kral Dior'un kızı Elwing ile evlendi. Elrond ve Elros isimli iki çocuğu oldu. Uzun yıllar Arverniern'de yaşayan Earendil için gemi yapımcısı Cirdan, Vingilot adı verilen büyülü bir gemi yaptı. En sonunda her güzel şehire olduğu gibi Melkor'un güçleri Arverniern'e de saldırdı. Saldırı olduğu sırada Earendil denizdeydi. Melkor'un ordularının saldırısı bu şehri yerler bir etti. Bu sırada Silmaril'lerin taşıyıcısı Elwing, Silmaril lanetinin bitmesi için kendini değerli mücevherle birlikte denize attı. Fakat Ulmo onun ölmesine izin vermedi. Bir deniz kuşuna dönüştürerek Earendil'in gemisine gitmesini sağladı. İkisi birlikte Silmaril'in ışığı altında Undying Lands'e (Ölümsüz Topraklar) ulaştılar ve Valar'a Orta Dünya'ya yardım etmesi için yalvardılar. Valar bu yakarmalara cevap verdi ve Melkor'la savaşmak üzere Orta Dünya'ya geldi.
War of Wrath (Öfke Savaşı) savaşında Earendil'de savaştı. Silmaril'lerin gücü ile uçan Vingiliot ile Earandil, Orta Dünya'nın en korkunç yaratıklarından biri olan Ejderha Ancalagon'u öldürdü.
İlk çağın sona ermesi ve Melkor'un yenilmesinden sonra Earendil Edain'e yeni yuvaları olan Numenor'a gitmelerinde yardım etti. En sonunda pruvasında Silmarilî taşıyarak gemisi Vingilot ile göklerde yelken açtı ve "Batının Alevi" diye anılır oldu.

Elwing
Ad:  Neither_good_or_evil__.jpg
Gösterim: 647
Boyut:  70.5 KB

Luthien oğlu Diorun tek kızıdır. Adının anlamı Yıldız Serpintisi'dir. Çünkü Lanthir Lamath'ın çağlayanının serpintisinde ışıkları parlayan yıldızlı bir gecede doğmuştur. Feanor oğulları Doriath'a saldırmadan Elwing, halkın bir kısmı ve Silmarillerle Sirion deltasına geldi. Orada Tuor ve İdrilin çocukları Denizci Earendil ile evlendi. Ve ona Elrond ve Elros adlı iki oğlan verdi. Earendil denize açıldığı bir zaman Feanor oğullarından Silmarili iade etmeleri için Elwinge çağrılar geldi. Elwing'in bunu kabul etmemesi üzerine Feanor oğulları saldırdı.Elwing'de göğsünde silmarille kendini denize attı. Ulmo Elwing'i dalgaların arasından aldı ve ona kuş biçimi verdi. Sonunda Elwing Earendil'in gemisine ulaşarak bir daha dönmemek üzere Undying Lands'e gittiler.
AngeL - avatarı
AngeL
Ziyaretçi
2 Nisan 2006       Mesaj #25
AngeL - avatarı
Ziyaretçi
20040523772animeart0987yy

Tolkien Evrenindeki hayali ırklardan/türlerden biri.Yüzük Savaşı sırasında, Entler olarak bilinen garip orman devleri Orclar ile Isengrad İnsanlarına karşı mücadeleye katıldılar. Yarı İnsan yarı ağaç olan bu yaratıklar, dört metre yirmi beş santim boyundaydılar ve en yaşlıları Orta Dünyada tam dokuz Yıldızlar ve Güneş Çağı boyunca yaşamıştı.

Entlerin Efendisi, ortak dildeki ismi Ağaçsakalı (Treebeard) olan Fangorn idi. Çok iri ve yaşlıydı. Çünkü Dünyaya gelmiş olan en uzun boylu ve sağlam ırkın üyesiydi. Ağaçsakalı'nın kocaman kaba kabuklu gövdesi, bir meşe veya kayın ağacınınkini hatırlatıyordu; dala benzeyen düzgün kolları ve dallar gibi düğümlü yedi parmaklı elleri vardı. Ağaçsakalı'nın kendine özgü neredeyse boyunsuz başı yüksek ve gövdesi kadar kalındı. Kahve renkli gözleri iri ve bilge bakışlıydı ve yeşil bir ışıkla parlıyorlardı. Vahşi gri sakalı dallar ve yosunlardan yapılmış bir hasır gibiydi. Ağaçlar gibi liflerden yapılmıştı fakat yaşayan köklere benzeyen ayaklarının üzerindeki bükülmez bacakları ile, uzun bacaklı bir bataklık kuşu gibi sallanıp uzanarak çok hızlı yürüyebilirdi.

Elf tarihçeleri, Gökyüzünün Kraliçesi Varda Yıldızlara yeniden ışık verdiğinde ve Elfler uyandığında, Arda'nın Büyük Ormanlarında aynı zamanda Entlerin de uyandığını anlatır. Yeryüzünün Kraliçesi Yavanna'nın düşüncelerinden yaratılmış olan Entler Ağaçların Çobanları idiler. Gerçekten de çoban ve bekçiler olduklarını kanıtladılar çünkü bir kez uyanan Ent öfkesi korkunçtu ve elleri ile taş ve çeliği parçalayabilecek güce sahiplerdi. Haklı olarak onlardan korkulmakla birlikte, aynı zamanda nazik ve bilgeydiler. Ağaçları ve tüm Olvar'ı (Orta Dünya bitkilerini) severler ve onları kötülüklerden korurlardı.
Uyandıkları zaman Entler konuşamıyordu fakat Elfler onlara bu sanatı öğrettiler ve onlar da bu sanatı çok sevdiler. Aralarında İnsanların kısa şakıyan dilleri de olmak üzere pek çok dil öğrenmekten büyük zevk aldılar. Fakat hepsinden çok kendileri için yaratmış oldukları ve yalnızca kendilerinin öğrenebildiği dili sevdiler. Bu dil, dillerinden yuvarlanan tok ve yavaş bir gökgürültüsünü andırıyordu.

Zaman zaman Entmoot adı verilen büyük toplantılar yapmakla birlikte Entler, büyük ormanların içinde birbirlerinden uzakta Ent evlerinde tek başlarına yaşayan ve yalnızlığı seven bir halktı. Ent evleri genellikle, bol kaynak suyu bulunan ve güzel ağaçlarla çevrelenmiş dağ mağaralarıydı. Katı yiyeceklerden değil büyük taş kavanozlarda sakladıkları berrak bir sıvıdan oluşan yemeklerini de bu yerlerde yerlerdi. Ent içkileri olarak bilinen bu büyülü sıvılar altın ve yeşil renkli bir ışıkla parlardı. Ve yine Ent evlerinde, genellikle gece boyunca bir şelalenin kristal serinliği altında ayakta durarak rahatlamak suretiyle dinlenirlerdi.

Böylece Entler bilge ve hemen hemen ölümsüz hayatlarını sürdürdüler ve Yeryüzünün pek çok farklı ırkı onların yüceliğini etkilemeden etraflarında ortaya çıktı ve kayboldu. Yalnızca kötü Orclar çelik silahları ile ortaya çıktığında, Entler öfke ile harekete geçtiler. Entler, Cüceleri de sevmezdi çünkü Cüceler silah olarak balta kullanır ve ağaç keserlerdi. Ve söylendiğine göre Güneşin İlk Çağında Menegroth'daki Gri Elf kalesini yağmalayan Nogrod'un Cüce savaşçıları, Entler tarafından yakalanarak yokedilmişlerdi.
Yıldızışığı yıllarında Entler, hem dişi hem erkek türlere sahipti fakat Güneşin Çağlarında Ent-karıları meyva ağaçları, çalılar, çiçekler, çimenler ve tahıllar gibi Olvar'ın daha küçük türleriyle ilgilenebilecekleri açık alanlara aşık oldular fakat erkek Entler ormanlardaki ağaçları seviyorlardı.

Fakat Güneşin İkinci Çağının sonu gelmeden Ent-karılarının bahçeleri yokedildi ve bahçeleri ile birlikte Ent-karıları da ortadan kayboldular. Bunların arasında Ağaçsakalı'nın eşi Hafifayaklı Fidankolu olarak da bilinen Fimbrethil de bulunuyordu. Hiç bir hikaye başlarına neler geldiğini anlatmamaktadır. Belki de Ent-karıları Güneye veya Doğuya gittiler; fakat neler olduğunu, uzun yıllar boyunca onları arayarak dolaşan Orman Entlerinin hiç bir zaman öğrenemediler.
Böylece, İnsanlar gibi ölmemelerine rağmen Entler, yaşlandıkça sayıları azalan bir ırk haline geldiler. Zaten hiç bir zaman sayıları çok fazla olmamıştı; bir kısmı çelik ve ateşle öldürüldü ve Ent-karılarının gidişinden sonra hiç bir Ent-çocuğu dünyaya gelmedi. Entler gibi, bir zamanlar içinde yaşadıkları uçsuz bucaksız olan Eriador ormanları da kesilip yakıldı ve geriye yalnızca Ağaçsakalı'nın Ent-ormanı, Shire ile sınırı bulunan Eski Orman kaldı.

Yüzük Savaşı başladığı sırada Ağaçsakalı, Uyanış Zamanında ortaya çıkmış olan en yaşlı üç Entten biriydi. Ağaçsakalı'ndan başka, adı "Yaprak lülesi" anlamına gelen Finglas ile adı "Deri kabuk" anlamına gelen Flandrif vardı fakat bu ikisi artık başka Entlerin sorunları ile bile ilgilenmiyorlardı.
Entler, komşu şehir Isengrad'da oturan Saruman'ın hizmetkarları tarafından rahatsız ediliyorlardı. Bu nedenle Yüzük Savaşına katıldılar ve Entlerin Büyük Yürüyüşü denilen olay meydana geldi. Kıtalarca Ent, Isengrad kalesine yürüdü. Onlarla birlikte Entler tarafından yönetilen ve hemen hemen onlar kadar güçlü olan ağaç ruhları Huornlar da geldi. Ent öfkesi ile Isengrad'ın surları paramparça edilerek, Saruman'ın gücü yokedildi. Huornlar yürüyen bir orman gibi Hornburg Savaşına katıldılar ve Saruman'ın birlikleri de yokedildi.

Yüzük Savaşından sonra Entler yine barış içinde Ent Ormanında yaşamaya devam ettilerse de, zamanla sayıları azaldı ve inanışa göre Dördüncü Çağda tamamen yokoldular.
Son düzenleyen Blue Blood; 1 Nisan 2007 18:02
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Nisan 2006       Mesaj #26
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Luthien
Ad:  Hajieelkhe_by_enayla.jpg
Gösterim: 494
Boyut:  28.4 KB

Güneşin ilk çağında Gizli ülke Doriath'ın kralı Elu Thingol ve Maia Melian'ın kızı olarak doğdu. Beor hanedanından Erchamion Beren'e aşık oldu. Morgoth'un karanlığına girerek ondan bir Silmaril almasında Beren'e yardım etti.Onun Morgoth'un kara kurtu tarafından öldürülmesinin ardından Doriath'ın yeşil toprakları üzerinde öldü ve batı denizinin ötesinde Undying Lands'de tekrar karşılaştılar. Orada kral Manwe, Luthien'e iki seçim hakkı sundu. Çektiği acılardan dolayı Mandos'tan serbest bırakılacak ve Valar'ın yanında acısını unutarak sonsuza dek yaşayacaktı ama Beren orada olmayacaktı. Ya da Beren gibi ölümlü olmayı seçecek ve Orta Dünya'ya dönüp onunla yaşayabilecekti. Luthien, ikincisini seçti ve Orta Dünya'ya geri döndü. Orada Beren'le birlikte yaşadı ve ona Thingol'un varisi Eluchil Dior'u doğurdu.

Beren

Ad:  Tneme.jpg
Gösterim: 635
Boyut:  45.9 KB

Beren, Finrod'u kurtaran Barahir ve Erkekyürekli Emeldir'in oğlu idi. Dagor Broggolach'tan sonra tekrarlanan saldırıda babası ve on iki yoldaşı ile birlikte Dorthonion'da kaçak olarak yaşamışlardır. Uzun bir süre Morgoth onları aradı ve bulamadı. Ta ki Gorlim karısını bulmak için Sauron'a ihbar edinceye kadar. Sauron tabii ki Eilinel'ı öldürmüştü ve Gorlim'i yanına yolladı. Böylece çetenin yeri açığa çıktı,Beren dışında herkes öldürüldü. Ork reisinin elinden Felagund'ın yüzüğünü alıp kaçan Beren orklara çok büyük acılar vermiştir. Sonra Morgoth sadece onun için Sauron'un yönettiği bir kurtadamlar ordusu yollamıştır. Beren çok kötü bir şekilde sıkışıp Doriath'a kaçmıştır. Yazgısının kuvveti yüzünden Melian Kuşağını geçen Beren Thingol ve Melian'ın kızı Tinuviel Luthien'ı görür ve aşık olur. Thingol bu aşka sadece Beren'in kendisine bir Silmaril getirmesi ile müsade edeceğini söyleyince Beren Nargothrond'a Finrod'a gider. Yanına Finrod ve Finrod'ın birkaç akrabasını alan Beren Minas tirith'in orada sıkışır, akrabaları ölür. Finrod, Beren'i korumak için ölür. Luthien ve Huan'ın yardımları ile Minas tirith'i ele geçirir. Sonra Silmaril'i Carcaroth'a kaptıran Beren Tihngol'a döner ve Kurt'un avlanışı başlar. Buna; Mablung, Beleg, Huan, Beren ve Thingol katılır. Kurt'un karnından Silmaril'i alan Beren ölür. Fakat Luthien'ın ricaları ile Mandos Beren'i salar. Fakat Luthien ölümlü olmuştur. Beren ölümlü insanlar arasında bir daha konuşmaz. Son savaşını yapar, Nogrod Efendisini öldürür ve Silmaril'i alır. Leithan Destanı en ünlü destandır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Nisan 2007       Mesaj #27
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Melian
Elwe, Finwe'yi ararken tarifsiz güzelliği ve yüzündeki Aman ışığıyla Region ağaçları arasında duran Melian ile karşılaştı.
Ad:  melian.jpg
Gösterim: 357
Boyut:  82.8 KB

Melian (Melyanna) "Sevgili Armağan" Yavanna'nın akrabasıdır.
Melian, Elfler (Elves) Cuivinen Gölü'nün yakınında uyandıklarında yaşamakta olduğu Lorien Bahçeleri'ni terkedip, Orta Dünya'ya gelen bir Maia'dır.
Lorien'deki halkı arasında ondan daha güzeli, yeteneklisi ve bilgesi yoktu. Öyle ki o şarkı söylemeye başladığında Valar bile işini bırakıp onu dinlerdi. Melian Orta Dünya'ya geldiğinde sessiz toprakları kendi sesiyle ve kendisiyle beraber gezen bülbüllerin şakımalarıyla doldurdu.
O sırada Valinor'a olan Büyük Yolculuk'un sonuna yaklaşmakta olan Noldor ve Teleri Halkı birbirinden ayrılmıştı. Çünkü Teleri halkının Gelion nehri boyunca dinlendiği sürece Noldor batıya ilerlemeye devam etmişti.
Teleri Hükümdarı Elwe arkadaşı Noldor Hükümdarı Finwe'yi aramak için Noldor'un yaşadığı yerlerde gezinirken tarif edilemez güzelliği ve yüzündeki Aman ışğıyla ağaçlar arasında tek başına duran Melian ile karşılaştı ve onunla kaldı. Bu yüzden halkı onu bulamadı ve Olwe önderliğinde batıya doğru yolculuklarına devam ettiler.
Elwe Orta Dünya'yı asla terketmemiş ve kraliçesi, Orta Dünya'nın en bilgesi, Melian ile birlikte Doriath'taki gizli konakları Menegroth'ta (Bin Mağara) büyük bir krallık kurmuşlar. Kudretli Maia Melian güçlü bir Eldar Beyi olan kocası Elwe'ye büyük bir güç ödünç vermiş ve onunla uzun bir süre krallıklarında hüküm sürmüşler.
Melian kötülüğün topraklarına girmemesi için ülkesinin çevresini Melian kuşağı adı verilen bir kuşakla çevreledi. Thingol Elwe'nin ölümünün ardından Melian'ın Deniz'in ötesine gitmesiyle bozuldu.
Melian ve Elwe'nin aşkları Maia ve Elf kanının karışmasını sağlamış ve bu kandan olmuş olacak en güzel çocuklar gelmiş.
Melian Luthien'in annesi ve Elrond ile Elros'un anne tarafından atalarıdır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Mayıs 2007       Mesaj #28
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Elf Gerçeği..
Ad:  Anima______no_1_by_Wen_M.jpg
Gösterim: 355
Boyut:  78.0 KB
Tinuviel Luthien

Iluvatar'ın çocuklarının en güzeli Tinuviel Luthien
bos
Güneşin ilk çağında Gizli ülke Doriath'ın kralı Elu Thingol ve Maia Melian'ın kızı olarak doğdu. Beor hanedanından Erchamion Beren'e aşık oldu. Morgoth'un karanlığına girerek ondan bir Silmaril almasında Beren'e yardım etti.Onun Morgoth'un kara kurtu tarafından öldürülmesinin ardından Doriath'ın yeşil toprakları üzerinde öldü ve batı denizinin ötesinde Undying Lands'de tekrar karşılaştılar. Orada kral Manwe, Luthien'e iki seçim hakkı sundu. Çektiği acılardan dolayı Mandos'tan serbest bırakılacak ve Valar'ın yanında acısını unutarak sonsuza dek yaşayacaktı ama Beren orada olmayacaktı. Ya da Beren gibi ölümlü olmayı seçecek ve Orta Dünya'ya dönüp onunla yaşayabilecekti. Luthien, ikincisini seçti ve Orta Dünya'ya geri döndü. Orada Beren'le birlikte yaşadı ve ona Thingol'un varisi Eluchil Dior'u doğurdu.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Mayıs 2007       Mesaj #29
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aredhel
Açık alanlarda at sürmeyi, ormanlarda dolaşmayı severdi Aredhel..
Elf Ranger by sypri

Aredhel, Fingolfin'in kızı, ağabeyi Turgon ile birlikte Nevrast'ta yaşıyordu. Turgon'un Saklı Şehir Gondolin'i kurmasıyla onunla beraber oraya gitti. Açık alanlarda at sürmeyi, ormanlarda dolaşmayı çok seven Aredhel surlarla korunan Gondolin'den sıkıldı ve şehrin inşasının bitirilmesinden iki yüzyıl sonra kardeşleri Fingon'u aramak amacıyla ağabeyi Turgon'dan şehirden ayrılmak için izin istedi.
Turgon izin vermeye gönüllü değildi, çünkü bu ayrılışın hem kendisi hem de kardeşi Aredhel için kötülük getireceğini düşünüyordu. Ama sonunda Aredhel'in ısrarlarına dayanamadı ve sadece Fingon'u araması şartıyla onun üç soyluyla beraber ayrılmasına izin verdi.
Fakat Aredhel Brithiach Sığlığı'na vardıklarında beraberindeki soyluları geri yolladı ve asıl amacının Fingon'u değil Feanor oğullarını bulmak olduğunu söyledi.
Doriath'a giriş izni aradı ama Kral Thingol'ün Feanor halkıyla dost olanların Melian Kuşağı'nı geçmesini istememesi yüzünden giremedi. Sınır muhafızları ona Himring Tepesi'ne ulaşmasını öğütlediler, çünkü Curufin ve Celegorm orada yaşıyordu.
Aredhel bütün Finwe çocukları gibi cesur ve yürekliydi, Himlad ve Doriath arasındaki tehlikeli topraklarda eşlikçilerinden ayrı düştü. Ungoliath'ın korkunç yaratıklarının yaşadığı bu toprakları cesurca tek başına geçerek Himlad'a ulaştı. Ama Celegorm ve Curufin orada değildi.
Celegorm'un halkı onu hoş tutmasına rağmen Aredhel Celegorm'un uzun süre geri dönmemesi yüzünden yeniden huzursuzluştı ve tek başına uzaklara at sürmeye başladı.
Aredhel Himlad'ın güneyinde Nan Emloth'un ağaçları arasında Karanlık Elf olarak bilinen Eöl tarafından tuzağa düşürüldü.
Eöl Melian'ın çok eski çağlarda geçmesinden beri hiç ışık yüzü görmemiş Nan Emloth'ta yaşayan ve cücelerden demircilik zanaatını öğrenmiş bir elfti. Teleri soyundan geliyordu,fakat demircilik yaptığı için aşağılanıyordu.
Aredhel'e büyüler yaparak kendine bağladı.Aredhel ona Maeglin adında bir oğlan doğurdu.
Maeglin ve Aredhel uygun bir fırsatta esaret altında tutuldukları Nan Elmoth'tan kaçtılar ve Gondolin'e doğru yola çıktılar.Fakat Eöl onları takip etti ve Gondolin'in gizli yolunu buldu.
Aredhel ve oğlu Maeglin Turgon'un huzurunda oldukları sırada taht salonuna girdi. Buraya kadar Aredhel'in eşi olduğunu söyleyerek engellenmeden gelmişti. Kendisine orada kalma şansı verildi ama o oğlunun ve eşinin ihanetini kabullenemediği için Maeglin'i öldürmeye çalıştı. Aredhel oğlunu korumaya çalışırken öldü.
Eöl idam edilirken Maeglin'i lanetledi ve Gondolin'de umudun başşehri sayılan bu yerde kötülüğün ilk tohumları ekildi...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Haziran 2007       Mesaj #30
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aredhel

Benzer Konular

19 Şubat 2013 / rambo3947 Soru-Cevap