Mimarlık Kuramı
Ana Britannica
Romalı mimar ve mühendis Vitruvius mimarlık eğitiminde uygulamalı ve kuramsal bilgileri birbirinden ayırmak için "ratiocinatio" sözcüğünü kullanmıştır. Bu sözcüğün çevirisi olan "mimarlık kuramı" kavramı da zamanla mimarlık tasarımlarının, uygulamalarının değerlendirilmesinde yararlanılacak usavurma yöntemlerinin tümü anlamında kullanılmaya başlamıştır. But ür değerlendirmeler bir yaratıcı süreç olan mimarlığın en önemli yanlarından biridir, çünkü bir yapının tasarımı ancak onu yaratacak olanın aklı ile düş gücü arasındaki karşılıklı ve sürekli diyalektik alışveriş sonucu ortaya çıkabilir.
Aşağı yukarı 18. yüzyıldan bu yana mimarlık kuramı ile mimarlık tarihi arasında bir ayırım yapılmaktadır. 1818'de Paris'teki Güzel Sanatlar Yüksekokulu'nda her iki konuya ayrı birer kürsü verilinceye değin bu ayırım belirsiz kalmıştır. Gerçekten de iki disiplini birbirinden ayırmak kolay değildir; geçmiş uygulamaları bilmek bir mimarlık kuramı geliştirmek için ne kadar önemliyse var olan bir kuramı sınamak için de geçmişteki örneklere bakmak o kadar gereklidir.
Mimarlık kuramını genel sanat kuramı içinde görme eğilimlerine de rastlanır. Bu, bütün sanatların aynı kökten türediği düşüncesinden kaynaklanmaktadır; ortak kökenin de çizim (ya da çizim yapabilme yeteneği) olduğu düşünülmüştür. Buna karşılık, bağımsız bir mimarlık kuramı olabileceği düşüncesi de vardır. Her iki konuyu işleyen düşünürler olmuştur. 20. yüzyılda estetiğin mimarlık kuramları üstündeki etkisi azalırken yararcılığın ve işlevselliğin önemi günden güne artmıştır. Alman mimarlık kuramcılarının ortaya attığı bir işlevi karşılama, bir amaca uygun olma düşünceleri gittikçe daha çok yandaş bulmuş, özellikle Alman göçmenlerin çoğunlukta olduğu ABD'nin Chicago kenti gibi yerlerde benimsenmiştir.
İlk mimarlık kuramcısı Vitruvius'un söyledikleri bütün mimarlık kuramlarının temeli sayılabilir. Ona göre mimarlık;
Ana Britannica
Sponsorlu Bağlantılar
Romalı mimar ve mühendis Vitruvius mimarlık eğitiminde uygulamalı ve kuramsal bilgileri birbirinden ayırmak için "ratiocinatio" sözcüğünü kullanmıştır. Bu sözcüğün çevirisi olan "mimarlık kuramı" kavramı da zamanla mimarlık tasarımlarının, uygulamalarının değerlendirilmesinde yararlanılacak usavurma yöntemlerinin tümü anlamında kullanılmaya başlamıştır. But ür değerlendirmeler bir yaratıcı süreç olan mimarlığın en önemli yanlarından biridir, çünkü bir yapının tasarımı ancak onu yaratacak olanın aklı ile düş gücü arasındaki karşılıklı ve sürekli diyalektik alışveriş sonucu ortaya çıkabilir.
Aşağı yukarı 18. yüzyıldan bu yana mimarlık kuramı ile mimarlık tarihi arasında bir ayırım yapılmaktadır. 1818'de Paris'teki Güzel Sanatlar Yüksekokulu'nda her iki konuya ayrı birer kürsü verilinceye değin bu ayırım belirsiz kalmıştır. Gerçekten de iki disiplini birbirinden ayırmak kolay değildir; geçmiş uygulamaları bilmek bir mimarlık kuramı geliştirmek için ne kadar önemliyse var olan bir kuramı sınamak için de geçmişteki örneklere bakmak o kadar gereklidir.
Mimarlık kuramını genel sanat kuramı içinde görme eğilimlerine de rastlanır. Bu, bütün sanatların aynı kökten türediği düşüncesinden kaynaklanmaktadır; ortak kökenin de çizim (ya da çizim yapabilme yeteneği) olduğu düşünülmüştür. Buna karşılık, bağımsız bir mimarlık kuramı olabileceği düşüncesi de vardır. Her iki konuyu işleyen düşünürler olmuştur. 20. yüzyılda estetiğin mimarlık kuramları üstündeki etkisi azalırken yararcılığın ve işlevselliğin önemi günden güne artmıştır. Alman mimarlık kuramcılarının ortaya attığı bir işlevi karşılama, bir amaca uygun olma düşünceleri gittikçe daha çok yandaş bulmuş, özellikle Alman göçmenlerin çoğunlukta olduğu ABD'nin Chicago kenti gibi yerlerde benimsenmiştir.
İlk mimarlık kuramcısı Vitruvius'un söyledikleri bütün mimarlık kuramlarının temeli sayılabilir. Ona göre mimarlık;
- Sağlamlığı (Firmitas)
- Kullanışlılığı (Utilitas)
- Güzelliği (Venustas)
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!