Arama

Niyazi Sayın

Güncelleme: 22 Eylül 2015 Gösterim: 10.569 Cevap: 1
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
24 Kasım 2006       Mesaj #1
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
1927 senesinde, istanbul üsküdarda, açık türbe denilen doğancılar semtindeki ahşap eski bir türk evinde dünyaya geldi. burada bir müddet oturduktan sonra, doğancılardaki şimdi artık pek bulunamayan ahşap iki katlı kendi evlerine taşındılar.

Sponsorlu Bağlantılar
babası rumeli dediğimiz resne, annesi de yine aynı beldeden manastırda dünyaya gelmişlerdir. ağabeyi ve ablası ise, neyzen niyazi sayin gibi istanbulda dünyaya geldiler.

ilk ve orta okulları, üsküdar paşakapıda, liseyi, haydarpaşa ve beyoğlunda okudu.

ikinci cihan harbi ve yoksullukların önde olduğu bir devirde tahsilini tamamlamak nasip olmadı.

askerliğini eğitim alayında yaptığı devirde, istanbul belediyesi konservatuarına devam etti.

okul sıralarında çeşitli spor dallarında muvaffakiyetleri vardır.

babası, aileden gelen müzik terbiyesiyle, neyzen niyazi sayını genç yaşında müziğe yönlendirmiştir. okul sıralarında, ağız mızıkası ve armonika çalması, batı müziğine olan düşkünlüğü ve aynı zamanda manevi inancı münasebetiyle, cami mûsikîsini öğrenmek için, gençliğine rağmen bu yoldaki mesaisi fazladır.

özellikle haydar paşa lisesinde okuduğu yıllarda çok iyi ağız armonikası çalmaktadır. esasen en başarılı olduğu dersler arasında edebiyat, müzik ve spor başı çekmektedir. daha o yıllarda güzel sanatlardaki kabiliyeti, kendini derslerinde belli etmiştir. hatta bir dönem fenerbahçe genç takım seçmelerini en ön sırada kazanmış ve bir süre bu takımda futbol oynamıştır.

plastik sanatlara da çok büyük ilgisi ve yeteneği bulunan neyzen niyazi sayinın küçüklüğünden beri en büyük zevklerinden biri de, mahalleden bazı arkadaşlarıyla birlikte resim ve ağaçları oyarak küçük heykelcikler yapmaktır.

babasının istanbul kültürü içindeki yaşayışı ve bilhassa tanburi cemil beye olan sevgisi neticesi olacak ki; evlerinde bazı zamanlar, evlatlarını borulu gramofonun etrafına toplar, çocuklarından birisi plağı yerine koyar, diğeri gramofon zemberek kolunu kurar, neyzen niyazi sayin’a da iğnesinin takılması kalırdı. neyzen niyazi sayının bu günlere gelmiş olmasını sağlayan güzelliklerin başında gramofondan dinlediği tanburi cemil beyin taksimleri çok önemli bir yer tutar. o günün atmosferi içinde gerek evlerden, gerekse camilerden ve bilhassa minarelerden gelen sedalar da, kendilerini bu günlere getiren güzellikler arasındadır.

1947 yılında, semtlerinin camiinde, bir ikindi ezanı neyzen niyazi sayını, kimin okuduğunu öğrenmek için cami kapısına götürdü. oradan çıkanlar içerisinde mahallenin büyüklerinden mustafa düzgünman ile karşılaştı. ezanın kimin tarafından okunduğunu sordu, bu durum mustafa düzgünmanın çok hoşuna gitti. cevap olarak; kendisinin okuduğunu söyledi ve ilaveten;eğer istersen gel bizim evde dini eser meşk ediyoruz dedi. bilahare oraya devam etmeye başladı ve hocasının en çalışkan talebelerinden oldu. o kapı neyzen niyazi sayına mûsikî aleminin açılmış olduğu ilk ciddi kapıdır.

dini ve tasavvufi eserleri geçerken, bu eserlerde ifadesini bulan duyuş ve düşünüş tarzı ilgisini çekmeye başlamış, güftelerin anlamını çözmeye çalışırken kendini tasavvufun içinde buluvermiştir.

daima kendisinin velinimeti olarak gördüğü, rahmetli hocası; mustafa düzgünman, neyzen niyazi sayına istidadının doğrultusunda çok yardım etmiş ve mensup olduğu diğer sanatlarda da önder olmuştur. aralarındaki yakınlık ve bilhassa, mesleği olan aktarlık sebebi ile, o manevi insanların buluştuğu aktar dükkanındaki, güzel sohbetlerden aldığı feyzlerde, hocasının tesirinin çok önemli olduğunu söylemeyi bir borç bilmiştir.

her nedense ney sazına olan sevgisinin nereden geldiğini hala bilememektedir. bir ney almak ve öğrenmek istiyordu. üsküdarın kıymetli ailelerinden olan ve üsküdar mûsikî cemiyeti neyzenlerinden emin beyden bir ney almaları için rica eder. beraberce beyazit çadırcılarda osman dedeye giderler, on lira mukabilinde bir sipürde ney alırlar. neyzen niyazi sayin, o günün tarihini, hayatının en önemli günlerinden biri olduğu için hiç unutmamıştır. 4 mart 1948.

ilk olarak yenikapı mevlevî-hânesi şeyhi abdülbaki dedenin oğlu neyzen gavsi baykaradan iki ders aldı. bu günler içerisinde hayatının unutamayacağı büyüklerinden, hezâr-fen (bin fen sahibi) hattat necmeddin okyay, neyzen niyazi sayını alır, resim heykel müzesi müdürü ve güzel sanatlar akademisi resim hocalarından neyzen halil dikmene götürür. kendileri neyzen emin dedenin talebesi, türkiyenin en büyük neyzenidirler, neyzen niyazi sayin bundan habersizdir.

kendisini, necmeddin hoca ona teslim eder. neyzen niyazi sayin artık aynı zamanda güzel sanatlar akademisinin en büyük hocalarından birinin de talebesidir. ilk dersin tarihi 21 ocak 1949tur. her perşembe günü on beş yıl hocasından ney ve ahlâk dersi alır. bir daha böyle bir hocanın bulunacağını tahmin etmiyorum, şeklindeki ifadesi de neyzen halil dikmenin büyüklüğünü açıkça ortaya koymaktadır.

"bir gün hocamdan ders almak için müzeye geliyordum. bahçede, hocadan ders alan akademi talebelerinden cemale rastladım. hatırını sordum, bana şöyle dedi: niyazi; ben artık hocadan ders almayacağım. çünkü onun yaptıklarını neyde yapmaya imkan yok. ama şunu bil ki yine hocaya geleceğim. ney dersi almak için değil, ahlâk dersi almak için şeklindeki ifadesi hiç aklımdan çıkmaz". bu ifadesi de neyzen halil dikmenin kıymetini açıkça ortaya koyar.

kıymetli hocası mustafa düzgünmandan ilâhîlerin yanı sıra, ebru, cilt ve fotoğrafçılığı öğrendiği gibi, tespih koleksiyonu yapmayı ve tespihin her türlü değerini de yine ondan öğrendi. bilâhare tespihe olan merakı münasebetiyle altı ay kadar bir müddet edirnekapıda galip usta’dan tespih yapmasını öğrendi.

neye olan sonsuz öğrenme arzusu yanında hocası neyzen halil dikmenden resim dersi almaya başladı. bu günler içerisinde yine hocasının arzusu ile ki daha evvel de bahsedildiği gibi konservatuara devam ettiği söylenebilir.

1950 senelerinde üsküdar mûsikî cemiyeti ile ve neyzen süleyman erguner (dede süleyman erguner) ile istanbul radyosunda saz eserleri icra ediyorlardı.

yapmış olduğu soloların bir neticesi olarak dr. nevzat atliğ beyin arzuları ile istanbul radyosu müzik yayınlarında vazife aldı. o devrin kıymetli hocalarının bulunduğu yıllarda ve devamında radyo muhitinden çok feyz almış olduğu söylenebilir. 1954 yılından 1956 yılına kadar bu vazifede bulundu. aynı zamanda radyo müzik neşriyatına da iştirak ediyordu.

1956 yılından 1969 yılına kadar münir nureddin selçukun arzusu ile istanbul belediyesi konservatuarı icra heyetinde vazife aldı. bilâhare, bu vazifeden sonra o devirde yeni kurulan istanbul teknik üniversitesi türk mûsikîsi devlet konservatuarında öğretim görevlisi ve nefesli sazlar ana bilim dalı başkanı olarak vazife aldı. halihazırda bu vazifesi devam etmektedir. 1980 yılında amerikanın seaatle üniversitesinde bir yıl kadar bir devrede arkadaşı tanbûrî necdet yaşar ile türk mûsikîsi eğitimi yapmış bulunmaktadırlar. aynı zamanda ingiltere, almanya, fransa gibi memleketlerde de çeşitli zamanlarda konserler vererek mûsikîmizin ciddi ve asil olan güzelliklerini tanıtma saadetine kavuştular.

amerikada bulunduğu zaman içerisinde seattle publicte iki de ebru sergisi açmıştır.

gerçek bir sanatçı olan neyzen niyazi sayin ebrudan fotoğrafa, tespihçilikten sedef kakmacılığına, elektronikten tornacılığa, balıkçılıktan gülcülüğe, ağaç işlerinden kuşçuluğa kadar yoğun bir ilgi yelpazesi içinde yoğrulmuş, günümüzün ender şahsiyetlerinden biridir. bu bakımdan evini gerçek bir sanat atölyesi olarak kullanmaktadır. her biri tek başına bir insan ömrünü doldurmaya yetecek olan o kadar sanat ve zanaatta üstâd olan neyzen niyazi sayin, sanatta bir yere gelebilmek için bütün yan sanatlarla ilgilenmeyi şart olarak görmektedir. ama her şeyden evvel ahlak; çok sevdiği mesut cemil beyin tanburi cemil bey hakkındaki babamın ahlakı sanatından üstündür. sözünü hatırlatarak sanatta gayenin cemiyete ahlaklı insanlar yetiştirmek olduğunu her fırsatta ifade eden neyzen niyazi sayına göre; üstün ahlaka sahip olmayanlar, sanatta başarılı olamazlar.

sırası ile; mustafa düzgünman, şeyh hayrullah efendi, mızıkalı muhiddin efendi, zekâî dedenin talebesi kadırgalı hüseyin fahrettin efendi, hafız ali efendi, kadıköylü vahit bey, emin ongan, şefik gürmeriç ve bilhassa mesut cemil bey gibi hocalardan feyz almış olduğu söylenebilir.

neyzen halil dikmen hocasının başta ney olmak üzere her hal ile kendisine olan yardımlarını hiçbir zaman unutamamaktadır. bir köklü ekol olan ney tavrının, kendileri son mümessilleridir.

tanburi cemil üstada olan sevgisi ve onun elinde olan plaklarından ve oğlu mesut cemil beyin göstermiş olduğu yoldan bilhassa istifade etmiş olduğunu söylemeyi her zaman bir borç bilmiştir. neyinde gerek hocası neyzen halil dikmenin ve gerekse tanburi cemil beyin yollarını ve sanat anlayışlarını birleştirmek yegane arzusu idi. elli üç yıllık sanat hayatım içinde her ikisinin tevhidi ile ortaya bir şeyler koymuş isem, kendimi bahtiyar addederim. şeklindeki ifadesiyle sevgi ve saygısını dile getirmektedir.

neyzen niyazi sayının ney icrasında yeni kalıplar ve pozisyonlarla bir dönüm noktası teşkil ettiği, bu manada geleneği kendi içinde yenilediği ortak kanaattir. neyde, bir “neyzen niyazi sayin öncesi ve neyzen niyazi sayin sonrasından söz etmek gerekir. bazı pozisyonların ve baskı şekillerinin eksikliği dolayısıyla eskiden kürdîlihicâzkâr, şedd-i-arabân, nihâvend gibi makamlarla taksim bile yapılamazken, bugün çoğu niyazi beyin talebesi olan genç neyzenler onun açtığı yolda mucizevi başarılar göstermektedirler.

perdeleri büyük bir titizlikle kullanması, nefes hakimiyeti ve benzersiz legatosuyla, mûsikî tarihinde seçkin bir yer edinen neyzen niyazi sayin; ney açarken 26 lı birim sistemine ilaveten kullandığı kaydırma sistemi ile de gelecek kuşaklara örnek bir liderlik ve ekol sergilemektedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen KisukE UraharA; 3 Mart 2009 07:12
Biyografi Konusu: Niyazi Sayın nereli hayatı kimdir.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
22 Eylül 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  niyazisayın.jpg
Gösterim: 1096
Boyut:  22.4 KB

SAYIN
(Niyazi), türk ney virtüözü ve ebrucu (İstanbul 1927). Neyzen Emin Yazıcı'nın öğrencisi ressam Halil Dikmenden ney öğrendi. İstanbul Belediye konserva- tuvarı'nı (İBK) bitirdi, Üsküdar musiki cemiyeti'nde çalıştı. 1952'de ney sanatçısı olarak İstanbul radyosu’na girdi. Ayrıca uzun yıllar İBK icra heyeti'nde de çaldı. 1976'da İstanbul Devlet türk musikisi konservatuvarı'nda (İDTMK) ney öğretmenliğine getirildi. 1980'de Radyo'dan emekliye ayrılarak Seattle (ABD) VVashington Üniversitesinde türk müziği dersleri verdi. 1982'de İDTMK'daki görevine döndü. Niyazi Sayın'ın ustalığı perdeleri büyük bir titizlikle kullanmasına, nefes hâkimiyetine ve eşsiz legatosuna dayanır. Olağanüstü geniş repertuvarı sayesinde makamları çok iyi tanıyan Sayın' ın taksimlerinde, Cemil Bey in kemençe taksimlerinin etkisi belirgindir. Aynı zamanda günümüzün usta ebrucularındandır.
Sponsorlu Bağlantılar

Kaynak: Büyük Larousse


Benzer Konular

19 Haziran 2008 / Misafir Edebiyat tr
21 Şubat 2010 / _KleopatrA_ Edebiyat tr
10 Ekim 2011 / Jumong Bilim tr
3 Mart 2016 / Baturalp Edebiyat ww
14 Temmuz 2015 / Safi Müzik ww