Arama

Asla Bitmeyen Konu - Sayfa 37

Güncelleme: 22 Kasım 2018 Gösterim: 506.249 Cevap: 3.537
P.u.S.u - avatarı
P.u.S.u
Ziyaretçi
6 Nisan 2007       Mesaj #361
P.u.S.u - avatarı
Ziyaretçi
fundaa9vy

Sponsorlu Bağlantılar
Son düzenleyen asla_asla_deme; 7 Nisan 2007 12:53
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Nisan 2007       Mesaj #362
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aşk denilen şey...

Sponsorlu Bağlantılar
Belki de bir hayalin peşinden yıllarca koşabilmektir, ya da koşmayı düşünebilmektir aşk. Üstelik yitip giden, hızla geçen zamanın sonunda o hayali hiç gerçekleştirememe olasılığına rağmen...

Günleri, geceleri bir odaya kapanarak geçirirken, bir telefon çığlığına, bir kapı ziline ömrün yarısını verebilmeyi düşünmektir... Ya da duyulacak bir sesle, sevgilinin yüzündeki bir gülüşle, gözlerindeki bir ışıltıyla, ömrün üzerine bir ömür daha ekleneceğini hissetmektir aşk...

Her şey çok iyi giderken, mutluluk ormanına her gün yeni fidanlar ekerken, insanların sana ve ona gıpta ile baktığını düşünürken bir anda onsuz, diğer yarınsız, kalabileceğin fikrinin seni deli etmesidir... Tam da ona hayatını bağlamışken, onsuz yapamayacağını, onsuz nefes bile alamayacağını düşünürken, bir gün yapayalnız kalma korkusunun bütün vücudunu titretmesidir aşk...

Terk edildiğinde hayata küseceğini, suçlayacak yüzlerce insan ya da neden bulacağını, kin tutacağını, intikam yeminleri edeceğini bilmektir... Bir özlem şarkısının içini eriten ezgilerinin veya seni bambaşka mekanlara sürükleyen mısraların kulağından girip, yüreğine doğru akmasına sonra gözlerinden damla damla dışarı taşmasına engel olamamak ve zaten engel olmaya güç bulamamaktır aşk...

Aylarca görmediğin, tenine dokunmadığın, kokusunu doyasıya ciğerlerine çekemediğin ve hatta sesini bile duymadığın birisine hala tüm hücrelerinle bağlı kalabilmektir, delicesine özlemektir aşk... Tutkun yüzünden aptallıkla suçlanmayı göze almaktır... Sana aptal diyenlere söylenecek söz bulamazken, başın öne eğilip gözlerinden akan gözyaşlarına rağmen, yüreğinin onu seviyorum diye haykırmasıdır aşk...

Plansız, hesapsız, ölçmeden, biçmeden kaygısızca ama her olumsuzluğu da göz önüne alarak kendini bırakmaktır... Güçtür aşk ve zordur aşkı yaşamak. Her pisliğe, vurdumduymazlığa, kalleşliğe, iki yüzlülüğe karşı kazanılmış bir zaferdir. Yarını hiç düşünmeden sadece içinde bulunduğun anın hazzını bütün benliğinde hissedebilmektir. Sayılarla harflerle belirlenmiş her şeye meydan okuyan bir belirsizliktir... O belirsizliğin içinde savrulurken bir sonraki günü dakikası dakikasına planlamanın ne kadar saçma olduğunu görebilmektir aşk.

Ve aslında hiçbir benzetmenin, hiçbir tarifin aşkı tanımlayamayacağını bile bile, aşk üzerinde yazma, söz söyleme cesareti gösterebilmek, o yazılanları, söylenenleri okuyabilmek, dinleyebilmektir aşk...

damla1995 - avatarı
damla1995
Ziyaretçi
7 Nisan 2007       Mesaj #363
damla1995 - avatarı
Ziyaretçi
1175299794Basliksz
Son düzenleyen asla_asla_deme; 7 Nisan 2007 12:52
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
7 Nisan 2007       Mesaj #364
vain - avatarı
Ziyaretçi
aşk insandan çok şey götürür belkide yıkar yakar tabiki öğrettikleri var ama ya götürdükleri .birde insanın çiğ süt emme durumları varsa daha köütüdür hep acı çeken bir taraf olur belki eninde sonunda düzelir o çiğ süt emen insan ama ya karşısısndakine günah değilmi onu bekleyene kadar ne cok yıpranmıştır ne çok üzülmüştür giden şeyleri kim getirebilirki ..........
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Nisan 2007       Mesaj #365
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Düşüncelerin neyse hayatın da odur. Hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşüncelerini değiştir.



- William Shakespeare -
DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
9 Nisan 2007       Mesaj #366
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
anne karnındaki bebeğin günlüğü..
5 Ekim: Bugün var edildim. Buradayim. Varim. Müthis bir duygu bu. Var oldugumu henüz annem ve babam bilmiyor. Bir elma çekirdeginden bile küçügüm. Ama ne de olsa, ben benim. Varim ya! Bu bana yetiyor. Henüz bedenim belli belirsiz, yüzüm yok ama, varligimi ve benligimi hissedebiliyorum. Bir kiz olacagim ve baharda çiçekleri sevecegim.

19 Ekim: Biraz büyüdüm. Kimildamam mümkün degil. Annem henüz farkinda degil ama onun kaniyla besleniyorum. Kalbini dolasip gelen simsicak kan bana geliyor. Beni sevecek bir kalbin kipirtilarini simdiden hissediyorum. Annem beni çok sevecek. Annem için güzel bir sürpriz olacagim.

23 Ekim: Hiç göremedigim bir el agzimi biçimlendirmeye basladi. Dudaklarimda onun dokunusunu hissediyorum. Bu "el"in dokundugu yerler dudagim damagim oluyor. Düsünün bir yil sonra bu elin dokundugu yerde tebessümler açacak, gülecegim. Dudagimdan ve dilimden sözler dökülecek. Herhalde önce "Anne!" diyecegim. Anne duyuyor musun beni? Seninle konusacagim. Sana gülecegim. Kimilerine göre hâlâ daha var degilmisim... Nasil olur? Varim ve gülücükler sunacak dudaklarim da olmak üzere ya... Hem sonra bir ekmek kirintisi ne kadar küçük olursa olsun yine ekmektir. Öyle degil mi annecigim? Ah bir konusabilsem!

27 Ekim: Bugün pek mutluyum. Içimde tatli bir kipirti basladi. Artik bir kalbim var. Kalbim atmaya basladi. Hayatim boyunca böyle atip duracak. Sevgilerle dolduracagim kalbimi. Tipki anneminki gibi... Annem bedeninde iki kalbin birden atmaya basladigini bilseydi ne kadar sevinirdi! Duyuyor musun anne?

2 Kasim: Her gün biraz daha büyüyorum. Kollarim ve bacaklarim da biçimlenmeye basladi. Hele bir büyüsün kollarim bak nasil kucaklayacagim seni annecigim. Su ayaklarim da tamamlansin da, beraber çiçekli bahçemizde yürürüz. Belki birlikte okula gideriz.

12 Kasim: Ah evet... Bunlar, bunlar ne kadar sevimli ve küçük seyler. Aman Allah’im parmaklarim da çikmaya basladi. Bunlarla çiçek toplayacagim, annemin elini tutacagim, kalem tutacagim. Belki de güzel bir siir yazacagim. Annecigim, orada misin? Ellerimi ellerinin arasina koymak için sabirsizlaniyorum.

20 Kasim: Oh, nihayet.. Annem doktora gitti. Burada oldugumu ögrendi.. Yasasin! Doktor teyze özel bir cihazla gördü beni. Ultrason diyorlarmis. Resmimi bile çekti. Sevinmiyor musun annecigim? Seneye kalmaz kollarinin arasinda olacagim...

25 Kasim: Artik babam da burada oldugumu biliyor. Fakat henüz kiz oldugumun farkinda degiller. Onlara sürpriz yapacagim..

10 Aralik: Bugün yüzüm tamamlandi. Artik iki güzel gözüm, bir küçük burnum, dudaklarim ve yanagim var... Anneme benziyorum galiba...

13 Aralik: Artik çevreme bakabiliyorum. Etrafim çok karanlik ama olsun. Yine de mutluyum. Yasiyorum ve varim. Kisa bir süre sonra gün isigini görebilecegim, renkleri ve çiçekleri taniyacagim. Rüyamda gördüm. Dünyada gökkusagi diye bir sey varmis.. Onu çok merak ediyorum.. Annecigim, babacigim sizin yüzünüzü de görecegim. Tanisacagiz.... Mutlu olacagiz. Gülüsecegiz..

24 Aralik: Kulaklarim daha iyi duyuyor artik. Annecigim, senin kalbinin seslerini duyuyorum. Benim kalbimin atislarini da sen duyabiliyor musun? Hatta sesini bile taniyabiliyorum. Sesin ne kadar tatli... Hiç duymadigim bir sey bu... Güzel ve saglikli bir kiz olacagim. Kollarinda uyuyacagim, yüzüne bakacagim, o tatli sesini dinleyecegim. Benim için ninni de söyleyecek misin annecigim? Sen de beni özlüyorsundur mutlaka... Beni koklayacaksin.. Çok seveceksin, degil mi?

28 Aralik: Anne burada bir seyler oluyor. Doktor abla neden mutsuz bakiyor böyle... Sen aci çekiyor gibisin. Kalp seslerin degisti... Sustun. Benimle niye konusmuyorsun anne? Anne... Anne... Annecigim... Yüzümde soguk bir sey hissediyorum. Anne, yüzümü parçaliyorlar... Anne bir seyler yap... Anne... Kolumu çekiyorlar,nefesim kesildi sanki anne... Canim yaniyor anne... Anne... Ayaklarimi parçaliyor bu sey anne... Beni sana baglayan damari kopardilar anne... Anne kalbimi parçaliyorlar... Annecigim... Anne... Anne... An...


Ve hemsire sunu der: "Kürtajiniz tamamlandi hanimefendi. Geçmis olsun!"
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Nisan 2007       Mesaj #367
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hiç kimse değişime karşı değildir. Yeter ki ucu kendisine dokunmasın.


- Ahmet Hamdi Tanpınar -


Hayat yaşla değil, yaşamakla anlaşılır.

- André Gide -


Yapacağım diye vakit geçirme, yaptım de!


- Plautus -
Son düzenleyen Blue Blood; 15 Mayıs 2007 14:27
Miriel - avatarı
Miriel
Ziyaretçi
11 Nisan 2007       Mesaj #368
Miriel - avatarı
Ziyaretçi
Çocukken geceleri yıldızlara bakardım...
Başımı gökyüzüne kaldırır heyecanla yıldızları sayardım; kaçında aşk vardı, kaçından böyle görünürdü gökyüzü, kaçında denizler bu kadar güzel ve kaçında aşk maviydi...

Yıllar sonra senin gözlerinde gördüm yıldızları...
Gözlerinde o çocukluk heyecanımı yaşadım yeniden. Mavi denizleri, mavi gökyüzünü, mavi aşkı gördüm... Belki de onun için sen gözlerini kapattığında sönüyor yıldızlarım...

Gözlerinden bir yol çizdim kendime, yıldızlara tutunarak ulaştım aşka...
Aşk maviydi; gözlerinde aşka bulandım... Şimdi belki de bu yüzden; gözlerini kapadığında yolumu kaybedişim...

Şiirler okurdum gökyüzüne bakarak; nefesimden cam buğulanırdı...
Adımı yazardım
o şiirli buğuya, yanında bir boşluk bırakarak...
Sonra yanına eklenecek mavi aşkımı hayal ederdim saatlerce... Şöyle olmalı, böyle bakmalı, böyle konuşmalı...

Şimdilerde gözlerine bakarak şiirler okuyorum içimden, sen duymuyorsun...
Gözlerinin buğusuna adımı yazıyorum, yanına da mavi aşkımı; yani seni...
Kapasan gözlerini, buğusu silinecek, adım silinecek gözlerinden, aşk silinecek...

Bir şiir okuyorum soğuk cama yaslanıp;

"Yokluğun cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum kapama gözlerini" diye biten...

Şimdi gözlerini kaparsan; gözlerindeki yıldızlar sönecek...
Şimdi gözlerini kaparsan; maviler çok üşüyecek...
Son düzenleyen Blue Blood; 14 Nisan 2007 21:19 Sebep: mp3 yasaktır.
DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
11 Nisan 2007       Mesaj #369
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
VIETNAM`DAN DÖNEN ASKER Vietnam'da savaştıktan sonra, sonunda evine dönmekte olan bir asker hakkında bir hikaye anlatılır;
Asker San Francisco'dan ailesini arar:

- Anne baba, eve dönüyorum, ama sizden bir şey rica ediyorum. Yanımda bir arkadaşımı da getirmek istiyorum.
- Memnuniyetle, onunla tanışmak isteriz diye cevapladılar.
Oğulları,
- Bilmeniz gereken bir şey var diye devam etti.
- Arkadaşım savaşta ağır yaralandı. Bir mayına bastı ve bir koluyla ayağını kaybetti. Gidecek hiçbir yeri yok ve onun gelip bizimle kalmasını istiyorum.
- Bunu duyduğuma üzüldüm oğlum. Belki onun başka bir yer bulmasına yardımcı olabiliriz.
- Hayır, anne, baba onun bizimle yaşamasını istiyorum.
- Oğlum dedi babası, bizden ne istediğini bilmiyorsun. Onun gibi özürlü biri bize korkunç bir yük olur. Bizim kendi hayatımız var ve bunun gibi bir şeyin hayatımıza engel olmasına izin veremeyiz. Bence bu arkadaşını unutup eve dönmelisin. O kendi başının çaresine bakacaktır.
Oğlu o anda telefonu kapattı ve ailesi ondan bir süre haber alamadı. Ama birkaç gün sonra, San Francisco polisinden bir telefon geldi. Oğullarının yüksek bir binadan düşüp öldüğünü öğrendiler. Polis bunun intihar olduğuna inanıyordu. Üzüntü dolu anne baba hemen San Francisco'ya uçtular ve oğullarının cesedini tespit etmek için şehir morguna götürüldüler. Onu tanıdılar ve bilmedikleri bir şey daha öğrenince dehşete düştüler. Oğullarının sadece bir kolu ve bir bacağı vardı !...
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
15 Nisan 2007       Mesaj #370
vain - avatarı
Ziyaretçi
Yaşama dair...
sadece kendin yaşamda acı çekmiyosun senin gibi hatta senden daha zor durumda olanlar var herzaman şükret....

Benzer Konular

7 Ocak 2018 / ahmetseydi Forum Oyunları
29 Kasım 2016 / Kral_Aslan X-Sözlük