Arama

Atatürk'ün Kütüğü

Güncelleme: 15 Kasım 2008 Gösterim: 17.442 Cevap: 1
sanar - avatarı
sanar
Kayıtlı Üye
27 Nisan 2008       Mesaj #1
sanar - avatarı
Kayıtlı Üye
ATATÜRK'ün KÜTÜĞÜ

Sponsorlu Bağlantılar
Atamız altı kardeşti. İlk üç kardeş, Fatma, Ahmet, Ömer difteri (kuşpalazindan) öldüler. Sonra da Mustafa, Makbule, Naciye doğdu. Naciye de genc kiz iken vefat etti. Makbule hanımı herkes biliyor zaten. Bu çalışmaları yapanın eline sağlık ama, bilgi eksik, birilerinin ölmüş olması onları yok saymamıza sebep olamaz.
Saygılar...(Alıntı)


image0031ag7


image0041dn6


image0051ev3

image006np1


image0027oh9

image008mc4

image00121uo4

image007bu6

BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
15 Kasım 2008       Mesaj #2
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi
ata1

Sponsorlu Bağlantılar

ATATÜRK'ÜN KENDİSİNİ TANIMLAMASI:

1)"Benim hayatta yegane fahrim (onurum), servetim, Türklükten başka bir şey değildir."
"Bana, insanlar üstünde bir doğuş atfetmeye kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek fevkaladelik, Türk olarak dünyaya gelmemdir."
(Bozkurt, Mahmut Esat; Yakınlarından Hatıralar, Sel Yayınları, İst., 1955, s.95)

2) Bir İngiliz'in "siz hangi asil ailedensiniz?" sorusuna verdiği yanıt:
"Anasının ve babasının asilliğiyle iftihar eden Teodoz, İtalya Yarımadasına inmek isteyen Türk Atilla'ya barış görüşmesinden önce sormuş: 'Siz hangi asil ailedensiniz?' Atilla'da ona cevap vermiş: 'Ben asil bir milletin evladıyım!' işte benim cevabımda size budur!"
(Egeli, Münir Hayri; Atatürk'ten Bilinmeyen Hatıralar, İst., 1959, s.15)

3)" Türk, Türk olduğu için asildir… çoğumuz, büyük babamızın babasını hatırlamayız. Bütün soy gururumuzu, Türk olmanın içinde buluruz."
(Ünaydın, Ruşen Eşref; Atatürk Tarih ve Dil Kurumları (Hatıralar), TDK. Yayını. Ank., 1954, s.549)

4)"… Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağım (dır)" (Egeli, Münir Hayri, s.699


5)"Millî mevcudiyetimize düşman olanlarla dost olmayalım. Böylelerine karşı…'Türk'üm ve düşmanım sana, kalsam da bir kişi!' diyelim"
( Faik Reşit Unat'ın "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" Türk Dili Dergisi, Sayı 146, 1963 makalesinden aktaran Utkan Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, Ank., 1984, s.171-173)

6)" Mensup olduğum Türk milletinin şan ve şerefi varsa, benim de bir ferdi olmak sıfatıyla şanım ve şerefim vardır…"
(Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. II. derleyen Nimet Unan, Türk İnk. Tarihi Ens.yayını, Ank.,1959,s.143)

7) Zübeyde Hanım'ın soyu Yörük'tür. Fatih döneminde Karamanoğlu Beyliği'nin yıkılmasından sonra (1466), Balkanlar'da fethedilen yerlerin Türkleştirilmesi için göç ettirilen ailelerdendir. Konya bölgesinden geldikleri için bunlar, "Konyarlar" ismi ile resmi kayıtlara geçmiş ve böyle anılmıştır.
Aile, Vodina sancağının Sarıgöl nahiyesine yerleştirilir. Zübeyde'nin babası Sofi-zade Seyfullah Ağa, Selanik yakınlarındaki Lankaza'ya göçer ve bir çiftlik sahibi olur. Ve Zübeyde Hanım 1857′de burada doğar. Annesi, babasının üçüncü eşi Ayşe Hanım'dır.
(Güler, Ali; Atatürk Soyu, Ailesi ve Öğrenim Hayatı, Ank.1999, s.40-46 - Göksel, Burhan; Atatürk'ün Soykütüğü Üzerine Bir Çalışma, Kültür Bak. Yay., Ank.1994, s.7)

8) M. Kemal'in kız kardeşi Makbule Hanım (1885-1956):
"Annemden sık sık şunları dinlemişimdir. Bizim esas soyumuz Yörük'tür. Buralara Konya-Karaman çevrelerinden gelmişiz" diyor ve atalarından bazılarının da sonradan tekrar Konya'ya geri döndüğünü de şöyle açıklıyor: "Dedem Feyzullah Efendi'nin büyük amcası Konya'ya gitmiş, Mevlevi dergahına girmiş, orada kalmış. Yörüklüğü tutmuş olacak."
(Güler, Ali; Atatürk Soyu, Ailesi ve Öğrenim Hayatı, Ank.1999, s.46)

9) Makbule Hanım Yörüklük için şunları söylüyor:
"…Annem her zaman Yörük olmakla iftihar ederdi. Bir gün Atatürk'e "Yörük nedir?" diye sordum. Ağabeyim de bana 'Yürüyen Türkler' dedi."
(Şapolyo, Enver Behnan, Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi, İst.,1958, s.33,23- aktaran Güler, Ali s.45)


10)Yörük ile Türkmen eş anlamlıdır. Atatürk, soyunu açıklarken bunu da vurgular:
"…. Benim atalarım Anadolu'dan Rumeli'ye gelmiş Yörük Türkmenler'dendir."
(E.B.Şapolyo, a.g.e.den aktaran Güler, Ali a.g.e. s.27, 28)



ata2

ata3


Mustafa Kemal Atatürk'ün Babası Ali Rıza Efendi (1841-1888).
Ali Rıza Efendi 1841 yılında Selanik'te doğdu. Söke'den Selanik'e yerleşmiş Türkmenlerden "Kırmızı Hafız" lakaplı Ahmet Efendinin oğludur. İlkokulu Abdi Hafız Mahalle Mektebinde okudu. Selanik'te Evkaf İdaresinde katiplik, sonrada Gümrük Muhafaza Teşkilatında memurluk yaptı. Memurluğu sırasında, Hacı Sofi ailesinden Feyzullah Ağa'nın kızı Zübeyde Hanımla evlendi.
1876 yılında da Selanik Asakir-i Milliye taburunda subay olarak görev alan Ali Rıza Efendi, daha sonra da kereste ticareti yapmaya başladı. Zübeyde Hanım'dan beş çocuğu oldu. Çocuklarından Naciye, Ömer ve Fatma fazla yaşamadı. Sadece Mustafa ve Makbule hayatlarına devam edebildi. Ali Rıza Efendi, 1888 yılında, tek oğlu Mustafa Kemal ilkokulda okuduğu sırada, rahatsızlandı ve öldü.


ata4


Atatürk ve Ailesi
Zübeyde Hanım 1857 yılında Selanik'te doğdu. Orta Anadolu'dan göç ederek, Selanik'in batısında Arnavutluk sınırına yerleştirilen yörüklerden, Hacı Sofi ailesinden Feyzullah Ağanın kızıdır. Selanik'te Gümrük Muhafaza Teşkilatında memur olan Ali Rıza Efendi ile evliliğinden beş çocuk sahibi oldu. Fatma ve Ömer'i daha küçükken kaybetti. 1888 yılında Mustafa ilkokuldayken kocasını da kaybeden Zübeyde Hanım, zaman zaman çocukları ile birlikte kardeşi Hüseyin Ağa'nın çiftliğine giderdi. Bu sırada, Atatürk'ün ifadesiyle; iyi kalpli bir insan olan Ragıp Bey'le evlendi. Kızlarından Naciye de çok yaşamadı.
Balkan harbinden sonra, birçok Türk ailesi gibi, kızı Makbule ile birlikte Selanik'ten göç etti ve İstanbul'a gelerek Beşiktaş-Akaretler'de bir eve yerleşti. Milli Mücadele yıllarında Ankara'ya gelen Zübeyde Hanım, 1919′da ayrılmak zorunda kaldığı oğlunu, yıllar sonra Ankara'da Devlet Başkanı olarak gördü. 14 Ocak 1923′te tedavi amacıyla gittiği İzmir'de 66 yaşında vefat etti.
Kızkardeşi Makbule Atadan
Mustafa Kemal Atatürk'ün kız kardeşi olan Makbule Atadan, 1887 yılında Selanik'te doğdu. Balkan Savaşlarından sonra, annesi Zübeyde Hanım'la birlikte Selanik'ten ayrılarak İstanbul'a yerleşti. Cumhuriyet'in ilanından sonra ağabeyinin isteği üzerine, annesiyle birlikte Ankara'ya geldi. Bir süre Atatürk'ün yanında kalan Makbule Atadan, daha sonra Çankaya Köşkü arazisi içinde kendisi için yaptırılan Çamlı Köşke yerleşti.
1930′da Atatürk'ün isteğiyle Fethi Okyar'ın kurduğu Serbest Cumhuriyet Fırkasına giren Makbule Hanım birkaç ay sonra parti kapatılınca siyasetten çekildi ve 1935′de milletvekili Mecdi Boysan ile evlendi. Makbule Atadan'ın ağabeyi Atatürk ile ilgili anıları "Büyük Kardeşim Atatürk (1952)" ve "Ağabeyim Mustafa Kemal (1952)" adlarıyla yayımlandı. 1956 yılında 69 yaşında öldü.


ata5


ata6


ata7ata7ata7


ata8



Tarih 26 Ocak 1933...

Bu tarih çok önemlidir Gaziantepliler için. Çünkü Büyük Atamız ilk kez kentimizi ziyaret edecektir.

15 Ocak 1933’te geniş kapsamlı bir yurt gezisine çıkan Gazi, aynı yılın 26 Ocağında kenti onurlandırmayı programına almıştı. O gün, Vali Akif İyidoğan, Cumhuriyet Halk Fırkası Reisi Ömer Asım bey, Alay Komutanı Mahmut Bey, Belediye Başkanı Hamdi Kutlar’dan oluşan bir heyet en büyük Türk’ü karşılamak üzere Fevzipaşa Tren İstasyonuna gelmişlerdi.

Heyetin de katılımıyla Gazi’nin treni Narlı’ya hareket etmiş, birlikte yemek yenilmiş, sohbet edilmişti. Tren saat 14.00’te Narlı’da durunca Gazi trenden iniyor. Karşılamaya gelenler onu: “Yaşa Büyük Gazi! Yaşa, var ol! ” sesleri ve yeri göğü tutan alkışlarıyla karşılarlar.

Karşılamaya Maraş’tan de gelenler olmuştu. Bu il ile Gaziantep’te bulunan bütün otomobillerin sayısı atmış kadardı. Otomobillerin tamamı konvoy halinde Gazi’nin arabasının ardı sıra şehre hareket etti.

O gün şeker bayramı arifesiydi. Halk iki bayramı bir arada yaşamaya hazırlanıyordu. Caddeler bayraklarla, “tak”larla süslenmiştir. Kaleden toplar atılıyor. Gaziantepliler sokağa dökülmüş. Caddeler iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık.

Gaziyi bütün subaylar ve erat, memurlar, ilk ve ortaokul talebeleri, esnaf ve bütün ahaliden müteşekkil on bin kişilik bir kalabalık Maanoğlu Köprüsünde karşıladı. Gazi’nin öteden görünmesiyle havai fişekler atılmaya, fabrikalar düdüklerini çalmaya ve toplar atılmaya başlamıştı.

İki gazinin buluşmasıydı bu. Büyük Kurtarıcı Mareşal Gazi Kemal ile kendini kurtaran şehir Gaziantep...

6 Şubat 1921 günü, 93 nolu yasa ile Antep adı Gaziantep’e dönüştürülmüştü.

Gazi Paşamız, kendisini karşılayanları selamladıktan sonra Başkarakol’a gelindiğinde arabasından indi. “Merhaba asker! ” nidasıyla ihtiram kıtasını selamladı. “Sağ ol Ata! ” karşılığını aldı. Bir süre halkın arasında yürüdü. Yeniden otomobiline bindi. Bu kez Halkevi binasının önünde duruldu. Halk büyük kurtarıcıyı avuçlarını patlatırcasına saatlerce alkışladı.

Meydanlarda davul zurnalar çalınıyor, “Şirin nar tane tane,” “Hışhışı hançer,” “Nurgana’da bal erik...” gibi türküler eşliğinde milli oyunlar oynanıyordu. Türkülerimizin ilginç sözlerinin Ata’mızı ziyadesiyle memnun ettiği dinlerken gülümseyişinden belli olmaktaydı. Şenlik gece yarısına kadar devam etti.

Tarih 27 Ocak 1933...

Şeker bayramının birinci günü… Gazi Paşamızın üzerinde lacivert bir takım, ayağında siyah iskarpin var. Valilikte yapılan bayramlaşmadan sonra Belediyeye geçildi. Belediye Meclisi salonunda Gazianteplilerle buluşan büyük kurtarıcı, onların sorunlarını dinledi, ihtiyaçlarını saptadı. Halk vilayetimizde bir lise açılmasını istedi. Gazi hemen Başvekil İsmet İnönü’ye bir telgraf göndererek bu isteğin gerçekleştirilmesini buyurdu.

Gaziantep Lisesi hiç zaman yitirilmeden hemen 11 Şubatta açıldı.

Gaziantep Şehir Meclisi aldığı bir kararla Gazi Paşa’ya “Hemşerilik” belgesi verilmesini kararlaştırdı. Yapılan törende nüfus belgesi, Belediye Başkanı Hamdi Kutlar tarafından büyük Ata’ya sunuldu. Bu belgede atanın kaydı şöyle yer almaktaydı:

Adı: Gazi Mustafa Kemal
Baba Adı: Ali Rıza
Ana Adı: Zübeyde:
Doğum Yeri ve Yılı: Selanik, 1881
Nüfusa Kayıtlı Olduğu Yer: Gaziantep
Köyü veya Mahallesi: Bey Mahallesi
Hane No: 4
Cilt No: 96
Sayfa: 56

“Gazi M. Kemal Paşamız Gaziantepli”ydi artık.

25.12.1936’da Gaziantep’imizin kurtuluş yıldönümü sebebiyle büyük kurtarıcımızın kente göndermiş olduğu mesaj şöyledir:

“Bu tek Türk şehri hiç bir yerden yardım görmeden kendi kahramanlığı ile kendini kurtardı ve “gazi” unvanına layık olduğunu ispat etti. Gazianteplileri o gün olduğu gibi bugün de derin saygıyla takdir ederim. Türküm diyen her şehir, her kasaba ve en küçük Türk köyü Gazianteplileri kahramanlık misali olarak alabilirler. En eski çağlardan beri tarihi Türk yurtlarında, Türklüğün yüksek varlığını kahramanlıkla tespit etmiş olanlarla şahsen beraber olduğumu beyan etmekten duyduğum zevk ve saadet yücedir.”

Fevzi Günenç'in Benim Güzel Gazianteplilerim yazısından alıntıdır...
__________________

ataturk


"Benim hayatta yegane fahrim,servetim Türklükten başka bir şey değildir."

Mustafa Kemal ATATÜRK


Benzer Konular

16 Nisan 2012 / Misafir Mustafa Kemal ATATÜRK
15 Aralık 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
11 Ekim 2017 / Misafir Mustafa Kemal ATATÜRK
28 Kasım 2014 / Misafir Soru-Cevap
10 Kasım 2015 / Safi X-Sözlük