Arama

Sezen Aksu

Güncelleme: 8 Kasım 2015 Gösterim: 90.203 Cevap: 14
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #1
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
BİYOGRAFi
13 Temmuz 1954'de İzmir'de doğdu.Ziraat fakültesindeki öğrenimini yarıda bırakarak profesyonel sarkıcılığa başladı.1970'lerin ortalarında 'Kaybolan Yıllar', 'Gölge Etme' gibi sarkılarla yıldızı parladı. Şarkılarının çoğunu kendi besteledi. Bazılarının da sözlerini yazdı. İlk kez 1979'da sinema oyunculuğu denedi.- Minik Serçe- oyunculuk yeteneğiyle dikkat cektiği, 'Bin Yıl Önce Bin Yıl Sonra' adlı muzikallerdeki 'Sen Ağlama 'Geri Dön', 'Dağlar Dağlar' gibi şarkılarla ününü perçinledi. Sonraki 'Git' kasetiyle zirvedeki yerini aldı. Türk pop muziğinin en güçlü seslerinden Sezen Aksu, Aşkın Nur Yengi, Sertab Erener, Levent Yüksel, Tilbe gibi bir zamanlar vokalistliğini yapmış gençleri pop muziğimize kazandırdı.Üç kez evlendi ve bir çocuk annesi...
Sponsorlu Bağlantılar
Sezen Aksu'nun albümleri: Serçe,Ağlamak Güzeldir, Firuze, Sen Ağlama, Git, Sezen Aksu '88, Sezen Aksu Söylüyor, Gülümse, Deli Kızın Türküsü, Işık Doğudan Yükselir, Gül Bahçeleri, Düğün ve Cenaze, Adı Bende Saklı, Sarı Odalar(Ben Seni Çok Sevdim Oğlum), Deliveren, Şarkı Söylemek Lazım
Dillerden düşmeyen bazı sarkıları: Kaybolan Yıllar, Gölge Etme, Yak Bir Sigara, Firuze, Hata, Ağlamak Güzeldir, İkinci Bahar, Dilimin Ucunda Kelimeler, Geri Dön, Tukeneceğiz, Git, unzile, Değer mi Hiç, Sarışınım, Bir Çocuk Sevdim, Seni İstiyorum, Şinanay, Gidiyorum, Belalım, Hadi Bakalım, Gülümse, Masum Değiliz, Deli Kızın Türküsü, Tenna...



Son düzenleyen Jumong; 14 Temmuz 2015 18:30 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Biyografi Konusu: Sezen Aksu nereli hayatı kimdir.
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #2
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Resim20081sezenaksu3453

Sponsorlu Bağlantılar
Son düzenleyen careless_WhispeR; 11 Temmuz 2009 19:11
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
3 Eylül 2006       Mesaj #3
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
13 Temmuz 1954'de İzmir'de doğdu.Ziraat fakültesindeki öğrenimini yarıda bırakarak profesyonel sarkıcılığa başladı.1970'lerin ortalarında 'Kaybolan Yıllar', 'Gölge Etme' gibi sarkılarla yıldızı parladı. Şarkılarının çoğunu kendi besteledi. Bazılarının da sözlerini yazdı. İlk kez 1979'da sinema oyunculuğu denedi.- Minik Serçe- oyunculuk yeteneğiyle dikkat cektiği, 'Bin Yıl Önce Bin Yıl Sonra' adlı muzikallerdeki 'Sen Ağlama 'Geri Dön', 'Dağlar Dağlar' gibi şarkılarla ününü perçinledi. Sonraki 'Git' kasetiyle zirvedeki yerini aldı. Türk pop muziğinin en güçlü seslerinden Sezen Aksu, Aşkın Nur Yengi, Sertab Erener, Levent Yüksel, Tilbe gibi bir zamanlar vokalistliğini yapmış gençleri pop muziğimize kazandırdı.Üç kez evlendi ve bir çocuk annesi...

Sezen Aksu'nun albümleri: Serçe,Ağlamak Güzeldir, Firuze, Sen Ağlama, Git, Sezen Aksu '88, Sezen Aksu Söylüyor, Gülümse, Deli Kızın Türküsü, Işık Doğudan Yükselir, Gül Bahçeleri, Düğün ve Cenaze, Adı Bende Saklı, Sarı Odalar(Ben Seni Çok Sevdim Oplum)

Dillerden düşmeyen bazı şarkıları: Kaybolan Yıllar, Gölge Etme, Yak Bir Sigara, Firuze, Hata, Ağlamak Güzeldir, İkinci Bahar, Dilimin Ucunda Kelimeler, Geri Dön, Tukeneceğiz, Git, unzile, Değer mi Hiç, Sarışınım, Bir Çocuk Sevdim, Seni İstiyorum, Şinanay, Gidiyorum, Belalım, Hadi Bakalım, Gülümse, Masum Değiliz, Deli Kızın Türküsü, Tenna...

HAKKINDA YAZILANLAR

BEBEK SEZEN
Fen öğretmeni Şehriban Hanım ile matematik öğretmeni Sami Bey, Denizli'de tanışıp evlenirken, dünyaya gelecek çocuklarını disiplinli bir şekilde yetiştirmeye karar verirler... Şehriban Hanım ağır bir hamilelik dönemi geçirir, doktorların bütün ısrarlarına rağmen çocuğunu aldırmaz. 13 Temmuz 1954’de Fatma Sezen Yıldırım dünyaya gelir... Çocukluğu dünyaya geldiği Denizli Sarayköy'de geçer Sezen'in... Annesi ve babasıyla birlikte yaşadığı, Sarayköy'deki derenin yanındaki iki katlı o evi hiç unutamaz...sezen

SEZEN... CÜCE BELA
Sezen 1999 yılında bir gazetenin yaptığı röportajda o iki katlı evi ve çok sevdiği anneannesini şöyle anlatıyor...'Alt katta Huriye teyzem otururdu... Üst katta ise anneannemle biz... Babamla annem, aldıkları eğitim gereği bana karşı hep mesafeli dururlardı... Bir yaıma kadar saçım yok, kabak kafalı bir Sezen 'dim... Bir tek dudaklar gene böyle, iri etli dudaklar... Beni epey özgür bırakmışlardı... Nasıl bırakmasınlar ki, adım 'Cüce Bela' ya çıkmıştı... İlle de dikkat çekeceğim... Hiçbir şey yapamasam, durduk yerde düşüp bayılırdım... İnsanlar benimle ilgilensinler diye neler yapmazdım ki... Habire evden kaçardım mesela... 10 yaşımda makyaj yapardım... Annemler bir ara benimle ilgili olarak çok çaresiz kalmışlar. Beni kendi halime bırakma kararları da ondan sonra kendiliğinden gündeme gelmiş zaten.'

YARAMAZ KIZ
Çocukluğunda "acaip bir yaratık" olduğunu söyleyen Minik Serçe, bebekken bir gün annesinin yün yumaklarından kendisine meme yapmış ve eve ziyarete gelen kaymakam düşüp, bayılıvermiş. 10 yaşında makyaja başlayan Sezen, daha o zamandan haftada bir saçını değişik renklere boyamaya başlamış. Çocukluktan şöhret olmayı kafasına takan Sezen, İzmir'in bütün sokaklarında şarkı söyler, milleti başına toplarmış. Konak - Köprü arasındaki troleybüste aralıksız şarkı söylediğini söyleyen Sezen, bir gün bütün durakları es seçen şoförle biletçinin açığa alınmasına neden olmuş.Annesi ve babasının O'na hiç dokunmamış olması; belki de gençliğinde her on beş günde bir dikkat çekme amacıyla intihara kalkmasına neden olmuştur. Bu ten temasının yoksunluğuna karşın, Sezen ailesinin kendisine güven ve sevgiyi sonsuz bir güçle hissettirdiğini söylüyor. O'na göre, yalnızca sevgilerini gösterme şekilleri farklıydı.

KARA KUZU
Sezen Aksu'nun yaramazlıklarındaki en önemli müsekkini anneannesidir... Nadire Hanım eski Osmanlı kadınlarından, karizmatik ve etkileyicidir... Ve Sezen onun 'kara kuzu'sudur... Ancak, Sezen'in yaşadığı ilk ve en önemli acı da onunla ilgili olur ne yazık ki... Sezen hayatı boyunca unutmaz, unutamaz o acıyı...'Çok özel bir kadındı anneannem. Mücadele içinde yaşamış, hayatı tırnaklarıyla kazımış. Annem henüz altı yaşındayken dedem ölmüş, çiftlikteki tüm işler onun üzerine kalmış. Her şeyi, tüm yükü göğüslemiş. Tam bir hanım ağa... At binen bir kadın. Zeki, ileri görüşlü. 'Doğurdum diye sevmem evladımı, faziletli olması gerek, sevgiyi hak etmesi gerek' derdi. Kişiliğimde derin izleri var onun. 14 yaşımdaydım. İlk acımı onunla yaşadım. Elimi tutarken öldü. 'Elimi ovar mısın?' dedi ve ben ağlamaya başladım. Bana 'kara kuzum' derdi. 'Kara kuzum ağlama, üzülürüm. Dilerim sen de benim gibi mutlu gidersin' dedi. Dua ederken, nefesi kesildi. O gece anneannemin yanında uyudum, hiç korkmadım.'

KARA KUZU BÜYÜYOR
Büyüme çağında sanatın bütün dallarına ilgi duyan Sezen, resim, tiyatro, dans dersleri alır. Lise hayatında kendini iyice müziğe verir fakat yükseköğrenim için Ziraat Fakültesi'ni seçer. Aynı yıllarda İzmir Radyosu sanatçılarının dersler verdiği İzmir Radyosu Sanatçılar Derneğine girer ve dört yıl aralıksız, iki yıl aralıklı altı yıl süreyle Türk Sanat Müziği eğitimi alır.

PROFESYONELLİĞE İLK ADIM
1970'te "Hafta Sonu" gazetesinin açtığı Altın Ses Yarışması'nda 6. olan Sezen Ziraat Fakültesi'ne ikinci sınıfta eldeva der, çünkü aklı,fikri ve yüreği müziktedir. Bir süre sonra da Yeşil Giresunlu'dan, ilk plağını yapması için teklif alır. 1975'e girerken piyasaya çıkan 'Haydi Şansım' adlı bu 45'lik plak, sadece 50 tane satar.'Moralim çok bozulmuştu... Çünkü o ilk plağımdan kendim ve yakınlarım almıştı sadece... Kimbilir, belki de dağıtımı iyi yapılamamıştı...' Sezen'in daha sonra Kusura Bakma, Gölge Etme, Yaşanmamış Yıllar, Vurdumduymaz, Olmaz Olsun gibi parçalarla yıldızı parlar. 1976 yılında Bebek Belediye Gazinosu’ nda ilk kez sahne alır.Sezen 'in ilk filmi 1979 yılında Bulut Aras ile başrolleri paylaştığı Minik Serçe olur. Serçe'nin ikinci ve son filmi ise 1990 yılında Ferhen Şensoy'la oynadıkları "Büyük Yalnızlık"tır... Sezen son olarak 2000'in sonlarında ATV'nin sevilen dizilerinden İkinci Bahar'da Sezen Aksu rolüyle yer alır.

ARTIK SEZEN AKSU VAR
1982 yılının ilk haftasında Şan Müzikholu'nda "Sezen Aksu Aile Gazinosu" adlı müzikali sahnelemeye başlar. Sahnede 7 tipi canlandıran Sezen Aksu; Adile Naşit, Şener Şen, Ayşen Gruda, Altan Erbulak gibi usta tiyatrocularla aynı sahneyi paylaşır. Yine aynı yıl, bugün en iyi klasikler arasında yer alan "Firuze" albümü çıkar. Ancak o yıllarda eleştiriler pek de iç açıcı değildir. Ama kim ne dersin Türkiye'de artık Sezen Aksu gerçeği vardır...

TELLİ DUVAKLI
10 Temmuz 1981’de Beşiktaş Evlendirme Memurluğu'nda telli duvaklı Sezen Aksu ile beyaz smokinli Sinan Özer evlenir. Sezen Aksu'nun nikah sırasında Mithat Can'a 4.5 aylık hamile olduğu gündeme gelir. 11 Kasım 1981'de Mithat Can doğar ve bundan iki yıl sonra da bu evlilik son bulur. Ama dostlukları tıpkı diğer eşleri Hasan Yüksektepe, Engin Aksu ve Ahmet Utlu da olduğu gibi asla bitmez...

MÜZİĞİN ZİRVESİNDE
1984, 1986, 1988 ve 1989 yılında çıkardığı albümlerle yükselişine hızla devam eder Sezen. 1991 yılında çıkan "Gülümse" albümü çok farklıdır. Albümde bulunan bütün parçalar hit olur ve hepsi klasikler arasına girer. Albümdeki "Hadi Bakalım" ın Avrupa'da çıkan single'ı, klibi olmamasına rağmen iyi bir satış grafiği çizmeyi başarır. Sezen Aksu artık müziğin zirvesindedir.

YAŞAM KADER
Minik Serçe (Sezen Aksu'ya Minik Serçe adını rahmetli gazeteci Yavuz Gökmen takmıştır) 31 Mayıs 1994'te kaybettiğimiz Uzay Heparı ve 16 Ocak 1996'da kaybettiğimiz Onno Tunç'tan büyük yara alır. Tam 17 gün oturduğu yerden kalkmaz, kımıldamaz, gözleri bir noktada öylece kala kalır... Derken birden resim yapmak gelir içinden... Tuvalin üzerinde beliren siyah beyaz resimdeki kişi, Onno Tunç değil, ona 'kara kuzum' diyen anneannesi Nadire Hanım'dır... Sezen’in hayatında çok önemli yerlerde olan bu üç kişinin terkini Sezen uzun süre kabullenemez. 6 ay evden çıkmaz...'Resim yapmak iyi geldi... Ama bu arada hep düşündüm, düşündüm... Sonra bir gün aynaya baktım ki, saçlarım bembeyaz olmuş... Aslında beyaz saçlar da yakışıyor bana... Farklı bir görüntü...'

ONNO TUNÇ
Sezen 1999 yılında bir gazetenin yaptığı röportajda Onno Tunç'la bir hatırasını şöyle anlatıyor... 'Sabah saatlerinde başladık tartışmaya Onno'yla. Akşam oldu, hala tartışıyoruz. Ağlamaktan gözlerim şişti. Evlerimiz de karşılıklı... Döne döne tartışma, kavga... Sonunda bu geldi, kapımı tekmelemeye başladı. Birden yukarı fırladım ve Smith Wesson marka silahımı kaptım.Ne diyorsun sen Onno! diye namluyu doğrultup kapıya fırlayınca, bu adeta ışınlandı... Yok oldu birden... Zigzaklar çizerek kaçtı... Ben onu duvar dibine sindi sandım... Meğer karayoluna fırlamış, koşuyor... O halini görünce, ben de asfalta çıktım, gülmekten sırtüstü uzanıp debeleniyorum asfaltta. Nasılsa o korkuyla uzun süre geri dönmez dedim, içeri girdim...Meğer o akşam Levent civarında beş ev soyulmuş. Polis gece karanlığında panik halinde koşan Onno'yu görünce 'Hırsız budur mutlaka' diyerek hemen enselemiş. Doğru karakola... 'Ben Onno Tunç'um' demiş ama karakoldaki hiçbir polis tanımamış bunu... Kavga ettiğimiz için benim adımı da verememiş... Sabahı karakolda etmiş... Derken, onu tanıyan bir polis gelmiş sabah... Sevincinden polisin boynuna sarılmış... Ancak o zaman salıvermişler... Bir daha kapımı hiç tekmelemedi!'

PRODÜKTÖR SEZEN
Sezen Aksu vokalistlerine albümler yaparak onlara birer star olma yolunu da açar. Sezen'in bize ilk tanıttığı kişi Aşkın Nur Yengi'dir. 1990 yılında prodüktörlüğünü üstlendiği Aşkın N. Yengi'nin ilk albümü, "Sevgiliye" albümü, milyona yakın trajıyla büyük bir başarı sağlamıştır. Prodüksiyonunu üstlendiği ikinci kişi Sertab Erener olur. "Sakin Ol" albümü, yine büyük bir satış başarısıyla Sezen'in bir prodüktör olarak da ne kadar büyük işler yapabileceğini gösterir.Sertab Erener'in albümünden bir kaç ay sonra Levent Yüksel'in albümü "Med Cezir" piyasaya çıkar. Şarkılar ilk aylarda kimsenin dikkatini çekmez ancak, bir kaç ay sonra farkedilen albüm bir milyonu aşan tirajı ve klasikler arasına şimdiden geçen birbirinden güzel şarkılarla Sezen'in prodüktörlükteki başarısını bir kez daha kanıtlar.

TANRI KRALİÇEYİ KORUSUN
Sezen 1991'den sonra çıkardığı bütün albümlerle çok dikkat çeker, çok eleştirilir. 1995 yılında türkü ve Anadolu atmosferiyle, 1996 yılında başka sanatçılara verdiği şarkıların bir derlemesi ve Onno Tunç'a adanan “Düş Bahçeleri”yle, 1997 yılında yine çok değişik bir tarzla Goran Bregoviç ile çalışarak karşımıza çıkar Sezen. 1998 ve 2000 yılında çıkan albümlerde de yeniliklerine devam eder. Belki de bütün bunlar Kraliçe 'nin zirve keyfini çıkarmasıdır...

MİTHAT CAN

Sezen oğlunu ne kadar çok sevdiğini şu cümleyle çok iyi açıklıyor.‘Benim oğlumu sevdiğim kadar, beni seven olmadı...’Minik Serçe'mizin oğlu Mithat Can Özer 11 Kasım 1981 doğumlu. Özel Atanur Oğuz Lisesi'nden mezun oldu. Şimdi ise Londra Music Schooll 'da okuyor Mithat Can. Sezen babaannelik hakkında ise şöyle diyor:'Mithat Can’ın bir aşk bebeği yapmasını isterim ve ona ben bakarım.

Son düzenleyen Jumong; 14 Temmuz 2015 18:31
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Mart 2007       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Annesi fen öğretmeni Şehriban Hanım, babası matematik öğretmeni Sami Bey olan Fatma Sezen Yıldırım, 1954 yılının 13 Temmuz'unda Denizli Sarayköy'de dünyaya geldi. 3 yaşına kadar doğduğu yerde yaşadı. 3 yaşında İzmir'e, yıllar sonra "Kalbim Ege'de Kaldı" diyeceği yere taşındılar.
Çocuklarını disiplinli yetiştirmeyi isteyen Sami Bey ve Şehriban Hanım, Sezen'e karşı her zaman mesafeli olmaya çalışmışlardı. Ancak bu tutum bile daha küçücük yaşta herkesin ilgisini çekmeye çalışan Sezen'in yaramazlıklarına engel olamamıştı. Etrafındaki insanlar ona Cüce Bela diyordu. Hergün Konak-Köprü troleybüsünde şarkı söylüyor, haftada bir kez saçının rengini değiştiriyor, sıklıklada intihara kalkışıyordu. O yıllarda, sonradan "Allah babama acıdı da şarkıcı oldum." dediği bir de takıntısı vardı: Dansöz olmak.

Gençlik çağında sanatın bütün dallarına ilgi duyan Sezen, resim, tiyatro ve dans dersleri aldı. Lisede kendini iyice müziğe verdi. 1970 yılında Hafta Sonu dergisinin açtığı Altın Ses yarışmasında 6. oldu. Sezen aklında ve kalbinde müzik yatıyor olmasına rağmen 1973 yılında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ne girdi. Üniversite kantinini konser salonu gibi kullanan Sezen, üniversiteden ikinci sınıfta ayrılıp İzmir Radyosu sanatçılarının ders verdiği İzmir Radyosu Sanatçılar Derneği'ne girerek yıllarca herkesi peşinde sürükleyen, binlerce dizesi, binlerce melodisi olan kendi çizgisini çizmeye başladı.
Sezen, 1974 yılında bir plak şirketine 3 şarkılık bir bandını gönderdi. Aynı yıl'ın Kasım ayında Ali Engin Aksu ile evlendi. Evliliğinden bir hafta sonra, Yeşil Giresunlu tarafından plak yapmak için çağrıldığı İstanbul'a gelerek plak çalışmasına başladı. 1975'e girerken piyasaya ilk 45'liği çıktı: Haydi Şansım. Plak hemen hemen hiç satmadı.
Yabancı bir şarkıdan alınan besteye söz yazılmıştı ve sonuç tam anlamıyla fiyaskoydu. (Plak Sezen Aksu'ya sorulmadan Sezen Seley adına çıkarılmıştı. Kimbilir belki de daha iyi olmuştu. Yıllar sonra marka olacak bir isim hemen hemen hiç satmayan bir plakla beraber anılmacaktı.) Gene aynı sene (1975) ikinci 45'liği Yaşanmamış Yıllar/Kusura Bakma'yı çıkardı. Albümdeki parçalar Sezen'indi ve plak satışları hiç de fena değildi.

Sezen Aksu üçüncü 45'liği 'Olmaz Olsun/Vurdumduymaz'ı 1976 yılında çıkardı. Plak 45'likler listesinde haftalarca bir numarada kaldı. Bu iki plak Sezen Aksu'nun başlangıcı sayılabilir. 1976 yılında, yıllar sonra idol olacak, şarkıları dillerden düşmeyecek bir Sezen Aksu vardı artık.

Genç sanatçı, 1976 yılında ilk sahne çalışmasına başladı. Bebek Belediye Gazinosu'nda sahne alıyordu. 1977 yılında Allahaısmarladık/Kaç Yıl Geçti Aradan, Kaybolan Yıllar/Neye Yarar 45'likleri ve ilk 33'lüğü olan Allahaısmarladık piyasaya çıktı.

''Yıllar yılı seviştik de neden mutlu olmadık.
Aşkımıza aşk değil yıllarca yalan kattık.
Sana son bir sözüm var,
O da 'Allahaısmarladık'
Allahaısmarladık kapağında da bulunan bir dörtlük.''


1978 yılında Hurşid Yenigün'ün iki bestesine söz yazan Sezen, Gölge Etme/Aşk 45'liğini yaptı. Gene aynı sene piyasadaki en eski Sezen Aksu albümü olan Serçe çift LP olarak piyasaya çıktı. 1979 yılıda boş geçmedi. Bu yıl İlk Gün Gibi/Yalancı ve Allahaşkına/Sensiz İçime Sinmiyor 45'likleri piyasaya çıktı. Aynı yıl Sezen kendini sinemada da gösterdi. Sezen'in ilk filmi başrolünü Bulut Aras'la paylaştığı bir Atıf Yılmaz filmi olan Minik Serçe idi. Bir yıldız doğarken, başka bir yıldızın sönüşünü anlatan film o dönemde beğeni toplayamadı. Bu filmi senelerce Sezen de seyretmemiş olacak ki, 1999 yılında Okan Bayülgen'in Zaga programında filmi seyrederken, kendisi de haline çok gülmüştü. Yine aynı programda Sezen filmde hiç öpüşmediğini, o sahnelerin klasik hilelerden biri olduğunu da açıklamadan geçmedi.

1980 yılında 'Sevgilerimle' albümünü çıkaran Sezen için 1981 çok özel bir yıl olacaktı. Müzik, tiyatro ve özel yaşamı çok renkli geçti. Ağlamak Güzeldir albümü sonrası Sezen Aksu Aile Gazinosu adlı müzikal için çalışmalar yaptı.

Sezen, 10 Temmuz 1981'de Beşiktaş Evlendirme Dairesi'nde Sinan Özer ile evlenirken 4,5 aylık hamile olduğu gündeme geliyor ve bu kez de özel hayatıyla konuşuluyordu. Yıl yine 1981, Kasım'ın 11'i, Mithat Can Özer dünyaya geldi, Sezen artık anneydi. Sezen hayatının erkeğini bulmuştu. O günlerde bir dergiye yaptığı açıklamada "Beni Ocak'a kadar rahatsız etmeyin" diyordu çiçeği burnunda anne. Ama Sezen bu, sanatsız yapamazdı, yapamadı da. Aralık ayında Sezen Aksu Aile Gazinosu için çalışmaya başlamışdı.
1982 yılında Şan Müzikholü'nde Sezen Aksu

Aile Gazinosu gösterime girdi. Adile Naşit, Şener Şen, Ayşen Gruda, Altan Erbulak ile aynı sahneyi paylaşan Sezen, sahnede 7 farklı karakteri canlandırdı.

Yıl 1982... Sezen Aksu, hayranları ve Türk klasikleri için çok özel bir yıl. Sezen ilk kez bu yıl Acelen ne bekle Firuze dedi. "Firuze" bu yıl piyasaya çıktı. Bu yıllarda "Firuze" dillerden düşmüyordu. Sezen 2 yıl sonra Sen Ağlamayı ve 1991'de Gülümse'yi çıkarıp Türk Müziğine büyük klasikler kazandırdı. Tabii her şeyin bir sırası vardı. 1982 yılında Sezen Aksu, dönemin popüler dergisi Hey tarafından Yılın Kadın Sarkıcısı seçildi. 1983 yılında "Hey"'in Geleneksel Oskar Konseri'ne de Yılın Kadın Şarkıcısı olarak katıldı Sezen.

1983 yılında Sezen Aksu'nun, Eurovision macerası başladı. Söz ve müziği Ali Kocatepe'ye ait "Heyamola" parçasını Ali Kocatepe ve Coşkun Demir ile birlikte seslendirdi. 3 yıl arka arkaya yaşanacak ve yıllar sonra da vokalisti Işın Karaca'nın yaşayacağı klasik bir tablo ilk bu yıl yaşandı. Türkiye finaline kalan bu parça yurtdışında ülkemizi temsil etme hakkını elde edemedi. 1983 yılında "Heyamola" parçasının 45'liği "Hey Dergisi" tarafından yılın plağı seçildi. Aynı yıl Sezen, oğlunun babası Sinan Özer'den boşandı.

1984 yılında Sezen'in Eurovision macerası devam etti. Sezen bu yıl "Halay", "1945" ve "Merhaba Ümit" adlı parçalarla Türkiye finaline kaldı. İlk olarak "Merhaba Ümit"'i bırakan Sezen Türkiye finalinde "Halay" ve "1945"'i seslendirmeye karar verdi. Türkiye finali olmadan iki hafta önce Türkiye'ye gelen yabancı bir dostu Sezen'e sadece "1945"'i seslendirmesini önerdi. "1945"'in sözlerinin tüm dünyayla ilgili olduğunu düşünen Sezen bu parçanın yurtdışında da ülkemizi daha iyi temsil edeceğini düşünerek "Halay"'dan vazgeçti. Türkiye finalinde "1945"'i seslendiren Sezen Aksu'dan herkes birincilik bekliyordu. Ama sonuç hiç de iç açıcı değildi. Sahnede kıyafetiyle prenseslere benzeyen Sezen Aksu aranjman yüzünden tabiri yerindeyse güme gitmişti.

Sezen 1984 yılında Avrupada şanssızdı ama Türkiye için aynı şey söylenemezdi. Bu yıl 6 Eylül'de "Sen Ağlama" piyasaya çıktı. TRT'nin denetiminden geçemediği için ilk başlarda televizyonda seslendirememişti Sezen şarkılarını. TRT, 1985'in başından itibaren Sezen'in parçalarını yayınlamaya başladı ve albüm olağanüstü bir ilgi gördü. Haftalarca listelerde kalan bu albümün 56. haftasında Sezen Aksu albümün bu kadar listelerde kalmasıyla ilgili "Hey Dergisi"'ne yaptığı açıklamada "Bekliyordum ama bu kadarını değil... Ne yalan söyleyeyim, 1 yılı aşkın sürece listelerde kalacağımı sanmıyordum. Tüm müzikseverlere candan, gönülden teşekkürlerimi sunuyorum." diyordu.

1985 yılında Sezen Eurovision'da yine Türkiye finaline kaldı. Bu kez parçanın adı "Küçük Bir Aşk Masalı"'ydı. Sözleri Sezen'e ait olan bu parçayı Sezen Aksu ve Özdemir Erdoğan birlikte seslendirdi. Ama sonuç değişmedi. Bu yıl da Sezen yurtdışında ülkemizi temsil edemedi.

1985 yılında "Bin Yıl Önce, Bin Yıl Sonra" isimli müzikal için hazırlandı Sezen. 1986 yılının ilk haftasından itibaren gösterime girdi "Bin Yıl Önce, Bin Yıl Sonra". Şan Müzikholü'nde kapalı gişe oynayan bu müzikal dönemin dünyasını ve Türkiye'sini Ti'ye alıyordu. Sahnede büyük beğeni toplayan Sezen, sahneyi Şener Şen, İlyas Salman, Ayşen Gruda gibi ustalarla paylaştı.
Sezen 1988 yılında "Sezen Aksu'88"'i çıkardı. Bu albüm Sezen Aksu plakları arasında özeldir. Çünkü "Sezen Aksu'88" plak formatında çıkan son Sezen Aksu albümü'dür.

1989 yılında Sezen Aksu Söylüyor albümüyle karşımıza çıktı. Son iki albümüyle birlikte artık Sezen Aksu, Türk Müziği

için yeri dolmaz bir efsaneydi. Daha devamı da vardı...

Onyedi dergisinin Ocak 86 sayısında okuyucu anketinde açık farkla Sezen'in 1985'in en büyük kadın şarkıcısı seçildiği yazıyordu.

Sezen Aksu ile birlikte 80'lerde Firuze, İkinci Bahar, Sen Ağlama, Geri Dön, Tükeneceğiz, Git..., Beni Unutma, Değer mi?, Sarışınım, Geçer, Gidiyorum, Belalım, Bırak Beni, Şinanay, Son Bakış hit olmuştu. Sezen Aksu söylemişti. 90'larda da söylemeye devam edecekti...

1990'larda Sezen Aksu'nun müzikseverlere çok sürprizi vardı. Öncelikle prodüktör tarafını gösterdi bize. Alışılmış starlar dışında ilk defa yeni biri çıkıyordu piyasaya, Sezen Aksu'nun vokalisti Aşkın Nur Yengi... Aşkın Nur Yengi, "Sevgiliye" albümüyle müzikseverlerin karşısına çıktı. Albüm Sezen Aksu prodüksiyonuydu ve bir milyona yakın tiraj elde etti.

1990 yılında Sezen Aksu beyaz perdede karşımıza çıktı. Yönetmenliğini Yavuz Özkan'ın yaptığı "Büyük Yalnızlık"'ta Sezen Aksu, Ferhan Şensoy'la kamera karşısındaydı. Film 1990 yılında Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Görüntü dalında ödül aldı. Filmin müziklerini Onno Tunç yapmıştı. Onno Tunç bestesi olan "Uçurtma Bayramları" da enstrumantal olarak bu filmde bulunmaktaydı.

Yıllar geçtikçe eski haliyle eğlenmeyi seven Sezen, bu filmle de 2003 senesinde, Yayla Sanat Merkezi'nde verdiği unplugged konserde dalgasını geçmişti. Önder Fırat'la bu filmi seyredişlerini, Önder Fırat'ın belli etmemeye çalışsa da çok sıkıldığını anlatan Sezen izleyenleri kahkahaya boğmuştu.

Sezen 1991'de Aşkın Nur Yengi'nin ikinci albümü "Hesap Ver"'in prodüksiyonunu üstlendi. Albüm Aşkın'ın ilk albümü gibi iyi bir tiraj elde etti.

Sezen Aksu'ya inanılmaz bir popularite kazandıran 1991, bambaşka bir albümün çıkış yılıydı. 1991'de müzik yönetmenliğini Onno Tunç'un yaptığı "Gülümse" çıktı. Albüm, 2 milyonu aşan bir tiraj elde etmişti. Albümün bu kadar çok satmasının sebebi şarkıların seçkinliğinin yanısıra Sezen'in hitap kesimiydi. Sezen'i her kesimden insan dinliyordu. Aşka düşen de, aşktan kaçan da, arabesk dinleyen de, pop dinleyen de, varoşu da, zengin kesimi de Sezen'i dinliyordu artık. İçinde bu kadar tezatlık olan insan kesiminin bu albümde birleşmesi "Gülümse"'yi farklı yapan asıl etkendi. 1991'de bu albüme ait "Hadi Bakalım"'ın Avrupa'da single'ı çıktı. Bu signle da klibi olmamasına rağmen iyi bir satış elde etti.

1992'de Sezen yine vokalistlerine albüm yapmaya devam etti. Sertab Erener'i tanıttı bizlere. Sertab'ın ilk albümü "Sakin Ol" başarılı bir satış grafiği çizdi. Sertab'ın albümünden birkaç ay sonra sıra "Levent Yüksel"'e gelmişti. Sezen Aksu, Aşkın ve Sertab'tan sonra Levent'in albümünün de prodüktörlüğünü üstlendi. "Med-Cezir" iyi bir tiraj elde etmiş olmasına karşın, satıştan daha önemli olan bu albümün günümüze klasik bırakmasıydı. Albüm, şarkıların güzelliği Levent'in yorumuyla birleşince Tuana, Med-Cezir, Beni Bırakın gibi klasikleri müziğimize kazandırmış oldu.

Sezen Aksu her zaman istediği müziği yapmıştı ama "Gülümse"'den sonra her şey daha da değişikti. Sezen Aksu müzik lüksüne ulaşmıştı. Bu lüks ilk meyvesini 1993 yılında verdi. Sezen, "Deli Kızın Türküsü" ile çıktı karşımıza. Sezen Aksu'nun alışılmış tarzında olmayan bu albüm, kapağına kadar değişikti. Sezen Aksu kitlesini seçmişti ve artık onlara müzik ziyafeti çekiyordu. Bu farklı albümde "Küçüğüm" ve "Masum Değiliz" ilk hit olan parçalardı. Bu albümün bir özelliği ve bir değişikliği daha müzik direktörünün Uzay Heparı olmasıydı.

Uzay, hızlı yaşamayı seviyordu, motosiklet tutkunuydu. 1994'ün, 20 Mayıs'ında Uzay motosikletiyle giderken park halindeki Demet Akbağ'ın arabasına çarptı. Henüz 6 aylık evliydi ve sadece bir gün önce bir çocuğunun olacağını öğrenmişti. 11 gün bitkisel hayatta kalan Uzay, 31 Mayıs günü 26 yaşında aramızdan ayrıldı motosiklet sevdasına. Sanat dünyasını, sevenlerini özellikle genç hayranlarını ve tabii ki Sezen'i yasa boğdu. Sezen, Uzay'ı, "Yas" parçasında sanırım hiçbirimizin yaşamayacağı duygularla yaşadı. Sezen "Yas"'ı kendisinin okuyamayacağını söylemişti ve şarkıyı Levent'in ikinci albümüne koydu. Bu çok özel parçayı Levent Yüksel'e vermesi en doğruydu. Çünkü Levent Yüksel de, Uzay'ın ölümünden sonra albümü bir milyona yakın satmasına rağmen Sezen Aksu'nun arkasında vokal yapacak, bas gitar çalacak kadar tevazu
sahibi ve vefakar biriydi.

1 Kasım 1994'te çıkan Sertab'ın "Lâ'l" albümü Sezen Aksu prodüksiyonuydu, iyi bir satış başarısı elde etti. Bu albümün en önemli özelliği ise Uzay'ın anısına adanmasıydı.

1995 yılında Sezen yine farklı çıktı karşımıza. Buram buram Anadolu kokan şarkılar vardı "Işık Doğudan Yükselir"'de. Eleştirmenlere "Eski Sezen Aksu nerede?" diye sorduran bu albüm, müzik açısından en iyi Sezen albümlerinden biriydi. Yunus Emre'nin, Mevlana'nın ve Aşık Daimi'nin eserleri Sezen Aksu'nun yıllar geçtikçe daha da güzelleşen yorumuyla albümde yer aldı. Fahir Atakoğlu'nun da iki eseri vardı albümde. Bunlardan biri albümün hitlerinden, sanat müziği tınısıyla kulağımızı okşayan "Alâturka", diğeri ise özellikle kusursuz düzenlemesiyle "Yaktılar Halim'imi"'ydi. Gülümse'nin müziğini yapan Arto Tunç'un da bu albümde iki bestesi vardı. Albümde dikkat çeken bir dörtlük de Bedri Rahmi Eyüboğlu'na ait;

''Bu Anadolu var ya bu Anadolu
Bu misli menendi görülmemiş cömert ana
Bu her yanı meme, bu her yanı dudak, bu her yanı gül
Bu zırnık almadan veren, habire veren yedi gül...
Bedri Rahmi Eyüboğlu''

1997 yılının Aralık ayında piyasaya çıkan "Düğün ve Cenaze" yine çok eleştirildi. Öyle ki birkaç eleştirmen, Sezen'in ne dediğini anlamadığını bile yazmıştı. Bütün bu eleştiriler albümün kötü satmasında çok büyük etken oldu. Oysa albümün düzenlemeleri ve besteleri yine eşsizdi. Goran Bregoviç'i dünyaya tanıtan 9 tane Goran Bregoviç, 1 tane Kurtis Jasavev bestesinden oluşan albüm "Düğün ve Cenaze" adını Goran Bregoviç'in orkestrasından aldı. Albümün sözlerini ise Sezen, Pakize Barışta ve Meral Okay ile birlikte yazdı.

1998 yılında 'Düğün ve Cenaze' albümünün en büyük hiti "Erkekler"'in single'ı çıktı. 1998'in Nisan ayında ise Levent Yüksel'in üçüncü albümü "Adı Menekşe" piyasaya çıktı. Bir kez daha Sezen Aksu' nun prodüksiyonluk üstlendiği albüm çok başarılı bir yapıt olmasına rağmen belki de tanıtımının iyi yapılamaması nedeniyle iyi bir satış elde edemedi. Yine 1998'in Aralık ayında Sezen Aksu'nun albümü "Adı Bende Saklı" raflardaki yerini almıştı. Sezen bu kez albümüyle basından tam not aldı. Kimilerine göre eski Sezen dönmüştü. Albümdeki "Tutuklu" ve "Adı Bende Saklı" parçaları Sezen klasikleri arasında yerini aldı.

1999'un son günlerinde Sezen Aksu hayranlarına bir sürpriz yaptı ve "Sarı Odalar" single'ını piyasaya çıkardı. Parçaya klip 3. köprüyü protesto etmek için Arnavutköy'de çekildi.

2 Haziran 2000 günü Sezen yine yeni bir albümle, "Deliveren"'le, çıktı karşımıza. "Oh Oh", "***** Kader" ve "Keskin Bıçak" albümün hit parçaları oldu ve bir milyona yakın bir tiraj elde etti. (Deliveren, içindeki şeytanla meleği yönlendiren anlamına gelmekte)

Sezen 2001 yılında sağlık problemleriyle ilgilendi. Temmuz'un sonunda ve Ağustos'un başında 6 konser veren Sezen, Park Orman'da yine çok şiddetli esti. Dev orkestrası ve sesiyle 6 gece hayranlarını büyüledi. Konser hediyesi olan Remix Maxi Single piyasaya sürülmedi, Sezen fanatiklerinin koleksiyonlarındaki yerini aldı. Maxi Single'da "Oh Oh" ve "***** Kader"'in Kıvanç Kutlumuş tarafından düzenlenen ikişer remix'i bulunmakta.

Sezenin bir zamanki vokalisti Işın Karaca da 2001 yılında Eurovision'da Türkiye finaline kaldı ama yine aynı son yaşandı.

2001 yılının sonuna doğru Sezen Aksu'nun 6 yıldır vokalistliğini yapan Işın Karaca'nın albümü "Anadilim Aşk" piyasaya çıktı. Albüm yine bir Sezen Aksu prodüksiyonuydu.

21 Aralık 2001'den itibaren ve 2002'nin hemen başında Sezen, Efendy Show Theatre'daki konserleriyle sevenlerinin karşısındaydı.

20 Mayıs 2002 günü Sezen Aksu sevenlerine "Şarkı Söylemek Lazım" albümünü sundu. Bu albüm Sezen'in DMC firmasından çıkarttığı ilk albümüydü.

2002'in yazında da dolu dolu Sezen Aksu vardı. 12 Haziran'da Açıkhava'da konserlerine başladı Sezen. Sezen'in ilk ışığını Mart ayında Diyarbakır'daki konserinde verdiği sürprizi yaz sonunaydı. "Türkiye'nin bütün dillerini ve medeniyetlerini" bir araya getiren "Türkiye Şarkıları" isimli konser serisini sundu. Konserlerde Sezen'e Rum, Ortodoks, Ermeni ve Musevi korolarıyla birlikte Diyarbakır Belediyesi Çocuk Korosu da eşlik etti. Sahnede Türkçe, Kürtçe, Ermenice ve Rumca şarkılar, türküler söylendi. Diyarbakır Belediyesi Çocuk Korosu en büyük alkış alanlardandı. Sezen konserinin sonunda onbinlerce kişiyle birlikte "Şarkı Söylemek Lazım"'ı ve Mevlana'nın sözlerinden oluşan "Yeniliğe Doğru" şarkısını söyledi.

Her yaptığıyla kendinden söz ettiren Sezen bu sefer Türkiye'yi bambaşka sallamıştı. Günlerce televizyonlarda konuşulan, gazetelerde yazan "Türkiye Şarkıları"'nı 1 Eylül 2002 günü Hürriyet Gazetesi "Yasa Meclis"'ten, icraat Sezen'den' başlığıyla manşetten verdi.

Bu konser dizisi sadece Türkiye'de değil birçok ülkede de haber oldu. AP ajansının çektiği bir fotoğraf birçok ülkede yayınlandı.

2003 yılının başında Beşiktaş'ta BKM'de Unplugged konserler veren Sezen yoğun ilgi üzerine konserlerine önce Maltepe Yayla Sanat Merkezi'nde daha sonra Türkiye'nin değişik şehirlerinde devam etti.

2003 yazı bitmeden Sezen'in yeni albümü "Yaz Bitmeden" çıktı. Biri enstumantal olmak üzere 4 yeni şarkı içeren albümde ayrıca daha önce başka yorumcuların seslendirdiği Sezen Aksu şarkıları vardı. Yeni şarkılardan biri olan "Farkındayım"'a Van'ın Gevaş ilçesinde klip çekildi.

Sezen Aksu’nun uzun bir aradan sonra 2005 yılında piyasaya sürülen yeni albümü "Bahane", beklenenin de üzerinde ilgi gördü. Aksu’nun son şarkılarını dinlemek için sabırsızlanan müzikseverlerin yoğun ilgisi sayesinde albüm, ilk iki haftalık sürede 320 bin sattı.

Diskografi
45'likler
Allahaşkına - Sensiz İçime Sinmiyor 1979
İlk Gün Gibi - Yalancı 1979 (Kent Plak)
Gölge Etme - Aşk 1978 (Kent Plak)
Kaybolan Yıllar - Neye Yarar 1977 (Kent Plak)
Allahaısmarladık - Kaç Yıl Geçti Aradan 1977 (Hop Müzik)
Olmaz Olsun - Vurdumduymaz 1976
Kusura Bakma - Yaşanmamış Yıllar 1976
Haydi Şansım - Gel Bana 1975

Long Play
Sezen Aksu'88 1988 (Fono)
Git... 1986 (Fono)
Sen Ağlama 1984 (Sembol)
Firuze 1982 (Kent Plak)
Ağlamak Güzeldir 1981 (Kervan Plak)
Sevgilerimle 1980 (Kervan Plak)
Serçe 1978 (Raks)
Allahaısmarladık 1977 (Hop Müzik)

Albümler
Bahane 2005 (DMC)
Yaz Bitmeden 2003 (DMC)
Şarkı Söylemek Lazım 2002 (DMC)
Remix Maxi Single 2001 (Single-Parkorman konseri hediyesidir. Piyasaya verilmemiştir.)
Deliveren 2000 (Post Müzik)
Sarı Odalar 1999 (Single - Post Müzik)
Adı Bende Saklı 1998 (Universal)
Erkekler 1998 (Single - Raks)
Düğün ve Cenaze 1997 (Raks)
Cumartesi Türküsü 1997 (Single - Aktüel 5.yıl hediyesidir. Piyasaya verilmemiştir.)
Düş Bahçeleri 1996 (Raks)
Işık Doğudan Yükselir 1995 (Foneks)
Deli Kızın Türküsü 1993 (Tempa)
Gülümse 1991 (Coşkun Plak)
Sezen Aksu Söylüyor 1989 (Fono)
HEMAN - avatarı
HEMAN
Ziyaretçi
10 Ekim 2007       Mesaj #5
HEMAN - avatarı
Ziyaretçi
Sezen Aksu Denizli Sarayköy’de dünyaya geldi; İzmir Kız Lisesi ve babasının arzusu ile girdiği Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi de dahil olmak üzere eğitim sürecini İzmir’de sürdürdü. Rüştü Şardağ’dan aldığı sanat müziği eğitiminin yanı sıra resim ve oyunculuk gibi alanlarda da kurslara katıldı.

Profesyonel yaşama ilk 45’liğini çıkardığı 1975 yılında adım attı. Yorumcu kimliğinin yanı sıra 400’den fazla beste ve sözün de sahibi oldu. 8 adet 45’lik, 3 adet single ve 27 albüme imza atan sanatçı 15’e yakın albümde de konuk sanatçı olarak yer aldı. Öte yandan 40’a yakın derleme albümde eserlerine yer verildi. Şarkıları 100’ü aşkın farklı yorumcu tarafından seslendirilirken, kendisini heyecanlandıran genç yeteneklerin yapımcılığını üstlendi. Aşktan günlük yaşama kadar insan doğasını konu alan herşey, özellikle de umut eserlerine konu oldu. 2006 yılında şarkı sözleri “Eksik Şiir” adlı kitapta toplandı.

Türkiye de dahil olmak üzere 20’den fazla ülkede 1500’ün üzerinde konser veren sanatçı, yerli ve yabancı birçok sanatçı ile müzikal çalışmalarda bulundu. Birlikte çalıştığı tüm müzisyenlerin birikimlerinden yararlandı ancak Onno Tunç ve Atilla Özdemiroğlu kariyerinde önemli yer tuttu.
2002 yılında “Türkiye Şarkıları” adını taşıyan Aspendos, Efes ve Brüksel konser dizisinde, Türkiye’de konuşulan farklı dillerde eserler seslendiren etnik gruplarla aynı sahneyi paylaştı. Goran Bregoviç, Haris Alexiou gibi sanatçılar ve Hollanda Metropol Senfoni Orkestrası ile ortak konserler verdi. Öte yandan eserleri Alessandro Safina ve Holly Valance gibi popüler yabancı sanatçılarca seslendirildi.

Oyunculuk alanında da çeşitli çalışmaları bulunan Sezen Aksu, “Serçe” albümünün yayınlandığı 1978 yılında ilk sinema denemesini gerçekleştirdi. Atıf Yılmaz'ın yönettiği “Minik Serçe” adlı filmde Bulut Aras'la başrolü paylaştı. 1981’de Adile Naşit, Şener Şen ve Altan Erbulak ile “Sezen Aksu Aile Gazinosu”; 1986 yılında “Bin Yıl Önce Bin Yıl Sonra” müzikallerinde rol aldı.

Oyunculuk denemelerini, aralarda skeçlere de yer verilen “Saz mı, Caz mı”, “Sezen Aksu Söylüyor” konserleri ve “Sezen Aksu Show” televizyon programı ile sürdürdü. 1990'da, yönetmenliğini Yavuz Özkan'ın yaptığı “Büyük Yalnızlık” filminde Ferhan Şensoy ile birlikte başrolü üstlendi. İstanbul gece eğlencesi anlayışına farklılık getiren Oba Bar’da ve Uğur Yücel ile Bostancı Gösteri Merkezi'nde kabare türünde show’lar sergiledi.

Sanatçının 1981 doğumlu bir oğlu bulunmaktadır

FiruzeBir gün dönüp bakınca düşler
İçmiş olursa yudum yudum yıllarını
Ağla ağla firuze, ağla
Anlat bir zaman ne dayanılmaz
Güzellikte olduğunu

Kıskanır rengini baharda yeşiller
Sevda büyüsü gibisin sen Firuze
Sen nazlı bir çiçek, bir orman kuytusu
Üzüm buğusu gibisin sen Firuze

Duru bir su gibi, bazen volkan gibi
Bazen bir deli rüzgar gibi
Gözlerinde telaş, yıllar sence yavaş
Acelen ne, bekle Firuze

Acılı bir bakış yerleşirse eğer
Kirpiğinin ucundan gözbebeğine
Herşeyin bedeli var, güzelliğinin de
Bir gün gelir ödenir, öde firuze

İkinci BaharGamze gamze bir gülüver şimdi
Beni göğsüne alıver şimdi
Mevsimi geldi susadım aşka
Benimle bir bütün oluver şimdi

İkinci bahar yaşıyor ömrüm
Gel benim yarim oluver şimdi
Seni gül gibi öpe koklaya
Gözümden dilimden sakınır saklar
Bugün ki aklımla severim şimdi

Şiirler şarkılar söyleyerek
Mehtabı birlikte seyrederek
Benimle bir rüya kuruver şimdi
Ah...

İkinci BaharGamze gamze bir gülüver şimdi
Beni göğsüne alıver şimdi
Mevsimi geldi susadım aşka
Benimle bir bütün oluver şimdi

İkinci bahar yaşıyor ömrüm
Gel benim yarim oluver şimdi
Seni gül gibi öpe koklaya
Gözümden dilimden sakınır saklar
Bugün ki aklımla severim şimdi

Şiirler şarkılar söyleyerek
Mehtabı birlikte seyrederek
Benimle bir rüya kuruver şimdi
Ah...
Son düzenleyen Jumong; 14 Temmuz 2015 18:32
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
11 Temmuz 2009       Mesaj #6
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
Sezen Aksu nun Geçmişte Vermiş Olduğu Bir Röportaj...Msn Happy
Sezen Aksu- NTV Özel Röportaj

1. BAŞLARKEN

“RÖPORTAJ VERMİYORUM ÇÜNKÜ...”

Çok fazla röportaj vermiyorum. Sebebi de şu aslında... İnsan normal şartlar altında, şarkıcı kimliği ya da popüler kimliği ile bir gazetecinin karşısına oturduğu zaman, mesele tuhaf bir düelloya dönüşüyor. Karşı taraf bir haber çıkarmak istiyor, benim tarafımda oturan da kendini koruyup kollamak istiyor. Gizli bir akıl yarıştırma, zeka çarpıştırma oluşuyor. Bu enerjiyi oraya ayıracağıma şarkıya, türküye ayırırsam memlekete daha hayırlı olur diye düşünüyorum. Geriliyorum doğrusu. Ama bugün Allah’tan öyle bir durum yok. Seve Seve buradayım.

2. ÇOCUKLAR, EĞİTİM VE TOPLUMLA İLGİLİ

“ANNE OLDUKTAN SONRA ÇOCUK SEVGİM DAHA DA ARTTI”

Çocuklara karşı özel bir ilgim var. Herhalde anne olmanın getirdiği bir şey bu. Geçenlerde çocukluk arkadaşım Nilgün’e “Ben git gide çocuklara çok daha düşkün olmaya başladım” dedim. O da bana “Aman bırak, sen çocukken de sokaklarda çocukların peşinde dolaşırdın” dedi. Çocukları severim oldum olası. Muhtemelen anne olduktan sonra sevgim daha da arttı. Bu sadece benim ilgilendiğim bir şey değil, elbette. Sadece benimki yaptığım işten dolayı daha göze görünüyor. Ben de zaten popüler olmak bir işe yarasın diye böyle şeylerin göze görünmesini istiyorum. Eğitim meselesi, bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu bütün sorunların çok daha sivil yollardan, çok daha başarılı bir şekilde çözülmesi için, geleceğin Türkiye’sinin yaratılabilmesi için çok önemli bir şey. 0-7 yaş kimliğin ve kimliğin temel taşlarının oluşumu için çok önemli bir yaş. O kadar önemli bir süreç ki, çocukların hem bilgiyle hoş bir ortamda tanışması, hem sosyal ilişkilerini geliştirmesi, hem de dil öğrenerek dünya vatandaşlarıyla eşit ilişki kurabilmesi için bu kampanya çok önemli.

"BU TOPRAĞIN ÖZEL BİR VİCDANI VAR"

Böyle durumlarda bizim insanımız, küçücük bir kıvılcımla, bütün kalpleriyle koşa koşa katkıda bulunuyorlar. Bizim toprağımızın çok özel bir vicdanı var. Çok ilginç... Ondan dolayı bu kadar şeye rağmen hala bir arada durabilen ilginç bir ülke bizimkisi. Bütün çocukları seviyorum ama kızlar ayrı bir yer tutuyor. Çünkü bütün dünyada da çok çözümlenebilmiş bir şey değil bu, ne yazık ki erkek dünyasında yaşıyoruz. Her ne kadar yazılı metinlerde kadın ve erkek eşitmiş gibi dursa da, aslında öyle değil. Özellikle az gelişmiş, refah seviyesinin daha az olduğu ülkelerde çok daha sorunlu oluyor kız çocuklarının yaşamı. Halbuki kadının elinin değdiği, kalbinin girdiği her yerde, kendi doğurganlığından gelen bambaşka bir bereket söz konusu. Buna bütün kalbimle inanıyorum. Adalet duygusu olan herkesin de bunun farkında olduğunu düşünüyorum. Ama çağların alışkanlığı olduğu için erkekler kolay kolay teslim etmek istemiyorlar iktidarı. Gerçi bizim toplumumuzda çok hoş şöyle de bir şey var... Gizli iktidar bir şekilde kadınlardadır. Bizim aile yapımızın en hoş özelliklerinden biridir. Bir evcilik oyunu gibi. Evin efesi erkek gibi durur, ama kadının sözü geçer. Gerçi kadını özgür bırakırsanız her yerde iktidar kurar. Belki de bu yüzden yollarımızı tıkayıp duruyorsunuz.

"HERKESİN FİKRİ, SÖZÜ, DUYGUSU BİR ARADA OLMALI"

Ben herkesin her şeyiyle var olması gerektiğine inanıyorum. Eğitim gerçek anlamda özgürlüğü getirebilirse, işlevsel bir şey. Herkesin fikri, sözü, duygusu, giysisi, giysisizliği... Herkesle bir arada olmalıyız. Birbirimizi anlayarak yaşamalıyız. Her insanda “Tek ve yegane doğru benim doğrumdur” gibi bir düşünme eğilimi vardır. Çünkü her insanın içinde bir karanlık nokta var. Bu da neticede eğitimle, bilgiyle, diyalogla, bunu bir ülke politikası haline getirerek, çocukluktan alarak, bir ülke bu gelişime yatırımını yaparsa, dünyanın diğer ülkelerindeki gibi bizim de yol alırken hızımız artar.

Son düzenleyen Jumong; 14 Temmuz 2015 18:33
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
13 Temmuz 2009       Mesaj #7
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
İyi ki doğdun Sezen

Sezen Aksu, doğum gününü bugün İzmir Mordoğan’daki yazlığında kutlayacak. Aksu’nun doğum gününe anne babası, çocukluk arkadaşları ve yakın dostları katılacak.

Önceki akşam Antalya Beachpark Konyaaltı Açıkhava Tiyatrosu’nda konser veren Sezen Aksu, unutulmaz saatler yaşattı. Açıkhava Tiyatrosu’nu dolduran 3 bin 500 hayranı ile birlikte şarkılarını seslendiren Aksu, izleyenlerin sürpriziyle şaşkına döndü. Aksu’ya, hayranları ‘İyi ki doğdun Sezen’ diyerek tempo tuttu. Bu sürpriz karşısında duygulanan Aksu, “Hepiniz sanatçı olmuşsunuz. İlk kez böyle büyük bir koro eşliğinde konser veriyorum” diyerek, orkestrasına çalmaları talimatı verdi. Orkestranın müziğine “Şimdi yeniden” diyerek ‘İyi ki doğdun Sezen’ anonsunu tekrarlatan Aksu, sık sık sıcaktan da şikayetçi oldu.


Son düzenleyen Jumong; 14 Temmuz 2015 18:33
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
22 Temmuz 2009       Mesaj #8
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
Sezen Aksu: Benim kadar itilip kakılan yok

“Sezen Aksu ve Arkadaşları” konserlerinin ikincisini bu akşam Açıkhava’da verecek olan Sezen Aksu, ikili ilişkilerinde hep alttan alan taraf olduğunu söyledi.“Kimseyle küs kalamıyorum. Hep alttan almak bana düşer. Benim kadar itilip kakılan yok.”

Sezen Aksu, 34 yıllık müzik yaşamı boyunca birlikte çalıştığı müzisyen dostlarıyla “Sezen Aksu ve Arkadaşları” adı altında bir dizi konser veriyor. Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’ndaki konserlerin ilki, dün geceydi. NTV’de yayınlanan “Gece Gündüz” programı, konserden bir gün önce provalara konuk oldu. Sunucu Yekta Kopan, canlı yayında Sezen Aksu’ya hakkında merak edilenleri ve konserin detaylarını sordu.

* “Sezen Aksu ve Arkadaşları”, çok heyecanlandırıcı bir proje. Nasıl ortaya çıktı?

- Bu aslında başka bir projeydi. Kalan Müzik’ten Rıza Bey’in önerisiyle İstanbul seyircisini bundan mahrum etmeyelim dedik. Konser için hem ayrı ayrı hem de grup olarak çalıştık. Antalya konserinden sonra mesela İzmir’de buluşup, bir çalışma yaptık. Dinlendiğimiz günlerde de çalıştık. Ben bir sürü yeni şarkı ezberledim.

*Arada bir de doğum gününüz geçti. Biz de bu arada doğum gününüzü kutlamış olalım. Yazılanlara göre verdiğiniz partiye çok sayıda ünlü isim katılmış...

- Ben doğum günümde çok sarhoştum herhalde, orada yazılı olanları ben göremedim çünkü (!)

KÜSKÜNLÜĞE DAYANAMAM

*Dostlarınızdan oluşan büyük bir aileniz var sizin. O aileyle birlikte sürekli üretiyorsunuz. Bu proje tam da bunun sahneye dökülmüş hali, değil mi?

- Birazcık aklı başında olan biri, tek başına hiçbir şey olmadığının farkındadır. Genellikle ön taraftaki daha fazla nasipleniyor alkıştan ama arka tarafta da muazzam bir çalışma var. Sadece müzisyenler de değil, onun arkasında da muazzam bir çalışma var. Bu benim içime hep derttir. Onları nasıl öne çıkarabilirim diye zaman zaman denemişimdir.

*Ön tarafa aldığınızdan memnun oldunuz mu o isimleri? Siz sindirdiniz de, onlar sindirebildi mi bunu?

- Tabii ki! Bir kere evrenin bir gizli bilgisi ve dengesi var. Durduk yerde kimse yetenekle donatılmış olarak gelmez. Dolayısıyla ben olmasam da onlar zaten bir şeyler olacaklardı. Karşılaşmaların da tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Bireysel anlamda bir çelişki ya da memnuniyetsizlik, kişisel ilişkilerde...

*Var mı öyle bir şey?

- Çok doğal olarak her insani ilişkide zaman zaman gerilim noktaları olur. Ama ben çok çözücü olduğum için hep aşağıdan almak bana düşer.

*Öyle mi?

- Tabii tabii canım, benim kadar itilip kakılan yok. Ben küsemem.

*Yani bütün ikili tartışmalarda, gerilimlerde hep Sezen Aksu mu alttan alır?

- Hep alttan alırım, yemin ediyorum. Çok şaşırtıcı ama mesela bir kırılan falan olursa ben arar sorarım. Dayanamıyorum çünkü.

*Niye bu konuma gelmiş bir ismin egosu yoktur sizde?

- Ben de anlamış değilim... Herhalde vardır, hiç olmaması mümkün değil.

*Ego şişince patlıyor zaten. Biraz aklı selim bir insan bunu anlar...

- Ya bir de Allah kimseyi o duruma düşürmesin, dışarıdan çok belli olan ve insanı komik duruma düşüren bir şey ego. Mesela o anlamıyor ama ben hissediyorum. Her insan, fazladan yapılan her mimiği, jesti, kabarmayı çakar. Ben hep “Bende böyle bir şey varsa beni uyarın” derim.

* Dostlarınız sizi uyardığında, bunu mesele haline getirir misiniz?


- Burada itimat önemli. İnsanın tabii ki hoşuna gitmez, sonuçta onaylanmak istiyoruz hepimiz, her söylediğimiz, yaptığımız beğenilsin istiyoruz ama öyle at gözlüğü takarsak büyük kalabalıkların önünde mahcup oluruz. Dolayısıyla ben ağzımı burnumu kıvırta kıvırta kabul ediyorum. Ama tabii çok gırgır şeyler oluyor işte. Benim pozisyonumda olan insanların etrafında habire onları şey yapan insanların olduğu düşünülüyor...

*Pohpohlayan...


- Hah, pohpohlayan. Az kalsın amiyane bir tabir çıkıyordu! Toparladınız, eksik olmayın.

ŞARKI OLMADIĞINDA AYAKKABI YAPIYORUM

*Sezen Aksu, bu coğrafyada üstünde her konuda mutabakat sağlanmış çok az sayıda isimden biri. Burada yaşayan herkes size sonsuz bir güven ve sevgi duyuyor. Hiç bunun nedenini düşündünüz mü?

- Arada bir aklımdan geçirdiğim oluyor. Ben o kadar çok çalışıyorum ki... Şarkı olmadığı zaman ayakkabı yapıyorum, ayakkabı olmayınca avize şapkası yapıyorum, tamirat yapıyorum, elbise dikiyorum, nakış işliyorum, hiç durmuyorum yani. Ama şuna inanıyorum; bütün meselelerin temelinde güven var. Bir insan kandırılmadığını hissettiği zaman, yaslanabilir.

kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
31 Temmuz 2009       Mesaj #9
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
50 bin kişi geldi

TUNCELİ Munzur Kültür ve Doğa Festivali’ne katılan Sezen Aksu, verdiği konserle binlerce kişiyi coşturdu. Zazaca şarkı söyleyen Aksu’ya Tunceliler büyük ilgi gösterdi.

Tunceli’de bu yıl 9’uncusu düzenlenen Munzur ve Doğa Festivali’nin ilk gecesine ünlü sanatçı Sezen Aksu damgasını vurdu. 28 bin olan Tunceli kent merkezi nüfusunu neredeyse iki katına çıkaran Sezen Aksu, Atatürk Stadı'ndaki konserinde çevrede toplananlarla birlikte yaklaşık 50 bin kişiye unutulmaz bir gece yaşattı. Aksu, konserine saz sanatçısı İsmail Hakkı Demircioğlu’nu sahneye davet ederek 3 şarkısını düet yaparak söyledi. Daha sonra birbirden güzel eserlerini yaklaşık 2 saat boyunca seslendiren Sezen Aksu, konserinin sonlarına doğru Tuncelili sanatçı Mikail Aslan’ı sahneye davet ederek Zazaca ‘Öl benim aşkım öl’ adlı şarkıyı düet yaparak söyledi.

Tunceli'deki Beşiktaşlıların Çarşı Grubu, konser sırasında sahnenin önüne, ‘Munzur’da baraj istemiyoruz’ yazılı pankart astı. Aksu, bu pankarta alkışlayarak karşıladı. Aksu, şarkılarını kesip yaptığı konuşmada, elinden geldiği kadar bölgeye gelmeyi çalıştığını belirterek, şunları söyledi:

“Burada sizinle göz göze şarkı söylemekten çok mutlu oluyorum. Buralara geldiğimde o kadar mutlu oluyorum ki, sizlerle göz göze, kalp kalbe geldiğimde duyduğum mutluluğu kelimelerle anlatmak gerçekten güç. Hatta bu duyguları kelimeler bozar diye korkuyorum da. Elimden geldiği kadar hep gelmeye gayret ediyorum. Çünkü, Türkiye, İstanbul, İzmir, Ankara değil. Ben bunun çok farkındayım. Bu nedenle sizinle birlikte burada beraber olmaktan, şarkıların sihiri ile müziğin sihiri ile olağanüstü bir birlik oluşmasına tanık olmaktan o kadar büyük bir mutluluk duyuyorum ki, bu yüzden her gün tanrıya şükrediyorum. Sevgili arkadaşlarım, sizi çok fazla konuşarak yormak istemiyorum. Bir tek şey söylemek istiyorum. Doğa ile ilgili doğanın değerleriyle ilgili olarak bütün kalbimle şuna inanıyorum. Doğanın hakkı, aynen insan hakları gibi bir şey. Hatta gibi bir şey de değil, aynen insan haklarıdır. Taşın, toprağın, denizin, ağacın, suyun hakkı var. Bu bir ekolojik hak, bu dengeyi bozdukça hepimiz bozulduk. O yüzden bu doğanın hakkının karşısında tıpkı insan haklarının karşısında eğildiğim gibi saygı ile eğilmek istiyorum. Havanın, suyun, dağın, taşın hatta sivrisineğin önünde bile eğiliyorum. Sesimizi yükselttikçe herkes doğanın ilahi dengenin sesine kulak verecektir.”
Son düzenleyen Jumong; 14 Temmuz 2015 18:33
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
27 Eylül 2009       Mesaj #10
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
Sezen'den veda sinyali

Sezen Aksu, Kuruçeşme Arena’da verdiği konserin ardından sahnelerden bir süre uzak kalacağını söyledi. Binlerce izleyicisini şaşkına çeviren Aksu, “Biraz dinlenmem lazım” dedi.

Kuruçeşme Arena’da önceki akşam sevenleriyle buluşan Sezen Aksu, sahnelere veda sinyali verdi. “Bu son konser olabilir” diyen Aksu, “Birkaç yıl ara vermek istiyorum, seneye buralarda olur muyum belli değil, dinlenmem
gerekiyor” dedi. Tarkan’ın seslendirdiği “Oynama Şıkıdım” adlı kendi şarkısını repertuvarına koymayan Sezen Aksu, uzun biraranın ardından bu şarkıyı da seslendirdi. Tarkan’ın Ajda Pekkan’la yaptığı düette seslendirdiği ve şarkının nakaratını değiştirmeleri gibi kendisi de nakaratını değiştiren Sezen Aksu, şarkıyı vokalleriyle seslendirdi. Tarkan’ın
Ajda Pekkan’a dediği “Aacayip süper starsın” sözlerine benzer bir şekilde Sezen Aksu’ya “Aacayip Sezen Aksu’sun” diyen vokaller alkış aldı.

Tıklım tıklım dolan konserinde kendisine orkestrası ile 40 vokal’in eşlik ettiği Sezen Aksu, konserinde üstün performansı ile göz doldurdu. Konserine “Kaybolan Yıllar”, “Kaç Yıl Geçti Aradan”, “Kusura Bakma” ve “Hata” adlı unutulmayan şarkılarıyla başlayan Aksu, “Sitem”, “Şinanay”, “Firuze”, “Hadi Git”, “Ünzile”, “1945”, “Sen Ağlama”, “Sarı Odalar” ve “K ahbe Kader” ile devam etti. Sanatçıya “Şinanay” şarkısında “Ladies and Gentlemen” grubu
eşlik etti. Yaklaşık 2.5 saat sahnede kalan Sezen Aksu, şarkılarının yanı sıra eğlenceli hikayeleri ile de izleyicisine seyrine doyulmaz bir akşam yaşattı. “Çakkıdı” ile veda eden Aksu’yu bırakmaya niyeti olmayan seyirci, alkışlarla onu yeniden çağırınca sanatçı, bis için sahneye geldi ve “Pardon” şarkısını söyledi. Seyirci ondan bu şarkıyla da vazgeçmeyince tüm orkestra arkadaşlarıyla birlikte “Arkadaş” şarkısını söyleyerek geceyi kapattı.
İstanbul Senfoni, Ladies and Gentlemen korosu ve Sezen Aksu Orkestrası hep birlikte Sezen Aksu’ya eşlik etti.
Son düzenleyen Jumong; 14 Temmuz 2015 18:34

Benzer Konular

26 Kasım 2009 / Misafir Soru-Cevap
5 Haziran 2009 / ThinkerBeLL Müzik tr
7 Haziran 2015 / Intersect Müzik tr
13 Ağustos 2015 / Hera X-Sözlük