Arama

Parapsikoloji ile İlgili Haberler

Güncelleme: 11 Nisan 2010 Gösterim: 12.412 Cevap: 9
Pasakli_Prenses - avatarı
Pasakli_Prenses
Ziyaretçi
24 Ekim 2008       Mesaj #1
Pasakli_Prenses - avatarı
Ziyaretçi
ULUSLARARASI METAPSİŞİK ENSTİTÜSÜ KURULUYOR
Parapsikoloji ile İlgili Haberler

Sponsorlu Bağlantılar

Sanayici
Jean Meyer, 1919 yılında, Uluslar arası Metapsişik Enstitüsü’nü (Institute Metapsychique International) kurmuş, ilk Başkan, Dr. Charles Richet olmuştu. Daha sonraki yıllarda ise enstitü Başkanlığı’na Dr. Gustave Geley (1856-1924) ve Dr. Eugene Ostygetirildi.
Geley ile Richet, her türlü sahtekarlık ihtimalini ortadan kaldırarak ve yürüttükleri karmaşık deneyleri başarıyla uygulayarak, Polonyalı ünlü fizik süje M.Franek Kluski’yi (1874-1944) incelediler. Richet bu çalışmaların sonuçlarını “Metapsişik Kitabı” (Traite metapsychique) adlı dev yapıtında açıkladı ve materyalizasyon fenomenini bilimsel olarak kanıtlamış olduğunu belirtti.


Parapsikoloji ile İlgili Haberler


Gustave Geley ve Araştırmaları

Gustave Geley, “Şuurdışından Şuura” (De l’inconscient au conscient, Paris,1919), “Ektoplazma ve Duru görü” (L’Ectoplasmie et Clairvoyance) adlı eserlerinde, psi çalışmalarını ve görüşlerini ortaya koydu. Almanya’daki araştırmalarda Prof. Zollner (1834-1882) ile Baron Albert Von Schrenck-Notzingbaşta gelmekteydi.
1950’lerde ise Dr. Willy Garlof, Avrupa’nın en son büyük materyalizasyon süjesi olan Danimarkalı Einer Nielsen ile araştırmalar yürüttü ve bunları “Kopenhag’ın Fantomları” (Die Phantome Von Kopenhagen) adlı eserinde yayınladı.


Parapsikoloji ile İlgili Haberler

İtalya’da Palladino gibi olağanüstü süjeler ortaya çıkmış ve
Prof. Lombroso, Prof Morsellive Prof. Bozzano, psişik fenomenlerin ölüm ötesi yaşamın mevcudiyetini belirleyen gerçekler olduklarını beyan etmişlerdir.
Sovyet’lerde ise en önde gelen isim,
Alexander Aksakof (1832-1903) olmuştur. Polonya’da ise, ünlü psikolog Julian Ochorowicz, önce ipnotik olaylarla ilgilendi. 1882 yılında bu çalışmalarını bir araya getiren “Zihinsel Telkin” (La Suggestion Mentale) adlı deneysel eserini yayınladı.
Roma ve Varşova’da Eusapia Palladino’nun çalışmalarına katıldı. Bu sujenin meydana getirdiği uzaktan eşya hareketlerini (telekinezi) açıklamak için “Katı Işınlar” hipotezini ortaya koydu ve bazı aletlerle bu hipotezi gerçekleştirmeye çalıştı.
“Katı Işınlar”
hipotezi gerçek bir gözlem sonucunda ortaya çıktı. Bu psişik olayda, süjenin ellerinden ince iplik gibi çıkan ve engel karşısında “Sapma” gösteren süptil ışınların fırladığı tespit edildi. Bu hipotez, telekinezi olaylarının açıklanmasında, fiziksel yorumlama yönünden önemli bir katkıda bulundu. Julian Ochorowicz’in ve diğer bazı yetenekli süjelerle birlikte yaptıkları deneyler çok ünlüdür.
Ayrıca Psi ile ilgili konuları ciddi bir biçimde araştıran, inceleyen ve bu konuda pek çok eser veren ünlü ruhsal araştırmacılar Gabriele Delanne ve Leon Denis’i de unutmamak gerekir.



Pasakli_Prenses - avatarı
Pasakli_Prenses
Ziyaretçi
24 Ekim 2008       Mesaj #2
Pasakli_Prenses - avatarı
Ziyaretçi
ARAŞTIRMALAR SÜRÜYOR
S.P.R’nin kurucularından olan Sir Oliver Lodge, elektrik konusunda ve özellikle iyonlar hakkındaki teorileri ile ün kazanmış büyük bir İngiliz fizikçisiydi.
Sir Lodge, daha sonra İtalya’ya giderek F.W.H Myers ve Fransız fizyolog
Dr.Charles Richet (1850-1935) ile birlikte, ünlü ‘fizik medium’ Bn. Eusapia Palladino’yu (1854-1918) da incelemişti. Lodge’a göre, bilimsel ve psişik araştırmalar, insanlık olgusu hakkında bilgi edinmek üzere yürütülen araştırmaların birbirini tamamlayan parçalarıydı ve bunları ayırmak gerekirdi.
Sponsorlu Bağlantılar
Parapsikoloji ile İlgili HaberlerParapsikoloji ile İlgili HaberlerParapsikoloji ile İlgili Haberler
Eusapia Palladino ile yapılan telekinezik psi araştırmaları
Sir Oliver Lodge, fizik maddenin gerçekte ‘madde ötesi bir tamamlayıcı unsur’ tarafından biçimlendirildiğini, kontrol edildiğini ve düzenlendiğini öne süren ilk bilim adamlarından biriydi.
Paris Üniversitesi fizyoloji profesörü
Charles Richet, Sabatier, Manyetizm-İpnotizm konusunda uzun yıllar araştırmalar yapan Aiglun Kontu Albay de Rochas, Ruh Fotoğrafçılığı konusunda çeşitli buluşları ve araştırmaları olan Guillaume de Fontanay ve Darget, ünlü Dr. Gibier ve Butterev, 1888’de Donald Mac-Nab, 1891 Pelletiev, 1895’de Dr. Paul Joir, ünlü felsefe profesörü Emil Boirac Psi fenomenlerde hileleri ortaya çıkarmak için büyük uğraşlar veren Harry Price, ayrıca Dariex De Gramont, J.Maxwel tamamen bilimsel metotlarla Psi konularını her yönden incelediler ve araştırdılar.
Parapsikoloji ile İlgili HaberlerParapsikoloji ile İlgili Haberler Parapsikoloji ile İlgili Haberler
Charles Richet ve Psi araştırmaları Albay De Rochas
Eski bir asker olan Guillaume de Fontenay 1896 yıllarına doğru, Psi olaylarıyla ilgilendi.1898 yılında Eusapia Palladino ile yaptığı deneyleri, bir eser halinde yayınladı. Bu eserde levitasyon olaylarına ait oldukça ilginç resimler vardır.
Fotoğrafların daha iyi çekilebilmesi için
Baraduc, Darget ve Ochorowicz gibi ünlü araştırmacılar banyo sırasında yapılan yanlışları ve hileleri önlemek için çok yararlı çalışmalarda bulundular.
Parapsikoloji ile İlgili HaberlerParapsikoloji ile İlgili Haberler Parapsikoloji ile İlgili Haberler Parapsikoloji ile İlgili Haberler
Baraduc ve Darget’in resimleri Ochorowicz Gibier

Parapsikoloji ile İlgili Haberler

Ünlü felsefe profesörü
Emil Boirac (1851-1917) Psi olgusuyla uğraşmaya başlamadan önce akademi müfettişliği yaptı. Daha sonraları, Grenoble ve Dijon Akademilerine rektör oldu. Psikoloji, felsefe ve çocuk eğitimi hakkında değerli eserler verdi. Manyetizm, ipnotizma konularında da ciddi araştırmalar yaptı.
Bir İngiliz mühendisi olan
Harry Price (1881-1948) psi araştırmalarının ve deneylerinin ‘hileye uygun’ yönlerini inceledi ve bu hileleri ortaya çıkarmak için yararlı aletler üretti. Uzun yıllar süren araştırmaları sırasında ancak tek bir hilekar denekle karşılaştı. Ve tüm hilelerini ortaya çıkarttı.
1923 yılında Stella C. İle yaptığı bir seri deneyle; telekinezi ve ektoplazma fenomenlerinin gerçekliğini bilimsel verilerle ortaya koydu. 1925 yılında Londra’da yayınladığı eseriyle bu deneylerinin bütün zabıtlarını bilim çevresine incelenmek üzere sundu. Daha sonraları ise oğlu Marcel ile birlikte, ünlü Avusturyalı Medyom
Rudi Schneider’le çalıştı. Bu çalışmalarının sonuçlarını da 1930’da “Rudi Schneider, Ascientific examination of his medumship” adlı kitabında yayınladı.
Harry
Price 1920 yılında İngiliz Psişik Araştırmalar Derneğine katıldı. Daha sonraları da kendisinin idareciliğini yaptığı Milli Psişik Araştırmalar Laboratuarını kurarak çalışmalarını laboratuar çalışmaları şekline çevirdi.


Pasakli_Prenses - avatarı
Pasakli_Prenses
Ziyaretçi
24 Ekim 2008       Mesaj #3
Pasakli_Prenses - avatarı
Ziyaretçi
PSİ ARAŞTIRMALARI
Parapsikoloji ile İlgili Haberler

Dünya üzerinde varolan her ekolün, her bilimsel araştırmanın kendine ait bir tarihçesi vardır. Her ne kadar psi ve psi araştırmalarının başlangıcı insanlık tarihi kadar eski ise de kurumlaşması ve bir bilim dalına dönüşmesi 1850’li yıllara rastlar.
Mitolojilerde, efsanelerde ve ruhsal öğretilerde insanın beş duyunun dışına taşan yönleriyle ilgili sayısız örnek vardır ama
New York 'un Hydesville kasabasında yaşayan Fox ailesi, özel metotlarla ruhsal iletişimin kurulabileceğini ispatlayan ilk ailedir.
Fox kardeşlerin başından geçen olaylar ve psi yetenekleri konuyla ilgilenmek zorunda kalan birçok bilim adamı ve uzman tarafından incelenmeye alındı. Böylece Fox ailesi bugün dünya üzerinde milyarlarca kişiye hizmet veren Parapsikoloji adlı bilimin doğmasına neden oldular.


Parapsikoloji nasıl bilim oldu?

Parapsikoloji ile İlgili Haberler

Her bilimin, gelişme ve yayılma süreci içinde tarihçe önemlidir. Herhangi bir olgu ilk defa nerede nasıl başlamıştır? Sorusunu yanıtlamak gerekir.
Parapsikolojinin bir bilim dalı haline gelmesini sağlayan olaylar dizisi, 1847 yılında Fox ailesinde meydana gelen olaylarla başlamış ve bu evde olup bitenlerin basına yansımasıyla da çok kısa bir süre içinde bir dalga gibi bütün Amerika’ya yayılmıştır.
Ünlü Fox ailesi, baba John Fox, Anne Leah Fox ve genç yaştaki kızları Margaretta ve Kate Fox’tan oluşuyordu. Ayrıca Rochester’de yaşayan evli bir kızları daha vardı.



Pasakli_Prenses - avatarı
Pasakli_Prenses
Ziyaretçi
24 Ekim 2008       Mesaj #4
Pasakli_Prenses - avatarı
Ziyaretçi
Ölümden sonra dirilme üniversitede bilim dalı

Parapsikoloji ile İlgili Haberler


İnsanların klinik olarak öldükten sonra, yeniden yaşama dönmeleriyle ilgili olayları araştırmak amacıyla, Pennsylvania Üniversitesi’nde
"Diriliş Bilimi Merkezi" adıyla bir kürsü açıldı.
Tıp biliminde çok yeni olduğu belirtilen "klinik olarak öldükten sonra yaşama dönme" konusu, National Geographic’in TV kanalında "Ölümden Geri Döndüm" isimli belgesel de ele alındı. Pennsylvania Üniversitesi’nde bir yıl önce açılan "Diriliş Bilim Merkezi" araştırma görevlisi Dr. Benjamin Abella, konuyla ilgili şunları söyledi:


Üçüncü bir evre
"Tarihsel olarak klinik ölüm, kalbin durması ve beynin fonksiyonlarını yitirmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Ancak son yapılan çalışmalar, ölümle yaşam arasında ’üçüncü bir evre’nin varlığını ortaya koymaktadır. Yani bu evre, insanın kalbinin durması ve beyninin fonksiyonlarını yitirmesiyle klinik ölümün meydana geldiği, ancak neredeyse tüm hücrelerin canlı kaldığı durum şeklinde tarif edilebilir."
Merkezde yapılan araştırmalar, ayrıca insanın öldükten sonra, ilaçlar ve kimyasallar yardımıyla yeniden yaşama döndüğünde, hücrelerinin nasıl hiçbir zarar görmediğini ve nasıl hiçbir şey olmamış gibi yaşama devam ettiği sorusuna da yanıt arıyor.
Ölümden dönenlerden biri olan Ward Kenz adlı Amerikalı, Sioux Falls bölgesinde buzlarla kaplı göle düştükten sonra, kurtarma ekipleri tarafından yarı donmuş olarak gölden çıkarıldı ve klinik olarak öldüğü açıklandı. Ancak "defibrilasyon" cihazının yardımıyla yeniden yaşama dönen Kenz, şu anda yaşamını hiçbir iz göstermeden ve engelsiz sürdürüyor.
(27.0cak.2008 Pazar Hürriyet)
Ölüme Yakın Deneyim (ÖYD) Nedir? Ölüme Yakın Deneyimler (ÖYD ya da NDE - Near Death Experience) tıbbi anlamda kalbi durup daha sonra tekrar hayata dönen insanların geçirdiği deneyimere verilen isimdir.
Ölüme yakın deneyimler, özellikle insanoğlunun
"ölümden sonraki yaşam" konusuna karşı duyduğu merak sebebiyle ilgi çekici olaylar olmuştur. Gerçek deneyimlerle spekülasyon ve şehir efsaneleri çoğu yerde birbirine karışmış olmakla beraber, gelişen tıp ve teknolojinin de yardımı ile konu üzerinde bilimsel araştırmalar da yapılmaktadır. Dr. Raymond Moody ve Dr. Kenneth Ring, ölüme yakın deneyimler alanında çalışmış önemli isimler olarak görülür. Ayrıca International Association for Near-Death Studies (IANDS, Uluslararası yakın ölüm çalışmaları topluluğu) isimli bir örgüt, bu deneyimi yaşamış insanları bir araya getirmek ve bilimsel araştırmaları destekleyici güvenilir bilgiler bulmak gibi bir misyon ile gerçekleşmiş olaylar üzerinde araştırmalar yapmaktadır.


Parapsikoloji ile İlgili Haberler

Bazı Ünlü Deneyimler


17 Eylül 1975'te Dannion Brinkley'in yaşadığı deneyim ünlüdür. Kendisi telefonla konuşurken, düşen bir şimşeğin telefon kablosundan geçerek kulağından tüm bedenine ve sonra ayağına kadar inmesi sırasında kalbi durmuştur. Kalbi durduktan sonra hastaneye kaldırılan Brinkley kurtarılamamış ve morga kaldırılmıştır. Morgda bir anda hayata dönen Brinkley klinik olarak tam 28 dakika ölü kalmıştır.


Saved by the Light ("Işık tarafından Kurtarıldı") isimli kitabında kendisi yaşadığı deneyimi anlatmış, Hollywood tarafından yaşadığı deneyim Saved by the Light ismiyle sinemaya uyarlanmıştır. Kendisi birçok yerde konferanslar düzenlemekte ve insanlara ölümün bir son olmadığını ve ölümden korkulmaması gerektiğini anlatmaktadır.
Elizabeth Taylor geçirdiği bir ameliyat sırasında tıbbi anlamda 5 dakika ölü kalmıştır. CNN'de yayınlanan Larry King Live isimli programda kendisi yaşadıklarını şöyle anlatmıştır: "Michael Todd'un (uçak kazasında kaybettiği 3. eşi) ruhuyla karşılaştım. Ben de onunla burada kalmak istediğimi söyledim, fakat o bana dünyaya geri dönmem gerektiğini ve daha vaktimin gelmediğini söyledi. Onun aşkı ve sevgisi beni tekrar yaşama döndürdü."
Ölümün giriş kapısında ışıklı tünel var
Kısa süreliğine ölümün soğuk yüzü ile tanışanların iddiasına göre, kalp durduğunda ışık huzmesi ve ölen yakınlar görülüyor.

"Çok büyük, etkileyici ve özel bir ses duydum. Tanrının sesi gibi hissettim ama o olup olmadığını bilmiyorum. O ses benle konuştu ve benim bir gün araştırmacı olacağımı, kitaplar yazacağımı söyledi." Bu sözler üç kez ölümle burun buruna gelen ölüme yakın deneyimler (ÖYD) araştırmacısı P.M.H. Atwater'a ait. Atwater bir banka memuruydu. Bir gün evlendi ve hamile kaldı. Hamileliği sırasında kanaması olunca kaldırıldığı hastanede, ameliyat masasında hayatı değişti. Tam bu noktada kalbi duran bankacı kadın ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgide gidip geldi. Dönüş'ü yaşayınca kendini Ölüme Yakın Deneyimler araştırmalarına adadı. Atwater 1977 yılında, ameliyat masasında yaşadığı hayret verici hikayeyi anlatırken hâlâ heyecanlanıyor. "Özel bir ses duydum o anda. Çok büyük bir sesti. Tanrının sesi gibi hissettim ama ben öyle nitelendirmedim. O ses benle konuştu. Araştırmacı olacağımı ve kitap yazacağımı söyledi. Ben hayata bu misyonla geri geldim."

Parapsikoloji ile İlgili Haberler


Engelden geri dönüyorlar

Daha sonra da iki kez ölümün eşiğine gelen Atwater ameliyat masasında yaşadıklarından sonra (ÖYD) çalışmalarına başladı. Yetişkin ve çocuklar üzerinde yaptığı araştırmalar sonucunda kişilerin ilginç deneyimler yaşadıklarını tespit ettiklerini belirten Atwater ÖYD yaşayan kişilerin geçtiği aşamaları şöyle anlatıyor: "Örneğin bir ameliyat esnasında kalbi duran kişi bedeninin dışına çıkıyor ve kendini yukarıdan görüyor. Uçar gibi hafifçe süzülüp ucunda ışık olan bir tünele doğru gidiyor. O tünelde ölmüş olan insanları görüyor. Bazen de kendilerine huzur duygusu veren kişiler tarafından karşılanıyor. Fakat ileri gitmemeleri için bir engel bulunuyor ve oradan geri dönüyorlar. Bazıları ise sadece ses duyarlar. Örneğin ben onları görmedim sadece ses duydum." Yirmi altı yıldan bu yana dört bin kişinin üzerinde çalışmalar yapan Atwater ÖYD'nin özel ve bilimsel bir çalışma olduğunu belirtiyor, asla halisünasyon olarak değerlendirilmemesi gerektiğini vurguluyor. Kalbin durması anında yaşanan olaylar halisünasyon ya da hayal ürünü değil. Bunlar tamamen gerçek. Yaşanan olaylar bunun kanıtıdır" diye konuşuyor.

Zekâ olumlu etkileniyor

Parapsikoloji ile İlgili Haberler

Bu arada 277 çocuk üzerinde de çalışmalar yapan Atwater ÖYD'nin çocukların zeka yapısında ve hayata bakış açılarında çok büyük değişimler yarattığını söylüyor; "Örneğin, beş altı yaşlarında bir çocuğun ameliyat esnasında kalbi duruyor ve yükseliyor. Tüm sesleri duyuyor ve kişileri görüyor. Işık olan bir yere gittiğini ve orada huzurlu olduğunu söylüyor. Bu çocuk iyileştikten sonra ilkokul birinci sınıfa başladı ve yaşıtları basit cümlelerle okuma yazma öğrenirken o, Yunan Mitolojisi okuyordu." Atwater'ın iddiasına göre sadece zeka düzeyi değil hayata bakış açıları da değişen bu çocuklar yaşama da daha bağlı oluyorlar.
(16.05.2005-Sabah)
Ölüme Yakın Deneyimler kısa adı ile ÖYD tüm dünyada hem üniversitelerdeki Parapsikoloji kürsülerinde hem de bilimsel araştırmacılar tarafından klasik bilimin tüm itirazlarına rağmen büyük bir ciddiyetle araştırılmakta ve bu tip deneyim yaşayanların anlattıkları bilimsel raporlar halinde toparlanarak kimi araştırtmacılar tarafından konuyla ilgilenenlerin hizmetine sunulmaktadır. Dünya durdukça ölüm ve sonrası ile ilgili tüm konular biz yaşayanların dikkatini çekecektir. Astroset olarak dileğimiz bu tip araştırmaların üniversitelerde ve bilimsel kürsülerde araştırılmasıdır. Maalesef ülkemiz parapsikolojik araştırmalarla ilgili bilimsel bir kürsüye sahip değildir. Bu tip bilgiler ancak yurtdışı kökenli kitaplar ve araştımacılar kanalıyla incelenmektedir.
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
11 Kasım 2008       Mesaj #5
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Obama’yı bilen kahin: Amerika çökecek!


412px BarackObama2005portrait


Amerika’nın yeni siyahi başkanını 18 yıl öncesinden bilen Bulgar kahine göre, Barack Obama, ABD’nin çöküşüne yol açabilir

Amerika’da 4 Kasım’da yapılan seçimlerde ülke tarihinde ilk defa siyahi bir adayın başkanlık koltuğuna oturması tüm dünyada coşkuyla karşılandı. Küresel finans kriziyle boğuşan dünya liderleri, Demokrat Başkan Barack Obama’yı bir umut ışığı olarak niteledi. Dünya basını, 50 milyon beyazın da tercihi olan Obama’nın Bush politikalarını terk ederek dünyaya barış getireceğini, vergi indirimi sayesinde Amerika’yı ekonomik krizden kurtaracağını yazdı. Ancak Obama’nın başkan seçileceğini 18 yıl önce bilen Bulgar kahin Baba Vanga’ya (Vanga nine) göre Obama’nın “değişim” sloganı sanılanın aksine dünyaya barış değil felaket getirecek. İkinci dünya savaşı sırasında Nazi Lideri Adolf Hitler tarafından bizzat ziyaret edilen, Rus gizli servisi KGB’nin bile tavsiyeler aldığı Baba Vanga 1996 yılında 84 yaşında hayata veda etmişti.

11 Eylül saldırıları, Kursk faciası, ve Rusya’nın Gürcistan’ı işgal edeceğini bilen Baba Vanga Amerika’ya dair şu kehanetlerde bulundu:

“Amerika Birleşik Devletleri’nin 44’üncü başkanı (Yani George Bush’tan sonraki başkan) siyah olacak. Bu Amerika’nın göreceği son lider olacak. Çünkü siyahi liderin göreve gelmesinden kısa bir süre sonra ülke büyük bir ekonomik krize girecek.

Kuzey ve güney eyaletler arasında anlaşmazlık çıkacak. Endonezya karışacak. Tüm bunlar Üçüncü Dünya Savaşı’nı başlatacak... Üçüncü Dünya Savaşı’nda ilk kez atom bombası kullanılacak.

KEHANETLERİN %80’İ TUTTU

Hayattayken kehanetleri Bulgar hükümeti tarafından kaleme alınarak saklanan Baba Vanga’nın kehanetlerinin yüzde 80’i doğru çıktı. 1989’da Rus televizyonuna “İki çelik kuş kulelere çarpacak gökyüzü aydınlanacak, (11 Eylül saldırıları) Kursk (2000 yılında 118 Rus askerine mezar olan denizaltının adı) su altında kalacak bütün dünya arkasından ağlayacak, dedi. Kahin 1994 yılında da ” Vladimir’in zaferi dünyada herşeyi eritecek. (Gürcistan savaşı). İklimler değişecek (küresel ısınma). Rusya ayakta kalacak ve dünyaya hakim olacak” demişti.

Baba Vanga KİMDİR?

AsIl adı Vangelina Pandeva olan Baba Vanga, 1911 yılında dönemin Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetinde olan Bulgaristan’da (şimdiki Makedonya) doğdu. 13 yaşında sele kapılarak toprak altında kaldı. İki gözü de iltihaplanıp kapandı. Bu kazadan sonra geleceği okumaya başladı. Dokunduğu her şeyi tüm ayrıntılarıyla tarif ediyor, bastığı toprakta yıllar önce ne olaylar geçtiğinin hepsini söylüyordu. Ünü arttıkça Bulgar devletini bir organı gibi çalışmaya başladı. Aylık maaşa bağlandı. Bilim adamları görüşmek isteyenlerin randevularını ayarlamaya başladı. Kehanetlerin hepsi Bulgar hükümeti tarafından kaleme alındı. Kayıtlara göre ünlü kahini zamanında Nazi lideri Adolf Hitler bile ziyaret etti. Hitler’in bu görüşmeden çok sinirli çıktığını söyleniyor. Baba Vanga 1996 yılında 84 yaşındayken öldü.


Kaynak: Milliyet
Son düzenleyen nötrino; 10 Eylül 2014 12:53 Sebep: Kırık link!
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
23 Kasım 2008       Mesaj #6
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Tanrıların Arabaları 40 yaşında

Erich von Däniken 'Tanrıların Arabaları'nı 1968'de yazmıştı. O zamandan beri bu kitap bir referans noktası.1968’de yayınlanan ‘Tanrıların Arabaları’ kitabı geniş ölçüde dikkat çeken bir ‘alternatif tarih’ arayışı olarak bunların arasından sıyrıldı. “Uzak geçmişte dünyamızı uzaylıların ziyaret ettiği” tezini popüler kültüre taşıyan ilk kitap olarak ‘Tanrıların Arabaları’ dünyanın hemen her yerinde büyük ilgiyle karşılandı. Pek çok dile çevrildi. Kitabın dayandığı ana tez, dünyadaki eski uygarlıkların sahip olduğu teknoloji ve dinlerin aslında o sırada dünyayı ziyaret eden uzaylılar tarafından insanlara verildiği ve bu uzaylı ziyaretçilerin o zamanki insanlar tarafından ‘Tanrılar’ olarak kabul edildiği şeklinde. Daha da ileri giden bir takım hipotezlerde ise, bu uzaylıların yeryüzündeki bazı maymunsu yaratıkların genleriyle oynamak ve onlarla çiftleşmek yoluyla, insan ırkının ortaya çıktığı ileri sürülmekte. Tevrat’ta ‘Nefilim’ olarak bahsedilen yaratıkların da bu uzaylılar olduğuna dair tezler var.

Erich von Däniken'in ileri sürdüğü tezler:

1- Antik zamanlara ait bazı kalıntı, heykel ve rölyeflerde tasvir edilen bazı alet ve cihazlar, o zamanki uygarlık seviyesiyle bağdaşmayacak kadar ileriydi. Söz gelişi mağara duvarlarında ‘roket’ ve ‘rokete binmiş insansı’ gibi resimler, o zamanki insanların hayalgücünü çok aşıyor olmalıydı. O halde Mısır piramitleri, Stonehenge ve Paskalya adasındaki heykeller gibi eserler, ya uzaylılar tarafından ya da uzaylıların sağladığı teknolojik imkanlar kullanılarak yapılmış olmalıydı. Piri Reis haritası da, Peru’daki Nazca işaretleri de “gökyüzünden dünyayı görmüş’ bir zihnin eseri gibiydiler. Oysa o tarihlerde insanların gökyüzüne çıkabilmeleri mümkün değildi.

2- Birbirleriyle ilgisi olmayan ve coğrafi olarak birbirinden çok uzak eski kültürlerin (söz gelişi Güney Amerika’daki İknaların, Mayaların ta Mısır’daki uygarlıklardan haberdar bile olmaması lazımken; duvarlara yapılan kabartmalarda birbirine benzer uzaylı figürleri resmedilmişti.

3- Bugünkü dinlerin kökeninde, uzaylıların bir gün tekrar geleceğine dair beklentiler ve ‘gökyüzünden gelen kutsal bilgiler’ var. Henüz yazının bulunmadığı zamanlar boyunca oluşturulan söylenceler zaman içinde değişikliklere uğramış olsa da çıkış noktaları birbirine çok benzemekte.

Erich von Däniken’e göre, mesela Tevrat’ta Ezaikel’in kehanetleri adeta bir uzay gemisinin inişini betimlemektedir. Bir çok tarihçi ve fizikçi, bu fikirleri ciddiye almadı. Daniken’in ileri sürdüğü kanıtların sahte olduğunu ileri sürdüler. Daniken de kitabına aldığı kanıtların bazılarının ‘yanıltıcı’ olduğunu kabul etti. Daniken’in söylediği her şey doğru olmayabilirdi. Bazı kanıtları uydurma çıkmıştı. Ama gene de işaret ettiği yön çok belirgin şekilde doğruluk içeriyordu.
Son düzenleyen nötrino; 10 Eylül 2014 12:52 Sebep: Kırık link!
taz_maniac - avatarı
taz_maniac
Ziyaretçi
10 Ocak 2009       Mesaj #7
taz_maniac - avatarı
Ziyaretçi
mantık yetersiz kalır inanç ta yok ise;ki mantıklı insanların (!) mantıksız işleri daha doğrusu 5 duyu ile algılanamayan olayları açıklamak,bir nevi onları mantık kılıfına uydurmak için maddeleştirmeye çalışmanın ismidir parapiskoloji.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
31 Aralık 2009       Mesaj #8
Avatarı yok
Yasaklı
Bedenden Çıkma Hissine Nörolojik Açıklama

Bilim adamları "bedenin dışına çıkma" olarak adlandırılan deneyimin nedenlerini bulduklarını açıkladı.Bu deneyim travmatik olaylar sonrasında da yaşanabiliyordur.

İngiliz ve İsviçreli uzmanlar, bu deneyimi, yaptıkları deneye katılmaya gönüllü olan sağlıklı bireylere de yaşatmayı başardıklarını belirtti.

Bazı insanların, vücutlarının dışına çıktıklarını hissedip, kendilerini belirli bir mesafeden görmesi durumu 'beden dışına çıkma deneyimi' olarak adlandırılıyor.

Bu deneyim araba kazası, sara krizleri ve ameliyatlar gibi travmatik olaylar ardından görülebiliyordu.

Ancak sağlıklı insanlar da zaman zaman bu deneyimi yaşayabiliyor. Her on insandan biri hayatlarında en az bir kez beden dışına çıkma deneyimini yaşadıklarını belirtiyor.

Uzmanlar daha önce, bu durum yaşandığı sırada beyinde neler olduğuna dair bilimsel bir açıklama getirmekte zorlanıyorlardı.

Ancak şimdi İngiliz ve İsviçreli bilim adamları, teknolojiyi kullanarak, gönüllü deneklere bu durumu yaşattıklarını açıkladı.

Deneyde katılımcılara, kendi vücutlarının arkadan canlı görüntülerini izledikleri sanal gerçeklik gözlükleri takıldı. Aynı anda da bilim adamları gönüllülere, hem fiziksel, hem de sanal olarak dokundular.

Bu yolla denekler kendi vücutlarını terk ettiklerini düşündüler ve sanal gerçeklik gözlüklerinde izledikleri kendi vücutlarını başka bir beden olarak algıladılar.

Denekler bu izledikleri sanal vücuda girdiklerini hissettiler. Öyle ki, bilim adamları sanal vücuda fiziksel tehditler yönelttiğinde, sanki kendi bedenleriymiş gibi korku duydular.

Peki bu buluşun anlamı nedir?

Deneyi organize eden bilim adamlarından ve Londra Üniversitesine bağlı University College London'da öğretim görevlisi olan Dr.Henrik Ehrsson, "Bu deneyin pratik, klinik ayrıca ticari uygulamaları da olabilir. Örneğin sanal gerçeklik deneyinde kendi bedeniniz dışında, aynı sizin gibi hissedebilen sanal bir beden oluşturabiliyorsunuz. Bu geleceğin bilgisayar oyunları için harika bir şey olabilir," diyor.

Bilim adamları vücut dışına çıkma deneyininin duyular arasındaki çatışmadan kaynaklandığını söylüyor. Ayrıca çalışmanın nörolojiden din bilimine dek birçok akademik dalda etkileri olabileceğine inanılıyordur.

Kaynak: BBC
Son düzenleyen nötrino; 10 Eylül 2014 12:51
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
7 Ocak 2010       Mesaj #9
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Boğazında kılıç kendini hipnotize etti

İngiltere’de daha önce sirklerde kılıç yutma gösterileri yapan bir gösterici, aynanın karşısında yanlışlıkla kendisini hipnotize edince yaklaşık beş saat ayakta uyudu. Acemi hipnozcu, saatler sonra eve gelen eşinin başka bir ipnotizma ustasını aramasıyla uyandırıldı.

Daily Mail’in haberine göre, kılıç yutma gösterileriyle tanınan Hannibal Helmurto adlı Alman asıllı sirk göstericisi, kılıç yutarken geçirdiği önemli bir kazadan sonra hipnotizma gösterilerine merak saldı.

Bir süredir hipnotizma ustalarından ders alan Helmurto, geçtiğimiz günlerde ayna karşısında alıştırma yaparken yanlışlıkla kendisini uyuttu. Olaydan beş saat sonra eve gelen eşi Joanna, Hannibal Helmurto’yu aynanın önünde ayakta uyur durumda buldu.

İddiaya göre eşini kendi çabalarıyla uyandıramayan kadın, gerçek adı Helmut Kichmeier olan Helmurto’nun hipnotizma ustası Dr. Ray Roberts’ı arayarak yardım istedi. Eski kılıç yutma ustası, Dr. Roberts’ın telefonla yaptığı telkinlerden sonra uyandı. Dr. Roberts, ipnotize olan kişilerin ancak “otorite” kabul ettikleri kişilerin emriyle uyanmasının normal olduğunu söyledi.

Helmurto, birkaç yıl önce 120 santim uzunluğundaki bir kılıcı yutarken, yemek borusu kesilmiş ve uzun süre hastanede midesine karnından sokulan borularla beslenmek zorunda kalmıştı.

Son düzenleyen nötrino; 10 Eylül 2014 12:49 Sebep: Kırık link!
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
11 Nisan 2010       Mesaj #10
Avatarı yok
Yasaklı
Ölümün kıyısından dönen bazı kişilerin aktardığı sıradışı zihinsel deneyimlerin sırrı, kanın kimyasında gizli olabilir!

Slovenyalı bir grup araştırmacının kalp krizi geçirip ölümden dönen hastalar üzerinde yaptığı bir çalışma, tıp ve psikoloji literatüründe “ölüm eşiği deneyimi” olarak adlandırılan “yaşamın film gibi akması”, “büyük mutluluk hissi” “yüce kişilerle konuşma” gibi zihinsel deneyimlerinin, kandaki yüksek karbondioksit düzeylerinden kaynaklanabileceğini gösterdi.

Ölüm eşiği deneyimleri, nedenleri ve mekanizması fazla bilinmeyen, ancak, kalp krizi geçirdikten sonra yaşama dönen hastaların birçoğunca rapor edilen bir olgu. Bir tanıma göre bunlar, ölüme çok yaklaşan ya da yoğun fiziksel ve duygusal tehlike durumlarında yaşanan ve gerçekliğin ötesine geçme ya da mistik karşılaşmalar gibi motifler içeren deneyimler. Bunlarda hızlanmış düşünce süreçleri, “yaşamın sinema şeridi gibi akması” gibi bilişsel; huzur ve sevinç gibi duygusal; ya da mistik varlıklarla ya da ölmüş kişilerle karşılaşmalar gibisinden gerçeklik ötesi bileşenler olabiliyor.

Ölüm eşiği deneyimlerinin mekanizmalarıyla ilgili çeşitli teoriler öne sürülmüş bulunsa da bunların hiçbiri bu olguyu tam olarak açıklayabilmiş değil. Fizyolojik teoriler, ölüm eşiği deneyimlerini ölüm sürecine eşlik eden fizyolojik süreçlerin bir parçası olarak görüyor. Bu açıklamaya göre bu deneyimler, oksijensiz kalma, kanda karbondioksit artışı, endorfin, serotonin, ketamin düzeyleri, beynin şakak lobunun ya da duygularla ilişkili limbik sistemin anormal çalışması gibi faktörlerce tetikleniyor.

Psikolojik teoriler, ölüm eşiği deneyimlerini olaylar arasında bağların kopması, kişilikten soyutlanma, doğum anılarının canlanması ile açıklamaya çalışıyor.

Gerçeklik ötesi teoriler ise bu deneyimleri ölümden sonra yaşamın ve bedenden ayrı bir varlık olarak ruhun kanıtları olarak görüyor.

Zalika Klemenc-Ketis yönetimindeki Slovenyalı araştırmacılar, hastane dışında kalp krizi geçirip yaşama geri döndükten sonra hastanelerde yoğun bakıma alınan 52 hasta ile yüz yüze görüşmeler yapmışlar, hastalara kimliklerinin gizli tutulacağı hususunda güvence verildikten sonra, kendilerine sözkonusu deneyimleri yaşayıp yaşamadıkları sorulmuş. Yaşanan deneyimlerin varlığı ve şiddetini ortaya koymak üzere tasarlanmış “Greyson Ölüm Eşiği Deneyimleri Skalası” adlı bir anket de hastalara doldurtulmuş.

Araştırmacılar ayrıca görüşmede hastaların cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, dini inançları, ve kalp krizi öncesinde ve sonrasında ölümden duydukları korkunun derecesi gibi verileri, hastane dosyalarından da aldıkları ilaçlar, yaşama döndürülüş süreleri, kan değerleri vb. detayları toplamışlar.

Veriler üzerinde yapılan çalışma, 52 hastadan 11’inin, yani yaklaşık beşte birinin ölüm eşiği deneyimi yaşadığını ortaya koymuş.

Araştırmacıların vardığı sonuç, yaş, cinsiyet, inanç, eğitim, ölüm korkusu vb etkilerden bağımsız olarak kriz öncesi ve sırasında kandaki karbondioksit gazı düzeyinin yüksekliğinin başat rol oynadığı. Kan serumundaki potasyum düzeyinin görece düşüklüğünün de kısmi bir etkisi gözlenmiş. Ayrıca bu deneyimleri daha önce de yaşamış kişilerin aynı deneyimlere yatkınlığı da bir başka bulgu.

Araştırmacılara göre sonuçlar, karbondioksitin beyindeki asit-baz dengesini bozması ve bozulan dengenin parlak ışınlar, hayaller, vücut dışına çıkma hatta gerçeğin ötesine geçme duyguları gibi deneyimleri tetiklemesiyle açıklanabiliyor.


Kaynak: Ntvmsnbc(09 Nisan 2010,12:50)
Son düzenleyen nötrino; 10 Eylül 2014 12:49

Benzer Konular

24 Şubat 2014 / unknownxboy Bilgisayar
14 Ocak 2014 / kahraman365 Genel Mesajlar
27 Nisan 2013 / asla_asla_deme Taslak Konular
24 Kasım 2007 / KENCISii Hukuk
5 Haziran 2008 / hellboy726 Taslak Konular