Arama

Ramazan ve Oruç

Güncelleme: 7 Mayıs 2018 Gösterim: 54.739 Cevap: 83
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ekim 2005       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Ramazan Şerif'iniz mubarek ve hayırlara vesile olsun


Ad:  oruç.jpg
Gösterim: 604
Boyut:  60.0 KB
Sponsorlu Bağlantılar
Yüce Allah şöyle buyurur :
" Oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allâh’ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allâh, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. "
[Ahzâb: 35]
Oruç, ikinci fecirden başlayarak güneşin batışına kadar yemekten, içmekten ve cinsel ilişkiden nefsi kesmek demektir.
Oruç kelimesinin Arabçası, siyam ve savm'dır ki, nefsi tutmak ve engellemek manasınadır. "Siyam" sözü, Savm'ın çoğulu olarak da kullanılır Din deyiminde "Müftırat" (oruç bozucu) denilen şeylerden nefsi gerçekten veya hükmen yasaklamak bir imsak (oruç tutmak) tır. Yanılarak ve unutarak bir şey yeyip içildiği takdirde hükmen imsak bulunmuş olacağından oruç bozulmuş olmaz.

İmsak sözünün karşıtı İftar'dır. Şöyle ki:
Hiç oruç tutmamak bir iftar olduğu gibi, güneşin batışından sonra orucu açmak da bir iftardır. Oruçlu iken orucu bozacak bir şeyin yapılması da bir iftardır. İftar eden kimseye "Muftır" denildiği gibi, orucu bozan şeylerden her birine de "Muftır" denilir. Bunun çoğulu "Muftırat" dır.

Ramazan-ı Şerif ayına Şehr-i Sıyam (Oruç ayı) denir. Ramazan bayramına da, imsaka son verileceği için Îd-i Fıtır (İftar bayramı) denilir. Bayram anlamına gelen Îd'in çoğulu, A'yad'dır.
Ramazan orucu, Peygamberin hicretinden bir buçuk sene sonra Şaban ayının onuncu günü farz kılınmıştır. Bunun farziyeti kitab, sünnet ve icma ile sabittir.

" Oruç size farz kılındı. " (Bakara: 183) âyet-i kerimesi bunu emretmektedir.
Son düzenleyen Safi; 5 Temmuz 2016 02:59
NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
5 Ekim 2005       Mesaj #2
NihLe - avatarı
Ziyaretçi

HOŞ GELDİN 11 Ayın Sultanı, Kur'an ve Oruç Ayı


Mağfiret ve rahmet ayı Ramazan'ın isimlerinden birisi de "Kur'an ayı"dır. Çünkü Cenab-ı Allah'ın son elçisine gönderdiği "En büyük mucize" olan Kur'an-ı Kerim'in ilk ayeti Peygamber Efendimize Ramazan ayında Hira nur dağında gözyaşı dökerken nazil olmuştu.
Sponsorlu Bağlantılar

Ramazan ayını diğer aylardan ayıran en büyük özellik; insanlığı karanlıklardan çıkarıp aydınlığa kavuşturan Rabbimizin son mesajı Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim, bu ayda yeryüzüne inmeye başlamış ve böylece insanlık için yepyeni ve mutlu bir dönem başlamıştır. İkincisi de Hz. Muhammed'e (a.s.) Peygamberlik yine Hira Nur Mağarası'nda bu ayda verilmiştir. Kur'an'ın Ramazan ayında indiğini Bakara Suresi'nin 185. ayetinde Cenab-ı Allah bu gerçeği şöyle bildiriyor: 'Ramazan ayı ki onda Kur'an, insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi.' Kur'an-ı Kerim Ramazan ayında inmeye başladığı için bu ay, bir anlamda Kur'an ayıdır. Kur'an-ı Kerimi Peygamberimize getiren Cebrail (a.s.), her yıl Ramazan ayında Peygamberimize gelir ve o güne kadar nazil olan Kur'an ayetlerini karşılıklı olarak birbirlerine okurlardı. Ramazan ayında camilerimizde ve evlerde okunan ve cemaatin büyük bir manevi zevk ve huşû içinde dinlediği mukabele ve Kur'an hatimleri Cebrail ile Peygamberimiz arasında yapılan mukabelenin devamıdır.

"Kur'an okumanın veya dinlemenin müslümanlara faydası nedir?" diye bir soru akla gelebilir. Kur'an okuma ve dinleme o kadar sevabı çok olan bir ibadettir ki, bunu da en güzel şekilde Alemlerin sevgilisi ifade ediyor. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 'Kim Allah'ın kitabı Kur'an'dan bir harf okursa onun için bir sevap vardır. Her sevabın karşılığı da on kat verilecektir' Ayrıca Kur'an-ı Kerim'in okuyucularına şefaat edeceğini şöyle izah ederler: 'Kıyamet günü oruç ve Kur'an kul'a şefaatçi olurlar.'

Bir diğer özelliği de İslâm'ın beş şartından biri olan, insanı nefsinin aşırı arzularından ve maddî ihtiraslardan kurtarıp yücelten ve âdeta melekleştiren oruç ibadeti, bu aya tahsis edilmiştir. Ramazan gecelerinde cemaatin büyük bir coşku ile kıldığı teravih namazı da bu aya mahsus bir ibadettir. Oruçlunun derin bir huzur ve manevî zevk duyduğu sahur ve iftar sofraları da bu aya ayrı bir anlam kazandıran özelliklerdir.

İşte böyle özellikler ve manevî güzelliklerle dolu mübârek Ramazan ayı, mü'minler için manevî değeri çok büyük bir rahmet mevsimidir. Bu ayı, Yüce Rabbimize ibadet ederek ve insanlara iyilik yaparak değerlendirdiğimiz takdirde kazancımız büyük olacak ve ebedî saadetin kapıları bize açılacaktır. Bu ayı, 'Evveli rahmet, ortası mağfiret, (günahların bağışlanması) sonu da cehennemden kurtuluş' olarak nitelendiren Peygamber Efendimiz, ayrıca mü'minlere şu müjdeyi veriyor: 'Ramazan ayı gelince; cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar kösteklenir.' Bu hadis-i şerifin ifade ettiği bir mânâ da şudur: Ramazanda kendisini cennete götürecek iyi işler yapan mü'mine cennetin kapıları açılmış, cehenneme götürecek kötülüklerden sakındığı için de cehennem kapıları ona kapanmış demektir. Oruç sayesinde nefsine hakim olup şeytana uymadığı için de şeytanı etkisiz hale getirmiş olur. Esasen Ramazan kelimesinin sözlük anlamı da, oruçlunun günahlardan arınacağını ifade etmektedir.
Son düzenleyen Safi; 5 Temmuz 2016 02:08
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ekim 2005       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ramazan ayının gelmesiyle birlikte tutulan orucun, manevi yönü kadar sağlık açısından da pek çok faydası olduğunu ifade eden uzmanlar, rahatsızlığı bulunan hastaları ise oruç tutarken dikkatli olmaya çağırıyor. Eskilerin bir sözü var: "Az yiyen melek olur, çok yiyen helak olur" diye.. Bu sözün doğruluğunu teyid eden uzmanlar, Ramazan ayının gelmesiyle birlikte yenilen yemeğin miktarının azalmasının, karaciğer, bağırsak ve obezite (şişmanlık) gibi pekçok hastalık üzerinde olumlu etkisi olduğunu ifade ediyorlar. "Oruç manevi açılımıyla olduğu kadar bir beslenme biçimi sağladığından sağlık için yararlı olduğu tartışılmaz bir gerçektir" diyen Dahiliye Uzmanı Dr. Ali Sait Turgut, orucun obezite rahatsızlığından, bağırsak ve karaciğer gibi pekçok rahatsızlığa sağlık davetiyesi çıkardığını ancak kalp, tansiyon, oniki bağırsak ülseri olan hastaların ise oruç tutarken dikkatli olmalarını tavsiye ediyor. Sık sık şekeri düşen ve organik rahatsızlığı olanların ise oruç tutmalarının hayatlarını tehlikeye sokacağı konusunda uyarıda bulunarak, bu tür hastalığı olanların oruç tutmamalarını belirtiyor.
Son düzenleyen Safi; 5 Temmuz 2016 02:08
NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
7 Ekim 2005       Mesaj #4
NihLe - avatarı
Ziyaretçi
Ramazan orucunun sünnetlerini :

1- Sahura kalkmak sünnettir. Sahura kalkmakla hem sünneti ihyâ etmiş oluruz, hem tutulacak oruç için güç ve kuvvet toplamış oluruz, hem de seher vaktinin feyiz, fazîlet ve bereketinden istifâde etmiş oluruz. Peygamber Efendimiz (asm): “Sahura kalkın. Çünkü sahur yemeğinde bereket vardır” buyurmuştur.1
2- Sahur yemeğini mümkün mertebe sahurun son vaktine getirmeye çalışmak sünnettir. Ancak imsak girmeden, yani ikinci fecirden önce kesmeye dikkat etmelidir. Sahur yemeğini şüpheli vakte kadar uzatmamalı, ezan okunmaya başladığında derhal kesmelidir.
3- İftarı vakit girer girmez yapmak sünnettir. Eğer namaz kılınacaksa, oruç, su veya hurma ile açılmalıdır. İftar namazdan önce yapılabilir; ancak namaz fazla geciktirilmemelidir.
4- Oruç açılırken duâ etmek ve orucu hurma veya su ile açmak sünnettir. İftar açılırken şu duâ okunur: “Allahümme leke sumtü ve bike âmentü ve aleyke tevekkeltü ve alâ rızkike eftartü.”
Meâli şudur: “Allah’ım! Senin için oruç tuttum. Sana inandım. Sana tevekkül ettim. Senin verdiğin rızk ile orucumu açtım. Ey lütuf ve keremi bol olan Rabb’im, benim günahlarımı bağışla! Beni, annemi, babamı ve bütün mü’minleri hesap gününde affet! Âmin!”
5- Fakirlere, akrabalara, komşulara ikrâm etmek, iftar yemeği vermek veya yemek göndermek. Muhtaç, kimsesiz ve yetimlere müşfik davranmak, yardımcı olmak, sadaka vermek, yemek yedirmek.
Peygamber Efendimiz (asm), “Oruçluya iftar ettiren kimse, oruçlunun sevabında bir eksilme olmaksızın, oruçlunun alacağı sevap kadar sevap alır” buyurmuştur.2
6- Haramlardan sakınmak; gıybet ve dedi kodu yapmamak, çirkin ve kırıcı sözler sarf etmekten, yalan söylemekten, yalan şâhitliği yapmaktan uzak durmak.
Peygamber Efendimiz (asm), “Hiçbiriniz oruçlu iken kötü söz söylemesin. Bağırıp çağırmasın. Kendisine ağır sözler söyleyen birisine dahi sadece, ‘Ben oruçluyum!’ desin” buyurmuştur.3 7- Kur’ân okumak, Kur’ân üzerinde tefekkür yapmak, mümkün mertebe yeni bilgiler öğrenmeye çalışmak, Allah’ı zikretmek, çokça salavât getirmek.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ekim 2005       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hicretin ikinci yılında farz kılınan oruç, dinimizin öngördüğü bedeni ibadetlerden biridir. Yalnız yiyip içmeyi bırakmak, cinsel ilişkiden uzak durmak değil, aynı zamanda kötü söz, kötü davranış ve kötü düşünceden de sakınmaktır.
Orucun bu amaca ulaşması için midenin, yiyecek ve içeceklerden sakındığı gibi, dilin yalandan, ellerin harama uzanmaktan, gözlerin harama bakmaktan, kulakların haramı dinlemekten ve ayakların kötü işler peşinde koşmaktan sakınması gerekir.
Kişi oruçlu olduğu zamanlarda daha dikkatli ve daha titiz olmak zorundadır. Bir ay müddetle belirli zamanlar içinde devam eden bu ibadet, insana iyi söz, iyi hareket ve iyi düşünce melekesi kazandırmalı, bu ayın sonunda senenin diğer günlerinde de aynı yaşayışı sürdürmelidir. Aksi halde bütün gününü aç ve susuz geçirmekten başka bir anlam ifade etmez. Nitekim Peygamber Efendimiz, bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
"Kim yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, Allah Teâlânın o kimsenin aç ve susuz kalmasına ihtiyacı yoktur" (Buhari, Siyam).
Bu hadis-i şeriften anlaşılacağı üzere yalan, gıybet ve her türlü kötü söz ve davranış orucu gayesinden çıkardığı gibi onun sevabını da yok eder.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ekim 2005       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

RAMAZAN AYI İLE İLGİLİ AYETLER

Ad:  allah-ani8.gif
Gösterim: 215
Boyut:  4.0 KB

ORUÇ VE RAMAZAN


ORUÇ TUTMAK
a)Orucun farziyeti. Bakara 183,185
b) Oruç Günleri Ramazan Ayıdır.Bakara 185
c)Oruç tutanların Mükafatı
Tevbe 112
Ahzab 35
Tahrim 5
d)İmsak Vakti. Bakara 187
e)İftar Vakti. Bakara 187
f)Oruç Gecelerinde Eşine Yaklaşmak. Bakara 187

ORUÇTA KOLAYLIK
a) Oruçta Kolaylık Vardır. Bakara 185
b) Hastaların Orucu Bakara 184-185
c)İhtiyarların Orucu. Bakara 184
d)Yolcuların Orucu . Bakara 184-185,

RAMAZAN AYI
a) Kur’an Ramazan ayında inmiştir. Bakara 185
b) Ramazan ayı oruç ayıdır. Bakara 185

KEFFARET ORUÇLARI
a) Öldürmenin Keffaret Orucu. Nisa 92
b) Yeminin Keffaret orucu. Mâide 89
c) İhramlının Keffaret Orucu. Mâide 95
d) Zıhar Keffareti. Mücadele 4

ZEKAT


ZEKA VERMEK


a) Zekatı Vermek
Bakara 43, 88, 110, 177,254
Maide 55
Tevbe 71
İbrahim 31
Meryem 31,55
Enbiya 73
Hacc 35,41,78
Mü’minnûn 4,60
Nûr 37,56
Neml 3
Lokman 4
Secde 16
Ahzâb 33
Mücadele 13
Müzzemmil 20
b) Zekatı malın iyisinden vermek Bakara 267
c) Zekat fakirin hakkıdır.
Zâriyat 19
Meâric 24-25
d) Zekat Verelerin mükafatı
Bakara 277
Nisa 162
Mâide 12
A’raf 156
Tevbe 18,19
Ra’d 18,22-23
Mü’minûn 1-4e) Zekat bereket getirir.
Rûm 39
f)Allah kullarından mallarının tamamını istemez
Muhammed 36-38
g)Vergiler
En’am 141
En’fal 41
Tevbe 29
Mücadele 13B-ZEKATI VERİLECEK MALLAR
a) Ürünlerin ve meyvelerin Zekatı. En’am 141

ZEKAT VERİLECEK KİMSELER

a) Zekat verilecek olanlar. Tevbe 60
b) Müellefe-i Kulûb (Kalbleri İslama ısındırılmak istenen Kişiler.
Tevbe 60

ZEKATI VERMEYENLER
Nisa 77
Tevbe 5,11,67,79-80, 34-35
Fussilet 7
Mâûn 7

KADİR GECESİ
a) Kur’an, Kadir Gecesinde İnmiştir. Kadr 1
b) Kadir gecesinin özellikleri. Kadr 2-5

BAKARA
183- Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.
184- (Size farz kılınan oruç), sayılı günlerdedir. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan ise, diğer günlerde, tutamadığı günler sayısınca tutar. Ona dayanıp kalacaklar üzerine de bir yoksulu doyuracak kadar fidye gerekir. Her kim de hayrına fidyeyi artırırsa, hakkında daha hayırlıdır. Bununla beraber, eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
185- O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur'ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda oruç tutsun. Kim de hasta, yahut yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diler zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz.
186- Şayet kullarım, sana benden sordularsa, gerçekten ben çok yakınımdır. Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.
187- Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız, size helâl kılındı. Onlar,
sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtü durumundasınız. Allah, nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için müracaatınızı kabul buyurdu ve sizi bağışladı. Şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizler için yazdığını isteyin. Ta fecrin beyaz ipliği siyah iplikden size seçilinceye kadar yiyin, için. Sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun. Bununla beraber siz mescitlerde îtikaf halinde iken onlara yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, sakın onlara yaklaşmayın. Allah, âyetlerini insanlara böyle açıklıyor ki sakınıp korunsunlar.

TEVBE
112- (Bunlar), O tevbekâr olanlar, o ibadet edenler, o hamd edenler, o oruçlular, o rükua varanlar, o secdeye kapananlar, iyiligi emredip, kötülükten vazgeçirenler, Allah'in hududunu koruyanlar (emirleriyle yasaklarinin ölçülerine riayet edenler)dir. Müjde ver o müminlere, müjde!

AHZAP
35- Süphe yok ki müslüman erkeklerle müslüman kadinlar, mümin erkeklerle mümin kadinlar, itaat eden erkeklerle itaat eden kadinlar, sadik erkeklerle sadik kadinlar, sabreden erkeklerle sabreden kadinlar, mütevazi erkeklerle mütevazi kadinlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadinlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadinlar, irzlarini koruyan erkeklerle irzlarini koruyan kadinlar, Allah'i çok zikreden erkeklerle Allah-'i çok zikreden kadinlar var ya, iste onlar için Allah bir magfiret ve büyük bir mükâfat hazirlamistir.

Tahrim
5- Eger o sizi bosarsa belki de Rabbi ona, sizden daha hayirli, kendisini Allah'a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tevbe eden, oruç tutan dul ve bakire esler verir.

NİSA
92- Hata disinda bir mümin, diger bir mümini öldüremez. Ve kim bir mümini yanlislikla öldürürse, mümin bir köle azad etmesi ve ölenin ailesine (varislerine) teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Ancak ölünün ailesinin bagislamasi müstesnadir. Eger öldürülen, mümin olmakla beraber size
düsman bir kavimden ise, o zaman, öldürenin bir köle azad etmesi gerekir. Eger öldürülen sizinle aralarinda antlasma olan bir kavimden ise, öldürenin, ölenin ailesine diyet vermesi ve mümin bir köle azad etmesi gerekir. Bunlara gücü yetmeyenin de Allah tarafindan tevbesinin kabulü için arka arkaya iki ay oruç tutmasi gerekir. Allah, Alimdir (her seyi bilendir), Hakimdir (hüküm ve hikmet sahibidir).

MAİDE
89- Allah sizi, kasitsiz olarak yaptiginiz yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Fakat kasitli yaptiginiz yeminlerinizden sizi sorumlu tutar. Bozulan yeminin keffareti (cezasi), ailenize yedirdiginizin ortalamasindan on yoksulu yedirmek veya giydirmek yahut da bir köle azad etmektir. Verecek bir sey bulamayan kimse için de üç gün oruç tutmaktir. Iste yemin ettiginiz zaman yeminlerinizi bozmanin cezasi budur. Yeminlerinizi koruyun. Iste Allah âyetlerini size böyle açiklar ki, sükredesiniz.
95-95- Ey iman edenler, ihramli iken av hayvani öldürmeyin. Içinizden kim kasten onu öldürürse, yaptigi isin vebalini tatmasi için, öldürdügü hayvanin dengi ona cezadir ki, Kâbe'ye ulasacak bir kurban olmak üzere buna yine içinizden iki adaletli kisi hükmeder; yahut (ceza olmak üzere) bir keffarettir ki, ya o nisbette fakirleri doyurmak, yahut onun dengi oruç tutmaktir. Allah geçmisi affetmistir. Fakat kim de bu suçu tekrarlarsa, Allah ondan intikamini alir. Allah damia gâliptir, intikam sahibidir.
Son düzenleyen Safi; 5 Temmuz 2016 02:11
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ekim 2005       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
RAMAZAN AYININ FAZİLETİ

Hz. Resûlullah Efendimiz (s.a.v) buyurmuştur ki:
"Eğer kullar ramazan ayındaki üstünlükleri bilselerdi, bütün senenin ramazan olmasını isterlerdi."

( Taberânî, el-Kebîr, 22/389; Ebû Ya'lâ, Müsned, nr. 5273; ibn Huzeyme, Sahîh, 3/190; Heysemî, ez-Zevâid, 3/141.)

"Rabbiniz şöyle buyurur: Her iyilik on mislinden yedi yüz misline kadar mükâfat ile karşılanacaktır. Oruç bundan ayrıdır. Oruç yalnız benim içindir, onun karşılığını ben vereceğim. Oruç cehennem ateşine karşı bir kalkandır. Yemin olsun ki oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha hoştur. Biri, oruçlu bulunduğunuz sırada size karşı bir cahillikte bulunursa, 'Ben oruçluyum, ben oruçluyum desin, ona bulaşmasın."
( Buhârî, Savm, 2; Müslim, Sıyâm, 160, Tirmizî, Savm, 55.)

Ashaptan Selmân-ı Fârisî (r.a) şu hadis-i şerifi rivayet etmiştir:
Şaban ayının son günü Peygamber Efendimiz (s.a.v) hutbelerinde şöyle buyurdu:
"Ey insanlar! Büyük ve mübarek bir ay sizi gölgesi altına almıştır. Bu öyle bir aydır ki bu ayda bin aydan daha hayırlı bir gece bulunmaktadır. Öyle bir aydır ki, Allah bu ayda oruç tutmayı farz kıldı, gecelerinde kalkıp ibadet etmeyi nafile kıldı. Bu ayda her kim hayır ve iyi amellerden biriyle Allah'a yaklaşırsa ramazan ayı dışında farz ibadet yapmış gibi sevap kazanır. Bu ayda her kim farz bir ibadeti yerine getirirse ramazan ayı dışında yetmiş farz yerine getirmiş gibi sevap kazanır. Ramazan ayı sabır ayıdır. Sabrın da sevabı cennettir. Ramazan ayı Allah'ın kullarını gözetme ayıdır, müminin rızkının artırıldığı aydır. Bu ayda her kim bir oruçluya iftar verirse günahları mağfiret olur, kendisi de cehennem ateşinden azat olur, oruçlu kişinin sevabından hiçbir şey eksilmediği halde onun tuttuğu orucun sevabı kadar sevap da kendisine yazılır."


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Ekim 2005       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Ramazan ve Günahlarımız


“Peygamber Efendimiz (asm), ‘Kim Ramazan ayının orucunu Allah’tan sevap umarak tutarsa geçmiş günahları affolur’ buyuruyor. Bu müjdeyi nasıl anlamalıyız? Kılmadığı namazları da bağışlanır mı? Kul hakkı da bağışlanır mı?”

Müjde Allah’a ait. Müjdeyi bize haber veren ve tebliğ eden Allah’ın Resûlü (asm). Evet, Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Kim Ramazan ayının orucunu inanarak, Allah’tan sevap umarak ve bağışlanma dileyerek tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.”

Bu umûmî bir af kânûnudur. Kim bağışlanmak isterse, kim günahlarının kirinden arınmak isterse, kim mahşer günü mahcubiyetinden kurtulmak isterse, kim sırat köprüsü sıkıntısından kurtulmak isterse, kim Cehennem ateşinden âzâd olmak isterse, kim Resûlullah’ın (asm) şefaatine ermek isterse, kim Allah’ın rızâsına nâil olmak isterse, kim Cennete Reyyân kapısından girmek isterse Ramazan ayı orucunu tutmalıdır. Haber ve müjde böyle. Bu haberi bütün güvenilir hadis kitaplarında bulmak mümkündür. Yani haberin doğruluğunda şüphemiz yoktur. Yeter ki, bizim bağışlanma isteğimizden ve Allah’ın rızâsını kazanma samîmîyetimizden şüphemiz olmasın!

Şimdi konuyla ilgili haberlerin ve müjdelerin bir kısmını buraya alalım:

Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) buyurdular ki:

* “Kim Ramazan ayında hazır bulunursa orucunu tutsun.”
* “Beş vakit namaz kendi arasında, bir Cuma namazı diğer Cuma namazına kadar, bir Ramazan diğer Ramazana kadar hep kefarettirler. Büyük günah işlenmedikçe aralarındaki günahları affettirirler.”
* Muaz İbnu Cebel (ra) anlatıyor: “Bir seferde Resûlullah’la (asm) beraberdik. Bir gün yakınına tesadüf ettim ve beraber yürüdük.

“Ey Allah’ın Resûlü” dedim. “Beni Cehennemden uzaklaştırıp Cennete sokacak bir amel söyler misin?”

“Mühim bir şey sordun. Bu, Allah’ın kolaylık nasip ettiği kimseye kolaydır; Allah’a ibadet eder, Ona hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namaz kılarsın, zekât verirsin, Ramazan orucunu tutarsın, Beytullah’a hac yaparsın!” buyurdular ve devamla: “Sana hayır kapılarını göstereyim mi?” buyurdular.

“Evet ey Allah’ın Resûlü” dedim.


“Oruç günahlara ve Cehenneme perdedir. Sadaka hataları yok eder, tıpkı suyun ateşi yok etmesi gibi. Kişinin geceleyin kıldığı namaz salihlerin şiârıdır” buyurdular.
* Hz. Cabir (ra) anlatıyor: “Nu’man İbnu Nevfel bir gün dedi ki: ‘Ey Allah’ın Resûlü! Farz namazlarımı kılsam, Ramazan orucumu tutsam, helâli helâl bilip haramı da haram tanısam ve bunlara hiçbir ilavede bulunmasam Cennete gider miyim?” Resûlullah (asm):

“Evet!” buyurdular.
* Talha İbnu Ubeydullah (ra) anlatıyor: “Beli kabilesinden iki kişi Peygamber Efendimiz’in (asm) yanına geldiler. İkisi beraber Müslüman olmuştu. Biri diğerinden gayretliydi. Bu adam, bir gazveye iştirak etti ve şehit oldu. Öbürü, ondan sonra bir yıl daha yaşadı. Sonra o da öldü.

Talha (devamla) der ki: “Ben rüyamda gördüm ki: ‘Ben Cennetin kapısının yanındayım. Bir de baktım ki yanımda o iki zat var. Cennetten biri çıktı ve o iki kişiden sonradan ölene, Cennete girmesi için izin verdi. Aynı vazifeli zat, bir müddet sonra yine çıktı, şehit olana da Cennete girme izni verdi.

Sonra, adam benim için geri geldi ve: “Sen dön, senin Cennete girme vaktin henüz gelmedi!” dedi.
Sabah olunca Talha bu rüyayı halka anlattı. Herkes bu rüyada şehid olan zâtın Cennete öbüründen daha sonra girmesine şaşırmıştı. Bu, Resûlullah’a (asm) kadar ulaştı. Peygamber Efendimiz (asm):

“Bunda şaşacak ne var?” buyurdular. Halk:
“Ey Allah’ın Resûlü! Bu zat din için çalışmada öbüründen daha gayretli idi ve şehit oldu. Ama öbürü Cennete bundan evvel girdi” dediler. Bunun üzerine Resûlullah (asm):

“Berikisi ondan sonra bir yıl hayatta kalmadı mı?” buyurdu.

“Evet!” dediler. Peygamber Efendimiz (asm):
“Ve o Ramazana ulaşıp oruç tutmadı mı, bir yıl boyu şu kadar namaz kılmadı mı?” buyurdu. Halk yine:

“Evet!” deyince, Resûlullah (asm):
“Şu halde ikisinin arasında bulunan mesâfe gök ile yer arasındaki mesafeden fazladır!” buyurdular.”6

Yüce dînimizde bir takım günah ve hatâlar için şüphesiz telâfî yolları gösterilmiştir. Meselâ namaz kılmamak günah olduğu gibi, Ramazan ayında bilerek oruç yemek de günahtır. Namaz kılmamanın telâfîsi, yine namaz kılmaktır. Oruç tutmamanın telâfîsi, yine oruç tutmaktır. Kezâ kul hakkının telâfîsi, bu hakkı ödemek ve helâlliğini almaktır. Kezâ şirkin telâfîsi tevhîde girmektir, yani Allah’ın var ve bir olduğuna îmân etmek ve bu îmânda sebat etmektir.

Kul bir yandan eksikliklerini telâfî etme gayreti içinde olur; bir yandan da tevbe ve istiğfarda bulunur. Yapmadığı ibâdetleri Allah’a bir fıtrat borcu bilir ve kazâen yapmaya başlar. Günahlarından pişmanlık duyar ve Allah’ın bağışlayıcı olduğunu bilerek Allah’a döner. Bu esnada yeniden günah işlememeye çalışır. Eğer işlerse, acziyetini ve zaafiyetini bilerek, yeniden Allah’ın af ve bağışlamasına sığınır. Yani kul için af ve bağışlanma kapısı ölene kadar kapanmaz. Kul, Allah’ın bağışlayıcı olduğunu bilir, ümidini kesmez; kendisine düşen vazîfeleri de, gücü yettiği kadar yaparsa, inşaallah bütün günahları bağışlanır. Verilen müjde budur.

DUÂ
Allah’ım! Bizi Ramazana eriştir! Bizi Ramazanın kıymetini idrâke eriştir! Bizi Ramazanda vaad ettiğin yüksek müjdelere eriştir! Bizi Ramazan bereketiyle rahmetine ve mağfiretine eriştir! Bizi Ramazan hürmetine rızâna eriştir! Bizi Ramazanda kullarına bağışladığın büyük sevaba, yüksek fazîlete, nûrânî feyze ve eşsiz berekete eriştir! Bizi Ramazan orucunun feyziyle Cehennemden âzâd ettiğin kullarından eyle! Bizi Cennetin Reyyân kapısına ulaştıran oruca eriştir! Bizi, Reyyân kapısına eriştir!

Âmîn... Âmîn... Âmîn...
Son düzenleyen Safi; 5 Temmuz 2016 02:12
sevdalum - avatarı
sevdalum
Ziyaretçi
20 Ekim 2005       Mesaj #9
sevdalum - avatarı
Ziyaretçi
Oruç tutmamayı mubah kılan özürler şunlardır: 1- Hastalık: Hasta olan veya oruç tutunca hastalığı artan kimse, oruç tutmaz veya tutuyorsa bozabilir. Hastaya bakan da, hasta hükmündedir. Hastaya bakmak için sıkıntıya girerse, oruç tutmayabilir.

2- Sefer: 104 km uzağa giden kimse, 15 günden az kaldığı yerde seferi olur. Yolculukta sıkıntı olur, iş aksar veya kazaya sebep olacak bir durum olursa, orucu kazaya bırakmak caiz olur. Hadis-i şerifte, (Seferde, sıkıntı içinde oruç tutmak iyilik sayılmaz) buyuruldu. (Buhari)

3- Gebe ve emzikli olmak: Kendine veya çocuğuna bir zarar gelecekse, gebe ve emzikli kadın oruç tutmaz. Hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, gebe ile emzikli kadına oruç tutmaması için ruhsat verdi, orucunu tehir etti) buyuruluyor. (Ebu Davud, Tirmizi, Nesai)
Emzikli kadın, ister kendi çocuğunu emzirsin, isterse başkasının çocuğunu emzirsin hüküm aynıdır.

4- Açlık ve susuzluk: Kendisine şiddetli açlık ve susuzluk meydana gelen kimse, ölüm tehlikesi varsa veya aklı gidecekse yahut hastalanıp bir zarara uğrayacaksa, orucunu bozabilir.

5- İhtiyarlık: Çok yaşlı kimse, oruç tutamayacak halde ise, oruç tutmaz, iyileşme ihtimali de yoksa, tutamadığı günler için fidye verir. 30 günün fidyesi 53 kg. undur.

6- İkrah: Oruç tutan, (Orucunu bozmazsan seni öldürürüm veya bir uzvunu keserim) diye tehdit edilmişse, dediğini yapmaya gücü yetiyor ve blöf yapmıyorsa, oruçlunun orucunu bozması mubah olur.
Ramazan-ı şerifte, oruç tutmak çok sevaptır. Özürsüz oruç tutmamak büyük günahtır. Hadis-i şerifte, (Özürsüz, Ramazanda bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz) buyuruldu. Ama dini bir mazeret varsa oruç tutmamak günah olmaz. (Tirmizi)
mrgogo - avatarı
mrgogo
Ziyaretçi
20 Ekim 2005       Mesaj #10
mrgogo - avatarı
Ziyaretçi
İftar Duası:

“ Allah’ım! Senin için oruç tuttum, Senin için rızkınla orucumu açtım. Ancak Sana tevekkül ettim. Seni hamdinle tesbih ederim.

Yüce Allâh şöyle buyurur:

والصائمين والصائمات والحافظين فروجهم والحافظات والذاكرين الله كثيرا والذاكرات أعد الله لهم مغفرة وأجرا عظيما
( Oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allâh’ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar varya; işte Allâh, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır) [Ahzâb: 35]


أن تصوموا خير لكم إن كنتم تعلمون

( Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır ) [Bakara: 184]


Allâh Resûlü (s.a.s.) şöyle buyurur:

( Hangi kul Allâh yolunda bir gün oruç tutarsa; Allâh bu oruçla onun yüzünü ateşten yetmiş sene uzaklaştırır. )

Son düzenleyen mrgogo; 20 Ekim 2005 10:32

Benzer Konular

7 Mayıs 2018 / Ziyaretçi Cevaplanmış
26 Eylül 2016 / KisukE UraharA Asker tr
11 Mart 2008 / BARIŞ Edebiyat tr
29 Haziran 2016 / Mira Din/İlahiyat
25 Eylül 2007 / Demir YumruK Müslümanlık/İslamiyet