Arama

Anlayana - Sayfa 89

Güncelleme: 26 Kasım 2018 Gösterim: 625.318 Cevap: 3.995
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Nisan 2007       Mesaj #881
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Zordur içten gelerek ağlamak...Gözyaşı dökmek değil bahsettiğim elbette.Ama damlalarınızı dışarı değil de içeri akıtmak da denilebilir. .

Sponsorlu Bağlantılar
Gülerken bile ağladığınız anlar oldumu hiç??Dengesizce davranıp mutlu olduğunuz için bile göz yaşı döktüğünüz oldu mu? . .

Sıkılverirsiniz bir şeye zaman ve mekan ayırımı göz etmeden...Hiçbir şey istemessiniz o anda, kendiniz dışında ne bir ses, ne bir yüz, ne de bir dokunuş. . .

Duymak istediğiniz sessizlik, görmek istediğiniz ise sadce boşluk...En ufak bir ışık dahi rahatsız eder sizi.Çünkü aslında gördüğünüz ışık karanlığın maskesidir! . .

Yakarırsınız içinizi acıtırcasına ağlamak istediğinizi. . .

Ama ağlayamazsınız. .

Gözyaşlarınızla verdiğin bu mücadele de hiç bu kadar aciz kalabileceğinize olanak veremessiniz. . .

Ama eğilirsiniz hiç olmadık zamanda, yalvarırsınız çığlıklarınızla,''Sana ihhtiyacım var ne olur gelll! . .'' diye. .

Kızarsınız...Ağlamak bu kadar zor olabilirmi? . .İnsan ağlamayı bu denli arzu edebilir mi? . .

Yolu gözlenen bir sevgili misali paralar yüreğinizi,gelmediği her an için. .zorlar sınırlarınızı. . .

Hani geleceğini veya gelmeyeceğini bilseniz,belki...ama amaçsızca bekleyiş veya terkediş. . .

İşte bu en kötüsü. . .

Bilmez gözyaşı bedende kaldığınız müddetçe sahibine zarar verdiğini.Bazen akmak istemediğini, sizi bırakmak istemediğini o kadar belli ederki bize,yanağınızı okşarcasına süzülüverir yavaşça. . O da üzülür aslında kimi zaman. . .

Gitmek..Bir an önce akmak istediğini gösterir size, bir nehir misali akar elinizde olmadan..Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Çünkü,damlalarından başka. . .

Duygularımızın iniş ve çıkışıyla beslendiği;gözlerde buğuya,rahatlatıcı bir sele ya da hıçkırıklara dönüşür...Yüreğinize gömdüğünüz yıldızları,yürek yordamıyla gözlere sunmak. .

Göz ile yürek ekseninde yaşanan savaşta,ellerine çiçek tutuşturan,damlalarını yangınlarına veren çaresizliğin dökülmesidir. .Gözlerden. . !

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
2 Nisan 2007       Mesaj #882
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
suları
boğdu
Sponsorlu Bağlantılar
dalgalar
...
ses hoyrat
sevinç yılgın
şakaklarım sonbahar

II
"muhbiri çoğalmış sevdanın"
yapışmış tenime ter
elime kir
sessizliğin ortasında bir deli rüzgar
akşamdır
avuçlarında marmara’nın
akşamdır
şiire karıştı sular
sularda çoğalır sevdalar
ellerim ah! ellerim
nasıl
anlatsam
gece
gece kokuyor çocuklar

Yılmaz Odabaşı

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Nisan 2007       Mesaj #883
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gün Olur da Bir Gün Bana Gelirsen
Gecenin kara yüzü göründü yine çatı katımın penceresinden. Ayın şavkı Karadenizi aydınlatıyordu. Uykusuzdum, birazda sarhoş. Sensizlik mi çarpmıştı bu bendeki baş ağrısı. Ben her gece seni özlerim, sensiz sessizliğimde her gece seni ararım ama yine bulamam. Boş kağıtlara seni yazarımda yine anlatamam seni ve beni anlamaz kağıtlar. Bu halime en çok içimdeki çocuk güler. Her şiirim senin adınla başlar, her şiirim senle biter de sen bilmezsin. Gecenin karasını maviye boyarım sen yokken, ben maviyi özlerim seni özlediğim kadar.

Her şey yarım. Aşklar yarım, sevdam yarım. Sensiz yaşanıyor yaşanacak her ne varsa. Yani hayatım yarım. Gecelerim yarım ve pazar sabahları radyodan çalan şarkılar bile yarım. Resimler yarım, ben yarım. Sensiz gecelerim, ayım, yıldızım. Sensiz ağlıyor gülen diğer yarım. Sensiz yaşanıyor yaşanacak her ne varsa. Sensiz, sessiz yarım.

Sen yokken durur zaman. Güneş durur, ay durur, bulutlar öylece durur. Dalgalar durur, rüzgarlar durur, insanlar durur. Ben durmam! ... Ben inatla seni özlemeye devam ederim. Durmadan, bıkmadan, usanmadan döneceğin günü beklerim. Yüreğimdeki yangını söndüremez binlerce umman. Yüreğimin sensizlikle yoğun olduğu bir yerlerde toplu güvercin katliamları başlar, tek tek vurulur sevgi kuşlarım.

Sensiz kanadı kırık bir martıyım şimdi.
Yorgunum, sensizim, sessizim,
İçim dışım senin özlemin.
Güz kanadında çıplak ayaklı bir çocuğum şimdi.
Yine sensiz çalınmış uykularımın arka sokaklarındayım.
Yalnızlığın en orta yerinde öksüz ve yaralı yani…”


Bazı geceler bulutlara takılırım, rüzgarla şakalaşır, dolunayda gölgeni ararım. Yıldızlardan sorarım seni de bilemez nerede olduğunu veya bana söylemezler.
Sonrasında sahilde bulurum kendimi, veya öyle hayal kurarım. Dalgalar bir türlü yazıp sana atamadığım şişelerin hesabini sorar benden, rüzgarlar kolumdan tutup beni sana taşımaya kalkar ama izin vermez martılar. Ben seni özlerim ve ben seni beklerim. Meğer sen, acımasız zamanı beraberinde götürmüşsün. Zamansız zamanlarında da seni özlerim en fazla. Benimle birlikte tüm saatler, dakikalar, saniyeler, martılar ve bu sahil geleceğin günü bekler. Yüreğim de bekler seni, gözlerim ve de ellerimde bekler. Yani geceleri sensiz, zamanı bensiz geçiririm. Sen gelene kadar ' Tadilat nedeniyle kapalı”(yız) dır kalbim. Gözlerim hiçbir güzeli görmez. Hiçbir sevdaya sevda demez yüreğim.

Sensizliğimde yüreğimin bir köşesinde yıllık sayımlar yapılır ve bir tek sen eksik çıkarsın. Yediğim her şey senle çarpılır, duyduğum her heyecan sana bölünür.
Seni düşünmediğim her an benden çıkartılır, beni düşündüğüm her an seninle toplanır.
Ve sonuç hep 'SEN' çıkar tüm işlemlerde. Bir tek 'SEN' in sağlaması beni 'BEN' yapar.

Rüyalarımda yolumu eşkiyalar keser, kırk haramiler seni benden alır. Sen gittiğinde ben bir eksilirim, her yarım diğer yarımı arar. Senin yokluğunda intihar komandoları benimledir, her an patlamaya hazır bir bomba durur yanıbaşımda. Sen yokken yüreğimin sahillerini kumlar kaplar, yunuslar toplu intiharla kendilerini kumsallara vurur. Tüm çocuklar al - bal satarken, ben çocukluğumun eskicileri misali sensizlik alıp sensizlik satarım. Kan kaybı değil bu, sensizlik tek çektiğim. İnan bana kan kaybından değilse bile sensizlikten ölecek bu Şiirbaz.

Bilmezsin kimlik kartı olarak ben hep seni taşırım yanımda. Ne kadar doktor varsa senin adına öksürmemi, ağzımı açtırdıklarında derinliklerde seni görmek isterler.
Tüm tahlil sonuçları sen çıkar da sen bilmezsin. Ben hiçbir tefeciye seni rehin bırakmadım, ama sen beni iki yırtık lastik terliğe, bir bardak iğdeye eskicilere sattın.

“Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
Yumuyorum gözlerimi, göz kapaklarımın içindesin
Bir aşk borana tutuluyor bir daha, ilk dönemeçte
Kum taneleri var ya onların birindesin…

Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hala
Dursam ölürüm, paramparça olur dünya
Bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer
Cennet diyelim istersen, yada sen söyle…”

Şimdiden sonra bana gelirsen, pırıl pırıl bakışlarınla gelmelisin ve mutluluğu asarak sol omzuna. Kinden, nefretten her tür tuzaktan arınarak çıkmalısın yola. Hayatı taşıyacak kadar yürekli olmalı küçük parmakların, avuçlarının içi ise her dem ıslak…

Gün olurda gelirsen, parçalayıp yeni bir evren yaratmak için, tek bir yıldız getirmelisin bana. O kısacık ıslak saçlarınla gel gelirsen…

Gün olurda gelirsen, gözlerini getirmelisin bana. O içlerinde şatolar yapıp kaybolacağım kadar engin gözbebeklerini de almalısın yanına. Gün olurda gelirsen, yürek titreten gülüşlerini de almalısın yanına. Ve akmalısın yüreğime daha ilk sözcük için hazırlık yaptığım anda…

Gün olurda gelirsen, tanrının şaheserlerinden olan o öpülesi dudaklarınla gelmelisin ve ardında bıraktığın sözcüklerin tümünü silerek hafızandan. Gün olurda bir gün bana gelirsen, acıyı bal eylemeyi bilerek gelmelisin ve hesapsızlıkların bile hesabını yapmadan çıkmalısın yola…

Gün olurda belki bir gün gelirsen yanıma, güneşi getirmelisin. Karanlıkların üzerine çullanmalıyız seninle ve içimize gömmeliyiz güneşi, o güneş bizim olmalı.

Her neyse sen yinede aldırma bana.
Gün olurda bir gün gelirsen yanıma,
Sadece kendini getir
Tüm söz verilmiş sevdalarla
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Nisan 2007       Mesaj #884
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
GüL DüŞLeRi


gul dusleri

Hatırımıza düştün hatırına düşür bizi. Sevdik seni, sevindir bizi. Uzaktayız yakınına vardır bizi; yandık pınarına kandır bizi. Sıcak yaz günlerinde yaş dalların titreyişi gibi yandır bizi serin kuyulardan; koyu gecenin yıldızlarına karşı uyandır bizi derin uykulardan. Gözyaşı değil nice demdir gözümüzden akan; belki eriyip biten ruhumuzdur damlayan!.. Gül sözleri edelim çok çok, ve gonca sükutu az az. Gül düşleri görelim gül gecelerinde, Gül’ün aşkını derelim gül hecelerinde. Gözü sürmeli ile ağlayanın arasına gül serpelim, güle yeminler edip. Gönülleri yıkayalım gül suyuyla. Gönüldendir şikayet kimseden feryâdımız yoktur.
Gönlüm ki Gül’e hasret… Üçüncü halin imkansızlığında… Ve kozanın amansız yırtılışında…
Cevher Gül’e düştü, mıknatıs bana, güzellik Gül’e, sevgi bana… Güzeller güzelleri severmiş ve sadıklar sadıkları… Güzelliğimi arttır benim Gül’üm, ve arındır ayrık güzelliklerden sevgilerimi… Senden yüzüne bakma lezzetini isterim ve titrerim vefadan sonra ayrılığına düşme dehşetiyle. Genişlet sana indirilene yaslanmakta sinemi, ve sade kıl sensiz düşüncelerden gönül ayinemi. Bir yankı ol, ses kat sesime; bir nazar kıl can ver nefesime. Düşümde ya hayalde gel, bitirdi gerçek beni; geldir bizi her halde gel ya yanına çek beni!. Gel Efendim! Sen gelmeyince hatıra bilsen neler gelir!..
Gönül ki Gül’e hasret…
Güzellik kendisine sıfat değil ad olan… Gül olmayınca bahçeler berbad olan…
Bakışındandır başlangıcı bütün hadiselerin; ve en büyük yangın aşkının bir kıvılcımından… Dönüyorsa gökler bir yüzük halkasınca, ve dönmedeyse içinde ne varsa, kaşındandır yüzüğün, inci tanesi kaşından… İyi hal de hatırlatıyor seni bize, kötü hal de; korktuğumuzda da sevgin var içimizde, umduğumuzda da… Gözyaşlarımız gözbebeklerimizi boğazlıyor sensiz, duru şaraplar içinde zehirler yutuyoruz… Gökkuşaklarını toprağa gömenler de, nurunu ağızlarında söndürmek isteyenler de senden öte sınavlarda değiller aslında. Nefis kendini içine üflemekte daim. Gülü kendi sesinde solduranların seni beklemekle geçecektir yüzyıllar süren ömürleri. Ah bir bilseler!.. Hâb-ı gaflette geçen ömrümü rü’yâ gördüm.
Gönüller ki Gül’e hasret…
Gönül ki kana boyandı, ve Gül’ün aşkına yandı…
***
Aşk, bir Gül’ün adıydı… İmdat ki seven unuttu, vefa yine sevgiliye düştü!.. Gel ey, unutma bizi!… Seni bir seven aşkına sev hepimizi!.. Kararlıyım bu gece, bütün varlığımla seni öveceğim… Seni sevdiğim gibi…
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
2 Nisan 2007       Mesaj #885
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi


Üflerim
Şiirin tüm gizini kulaklarına
Havalanır birden aklın
Akşamlar akar dudaklarına
Oturursun ortasına akıntının
Tut ki bir aşklığına çıldırdın.

Sokul yanıma
Çoğul mudur etin,
Gerçeklerden mi süzüldü
Kolunda duran cinnetin?

Haydi gel tedirginliğe
Son çağrımdır bu
Çıkarıver tüylerini
Bahar geldi.

A.Kadir Bilgin
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
3 Nisan 2007       Mesaj #886
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi

Şiiri Sevdireceğim Beni Anlayana...




Şiiri sevdireceğim benim gibi ayrılana,
Şiiri sevdireceğim beni beni anlayana,
Şiiri sevdireceğim Gülüm, sana, sana,
Şiiri sevdireceğim benim gibi ayrılana,


İyiki şiirler var yoksa Mecnun ne yapar,
Leyla bırakıp gitmiş ağıtlar yakar yakar,
Göremezsin kâlbini, kâlbinde neler var,
Şiiri sevdireceğim beni beni anlayana...
Yusuf Önder Bahçeci
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
3 Nisan 2007       Mesaj #887
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Kadınım ol istedim...

Aşkın özgürlüğüne, doğru gitmek isterdim.
Gönülden fedakarlık,sade sana gösterdim...
Gözlerinde kendimi.görsem dilediğimce.
Sana ulaşmak ise ,bil ki sırattan ince.
Nice özlemlerim var, bunca zamandan beri.
O kadar istedim ki, benim ile gülmeni...
Yaşanmamış sayarım, sensiz geçen her günü.
Yıllar seni okşamış,okşar gibi bir gülü...
Bakışlarında kaldım,yaramda neşter misin.
Derinde olanları ,görmekte ister misin...
Şafaktan daha parlak,gül goncasından nazlı.
Sihirli güzelliğin ,ardında neler gizli...
Öfkeli dalga kadar,hırçın yıkıcı mısın.
Çölün güneşi kadar,kızgın yakıcı mısın...
Aydınlık kadar zarif, kar kadar yumuşak ol.
Secde de olan alnım,ruhumdan da ak pak ol...
Dua ol, içime ak, bir güne başlar gibi.
Alnıma yazılısın, gülde nakışlar gibi....
Sazlardan iradeli, baş eğmeye müsait.
Kadınım ol isterim,sadece bana ait...

Elmadağ
8/ 03/1997

Metin Uz
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Nisan 2007       Mesaj #888
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
erdal11vz8


Oradaki

Uzaklara bakıyordu bir adam
Çok uzaklara, ve ufka bilhassa
Sakindi, düşünceliydi, hisliydi
Yalnız değil miydi?
Yalnızlığı kimsesizdi

Dalga sesine, rüzgara, suya, zincir boşluksuzluğuna karışıyordu
Karışıyordu kendi içine, kendi dışından
Ufuktan gemiler geçiyordu, kendilerince, adamın bakışlarını kesercesine
Adam karışıyordu yerdeki yazıların renksizliğine
Düşünüyordu suyun rengini, dibini görebilmeyi, havanın nefesini
Bir yanında güneş, bir yanında rüzgar
Dursa mı, yürüse mi acaba?
Suya akıyordu, gemilerin hızına, şamandıralara, adaların arasındaki boşluklara
Düşündüğü maviydi
Kaldırdı başını ve gökyüzüne karıştı
Bir alanla karşılaştı; sınırsızdı, baktı baktı, daha da baktı, ona alıştı
Adam gökyüzüne karıştı
Bir kısa filmin kısa bir karesiydi zaman, suyla akıyordu, yavaştı ama
Kuşlar tektüktü, berrakdı su
Durmuştu bir adam, kıyısında, masmavi arasında
Uzaklara bakıyordu
Düşündükçe yaşıyordu.


(Yosunlar vurmuştu yola,
Aralarından geçti, yürüdü gitti; akşam dinginliğindeki süt beyazı ılık gökyüzü kalarak aklında.
Döndü, baktı o ılımlığa
Döndü, baktı. Baktı baktı baktı...)

Mehmet Oral
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
4 Nisan 2007       Mesaj #889
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Aklımdan silemedim(Nerdesin)

Gecelerim gündüze,gündüzler gecelere karıştı
Elinle diktiğin fidanlar çicekle tanıştı
Yüreğimdeki mutluluk kuşları kaçıştı
Aklımdan silemedim nerdesin...

Baharlarım kışa,kışlar bahara darıldı
Limanıma yalnızlık bandıralı gemi yanaştı
Bu yorgun kalbim sensizlikle savaştı
Aklımdan silemedim nerdesin...

Emre Vehbi Alkan
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
4 Nisan 2007       Mesaj #890
vain - avatarı
Ziyaretçi
hayatta tek ölümle baş edemessin ,olmaz diye bişey yok ölümden başka....