Arama

Dini Şiirler / İlahiler - Sayfa 41

Güncelleme: 6 Ağustos 2020 Gösterim: 373.328 Cevap: 528
cimbom1 - avatarı
cimbom1
Ziyaretçi
15 Ocak 2008       Mesaj #401
cimbom1 - avatarı
Ziyaretçi
YUSUFUM
Zindan boyandı Yusufa
Sponsorlu Bağlantılar
Gördüğünde Onu
Boyandı ve Yusuf oldu
İki heceden kani
Yusuf dedi Züleyha
Zindan, kuyu, Yusuf
Titredi içinde aşkı ölüm gibi


Züleyha tutsak mısıra ve Yusufa
Nil gibi acımasız
Zamana.
Kaçarken boğulmak
Yusuftan ayrılmak
Züleyha tutsak Yusufa
Yusuf zindana

Yusuf dedi Züleyha
Mısıra tüm gücüyle
Onlar ellerini doğradı
Ben yüreğimi
Aşk yasaktı bana
Yusuf yasaktı
Yusuf ki nefes almak
Yusuf ki var olmaktı.
Yusuf dedi Züleyha
Sessiz çığlıklarla
Yusuf affet beni
Sen yasak ol benden gayrısına

Zindan boyandı Yusufa
Gül koktu her bir taşı
Tozu, parmaklığı
Yusuf oldu Mısırın
Geçit vermez duvarları

Mısır uyudu
Zindan uyudu
İftira uyudu, gömlek yırtılınca
Bir Züleyha uyanık
Bir de Yusuf mısırda
Züleyha Yusuf dedi
Ben yandım, aşk yandı
Can yandı
Ne vardı bu kadar ah ne vardı
Odasında dolandı Züleyha
Ellerini açtı Yusuf
Rabbim bilirsin dedi istememeyi öğret
Yusuf iffet
Züleyha yasaktı
Mısır uyudu
Gece uyudu, rüzgâr uyudu
Gömlek yırtılınca.
Bir Züleyha uyanık
Bir de Yusuf
Çöl yurdunda

Züleyha tutsak gözlerine Yusufun
Ne yana baksa
Yusuf diyor elem
Kim Yusuf dese
Yusuf oluyor Züleyha
Yüreğine rahmet
Kim Yusuf dese
ALLAH diyor Züleyha
Gerçeği görerek
Zindan, Yusuf, kuyu
Züleyha, Yusuf, Mevla
Kim Yusuf dese
Ardında Züleyha

yüksel2 - avatarı
yüksel2
Ziyaretçi
15 Ocak 2008       Mesaj #402
yüksel2 - avatarı
Ziyaretçi
gulresimleri001os6

Sponsorlu Bağlantılar
KIRMIZI GÜLLER

BENİM PEYGAMBERİM OYLE GÜZEL Kİ
NURU AYDINLATIR BÜTÜN ALEMİ
ONUN SEVDASINA ÖTER BÜLBÜLLER
ONA AŞIK OLMUŞ KIRMIZI GÜLLER

KIRMIZI GÜLLER KIRMIZI GÜLLER
MUHAMMET AŞKINA BOYNUNU BÜKER
KIRMIZI GÜLLER KIRMIZI GÜLLERİ
MUHAMMET AŞKINA HU ÇEKİP İNLER


BENİM PEYGAMBERİM OYLE GÜZEL Kİ
NURU AYDINLATIR BÜTÜN ALEMİ
ONUN SEVDASINA ÖTER BÜLBÜLLER
ONA AŞIK OLMUŞ KIRMIZI GÜLLER


KIRMIZI GÜLLER KIRMIZI GÜLLER
MUHAMMET AŞKINA BOYNUNU BÜKER
KIRMIZI GÜLLER KIRMIZI GÜLLERİ
MUHAMMET AŞKINA HU ÇEKİP İNLER






yüksel2 - avatarı
yüksel2
Ziyaretçi
19 Mart 2008       Mesaj #403
yüksel2 - avatarı
Ziyaretçi
lmanzarasrh9
Veladet (Doğum)bahri

Âmine hâtun Muhammed ânesi
Ol sadeften doğdu ol dür dânesi
Çünkî Abdullah'tan oldu hâmile
Vakt erişdi hefte vü eyyam ile
Hem Muhammed gelmesi oldu yakîn
Çok alâmetler belirdi gelmeden

Allâhümme salli alâ Muhammediv
Ve alâ âli Muhammed


Ol Rebiûl evvel âyın nîcesi
On ikinci gîce isneyn gîcesi
Ol gîce kim doğdu ol hayrûl-beşer
Ânesi anda neler gördü neler
Dedi gördüm ol habîbin ânesi
Bir acep nûr kim, güneş pervânesi
Berk urup çıktı evimden nâgehân
Göklere dek nûr ile doldu cihân
Gökler âçıldı ve feth oldu zulem
Üç melek gördüm elinde üç âlem
Bîri meşrik bîri mağribde anın
Bîri dâmında dikildi Kâbenin
Bildim anlardan kim ol halkın yeği
Kim yakîn oldu cihâna gelmeği
İndiler gökden melekler sâf sâf
Kâbe gibi kıldılar evim tavaf
Hûriler geldi bölük bölük
Buğûr yüzleri nûrundan evim doldu nûr
Çevre yânıma gelip oturdular
Mustafâ'yı birbirine muştular
Dediler oğlun gibi hiç bir oğul
Yâradılâlı cihân gelmiş değil
Bû senin oğlun gibi kadr-ı cemîl
Bir anâya vermemiştir ol Celîl
Ûlu devlet buldun ey dildâr sen
Doğiserdir senden ol hulk-ı hasen
Bû gelen "ilm-î ledün" sultânıdır
Bû gelen tevhîd ü irfân kânıdır
Bû gîce ol gîcedir kim, ol şerîf
Nûr ile âlemleri eyler latîf

Allâhümme salli alâ Muhammediv
Ve alâ âli Muhammed


Bû gîce şâdân olur erbâb-ı dil
Bû gîceye can verir eshâb-ı dil
Yâ Resulâllah
Rahmeten lil'âlemindir Mustafâ
Hem şefîal müznibîndir Mustafa
Vasfınî bû resme tertib ettiler
Ol mübârek nûru terğib etdiler
Âmine eder çü vakt oldu tamâm
Kim vücûda gele ol hayrül enâm
Sûsadım gâyet harâretden katî
Sundular bir câm dolusu şerbeti

Allâhümme salli alâ Muhammediv
Ve alâ âli Muhammed


Şerbeti sunduk tâbânâ hûriler
Bûnu sana verdi Allâh dediler
Kardan ak îdi ve hem soğuk idi
Lezzeti dâhi şekerde yok idi
İçdim ânı oldu cismim nûra gark
İdemezdim kendimi nûrdan fark
Geldi bir akkuş kanâd ile revân
Arkamı sığâdı kuvvetle hemân
Doğdu ol sâatde ol sultân-ı dîn
Nûra gark oldu semâvât-ü zemîn
Sallû Aleyhi ve Sellimû teslimâ
Hatta tenâlû cenneten ve naîmâ

Essalâtü vesselâmü aleyke
Ya Resûlallah
Esselâtü vesselâmü aleyke
Ya Habîballah
Essalâtü vesselâmü aleyke
Ya Seyyidel-evvelîne velâhirin.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Mart 2008       Mesaj #404
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Allah Sorunca Ben Ne Cevap Vereyİm

Bu dünya ya geldin ne amel kıldın,

Derse Allah ben ne cevap vereyim,
Simdi huzuruma sen nasıl geldin,
Derse Allah ben ne cevap vereyim.

İki yol gösterdim hem akıl verdim,
İradende ben seni serbest kıldım,
Rahmeti bırakıp zulmete daldın,
Derse Allah ben ne cevap vereyim.

Ramazan verdim oruç tutmadın,
Akşam tatlı tatlı iftar etmedin,
Niçin doğru yollarıma gitmedin,
Derse Allah ben ne cevap vereyim.

Günahdan kacmadın tutmadın emrin,
Beyhüda yerlerde geçirdin ömrün,
Simdi huzuruma sen nasıl geldin,
Derse Allah ben ne cevap vereyim.

Soğuk sıcak dedin abdest almadın,
Kibir ucub geldi namaz kılmadın,
Günah yığınına çare bulmadın,
Derse Allah ben ne cevap vereyim,

Beraat, Kadir verdim niçin bilmedin.
İki rekat olsun namaz kılmadın,
Beyhüda işlerden sen usanmadın,
Derse Allah ben ne cevap vereyim.

Niçin abdest alıp kılmadın namaz,
Allah'a yalvarıp etmedin niyaz,
Halk içinde senin ismin bi namaz,
Derse Allah ben ne cevap vereyim.

Ezanlar okundu niçin duymadın,
Allah'ına niçin secde kılmadın,
Bende sana cennetimi vermedim,
Derse Allah ben ne cevap vereyim.

Niçin terkedersin farzı-sünneti,
Duymadın mı cehennemi cenneti,
Değilmisin Muhammedin ümmeti,
Derse Allah ben ne cevap vereyim.

Ben seni yarattım has güller gibi,
Kaş verdim göz verdim sümbüller gibi,
Söyle amelini bülbüller gibi,
Derse Allah ben ne cevap vereyim.

the_pretty - avatarı
the_pretty
Ziyaretçi
21 Mart 2008       Mesaj #405
the_pretty - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerim yollarda kaldıGözlerim yollarda kaldı
İmdat et ya Resulallah
Hasretin bağrımı deldi
İmdat et ya Resulallah

Sana geldi hulle, Burak
Ölüm değil elbet ırak
Gelir bir gün en son durak
İmdat et ya Resulallah

Buraka biner gidersin
Ümmetim çok zayıf dersin
Bize şefaat edersin
İmdat et ya Resulallah

Mahşer yerinde durulur
Mizan terazisi kurulur
Herkese sual sorulur
İmdat et ya Resulallah

Mahşer yeri gayet sıcak
Herkes gelir çırılçıplak
Başlar açık, yalın ayak
İmdat et ya Resulallah

Yaşayanlar bir gün göçer
Herkes ektiğini biçer
Senin sözün elbet geçer
İmdat et ya Resulallah
yimake - avatarı
yimake
Ziyaretçi
23 Mart 2008       Mesaj #406
yimake - avatarı
Ziyaretçi
Sana iman ettim, Sana inandım
Sen'den başka ilah; Yoktur anladım
Yalnız Sana kandım, Sana sığındım
Aç kapılarını aciz kuluna


Merhametlilerin Merhametlisi
Rahmetlerin sonsuz, ey Efendisi
Hamd yalnız Sana'dır, Şükür vadisi
Aç kapılarını aciz kuluna


Sana avuç değil, gönlümü açtım,
Haram kıldığından, korkarak kaçtım
Rahmetin bir kanat, onunla uçtum
Aç kapılarını aciz kuluna

yimake - avatarı
yimake
Ziyaretçi
7 Nisan 2008       Mesaj #407
yimake - avatarı
Ziyaretçi
GİDENLER DÖNMEDİ
insan isen olma nefsine esir,
Nefsini kendine kul et, ol emır,
Kişi bu dünyaya bir kere gelir,
Gidenler dönmedi tekrar, demişler.
Sen sen ol eyleme kimseye hile,
Hileye uğrarsın çekersin çile,
Korkunun faydası yoktur ece!e,
Ecel bir gün camın sunar demişler. (Figanf)
yüksel2 - avatarı
yüksel2
Ziyaretçi
7 Nisan 2008       Mesaj #408
yüksel2 - avatarı
Ziyaretçi
t 500 8 allah800x600
Gel ey, konuşurken dudaklarına tebessümler karışan...
Gel ey, yüzüne üzgünlerin üzüntüsünü dağıtmak yaraşan!..
Gel ey, âteş-i aşkına yanmak için âşıkları birbiriyle yarışan!..

Gel ey!..
Önce kendine çektin, sonra mugaylan dolu beyabanlarda dermansız koyup bizi bir başımıza gittin dönmemek üzere. Ve dudağının dokunduğu çeşmeler de gitti. Gittin ve vecd ile kendinden geçen zamanlar, sensizlik bunalımlarının gelgitleriyle kör kuyulara gömüldü. Gittin ve tenha elvedalarda düğümlendi sevinçlerimiz; durmuş çarklara sıkışıp kaldı çığlıklarımız. Sen gidince yanlış hesaplarında önce pazarlar kurduk köhne dünyanın, sonra köhne hesaplarıyla mezada çıkarıp aşklarımızı dünyalıklara sattık. Gittin de savrulan umutlarımızı ektik yollarına; sabrımızın gözlerine çekilen milleri çelik masıyetlerle mıhladık. Gerilmiş yaylarımız kepade düştü hoyrat ellerde, uykulu oyunlarda şahlarımız mat oldu; ve bileyli kılıçlarımız pas tuttu karanlık kınlarında.

Ak kor olduk... Nemrudî alevlere soktular başlarımızı, hakikat, ak kor olduk... Vurdular durmadan dinlenmeden... Örslere konuldu başlarımız, hakikat vurdular dinlenmeden durmadan. Ağlattılar ağladıkça biz... Çeliğe su verelim diye ağladıkça ağlattılar bizi... Heyhât! Tutturamadık kıvamını suyun, isabet ettiremedik gözyaşlarımızın damlalarını çeliğe ve ilk çalışta kırıldı kılıçlarımız kara keçelere. Yenildik, yorulduk, yığılıp kaldık çıkmaz sokaklarda. Bütün sorularımızın cevapları cevapsız kaldı; bütün hayallerimizin hayali hayal oldu. Tel tel arzulara mahkûm edildi nefislerimiz ve ruhlarımız tül tül alevlerde yandı. Gizemli bilinmezliklerimizin iksirlerini gizli dünyalara gizlediler bizden.

Gel ey!..
Hani dostların vardı, kimi aşk okuyan Kitaplar Kitabı'ndan; kimi ilham dokuyan hitaplar hitabından. Kimine köşkler düşmüştü cennetten, kimi cennette köşklere düştüydü hani. Kiminin ateşlerine rengi düşerdi gülün de; kimi güllere rengini düşürürdü ateşin. Kimine yıldızlar düşerdi göklerden, kiminin yıldızına düşerdi gökler ya...

Hani sen "Yıldızlarım," demiştin, "hangisine uyarsanız doğru yola ulaşacağınız yıldızlarım!.." Sen gittin efendim ve hasretin yıldızlarını da çekti senden yana. Şimdi kim varsa yıldızlaşmaya yüz tutan, gökleri üzerine kapatıyor ehremenler. Bizler yanıyoruz, yanmamakta direniyor gökte yıldızlarımız... Güllerimiz küle durmakta yokluğunda, sultanlarımız kula dönmekte...

Gel ey!..
Ayrılığında çoğalan alevleriyle arınalım aşkının; yanalım yandıkça ve yandıkça yanalım. Aşk yüzünden elbisesi yırtılan da, Hak uğruna gözlerini kurutan da seni arzulamakta şimdi. Bizi kendine madem yine sensin bağlayan ve ayrılığının derdine yine sensin ayrılıkla derman olan, o hâlde gülümse bize efendim, bize gülümse. "Allah onları sever; onlar da Allah'ı sever" sırrına ermekte rehberimiz ol, tut günahkâr ellerimizden; günahkâr ellerimizden tut.

Sen ey!..
Gelsen hayallerimize bir kez... Ve üzerine sepet sepet güller döksek biz. Gelsen düşüncelerimize bir an... Ve baharları sersek ayağına çiçek çiçek, mevsim mevsim, ıtır ıtır... Dolunaylar yerine doğsan dünyamıza bir vakit... Ve zatını gündüz değilse, hayalini gece göstersen bizlere. Girsen ansızın düşlerimize, şefkat parmaklarınla okşasan başımızı ışık ışık... Ve ışığına düşsek pervaneler gibi; pervaneler gibi ışığına düşsek.

Gel efendim...
Bir kez doğ içimize de isterse kaybolsun dolunaylar, güneşler... Gir gözümüze de bir nefes, isterse silinsin tûtyâlar, sürmeler... İlham olup ak gönlümüze bir anda, isterse yitirilsin uçtan uca naatler ve gazeller, beyitler ve dizeler uçtan uca yitirilsin isterse...

Gel efendim, dostluğuna muhtacız; umutsuz ve çaresiz bırakma çaresizlerini. Gel yeter ki, hakkımızda verilecek her hükme razı olalım.

Gel ey, bitir bitmeyen hasretini içimizde!
Gel ey, onsuz mutluluk bulamadığımız!..
Gel ey, kendisine layık olamadığımız!..
*
Gel benim efendim, bir kez olsun dokun yüreğime, yüreğime dokun bir kez olsun...
Yüreğim kanıyor efendim, kanıyor yüreğim!..
Çığlık çığlığa beşeriyet, çiğnenmiş reyhanlar misali hep seni arıyor. Uyandır zindanlara koyduğumuz Yusufî sevdalarımızı efendim. Uyandır bahtını üftadelerinin...
Şeb-i hicrân yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efgânım kara bahtın uyanmaz mı?


Önce kendine çektin, sonra mugaylan dolu beyabanlarda dermansız koyup bizi bir başımıza gittin dönmemek üzere. Ve dudağının dokunduğu çeşmeler de gitti. Gittin ve vecd ile kendinden geçen zamanlar, sensizlik bunalımlarının gelgitleriyle kör kuyulara gömüldü. Gittin ve tenha elvedalarda düğümlendi sevinçlerimiz; durmuş çarklara sıkışıp kaldı çığlıklarımız. Sen gidince yanlış hesaplarında önce pazarlar kurduk köhne dünyanın, sonra köhne hesaplarıyla mezada çıkarıp aşklarımızı dünyalıklara sattık. Gittin de savrulan umutlarımızı ektik yollarına; sabrımızın gözlerine çekilen milleri çelik masıyetlerle mıhladık. Gerilmiş yaylarımız kepade düştü hoyrat ellerde, uykulu oyunlarda şahlarımız mat oldu; ve bileyli kılıçlarımız pas tuttu karanlık kınlarında.

Ak kor olduk... Nemrudî alevlere soktular başlarımızı, hakikat, ak kor olduk... Vurdular durmadan dinlenmeden... Örslere konuldu başlarımız, hakikat vurdular dinlenmeden durmadan. Ağlattılar ağladıkça biz... Çeliğe su verelim diye ağladıkça ağlattılar bizi... Heyhât! Tutturamadık kıvamını suyun, isabet ettiremedik gözyaşlarımızın damlalarını çeliğe ve ilk çalışta kırıldı kılıçlarımız kara keçelere. Yenildik, yorulduk, yığılıp kaldık çıkmaz sokaklarda. Bütün sorularımızın cevapları cevapsız kaldı; bütün hayallerimizin hayali hayal oldu. Tel tel arzulara mahkûm edildi nefislerimiz ve ruhlarımız tül tül alevlerde yandı. Gizemli bilinmezliklerimizin iksirlerini gizli dünyalara gizlediler bizden.

Gel ey!..
Hani dostların vardı, kimi aşk okuyan Kitaplar Kitabı'ndan; kimi ilham dokuyan hitaplar hitabından. Kimine köşkler düşmüştü cennetten, kimi cennette köşklere düştüydü hani. Kiminin ateşlerine rengi düşerdi gülün de; kimi güllere rengini düşürürdü ateşin. Kimine yıldızlar düşerdi göklerden, kiminin yıldızına düşerdi gökler ya...

Hani sen "Yıldızlarım," demiştin, "hangisine uyarsanız doğru yola ulaşacağınız yıldızlarım!.." Sen gittin efendim ve hasretin yıldızlarını da çekti senden yana. Şimdi kim varsa yıldızlaşmaya yüz tutan, gökleri üzerine kapatıyor ehremenler. Bizler yanıyoruz, yanmamakta direniyor gökte yıldızlarımız... Güllerimiz küle durmakta yokluğunda, sultanlarımız kula dönmekte...

Gel ey!..
Ayrılığında çoğalan alevleriyle arınalım aşkının; yanalım yandıkça ve yandıkça yanalım. Aşk yüzünden elbisesi yırtılan da, Hak uğruna gözlerini kurutan da seni arzulamakta şimdi. Bizi kendine madem yine sensin bağlayan ve ayrılığının derdine yine sensin ayrılıkla derman olan, o hâlde gülümse bize efendim, bize gülümse. "Allah onları sever; onlar da Allah'ı sever" sırrına ermekte rehberimiz ol, tut günahkâr ellerimizden; günahkâr ellerimizden tut.

Sen ey!..
Gelsen hayallerimize bir kez... Ve üzerine sepet sepet güller döksek biz. Gelsen düşüncelerimize bir an... Ve baharları sersek ayağına çiçek çiçek, mevsim mevsim, ıtır ıtır... Dolunaylar yerine doğsan dünyamıza bir vakit... Ve zatını gündüz değilse, hayalini gece göstersen bizlere. Girsen ansızın düşlerimize, şefkat parmaklarınla okşasan başımızı ışık ışık... Ve ışığına düşsek pervaneler gibi; pervaneler gibi ışığına düşsek.

Gel efendim...
Bir kez doğ içimize de isterse kaybolsun dolunaylar, güneşler... Gir gözümüze de bir nefes, isterse silinsin tûtyâlar, sürmeler... İlham olup ak gönlümüze bir anda, isterse yitirilsin uçtan uca naatler ve gazeller, beyitler ve dizeler uçtan uca yitirilsin isterse...

Gel efendim, dostluğuna muhtacız; umutsuz ve çaresiz bırakma çaresizlerini. Gel yeter ki, hakkımızda verilecek her hükme razı olalım.

Gel ey, bitir bitmeyen hasretini içimizde!
Gel ey, onsuz mutluluk bulamadığımız!..
Gel ey, kendisine layık olamadığımız!..
*
Gel benim efendim, bir kez olsun dokun yüreğime, yüreğime dokun bir kez olsun...
Yüreğim kanıyor efendim, kanıyor yüreğim!..
Çığlık çığlığa beşeriyet, çiğnenmiş reyhanlar misali hep seni arıyor. Uyandır zindanlara koyduğumuz Yusufî sevdalarımızı efendim. Uyandır bahtını üftadelerinin...
Şeb-i hicrân yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efgânım kara bahtın uyanmaz mı?

Prof. Dr. İskender Pala
the_pretty - avatarı
the_pretty
Ziyaretçi
7 Nisan 2008       Mesaj #409
the_pretty - avatarı
Ziyaretçi
HAK YOL İSLAM


Kör dünyanın göz bebeğine
Hak yol islam yazacağız
Kuşların göz bebeğine
Hak yol islam yazacağız

Yola, ağaca, pınara
Esen yele, yağan kara
Yağmur yüklü bulutlara
Hak yol islam yazacağız

Koç burcuna, yay burcuna
Bebeklerin avucuna
Minarelerin ucuna
Hak yol islam yazacağız

Her kapının eşiğine
Her sofranın kaşığına
Yıldıza, aya, güneşe
Hak yol islam yazacağız

Her kapının eşiğine
Her sofranın kaşığına
Mağraların eşiğine
Hak yol islam yazacağız

Herkes duyacak bilecek
Saklanmaz artık bu gerçek
Yaprak yaprak, çiçek çiçek
Hak yol islam yazacağız

yimake - avatarı
yimake
Ziyaretçi
15 Nisan 2008       Mesaj #410
yimake - avatarı
Ziyaretçi
Kutlu Doğum Haftası

Nur oldu; nurdan oldu;
Kutlu doğum haftası…
Ol fahri cihan oldu,…
Müminlere sefası,
Kutlu, Doğum haftası…

Kalplere dolan nurun,
Etrafında oturun,
Allaha zikre durun,
Gayri yoktur dahası,
Kutlu, doğum haftası…

Âlemlerin sahibi,
Ol Muhammet Habipi,
Yeniden doğmuş gibi,
İnsanlığın en hası,
Kutlu, doğum haftası…

İnananlar saf tutun,
O nur olsun tek sütün,
Vahdet ile bir bütün
Muhammed Mustafa sı
Kutlu, doğum haftası…

Yeri, göğü yaratan,
Doğ ,diyince doğar tan
Âlemlere renk katan,
Şahlara kul yaftası,
Kutlu, doğum haftası…

Müminlere şen ola,
Gülleri Gülşen ola,
Gönüllere pusula,
Yüreklerin taftası,
Kutlu, doğum haftası…


(Dr.Gürsoy SOLMAZ)

Benzer Konular

2 Ekim 2006 / Misafir Din/İlahiyat
26 Ocak 2007 / Misafir Din/İlahiyat
2 Eylül 2006 / Misafir Müslümanlık/İslamiyet
1 Mart 2007 / NihLe Taslak Konular
14 Ağustos 2006 / Misafir Taslak Konular