İslâm zaruret zamanında en son çare olarak boşamayı mubah kılmıştır. Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde talâkı “Allah’ın buğz ve adâvetini mucip bir helâldir.” diye tarif buyurmuşlardır.
Bir Hadis-i şerif’lerinde de şöyle buyuruyorlar:
“Cenâb-ı Allah şer’an câiz olan şeyler arasında boşanmayı sevmez.” (Ebu Dâvud)
A– İKİ TÜRLÜ BOŞAMA VARDIR
1– Ric’î Talâk:
Yeniden nikâha ihtiyaç kalmadan iddet içinde evlilik hayatına dönülebilen boşama şeklidir.
Şartları:
a– Boşamanın nikâh akdinden ve birleşmeden sonra yapılmış olması.
b– Boşamanın sarih boşama sözlerinden biriyle olması.
Meselâ: “Seni boşadım, benden boş ol, talâkın bana vâcip oldu...” gibi açık boşama sözleriyle bir ric’i talâk meydana gelir. Boşama niyetiyle olmasa dahi.
Bir de “Sen benim zevcem değilsin, ben senin zevcin değilim, iddet bekle...” gibi biraz kinayeli talâk tabirleri boşama niyetiyle söylenirse, yine bir ric’î talâk husule gelir.
c– Sarfedilen boşama tabirinin baîn talâkı gerektirecek şekilde şiddet ve mubalâğa ifade eden bir sıfatla olmaması.
d– Boşanmanın bir bedel karşılığı olmaması.
e– Bu talâk ile üç boşanmanın meydana gelmemiş olması.
Hükmü:
a– Mevcut nikâh devam eder. Erkek iddeti içindeki zevcesine istediği zaman sözle veya fiille dönüş yapabilir. Yeniden nikâha lüzum kalmadan iddet zamanı içinde yeniden evlilik muamelesini sürdürebilir.
b– Kadın iddeti doluncaya kadar kocasının evinde ikâmetle mükelleftir.
c– O müddet içinde eşlerden biri vefat etse diğeri ona varis olur.
Fakat, sözle veya fiille dönüş yapmadan kadının iddet müddeti dolmuşsa, bu durumda karşılıklı istekle yeniden nikâhlanma olmadıkça evlilik muamelesine dönüş câiz olmaz.
2– Bâin Talâk:
Yeniden nikâh olmadıkça, iddet içinde olsa dahi evlilik hayatına dönülemeyen boşama şeklidir.
Şartları:
a– Nikâhtan sonra birleşme vaki olmadan boşamanın yapılması.
b– Birleşmeden sonra, ayrılık ifade eden kinâye sözlerle veya şiddet ifade eden tabirlerle boşamanın yapılması.
Meselâ: “Sen bana haramsın, ben sana haramım. Kesin olarak boşsun...” gibi mânâ ve maksatları açık olan ifadeler kadına karşı söylendiği takdirde, boşama niyetine ihtiyaç kalmadan baîn talâk meydana gelir.
Fakat “Senden ayrıldım. Çek git. Kendine eş ara. Âilene katıl...” gibi baîn talâk gerektiren günlük hayatta çok kullanılan kinaye tabirler olmaksızın, boşama niyet ve gayesiyle söylenmese, boşama husule gelmez.
c– Eşler arasında bir bedel üzerine anlaşarak boşamanın yapılması.
Hükmü:
a– Derhal ayrılık meydana gelir. Nikâh kalkar. Yeniden nikâhlanmadıkça evliliği sürdürmek câiz değildir.
b– Baîn talâk iddetinde, kadının kocasından örtünmesi, onun evinde iddet doldurması icabeder. Fakat o adamla bir odada yalnız kalamaz.
c– Bu talâktan sonra, eşlerden birisi ölse, diğeri ona varis olamaz.
B– TALÂK-I SELÂSE (ÜÇ TALÂK)
Erkeğin karısını üç kere boşamaya hakkı vardır. Karısını bir veya iki baîn talâkla boşamış ise onunla iddet içinde veya iddetten sonra yeni bir nikâh yapmak suretiyle evlenebilir.
Üç talâk husule gelirse, artık bir daha boşama hakkı kalmayacağı gibi Şer’î tahlil olmadıkça tekrar onunla evlenemez.
Cenâb-ı Hakk Kur’an-ı kerim’de şöyle buyuruyor:
“Boşanma iki defadır. Bundan sonra kadını ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermek lâzımdır.” (Bakara: 229)
“Eğer erkek, karısını üçüncü bir defa daha boşarsa, bundan sonra kadın başka bir erkeğe nikâhlanmadıkça kendisine helâl olmaz. Bu ikinci koca onu boşarsa, Allah’ın hudutları içinde duracaklarına inandıkları takdirde tekrar birbirlerine dönmelerinde bir günah yoktur. Bunlar anlayan bir topluluk için Allah’ın açıkladığı hudutlardır.” (Bakara: 230)
Bir erkek karısına “Üç kere boşsun.” dese, onu Talâk-ı selâse ile boşamış olur.
Ric’î ve baîn talâk da üçe ulaşırsa aynı hükümdedir.
C– SÜNNET VE BİD’AT ÜZERE BOŞAMA
Boşama iki şekilde olur: Sünnet üzere boşama, bid’at üzere boşama.
1– Boşama hususunda hissi ve acele karar vermemek, yanlışlığa ve haksızlığa düşmemek için Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz tarafından talâkta Sünnî boşama emredilmiştir.
Sünnet üzere boşama da iki kısımdır:
a– Ahsen: En güzel boşama tarzı demektir. Bu da hayızdan sonraki temizlik devresinde cimâda bulunmadan bir ric’î talâkla boşanan kadına, iddeti bitinceye kadar bir daha boşama yapılmamasıdır.
b– Hasen: Güzel boşama tarzı demektir. Üç şartı vardır:
Boşamanın kadının temiz olduğu zamanda olması.
Bu devrede cima yapılmadan olması.
Yalnız bir ric’î talâkla olması.
Bir temizlik devresinde şartlara uygun olarak meydana gelen bir ric’î talâktan sonra, istenirse yine öbür aydaki temizlik devresinde aynı şartlarla bir boşama yapılır. Sonraki ayın temizlik zamanında yine aynı şekilde boşama yapılabilir. Böylece ortalama üç aylık olan iddet zamanı içinde her ay birer ric’î talâk ile üç boşama tamamlanmış olur. İstenirse de bir-iki boşamadan sonra iddet içinde tekrar evliliğe dönülebilir.
2– Bid’at üzere boşama, sünnete aykırı olarak yapılan boşamadır.
Hayız halinde veya cimanın meydana geldiği temizlik devresinde yapılan boşama yahut bir temizlik devresinde birden fazla meydana gelen boşama bu çeşit boşamadır.
Bu şekilde hareket edenin boşaması sahih ise de günahkâr olur.
D– LİÂN
Lânetleşmek demektir. Kocanın ailesine zinâ isnad etmesi, yahut doğan çocuğun kendisinden olmadığını iddia etmesi sebebi ile hakim huzurunda yapılır.
Âyet-i kerime’lerde şöyle buyuruluyor:
“Karılarına zinâ isnad eden ve kendilerinden başka şahitleri bulunmayanların şahidliği, kendisinin doğru sözlülerden olduğunu Allah’ı dört defa şahid tutmasıyla olur. Beşincisinde, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah’ın lânetinin kendi üzerine olmasını diler.
Kadının da dört defa Allah’ı şahid tutması, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmesi, cezayı kendisinden kaldırır. Beşincisinde, eğer kocası doğrulardan ise Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını diler.” (Nûr: 6-9)
Karısının zinâsı üzerine kocanın dört şahidi varsa şahidlerle isbat eder. Liâna hacet kalmaz. Bu durumda kadına hadd-i zinâ uygulanır.
Eğer şahidi olmazsa Âyet-i kerime’de beyan edildiği üzere erkek dört defa ve her defasında “Bu karıma zinâ isnadımda muhakkak doğru söylediğime Allah’a şehâdet ederim.” diyerek şehâdette bulunur. Beşincide ise “Eğer yalancı isem Allah’ın lâneti üzerime olsun.” der.
Sonra kadın dört defa şehâdette bulunur. “Onun bana zinâ isnadında yalancılardan olduğuna şehâdet ederim.” diyerek şehâdette bulunur. Beşincide de “Zinâ isnadında doğru ise Allah’ın lâneti zinâ edenin üzerine olsun.” der.
Bu durumda hakim vereceği kararla aralarını ayırır. Bu ayrılık bir baîn talâk olur.
E– ZİHAR KEFÂRETİ
Bir kimse karısının tamamını veya yüz, göz, baş, sırt... gibi bir uzvunu kendisine ebediyyen haram olan bir kadının tamamına bakması haram olan bir uzvuna benzetirse, meselâ “Sen bana anamın sırtı gibisin.”, “Senin yüzün bana kız kardeşimin yüzü gibidir.” derse, oruç kefâreti gibi kefâret lâzım gelir. Bu kefâreti ödemedikçe karısına yaklaşması helâl olmaz.
F– BOŞANAN VEYA KOCASI ÖLEN BİR KADININ İDDET BEKLEMESİ
Cenâb-ı Hakk Kur’an-ı kerim’de şöyle buyuruyor:
“Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç hayız ve temizlenme müddeti beklerler. Eğer Allah’a ve âhiret gününe inanıyorlarsa, Allah’ın rahimlerde yarattığı çocuğu söylemeyerek gizlemeleri onlara helâl olmaz.
Kocaları da bu iddet müddeti içinde barışmak isterlerse onları geri almaya daha çok hak sahibidirler.
Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır. Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları bir derece daha fazladır. Allah Azîz’dir, Hâkîm’dir.” (Bakara: 228)
“İçinizden vefat edenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine dört ay on gün beklerler. Süreleri bitince artık kendileri için meşru olanı yapmalarında size bir günah yoktur. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Bakara: 234)
“Kocası ölen dul kadınları, iddetleri sona erdikten sonra nikâhlamaya niyet ettiğiniz takdirde, daha iddetleri dolmadan onlara talip olduğunuzu hissettirmenizde veya böyle bir arzuyu içinizde tutmanızda size bir vebal yoktur. Çünkü Allah, sizin onları anacağınızı bilmektedir. Kendileriyle gizlice sözleşmeyin. Ancak isteğinizi meşru olan işaret ve imâlarla belirtebilirsiniz, çıtlatma sözler söyleyebilirsiniz. Farz olan iddetleri sona ermedikçe nikâh akdine azmetmeyin ve iyi bilin ki Allah kalblerinizde olanı muhakkak biliyor. O’ndan korkun ve yine bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, Hâlim’dir.” (Bakara: 235)
“Ey müminler! Mümin kadınları nikâhlayıp da, henüz onlara dokunmadan boşarsanız, sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. Bu takdirde hemen nikâh haklarını verin ve güzellikle serbest bırakın.” (Ahzâb: 49)
G– ERKEĞİN BOŞADIĞI KADINA NAFAKA VERMESİ
Cenâb-ı Hakk Kur’an-ı kerim’de şöyle buyuruyor:
“Boşadığınız o kadınları (iddetleri müddetince) gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onları sıkıştırıp evden çıkmaya zorlamak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın.
Eğer onlar hamile iseler, çocuklarını doğuruncaya kadar nafakalarını verin.
Sonra doğan çocuğu sizin faidenize emzirirlerse, emzirme ücretlerini verin. Aranızda bu hususta güzelce müşavere edin. Anlaşmakta güçlük çekerseniz, bu takdirde çocuğu baba hesabına bir başka kadın emzirecektir. (Talâk: 6)
“Hali vakti geniş olan, nafakayı genişliğine göre versin. Rızkı dar olan fakir de, nafakayı Allah’ın kendisine verdiğinden versin. Allah bir kimseyi ancak ona verdiği şeyle mükellef tutar. Allah bir güçlükten sonra ergeç bir kolaylık ihsan edecektir.” (Talâk: 7)
“Boşanan kadınların da meşru bir şekilde faydalanmaları haklarıdır. Bunun yerine getirilmesi, Allah’tan korkanlara bir vazifedir.” (Bakara: 241)
EMZİRME
Cenâb-ı Hakk Kur’an-ı kerim’de şöyle buyuruyor:
“Anneler boşanmadan önce veya boşandıktan sonra çocuklarını iki yıl emzirsinler. Bu hüküm, süt emzirmeyi tamamlamak isteyenler içindir. Annelerin uygun biçimde yiyecek ve giyeceğini sağlamak çocuğun babasına aittir. Hiç kimseye gücünden fazla bir şey teklif edilemez. Ne bir anne, ne de bir baba, çocuğu yüzünden zarara sokulmasın. Babanın ölümü ile, mirasçı olan da, yiyecek giyecek ve zarar hususlarında baba gibidir. Eğer ana ve baba aralarında danışıp anlaşarak rıza ile daha iki sene dolmadan çocuğu memeden kesmeyi arzu ederlerse, kendilerine bir vebâl yoktur.
Çocuklarınızı süt anneye vermek isterseniz, onu râzı edecek bir ücret verince yine sizin için bir vebâl yoktur.
Allah’tan korkun ve bilin ki, Allah yaptığınız her şeyi görmektedir.” (Bakara: 233)
Bir Hadis-i şerif’lerinde de şöyle buyuruyorlar:
Sponsorlu Bağlantılar
A– İKİ TÜRLÜ BOŞAMA VARDIR
1– Ric’î Talâk:
Yeniden nikâha ihtiyaç kalmadan iddet içinde evlilik hayatına dönülebilen boşama şeklidir.
Şartları:
a– Boşamanın nikâh akdinden ve birleşmeden sonra yapılmış olması.
b– Boşamanın sarih boşama sözlerinden biriyle olması.
Meselâ: “Seni boşadım, benden boş ol, talâkın bana vâcip oldu...” gibi açık boşama sözleriyle bir ric’i talâk meydana gelir. Boşama niyetiyle olmasa dahi.
Bir de “Sen benim zevcem değilsin, ben senin zevcin değilim, iddet bekle...” gibi biraz kinayeli talâk tabirleri boşama niyetiyle söylenirse, yine bir ric’î talâk husule gelir.
c– Sarfedilen boşama tabirinin baîn talâkı gerektirecek şekilde şiddet ve mubalâğa ifade eden bir sıfatla olmaması.
d– Boşanmanın bir bedel karşılığı olmaması.
e– Bu talâk ile üç boşanmanın meydana gelmemiş olması.
Hükmü:
a– Mevcut nikâh devam eder. Erkek iddeti içindeki zevcesine istediği zaman sözle veya fiille dönüş yapabilir. Yeniden nikâha lüzum kalmadan iddet zamanı içinde yeniden evlilik muamelesini sürdürebilir.
b– Kadın iddeti doluncaya kadar kocasının evinde ikâmetle mükelleftir.
c– O müddet içinde eşlerden biri vefat etse diğeri ona varis olur.
Fakat, sözle veya fiille dönüş yapmadan kadının iddet müddeti dolmuşsa, bu durumda karşılıklı istekle yeniden nikâhlanma olmadıkça evlilik muamelesine dönüş câiz olmaz.
2– Bâin Talâk:
Yeniden nikâh olmadıkça, iddet içinde olsa dahi evlilik hayatına dönülemeyen boşama şeklidir.
Şartları:
a– Nikâhtan sonra birleşme vaki olmadan boşamanın yapılması.
b– Birleşmeden sonra, ayrılık ifade eden kinâye sözlerle veya şiddet ifade eden tabirlerle boşamanın yapılması.
Meselâ: “Sen bana haramsın, ben sana haramım. Kesin olarak boşsun...” gibi mânâ ve maksatları açık olan ifadeler kadına karşı söylendiği takdirde, boşama niyetine ihtiyaç kalmadan baîn talâk meydana gelir.
Fakat “Senden ayrıldım. Çek git. Kendine eş ara. Âilene katıl...” gibi baîn talâk gerektiren günlük hayatta çok kullanılan kinaye tabirler olmaksızın, boşama niyet ve gayesiyle söylenmese, boşama husule gelmez.
c– Eşler arasında bir bedel üzerine anlaşarak boşamanın yapılması.
Hükmü:
a– Derhal ayrılık meydana gelir. Nikâh kalkar. Yeniden nikâhlanmadıkça evliliği sürdürmek câiz değildir.
b– Baîn talâk iddetinde, kadının kocasından örtünmesi, onun evinde iddet doldurması icabeder. Fakat o adamla bir odada yalnız kalamaz.
c– Bu talâktan sonra, eşlerden birisi ölse, diğeri ona varis olamaz.
B– TALÂK-I SELÂSE (ÜÇ TALÂK)
Erkeğin karısını üç kere boşamaya hakkı vardır. Karısını bir veya iki baîn talâkla boşamış ise onunla iddet içinde veya iddetten sonra yeni bir nikâh yapmak suretiyle evlenebilir.
Üç talâk husule gelirse, artık bir daha boşama hakkı kalmayacağı gibi Şer’î tahlil olmadıkça tekrar onunla evlenemez.
Cenâb-ı Hakk Kur’an-ı kerim’de şöyle buyuruyor:
“Boşanma iki defadır. Bundan sonra kadını ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermek lâzımdır.” (Bakara: 229)
“Eğer erkek, karısını üçüncü bir defa daha boşarsa, bundan sonra kadın başka bir erkeğe nikâhlanmadıkça kendisine helâl olmaz. Bu ikinci koca onu boşarsa, Allah’ın hudutları içinde duracaklarına inandıkları takdirde tekrar birbirlerine dönmelerinde bir günah yoktur. Bunlar anlayan bir topluluk için Allah’ın açıkladığı hudutlardır.” (Bakara: 230)
Bir erkek karısına “Üç kere boşsun.” dese, onu Talâk-ı selâse ile boşamış olur.
Ric’î ve baîn talâk da üçe ulaşırsa aynı hükümdedir.
C– SÜNNET VE BİD’AT ÜZERE BOŞAMA
Boşama iki şekilde olur: Sünnet üzere boşama, bid’at üzere boşama.
1– Boşama hususunda hissi ve acele karar vermemek, yanlışlığa ve haksızlığa düşmemek için Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz tarafından talâkta Sünnî boşama emredilmiştir.
Sünnet üzere boşama da iki kısımdır:
a– Ahsen: En güzel boşama tarzı demektir. Bu da hayızdan sonraki temizlik devresinde cimâda bulunmadan bir ric’î talâkla boşanan kadına, iddeti bitinceye kadar bir daha boşama yapılmamasıdır.
b– Hasen: Güzel boşama tarzı demektir. Üç şartı vardır:
Boşamanın kadının temiz olduğu zamanda olması.
Bu devrede cima yapılmadan olması.
Yalnız bir ric’î talâkla olması.
Bir temizlik devresinde şartlara uygun olarak meydana gelen bir ric’î talâktan sonra, istenirse yine öbür aydaki temizlik devresinde aynı şartlarla bir boşama yapılır. Sonraki ayın temizlik zamanında yine aynı şekilde boşama yapılabilir. Böylece ortalama üç aylık olan iddet zamanı içinde her ay birer ric’î talâk ile üç boşama tamamlanmış olur. İstenirse de bir-iki boşamadan sonra iddet içinde tekrar evliliğe dönülebilir.
2– Bid’at üzere boşama, sünnete aykırı olarak yapılan boşamadır.
Hayız halinde veya cimanın meydana geldiği temizlik devresinde yapılan boşama yahut bir temizlik devresinde birden fazla meydana gelen boşama bu çeşit boşamadır.
Bu şekilde hareket edenin boşaması sahih ise de günahkâr olur.
D– LİÂN
Lânetleşmek demektir. Kocanın ailesine zinâ isnad etmesi, yahut doğan çocuğun kendisinden olmadığını iddia etmesi sebebi ile hakim huzurunda yapılır.
Âyet-i kerime’lerde şöyle buyuruluyor:
“Karılarına zinâ isnad eden ve kendilerinden başka şahitleri bulunmayanların şahidliği, kendisinin doğru sözlülerden olduğunu Allah’ı dört defa şahid tutmasıyla olur. Beşincisinde, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah’ın lânetinin kendi üzerine olmasını diler.
Kadının da dört defa Allah’ı şahid tutması, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmesi, cezayı kendisinden kaldırır. Beşincisinde, eğer kocası doğrulardan ise Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını diler.” (Nûr: 6-9)
Karısının zinâsı üzerine kocanın dört şahidi varsa şahidlerle isbat eder. Liâna hacet kalmaz. Bu durumda kadına hadd-i zinâ uygulanır.
Eğer şahidi olmazsa Âyet-i kerime’de beyan edildiği üzere erkek dört defa ve her defasında “Bu karıma zinâ isnadımda muhakkak doğru söylediğime Allah’a şehâdet ederim.” diyerek şehâdette bulunur. Beşincide ise “Eğer yalancı isem Allah’ın lâneti üzerime olsun.” der.
Sonra kadın dört defa şehâdette bulunur. “Onun bana zinâ isnadında yalancılardan olduğuna şehâdet ederim.” diyerek şehâdette bulunur. Beşincide de “Zinâ isnadında doğru ise Allah’ın lâneti zinâ edenin üzerine olsun.” der.
Bu durumda hakim vereceği kararla aralarını ayırır. Bu ayrılık bir baîn talâk olur.
E– ZİHAR KEFÂRETİ
Bir kimse karısının tamamını veya yüz, göz, baş, sırt... gibi bir uzvunu kendisine ebediyyen haram olan bir kadının tamamına bakması haram olan bir uzvuna benzetirse, meselâ “Sen bana anamın sırtı gibisin.”, “Senin yüzün bana kız kardeşimin yüzü gibidir.” derse, oruç kefâreti gibi kefâret lâzım gelir. Bu kefâreti ödemedikçe karısına yaklaşması helâl olmaz.
F– BOŞANAN VEYA KOCASI ÖLEN BİR KADININ İDDET BEKLEMESİ
Cenâb-ı Hakk Kur’an-ı kerim’de şöyle buyuruyor:
“Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç hayız ve temizlenme müddeti beklerler. Eğer Allah’a ve âhiret gününe inanıyorlarsa, Allah’ın rahimlerde yarattığı çocuğu söylemeyerek gizlemeleri onlara helâl olmaz.
Kocaları da bu iddet müddeti içinde barışmak isterlerse onları geri almaya daha çok hak sahibidirler.
Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır. Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları bir derece daha fazladır. Allah Azîz’dir, Hâkîm’dir.” (Bakara: 228)
“İçinizden vefat edenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine dört ay on gün beklerler. Süreleri bitince artık kendileri için meşru olanı yapmalarında size bir günah yoktur. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Bakara: 234)
“Kocası ölen dul kadınları, iddetleri sona erdikten sonra nikâhlamaya niyet ettiğiniz takdirde, daha iddetleri dolmadan onlara talip olduğunuzu hissettirmenizde veya böyle bir arzuyu içinizde tutmanızda size bir vebal yoktur. Çünkü Allah, sizin onları anacağınızı bilmektedir. Kendileriyle gizlice sözleşmeyin. Ancak isteğinizi meşru olan işaret ve imâlarla belirtebilirsiniz, çıtlatma sözler söyleyebilirsiniz. Farz olan iddetleri sona ermedikçe nikâh akdine azmetmeyin ve iyi bilin ki Allah kalblerinizde olanı muhakkak biliyor. O’ndan korkun ve yine bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, Hâlim’dir.” (Bakara: 235)
“Ey müminler! Mümin kadınları nikâhlayıp da, henüz onlara dokunmadan boşarsanız, sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. Bu takdirde hemen nikâh haklarını verin ve güzellikle serbest bırakın.” (Ahzâb: 49)
G– ERKEĞİN BOŞADIĞI KADINA NAFAKA VERMESİ
Cenâb-ı Hakk Kur’an-ı kerim’de şöyle buyuruyor:
“Boşadığınız o kadınları (iddetleri müddetince) gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onları sıkıştırıp evden çıkmaya zorlamak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın.
Eğer onlar hamile iseler, çocuklarını doğuruncaya kadar nafakalarını verin.
Sonra doğan çocuğu sizin faidenize emzirirlerse, emzirme ücretlerini verin. Aranızda bu hususta güzelce müşavere edin. Anlaşmakta güçlük çekerseniz, bu takdirde çocuğu baba hesabına bir başka kadın emzirecektir. (Talâk: 6)
“Hali vakti geniş olan, nafakayı genişliğine göre versin. Rızkı dar olan fakir de, nafakayı Allah’ın kendisine verdiğinden versin. Allah bir kimseyi ancak ona verdiği şeyle mükellef tutar. Allah bir güçlükten sonra ergeç bir kolaylık ihsan edecektir.” (Talâk: 7)
“Boşanan kadınların da meşru bir şekilde faydalanmaları haklarıdır. Bunun yerine getirilmesi, Allah’tan korkanlara bir vazifedir.” (Bakara: 241)
EMZİRME
Cenâb-ı Hakk Kur’an-ı kerim’de şöyle buyuruyor:
“Anneler boşanmadan önce veya boşandıktan sonra çocuklarını iki yıl emzirsinler. Bu hüküm, süt emzirmeyi tamamlamak isteyenler içindir. Annelerin uygun biçimde yiyecek ve giyeceğini sağlamak çocuğun babasına aittir. Hiç kimseye gücünden fazla bir şey teklif edilemez. Ne bir anne, ne de bir baba, çocuğu yüzünden zarara sokulmasın. Babanın ölümü ile, mirasçı olan da, yiyecek giyecek ve zarar hususlarında baba gibidir. Eğer ana ve baba aralarında danışıp anlaşarak rıza ile daha iki sene dolmadan çocuğu memeden kesmeyi arzu ederlerse, kendilerine bir vebâl yoktur.
Çocuklarınızı süt anneye vermek isterseniz, onu râzı edecek bir ücret verince yine sizin için bir vebâl yoktur.
Allah’tan korkun ve bilin ki, Allah yaptığınız her şeyi görmektedir.” (Bakara: 233)
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....