Arama

Mimarlık Gündemi - Sayfa 2

Güncelleme: 7 Nisan 2014 Gösterim: 22.214 Cevap: 52
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
9 Temmuz 2010       Mesaj #11
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Kültür Nehri İstanbul
Sponsorlu Bağlantılar
kulturnehriistanbul


Balkanlar ve farklı Avrupa ülkelerinden sanatçı, akademisyen ve bölge halklarından bir grup, tarihi Egnatia Yolunu yürüyerek İstanbul’a geliyor.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında hayata geçirilen “Kültür Nehri İstanbul” projesi dahilinde 2009 yılının Mayıs ayında Arnavutluk’tan yola çıkan Egnatia Gezginleri İstanbul’a varıyor.

İstanbul’da sona erecek yürüyüşleriyle, sınırları aşarak bu uzun ve tarihi yolu halklar arasında bir barış köprüsü sembolü haline getirmeyi amaçlayan Egnatia Gezginleri 10 Temmuz Cumartesi günü Yedikule Altın Kapı’dan İstanbul’a giriş yapacaklar.

Balkanlar’dan İstanbul’a

Roma dönemlerinden kalma ve Osmanlılar tarafından üstüne kervansaraylar yapılarak uzun yıllar kullanılmış olan, tarihi Egnatia Yolu, İstanbul’un Balkanlarla olan köklü tarihi bağlarını birçok yönüyle simgeleyen, Arnavutluk’un Durres kentinden başlayıp İstanbul’a ulaşan tarihi bir yoldur.


60 metrelik dostluk ve barış resmi


Via Egnatia grubunun müzisyenleri, İstanbullu müzisyenlerle birlikte gerçekleştirdikleri müzik şölenli yürüyüş boyunca Egnatia Yolu’nun üzerinde bulunan köy ve kentlerde yaşayan çocuklarla üretilen ‘Barış Yolu Egnatia’ temalı 40 metrelik rulo resmi İstanbul’da tamamlayacaklar.

“Barış Resmi” İstanbul’dan YÖRET Vakfı gönüllülerinin katkısı ile Bahçelievler semtinde GSD Eğitim Vakfı İÖO öğrencileri tarafından 10 Temmuz Cumartesi günü Yedikule avlusunda 60 metreye tamamlanacak. “Barış Resmi” 11 Temmuz Pazar günü saat 17.30’da Gülhane Parkı’nda sergilenecek.
İstanbul Üniversitesi-Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Seramik, Cam ve Çinicilik Bölümü de projeye seramik etkinlikleriyle destek veriyor.

Egnatia Yolu fotoğraf sergisi


Gezginlerin, Egnatia Yolu boyunca vizörüne takılan yolun tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerini yansıtan fotoğrafların sergisi 11 Temmuz Pazar günü Arkeoloji Müzesi Yıldız Konferans Salonu Fuayesi’nde İstanbullularla buluşacak.


Kültür Nehri İstanbul Programı


10 Temmuz 2010, Cumartesi

16.00 İstanbul’a giriş, Yedikule Altın Kapı
16.15 – 17.00 ‘Barış Resmi’ resminin tamamlanması
11 Temmuz 2010, Pazar
14.00 – 17.00 Egnatia Roma Yolu Konferansı, Arkeoloji Müzesi Yıldız Konferans Salonu
17.00 Egnatia Yolu Fotoğraf Sergisi açılışı, Arkeoloji Müzesi Yıldız Konferans Salonu Fuayesi
17.30 Barış Resmi Sergi açılışı, Gülhane Parkı


Kaynak: Mimdap, Habertürk
9 Temmuz 2010



Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
13 Temmuz 2010       Mesaj #12
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

adanaimar
Sponsorlu Bağlantılar

Adana’da bugünlerde bir imar krizi yaşanıyor. Sebebiyse 30 yıl öncesinin imar planına göre düzenlenen yaban hayat sahası sınırları. Adana Valiliği’nden Çevre ve Orman Bakanlığı’na yanlış imar planı gönderilince, binlerce kişinin yaşadığı alan yaban hayat sahası içinde kaldı.

Binlerce apartman, işyeri, villa, okul, hatta resmi kurum binaları.Binlerce insanın yaşadığı bu bölgeyi hükümet yaban hayat sahası ilan etti.
Haber Adana’dan.
2006 yılında Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından “yaban hayatı koruma” ile ilgili bir çalışma başlatıldı. Birçok bölgeyi içeren çalışma kapsamında Adana’daki Seyhan Baraj Gölü de vardı.
Koruma sahasının sınırları belirlenirken Adana’dan imar planı istendi.
Valilik, Bakanlığa hemen imar planı gönderdi. Ama burada büyük bir hata oldu.
30 yıl öncesinin planına göre düzenlenen yaban hayat sahası sınırları içinde birçok bina kaldı.
Adana Valiliği, Bakanlığın kararı doğrultusunda 4 ay önce bölgeyi imara kapattı. Büyükşehir Belediyesi ise buna itiraz etti. Yapılan inclemede karışıklığın bakanlığa gönderilen 30 yıl öncesinin imar planından kaynaklandığı ortaya çıktı.
Büyükşehir Belediyesi yanlışlığın düzeltilmesi ve mevcut planlara göre sınırların yeniden belirlenmesi için çalışma başlattı.


13 Temmuz 2010
Kaynak: Mimdap, CNN Türk


Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
10 Ağustos 2010       Mesaj #13
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Yarısından fazlası depremde yıkılacak

Ad:  depremde-yarisi-yikilacak.jpg
Gösterim: 307
Boyut:  202.6 KB

Yukarıdaki fotoğraf nasıl bir kentsel yoğunluğa sahip olduğumuzu anlatmaya yeterli. Bu binalara yakından bakacak olsak eğer, her birinin yapısal kusurlarla dolu olduğunu ve yapıların düzensiz, kırılgan, bakımsız bulunduğunu kolayca görebiliriz. İşte yaşam alanlarının risklerle dolu olduğu bu kentte, doğru bir kent mücadelesinin yıllardan beri yaşam alanlarını güvenli kılmak aksına bir türlü ulaşamadığını görmek en basitinden hayal kırıklıklığıdır. Bu yönde bir bilincin toplumsallaşamadığını görmek ise kendini kamu yararı mücadeleye adadıklarını söyleyen kurumların başarısını bize deşifre etmektedir.
Mimdap, yayınları içinde büyük bir yıkıma neden olacak olası İstanbul depremine sürekli olarak dikkat çekmektedir. Sahiden halkın güvenliğini ilgilendiren, yaşam hakkı kavramına dahil edilmesi gereken deprem ve zararları konusunu daha büyük ölçekte okurlarının önüne getirmeyi bir görev bilmektedir. Zira bu konu 17 Ağustos yıldönümlerinde konuşulup geçilecek kadar basit değildir.
Mimdap

Bu binaların yüzde 30’u riskli çıktı. Rekor ise Bahçelievler’de… 20 bin 424 binadan 15 bini risk kategorisinde…

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB), Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) ile ortaklaşa yürüttüğü Deprem Risk Analiz Çalışması kapsamında, İstanbul’daki 146 bin 987 binaya risk taraması gerçekleştirildi. Sonuç ise ürkütücü. Taramadan geçirilen 6 ilçedeki binaların yaklaşık yüzde 30’u riskli. Bahçelievler’deki risk oranı ise yüzde 70…Belediyenin daha önce 4 farklı deprem senaryosu geliştirdiği çalışma kapsamında “riskli ilçe” olarak tespit edilen 10 ilçede bina taramalarına başlandı. Deprem Master Planı’nda yer alan kademeli değerlendirme yöntemiyle yapılan taramalar 6 ilçede sonuçlandı. Fatih, Zeytinburnu, Küçükçekmece, Bahçelievler, Güngören ve Bayrampaşa’dan elde edilen sonuçlar, depreme yönelik kentsel dönüşüm için kullanılacak. Taramaların yapılacağı diğer 4 ilçe Beyoğlu, Eminönü, Bağcılar ve Esenler.

İkinci ilçe Güngören
Çıkan sonuçlar ise, olası bir depremin İstanbul’a pahalıya mal olacağının adeta kanıtı. Taramadan geçirilen 146 bin 987 binadan 42 bin 500’ünün riskli olduğu sonucuna varılan çalışma, bazı ilçelerdeki bina stoğunun neredeyse tamamının risk taşıdığını da ortaya koydu. Örneğin çalışmaya göre, Bahçelievler’deki 20 bin 424 binadan 15 bini, Güngören’deki 9 bin 538 binadan da 7 bin 300’ü risk kategorisinde. Bu iki ilçedeki yüksek risk oranı diğer ilçelere göre oldukça fazla.

Bayrampaşa’da ise 19 bin 973 binanın 6 bin 150’si riskli. Küçükçekmece’de taranan 53 bin 138 binanın 9 bini, Fatih’teki 27 bin 884 binadan 2 bin 750’si, Zeytinburnu’ndaki 16 bin 30 binanın 2 bin 300’ü riskli görüldü. Sonuçları ilk elde edilen ilçe olan Zeytinburnu’ndaki 2 bin 300 bina için kentsel dönüşüm projesi başlatan belediye, 217 bin metrekarelik alanda 1280 konut ve işyeri yapacak. Kat karşılığı anlaşma modeliyle başlatılan projenin ilk etabında 642 daire ile 22 işyeri yapılacak. Vatandaşa da sahip olduğu metrekarenin yüzde 75’i verilecek.

‘Adreslerini belirledik’

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem Müdürü Mahmut Baş, İstanbul’da 1 milyon 200 bin civarında bina bulunduğunu belirterek, “Çalışma, 4 üniversitenin oluşturduğu bir sistemle yapıldı. İçine girerek ve gözlemsel tarama ile çalışma gerçekleştirildi. Binaya 25’e yakın soru soruluyor. Binaların yapım tarihi, türü, yapım şekli, zeminin yapısı, çıkma katının olup olmadığı, yumuşak katının bulunup bulunmadığı, bitişik nizam olup olmadığı gibi sorular. Bir binanın yıkılıp yıkılmayacağını söyleyemezsiniz. 17 Ağustos depreminde bu nasıl ayakta duruyor dediğimiz binalar yıkılmamıştır. Bu, deprem meydana geldiğinde binalardaki hasar miktarını belirlemeye yönelik.


Riskin derecesini tespit etmek amacıyla. Ağır, orta ve hafif hasarlı binaların toplamı bu rakam. Bu ilçelerde riskler fazla görüldüğü için bu noktalarda ayrıntılı çalışıldı. Daha önce 50 bin riskli bina tespit etmiştik ama bunun adreslerini bilmiyorduk. Şimdi o adresleri tespit ettik” dedi.

Kaynak: Mimdap
Kaynak: Milliyet
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
14 Ağustos 2010       Mesaj #14
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Ad:  istanbul-tsunami.jpg
Gösterim: 321
Boyut:  30.8 KB


En kötü deprem senaryosuna göre İstanbul kıyılarında oluşması en büyük dalga yüksekliği 5,5 metre olacak. Dalgalar sekiz dakika içinde 10 kilometrelik kıyı şeridini etkileyecek.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 17 Ağustos 1999’da meydana gelen Marmara depreminin ardından kenti depreme karşı hazırlamak için başlattığı çalışmalar kapsamında bugüne kadar 1 milyar 19 milyon TL harcadı.
Çalışmalar kapsamında bina güçlendirme, scada projesi, doğalgaz kesme cihazları, heyelan ve faylar, yer mühendislik veri tabanı ve zemin sınıflama çalışmaları, yer hareketini algılayan cihazlar, sismoloji çalışmaları, deprem hasar tespit yazılımı, gaz kesme vanaları, bina tarama ve kentsel dönüşüm çalışmaları gerçekleştirildi.
İstanbul’un iki yakasında birer afet deposu oluşturuldu. 2 bin 500 adet acil sağlık seti hazırlandı. Sokaklara 4 bin 450 yangın musluğu konuldu, günde 20 bin kişiye iki çeşit yemek verebilecek seyyar mutfak, günde 250 bin kişiye yemek çıkabilecek lojistik merkez oluşturuldu. Ayrıca doğalgaz kesildiğinde LPG ile bir hafta çalışabilecek üç büyük ekmek üretim tesisi kuruldu.

Feribotlar yüzer hastane olacak

Çalışmalar kapsamında bugüne kadar 71 helikopter pisti yapıldı, feribotların yüzer hastane olarak hizmet vermesi planlandı, ayrıca seyyar hastane kurulması çalışmaları da sürdürülüyor. Ayrıca Türkiye’de bir ilk olan ve 6 bin metrekare olacak doğal afet eğitim parkının temeli de atılacak. Toplam maliyeti 35 milyon TL olacak parkta 200 kişilik planeteryum, ilk yardım deneyim bölümü, duman deneyim odası, yangın söndürme deneyim bölümü ve 3 boyutlu görüntü bölümü olacak.


Tsunamiden kaçmak için sekiz dakika

İl genelinde 1/1000 ve 1/5000 ölçekli faydan sıvılaşmaya, su baskınından zemin sınıflamasına kadar 15 farklı harita hazırlandı. Yangın risk haritası, tsunami tehlike haritası tamamlandı. En kötü deprem senaryosuna göre Marmara depreminin tetikleyeceği denizaltındaki heyelanların hareketine bağlı olarak yapılan modelleme çalışmasına göre İstanbul kıyılarında oluşması olası en büyük dalga yüksekliği 5,56 metre, en yüksek dalganın ulaşacağı kıyı bandı İstanbul’un doğusu ve kıyıya paralel olarak 10 kilometrelik kıyı çizgisi olarak tespit edildi. Tsunami dalgasının kıyılara erişme zamanı 8 dakika, kıyılarda ilerleme mesafesi ise 150 metreden az olarak hesaplandı.


10 riskli ilçe

Bina taramaları kapsamında Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) çalışmasıyla öncelikli olarak belirlenen Avcılar, Küçükçekmece, Fatih, Fatih ile birleştirilen Eminönü, Bakırköy, Bayrampaşa, Adalar, Beyoğlu, Zeytinburnu ve Bahçelievler olmak üzere 10 riskli ilçede bina taraması yapılarak deprem dönüşümüne esas teşkil edecek veri toplama çalışması başlatıldı. Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) öğretim üyelerinin önerisiyle belirlenen yöntemle kademeli bir değerlendirmeye tabi tutulan bina taramaları 6 ilçede tamamlandı.

Binanın kesin sağlam ya da kesin çürük olduğu bilgisini vermeyen çalışmaya göre, 6 ilçede toplam 146 bin 987 binadan 42 bin 500’ünün riskli olduğu tespit edildi.

En riskli binalar Güngören ve Bahçelievler’de

Çalışmada 9 bin 538 binadan 7 bin 300’ü (yüzde 77) riskli tespit edilen Güngören ilçesi en riskli ilçe çıkarken, 20 bin 424 binadan 15 bini (yüzde 73) riskli olarak tespit edilen Bahçelievler ise ikinci yüksek riskli ilçe oldu.

Tarama çalışması yapılan ilçeler arasında risk sıralamasında 19 bin 973 binadan 6 bin 150’si (yüzde 31) riskli tespit edilen Bayrampaşa üçüncü, 53 bin 138 binanın 9 bini (yüzde 17) riskli tespit edilen Küçükçekmece dördüncü, 16 bin 30 binadan 2 bin 300’ü (yüzde 14) riskli tespit edilen Zeytinburnu beşinci, 27 bin 884 binadan 2 bin 750’si (yüzde 10) riskli görülen Fatih ise altıncı sırada yer aldı.
Tarama çalışmaları önümüzdeki dönemde Esenler, Bağcılar, Beyoğlu ve Fatih ile birleştirilen Eminönü’nde yapılacak. Depreme yönelik yapılan dönüşüm çalışmaları kapsamında ilk deprem odaklı kentsel dönüşüm çalışması Zeytinburnu Sümer Mahallesi’nde başladı.
Geçen yıl temeli atılan ve 171 bin metrekarelik konut ile 46 bin 500 metrekarelik dükkan alanını kapsayan projede 1 1, 1 2, 1 3, 1 4 olmak üzere toplam 1280 konut ve iş yeri yapılacak. Kat karşılığı anlaşma modeli benimsenerek başlatılan projede iç bahçeler, spor tesisleri, çocuk oyun alanları ve kapalı otopark yer alacak. Kentsel dönüşümün ilk etabında 642 daire, 22 iş yeri tamamlanacak. Kayabaşı’nda da depreme dayanıklı 60 bin konut yapılacak. Bu konutların ilk etabı 2 yıl, tamamı ise 3 yılda bitecek.

Uydu haberleşme şebekesi hazır

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, afet anında acil durum haberleşmesi için 14.6 milyon TL harcayarak 9 olan deprem izleme ve kayıt istasyon sayısını 18’e çıkardı. Başbakanlık, valilik, belediye birimleri ve Kandilli Rasathanesi arasında 119 telefonlu uydu haberleşme şebekesi kurdu ve haberleşmenin yedekliğini sağlamak için de 195 kilometrelik fiber optik ağı oluşturdu.

Bu kapsamda telsiz sistemi modernize edildi, yeni telsiz röle istasyonlarıyla Silivri’den Şile’ye kadar kentin her yeri kapsama alanına alındı. Ayrıca elektrik kesintisine karşı gerekli donanımlar tamamlandı.

Dünya Bankası kredisi

Deprem hazırlıkları için Dünya Bankasından alınan 322 milyon 150 bin dolar krediden 26 milyon 549 bin doları itfaiye araç alımına, 71 milyon 904 bin doları köprü ve viyadük güçlendirmesine, 40 milyon doları da mikrobölgeleme haritalarına olmak üzere toplam 138 milyon 453 bin dolar harcandı.


Kaynak: Mimdap
Kaynak: İstanbul Büyükşehir Belediyesi

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
14 Ağustos 2010       Mesaj #15
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Ad:  tsunami.jpg
Gösterim: 281
Boyut:  218.0 KB


Deprem senaryosuna göre; en yüksek dalganın ulaşacağı kıyı bandı İstanbul’un doğusu ve kıyıya paralel olarak 10 kilometrelik kıyı çizgisi (Kadıköy-Tuzla arası).

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) yaptığı çalışmadaki en kötü deprem senaryosuna göre; deniz altındaki heyelanların hareketine bağlı olarak kıyılarda oluşması olası en büyük dalga yüksekliği 5,56 metre olacak. Yapılan modelleme çalışmasına göre; en yüksek dalganın ulaşacağı kıyı bandı İstanbul’un doğusu ve kıyıya paralel olarak 10 kilometrelik kıyı çizgisi (Kadıköy-Tuzla arası) olarak tespit edildi. Tsunami dalgasının kıyılara erişme zamanı 8 dakika, kıyılarda ilerleme mesafesi ise 150 metreden az olarak hesaplandı.

1 milyar TL harcandı

İBB verilerinden derlenen bilgilere göre, kenti deprem riskine hazırlamak için yapılan çalışmalar kapsamında, deprem dönüşümü için 439.39 milyon TL, itfaiye araçları için 230 milyon TL, Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) için 54 milyon TL, Avrupa ve Anadolu yakası mikrobölgeleme rapor ve haritaları, deprem tehlike ve tsunami tehlike haritaları için 52 milyon TL, acil durum haberleşmesi için 14,6 milyon TL ve diğer çalışmalarla birlikte toplam 1 milyar 19 milyon TL harcama yapıldı. Bina güçlendirme, scada projesi, doğalgaz kesme cihazları, heyelan ve faylar, yer mühendislik veri tabanı ve zemin sınıflama çalışmaları, yer hareketini algılayan cihazlar, sismoloji çalışmaları, deprem hasar tespit yazılımı, gaz kesme vanaları, bina tarama ve kentsel dönüşüm çalışmaları gerçekleştirildi.


Kaynak: Mimdap
Kaynak: Milliyet

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
16 Ağustos 2010       Mesaj #16
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Ad:  imar-affi.jpg
Gösterim: 218
Boyut:  29.3 KB


17 Ağustos depreminin en büyük suçlusu olarak gösterilen kaçak yapılaşma, hükümetin referandum hediyesi olarak meclisin son oturumunda kabul edilen torba yasayla bir kez daha affedildi. Referandum öncesi hazine arazilerinin satışını onaylayan yasayı çıkarılarak imar affını getirildi.

Yarın 17 Ağustos.1999 yılında resmi raporlara göre, 17 bin 480 ölüm, 23 bin 781 yaralı, 505 kişi sakat kaldı. 285 bin 211 konut, 42 bin 902 işyeri hasar gördü. Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50 bin ölüm, ağır-hafif 100 bine yakın yaralı, 133 bin 683 çöken bina ile yaklaşık 600 bin kişi evsiz kaldı. Yaklaşık 16 milyon insanı etkileyen depremin acıları hâlâ sürüyor.
17 Ağustos 1999 Marmara depreminin ardından bir çok araştırma, panel, söyleşi, TV programı, yazılı ve görsel basında haber yapıldı. Konu üzerine bir çok tezler yazıldı. 17 Ağustos 1999 depreminin suçluları arandı. Birçok dava açıldı, çoğu beratla sonuçlandı. Bazen görevini yerine getirmeyen hükümet, belediye, bazen uzmanlık bilgisini yeterli kullanmayan uzman bazen kar amacıyla sorumsuzca davranan müteahhit, bazen toplumsal konuları yeterince gündem yapmayan medya, bazen de sorumlu davranmayan yurttaş suçlu bulundu. Çoğu kez de bunun bir sistem sorunu olduğu, sistemin değişmesi gerektiği söylendi. Ama sistemin değişmesi için hiçbir şey yapılmadı. Depreme yönelik bir kaç üniversitede araştırma projesi, bakanlığa bağlı bir devlet birimi, birkaç mevzuatta düzeltme ve şart koşma, belediyelerde konuyla ilgili birkaç sempozyum ve senesi geldiğinde yapılan yürüyüş ve paneller…
Sistemin çarkı ise tüm dişlilerini parlatarak dönmeye devam ediyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin İnternet sitesine girer ve son meclis tutanağını okursanız eğer referandum öncesi nasıl imar affı getirildiğini görürsünüz. 23. Dönem 4. Yasama Yılının son oturumu olan 22 Temmuz 2010 tarihli meclis toplantısında görüşülen kamuoyunda “torba yasa” olarak adlandırılan 536 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile yapılaşan hazine arazilerinin satışı ile imar affı yasalaşmış oldu. Referandum öncesi, son oturumda birçok düzenlemeyi bir araya getirerek hazırladıkları torba yasa paldır küldür meclisten geçti, tıpkı nükleer santralle ilgili yasa gibi…
Torba yasada bulunan 4706 sayılı Yasa’nın 5. maddesine eklenen bir hükümle, “…üzerinde yapılanma olanlar” tümcesinden sonra, “Hazine adına tescil tarihine bakılmaksızın” tümcesi eklenerek, “yapılacak satışlarda satış bedelinin yüzde onu peşin ödenmek üzere beş yıla kadar taksitlendirilebilir” denilerek değiştirilmiş ve tanınan süre altı aydan bir yıla çıkarılmıştır. Yine aynı madde kapsamında Hazine adına tescil edilen taşınmazların belediyelere bedelsiz olarak devredilmesi öngörülmüştür. Ayrıca yine torba yasada bulunan kamuoyu tarafından 2B olarak bilinen 6831 sayılı Orman Yasası’nın 2. maddesinin (b) bendiyle orman dışına çıkartılan alanların da satışı getirilmiştir.
Yasada yapının tanımı olmadığından, getirilen imar affı havuzlu villadan kooperatife kadar bir çok yapıyı kapsıyor.
62 yıldır süren imar affı serüveni
Türkiye’de imar affı ile ilgili ilk yasa 1948 yılında Ankara’ya özgü olup bir yıl içerisinde 5228 sayılı yasa ile ülke geneline yayılıyor. 1949 yılında çıkarılan imar affı ile hem ruhsatsız yapılara ceza verilerek kaçak yapılar affediliyor hem de belediyelere yıkma yetkisi veriliyor. 1953′te çıkarılan 6188 sayılı kanun ile de ilk defa tüm gecekondular yasallaştırılıyor.

1959′da çıkarılan yasa hazineden belediyeye arsaların devrini öngörülüp, 1963 yılında çıkarılan yasa ile de gecekondulara belediye hizmetlerinin götürülmesi hükmü getiriliyor. 1966 tarihli 775 sayılı Gecekondu Yasası ile gecekondular kabul edilerek 1970 yılında çıkarılan yasa ile gecekonduların yıkılamayacağı güvencesi getiriliyor. 1980 yılından sonra yapılan imar afları (2805, 2981, 3290 ve 3366 sayılı yasalar) ile gecekondu yanı sıra diğer kaçak yapıların da affedilmesi gündeme geliyor. 1983 yılında (21 Mart 1983 gün ve 2805 sayılı yasa) çıkarılan af yasası ile gecekonduların yasallaştırılması sağlanmış ve yeni gecekondu yapılması yasaklanıyor. 1986 yılında çıkarılan 3414 sayılı yasa ile, kendilerine arsa veya konut tahsis edilenler bu taşınmazları başkalarına devretme hakkı getiriliyor. (1)
1948 yılında başlayan imar affı serüveni 62 yıldır devam ediyor. Yurttaşlar, iş bulmak, eğitim almak, namus veya kan davasından kaçmak ya da savaşta ölmemek için yerini yurdunu terk ederek kentlere göç ediyorlar. Kentleşmenin gereği olarak bu göç, kapitalizm tarafından da kabul görüyor lakin tüm vahşiliği ile…
En verimli tarım arazilerine, tarihi bölgelere, orman arazilerine, fay hatlarına, dere yataklarına, plan, ruhsat, izin olmadan hazinenin arazileri yapılaşıyor. Kamu alanlarının özelleşmesini mi dert edelim yoksa ekolojik tahribatı mı?
62 yıldır, iktidar olma, hükmetme hırsı yüzünden af edilen kaçak yapılarla, kontrolün ve hukukun yamalı bohça olduğu, kara borsa bir yönetim inşa ediliyor. Ve bunun sonucunda sağlıksız yerleşimlerde yok olan ekolojik yaşam ve depremle ölen insanlar…
17 Ağustos 1999 depreminden sonra 23 Ağustos 1999′da deprem felaketiyle ilgili alınan ve alınması gereken tedbirler konusunda Meclis Araştırması açılmasına karar veriliyor ve 23 Aralık 2000 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülüyor. Komisyonun hazırladığı rapora göre; gecekondulaşma ve kaçak yapılaşmayı teşvik eden imar affı politikasından vazgeçilmesi gerektiği belirtiliyor.
1980 sonrası Özal’a iki kez iktidar olma şansı tanıyan imar affları, başta İstanbul olmak üzere birçok büyükşehrimizi şehircilik açısından yönetilemez hale getirmiştir. En büyük fatura ise 17 Ağustos 1999 depreminde on binlerce insanın ölümü ve sakat kalmasıyla ödenmiştir. Özal sorumlu olduğu bu suçların günahlarını öteki dünyada ödüyor mudur bilmiyoruz ama Erdoğan da bu imar affıyla benzer günahların altına imzayı atmıştır.
Anayasa değişikliği ile ilgili referandumda “evet” oyu vererek değişimin kapısı açılabilir, Lakin AKP hükümeti, “evet” oyu için hazine arazilerini imara açarak bu değişimin öznesi olmadığını da gösteriyor. Komik olan ise hazine arazilerini satışa sunarak imar hakkı verdiği kesimlerin, siyasal hak ve özgürlükleri için kendilerini boykot edecekleri oluşu. Aynı yerel seçimlerde çamaşır makinasını alıp oylarını vermedikleri gibi.

TMMOB Şehir Plancıları Odası, İmar Affına Yönelik Düzenlemeler ve Yürütülen Çalışmalar hakkında açıklaması.

İkbal POLAT

Kaynak. Mimdap
Kaynak: Bianet.org

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
17 Ağustos 2010       Mesaj #17
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Ad:  kuzu-kuzu-bekliyoruz.jpg
Gösterim: 278
Boyut:  91.1 KB


Haiti depreminden ekranlara yansıyan görüntüler bizlere on bir yıl evvel yaşadığımız körfez kabusunu hatırlattı. Uzmanlar belki yarın, belki gelecek ay, en geç 30 yıl içinde İstanbul da, İzmir de ciddi depremler yaşanmasının yüksek bir olasılık olduğunu anlatıp durdu. Ülkemizin neredeyse tamamı deprem kuşağında olduğundan birçok diğer yöremizin de benzer bir tehdit altında olduğunu biliyoruz. Yerli ve yabancı bilim adamları zaman zaman farklı senaryolar çizdilerse de hepsinin birleştiği nokta İstanbul ve diğer kentlerimizin yıkıcı bir sallantıya maruz kalacağı idi.

Ad:  kuzu-kuzu-bekliyoruz1.jpg
Gösterim: 318
Boyut:  39.8 KB


Geçen on bir yıl içinde çok şey yazıldı çizildi, raporlar hazırlandı, tespitler yapıldı, pilot bölgeler seçildi ancak merkezi ve yerel yönetimlerimiz kentlerimizdeki deprem özürlü milyonlarca binanın depreme hazır hale getirilmesi yönünde bir grup kamu yapısının güçlendirilmesi dışında kayda değer bir adım atamadı.Haiti’nin başına gelenler bizimde başımıza gelebilir. O zaman çok hızlı hareket etmeli, eski yapı stokumuzu yenilemeliyiz. Mevcut yaklaşım ve yapı sistemleriyle bu yenilemeyi gerçekleştirmek yarım asır alabilir. Bizlerin ise yarını meçhul.
Dönüşümün yüksek hız ancak az maliyetle gerçekleşebilmesi için daha öncede çeşitli ortamlarda dile getirdiğim iki önerimi ilgililere hatırlatmak isterim.
1. Orta ve yüksek standartlı apartman bölgelerinde imar haklarını yükselterek eski yapıların müteahhitler eliyle kat karşılığı sistemiyle yenilenmesine olanak hazırlayalım: Proje 3g
2. Gecekondu ve düşük standartlı bölgelerimizde hızlı ve ekonomik ‘endüstrileşmiş yapı sistemi’ni getirelim. Proje kapsül evler

1. İmar haklarını yükseltelim
İstanbul’umuzun deprem riskini biliyoruz, tedirginiz. Canımız malımız risk, ülke tehdit altında. Yerel ve merkezi yönetım eskı betoarme apartmanların oluşturduğu korumasız yapı stokuna yönelik direkt çözüm getiremiyor.

Proje 3g, ‘İstanbul’ genç, güzel, güvenli’ oto finans bir stratejidir.
İstanbul da apartman daire adedi 2.000.000 civarındadır. Bunların yarısı deprem tehdidi altındadır. Çok malikli apartmanlarda güçlendirme teknik, ekonomik, hukuki ve pratik açılardan tercih edilememektedir.
Ancak maliklerin müteahhitlere para vererek apartmanlarını yenileme olanakları olmadığı gibi, mevcut yapıları imar hakkını doldurmuş olduğundan yeni yapılacak binada yapımcıya yapım masrafları ve müteahhitlik karını karşılaması için dükkan veya daire de verememektedir. Eski apartmanlar yeniden inşa edilememekte, betonarme tabutlar gibi beklemektedir.
Müteahhitler eliyle binalarını yıkıp zemin etütleriyle beraber yeni deprem yönetmeliğine göre inşa etmek, altına garaj ve sığınak koymak, ısı yönetmeliğine uymak, az enerji, az karbon salınımı ile yaşayan çevreci bina şartlarını yerine getirmek kaydıyla.
Eski deprem yönetmeliğine göre yapılmış betonarme apartmanlara bölgesine göre 1-2 kat ilave imar hakkı varalım.
İlave imar hakkının getirdiği imkan ile İstanbul parsel parsel kendi kendini yenileyecek, eski binalar yıkılıp müteahhitler tarafından yenileri yapılacaktır.
Yollar araçlardan temizlenecek, itfaiye ambulans sıkışıp kalmayacaktır.
Yeni binalar ile çevremize çekin düzen gelecek, enerji ve kaynak tasarrufu sağlanacaktır..milli servete katkısı bulunan bir projedir.
Proje 3g’nin toplu uygulamalar için hazırladığım’ resimde görülen ‘geleneksel apartmanlar’ özel merdiven tasarımıyla düz veya meyilli her türlü araziye proje değişikliği olmadan inşa edilebilecektir. Kentlerimizi yenilerken yok olan yapı kültürümüzü canlandırmak istiyorum.
Bu proje lokomotif müteahhitlik sektörünü harekete geçirerek durgun ekonomiye ivme kazanacaktır. İşsizlik azalacaktır
Güvenlik ve estetik açılardan çağdaş düzeye yükselen kentlerimiz genç, güzel ve güvenli olacaktır…


2. Endüstrileşmiş yapı üretimine geçelim…
1 kapsül 25 m2 Stüdyo 10.000.-TL 20 sene ayda 50.-TL

2 kapsül 50 m2 Daire 20.000.-TL 25 sene ayda 75.-TL
3 kapsül 75 m2 Daire 30.000.-TL 30 sene ayda 100.-TL

TOKI’nin tünel kalıp sistemiyle inşa ettirdiği toplu konutlardan kat kat daha hızlı, kat kat daha ucuz, ve kat kat daha kaliteli bir konut yenileme stratejisi için çalıştım, ‘kapsül evler’ projesini hazırladım, ‘endüstrileşmiş yapı üretımi’ ne geçtim.
Fabrikalarda bant tekniğiyle zincirleme mono blok sabit mobilyasıyla üretilen 25 m2’lik kapsül üniteler bir salkım gibi orta sirkülasyon şaftına vinç yardımıyla takılmaktadır. Bağlantı noktalarında ‘deprem izolatörleri’ kullanılmaktadır.
25 m2’lik bir kapsül WC-duş ve mutfakçığı bulunan bir stüdyo konut ünitesi oluşturmaktadır. 2 kapsül yan yana kullanıldığında 2 oda 1 salon 50 m2 daire olmaktadır. kapsüller 3’lü kullanıldığında 3 oda 1 salon 75 m2’lik daireler elde edilebilmektedir. Japonya’da örnekleri vardır.
Blok yükseklikleri 12 kat ve üstü düşünülmektedir. Tek sirkülasyon şaftlı blokların her katında 1 adet 25 m2’lik stüdyo, 2 adet 50 m2’lik daire ve 1 adet 75 m2’lik daire bulunmaktadır. Bu dağılım bir lego gibi kattan kata değişebilmektedir.
Kapsüllerin oda duvarları istenildiği şekilde düzenlenebilmektedir.
Temizlenecek eski yapı ve gecekondulara kıyasla aynı alanda daha fazla ünite elde edilebildiğinden imkanları çok dar olanlara bedelsiz kapsül ev verilmesi dahi mümkün olabilecektir.
Bu proje ile geri kalmışlık simgesi gecekondular süratle temizlenecek, kentlerimiz depreme hazırlanacak, lokomotif inşaat sektörü ıvme kazanacak, işsizlik azalacaktır.
Kentlerimizde gecekondu ve evsiz insan kalmamalıdır.


Ad:  kuzu-kuzu-bekliyoruz2.jpg
Gösterim: 265
Boyut:  54.0 KB



Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp
Mimar Kentbilimci
Kaynak: Mimdap
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
18 Ağustos 2010       Mesaj #18
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Küçükçekmece Avcılar arasında trafiği rahatlatmak için inşa edilen Avcılar Katlı Kavşağı hizmete alınıyor. İki ilçe arasındaki yan yolda trafik tek yönde işleyecek.

Ad:  kucukcekmece-avcilar.jpg
Gösterim: 323
Boyut:  81.1 KB


Küçükçekmece Avcılar arasında trafiği rahatlatmak için inşa edilen Avcılar Katlı Kavşağı hizmete alınıyor. Yan yollarda yoğun sıkışıklığı gidermek ve Üniversite Kavşağını rahatlatmak ve hastaneye kolay ulaşımı sağlamak amacıyla yapılan kavşak zaman ve yakıt tasarrufuna da katsı sağlayacak.D-100 Küçükçekmece katlı kavşağı –Avcılar katlı kavşağı arası kuzey yan yol Avcılar istikametine Güney yan yol ise Küçükçekmece istikametine tek yön olarak çalıştırılacak. Kuzey ve güney yan yol geçişleri ise Vatan Hastane mevkiine yapılan araç alt geçit ile sağlanacak. Tek yön düzenlemesi yapılan kısım D-100 Küçükçekmece Katlı Kavşağı –Avcılar Katlı Kavşağı arası yaklaşık 5 kilometre.

Yeni uygulama ile Deniz Köşkler mevkiinden D-100 ’den güney yan yola giriş, Vatan Kavşağı çıkışından sonra güney yan yoldan D-100’e çıkış, İSKİ arıtma tesisleri önünden D-100 güney yan yola giriş, D-100 İGDAŞ önünden kuzey yan yola giriş verilerek anayol yan yol bağlantılarıyla giriş çıkışlar daha rahat olarak işleyecek.


Ad:  kucukcekmece-avcilar1.jpg
Gösterim: 160
Boyut:  134.6 KB


Yeni düzenleme ile sabah ve akşam saatlerin yan yollarda yaşanan trafik sıkışıklığı ile özellikle İstanbul Üniversitesi önü Avcılar Metrobus durağı mevkiindeki trafikte yaşanan olumsuzlukların giderilmesi amaçlanıyor.Tek yön uygulaması başladıktan sonra kuzey ve güney yan yollarda trafik akışkanlığı artacak ve trafikte geçirilen zaman azalacak olup, uygulama seyahat sürelerinin kısalmasına ve emisyon gazlarının azalmasına olumlu katkı sağlayacak. Yeni trafik uygulaması 22 Ağustos Pazar günü başlayacak.

Kaynak: Mimdap
Kaynak: İstanbul Büyükşehir Belediyesi

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
19 Ağustos 2010       Mesaj #19
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Ad:  gaziantep-konut-projesi.jpg
Gösterim: 159
Boyut:  56.1 KB


Gelişen ekonomisiyle ve nüfus bakımından altıncı büyük şehir olmasıyla yatırımcıların gözdesi haline gelen Gaziantep’te bölgenin en büyük ve ilk temalı konut projesi hayata geçiriliyor.

Sinpaş Yapı ve Paralel Gayrimenkul işbirliğiyle gerçekleştirilecek projenin ilk etabına Ekim 2010′da başlanacak. Toplam 3 bin 467 konutun bulunduğu projenin ilk etabında 600 konut yapılacak ve 2012′de teslim edilecek.Kızılhisar bölgesinde 500 bin metrekarelik alan üzerinde kurulu Zirve Üniversitesi’ni de içine alacak şekilde toplam 1 milyon metrekarelik alanı kapsayan proje, yapay bir göletin etrafında yalılar, villalar ve konutları ile bir araştırma ve uygulama hastanesi, ticari alanlar ve sosyal-kültürel donatıları içeriyor.

Paralel Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Taner Nakıboğlu, Mütevelli Heyeti Başkanı olduğu İpek Kültür ve Eğitim Vakfı tarafından kurulan Zirve Üniversitesi’nin 2009 yılında eğitime başladığını anımsatarak, bu vakıf üniversitesini yaşatmak ve gelir etmesini sağlamak için İpek Vakfı’nın Paralel Gayrimenkul’u kurduğunu belirtti.

Taner Nakıboğlu, ”Bilkent Üniversitesi’nde olduğu gibi bir vakıf üniversitesini en iyi şekilde yaşatmak için Paralel Gayrimenkul’u kurduk. Konut projesini geliştirdik. Bu, tamamen üniversitenin hayatiyetini sürdürmesi için yapılmış bir proje. 500 bin metrekare arsa Zirve Üniversitesi’nin, 500 bin metrekare arsa Paralel Gayrimenkul’un. Paralel Gayrimenkul, bu konutlardan zamanla gelecek karı üniversitenin devamı için kullanacak” dedi.

”İstanbul, Bursa ve Ankara’dan sonra ilk tematik proje”

Projenin yapımında ilk finansmanı Paralel Gayrimenkul’un koyacağını, daha sonra satılan konutlardan gelen parayla projenin tamamlanacağını söyleyen Nakıboğlu, şu bilgileri verdi:

”Bölgenin en büyük ve ilk temalı konut projesi olacak. İstanbul, Bursa ve Ankara’dan başka böyle tematik bir site yok. Suyunun güzelliğinden ve bolluğundan dolayı eski adı ”Ayıntap (suyun gözü)” olan Gaziantep’in bu özelliği projeye yansıtılacak. Proje kapsamında yapay bir göletin etrafında sıra evler, villalar ve yalılar yer alacak. Yüzme havuzları, fitnes salonu, cafe-restoranlar, alışveriş merkezleri, ilk yelken ve golf kulüpleri, anfi tiyatro, seyir terasları, piknik yerleri olacak. Ayrıca, Güneydoğu bölgesine ve Ortadoğu’ya hitap edecek bir araştırma ve uygulama hastanesi yapmayı planlıyoruz. Projenin ilk etabına Ekim 2010′da başlanacak. Gölet ile 600 konut olacak, konutlar 2012′in sonunda teslim edilecek. Toplam 3 bin 467 konut beş etapta tamamlanacak. Projenin toplam yatırım değil 1,2 milyar dolar. Bu, üniversite, hastane tüm yatırımları içeriyor. Bölge yeni bir cazibe noktası haline gelecek. Bu tür yatırımlarla hem sosyal-kültürel hem maddi açıdan bu bölgenin zenginleşmesiyle, terör ve diğer her türlü sorunun çözüleceğine inanıyoruz.”

”Lüks konut için büyük potansiyel var”

Bölgede en çok tercih edilen yatırım aracının gayrimenkul olduğunu, ayrıca lüks konut sektörü için büyük potansiyel ve talep bulunduğunu belirten Nakıboğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

”Konut sektörü Gaziantep’te canlı. Krizin etkisiyle ertelenmiş bir talep var, Ramazan bayramından sonra çok hareketlilik bekliyoruz. Türkiye’de ekonomi çok iyi gidiyor. 3 ay bir durgunluk oldu, ama şimdi bütün tüketimde bir canlanma var. Krizden çıkış başladı. Türkiye’nin geleceği çok parlak.”

Kaynak: Mimdap
Kaynak: NTVMSNBC

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
19 Ağustos 2010       Mesaj #20
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

En İyi Üçlü

WAN Ödülleri 2010’un Kentsel Yapılar kategorisi sonuçları açıklandı.
Bu yılın Kentsel Yapılar kategorisindeki yapıların kalitesi o kadar iyiydi ki, 11 saatlik jüri toplantısının sonunda 3 eşdeğer ödül verilmesi istendi. En son aşamada 2 eşdeğerlik ödülünün tamamlanmamış yapılar için, 1 ödülün de tamamlanmış yapı için verilmesi kararlaştırıldı.


Ad:  wan-4.jpg
Gösterim: 192
Boyut:  178.6 KB


World Architecture News Ödülleri 2010’un Kentsel Yapılar (tamamlanmamış) kategorisinin kazananları Hariri Pontarini Architects’in Güney Amerika için tasarladığı Baha’i Tapınağı ve Samoo’nun New York Kore Merkezi iken, tamamlanmış Kentsel Yapı ödülü ise Robert Simeoni Pty Ltd Architects’in Melbourne’daki Seaford Life Saving Club projesine verildi.


Baha’i Tapınağı
Ad:  wan-1.jpg
Gösterim: 132
Boyut:  105.9 KB


New York Kore Merkezi
Ad:  wan-2.jpg
Gösterim: 188
Boyut:  159.3 KB


Seaford Life Saving Club
Ad:  wan-3.jpg
Gösterim: 134
Boyut:  207.9 KB


Kaynak: Mimdap
Yazı ve Görseller: World Architecture News
Çeviri: Mimdap






Benzer Konular

15 Ağustos 2018 / AreX Ekonomi
19 Ocak 2016 / kompetankedi Meslekler
1 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Mimarlık