Arama

68 Kuşağı Hakkında

Güncelleme: 20 Mart 2009 Gösterim: 10.799 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ekim 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yıllarca 68'i savundular. Sonunda onlar da 69'u keşfetti.
68 Kuşağı
Sponsorlu Bağlantılar

Bir zamanların barış yanlısı, dünyayı değiştirme idealiyle yanıp tutusan idealist çocukları.
Savaşmadılar, seviştiler; lsd, acid, marihuana triplerinden triplerine kafa buldular; ama gel zaman git zaman eski günlerden bir şey kalmadı geriye. Zaman değişti, bir kısmı eski ideallerini bıraktı; yuppi oldu, para kazanmaya başladı. Bir kısmı eski ideallerinin mirasini yiyip bir yerlere geldi. Olan barışa ve idealist düşüncelere oldu bu arada..
Aslında bazı marxist analizcilere göre hippi dönemi ve jenerasyonu, kapitalist sistemin evrimi içersinde kendine pazar yaratmak icin ortaya çıkardığı bir olgudur. O dönem için radikal isteklerde bulunan ve içersinde bulundukları sistemi/toplumu değiştirmek isteyen bu saf ve idealist gençler, bilmeden sistemin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır.
Savunduklari idealler, " make love no war (savaşma seviş)", özgür seks, serbest uyuşturucu kullanımı gibi kavramlar kapitalist sistemin gelişmesi için yeni pazar olanaklari yaratmıştır. O donemki tutucu toplum yapısını, savundukları yaşam biçimiyle eleştiren ve değiştiren nesil, günümüzdeki ekonomik yapının dayandığı yeni bir toplum yapısına yol açıp sistemin büyümesini sağlamıştır. Gerçekten de günümüz ekonomisinde seks ve erotizm hem direkt olarak cok büyük bir pay tutmaktadır, hem de dolaylı olarak pazarlama alanında etkin bir yere sahiptir. Ayrica devletler her ne kadar uyuşturucu karşıtı gibi gözükseler de, günümüz ekonomisinde uyuşturucunun göz ardı edilemez bir yeri vardır ve nerdeyse her devletin bu alanda kirli ilişkileri mevcuttur. (Hollanda gibi ülkelerdeyse uyuşturucu hemen hemen serbesttir).
60'lı yıllardan beri toplumun yaşadığı değişimi izleyince ve eski neslin bu gün neler yaptığına bakınca pek öyle saçma bir teori gibi gelmiyor aslinda..

Kaynak: sozluk.sourtimes.org

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mart 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

68 Kuşağı

Sponsorlu Bağlantılar
Kılıçlarımız kınlarında,
gömdük savaş baltalarını...
anımsamıyoruz artık,
kan kokan,çürümüş, isli..
vuruşma anlarını..!

Bir nifak ki..
özümüze kazılmıştı..
düşünmeyen bizim gibi..! bizden değildi..
ve bu düşünce yıllarca egemendi..
eğitimsiz eğiticilerin elindeydik,
ilk saflarda vuruşan amaçsız köleydik..!

Bir gün...günlerden bir gün,
dikildi önümüze ekonomik engeller,
yalnızdık..herbirimiz biryerlerdeydik..
ve yeni bir savaş başlıyordu,
yaşam savaşı..!

Ama bırakmıyordu yakamızı,
geçmişin kütüğümüze yazılmış anılarl..!
her an karşımızda.. her an peşimizde..
kanayan yara,irin üreten çıban..
ve bu savaşın da yenilecek olanıydık..!

Hani nerede heyecanlar,
nerede özgürlük diye haykıranlar..!
bize baş olan başkanlar,
şimdi ceplerini doldurmaktalar..!

Ve biz amaçsız köleler,
savaşamıyoruz özgürlük için..!
savaşamıyoruz yaşam için..!
işte bu yüzden..
kılıçlarımız kınlarında,
gömüldü artık savaş baltaları da.! !
Yusuf Koç

canan ö - avatarı
canan ö
Ziyaretçi
20 Mart 2009       Mesaj #3
canan ö - avatarı
Ziyaretçi
68 Kuşağı, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Harun Karadeniz ,Sinan Cemgil gibi devrimci önderlerin liderliğinde oluşturulan Türkiye'de ki komünist hareketin adıdır.
180px MustafakemalyC3BCrC3BCyC3BCC59FC3BCmagnify clip
Mustafa Kemal yürüyüşü posteri.


1960'lı yılların içinde bulunduğu ve tüm dünyada esen özgürlük akımından ve savaş karşıtlığından etkilenmiş ve Türkiye'de sol görüşlü60 gençliğinin oluşturduğu bir akım olarak bilinir.
Aynı dönemde kapitalist birçok ülkede ve özellikle Amerika'da sisteme aykırı hareketleriyle ön plana çıkan Hippiler gibi özgürlükçü ve antimilitarist akımlar oluşmuştu. Amerikadaki 60 kuşağının en önemli hareketi o zaman Amerika'nın yürüttüğü Vietnam Savaşı'na karşı yaptıkları protestolardı ve hem Amerika'nın verdiği kayıpların aşırı artması hem de hippiler ile birlikte tüm Amerikada ve dünyada yayılan savaş ve Amerikan karşıtı gösteriler sayesinde Amerika Savaşı sonuçlandırmadan geri çekilmek zorunda kalmıştı.
Ayrıca Amerika'da 68 kuşağı,2. dünya Savaşı'nı görmeyip onun etkisini hissetmeyen savaştan sonraki ilk nesildir.Bu yüzden Amerika'da bu jenerasyonun döneminde lüks malların tüketimi(büyük amerikan arabaları) ve doğum oranlarında patlama görülmüştür.Bu kuşağa bu özelliği nedeniyle 'baby boom generation' denilmektedir.
68 kuşağını başlatan olayların ilki Fransa'daki Sorbonne Üniversitesi'nde meydana gelen öğrenci isyanıdır.Ayrıca Latin Amerikalı devrimci Ernesto Che Guevera'nın 1967 yılında Bolivya dağlarında yakalanarak öldürülmesi de bu olayların başlangıcına neden olarak gösterilebilir.
68 kuşağının Türkiye'deki uzantısını ise Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan gibi solu kendi içinde çeşitli fraksiyonlara bölen devrimci ve eylemci öğrenciler oluşturmuştur...
68 kuşağının içinde bulunduğu olaylarda sağ ve soldan birçok gencimiz hayatını yitirmiştir.Bu dönemde özellikle göze çarpan olaylar "kanlı pazar" ve 6. Filo'ya karşı yapılan Amerikan askerlerinin denize atıldığı olaylardır.Kanlı Pazar olayında 5 kişi bıçaklanmış ve 3'ü ölmüştür.Devrimcilerin 6. Filo'yu protesto amaçlı başlattıkları bu yürüyüşte radikal sağ görüşlüler bıçak ve sopalarla saldırarak devrimcileri yaralamıştır.
Deniz Gezmiş ile Mahir Çayan'ın önderliğini yaptığı iki fraksiyon o dönemde hedef seçilmiştir bunun üstüne mahir çayan önderliğindeki thkpc(türkiye halk kurtuluş partisi cephesi)anarşizm ile mücadele kararı almıştır.deniz gezmiş önderliğindeki THKO ise anarşizme uzak kalmıştır.ancak emniyetin yakalanan devrimcilere şiddet uygulaması bu gruptada anarşizm hareketini ateşlemiştir.

Cumhuriyet aydınlanmasının bir armağanı olan 68 Kuşağı Mayıs ayında yine gündemdeydi. Aynı zamanda Türkiye gençliğinin Cumhuriyet devrimlerine bir borç ödemesi olan 68 Kuşağı; gençliğin coşkusunun, dinamizminin, yaşamı sahiplenmesinin, ütopyasının ve dünyayı fethetme isteğinin ete kemiğe bürünerek toprağımızda kök salmasının adıdır. Bu kök salma, “çaresizliklerden çare” yaratan Kurtuluş Savaşı ve “kimsesizlerin kimsesi” olmayı amaçlayan Cumhuriyet’in önderlerinin gerçek bir yurt haline getirdiği Türkiye’de “yurttaş olma” bilincinin kuşaklardan kuşaklara geçmesinde önemli bir kanıt olmuştur.
Mustafa Kemal ve devrimci arkadaşlarının, Nâzım Hikmet’in dediği gibi, “dağlarda tek tek ateşler” yakarak kazandırdıkları zaferden sonra oluşturduğu yapılanmayla doğan ilk kuşak Cumhuriyet çocukları, 1940 Kuşağı’nı ve Köy Enstitülüler Kuşağı’nı yaratarak tarihin aynasında anlamlı bir sınav vermişti. Bu sınav, İkinci Dünya Savaşı yıllarında ve sonrasında ülkemizi yönetenlerin devrimleri sürdürmekle devrimci politikalardan vaz geçmek arasında; bağımsızlıkçı, onurlu politikayı sürdürmekle Amerikan emperyalizminin kurmak istediği Yeni Düzene boyun eğmek arasında kararsız kaldığı dönemde Cumhuriyet’in yılmaz savunucusu olunarak verilmişti. O yıllarda, Cumhuriyet’in ilkelerini, bağımsızlığı, laikliği, yurt sevgisini öne alan bir yaşam biçimi anlayışının topraklarımızda yeşermesiydi bu kuşaklar.
68 Kuşağı, 1940’lı yılların ortalarından itibaren emeklemeye başlayan Cumhuriyet’in emanetçisi bebeklerin, bu aydınlık ufuklarda büyüyüp gençliğe adım atmalarıyla ortaya çıkan ve artık başka bir dünya arayışıyla ülkemizi emperyalist bağımlılık ilişkilerine ve emperyalist borç batağına sürüklemeyi tercih eden işbirlikçi politikalara karşı bağımsızlığın direniş mevzisi olmasıdır. 1950’li yılların sonunda “Olur mu böyle olur mu / Kardeş kardeşi vurur mu / Kahrolası diktatörler bu dünya sana kalır mı?” gibi marşlarla ifade edilen bir kalabalıklaşma ve dayanışma dalgası 27 Mayıs Devrimi’ni doğurmuş ve bu kuşakların mücadelesinin yansıdığı önemli bir atılım olarak özgürlük ve bağımsızlık yolundaki gençliğin mücadelesine yeni aydınlıklar açmıştı.
68 Kuşağı, Can Yücel’e, “En uzun koşuysa elbet / Türkiye’de de devrim / O, onun en güzel yüz metresini koştu / En sekmez luverin namlusundan fırlayarak... / En hızlısıydı hepimizn, / en önce göğüsledi ipi... / Acıyorsam sana anam avradım olsun / Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun.” dedirten Deniz Gezmiş gibi önderleriyle büyüyen ve tüm gençliği sarmakla kalmayıp toplumun tümünü kucaklayan bir sevdaya dönüştü.
O dönemin sevdasının “Kahrolsun Emperyalizm, Bağımsız Türkiye, Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye, NATO’ya Hayır, Amerikan Üslerine Hayır, Kahrolsun Emperyalizm ve Yerli İşbirlikçileri, Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi, Emek En Yüce Değerdir, Atatürk Geliyor...” gibi sloganlarla yaratıldığını söylemek yeterlidir.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerikan emperyalizmi dünyanın dört bir yanına ahtapot kollarını uzatmıştı. Ama dünyanın dört bir yanından da çoban ateşleri gibi emperyalizme karşı mücadele yangınları başlatılmıştı. Afrika’nın dört bir yanı, Latin Amerika, Güneydoğu Asya, Vietnam, Ortadoğu, Filistin kaynıyordu. 68 patlaması yaşanmaya başladığında ülkemizde bir karşı devrim yaşanıyordu ve bu karşı devrime dur demek için 68 Kuşağı ayağa kalkmıştı. Ülkemiz gençliği de, Vietnam ve Filistin direnişlerinde simgelenen antiemperyalist özle büyük bir kararlılık, kitlesellik, dayanışma ve coşkuyla ayağa kalktı. 6. Filo’nun bir daha yıllarca denizlerimize gelememesi, sözde “Barış Gönüllüleri”nin toprağımızdan kovulması, ulusal değerlerimizin sahiplenilmesi, bağımsızlık bilincinin yükselmesi bu dönemin yadsınamaz zaferlerindendir.
Tarihinin köklerindeki toplumsal dinamikle bütünleşmeyi başaran 68 Kuşağı, bugünün dünyasında yaşanan sorunlara ve ülkemizin getirildiği yere bakıldığında haklı olmanın kıvancını yaşamaya devam ediyor. Dünyanın en gericisi olan emperyalizme ve onun yerli işbirlikçilerine karşı mücadele etmenin erdemiyle dolu olmanın ne büyük bir kıvanç olduğunu kim yadsıyabilir? Bugünün küreselleşen dünyasında Amerikan emperyalizminin, en gerici işbirlikçileriyle birlikte tıpkı 68 Kuşağı’nın doğduğu dönemdeki gibi, dünyanın dört bir yanını, en yakın tarihte Afganistan’ı ve Irak’ı kana ve ateşe boğduğu koşullarda 68 Kuşağı ne kadar doğru davranmış denmesinin bir gurur kaynağı olduğunu söylemekten daha doğal ne vardır?
Ne mutlu bu ülkeye ki 68 Kuşağı’nı doğurmuş; tarihinden aldığı güçle en karanlık dönemlerde bile bağımsızlık ateşlerini tutuşturmayı bilen; Şükran Kurdakul’un, “Biz ki acılar döneminden / Ellerimizi kirletmeden geçtik” dizelerindeki gibi haykıran kuşaklar yetiştirmiş.
Bugün, yeni 68 Kuşaklarına; Amerikan emperyalizminin dayatmalarına direnebilecek güçlü direniş kaleleri oluşturma görevini yerine getirecek önderliklere ihtiyacı var ülkemizin.
Bugün o kuşakların genlerini taşıyan bağımsızlık meşalelerini, antiemperyalist savaşımı sürdürecek birikime sahip olmanın kıvancını taşıyoruz ve bu birikim, ülkemizin dört bir yanında çoban ateşlerini yakıyor.
Son düzenleyen canan ö; 20 Mart 2009 03:58 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
canan ö - avatarı
canan ö
Ziyaretçi
20 Mart 2009       Mesaj #4
canan ö - avatarı
Ziyaretçi
Dev-Genç (Devrimci Gençlik), 1956'nın sonlarında kurulan FKF(Fikir Kulüpleri Federasyonu) içerisinde yer alan öğrenciler tarafından dönemin özgünlüğünde kimi fikirsel ve mücadele pratiğine dair ayrılıklar üzerine kurulan üniversiteli sosyalist gençlik örgütlenmesidir. Yasal olarak bir dernek formunda olsa da daha sonraları muazzam bir genişleme göstermiş, yaygınlaşmış ve üniversite dışına da taşmıştır. Emperyalizme, Faşizme ve Oligarşiye karşı mücadele eden ve devrimci çizgideki Dev-Genç 70'li yıllar boyunca başta üniversiteler olmak üzere gençliğin içerisinde yer aldığı en geniş kitlesel mücadele örgütü olmuştur. İlk zamanlar içerisinde farklı siyasi ve ideolojik kutuplar olmasına karşın özellikle 1975'ten sonra(parti-cephe gençliği= kendi içerisinde fikirsel ve pratik bir homojenlik taşımaya başlamıştır. İlk sayısı da Kasım1975'te Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Devrimci Gençlik" adıyla ve "Yaşasın, Gençliğin Devrimci Eyleminin Birliği" kapak yazısıyla yayınlanmıştır. 1980'den sonra dağılmış ve tekrar toparlanması 1980'lerin sonlarını bulmuştur. 1980 sonrasının ilk Devrimci Gençlik dergisi 1990'da yayınlanmıştır.
1990'lar boyunca ve bugün de pek çok devrimci, sosyalist grup, parti vs. Dev-Genç'i kendisine referans göstermekte ve onun mirasına sahip çıkmaktadır. 1975'ten beri çıkan Devrimci Gençlik dergisinin sürekliliği bugün de devam etmektedir.

Benzer Konular

16 Eylül 2012 / nünü Uzay Bilimleri
1 Eylül 2009 / ThinkerBeLL Sanat
6 Kasım 2012 / nötrino Uzay Bilimleri
10 Mayıs 2011 / virtuecat Uzay Bilimleri