Arama

Sosyal Güvenlik Reformu

Güncelleme: 3 Ekim 2011 Gösterim: 4.429 Cevap: 1
SiyahLALE - avatarı
SiyahLALE
Ziyaretçi
12 Ekim 2008       Mesaj #1
SiyahLALE - avatarı
Ziyaretçi
1 Ekim itibarıyla yürürlüğe giren, toplumun her kesimini yakından ilgilendiren reform, iki önemli ayak üzerine oturuyor.

Sponsorlu Bağlantılar

Bunların ilki nüfusun tamamını sağlık güvencesine almayı hedefleyen Genel Sağlık Sigortası (GSS). Diğeri ise, emeklilik şartlarını zorlaştıran ve maaş bağlama oranlarını düşüren hükümler. Yasanın emeklilikle ilgili hükümleri uzun vadede etkili olacak. Ancak sağlıkla ilgili maddeler, 1 Ekim'den itibaren herkesi kapsıyor. Genel Sağlık Sigortası uygulamasıyla, 18 yaşın altındaki herkes kayıtsız şartsız sağlık güvencesine kavuşacak. Böylece 1 Ekim'den sonra doğan her çocuk sağlık güvencesi kapsamında olacak.


Türkiye'nin 5 yıldır tartıştığı Sosyal Güvenlik Reformu, 1 Ekim itibarıyla yürürlüğe girdi. Yediden yetmişe herkesi yakından ilgilendiren reform, iki önemli ayak üzerine oturuyor. Bunların ilki nüfusun tamamını sağlık güvencesine almayı hedefleyen Genel Sağlık Sigortası (GSS). Diğeri ise emeklilik şartlarını zorlaştıran ve maaş bağlama oranlarını düşüren hükümler. Yasanın emeklilikle ilgili hükümleri uzun vadede etkili olacak. Ancak sağlıkla ilgili maddeler, 1 Ekim'den itibaren herkesi kapsayacak.


Genel Sağlık Sigortası uygulamasıyla, 18 yaşın altındaki herkes kayıtsız şartsız sağlık güvencesine kavuşacak. Böylece 1 Ekim'den sonra doğan her çocuk sağlık güvencesi kapsamında olacak. 65 yaş veya özürlü aylığı alanlar, şeref, vatani hizmet aylığı ve gazi aylığı alanlar, Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından bakılan çocuklar, köy korucuları, dünya olimpiyat şampiyonları ile vatansız ve sığınmacıların sağlık primini devlet ödeyecek. Ayrıca acil haller, iş kazası ve meslek hastalığı halleri, bulaşıcı hastalık halleri ile analık hallerinde kişilerin prim ödeyip ödemediklerine bakmaksızın sağlık hizmeti verilecek. Yeni dönemde geliri asgari ücretin üçte birinin altında olanların sağlık primlerini devlet ödeyecek. Sosyal güvencesi olmayan ailelerde kişi başına geliri asgari ücretin üçte biri ile asgari ücretin tamamına kadar olanlar, 24 YTL prim ödeyerek sağlık hizmeti alabilecek. Geliri asgari ücret ile asgari ücretin 2 katına kadar olanlar ise 73 yeni lira sağlık primi ödeyecek. Geliri asgari ücretin 2 katından fazla olanların sağlık primi 146 YTL.


Yasanın emeklilik yaşını 65'e yükselten maddesi 1 Mayıs itibarıyla yürürlüğe girmişti. Buna göre 1 Mayıs'tan sonra ilk kez işe girecek kadın ve erkekler 65 yaşında emekli olacak. Emeklilik yaşı 2036 yılından sonra kademeli olarak yükseltilerek 2048'de 65'e çıkacak. 2036 yılına kadar prim gün sayısını tamamlayan kadınlar 58, erkekler ise 60 yaşında emekli olabilecek. Emeklilik için gereken prim gün sayısı SSK'lılar için 7 binden 7 bin 200 güne çıkarıldı. Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'da ise 9 bin gün korundu. Reformla birlikte emeklilik şartları uzun vadede
zorlaştırılırken emekli maaşları da düşürülüyor.


Emeklilik maaşının hesaplanmasında çalışma hayatının bütününde ödenen primler dikkate alınacak. Bu maddeler, 1 Mayıs itibarıyla yürürlüğe girmişti. Halen her yıl için yüzde 2,6 olan maaş bağlama oranı, 30 Nisan'dan sonra ilk kez sigortalı olanlar için yüzde 2'ye çekildi. Eski sigortalılar için bu oran ilk 3 bin 600 günde yüzde 3 olarak uygulanacak. Emekli maaşlarındaki düşüş, daha uzun süre çalışıp prim ödeme yoluyla telafi edilebilecek. Ayrıca emekli maaşlarının hesaplanmasında güncelleme katsayısında da değişiklik yapıldı. Daha önce yüzde 100 olan refah payı, yüzde 30'a indirildi. Bu değişiklik emekli maaşlarının daha düşük hesaplanmasına yol açacak. Ancak mevcut emeklilerin maaşlarında herhangi bir değişiklik olmayacak. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun verilerine göre, 2007 sonu itibarıyla sosyal güvenlik sisteminin gelirleri 56 milyar 875 milyon YTL olarak gerçekleşirken giderleri 81 milyar 915 milyon yeni lira oldu. Buna göre sosyal güvenlik sistemi 25 milyar YTL açık verdi. Sistemin bu yılki açığının ise 28,2 milyar yeni lirayı bulması hesaplanıyor. 1990'lı yılların başından itibaren bozulmaya başlayan sosyal güvenlik sisteminin 1993-2007 yılları arasındaki son 14 yıllık dönemdeki toplam açıkları 130 milyar yeni lirayı aştı. Bu rakamın Hazine borçlanma faiziyle güncellenmiş değeri ise 881 milyar yeni lira olarak hesaplanıyor. Sosyal güvenlik uzmanları, reform yapılmaması durumunda 25 yıl sonra Türkiye'nin emekli maaşlarını ödeyemez hale geleceğini vurguluyor.


Bakıma muhtaç olana daha yüksek maaş
Malullük aylığı bağlanabilmesi için en az 10 yıl sigortalı olma ve toplam bin 800 gün prim ödeme şartı aranacak. Ancak, başka birinin bakımına muhtaç derecede malul olan sigortalılar bu hüküm dışında tutulacak. Bu kişilerde, bin 800 gün şartı aranacak. Ayrıca bunların maaşı, yüzde 10 daha yüksek olacak. Yeni dönemde hem eşinden hem de ana veya babasından ölüm aylığına hak kazananlar, eşinden ya da anne ve babasından bağlanacak aylığın birini tercih edecek. Bu arada 1 Ekim itibarıyla gazi ve şehit yakınlarına üç önemli ayrıcalık tanındı. Buna göre gazilerin memur olarak çalışmaya başlamaları durumunda emekli aylıkları kesilmeyecek. Gazilerin ihtiyaç duydukları her türlü ortez, protez ve diğer iyileştirici araçları da hiçbir katkı payı ödemeden temin edilecek. Özel hastaneler, gazi ve şehit yakınlarından hiçbir fark ücreti alamayacak.
Reform ile çalışan kadınlara 4 yıl borçlanma hakkı verildi. Doğum yapan kadın, işten ayrıldığı iki yılı borçlanabilecek. Bu hak, 2 çocuk için geçerli. Böylece bayanlara, doğum sonrası dönemi, 4 yılı geçmemek üzere tıpkı askerlikte olduğu gibi borçlanarak emekliliğe saydırma imkanı doğdu. Ayrıca 1 Ekim'den sonra bakıma muhtaç çocuğu olan anneye, 5 yıl erken emeklilik hakkı verildi. Buna göre bakıma muhtaç çocuğu bulunan sigortalı kadınlar, 20 yıl çalıştıktan sonra 25 yıl çalışmış gibi kabul edilerek emekli olabilecek. Öte yandan gazeteci, pilot ve sanatçılar başta olmak üzere bazı işkollarında yıpranma payı olarak bilinen fiili hizmet zammı kaldırıldı. Birçok işkoluna ise ilk kez fiil hizmet hakkı verildi. Reformla birlikte kurşun, arsenik, cam, çimento, kok, alüminyum ve döküm fabrikaları ile itfaiye çalışanları her yıl için 60 günlük fiili hizmet zammı alacak.
Devlet hastanesi 3 YTL katkı payı alacak
Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler, devlet hastanelerinde 3 YTL katılım payı ödeyecek. Bu rakam eğitim ve araştırma hastanelerinde 4, üniversitelerde 6, özel hastanelerde ise 10 YTL olacak. Sağlık ocakları ve aile hekimliğine başlanılan illerde aile hekimlerine başvurular için katkı payı istenmeyecek. Tıbbi malzeme katılım payının tutarı, asgari ücretin yüzde 75'ini geçemeyecek. 1 Ekim'den itibaren özel hastanelerde hastadan devletin belirlediği fiyatların en fazla yüzde 30'u oranında fark ücreti istenecek. Ayrıca doğum izninde geçen süre, tıpkı askerlikte olduğu gibi borçlanılarak sigortaya saydırılacak. Reform, ilk kez işe girenlerin sağlık hizmetlerinden yararlanması için gereken 90 günlük süreyi 1 aya indiriyor. Sigortalının eş ve çocukları da artık 4 ay beklemeden 30 günlük prim ile hastaneye gidebilecek. Çalışırken işsiz kalanlar ise bundan sonra 4 ay yerine 3 ay süreyle sağlık hizmetlerinden yararlanabilecek.
Yasa, Bağ-Kur'luya yararken SSK'da ölüm aylığı zorlaşıyor
Sosyal Güvenlik Reformu'ndan en kârlı çıkan grup Bağ-Kur'lular. Daha önce için en az 240 gün prim gerekirken artık 30 gün prim yeterli olacak. Hastalık sebebiyle çalışamama durumunda rapor parası ödenecek. Bağ-Kur'lu kadın da, doğum öncesi ve doğum sonrasında 8'er hafta izin kullanıp parasını alabilecek. Daha önce 1 gün bile prim borcu olduğunda sağlık hizmeti alamayan Bağ-Kur'lular, 1 Ekim'den sonra 60 günlük prim borcu olsa dahi sağlık hizmetlerinden yararlanabilecek. Ayrıca Bağ-Kur'da basamak sistemi de kalktı. Bundan sonra Bağ-Kur'lular primini, kurumun belirlediği tavan ile taban arasında kendileri seçecek. Esnafın yüzde 40 olan prim oranı yüzde 33,5'e indirilecek. Bağ-Kur'lu cenaze yardımı, emzirme ve evlenme ödeneği de almaya başlayacak. Bağ-Kur kapsamında emekli olup yine Bağ-Kur kapsamında iş yapan kişiler, emekli aylığı kesilmeden yüzde 12 oranında sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışabilecek. Bu oran, her yıl 1 puan artırılarak yüzde 15'e çıkacak. 1 Ekim'den sonra Bağ-Kur'lu esnafın kızları da çeyiz yardımı alabilecek. Dul eşlere evlenmeleri halinde verilen çeyiz yardımı ise kaldırıldı.
1 Ekim'den itibaren Emekli Sandığı'nda ölüm aylığına hak kazanmak için gereken sigortalılık süresi 3 bin 600 günden 1.800 güne indirildi. SSK'lılarda ise zorlaştı. Daha önce 900 gün ve 5 yıl sigortalılık yeterken yeni dönemde askerlik borçlanması hariç 900 gün prim istenecek. Bağ-Kur'da 1.800 gün olan düzenleme devam edecek. Bu arada 1 Ekim'den sonra bütün isteğe bağlı sigortalılar, Bağ-Kur'a dahil edilecek. İsteğe bağlı sigortalılık için daha önce SSK'lılarda istenen 1.080 gün sigorta süresi kaldırıldı. Artık isteyen herkes isteğe bağlı sigortalı olabilecek. Bir aylık süre içinde çalışılmayan günler için isteğe bağlı sigortalılık mümkün olacak.






Av. Şadi Çarsancaklı
GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
3 Ekim 2011       Mesaj #2
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
SOSYAL GÜVENLİĞİN TANIMI VE AMAÇLARI

Sponsorlu Bağlantılar
Sosyal Güvenlik :

Sosyal güvenlik gelirleri ne olursa olsun , kişilere belirli sosyal risklerkarşısında ekonomik güvence sağlama görevine sahip kurum yada kurumlar topluluğudur.

Sosyal güvenlik , çalışan tüm bireyler için asgari bir gelir garantisi sağlanması ve maydana gelebilecek tüm sosyal risklere karşı toplumun korunması sorunu olarak ifade edilmektedir.

Sosyal Güvenliğin Amaçları :

Evrensel bir ilkeye dönüşen ve çağdaş uygarlığın simgesi olarak tüm toplumlara damgasını vuran güvenlik , özde bireyin karşılaşacağı ve yaşamı için tehlike oluşturan olaylara karşı bir güvence anlayışının ürünüdür.Tehlikeyle karşılaşan ve yoksulluğa düşen bireye, askeri bir güvence sağlamak , sosyal güvenliğin varoluş amacıdır.

Ülkemiz sosyal güvenlik sigortasının temel hedefi , anayasada öngörülen sosyal devlet ve sosyal adalet ilkesine uygun olarak toplumsal gelişme ve ekonomik büyümenin birlikte ve dengeli olarak yürütülmesi temel ilkedir.


TÜRKİYE’DE SOSYAL GÜVENLİK KURULUŞLARI

EMEKLİ SANDIĞI

Çalışanların sağlık harcamalarını , çalıştığı kurum karşılamaktadır.Yani sandık çalışanlar için sandık harcaması yapmıyor ama emeklilerin sağlık harcamalarını üstleniyor.Emekli Sandığı , sağlık sigortası için prim almamaktadır.Doğal olarak da sağlık harcamalarını ödemiyor.Fakat tıpkı SSK’nın isteğe bağlı sigortalılar için ödediği gibi , Emekli Sandığı da emeklilerin sağlık harcamalarını kendisi ödüyor.

BAĞ – KUR

Toplumun büyük bir kesimini sosyal güvenlik şemsiyesi altına alan devlet , 17 Ekim 1983 tarihinden itibaren , tarım kesimini de sosyal güvenlik kapsamına aldı.O tarihte çıkarılan 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigorta Kanunu’nu uygulama görevi de Bağ- Kur ‘a verildi.

SSK

Yaklaşık 24 milyon kişiye hizmet veren SSK , 1945 yılında İşçi Sigortaları Kurumu adıyla kuruldu.

SSK , hizmet verdiği 4 sigorta kolundan iş kazaları ve meslek hastalıkları sigortası ile analık sigortası kollarını karlı kapatırken, hastalık sigortası ile malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortası kollarında ise açık veriyor.

SSK, ülkemizin, sayıca yetersiz olmakla birlikte, en geniş ve tecrübeli denetim organizasyonlarından birine sahiptir.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMLARINA YAPILAN
BÜTÇE TRANSFERLERİ (MİLYAR TL)


(TABLO-2)
YILLAR SSK BAĞ-KUR EMEKLİ SANDIĞI TOPLAM
1999 1.111.000 796.145 1.035.000 2.942.145
2000 400.000 1.051.460 4.775.000 3.226.460
2001 1.105.000 1.740.000 2.675.000 5.523.000
2002 2.386.000 2.622.000 4.676.000 9.684.000
2003 2.865.576 4.930.000 6.145.000 13.940.576
2004 5.842.000 5.336.000 7.808.000 18.978.000

* 2004 yılı programda yer alan miktar
** SSK yayınlarından alınmıştır.


SOSYAL GÜVENLİK REFORMU
NEDİR?

SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı ayrımını kaldırarak , Sosyal Güvenlik Kurumlarını tek çatı altında toplamayı amaçlayan bir reformdur.

Uluslararası Para Fonu (IMF) ile sürdürülen birinci gözden geçirme görüşlerinin tamamlanması için ön koşul olan Sosyal Güvenlik Reformuyla ilgili tartışmalar devam ediyor.TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu ‘nda Meclis ‘in Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı, yeni yasama döneminde de gündemden düşmeyecek gibi görünüyor.

Her dönem bütçenin kara deliği olarak anılan sosyal güvenlik kurumlarına ayrılan ödenek yıldan yıla artarak devam ediyor.2004 yılında SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı açıklarına bütçeden 19,5 milyar YTL aktarılırken, bu rakam 2005 yılında yeni bir rekora ,imza atarak 22 milyar YTL’ ye çıkıyor.


İşte hükümet , yeni yasa tasarısı ile sosyal güvenlik kurumlarının dengesini kurarak, bütçe üzerinde baskıyı azaltmayı hedefliyor.Uluslararası standartlarda 4 çalışana 1 emekli düşerken, Türkiye’ de halen 1,6 çalışana 1 emekli düşüyor.


Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı, 109 ana, ve 14 geçici maddeden oluşuyor.SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı ayrımını kaldırarak , Sosyal Güvenlik Kurumlarını tek çatı altında toplayan tasarı, konu ile ilgili tüm çalışmaların, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkalığı’nca yürütülmesini öngörüyor.

Kanun tasarı ve taslakları bir bütün olarak değerlendiridiğinde amacın ;

• Sosyal güvenlik sistemini bütünleştirilmiş bir yapıya kavuşturmak olduğu ,
• Bu doğrultuda mevcut ve farklı yapıdaki sosyal güvenlik kurumları yerine ‘sosyal güvenlik kurumu ‘ adı altında tek bir kurumun oluşturulmak istendiği ;
• Sosyal yardımlar ve primsiz ödemelere ilişkin temel ilkelerin belirlenmesi ve veri tabanının oluşturulmasının amaçlandığı ,
görülmektedir.

REFORM ÖNERİSİ TASLAK METNİ

Taslak metinde sosyal güvenlik kavramı tanımlanıp, amaçları belirtildikten sonra, neden reforma gerek duyulduğu, amaçları, düşünülen reformun genel çerçevesi, sosyal koruma sistemi adı altında önerilen yeni sistemin yapısı açıklanmıştır.

Sosyal güvenlik sistemini tek çatı altında toplamaya yönelik olarak hazırlanan metinde, önerilen temel amaçları;

• Adil ve kolay erişilebilir olması,
• Eşit hak ve yükümlülükler öngörmesi,
• Yoksulluğa karşı etkin koruma sağlaması,
• Mali açıdan sürdürülebilir olması,

Şeklinde ifade edilmiştir.

Taslak metinde reforma ihtiyaç duyulması temel olarak şu nedenlere dayandırılmıştır:



• Bugün için ülkemiz genç nüfus yapısına sahiptir. Önümüzdeki 20 yıl bağımlı nüfus azalacak, buna karşılık çalışabilir nüfus artacaktır. “Demografik fırsat penceresi” olarak adlandırılan bu fırsat çok iyi değerlendirilmelidir. Aksi takdirde 2030 yılından sonra nüfus yaşlanacaktır.
• Sosyal güvenlik kurumlarının finansman açıklarının kapatılması için son 10 yılda yapılan transferler 2003 yılında elde edilen milli gelire eşitlenmiştir. Bu durum borçlanma faizleri ile enflasyonun yükselmesine, ekonomik gelişmenin olumsuz etkilenmesi ile yatırımların engellenmesine neden olmaktadır.
• Belirtilen olumsuzluklar, sürdürülebilir büyüme oranına erişmeyi engellemekte, işsizlik oranını artırmakta ve gelir dağılımındaki eşitsizliği artırmaktadır. Gini katsayısı %44’e ulaşmıştır. Gelirin daha adil olduğu ülkelerde bu oran %20-25’tir.
• Mevcut sistem tüm nüfusu koruma altına almamıştır. 2003 yılının verilerine göre işgücünün %48’i bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışır iken %52’si (yaklaşık 11 milyon kişi) kayıt altına alınamamıştır.
• 2000 yılı itibariyle ulusal sağlık harcamalarının milli gelir içindeki payının %6,6 olmasına karşın sağlık göstergeleri çok olumsuzdur.
• Mevcut sistem bu yapısı ile yoksulluğu artırmakta ve yoksulları korumamakta, toplumsal barışı tehdit etmektedir.
• Gelir artırıcı ve gider azaltıcı uygulamalar nedeniyle sosyal güvenlik kurumlarının finansman açıkları büyümüş, sistemin sürdürülebilirliğini tehdit eder boyuta gelmiştir.
• Emekli aylığı aylık bağlama oranları yüksektir. Uzun süre aylık ödenmektedir.
• Kurumlar dağınık yapıları nedeniyle eşgüdüm içinde çalışamamaktadırlar.
• Kurumlar hantal yapıları ile de etkin hizmet sunamamaktadırlar.



Reform adı altında yapılan sosyal güvenlik örgütlerinin ortadan kaldırılması, sağlık ve sosyal güvenliğin piyasalaştırılmasıdır.
Yeni sosyal güvenlik reformu ,’Genel Sağlık Sigortası ‘ ‘Primsiz Ödemeler ‘ ‘Emeklilik ve Sosyal Korunma Korumu ‘adı altında 4 ayrı kanun tasarısından oluşuyor.Reformun getirdiği yenilikler şöyle :

TEK ÇATI :
Emekli sandığı .SSK ve Bağ-Kur tasfiye edilip bunlara bağlı sigortalılar “Sosyal Güvenlik Kurumu “ (SGK) adı altında tek çatıda toplanacak.Sigorta sisteminde ayrım kalkacak . Kurum’a devlet de prim ödeyecek..

'Tek çatı' tedirginliği başladı
SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı çalışanları Sosyal Güvenllik Kurumu adıyla oluşturulacak bir çatı örgüte nakledilecek. Ancak çalışanlar bu kuruma aktarılmak yerine kızağa çekilmekten endişeli durumdalar.

PRİMSİZ ÖDEME :
Çalışan herkes sağlık ve emeklilik hizmetlerinden yararlanabilmek için SGK primi ödeyecek.Ancak, prim ödeyemeyecek durumda olan yoksul vatandaşlar , bunu belgeledikleri takdirde , diğer sigortalıların yararlandığı tüm haklardan faydalanacak.

Kurum Yasa Taslağı, idari ve mali bakımdan özerk bir kurumun yapılandırılmasını öngörmekle birlikte Taslaktaki düzenlemeler karşısında bunun bir temenniden öteye gidemediği anlaşılmaktadır.

Sosyal güvenlik kurumu idari ve mali açıdan özerk bir yapıya kavuşturulmamaktadır.

İdari ve mali açıdan özerk bir yapının oluşması için kurumun hiçbir bakanlığın vesayetinde olmaması, Genel Kurulu’nun istişari nitelikten çıkarılması, Kurum gelirlerinin değerlendirilmesini sağlamak üzere bir FON oluşturulması ve Fon’un ortak yönetim anlayışı ile çalıştırılması böylece kurumun malvarlıklarına siyasi müdahalelerin önlenmesi şarttır.

Zira bugün işçi ve işverenler tarafından ödenen prim oranları, dünya standartlarının fevkalade üzerindedir.

YAŞA GÖRE SİGORTALI VE ORTALAMA PRİM ÖDEME GÜN SAYILARI
(TABLO 8)
YAŞ SİGORTALI PRİM ÖDEME G.SAYISI
40 156.646 3.935
45 74.124 4.394
50 39.159 4.305
55 9.822 3.774
60 3.409 2.660
65 1.663 1.830

KAYNAK: SSK İstatistikleri


EMEKLİLİK :
Emeklilikle ilgili yaş sınırı 2035 yılına kadar kadınlarda 58 ,erkeklerde 60 olarak kalacak .Bu sınır 2036 yılından itibaren 59-61 ‘e çıkacak .2075 yılında emekli olma yaşı kadın ve erkeklerde 68 olacak..

Bugün Genel Sağlık Sigortası adı altında yapılmak istenen düzenlemelerin temel amacı herkese sağlık sigortası sağlamaktan çok, emeklilik hakkını edinmeyi zorlaştırmak ve emeklilik ödentilerini azaltmaktır. AB’ye üyelik sürecinde, sosyal güvenlikte, 1999 yılındaki “reform”dan sonra, yapılacak olan bu “reform” ile de pek çok emekçinin emeklilik haklarının budanmaya devam edildiği, adeta “mezarda emekliliğe” davetiye çıkarıldığı anlaşılacaktır.


SAĞLIK SİGORTASI :
Prim ödeme gücü olanlarla primleri devlet tarafından karşılanan herkes sağlık hizmetlerinden yararlanacak.İşsizlerin primi 6 ay boyunca karşılanacak.6 ay sonra işe giremeyenler eğer prim ödeme güçleri varsa isteğe bağlı sigorta sistemi içinde prim ödeyerek sistemde kalmaya devam edecek .Ödeme güçleri olmayanların ise primleri devlet tarafından karşılanacak.Tüm sigortalılar acil sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanacak .Ancak normal muayenede ,muayene ücretinin %10 ‘u hastadan katkı payı olarak alınacak.

ÜCRETSİZ İLAÇ :
Hastalığı önlemek için koruyucu tedbirlere ağırlık verilecek.Bu amaçla ücretsiz ilaç sistemine geçilecek.Tedavi edici ilaçlar katkı payı alınmaksızın verilecek.Ancak , doğrudan hastalığı korumaya yönelik olmayan ilaçlar için kademeli olarak %10 ila %50 arasında katkı payı alınacak.

ÇOCUKLAR ÖLMESİN :
18 yaşından küçük herkes sağlık açısından devletin koruması altına alınacak.Tüm çocuklar ‘devletin çocukları ‘ kabul edilecek ve her türlü sağlık hizmetinden ücretsiz olarak faydalanabilecek.Tüm ilaç ve aşılar çocuklara parasız olacak.Böylece hastaneye gidemediği için hiçbir çocuk ölmeyecek.

TANZİMAT KISKACI :
İnsan sağlığını tehdit eden bacalarından zehir saçan fabrikaların sebep olduğu hastalıklar sigorta tarafından tedavi edilecek .Ancak yapılan tedavi masrafları fabrika sahibinden tahsis edilecek.İş yerlerinde işçi sağlığını dikkate almayan iş verenler de tedavi giderlerini göze almak zorunda kalacak.


TASARI İLE İLGİLİ ÇEŞİTLİ GÖRÜŞLER

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU TASARISI

Söz konusu tasarı ;Emeklilik ve Genel Sağlık Sigortası sistemini tek bir yasada amaçlamaktadır.

1. İş verenlerin prim yükü artmaktadır.
Sisteme prim ödeme şeklinde devlet katkısı öngörülmesine rağmen söz konusu taslak işverenler üzerindeki sosyal güvenlik prim yükünü ağırlaştırmaktadır.

Taslağın 80. maddesinin 3. fıkrasında ise belli aylarda işçiye yapılan fazla ödemeler nedeniyle tavanın aşılması halinde aşan kısmın takip edilen aylarda mal edilmek sure5tiyle prime tabi tutulacağı öngörülmektedir.Bu işverenlere ek prim yükü getirdiği gibi çalışanları da son derece olumsuz etkileyerek tavanı aşan kısımdan takip eden aylarda işçi hissesine düşen primlerin kesilmesi , ellerine düşen net gelirde ciddi azalmalara dolayısıyla gelir dalgalanmalarına neden olacaktır.Diğer taraftan ‘Ayını Yardımlarla’ ilgili getirilen ve ücretin %30 ‘unu geçen kısmın esas kazanca tabi tutulacağına ilişkin düzenlemede işverenin prim yükünü arttırmaktır.

Yüksek sigorta prim oranları yeni yatırımların yapılmasını , yeni işçi alımını caydırmakta ve mevcut işgücü maliyetlerini yükseltmesi nedenleri ile ülke ekonomisine ve istihdama olumsuz etkileri olmaktadır.

2. Sistemde oluşacak açıklar prim artışı yoluyla işçi ve işverene taşıttırılmamalıdır.

Tasarı ile Türkiye’nin en büyük , en fazla sayıda insanı ilgilendiren , en kozmopolit mevzuat alt yapısına sahip kurumu oluşturulmaktadır.Tasarı 8 büyük sosyal güvenlik mevzuatını yürürlükten kaldırarak tüm bu uygulamaların tasarı hükümleri çerçevesinde standardize etme iddiasını taşımaktadır.

Belirtilen mevzuatın kendi içinde çözümü zor pek çok sorunu taşıdığı hatırlandığında , söz konusu tasarının uygulanabilirliği zor görülmektedir.Her mevzuat kendi içinde farklı tanımlar, farklı kavramlar ve farklı bir terminoloji geliştirmiştir.Tümünün tek mevzuatta eşitlenebilceği son derece zor görünmekte olup , tasarı hükümleri incelendiğinde de bu zorluğun çok daha derin olacağı ortaya çıkmaktadır.

Tasarıda getirilmek istenilen sistemin aktüeryal altyapısının da iyi oluşturulması gerekmektedir.Özellikle Bağ-Kur ve Emekli Sandığı ‘nın içinde bulunduğu mali kriz nedeniyle oluşan açıkların SSK açıklarından çok daha fazla olduğu dikkate alındığında , bu kurumların finansman dengesinin dizeltilmesinde işçi ve işverenlerce ödenen primlerin kullanılmasını gerektirecek düzenlemelerden kaçınılmalıdır.

3. “Alt işveren” ile ilgili getirilen düzenleme ekonomik ilişkilerin gerçeklerine ve ihtiyaçlarına uygun olarak düzenlenmelidir.

Tasarının 12. maddesinde “alt işveren” ile çalışan asıl işverenlere de alt işverenin sigorta yükümlülükleri nedeniyle müteselsil sorumluluk öngörülmektedir.

Bilindiği üzere alt işverenler asıl işverenden bağımsız ekonomik birimler olup özellik ve uzmanlık gerektiren ya da maliyet açısından daha makul fiatlara aynı işi yapabilmeleri nedeniyle tercih edilmektedirler.

Alt işverenlerin kendilerine ait işyerlerini bildirim yükümlülükleri bulunmakta birçok işverenle aynı anda çalışabilmekte ve çoğu zaman asıl işverenin faaliyet gösterdiği işkolundan farklı bir işkolunda faaliyette bulunmaktadır.

Böylesine birbirinden bağımsız işverenleri kendi aralarındaki ekonomik ilişkilerde sigorta yükümlülükleri nedeniyle müteselsil sorumlu tutmak ekonominin ve ticaretin genel ilkelerine aykırıdır.

4. İş kazasının tanımında son derece yanlış ifadeler kullanılmıştır.

Tasarının “iş kazasının tanımı , bildirilmesi ve soruşturulması” başlıklı 13. maddesinde iş kazasının tanımı yapılırken (e) bendinde , “sigortalının işe başlama ve işten ayrılma saatleri dikkate alınarak , mutad güzergahında veya zorunlu haller nedeniyle mutad güzergah dışında işe gidiş geliş sırasında “ ifadeleri ile iş kazası tanımı son derece genişletilmektedir.

Bireysel işe gidiş ve işten gelişlerde uğranılacak kazaların da iş kazası sayılması ile “iş kazası “kavramı son derece genişletilmekte ve işveren açısından haksız bir duruma sebebiyet verilmektedir.söz konusu tanımın genişletilmesi ile çoğu zaman hiç bir illiyet bağı kurulamayacak durumlarda bile sigortalının uğrayacağı kazalar nedeniyle işverenin sorumluluğuna gidebilecektir.Her tür kazanın iş kazası sayılması nedeniyle işverene karşı sosyal güvenlik kurumunca rücu davası , işçi tarafından da maddi ve manevi tazminat davası ile ceza davası açılması sonucu getirilmek istenilmektedir.

5. İşverene rücu ile ilgili kabul edilemez ifadelere yer verilmektedir.

Taslağın “iş kazası ve meslek hastalığı ile ihastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu ” başlıklı 21. maddesinde işverene rücu edilebilecek durumlar genişletilmektedir.

Maddenin ikinci fıkrasındaki iş kazasının sürecinde bildirilmemesi halinde bildirim tarihine kadar ödenecek iş göremezlik ödeneğinin işverenden tahsil edileceğine ilişkin hüküm ile üçüncü fıkrasında hastalık nedeniyle ödenecek geçeci iş göremezlik ödeneğinin işverene ödettirileceğine ilişkin hükümler iş dünyası açısından önemli sıkıntılara neden olacak niteliktedir.Türkiye’de sosyal sigorta sistemi güçlendirilerek zarar görenlere yapılacak sosyal sigorta yardımları olabildiğince gerçek zarara yaklaştırılmalı ve işverenlerin Sosyal Sigorta Kurumunca karşılanmayan zararlar nedeniyle işçi ya da hak sahiplerine karşı sorululuğu yabancı hukuktaki gelişim çizgisine uygun olarak işverenin kastı , bağışlanmaz kusuru veya en azından ağır kusuru ile sınırlanmalıdır.

Ayrıca norm ve standart birliğine ulaşma amacıyla hazırlanan yasa tasarısında “kamu” işverenlerine rücu edilemeyeceğini düzenleyen bir ifadenin aynı yasa metninde yer alması da kabul edilemez.

6. Sistemin bireysel emeklilikle bağlantısı kurulmalıdır.

7. Hakediş ödemelerinin yapılmasının münhasıran prim borcunun olup olmamasına bağlanması kabul edilemez.


Tasarının 90. maddesi doğrudan inşaat sektörüne yönelik son derece haksız pek çok düzenlemeyi içinde bulunduran kabul edilemez bir hükümdür.Tasarının 90. maddesiyle mevcut yükümlülükler yetmiyormuş gibi hakediş ödemelerinin yapılması ya da yapılmaması münhasıran prim borcunun olup olmamasına bağlanmaktadır.


8. Hasta sevk zinciri tam olarak kurulmadan genel sağlık sigortasına geçilmemelidir.

Tüm nüfusu doğumdan ölümüne kadar ilgilendiren ve mevcut çoklu yapıyı tamamen değiştiren tasarının genel Sağlık Sigortası’na ilişkin hükümlerinin uygulanabilmesi ancak hasta sevk zincirinin tam olarak sağlanmasına bağlıdır.Bu zincir kurulmadan geçilerek olan Genel Sağlık Sigortası mevcut sistemin daha da aksamasına yol açacaktır.

Bunun içinde sağlık alanında “ reform” olarak nitelendirilen yeni düzenlemelerin (sağlık tesislerinin tek elde toplanması ,Aile hekimliği müessesinin tüm ülkede uygulamaya geçmesi gibi ) uygulama sonuçları görüldükçe kapsamının genişletilmesi ve ülke çapında yaygınlaştırılmasını sağlayacak bir modelin benimsenmesini isabetli bulmaktayız.

Bir diğer önemli noktada kayıt sistemi ve sağlık kayıtlarına doğru ve hızlı erişimi sağlayacak teknik altyapıdır.Bu yapıdaki en ufak bir eksiklik ya da kopukluk , sistemin başarı şansını ve hizmete ulaşımı ortadan kaldırabilecektir.

Başkan Kılıç: Reform olarak açıklanan Sosyal Güvenlik, sistemin sorunlarını çözmekten uzaktır. Sosyal güvenliğin tek çatı altında toplanmasına karşıyız.


Kaynak:



Benzer Konular

30 Kasım 2011 / Gabriella Türk ve İslam Dünyası
29 Ağustos 2009 / DiLaHaNıM Hukuk
7 Mart 2012 / Misafir Soru-Cevap
29 Ağustos 2009 / DiLaHaNıM Hukuk