Arama

Asla Bitmeyen Konu - Sayfa 35

Güncelleme: 22 Kasım 2018 Gösterim: 506.249 Cevap: 3.537
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
24 Mart 2007       Mesaj #341
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
Sevmek inanmaktır.

Sponsorlu Bağlantılar
Sevmek yaşamaktır.

Sevdiğini kendisi gibi, kendisinden de çok duyumsamaktır.

Sevmek sevdiği olmaktır.

Sevmekte ikilikler kalkar, bir olmalara gidilir. İki ten, iki kalp, iki gönül yoktur sevgide. Tek bir kalp olunur, tek bir yürek olunur.

Sevmek paylaşmaktır . Sevdiğiyle sevdiğini paylaşmaktır. Sevdiğiyle kalbini bölüşmektir sevmek. Ki tek kalp olunsun.

Sevgide son yoktur. Sevgiler hiçbir zaman son bulmazlar. Biten sevgiler yoktur, bitmiş gibi görünen sevgiler vardır. Vazgeçiş de yoktur sevgide. Yaşandıkça yaşatılır sevilen. Ama kimi zaman sevgili için kimi zamansa sevginin bir gereği olarak saklanır bu aşklar. Vazgeçiş yoktur, vazgeçmiş gibi görünmek vardır o yüzden.

Sevmekte istemek yoktur. Sevgilinin olduğu yerde son bulur istekler. Bir şey varsa istediğin bu senin için değil, sevgili için istediğindir. Ondan O'nun adına istersin. O'nu daha sonsuz sevebilmek için istersin. Sevme özgürlüğünü istersin, kabul edilmesini istersin. İstersin ama bir gün gelir bu istekler de son bulur. Kendinden istersin artık. Sevgiliyi daha çok sevmek istersin kendinden. Sonsuz kılmak istersin. Bu yolda sevgili olur mu, olmaz mı bunu sevgilinin isteği belirler.

Sevmek sevgiliyi istememeyi öğrenmektir. Sevmek sevgiliyi sevgili olmadan sevmektir.

Sevmek; sevmek istemektir.

Sevmek, beklememektir. Beklentilerin son bulduğu bir duraktır o. Öyle ki tüm gerçekler, tüm dünya silinir gider. Ne O'ndan anlasılmayı beklersin, ne onu anlamayı. Ne onun gelmesini beklersin, ne onun Leyla, Mecnun olmasını. Beklediğin bir şey yoktur sevmeyi becermek dışında.

Sevmek, gücenmemektir.

Sevmek sevgililerin hiçbir sözüne üzülmemeyi ögrenmek demektir.
Sevgilinin ölüm hançerine bile hayır dememektir sevmek. Onun vuruşuna, onun tokadına alınmamaktır, sevgiliden gelen her hareketi ve her sözü kabullenmektir. İhanetlere, hainliklere bile üzülmemektir. Sevgiliden gelen öl emrine bile ölürüm diyebilmektir. Kendi elleriyle kalbini bir bıçak ucuna koymaktır sevmek.

Sevmek ölmektir.

Sevmek, ölmesini bilmektir.

Sevgili için yaşamaktır. Onun eli, kolu, gözü, kalbi olmaktır. Ama artık onun bir şeyi olunmadığı bir zaman ölmesini bilmektir! Sevmek, vermektir. Sevmek sevdiği için almasını bilmektir. Almamaya yemin ederek vermektir. Ama almalarda kurtaracaksa sevgiliyi almasını bilmektir sevmek!

Sevmek, tükenmektir. Sevmekten ölürken tekrar varolmaktır o sevgiden.

Sevmek sevgilinin gel deyişine hayır demektir. Sevgilinin aşkıyla boğuşurken, yüzerken o aşk denizinde sevgilinin uzanan eline hayır demektir.

Sevgilinin bakan gözüne bakmamaktır sevmek. Ağlayan gözlere şefkat ve tebessümle yanıt verebilmektir.

Sevmek, sevgili olmaktır. Sevgilinin yüzündeki gülücük olmaktır. Onu yaşama döndürecek bir damla su olmaktır. Sevmek sevgilinin limanı olmaktır. Sevmek sevdiğinin canı olmaktır. Onun ölümü isteyebileceği canı olmaktır. Sevmek yangın olmaktır. Yanmaktır, kor olmaktır. Dağ olmaktır, evren olmaktır. Her şey olmaktır, hiç olmaktır. Alev olup girmektir gönüllere.

Sevmek yürümektir gönüllerde.

Sevmek güvenmektir.

Sevmek onaylanmaktır.

Sevmek sevgiliye bir nefes gibi, bir ses gibi yakın olmaktır. Sevmek çok ötelerde olsa bile yaşamak ve yakın olmaktır sevgiliye. Yakınlılıktır, doğallıktır, özdenliktir sevmek.
Yalansızlık, içtenlilik, ölümsüzlülüktür sevmek. İlk insanın, Havva'nın Adem'in saflığını ve temizliğini, çocuk masumluğunu taşımaktır sevmek.

Gözyaşı olmaktır, yağan yağmur olmaktır. Bir sonbahar mevsiminin sarı yaprağı gibi yalnız olmaktır sevmek.

Sevgilisizken sevgiliyi sevmektir.

Sevmek üşümektir. Sevgilinin yokluğuna üşümektir.

Sevgiliyle her şeyi göze almaktır sevmek. Ki sevgilinin olduğu cehenneme yürümektir. Sevgilinin olmadığı Cennete de gitmemektir sevmek.

Sevmek, sevgiliyi cennet etmektir.

Sevmek bir olmaktır.

Sevmek yaşamaktır.

Ve sevmek inanmaktır.

Sevmek bir başkasının hayatını yaşamaktır.

Sevmek sevmesini haketmektir.

Sevmek sevgilinin baktığı yerde, sustuğu yerde olmaktır.

Sevmek sevgilisiz geçen gecelerin sabahına varmaktır.

S
evmek saz benizli sabahlarda yaşamaktır sevgiliyi.

Sevmek sevmesini bilmektir.

Sevmek ölmesini bilmektir.

Sevmek SEVMEK olmaktır.

AŞK olmaktır.
Aşk bir kere sevmektir.
Sevmek aşkın kendisi olmaktır.
Ölümü Özlemeyen Aşkı Anlayamaz.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #342
vain - avatarı
Ziyaretçi
Okuyun lütfen Çok ilginç bir öykü

Sponsorlu Bağlantılar
Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş.
Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu. Düşmüş işte.
Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de toprak dökülmüştü.
Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm.
Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde. Ayıptır söylemesi, anırdı yani.
Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü.
Zavallı eşeği kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış.
Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı.
Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı.
Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez.
Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek.
Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar.
Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü.
Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi .
Ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. Köylüler ağzı açık bakakaldı.

Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Ne bazeni, çoğu zaman.

Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur.

Bunlarla başetmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır.

Kör kuyuda olsak bile...

Sevgiyle...
.


NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #343
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Erken teşhis lütfen!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #344
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Genç bir Yönetici, yeni Jaguarı içinde kurulmuş,biraz da hızlıca, bir mahalleden geçiyordu.

Park etmiş arabaların arasından yola fırlayan bir çocuk olabilir düşüncesiyle dikkatini daha çok yol kenarına vermişti. Bir şeyin yola fırladığını görünce hemen fren yaptı ama aracı durana kadar gecen mesafede yola çocuk fırlamadı.
Bunun yerine, yepyeni arabasının yan kapısına büyükçe bir tas çarptı.Adam hızlıca frene yüklendi ve taşın fırlatıldığı boşluğa doğru geri geri gitti.Sinirlenmiş olan genç adam arabasından fırladı ve taşı atan çocuğu kaptığı gibi yakında park etmiş olan bir arabanın gövdesine sıkıştırdı.

Bunu yaparken de bağırıyordu:
Sen ne yaptığını sanıyorsun serseri? Bu yaptığın ne demek oluyor?O gördüğün yepyeni ve pahalı bir araba ve attığın o tasın mahvettiği yeri düzelttirmek için kaportacıya bir suru para ödemek zorunda kalacağım.

Neden yaptın bunu???'
Küçük çocuk üzgün ve suçlu bir tavır içindeydi:
"Lütfen, amca, lütfen kızmayın.Ben çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim, bilemedim.Taşı attım çünkü işaret etmeme rağmen diğer arabalar
durmadı"



çocuk gözlerinden süzülen yasları elinin tersiyle silerek park etmiş bir aracın arkasına işaret etti:"Abim orada. Yokuştan aşağı yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü ve ben onu kaldıramıyorum."
Çocuğun simdi hıçkırıklardan omuzları sarsılıyordu ve şaşkın adama sordu:

"Onu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturtmama yardim edebilirmisiniz? Sanırım abim yaralandı ve benim için çok ağır."

Ne diyeceğini bilemez halde, genç yönetici boğazındaki düğümden yutkunarak kurtulmaya çalıştı.Yerde yatan sakat çocuğu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturttu, cebinden temiz ve ütülü mendilini çıkartıp, çeşitli yerlerinde oluşmuş ve kanayan yara ve sıyrıkları dikkatlice silmeye çalıştı. Bir şeyler söyleyemeyecek kadar duygulanmış olan genç adam,abisinin tekerlekli sandalyesini iterek yavaş yavaş uzaklaşan çocuğun ardından bakakaldı.



Jaguar marka arabasına geri dönüşü yavaş yavaş oldu ve yol ona çok uzun geldi.arabanın yan kapısında tasın bıraktığı iz çok derin ve net görülür şekildeydi ama adam orayı hiçbir zaman tamir ettirmedi.Oradaki izi, su mesajı hiç unutmamak için sakladı:
"Hiçbir zaman yasamın içinden, seni durdurmak ve dikkatini çekmek için birilerinin tas atmasına mecbur kalacağı kadar hızlı geçme. Tanrı ruhumuza fısıldar ve kalbimizle konuşur. Bazen, onu dinlemek için vaktimiz olmuyorsa,bize tas fırlatmak zorunda kalır.Fısıltıyı dinle. veya taşı bekle.
Secim senin
"

Bir insani fark etmek için 1 dakika,

Onun hakkında fikir üretebilmek için 1 saat,

Ondan hoşlanabilmek için 1 gün

Onu sevebilmek için 1 hafta

Ama Unutabilmek için bir omur yetmezmiş.....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Mart 2007       Mesaj #345
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
...HaYaLLeRiMDeN DüSeRKeN, HaYaTıN DiKeNLi TeLLeRiNe TuTuNMa ÇaBaMDıR ELLeRiMDeKi KaNLaR...
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
28 Mart 2007       Mesaj #346
vain - avatarı
Ziyaretçi
iyiliğinde derecesi varmış öğrendim ...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Mart 2007       Mesaj #347
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

"Aşk söze sığmaz, Dünyanın her cüzü, her parçası aşıktır aslında. Her parçası bir buluşma sarhoşudur fakat onla sırlarını sana söylemezler. Çünki sır layık olandan başkasına söylenmez. Eğer şu gök yüzü aşık olmasaydı, Göğsü gönlü böyle saf ve lekesiz olurmuydu? Eğer güneşde aşık omasaydı, onun yüzünde bu pırıltı, bu ışık bulunurmuydu? Eğer deniz aşktan habersiz olsaydı, böyle dalgalanabilirmiydi? Ey aşk yoluna düşen kişi, Yüzünü kendine çevir, yüzüne bak. Ey aşık, sana aşık olan ancak sensin. Senden başkası değil."



Mevlana
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
29 Mart 2007       Mesaj #348
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Ekmek parası.
damla1995 - avatarı
damla1995
Ziyaretçi
29 Mart 2007       Mesaj #349
damla1995 - avatarı
Ziyaretçi
Üstüme iyilik sağlık a Dostlar,
Ceza Rap yapar çok kötü tostlar
Bokslarınızı Bakıma alın a foslar
Dostlarınıza yakın olun a be kozlar
elinize geçti neredesin a Popstar?
Lostra salonu ayakkabı boya kostar,
Az konuşana kurdele takacaklar,
Kara tahtaya da Ceza Yazacaklar.

yükselen ben değilim bak asansör, şayet beni uçarken gördüysen senin gözün kör, peşimde onlarca yalaka sahte post var,
eninde sonunda yalnız bırakan o dostlar, bir bakayım derken şöyle, ben içine girdim öyle, bu ortam işte böyle, bu nasıl iş söyle, ipi kopmuş alemin, çivisi çıkmış dillerin, inadım inat giderim tersine dilim fenerim, yol uzun ve pek dikenli çok uzun lan ben tükendim, yoksunum biçare kimi zamanda yalnızım, avare gezdim bak ne hale geldim, kim nasıl baktıysa öyle gördü ben buyum, nokta koyduk bitti, her bir yandan çektiler şu etime saplı kancaları, ve her gün engel ettiler belli var bir korkuları, bu yerli plaka korkutur, herkes sanar dengimdir, kimse bilmez ancak ceza nefretten de eskidir.

plaka yerli bak, sırtı terli çok ve başı dertli vah, eski hali yok,
ne olacak, yükselen ben değilim bak alçalan duvarlar...

öyle dar bir yerdeyim ki dünyam pek küçüldü, tek bir yanlış çok gözüktü geldiğim yer hep gürültü, pek sıkıntı çekti millet sabreden kazandı, benimle raks edenlerin kaçında var yürek, bir çok çakal rap in önünde tek bilek, birçok kanal taraflı yazdı gazeteler yalan, ve çok samimi dostlarım var, en önemlisiyse biliyorum ki yükselen ben değilim alçalan duvarlar sadece ve sadece, çok fazla dikkat çektik bu taktik değildi, gene de kapladı herkesi panik, buna tanık olan her genç tarihi yazsın, bir işe yaramazsa bu durur en alt katta, bir bakmışsın teker teker dökülmüş tüm dostlar, ne ad nede sanın kalır ve unutulur gidersin, yükselirken ekmek yerken, yere düşerken saçmalarsın, hiç süren yok suyun ısındı güneş doğdu kuyu kazılmaz.

plaka yerli bak, sırtı terli çok ve başı dertli vah, eski hali yok,
ne olacak, yükselen ben değilim bak alçalan duvarlar...

dört koldan taciz çok belli bariz, makas alır kızlar yanaktan erkeklerse diss, farklılaşma çabası içine girdi herkes,
ghettolarda bile mohikan var oğlum, her bir kafada farklı ses, farklı vizyon her sokakta yükselir duvarlar, yabancı marka giydi her kesimden muhalefetler, ellerinde boş bir defter yazıldı aynı şeyler, daim kullanıldı aynı renkler anlaşılmaz boş resimler, ömür de belli ineceğin o katta,
düşeceğiz birlikte belki sanma kurtuluş var, kader bu belli olmaz kaçar gider yanından herkes,
zaten biz birer hiçiz şayet bu böyle olmasaydı unutulur muydu o eski sesler, bulut olursa yağmur beklenir güneşli günler çok yakın, ve rüzgarım hep esti, kısa bir not sazın içinde şeytan yok, 77 Üsküdar yani bu plaka yerli...

plaka yerli bak, sırtı terli çok ve başı dertli vah, eski hali yok,
ne olacak, yükselen ben değilim bak alçalan duvarlar...

haha!
ceza
2006
yerli plaka
plakam yerli sırtım terli
istanbul anadolu yakası
üsküdar-kadıköy
digitoryum hicort
ha!
ben hep burdayım
plakam yerli
yerli plaka 2006
ha!ha!


Msn Note Msn Note Msn Note
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
29 Mart 2007       Mesaj #350
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Siyaset.

Benzer Konular

7 Ocak 2018 / ahmetseydi Forum Oyunları
29 Kasım 2016 / Kral_Aslan X-Sözlük