Arama

Anlayana - Sayfa 160

Güncelleme: 26 Kasım 2018 Gösterim: 626.203 Cevap: 3.995
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
17 Eylül 2008       Mesaj #1591
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Ya Öl Bir Asır Orda Yada Gel Bir Adım

Sponsorlu Bağlantılar


Düş penceremin pervazından
Yoruldum...
Yoruldum artık
Kan oturdu gözlerime,
Uykusuzum...
Ya git bir asır
Dünyamdan,
Yada gel bir adım
Geceler kıvrım kıvrım,
Rüzgar uğultusuyum...

Ay çenesini dayamış
Bakıyor dalgın,
Huzursuzum...
Yürek dile gelir sızlanır
Sorumsuzum...
Ya dur bir asır
Uzakta,
Yada gel bir adım
Ateşten pervane
Kolum..kanadım...
Korsuzum...

En tenha yerim oldu
Yalnızlığım.
Yalnızım...
Kaldığım dipsiz kuyuda
Işıksızım...
Lacivert geceye asılmış
Alazım...
Ya öl bir asır
Orda
Yada gel bir adım.


Konca Ata

SiyahLALE - avatarı
SiyahLALE
Ziyaretçi
18 Eylül 2008       Mesaj #1592
SiyahLALE - avatarı
Ziyaretçi
Yakılmış Mektup

Sponsorlu Bağlantılar
Sana bu mektubu uzaklardan yazıyorum
Adresini çoktan unuttum
Bir şiirin şişesine kalbimi koyup
Sulara bırakıyorum...
Ah benim eski türküm
Ah benim hazin öyküm
Yanılışım, yenilişim
Ne yaptıysam seni mutlu edemedim
Oysa, bir kemanım vardı bir de sen
Acımadın, ezdin beni, üzdün
Hiç anlamadın
Yavrusuna yanan bir anne gibi
İçime gömdüm depremlerimi
Ceketimi alıp gittiim
Derin derin iç çekişim, bu yüzden
İnadına suskundum oysa
İnadına vurgun
Geç uslandım
Sen görmedin amaa
Altı mosmor gözlerimde ıslandım..

En çok en çok istavriti severdin
Sıkıp limonu maydanoza,
Şaraba vururdun hani
Eski bir kasette bizim şarkımız
Alıp götürürdü seni
Salaş meyhanelerde
Ve kumsaldaki ayak izlerinde
Kırılan hayallerim ümitlerim
Ve seni bekleyişlerim
Her yağmur akşamında

Daha bir mutluyduk o günler
Herşeye rağmen özgürdük
Kitap alacak paramız olmasa da
Ucuz tütün içsek de
Pahalıydı düşlerimiz
Ne kadar çok isterdim şimdi
Bu şarkımı duymanı
Kanayan bir gül misali
Saçlarına taktığım
Suskun çığlıklarıyla inleyen şu kemanı
Ki, her notası ödeşmenin
Ve hayatla yüzleşmenin katranı

Hatırlar mısın
Parasız kalmıştık da bir gün
Kardeşinin kumbarasını boşaltıp
Konsere gitmiştik
İmzasını almıştık sevdiğimiz şarkıcının
Birlikte fotoğraf çektirmiştik
Bir şişe gazozu
Ve kaşarlı tostu bölüşmüştük
Hey gidi hey..
Az mı şiir yazdık ders kitaplarına
Otobüse biletsiz mi binmedik
Komaya mı girmedik
Her beşiktaş maçında..
Şimdi bir hastane akşamının yorgun penceresinde
Maziye dalıp dalıp gitmelerimsin artık
Ne kemanım var yanımda
Ne de sen varsın

Mevsimlerden hüzün
Aylardan pişmanlık ve karanlık
Sen ki bu mektubu saklayacaksın
Öpüp öpüp koklayacaksın belki
Ve artık gelmeyeceğimi bile bile
Bekleyeceksin...

Ah benim eski türküm
Ah benim hazin öyküm
Yanlışım, yanılışım
Seni hiç üzer miyim
Ben bu mektubu defalarca yazmış,
Defalarca yakmışım!

Alıntı
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
18 Eylül 2008       Mesaj #1593
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Değermi...




Bir ömür düşün
Cefayla geçen
Ağlamakla geçen
Her gün ızdırap dolu
Her gün ağlatan
Soğuk gecelerde
Çoluk çocuk
Sobasız
Aşsız geceler...
Garip ağlıyor
Perişan...
Yokluk içinde
Hayatı sefalet
Gönlü ağlıyor
Umutları kırgın
Yüreği yanıyor
Ama yinede
Tüm zorluğa rağmen
Hayata şükreden
Hayat fırsat verip... gülmesede garip......

Bir ömür düşün
Zevk içinde...ömür ne çabuk geçiyor diyen
Sıcak sudan soğuk suya elini deymeyen
Hayatın zorluğunu anlamını bilmeyen
Tepeden bakıp eldekine hiç şükretmiyen...
Sakın ola...
Kanaat etmek varken isyan olmasın
Güle su dökmek varken güzelliği için kopmasın
Sevgi bir gül ile olmaz bırakta kalplerde kalsın
Ne olur umutlarda solmasın.. güllerde solmasın

Her şeye rağmen hayat güzel değilmi
İnsanız hep..kalpleri kırmak güzelmi
Huzur içinde yaşamak varken dünyada
Menfaatler için değişmeye değermi....



Ali Adıyaman
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
18 Eylül 2008       Mesaj #1594
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
ANLATAMADIĞIM

Anlatamadığım
Başka bir sevda
Sana tutkunluğum...
Utangaçlığım
Hevesim.
En kötüsü
Unutmuş çarpmayı
Deli yüreğim.
Esirgediğim eserin
Bende saklı.
Hayalin tutsağım.
Koynuma kaçan buz gibi
Ürpertse adın
Adın heyecan.
Dudaklarımda tuzsa tadın
Tadın kaynağım.
Lakin ;
Dillenen gençliğime
Özlemim.
Günaha doymuş
Dilenen bedenim.
Heyhat ;
Üç gün ömürde
Varsa sevmeye gücüm
Kalan ;
Ele verilecek can mıdır ?
El midir elde olmayan ?
Oysa,
Anlatamadığım
Başka bir sevdadır
Sana tutkunluğum...

Ulviye SAVTUR
SiyahLALE - avatarı
SiyahLALE
Ziyaretçi
18 Eylül 2008       Mesaj #1595
SiyahLALE - avatarı
Ziyaretçi
Ve Yağmur Yağıyordu Bir Şehrin Üstüne

Ve Yağmur Yağıyordu Bir Şehrin Üstüne
Bardaktan Boşalırcasına
İnsanlar Kuşkuluydu Ve Kaçamaklı
Sanki O Şehirde Yapayalnız Bir Ben Kalmıştım
Tüm Caddelerinde Benim Gölgem
Her Issız Kaldırımında Benim Ayak İzlerim
Ve Her Kuytusunda Benim Gözyaşlarım Vardı
Birde Bardaktan Boşalırcasına Yağan Yağmur
Ve Yağmur Yağıyordu Bir Şehrin Üstüne
Sevgileri Süpürürcesine
Birde Sen Vardın Sanki Yanımda
Yalnızlığıma Dair…
Okyanus Gözlerin Islaktı
Her Yağmur Damlası Senden Akıyordu
Ve Yağmur Yağıyordu Bir Şehrin Üstüne
Kalbimi Kanatırcasına
Senden Akan Her Bir Damla Yaş
Benden Akan Her Bin Damla Kan
Ağlamanı İstemiyordum Oysa
Yalnızlığa Bürünmüş Bu Şehre
Bir Yağmur Yetiyordu
Ve Yağmur Yağıyordu Bir Şehrin Üstüne
Ve Ben Seni Seviyordum Senden Habersiz
Seni İstiyordum Sadece Seni
Seni Bekliyordum Yağmuru Bekleyen Toprak Misali
Ve İstemiyordum Senin Gitmeni
Ağlamanı Da İstemiyordum
Ama Okyanus Gözlerin Çağlıyordu
Ve Ben Ağlıyordum
Tüm Şehir Ağlıyordu
Ve Yağmur Yağıyordu Bir Şehrin Üstüne
Artık Ben De Kayboluyordum
Ansızın Kaybolan İnsanlar Gibi
Caddelerdeki Gölgem
Kaldırımdaki Ayak İzlerim
Ve Her Kuytusundaki Gözyaşlarım
Ansızın Bir Hayalet Misali Yok Oldu
Ve Şehir Ağlıyordu Sen Ağlıyordun
Okyanus Gözlerin Islaktı
Ben Ağlıyordum Ve Şehir Üstüme Geliyordu
Ve Yağmur Yağıyordu Bir Şehrin Üstüne
Ve Ne Zaman Yağmur Yağsa Bu Şehre
Ben Hep Seni Hatırlarım
Ne Zaman Yağmur Yağsa Bu Şehre
Sırılsıklam Olan Yine Ben Olurum
Ne Zaman Yağmur Yağsa Bu Şehre
Caddelerindeki Yalnızlığımla Kaybolurum
Ve Ne Zaman Yağmur Yağsa Bu Şehre
İnan Ki Birtanem
Okyanus Gözlerinde Boğulurum...

Alıntı
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
18 Eylül 2008       Mesaj #1596
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Hiç Gitmedim



Sana anlatmaya,yazmaya geldim
Sana,gene sana geldim
Sana,sensizliği anlatmaya geldim
Biliyormusun ben senden hiç ama hiç gitmedim
Kaçarsın tabi,dayanamazsın
Parçalanır yüreğin KALDIRAMAZSIN
Karışır gözlerin içine KAN ağlarsın
Olduğun yerde öyle ayakta yıkılırsın
İşte sensizlik bende bu
Her doğan günde görürüm sonumu
Kaçma dur sana geldim,sana sensizliği anlatmaya geldim...............
BİLİYORMUSUN BEN SENDEN HİÇ AMA HİÇ GİTMEDİM...


Mehmet Önlen
SiyahLALE - avatarı
SiyahLALE
Ziyaretçi
19 Eylül 2008       Mesaj #1597
SiyahLALE - avatarı
Ziyaretçi
Hani Bir An Gelir...


Hani bir ân gelir... Ve söylenmez sözler söylenir olur!
.....
Hani bir ân gelir...
Mutluluk pembe bir ipek mendil gibi savrulur loş odada!
.....
Hani bir ân gelir...
Bir ân gelir...
Hani bir göz bir göze gelir.

Hani, öyle bir ân gelir ki;
En “gelinmez” yollarla en “varılmaz” yolların, senle ben arasındaki yarda boyun büktüğünü görürsün...
Bu yar; iki yâr arasıdır! ..
Her yar iki yâr arasıdır! ..
Ve üstelik;
Yaralar yara benzer,
Her yar yaraya benzer!
Yar başında duruşum;
Yâre nâraya benzer! ...

Halbuki gök yerin...
Halbuki gök yarın...
Halbuki gök yârin içindedir bu mesafelerde! ..
.....
Veya gök, mavi bir hançer gibi dalıvermiştir de toprağın içine; şimdi toprak, kendi içindeki kocca bir yarayı yâr bilmiş... Kendini parçalayan kooskoca bir yar başına türbedar olmuştur! ! !

Halbuki hep...
Hep iki yârdır;
Bir yar başında duran...
.....
Her yar, yâri gördüğüm rüyadır! ..

Yolun biri gözlerinden başlaar senden içeri gider; diğeri gözlerimden, benden içeri...
Bir yar oluşur her yârin arasında kalan boşlukta! ..
Ben, yarın bir duvarı olup sana bakarım bu yandan... Sen yarın bir duvarı olur, o yandan bana bakarsın! ..
Ve en derinimden gelip en derinine gidebilecek olan yol ile, en derininden çıkıp en derinime inebilecek olan gökkuşağı “bakışlarımızda” kopar! ..
Biz, sarılmadıkça...
.....
Yarlar kaldıkça yârlar arasında! ..

Hani bir ân gelir...
Ve söylenmez sözler söylenir olur!
.....
Hani bir ân gelir...
Mutluluk pembe bir ipek mendil gibi savrulur loş odada!
.....
Hani bir ân gelir...
Bir ân gelir...
Hani bir göz bir göze gelir...
Hani bir ân gelir...
Bir ân...
Bakışlar düğümlenir;
Bütün yarlar silinir,
Sıra söylenmezlere gelir...

Alıntı
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
19 Eylül 2008       Mesaj #1598
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Hadi Git



Ellerini bıraktım hadi git!
Sevmen ihanet,terk edişin zan
İncitmek adına tüm çaban.
Dudaklar feryat,gözlerde gam
Almadan birde ahımı
Hadi git!

Kalbinden de çıktım hadi git!
Güllerin kara,göz yaşın ziyan
Benim canım tek acıyan
Daha çok etmeden haram
Aldın say intikamı
Hadi git!

Gitmelere hazırdın ondan isyanım
Seninle boşaymış geçen zamanım
Delirtmekmiş beni bütün meramın
Dersimi almışım
Hadi git!

Olmayacak duaya amin demişim
Seni ben Allah'ım nasıl sevmişim
Bir değil bin kere yemin vermişim
Yemini bozmadan
Hadi git !

Gitte adını silsin dillerim
Gitte yoluna gitsin senlerim
Gitte kendine gelsin benlerim

Hadi git!!



Ali Sevimli
SiyahLALE - avatarı
SiyahLALE
Ziyaretçi
19 Eylül 2008       Mesaj #1599
SiyahLALE - avatarı
Ziyaretçi
Aklıma Sen Gelince..

Çıksam,
Çıkıp gitsem uzaklara,
Burdan çok uzaklara,
Yine yanımdasın ya, burkulur içim..
Hani sen gider gidersin de
Evler,köyler durur ya orda,
Akşamsa kuşlar göçer,
Işıkları yanar evlerin,
Bir hüzün çöker ya hani
Karanlık iner dağlara..
Buğulanır gözlerim,burkulur içim..

Kaçsam,
Kaçıp bağırsam dağlara,
Feryadım yine sen olursun ya,
Burkulur içim...
Hani bağırsan da çıkmaz sesin
Uyansam bitse bu karabasan dersin,
Bir gülüş, bir dokunuş arar yüreğin..
Uyanır bakarım yoksun,
Boğulur sesim...

Girsem,
Girip yıkansam sulara,
Buz gibi denizlerde yanar,
Etim cayır cayır seni bağırır ya
Burkulur işte o zaman içim...
Aksini görüp sularda
Sarılır kucaklarım hayalini...

Koşsam,
Koşup karışsam kalabalığa,
Gürültülü, cıvıl cıvıl,
Işıl ışıl vitrinler
Gidenler gelenler.
Telaşlı koşarak yürüsem,
Sanki bir yere yetişecekmişim,
Aceleymiş işim,
Bekleyenim varmış gibi hani...
İçim burkulur yine
Sen gelirsin aklıma.
Ayaklarım ağırlaşır gitmez...
Buluşurmuşuz seninle
Dediğimiz yer ve saatte.
Özlermişiz,
Elele yürür gülüşürmüşüz.
Çok şeyimiz olurmuş konuşacak,
Kimseyi görmezmiş gözlerimiz.
Dünya durur, seyreder
Yollarımız gül olurmuş ya hani,
Dertler tasalar biter,
Simit alır yermişiz
Dilenciye para verirmişiz hani,
İçim burkulur, burkulur içim...

Kalksam,
Kalkıp sofralar kursam,
Mumları yaksam, donatsam,
Herkesi çağırıp toplasam
Sen gelirsin yine aklıma
Burkulur içim...
Hani çok açmışız da
Güle oynaya iştahla
Bağıra çağıra, döke saça yer,
'' Bugün neler oldu neler '' diye
Hepbir ağızdan konuşurmuşuz ya...
Bir sessizlik boynunu büker,
Yemekler tatsız tuzsuz olur,
Kurur ekmek, lokmalar büyür.
Çınlar tabak çatal
Sessizlik ölüm olur
Dağıtmak için pusu
Sözler diken olur,
Sofra küser,
Gönüller alıngan olur...
İçim burkulur burkulur...

Düşsem,
Düşüp yatsam yataklara,
Sen gelirsin yine aklıma...
Hani çocukmuşuz, hasta olmuşuz
Gözlerimiz baygın, buğulu
Yanaklarımız al al, ateşli,
Dışarda oyunlar oynanır neşeli
Kalkamaz yataktan
Kesiliriz ya iştahtan hani...
Öyle işte, boynum bükülür
Sen gelirsin aklıma öksüz, yalnız
Bakarım camdan, yoksun
Burkulur içim....

Ölsem,
Ölüp gitsem mesela,
Nasıl öldüğümü bilmeden, aniden.
Sen gelirsin aklıma yine...
Hani ölmüşüm de
Sevdiklerim, sevmediklerim,
Üzgün, ağlamaklı herkes.
İyiliğim, güzelliğim, bahtsızlığım,
Pişmanlıklar, keşkeler, feryatlar..
Ürpertiler rüzgarla karışık,
Sessiz dualarla örtülür ya toprak...
İçim burkulur, üzülürüm..
Ölüp gittiğime değil de
Seni burda yapayalnız, bensiz
Koyup gittiğime yanar, yanar içim...
Sen aklıma gelince
Sessizce akar süzülür gözyaşım.
Sevdiğim, yoldaşım, aşkım...
Burkulur yanar içim...
Alıntı
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
19 Eylül 2008       Mesaj #1600
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Anlat dedin bana, neden kaçıyorsun benden... "Düşlerini görebilmek için gözlerini kapatmalısın, ölmekten korktuğun için yaşamaktan vazgeçmemelisin. . ."
Beni en iyi sen anlarsın, anlamalısın. Nice depremlerde üzerine yıkılan enkazların altından yaralı çıkmadın mı sen de? Paramparça olmadı mı gelecek güzel günlere dair kurduğun hayallerin?... Ve bilmiyor musun ki incinmiş bir ruhun ilacıdır yalnızlık. Kapanan kapıların ardından yeni bir pencere açacak gücü toplayabilmek için. . .
Anla beni. . .......
Ellerimi uzatsam sana, bulutlarına dokunabilecek kadar yakınında olsam da uçamam senin gökyüzünde. Yollardadır benim tesellim, bir başıma kendimi vurduğum yollarda... Bir garip yolcu bil beni, yaralı kanatlarıyla umuda tutunmuş eflatun bir kuş... Vakitsiz çıktın karşıma, en olmayacak zamanda. Bir de şu ay ışığı bakışlı gözlerin olmasa, ne kolaydı senden geçmek! Ne kolaydı sana esenlikler dileyip, yola devam etmek. Yakamozuna demir atmış bir gemi gibi kalakaldım hasret denizinin ortasında. Yüreğimin med-ceziri oldu; yarım kalmış bir şiir gibi bakan gözlerin... Hele şu her gece saatlerce kuytusunda gizlendiğim o buğulu sesin... Başımı döndüren sessizliğin... Ölmek ne kolaymış, gitmek ne zor! . .
Seni ve beni "biz" kılan o saatlerde sana anlatamadığım çok şey var. 'Hoşçakal' dediğinde, kaldığımda bir başıma, söylenmemiş sözcükler sarıyor dört bir yanımı. Türkü tadında bir nehir, yatağını kendi yaparcasına kanatarak geçiyor içimden, su alıp gidiyor vücut bulmamış kelimeleri. Öksüz kalıyorum sonra. . .
Geç mi kaldım sana, çok mu erken buldun beni... Bir bilsem! Bildiğim, baharım sen oldun benim... Kara kışlara sürgündüm ben bir başıma, ama şimdi; duyduğum bu koku sarhoş ediyor beni. Vakitsiz açmış ilkyaz çiçeklerinin kokusu... Gözlerimi kapatıp dinlerken seni, her yanım yeşil, bütün çiçekler güneşe sevdalı... Seher vakti, ayaza durmuş ağaçların yaprağından ayrı düşmüş dallarında birikiyorken çiy damlaları... Seninle tüm gecelerin sabahı aydınlık; senin aydınlığın bu. . .
"Ayrılıklara da güzel şeyler kadar kolay alışılabilseydi keşke, o zaman ürkek bir serçe gibi davranmazdın belki" demiştin bana, hatırlar mısın? Ayrılıklara alışamamak değil korkum... Düştüğüm yerden ayağa kalkmazsam, koşamam ki sana. Yine de uzat elini bana, yüreğinin bir köşesinde sakla beni. Adımı ne koyarsan koy, yeter ki unutma... Yeter ki inan, zifiri karanlığın içinde görebildiğim tek ışık olduğuna. . .
Bu gece ilk defa ağlattın beni... Ne vardı yüreğimi dağlayan o sözleri söyleyecek?... Ben de biliyorum uçmaya başladığımda seni bulamama ihtimalini. Sen de şunu bil, eğer uçacaksam bir gün, sebebi sensin, vuslatı olmasa bile birbirinden ayrı düşmüş hayallerimizin. Okuduğun her şiiri, söylediğin her türküyü ezberlercesine dinleyişim nedendir sanıyorsun? Ya bir daha hiç duyamazsam. . .
Her ne olursa olsun, bendeki bir parça sen, aklımın bir köşesinde, gülüşümde, iç çekişimde, sessizliğimde saklı duracak. . .
Ölmek ne kolaymış ay bakışlım benim, gitmek ne zor. . .
Artık hangimiz ağlayan bulut, hangimiz sevinen toprak?... Farkeder mi filizlenen, umut çiçeği olacaksa. İkimizi dağların ardında bekleyen o sevda; o şiirin henüz yazmadığın en son dizesinde saklı sevda, güneş olup doğacaksa bir gün taç yapraklarının üstüne, sırf bunun için bile değmez mi ayrılığa?. .
Ben seni bildim bir kere. . Geçmem artık senden. . .
Yüreğime sürgün buğulu bir ses, sesime çağlayan kocaman bir yüreksin şimdi sen... Bense rüzgarların savurduğu bir kum tanesi, hasretinin sedefi ile incilenen. . .