Arama

Menkıbeler (Dini Hikaye, Öyküler) - Sayfa 14

Güncelleme: 16 Mayıs 2014 Gösterim: 390.998 Cevap: 177
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
6 Nisan 2008       Mesaj #131
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Harun Reşid bir Ramazan günü Behlül'e tembih etti:

Sponsorlu Bağlantılar
- Akşam namazında camiye git, namaza gelen herkesi iftara davet et.

Akşam oldu, namaz kılındı, namazdan sonra Behlül 5-10 kişilik bir grupla çıka geldi. Harun Reşid şaşırdı:

- Behlül bunlar kim? Ben sana namaza gelen herkesi saraya iftara çağır diye tembih etmedim mi? Sen o kadar cemaatin arasından bir sofralık bile adam getirmemişsin..

- Efendimiz, siz bana camiye gelenleri değil, namaza gelenleri iftara çağır dediniz. Namazdan sonra bendeniz cami kapısında durdum, çıkan herkese hocanın namaz kıldırırken hangi sureyi okuduğunu sordum. Onu da yalnız bu getirdiğim kişiler bildi. Camiye gelen çoktu ama namaza gelen demek ki yalnız bunlarmış.

Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Gabriella - avatarı
Gabriella
Ziyaretçi
6 Nisan 2008       Mesaj #132
Gabriella - avatarı
Ziyaretçi
Bal Tefsiri

Sponsorlu Bağlantılar
Hz. Ali Kerimetullahi vecheh,bir gün gazadan hanesine geldiğinde ,Hz.Ebubekir Sıddık(R.A),Hz.ÖmerRadyallahu Anh,Hz. Osman(R.A)gelip Hz.Ali'ye "gazan mübarek olsun" demişler.Hz.Fatimetüzzehra(R.Anhü)onlara ikramen,kalaylı bir tas içinde bir tas bal getirmiş,balın üszerinde ince bir kıl görmüşler...HzEbuBekir(R.A) "Dördümüz de birer açıklama yapalım" buyurmuşlar.

HZ.EBUBEKİR SIDDIK (R.A.)


Namaz kılanın kalbi nurludur bu tastan, namaz kılmak tatlıdır bu baldan .Namazı Tadili-erkanına uygun kılmak incedir bu kıldan.

HZ.ÖMER(R.A)

Misafir seven hane sahibinin kalbi nurludur bu tastan,Misafirlerle sohbet edip,onlara ikram etmek ,tatlıdır bu baldan.Misafirin kalbi incedir bu kıldan.


HZ. OSMAN(R.A)


Kuran okuyanın kalbi nurludur bu tastan,Alimlerle sohbet etmek tatlıdır bu baldan, Kurana mana vermek incedir bu kıldan.....


HZ.ALİ RADYALLAHU VECHEH


Gazaya giden gazilerin kalbi nurludur bu tastan,Kafirlerle cenk edip al kanlar içinde kalmak tatlıdır bu baldan,Üzerine kul hakkı geçirmeden hanesine dönecek insan incedir bu kıl dan.....

HZ.FATİME TÜZZEHRA (R.A)

Erkeği ile hoş geçinmek,ona cefa etmemek,tatlıdır bu baldan,Erkeğinin rızasını yerine getirmek incedir bu kıl dan....

HZ.PEYGAMBERİMİZE (S.A.V) haber salmışlar efendimiz gelmiş ve buyurmuşlarki;
Benim ümmetimin kalbi nurludur bu tastan,Benim şeriatım tatlıdır bu baldan,Benim şeriatım incedir bu kıl dan.....


HZ.CEBRAİL (A.S.) HAK TEALADAN VAHİY GETİRDİ;


Benim habibim Nübüvvet nuru ,nurludur bu tas tan ,cennet kefseri tatlıdır bu baldan,sırat köprüsü incedir bu kıl dan..buyurmuş..


Ondan sonra Resulullah(s.a.v.)el kaldırıp dua ettiler.---YARABBİ
bu bal tefsirini okuyana ikiyüz peygamber sevabı isteriz Sen den dediler Cebrailin önünde "AMİN" dediler.
Hak teala dan nida geldi"_YA MUHAMMED!! Her kim bu BAL TEFSİRİ ni okursa yahut okutursa ,yazıp evinde yada yanında taşırsa ,yazdırıp ümmetine hediye ederse ,izzet ve celalim hakkı için,ben o kimseye "ikiyüzyirmidörtbin peygamber sevabı veririm
buyurmuştur....
Bir kimse bu tefsiri okursa ve okutmaya devam ederse dünya darlığını görmez,fakru zarurete düşmez,ölürken hüsnü aleme nasip olur,ahirete iman ile gider va gelecek kaza ve musibiyetlerden kendisini Cenabı Hakteala muhafaza eder.Cümlesinin ruhları için lillahilFatihate maasselavat


Alıntıdır

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
14 Nisan 2008       Mesaj #133
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Birgün rasulullah aleyhissalatu vesselam cebraile(as) hiç zorlandığın bir an oldumu diye sorar :
cebrailde(as) evet ya resulAllah hemde dört kere diye cevap verdi.
RasulAllah(sav) nasıl oldu diye sorunca cebrail şöyle cevap verir


1_birgün arşın altındaydım. Cenabı Allah bana emir verdi. ya cebrail halilullahımı (ibrahim as) nemrud ve askerleri ateşe fırlattılar .çabuk yetiş diye sert emir verince nasıl yetişeceğimi bilmiyordum.çünkü imkansız oraya kendi gücümle o anda yetişmek. ama Allahın emri ile göz açıp kapama gibi bir hızla orda oldum. benki ibrahimi (as) havada kucakladım.Allah ateşe emir verdi..ey ateş ibrahimi(as) yakma ona hiç olmadığın gibi serin ol. ve ozaman ben ve ibrahim (as) ataşe yavaş bir iniş yaptık ve ateş ize serin oldu.

2- yine arşın altındaydım Allahtan emir geldi. ya cebrail (as) ibrahim(as) bana oğlu ismaili (as) kurban ediyor git kurtar onu ve Allahın yardımıyla yetiştim ismaile(as).bıçağın keskin tarafına kapladım kendimi o anda Allah bıçağa emir verdi .ey bıçak ismaile(as) karşı kör ol kesme. ibrahim(as) beni bışakla beraber defalarca ismailin(as) boğazına vurdu sonuç alamayınca şiddetle yanı başındaki kayaya sallarken bıçağı,ben bıçağı kendi haline bıraktım ve Allahın bıçağa kes emri vermesiyle bıçak taşı zorlanmaksızın ikiye ayırdı.

3_yusufu (as) kardeşleri kuyuya atarken yine aynı yerdeydim.yinede yetişmem imkansızdı.tabiki Allahın emri ile orada belirdim. yusufu(as)kuyunun içini boylarkenyakaladım.

Peygamberimi aleyhissalatu vesselam sonuncu kimdi diye sorunca , cebrail:sizdiniz ya rasulAllah(sav) dedi. anlat dedi cebraile (as)

4_yine aynı yerdeydim Allahtan hiç böyle sert böylesine öfkeli bir emir almamıştım. kafirler habibimin rasulümün (sav) dişini kırdılar savaşta. hem vAllahi hem billahi o kanın zerresi yere düşsün yerde bitki bitirmem ve onları yerle bir ederim..diye emir verince Allahın emri ile size yetişip o mübarek ağzınızdan akan kanı semaya fırlattım......
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
25 Nisan 2008       Mesaj #134
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Büyük Türk Padişahı Yavuz Sultan Selim,

sert ve gerektiğinde şiddete başvuran bir hükümdar olmakla beraber, dindarlığı, Allah'a ve Resulüne bağlılığı, bu konuda iddialı olan bir çoklarını geride bırakırdı Suriye ve Mısır'ı fethedip Kölemenler devletini yıktıktan sonra mukaddes emanetler ve "Müslümanların halifesi" unvanı kendine geçmişti Artık camilerde hutbeler Yavuz Sultan Selim adına okunuyor ve kendisinden "Hakimü'l-Harameyn" (Mekke ve Medine'nin hakimi) diye bahsediliyordu O bu "Hâkimü'l-Harameyn" ifadesini kutsal yerlere saygıyla bağdaşmaz bulmuş, "Hâdimu'l-Harameyn" (Mekke ve Medine'nin hizmetkârı) olarak değiştirmişti Dince kudsiyeti olan şeylere bu kadar saygılıydı Yavuz Sultan Selim "şir-pençe" denen ve o devirler için öldürücü olan bir hastalığa yakalanmıştı Bu hastalık kendisini iyice yatağa düşürdüğü bir sırada

Yavuz'un sohbet dostu Hasan Can artık yapılabilecek fazla bir şeyin kalmadığını anlatmak için, "Efendimiz artık Allah'la beraber olmanın zamanıdır" deyince, Koca hükümdar kendisini, "Sen bizi şimdiye kadar kiminle sanırdın hey Hasan Can?" diye paylamıştı

işte bu büyük hükümdar, iki yıl süren, önemli savaşlara sahne olan, büyük zafer ve kazançlar elde edilen Suriye ve Mısır seferinden dönüşte ikindi vakti bu günkü Üsküdar'a gelmişti Bütün beylere paşalara emir verdi ki gece oluncaya kadar Üsküdar'da kalınacak, karşıya karanlık basınca geçilecekti Bazı yetkililer gündüzden geçilmesini daha uygun bulduklarını, geceyi beklemenin niçin gerekli görüldüğünü sormak cesaretinde bulundular Padişah da açıklama büyüklüğü gösterdi: "Bütün dünyada yankı uyandıran büyük bir zafer, şan ve şerefle dönüyoruz Gündüzün istanbul'a geçtiğimiz takdirde halk büyük bir karşılama yapacak tezahüratta bulunacaktır Bu da nefsime bir gurur getirebilir Bundan Allah'a sığınırım Buna meydan vermemek için payitahta gece geçeceğiz"
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
mustakar - avatarı
mustakar
VIP VIP Üye
14 Mayıs 2008       Mesaj #135
mustakar - avatarı
VIP VIP Üye
Alıntı
peymane adlı kullanıcıdan alıntı

...
Bir gün ikimiz de korkunç bir şeyle sarsıldık. Mutlu günler sona ermişti artık. Gül yüzlüm artık okuyamayacaktı. Okuluna devam edemeyecekti. Okuma hakkını elinden almışlardı. Çünkü beni tercih etmişti. Başörtüsünü... Olmadık hakaretlere uğruyor, herkes geleceğini bilir gibi karanlık masallar uyduruyorlardı. Artık bizim için yeni bir süreç başlamıştı. Gül yüzlüm baskılara direnecek, kendisiyle aynı yasaklara maruz kalanlarla yeni ve anlamlı dostluklar kuracaktı.. Zulme, sürgüne duçar edilmişti. Bu bir başörtüsü sevdası olmalı. Sabret gül yüzlüm, sabret! Şu an karanlık. Belki gecenin en koyu olduğu bir vakit. Şafak yakındır gül yüzlüm, şafak yakındır. Başak başak olacak bir gün ümitlerimiz. Allah’ın rahmet kanadının altında buluşacak bir gün ellerimiz.

Dilek DİNÇER

Güzel kompoze edilmiş ,tesekkurler.
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
2 Haziran 2008       Mesaj #136
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
İnsan 10 milyonu sadaka verecek olsa bu miktarı çok bulur ama 10 milyon ile mağazadan bir şey almaya gitse alacak bir şey bulamaz...



İlginç,

İnsan 10 dk zikir edecek olsa bu zamanı çok bulur ama bir film veya maç olsa bir buçuk saatlik zaman onun için hemen geçiverir...



İlginç,

bir futbol maçının uzaması insanın hoşuna gider ama Cuma namazında hutbenin birkaç dakika uzaması hiç de hoşuna gitmez...







İlginç,

insan duyduğu dedikoduya hemen inanir ve kabullenir ama kesin dogru oldugunu bildiği bir şeyi inat ederek hemen kabullenmez...







İlginç,

insan modayı her an takip eder ama Peygamberimiz (s.a.v ) sünnetini moda gibi bilmez veya bilse de uygulamaz...







İlginç,

insan camide bir saat ibadet ederek vakit gecirecek olsa onun icin zaman gecmek bilmez ama televizyona bakarken zaman onun icin cabucak gecer...



İlginç,

insan namaz kılarken, ibadet esnasında dünyevi konuları düşünmeyi sever ama normalde İslamiyet'i düşünmekten kaçınır...







İlginç,

insana bir sureyi veya surenin anlamını okumak zor gelir ama bir romanı okumak onun için kolaydır...







İlginç,

insan konserde ilk siralarda olmak icin çaba sarf eder ama camide ilk sıralarda olmak için çaba sarfetmez.







Aksine namazın sonunda hemen çıkıp gideyim diye son sıralarda olmak ister...







İlginç,

bir ayet ya da hadis ezberlemek insanın zoruna gider ama muzik listesi top 10'da olan şarkıların hepsini ezbere bilir...







İlginç,

insan ajandasında bir dini toplantı için zaman bulamaz ama dünyalık işler için çok zaman bulur.







İlginç,

insan İslami konuları dinlemeyi ve anlatmayi zor bulur ama dedikoduları dinlemeyi ve anlatmayı çok sever...







İlginç,

insan CENNET’E gitmeyi ister ama hicbir sey yapmadan...




İlginç,

insan her gün birilerinin ölüm haberini alır, ama yine de kendisinin de birgun öleceğini düşünmez...

İlginç,

insan her gün bir gün çürüyecek vücudunu daha formda tutmak icin yediklerine dikkat eder, cildine bakım yaptırır ama asla çürümeyen ruhu ve kurtuluşu için hiç dikkat etmez...

Sizce de İlginç, değil mi?



ALLAH HEPIMIZI ISLAH ETSIN!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2008       Mesaj #137
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir Küp Altın ve !


Geçmiş zamanın birinde bir adam, bir çiftlik evi yapmaya karar verdi. Bunun için güzel bir yer aradı ve aradığı yeri sonunda buldu. Araziyi sahibinden satın aldı. Hemen işe koyuldu. Önce kendine güzel bir ev, daha sonra hayvanları için bir barınak yaptı. Geri kalan arazi üzerine ise meyve ağaçları dikmeye başladı.

Bir gün arazide çalışırken kazmasının ucuna sert bir cisim takıldı. İçinden, “sert bir kaya parçası olmalı” diye düşündü. Ancak biraz daha kazdığında bir de ne görsün! Bir küp altın. Küpü bulunduğu yerden dikkatlice çıkardı. İçinden şunu geçirdi:
- Ben bu araziyi satın aldım; ama içindekileri satın almadım. Bu altınlar arazinin benden önceki sahibinin olmalı. En iyisi ben bu küpü ona teslim edeyim.
Adam hemen araziyi aldığı adamın yanına gittti ve durumu anlattı. Bu altın küpünü adama teslim etti. Adamı dikkatlice dinleyen arazinin eski sahibi şöyle dedi:
- Kardeşim, ben bu araziyi sana içindekileriyle beraber sattım. Bu altın küpü benim değil, senin. Çünkü arazi şu anda sana ait.
Karşı taraftaki adam ise altınları kendisinin alamayacağını söylüyordu. Aralarındaki bu anlaşmazlık uzayınca hakime gitmeye karar verdiler.
Mahkemeye vardıklarında durumu hakime arz ettiler. Hakim öncelikle toplumda böylesi insanların yaşadığı için Rabbine şükretti ve ardından her iki adama da bekâr çocuklarının olup olmadığını sordu. Adamlar şaşırmıştı. Konunun bekâr çocuklarla ne ilgisi olabilirdi ki?
Araziyi satın alan adam,
- Benim bir oğlum var, dedi.
Diğer adam ise,
- Benim de bir kızım var hakim bey dedi. Bunun üzerine hakim sözlerine şöyle devam etti:
- Efendiler! Sizin hakkınızda verdiğim hüküm şu: Çocuklarınızı birbiriyle evlendirin. Bu altınların bir kısmını da onlara düğün masrafları ve düğün hediyesi olarak harcayın. Bir kısmını kendi ihtiyaçlarınız için, geri kalan kısmını da Allah yolunda hizmette kullanın.
Her iki taraf da haklarında böyle bir kararın verileceğini akıllarının ucundan geçirmiyorlardı. Ancak bu karardan iki taraf da oldukça memnun kaldı. Çünkü bu sayede hem aralarındaki ihtilaf çözülmüş hem de akraba olmuşlardı. (Buhari, 3285; Müslim, 1721)
Hikâyeden çıkarılacak bazı dersler 1. İnsan, kul hakkı mevzuunda olabildiğine hassas olmalı. Meşru olmayan her türlü kazanç ancak hasâret getirir. Vücudunun her zerresi haramdan müteşekkil insanların meydana getirdiği toplum hiçbir zaman Cenab-ı Hakk’ın rahmetine liyakat kazanamaz. Bir toplum, kendini değiştirmedikçe de Cenab-ı Hakk onları değiştirmez. Durup dururken aziz bir cemaatı Allah zelil etmez, zelil ettiğini de aziz hale getirmez.
Allah Rasûlü, üzerinde kul hakkıyla musalla taşına yatırılmış bir insanın namazını kılmamıştır. Zira kul hakkıyla giden kendisine rahmetle dua edilme liyakatından mahrumdur. Kul hakkı hangi yol ve ne suretle geçerse geçsin insanın helakine sabep olur. Ahirete kul hakkıyla gidenlerin durumu çok zordur.
İslam, kul hakkına büyük önem vermiştir. Herkesin hesap endişesiyle titrediği kıyamet gününde, hiçbir suale tabi tutulmadan cennete girecek olan şehidin bile hesap vereceği tek husus, “kul hakkı”dır. Onun için her mü’min, üzerinde başkasına ait bir hak varken ölmekten şiddetle kaçınır. Böyle bir inanç, insana kendi kazancına başkalarını ortak etme hasletini de kazandırır. Zira içinde bir başkasının alın teri bulunmayan, hiçbir kazanç yok gibidir. İçinde bir başkasının hakkı olmayan kazanç, beraberinde vicdan huzurunu da getirir. Vicdanen huzurlu bir insan ise, çalışırken daha bir aşk ve şevkle çalışır.
2. İnsanlar bir konuda anlaşmazlığa vardıklarını kendi aralarını bulacak bir hakime gidebilirler. Hakim, her iki tarafı da dinlemeli ve her zaman haklının hakkını hak ettiği ölçüde vermelidir.'
Sayı: 246
MeLL - avatarı
MeLL
Ziyaretçi
9 Ağustos 2008       Mesaj #138
MeLL - avatarı
Ziyaretçi
Arkadaşlar bu kıssalarda okuduklarım arasında çok güzel,çok anlamlı konular buldum.Okuyamadıklarımda da bir o kadar anlamlı hikayeler olduğuna eminim...Allah(c.c.) ve hikmetlerine dair,onun doğru yoluna dair,böyle kıssalara değindiğiniz için Allah razı olsun sizlerden...
MeLL - avatarı
MeLL
Ziyaretçi
12 Ağustos 2008       Mesaj #139
MeLL - avatarı
Ziyaretçi
İHTİYARIN DERSİ

Bir zaman çok zengin bir adam, çocuklarına şöyle vasiyette bulunur:

Ben ölüp yıkanınca, şu eski çoraplarımı ayağıma geçirin, ben bunlarla gömülmek istiyorum.

Vakit saat gelir bu zengin vefat eder.

Cenaze yıkandıkdan sonra oğulları çorapları alıp getirirler:

Babamızın vasiyeti var, şu eski çorapları ona giydireceğiz derler.

Cenazeyi yıkayan hoca efendi bunu katiyyen kabul etmez.

Bu sefer müftüye çıkarlar. O da

Dinimizde böyle birşey yok deyip reddeder.

İster istemez, babalarının vasiyetinden vazgeçmek mecburiyetinde kalırlar.

Cenazeyi defnedip kabirden evlerine dönünce komşularından biri elinde bir mektupla gelir.

Babanız çok önceleri bu mektubu, bana vererek, benim cenazem gömülüp oğullarım eve dönünce kendilerine ver demişti der.

Mektubu açıp okuyunca, babalarının en son ibretli dersini şu ifadelerle verdiğini görürler:

Evlatlarım, işte gördünüz; eski çoraplarımı bile kabrime götüremedim. Aklınızı başınıza alınız. Ne yapacaksanız hayatta yapıp öbür aleme gönderiniz. Aldanmakta fayda yok.

Allah mekanını cennet etsın hem çocuklarına hemde ıyı bır ders verdiği için.
inna LİLLAHİ VE İNNA İLEYHİ RACİUN(şuphessiz Allahtan gelmiş ve Allaha döneceğiz)
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
20 Ağustos 2008       Mesaj #140
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Peygamberimizin sahabelerinden biri; bir akşam hurma çalan bir hırsızı yakalar ve 'seni Allah'ın resulûne götüreceğim der'. Adam yalvarmaya başlar ve 'çoluk çoçuğum aç onlar için çalmak istedim beni ne olur bırak' deyince sahabe dayanamaz bırakır ve ertesi gün peygamberimiz haberdar olmadığı hâlde olayı bilir ve sahabesine sorar 'hurmaları çalan hırsızı neden bıraktın' der. Sahabe de hırsızın söylediklerini anlatır. Peygamberimiz cevap verir 'sana yalan söylemiş bu akşam tekrar gelecek'Akşam olunca hırsız tekrar hurmaları çalmaya gelir fakat peygemberimiz akşam tekrar gelecek dediği için sahabe hırsızı beklemektedir. Tam hurmaları çalarken hırsızı tekrar yakalar ve 'seni Hz. Muhammed (s.a.v.)'e götüreceğim der. Hırsız yalvarır ama sahabe dinlemez bile fakat hırsız 'bir daha yapmayacağım allah aşkına' bırak deyince sahabe dayanamaz ve tekrar bırakır.Ertesi gün garip bir şekilde peygamberimiz yine durumu biliyordur ve sorar 'neden bıraktın' diye.. Sahabe de aynen anlatır. Peygamberimiz 'sana yine yalan söylemiş' diye cevap verir....vee 3. akşam olur hırsız tekrar gelir ve sahabe yine yakalar onu... Bu kez hırsızın yalvarıp yakarmaları fayda etmemektedir. Sonunda dayanamaz ve şunları söyler; 'seninle bir anlaşma yapalım. sen beni azad et, bende sana gerçekten işine yarayacak birşey öğreteceğim der ve bu öğreteceğim şey seni tüm kötülüklerden koruyacak der'. Sahabe kabul eder ve onu bırakır. Hırsız ona şunları söyler; 'her gece yatmadan önce Ayet-el Kürsi'yi oku. Bu dua okunan eve kötülük gelmez ve şeytan o eve yaklaşamaz der' ve gider.Ertesi gün peygamberimiz yine olanları sorar. Sahabe de aynen anlatır ve peygamberimiz şunları söyler; ' o hırsız çok yalancı biridir ama sana ilk defa doğruyu söylemiş. sen 3 gecedir yakaladığın hırsızın kim olduğunu biliyor musun diye sorar ve o kişi şeytan'ın kendisidir' diye cevap verir.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....

Benzer Konular

17 Şubat 2016 / Misafir Genel Mesajlar
2 Ekim 2006 / Misafir Din/İlahiyat
26 Ocak 2007 / Misafir Din/İlahiyat
18 Aralık 2011 / ocean97 Genel Mesajlar