Arama

Gülben Ergen - Sayfa 8

Anket Gülben Ergen'i Seviyor musunuz?

Evet
 
39 Oy
60.00%
Hayır
 
6 Oy
9.23%
Beni ilgilendirmiyor
 
20 Oy
30.77%
Güncelleme: 1 Şubat 2017 Gösterim: 1.006.908 Cevap: 272
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
2 Nisan 2009       Mesaj #71
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
Gülben Ergen Boğaziçi Üniversitesi İle Buluştu...

Sponsorlu Bağlantılar
Hayatın sahnesinde alkışları hak etmek için terliyorum’

Rexona’nın marka yüzü olan Gülben Ergen kampanyayla ilgili, “Amacımız ter kokusunun olumsuz etkileri konusunda Türkiye’de bir bilinç yaratmaktı. Kampanya sonucunda Türkiye’de insanların kişisel bakım ve temizliğine önem verdiğini görmek çok sevindirici. ‘Hayatın sahnesinde alkışları hak etmek için terleyeceksin’ sloganıyla başlayan Rexona reklam kampanyası benim de felsefe edindiğim bir duruşu sergiliyordu. Yaptığımız çalışmanın bir bilinçlendirme çalışmasına dönüşümünü görmekten ve sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.

Unilever Türkiye Ev ve Kişisel Bakım Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Zeynep Yalım Uzun, Gülben Ergen’le çalışma nedenlerini şöyle açıkladı: Rexona için bir marka elçisi ihtiyacı duyduğumuzda ürünümüzle yan yana durabilecek, toplum tarafından sevilen bir isim aradık. Bu noktada da Gülben Ergen’in marka elçimiz olmasını istedik. Gülben Ergen de toplumda rol model olan, üstelik, reklamlarımızda kullandığımız “Hayatın sahnesinde alkışları hak etmek için terleyeceksin” sloganıyla da özdeşleşen bir sanatçı.” dedi.



Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:59
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
3 Nisan 2009       Mesaj #72
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
İkizlerden biri kız...

Sponsorlu Bağlantılar
Gülben Ergen nihayet kız çocuguna kavuşuyor.Müjdeli haber son kontrolde geldi;ikizlerinden birinin erkek,diğerinin de kız olduğu kesinleşti.

Gülben'in istediği oldu!


Sürpriz bir şekilde hamile olduğunu öğrenen ünlü sanatçı Gülben Ergen, doktor kontrolünde ikinci bir sürprizle karşılaşmış, ikizi olacağını öğrenmişti. Üç yaşındaki oğulları Atlas'ın ardından beş kişilik bir aile olmaya hazırlanan Gülben Ergen-Mustafa Erdoğan çiftinin ikizlerinden birinin erkek olduğu kesinleşmişti. Ergen'in, nazlanıp cinsiyetini göstermeyen diğer bebeğinin kız olması için gece-gündüz dua ettiğini duyuyordum; Allah gönlüne göre vermiş. Önceki gün kontrole giden Ergen'e doktoru müjdeli haberi vermiş; Ergen'in bir de kızı olacak. Müjdeli haberi alınca, Erdoğan çiftinin mutluluktan havalara uçtuğunu duydum. Eee, kızlar nazlı olur diye boşuna söylememişler!!!

Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:59
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
4 Nisan 2009       Mesaj #73
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
Albümde bilgisayar katkısı ticari kaygı, tanıtım yok!

3 aylık hamile olan ve yeni albümü 'İçimdeki Sesler'i bugün piyasaya çıkaran Gülben Ergen yaşadığı heyecanı Instyle dergisine anlattı: Kendimi çok daha özgür hissettiğim, sesimi öne çıkardığım, sakin bir albüm oldu. 'Yaza damgamızı vururuz, bomba gibi geliyoruz' demeye gerek yok. Çünkü bu albümün tanıtıma ihtiyacı hiç yok! ..

Ünlü şarkıcı Gülben Ergen bir yıllık aradan sonra yeni albümü 'İçimdeki Sesler'i bugün piyasaya çıkarıyor. Ergen, Bülent Ortaçgil ve Mazhar Alanson gibi duayen isimlerin şarkılarının da yer aldığı albümünü 8 Nisan'da BKM'de vereceği bir konserle tanıtacak. Üç aylık hamile olan ve ikiz bebek bekleyen güzel sanatçı son albümünü ve yaşadığı çifte heyecanı Instyle dergisine anlattı...

SESİM DAHA ÖN PLANDA

Son albümümde bilgisayar katkısı yok, ticari kaygı yok! 'Bu yaza damgamızı vururuz, bomba gibi geliyoruz' lafları hiç yok! Kendimi en özgür, en küçük hissettiğim albümdür. Şarkıların arasına öyle bir karıştım ki, sesim söz oldu. Ben küçülmek istedikçe, tüm enstrümanlar canlı çalınınca, çok daha akustik oldu. Sesim daha ön plana çıktı.

SEN MÜZİĞİ SEVDİN

Hatta albüm kayıtları sırasında, bir şarkısını seslendirdiğim Mazhar Alanson'a, "Benim yorumum nasıl oldu da, bu denli güçlendi?" diye sorduğumda şöyle dedi: "Sen müziği sevdin. Sadece müziği..." Şarkıların sakinliği albümün tanıtımında da devam edecek. Bu şarkıların kesinlikle öyle büyük bir tanıtıma ihtiyacı yok!

ORTAÇGİL'İ ARADI

Bülent Ortaçgil ve Mazhar Alanson şarkılarına her zaman hayranlık duyar ve dinlerdim. Ama onların şarkılarına albüm repertuvarımda yer vermek isteyeceğim aklıma gelmezdi. Konseptin sükunetini, sözlerin önemini fark edince Bülent Ortaçgil'i aradım.

'BU SU HİÇ DURMAZ'I İSTEDİM

Kendimi tanıtıp buluşmak istediğimi söylediğimde hem şaşkın hem misafirperver tonla, "Buyurun" dedi ve kendimi Kanlıca'daki evinde buldum. Bu albümde bir şarkısını okumak istediğimi söyledim ve uzun bir sohbete daldık. Beni o kadar dikkatli dinledi ki... Birkaç şarkısını dinledik birlikte. 'Bu Su Hiç Durmaz'ı istedim. "Hayırlı olsun" dedi.

YANINDA ÖĞRENCİ GİBİYDİM

Birkaç hafta sonra şarkısını dinlemesi için kendisini stüdyomda misafir ettim. Şarkısını dinlerken kendimi küçük bir öğrenci gibi hissettim. Şarkı bitene kadar benimle hiç konuşmadı. Sonrasında da dedi ki; "Çok içime sindi." Ortaçgil öyle bir yorum yapınca resmen yüzümde Japon çizgi filmlerindeki kız çocuklarına benzeyen bir gülümseme belirdi.

BOŞANMAMIZI BEKLİYORLAR
Boşanmak bu mesleği yapan arkadaşlarımda kaçınılmaz son gibi gözüküyor. Adettendir; 'Yakındır boşanmaları' diye başlıyorlar deneme atışlarına... Biz de fazla el ele görünmeyi tercih etmediğimizden "Bak ortalarda da yoklar, demek doğru" diye devam ediyorlar. Ta ki, avukatımızdan kendilerine ağır bir tekzip gidene dek...

İKİZ DEDİĞİNDE İNANAMADIM

İkinci bebek istiyorduk ama Atlas'ın üç yaşına gelmesini bekliyorduk. Öğrenince şaşırmakla şükretmek birbirine karıştı. Genelde mızmız, ağrılı, sızılı bir tip olmadığımdan hamileliğimde de zorluk yaşamıyorum. Doktor, ultrasondan bakıp "İkiz" dediğinde hissettiklerimi anlatamam. Bunun lütuf olduğunu, seçilmiş bir kul olduğumu düşünüyorum.



Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 00:59
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
6 Nisan 2009       Mesaj #74
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
Ne Gülben Ergen'i, ben Atlas'ın annesiyim

Doğal, samimi, kendi gibi. Ama akıllı. Ne söylediğini, ne yaptığını ve ne istediğini biliyor. Uçuşmuyor hayatta. Hedefleri var. O yüzden bu piyasadaki bir sürü insanı 8’e katlar. Belli ki önce meşhur bir şarkıcı olmak istemiş, oldu. Ama bununla yetinmemiş, sadece başarı ve şöhret kesmemiş, büyük bir aileye de sahip olmak istemiş. Oluyor. Ama Allah için eş olmanın, anne olmanın da hakkını veriyor.

Yeniden hamilesin. Tebrikler. Bilerek isteyerek mi, yoksa kaza mı?

-Deli misin? Çok çok isteyerek hem de. Büyük bir aileden güzel ne var? Birkaç yıl önce tek kişiydim, düşünsene şimdi Ağustos’ta 5 kişilik bir aile olacağız. Ben ileride kafasını duvarlara vuran "star"lardan olmak istemiyordum, "Keşke çocuk yapsaydım" ya da "ikinciyi de doğursaydım" diye pişmanlık duyan, bugün kedi köpekleriyle yaşayan. Çünkü bunun telafisi yok. Benim de Oscar’a yürüyecek halim yok. Dolayısıyla, Atlas’tan sonra korunmadım...

Pek ikiz bekliyor muydun?

-O gerçekten sürpriz oldu işte. Herkes "Labarotuvar mı?" diye soruyor. İkizlere doğal yoldan hamile kaldığıma inanmıyorlar. Ama öyle. Ben de herkes kadar şaşkınım. Çünkü soyumuzda, sopumuzda ikiz yok.

Şu hikayeyi bir baştan anlatsana...


-Klasik gecikme, evde prediktörle baktım, pozitif çıktı. Mustafa’yla bir gece hastaneye gittik, gizli gizli, parmak uçlarımızda, arka kapıdan girdik. Doktor muayene etti, "Evet" dedi, "Gebesiniz."

İlk tepki?

-Mahcubiyet! Saçma gelebilir ama ilk anda kendimi Atlas’a karşı suçlu hissettim. Ne diyeceğim Atlas’a, nasıl diyeceğim? Sanki ondan izin almam gerekiyormuş gibi. Bu arada öğrendim ama yerimde duramıyorum. Bir şey hissediyordum ama tanımlayamıyorum. Sanki bir kere daha gitmem lazım, sanki doktor bilmem gereken bir şey daha söyleyecek. Hızımı alamadım 10 gün sonra tekrar gittim. Doktorum Süreyya Menteş baktı ve "Sürpriiiiiz!" dedi. "Ne sürprizi?" dedim, kalbim ağzımda. "İki tane" dedi. Hálá algılayamıyorum. "İkiz, ikiz!" dedi. Kulaklarıma inanamadım. O şaşkınlığımı, hayretimi, şükür ve minnet duygumu nasıl anlatsam sana? Nasıl olur, nasıl oldu? "Mucize bu!" derken hüngür hüngür ağlamaya başladım. Mustafa da yurt dışında. Hemen aradım. Ağlıyorum ya panik oldu, "Ne oldu lütfen söyle?" diyor, elimle telefonu kapata kapata, "Şşşşşş doktordayım, ikiz ikiz!" diyorum, "Alo? Ne dedin?" diyor, "Beni duyuyor musun Mustafa, ikiiiiiz!" diyorum. Önce bir sessizlik oldu, sonra gülmeye başladı. Mustafa hep gülüyor. Gülmekten konuşamıyor. O gün ne zaman konuşsak, gülüyordu. Koşmuş takla filan atmış, öyle dedi.

Sen?

-Ben eve geldim ve kendimi orman yollarına vurdum. Bir gören olsa, "Bu kadın çıldırmış!" derdi, konuşa konuşa, ağlaya ağlaya, bir başıma 1 saat yürüdüm o yollarda.

Korku?

-Yok canım ne korkusu? Korksam gelirler miydi, anne diye beni seçerler miydi?

Sonra ne yaptın?

-Feriha Dildar’ın kapısını çaldım. Çünkü bunu Atlas’a nasıl söyleyeceğim kafamı meşgul ediyordu. Bana tüyolar verdi, yol yordam gösterdi. Oğlumun ayak parmaklarına bayılıyorum. Şöyle bir oyun icat ettim, ayaklarını öpüyorum, "Baş parmak baba, yanında anne, sonra Atlaaaas" diyorum ve geri kalan iki parmağı gösteriyorum. "Bunlar kim?" Atlas, "Bebi bebi..." diyor. Yavaş yavaş onu doğacak kardeşlerine alıştırıyorum. Sonra "Atlas’ın evi neresiydi?" diyorum, karnımı gösteriyor, "Evet Atlas orada büyüdü, buraya yanımıza geldi", sonra karnımı tutuyorum, "Burada iki kardeş var, onlar da geliyor. Bak bakalım ne yapıyorlar" diyorum, karnımı dinliyor, "E eeeeee yapıyorlar" diyor.

Evdekilerin ruh hali ne oldu?

-Mustafa rahat, ben pırpırım. İki tane nasıl olur bilmiyorum ki, bana öğrenecek yine çok şey çıktı. Ben normal doğumla ilgili çok büyük konuştum, insanlara "Olağanüstü bir şey, mutlaka normal doğurun" dedim. Sen misin öyle konuşan, al işte, şimdi doktorum normal doğumun zor bir ihtimal olduğunu söylüyor, ikizleri taşımanın son güçlüklerinden bahsediyor. Bilmiyorum ki ne olacak, zaman gösterecek. Atlas’ta çok aktiftim ben, bu sefer ciddi olarak dinlenmem gerekiyor. Biri bana "Dinlen ve ayaklarını uzat" derse, ben kendimi kötü hissediyorum, bunalıyorum, depresyona giriyorum. Bakalım bu sefer ne olacak...

İkizlere hamileyken insanın algısı nasıl değişiyor?


-Fizyolojik etkilerinden söz edebilirim: Benim kalbim artı iki kalp daha, "güp- güp- güp" ediyor. Benimkilere ek olarak, 4 el, 4 ayak daha içimde oynuyor, içimde iki minik beden takla atıyor. E çok hoş ve tuhaf bir his. Her şeyi iki görüyorum, ikili pusetler, ikili yataklar. Hayatıma ikiz dadıları, ikiz odaları gibi şeyler girdi. Bu arada "ikizler" demeyeceğim! "Çocuklar" diyeceğim, kesinlikle aynı giydirmeyeceğim, çünkü tamamen iki farklı insan onlar, çift yumurta ikizi, tek yumurta da olsa fark etmezdi ama bambaşka kişilikler, onların bu kişiliklerini ispat etmelerine izin vermek lazım. 20 ay aynı odada kalacaklar, sonra odaları ayrılacak. Önce Atlas’ın odasını alacaktık, odası geniş çünkü, sonra "Yok ayıp olur!" dedik. Resmen korkuyoruz ondan.

Nasıl bir çocuk Atlas?

-Esnaf sıcaklığı olan bir çocuk! Manavla, kasapla, bütün Bahçeköy esnafıyla arası süper. "Abi, abi, düt, düüüt" diye gidiyor onların yanına. Yanımızda inşaat mı var, biz lahmacun mu yiyoruz, oradaki işçilere de söylüyoruz, ya da yaptığımız kekten ikram ediyoruz, Atlas götürüyor, işçilerle bayıla bayıla arkadaşlık ediyor. Çok sıcak, çok sosyal bir çocuk. Kardeşlerini de sıcak karşılayacağını düşünüyorum.

Dadı aramaya başladın mı şimdiden?

-Elbette. Geç bile kaldım. Dadı dizisi resmen kaderim oldu. Şu anda dadı profesörü olabilecek bilgiye sahibiyim. İkiz dadısı çok farklı bir şey. Dayanıklı olacak. İkiz tecrübesi olacak. Yaşam enerjisi yüksek olacak. Bir sürü insanla görüştüm, 7-8 aday daha göreceğim. Ben titiz bir anneyim ama pimpirikli değilim. Hapşırsın, aksırsın, düşsün, yerlerde otursun, çimlere, kaydırağa binsin, sümüğü de aksın ama mesela sağlıklı beslensin, yedikleri benim için önemli. Atlas’ın ilk üç ayında, şimdi adını vermek istemiyorum, bir doktor "Şaşal suyuyla yıkayın çocuğunuzu" dedi. "Nasıl yani?" dedim. Deli mi ne? Bundan daha abuk sabuk bir şey duymadım. Tabii ki bir kulağımdan girdi, diğerinden çıktı. Bir daha gitmedim ona.

Kafayı biraz annelik yemiş annelerdensiniz...

-Evet öyle, bundan da gurur duyuyorum. Ben bir buçuk yılımı ful Atlas’a verdim. Bir insanın çocuğuyla ilişkisi iyi değilse, hayatta hiçbir ilişkisinin iyi gideceğine inanmıyorum. Bir adam çocuğunu sırtına alıp "Aaaa iiii" diye anırmıyorsa, onun için eşek olup evin içinde dolaşmıyorsa, benim için adam değil. Çocuklarıyla çok az vakit geçiren anne- babalar için üzülüyorum. Ben eve geç gitmişsem o gün Atlas’la az ilgilenebilmişsem, ertesi gün 7’de onunla ilgilenmeye, oynamaya başlıyorum. Zaten göz temasından anlıyorsun. Çocuğun gözüne bak, aranızdaki ilişki iyi mi kötü mü anlarsın, çocuk gözleriyle sana her şeyi anlatıyor. Ben yeter ki çocuğumla iyi olayım, hayattaki diğer bütün sorunları çözerim gibi geliyor...

Ben Angelina Jolie’nin karizmasını yakalarım ama Mustafa’yı bilemem!

Türkiye’de Sinan Çetin-Rebeka Çetin çiftini beğeniyorum, bir sürü çocukları var, bir arada çok hoş görünüyorlar. Angelina Jolie ve Brad Pitt’i de beğeniyorum. Ben Angelina Jolie’nin karizmasını yakalarım ama Mustafa’yı bilemem!

MUSTAFA BANA DÜŞKÜNDÜR AMA HİSSETTİRMEZ

Mustafa’nın hangi özelliği şahanedir?

-Mustafa insandır, adamdır, gözü dolabilendir, yüreklidir, zordur ama çok başkadır.

Sana ne kadar düşkün, düşkün mü?

-Sever beni bilirim. Ama düşkün olduğunu bilmem, hissetmedim bu duyguyu onda. Duygularını pek göstermez, düşkünse de hissettirmez.

O bizden daha farklı bir Gülben mi tanıyor?

-Bunu bence Mustafa’ya sormalısın, doğrusu beni ondan dinlemektir. Bir gün sor.

YARIM AKILLI OLDUM

Fiziksel endişeler yaşamıyor musun? "File döneceğim" demiyor musun?

-Kadınım, diyeceğim tabii. Ama ne önemi var aslında. Fil de olurum ceylan da. Ben işin benle ilgili kısmını hallederim, evlatlarım iyi ve sağlıklı olsunlar yeter. Atlas gibi gözümün içine gülecekleri günü bekliyorum. Ben yarım akıllı oldum. Öyle fazla basmıyor kafam artık her şeye. Hemen ağlayıveriyorum. Böyle zor sorular sorma bana!

Hamileliklerinde sarıyor musun adama, kıskançlık yapıyor musun?

-Sarmamı gerektirecek bir kurt düşürmedi ki içime. Durduk yere de kıskançlık falan yapmam. Yaptırmaz da Mustafa zaten.

Hele şimdi yazın Antalya’da olacak, sen burada evde...

-Ama doktorumun kesin talimatı var, 15 mayıs sonrası uçağa binmek yok, seyahat etmek yok, gidemem ki yanına...

İkide bir "N’apıyorsun?" diye mesaj mı atacaksın?

-Yok canım, işini yapıyor adam. Antalya sıcağında 150 kişiyle baş edecek. Bir de pardon ama hamile olan benim, o bana mesaj atsın. Merak etme tüketemeyeceğim Mustafa’yı. Ben hamileliğimi mutlu yaşamak istiyorum. Zaten çok işim var, dadılar, odalar, hastane, doğum, normal, sezaryen, epidural...

ARAMIZDAKİ ÖZEL ŞEYLERİ SANA SÖYLEMEMEM İÇİN BENİ UYARDI

İkinizin en romantik anı?


-Böyle şeyleri anlatmamı istemiyor. Pardon.

Birlikte yapmaktan en hoşlandığınız şey?

-Akşamları evde, Atlas uyumuşken, o günün kalıntılarını birlikte eritmek, yeni fikirleri, heyecanları, çizimleri, sahneleri, şarkıları gündemi her ne ise paylaşmak... Benim çok hoşuma gidiyor.

Atlas’la nasıl bir ilişkisi var Mustafa’nın? Baba olarak mesafeli mi?

-Hayır asla değil. Çok sıcak, çok komik, çok sevecen bir baba. Birlikte saatlerce vakit geçiriyorlar. Ben Mustafa’yı ilk tanıdığım gün baba olmayı yakıştırmıştım ona, yanılmamışım.

Atlas gece sizin yatağınıza geliyor mu?

-Geliyor.

Diğer iki tane de gelirse, sen ne yapmayı düşünüyorsun?

-Ya sen gerçekten manyaksın!

Dedikodular çıkınca, mutlu olduğunuzu göstermek adına el ele balıkçıya gitmek, komik gelmiyor mu?

-Gelmez mi? Ama n’apabiliriz? Bir haber çıkıyor, etkisi aylarca sürüyor. Avukatlardan uyarılar gidiyor, saçma sapan şeylerle uğraşıyoruz. Eşe, dosta, arkadaşa, akrabaya ve her arayana izah etmek zorunda kalıyoruz, "Yok öyle bir şey!" diyoruz. Artık gırgır konusu olmaya başlayınca, "Kalk balıkçıya gidelim"le eğleniyoruz! Tabii ki komik. Ama yan yana fotoğraf verince, iyi anlaşan çift oluyoruz.

3 erkek annesi olmak havalı diyorsun ya, ne kadar havalı?

-Çok. Ama biliyor musun Atlas’ın annesi olmak bir ömre bedel...


Bunların hepsi mi sana aşık olacak?


-Benim onlara olacağım kesin. Sanırım karşılıksız olmaz bu aşk. 4 erkeğin prensesi olacağım.

Oğullarının sevgililerine problem çıkaran, çekilmez kadınlardan olmayacaksın değil mi?

-Yok yok olmayacağım. Padişah gibi de yetiştirmem, sen merak etme. Aynı zamanda onların arkadaşı olacağım. Sevgili trafiklerine dahil olacağım. Ama mesela bilmiş bir kız oğlumu üzer, çocuğumu uyutmaz, melankolik şarkılar falan dinlemesine sebep olursa, kızı ararım gibime geliyor.

"Hamile olmak güzel de Mustafa’yı uzaklaştırıyor benden" diye düşündüğün oluyor mu? Yoksa tam tersine hamilelik sizi yakınlaştırıyor mu?

-İkisini de yaşıyorum bu duyguların. Çok sağlam bir ilişkimiz var. Bunu fazla dile getirmeden yaşıyoruz ama ikimiz de biliyoruz.

En hoşuna giden iltifatı...

-Bunu söylersem Mustafa kızar, aramızdaki özel şeyleri söylememeliymişim, öyle dedi seninle röportaj yapacağımı söylediğimde.

En tahammül edilmez özelliği?

-Uyandığında çok sevimli olmuyor, itiraf etmem gerekiyor...

ALBÜMÜM YARIN ÇIKIYOR

Yarın son albümüm "Uzun Yol Şarkıları" piyasada. Sade, sakin, kendi halinde bir şey. Sükunetle hazırladım bu albümü. Hamile olduğumu bilmiyordum. Ama hep müzikte küçülme duygusu vardı içimde. Atlas’ın kulağına söylüyormuşum gibi söyleyeyim. Tabii bu kadar küçülünce her şeyin önemi artıyor. Ortaçgil’den, Alanson’dan şarkı aldım. Ben Mazhar fanatiğiyim. Bugüne kadar daha ticariydim, albümlerim, fotoğraflarım, sahne tuvaletlerim, şarkılarım, konserlerim, hatta küpelerim. Maydanoz’da çıkayım, uçayım, 32 dansçı olsun. Oysa çarşamba günkü konserim çok farklı, 8 kişiden oluşan bir orkestra ve ben, o kadar. Mazhar’ın, Bülent Ortaçgil’in ve kendimin şarkılarını söylüyorum. Arada Mazhar düet yapıyor benimle. İnanır mısın, şimdiden bütün biletler tükendi...

MAZHAR’LA DÜET YAPACAĞIM

Mazhar’dan bana verdiği şarkıya düet yapmayı istedim. Acayip diller döktüm, kabul etmedi. Bugün aradı, "Hayallerini yıktıysam affet, konserine geleceğim el ele düet yaparız" dedi. Çarşamba Mazhar da benimle sahnede olacak.

KARNIMDAKİ BEBEKLERE BAKIYORUM SANKİ BABAM VE ABİM GERİ GELİYOR GİBİ HİSSEDİYORUM

Gelelim cinsiyete?


-Benim içimden bir kız, bir erkek geçiyordu. Herkes de öyle tahmin ediyordu. Gazetelerde de öyle yazıldı çizildi. Ama Mustafa’nın tahmini doğru çıktı: İkisi de erkek!

Ne hissettin iki erkek olduğunu öğrenince...


-Valla çok yakıştırdım kendime. Nedense, erkek çocuk annesi olmayı çok havalı buluyorum. Hemen kayınvalidemi aradım, onun da üç oğlu var, heyecan içinde "Taç gitti..." dedim, çok güldü. Kayınvalidemle kayınpederim nasıl sevindi anlatamam, annem de mutluluktan çıldırdı. Düşünsene, her yer araba olacak, acayip bir enerji evin içinde. Biz kadınların hayatında, erkeklerin sorununu halletmek diye bir şey var. Hep bir eksik vardır ve hep o eksiği tamamlamaya çalışırız. Ben mesela hem babamı hem abimi kaybettim, hayatımın iki baskın karakteri. İki erkek gitti, iki erkek geliyor ya, sanki onlar geri geliyor gibi hissediyorum.

Mustafa ne kadar gururlu?

-Çooook. Havasından geçilmiyor. Kızı olsa da delirecekti ama üç erkek babası olma fikri çok hoşuna gidiyor.

Hálá ikide bir aldatma haberleri çıkıyor...

-Evet ama yapabileceğimiz bir şey yok. Bu işin raconu bu. Mutlu bir çiftsen, ya "ayrılıyorlar" ya da "ihanet" haberi yapacaklar. Öteki türlü, hep mutlu hep mutlu, çok sıkıcı. Ama "Aldatıyor haberi" de artık demode. Hem gerçekten aldatıyor olsa bir yerlerden çıkmaz mı? Zaten Mustafa yapmaz yapsada beceremez, eline yüzüne bulaştırır diye düşünüyorum. Bizim evliliğimiz gerçek bir evlilik. Bu haberler çıktıkça yalandan balıkçıya gidiyoruz.

Peki arıyor musunuz gazetecileri "Biz Kıyı’ya gidiyoruz" diye.

-Yok hayır. Kıyı’ya gidince geliyorlar zaten. Bilindik üç beş yer var. Ama biz öyle yaşamıyoruz gözüke gözüke, Mustafa sevmiyor, kamera görünce mutsuz oluyor. Kameraların hiç uğramadığı bir sürü yer var, biz oralara gidiyoruz. Ve çok eğleniyoruz. Ben hep söylüyorum, biz Mustafa ile anlaşamayan ve bu yüzden evliliğini götüren bir çiftiz. Zevklerimiz ayrı, soframız ayrı, oylarımız bile ayrı...

BEN ÖDÜLLENDİRİLDİM

Ne zaman bir şeyi çok kontrol etmeye çalıştımsa yukarıdan şu mesaj geldi. "Dur ya, sakin ol, bize güven, iyi olacak." Ve kendimi bıraktım, gerçekten iyi de oldu. Bu hamileliğim de öyle. Temelinde niyetin iyiyse, birinin bacağını kaydırmadan, efendi efendi, kendi çıtanla ise yarışın, ödüllendiriliyorsun. Ben de ödüllendirildim.

MUSTAFA HEKTOR, PARİS GİBİ İSİMLER DÜŞÜNÜYOR

İsim düşünmeye başladınız mı?


- Atlas, karizma bir isim. Bence yani. Mustafa buldu. Bakalım bu iki bebeye ne bulacak? Ben Ömer, Ali, Cem gibi basit isimler taraftarıyım. O Hektor, Paris gibi mitolojik isimler telaffuz ediyor. Daha bulmuş değiliz. Kız olsa hazırdı: Asya. Ama Mustafa bulur, onun zevkine güveniyorum.

Atlas’ın meşhur göbek bağı ne oldu?

-Buzdolabında duruyor. Yok efendim Anıtkabir’e gömmüşüz, Oxford’a, Harvard’a götürmüşüz. Hepsi palavra. Ne yapacağımızı bilemedik, paşa paşa buzdolabında duruyor. Yeni gelenlerinkiyle evimizin bahçesine gömeriz herhalde.
Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 01:00
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
10 Nisan 2009       Mesaj #75
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
İkiz annesi olmaya hazırlanan Gülben Ergen, yeni albümü 'Uzun Yol Şarkıları'nın ilk konserini önceki gece BKM'de verdi. 4.5 aylık hamile olan Ergen, ikizleriyle birlikte ilk kez sahneye çıktı! Şarkılarını seslendirirken bol bol göbeğini okşayarak, ikizlerini seven ünlü şarkıcının heyecanlı olduğu gözlendi. Ergen'in büyüyen karnı ikinci bölümde giydiği kostümle iyice ortaya çıktı.

SEKİ İÇİN ALKIŞ İSTEDİ
Sahnede hayli hareketli olan Gülben Ergen, yakın arkadaşı Deniz Seki'nin şarkılarını da seslendirdiği konserde dinleyicilerinden Seki için alkış istemeyi de ihmal etmedi. Hıncal Uluç, Canan Yaka, Zeynep Casalini ve BKM Mutfak oyuncularının da bulunduğu müzikseverler, her şarkıdan sonra Ergen'i dakikalarca alkışladı. 'Çok Güzel Hareketler Bunlar' oyuncularından Esen Yenenler programda Yılmaz Erdoğan'ın yaptığı gibi "Çok güzel şarkılar bunlar" diye alkış topladı.


Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 01:00
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
11 Nisan 2009       Mesaj #76
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
AKUSTİK GÜLBEN

Sahnesi tarçın kokulu mumlar ve tütsülerle süslenen Ergen’in akustik konserine ilgi büyük oldu.

Ergen, bu değişimin nedenini “Bu günlerde kendimi çok iyi hissediyorum. Küçülmek istedim ve içimden gelen müziği yaptım. O yüzden de çok huzurlu ve mutluyum” sözleriyle açıkladı.
Gülben Ergen, “Uzun Yol şarkıları” albümünün ilk konserini yeni orkestrası eşliğinde BKM’de verdi.

Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 01:00 Sebep: sayfa düzeni
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
17 Nisan 2009       Mesaj #77
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
İKİZLER ÇOK İYİ


Gülben Ergen, ikizlerinden birinde kalp hastalığı olduğu yönünde çıkan haberleri yalanladı. Bebeklerinin sağlık durumunun çok iyi olduğunu söyleyen Ergen " Hamileliğimin 4,5 ayını geride bıraktığım şu günlerde, sağlık durumumla ilgili olarak tamamen gerçek dışı haberler yayınlanmaktadır. Onayım alınmadan yapılan bu haberler, bizi ve yakınlarımızı derinden üzmektedir. İşimde ve özel hayatımda, en güzel günlerinden birini yaşadığım şu dönem, sağlığımla ilgili yapılan haberlerde anlayış ve hassasiyet göstermenizi rica ederim" dedi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 5 Ağustos 2013 08:36 Sebep: kırık link
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
21 Nisan 2009       Mesaj #78
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye

Şu sıralar, ikinci hamileliğinin keyfini yaşayan Gülben Ergen’in 15 yaşında katıldığı bir dönemin efsane yarışması "Evet-Hayır"da Erkan Yolaç’ın karşısındaki hali sempati uyandırdı. Show TV'de Alişan ile Çağla Şikel'in sunduğu "Herşey Dahil" programına konuk olan Erkan Yolaç, 22 yıl önce henüz 15 yaşında olan Gülben Ergen'in yarışma görüntülerini ortaya çıkarmasıyla sanatçının o zaman da da ne kadar sempatik bir çocuk olduğu anlaşıdı… O dönem ortaokul öğrencisi olan sanatçı, tüm dikkatine rağmen kısa sürede 'evet' diyerek yarışmayı kaybetmiş. Görüntülerin yayınlanmasından sonra canlı yayına bağlanan Ergen, "TRT'ye çıkacağımız için çok heyacanlıydım. Geceden saçlarımı dalgalı yapabilmek için çok uğraştım. Şimdi o halime bakınca çok şaşırıyorum. Özellikle o kurdeleyi kim takmış bilmiyorum. Erkan Yolaç bana çok uğurlu geldi. Ondan sonra şansım hep açık oldu'" dedi.
Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 01:00
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
25 Nisan 2009       Mesaj #79
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
Gülben Ergen 25 Nisan 2009 Yazısı


Son zamanlarda fazla okuyamıyorum, fazlaca dinliyorum. Şarkılarda birer ufak kitapcık bana göre, ama bana göre, çünkü içine girince bir şarkının dört dakikaya nasıl da bir hikayeyi sığdırdığını, neler anlattığını… Bir de yorumlayanın sesi ve yüreğinin gücüyle birleşince dinleyene verdiği hazzı alınca bambaşka oluyor.

Neyse, okumayı özlemişim. Okuduğumdan öğrenmeyi, hazmetmeyi, dönüp bir daha okuyup, kendimce sorgulayıp, duraksayıp düşünmeyi özlemişim.

Kaldı ki, okurken ben de bu duyguları harekete geçirmiyorsa o kitap bana ait değildir cinsinden oluyor. Kişisel gelişim kitapları, roman, biyografi her ne ise okuduğum.

Siyah Süt ile ilk kez okuduğum bir yazardır Elif Şafak. Ben bu kadar şen şakrak bir lohusalık dönemi geçirirken, dur bakalım neler hissetmiş bu kadın da, bu kadar bahsedilir ve okunur olmuş bu kitap diye meraktan aldığım bir kitaptır.

Çok sevdim, okurken kendi iç sesimden tamamen olmasa da çok şey paylaştım, bakış açısına, algı farklılıklarına bir hayli şaşırdım ve Siyah Süt'ü sevdiğim kitaplar rafıma kaldırdım. Bazı kadınlar vardır ki ben çizgilerini, söylemlerini, duruşlarını ve ürettiklerini ister istemez göz ucuyla takip ederim. Elif Şafak da bu kitaptan sonra bilinçaltımda yer etmiş olacak ki, nedense ikinci hamileliğini duyduğumda pek bir mutlu oldum ve şimdilerde yani ikinci bebeğini dünyaya getirdikten sonra ne yazacağını merakla bekler oldum..

Bahsettiğim okuma isteğim zaten tavan yapmışken, üzerinde sap sade bir yaprak, al beni diye bağıran pespembe bir kapakla bir kitap her yerde sözü edilen… Hele ismi beni daha da heyecanlandıran AŞK..

Elim karnımda, içimde büyüyen iki bebeğimin tüm ruhumu sardığı günlerdeyim. Hayatımda hep istediğim ama bir türlü doğru zamanı bulamadığım bir albüm yapıp, sırf kalbimin sesiyle okuduğum şarkılardan oluşan albümümü dinleyiciye teslim edip, sonunda 'dinlenme' dönemime gelmişim. Aklım o adına hayran olduğum, pembe kitapta ve o ikinci kez anne olan güzel gözlü kadının acaba neler hissedip neler yazdığında. Ama aklımın diğer yarısı yaşamımdaki olağanüstü değişikliklerde.

Günlerden herhangi bir gün, hafta içi, amaçsız, araçsız, kaygısız bir gün. Oğlumu alıp anneme gidiyorum, mabet gibi anne evi. Bir tepsiyle önüme koyduğu kıymalı ıspanak, yoğurt, bol maydanozlu anne köftesi, çiçekli peçete bir de minik Paşabahçe vazosunda taze menekşeler... Öğlen yemeğimi hazırlamış annem ayağını uzat tembihiyle tepsi kucağımda... Bak Atlas, hep ben mi seni nazlayacağım, annem de beni nasıl da özenerek ağırlıyor edasında yayıla yayıla yemeğimi yerken, anneme en son gittiği filmleri, aldığı cd leri, izlediği dizileri, okuduğu kitapları soruyorum, her zaman ki gibi… İşimle ilgili bilgi almış oluyorum, annemim şahane yorumlarını da dinlemiş oluyorum. Bazen konu komşu, akrabanın da fikirleri eklenirse cabası.

Sıra kitaplara gelince annem demez mi: ‘Elif Şafak'ın son kitabını aldım ama daha başlamadım, bizim Gülten okuyormuş, öyle güzelmiş ki bitmesin diye azar azar okuyormuş o kadar güzelmiş’

Dedim, dedim de haftalardır alamadım şu kitabı, işte gün, işte mekan, işte ortam Msn Happy Annem şahane kadın, zevkli kadın… Kitabım orada, Atlas birazdan uyanacak ve Fenerbahçe Parkı’na gidecekler annemle. Orada kuşlara simit atacaklar, laleleri koklayacaklar, anneanne- torun 14.00-16.00 arası keyif yapacaklar. Ben annemin evinde yanlızımmmm! Evet planları değiştiriyorum onlara katılmıyorum. Annemin bu duruma ayrıca memnun olacağını biliyorum. Torunuyla yalnız daha mutlu olacaktır, zaten seyrek götürüyorum ona diye haklı sitemleri de var. Hazırlanıp çıkıyorlar, pek mutlular.

Pembe kitap elimde...

Sakin sakin okuyorum, ilk sayfalardan gidişat fena değil…İlerliyorum, kafamda başlıyor benim tilkiler dolanmaya… His! Bana birşeyler söyleyecek bu kitap. Pozisyon değiştiriyorum koltukta. Yetmiyor, sanki iştahım mı açılıyor ya da konfor mu yapmak istiyorum, ortamıma ambiyans mı katmak istiyorum anlamıyorum. Ama mutfağa gidip bitki çayı yapmak en az iki sayfamı alır, boşver! İçtim bile kitabın bana verdiği zevkle. Ayrıca almışsın bir zevk, daha ne üstelersin, çay, mum, tütsü, bir sus oku!.

Cep telefonum çalıyor, gereksiz açmayacağım!

‘İstediğini elde edince şükretmek kolaydır, sufi dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir’

Ayağıma kramp giriyor. Hep olur bu aylarda ya, nasıl bir indirip kaldırıyorsam, ayağımı ‘sus sen de oku’ der gibi kramp ta kaçıyor. İşte benim anladığım kitap. Anne- kadın Elif Şafak, teşekkürler hayatın sana yaşattıklarına, okuduklarına, an a sığdırdıklarına, uykusuzluklarına...

Sayfa 134.

‘Teslim ol, bırak hayat sana rağmen değil, senınle beraber aksın.''Düzenim bozulur,hayatımın altı üstüne gelir '' diye endişe etme.Nerden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını.’

Dörtbuçuk ayı beş gün geçmişim. Zaten kalbim ağzımın içinde atıyor, kulağım zonkluyor bir şeyler oluyor. Ben biliyordum bu kitap vazifeli, içime akıyor adeta.

Ding Dong! Annemler geldiiiii ! Atlas’ım elinde papatyalarla bana doğru koşuyor. Ellerimi ona doğru açarken, kitabı sinsice çantama atıyorum. Annem o edalı ses tonuyla:

‘Sıkılmadın mı evde üç saattir? Hava nasıl güzeldi, gelseydin ya bizimle. Parka tost yedik. Çay içtik’. Ah baharlar açmış, kuşlar ötüyormuş, nasıl da mutlularmış... Bende sessizlik… 135. sayfanın hasreti içindeyim Msn Happy Annemden beklenen soru: ‘Nasıl kitap? Beğendin mi?’

‘Annee, hani mesela başkasının elinden fil objesi almak uğurludur falan ya, ben de senin evinden kitap alınca tadı bir başka oluyor yaa. Bunu ben alsam da sen yarın yeni alıversen?’

‘Aaa, olur mu canım öyle şey? Burda bırak geldikçe okursun.Gülten de öyle yapıyormuş bitmesin diye’.
(anlıyo kitaba takıldığımı, aklı sıra daha sık gel diyor. Anlıyorum ama: )

Kararlı bir ses tonuyla: ‘Anne biz trafiğe kalmayalım, ancak gideriz. Atlas banyo falan yapar, gecikmeyelim. Kitap da bende kalsın’ Şap- şup, laf karıştırmacalar bir şeyler… Pembe kitap, oğlum ve ben arabadayız. Fecii karlı bir gün feciiiii.!

Hayaller kuruyorum köprüde. Eve varalım, noolur trafik olmasın, yemek, banyo, kremler, heidi masalı seansımız… En geç iki saat sonra yatağımdayım ve kitabım elimde.

İşte benim anladığım kitap. Bitti diye hüzünlendiğim, bu sefer de işaretlemek ve altını çizmek üzere başucumda beni ikinci kez bekleyen kitabım.

Anne- kadın Elif Şafak: ‘Teşekkürler hayatın sana yaşattıklarına, kaynaklarına, ilhamlarına, alt yapına, inançlarına, üslubuna, hayata sığdırdıklarına, tüm uykusuzluklarına…’

Gülben.

Son düzenleyen Safi; 22 Ocak 2016 01:00
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP VIP Üye
28 Nisan 2009       Mesaj #80
kutsal54 - avatarı
VIP VIP Üye
GÜNERİ CİVAOĞLU'NUN 'ŞEFFAF ODA' ADLI PROGRAMINA KATILAN GÜLBEN ERGEN, ŞU SIRA HANGİ KİTAPTAN ÇOK ETKİLENDİĞİNİ AÇIKLADI!

Piyasaya çıkardığı yeni albümü ‘Uzun Yol Şarkıları’nın tanıtım konserlerinden sonra bir süre evinde dinlenmeye çekilen ve kendine vakit ayıran Gülben Ergen bol bol müzik dinleyerek, kitap okuyor.

Bilgisayar başında duygularını kaleme alan sanatçı, lohusalık döneminde yazdığı ‘Siyah Süt’ adlı kitabıyla adından sıkça söz ettiren Elif Şafak’ın son kitabı ‘AŞK’tan çok etkilendi. Hissettiklerini, kitap ile ilgili duygu, düşünce ve yorumlarını resmi internet sitesinde hayranlarıyla paylaşan güzel sanatçı, önceki gün Güneri Civaoğlu’nun ‘Şeffaf Oda’ adlı programında yazar Elif Şafak ile birlikteydi.

Yazısını kitabın yazarı ile de paylaşan Ergen,’Herkesin okuması gerektiğine inandığım bir kitap’ dedi. Elif Şafak ''Anne Gülben Ergen okurken, çok duygulandım. Samimiyetiniz beni çok mutlu etti'' diyerek duygularını dile getirdi.

Program 3 Mayıs 2009 Pazar Günü Saat 12.45 de Kanal D 'de...
Son düzenleyen _Yağmur_; 5 Ağustos 2013 08:37 Sebep: sayfa düzeni

Benzer Konular

13 Aralık 2008 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Şubat 2010 / Misafir Edebiyat tr
17 Eylül 2013 / Jumong X-Sözlük
16 Şubat 2010 / Misafir Soru-Cevap