Arama

Kronik Yorgunluk Sendromu (Chronic Fatique Syndrome)

Güncelleme: 25 Mayıs 2012 Gösterim: 4.850 Cevap: 3
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
28 Ocak 2010       Mesaj #1
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
KRONİK YORGUNLUK SENDROMU
KRONİK NÖROENDOKRİN İMMÜN DİSFONKSİYON SENDROMU
Sponsorlu Bağlantılar
(Chronic Fatique Syndrome-CFS)

CFS'Lİ HASTA NE HİSSEDER?

Günlük işleri yapmak için çok fazla efor. Herşey için gerektiğinden on kat fazla efora ihtiyaç var gibi görünür (Wilson 2002).

Stresle başa çıkma yeteneğinde azalma. Daha önce sizi asla rahatsız etmeyen küçük şeyler başınıza gelmeye başlar! Yolda öfkelenme, değişmeyen anksiyete, çocuklarınıza bağırıp çağırma, kompulsif yeme, içme ve ilaç kullanma gerçekte adrenallerinizin imdat çığlıklarıdır! (Wilson 2002)

"CFS'li hastalar sağlık ve huzurlarını ebediyen kaybettiklerini düşünürler."
Dr.Paul Cheney

GİRİŞ

Kronik yorgunluk sendromu (Chronic Fatigue Syndrome) ağır multisistemik, sakatlayıcı ve sonradan olan (doğumsal olmayan) kompleks bir sendromdur.global deregülasyon henüz tek bir etyolojik ajana veya tek bir mekanizmaya atfedilmemiştir. Patogenezinin multifaktoriyal olduğu düşünülmekle beraber, durumun genellikle bir viral enfeksiyonla tetiklendiğine inanılmaktadır, fakat bugüne kadar spesifik bir virusün varlığı ispatlanamamıştır. Enfeksiyöz ajanlar içinde Ebstein-Barr virus, Human herpesvirus 6-7, Cytomegalovirus, Lentivirus, Enterovirusler ayrıca Chlamydia ve Mycoplasma da suçlanmıştır (Carruthers 2003). Halen bu patojenlerin direkt olarak hastalık sebebi mi oldukları, yoksa nöral cevabın veya immün sistemin değişmesinin bu latent patojenlerin reaktivasyonuna/replikasyonuna yol açmaları sebebiyle mi sendromu başlattıkları bilinmemektedir. Yeni bir patojen ajanın keşfedilmesi de muhtemeldir (Carruthers 2003). Bu hastalarda en azından 2 çeşit immün disfonksiyon ortaya çıkarılmıştır (Suhadolnik 2004):

Semptomları başlıca nörolojik, endokrinolojik ve immünolojik disfonksiyondur. CFS'deki

1. Aktive edilmiş T lenfositlerin ve dolaşımdaki sitokinlerin artışı
2. Natural killer hücre sitotoksisitesinin azalması ve çeşitli mitojenlere karşı T lenfosit cevabının bozulması

Hastaların en azından yarısında tetikleyici bir enfeksiyon hikayesi ve antiviral defans yolunun monositlerdeki komponenti olan 2-5A synthetase/ribonuclease L (RNase L)'in biyokimyasal disregülasyonu gösterilmiştir (De Meirleir 1999, Suhadolnik 2004). Ayrıca bu hastalarda altta viral veya toksik bir sebebin yattığını düşündürür şekilde nötrofil apoptozisinin arttığı da ileri sürülmüştür (Kennedy 2004)

ME/CFS endemik bir hastalık olmasına rağmen epidemik ve sporadik formları da bildirilmiştir (Carruthers 2003). Bu hastalar CFS'e tutulmadan evvel sağlıklı, tam ve aktif hayat stilleri olan insanlardır. Enfeksiyonlar veya diğer prodromal olaylar nöroimmünoendokrin regülatör sistemleri zorlayarak sendromu tetikleyebilir. Bu prodromal olaylar enfeksiyonlardan başka, uzun süreli psikolojik zorlanma, aşılama, anestetikler, çevresel toksinler, kimyasallar, ağır metaller veya fiziksel travmalar ya da cerrahi müdahaleler olabilir. Başlatıcı olaydan sonra hastalar sağlıklarında progressif bir bozulma yaşarlarken spesifik semptom kümesi geliştirirler.

Bu sendromu tanımlamak için USA'de CDC (Centers for Disease Control) 1988 (Holmes) ve 1994 (Fukuda) tarihlerinde olmak üzere teşhis kriterleri geliştirmiştir. Ayrıca UK Oxford (1991) kriterlerini, Canada ve Australia ise CDC'ninkinin gözden geçirilmiş versiyonunu ortaya koymuşlardır. Bu kriterlerin esas olarak klinik vaka teşhisinden ziyade standardize araştırmalar yapmak için uygun olduğuna dair fikir birliği vardır.

"Fatigue" nedir ? Aşağıdakilerin hepsini içine alan bir şeydir!
Yıpranmışlık (Weariness)
Yorgunluk (Tiredness)
Tükenmişlik (Exhaustion)
Güçsüzlük (Weakness)
Çalışmanın tatsızlaşması (Distaste for work)
Sıkıntı (Boredom)
Performans azalması (Reduced performance)
Halsizlik (Listlessness)
Egzersizle dispne (Exertional dyspnea)
Enerji yokluğu (Lack of energy)
Uykulu hal (Sleepiness)
Çalışmaya isteksizlik (Unwillingness to work)

Bütün bunları yaşayan hasta premorbid aktivite seviyesinin %50'sinden fazlasını kaybeder. Ayrıca mental (zihinsel) bitkinlik de yaşanır. Kognitif fonksiyon bozukluğu hastanın uygun kelimeleri seçmesinde ve bilgiyi hatırlamasında zorluk veya konfüzyon içinde olma (brain fog-şuur bulanması) ile kendini gösterir. Hastalar bu eksikliklerini "hiperkonsantrasyon" göstererek telafi etmeye çalışırlar. "reactive fatigue" ise egzersiz (ya da fiziksel aktivite) sonrası bitkinlik veya dayanıklılığın (endurance) kaybı anlamına gelir. En kısa restorasyon (o da tam olmamak kaydıyla) 24 saat sürer.


Chronic fatigue syndrome (CFS) gerçek bir hastalık mıdır ?

Hekimlerin bir kısmı CFS'in bir hastalık olduğuna inanmamakta veya ciddiyetini küçümsemekte, bir kısmı da onu psikiyatrik bozukluğun eşdeğeri olarak görmektedir. Çünkü henüz:

1. Spesifik bir sebep ortaya konmamıştır.
2. Spesifik bir işaretleyicisi yoktur.
3. Doktorların çoğu bu hastalık hakkında bilgi sahibi değildir.
4. Çoğu kere açıklanmayan semptomlar yüzünden hasta yanlış olarak "psikiyatrik vaka" damgasını almaktadır.

Bütün CFS vakalarını açıklayabilecek primer sebep henüz ortaya konmamış ise de, 1900'ların ortalarından itibaren birçok ekspert prevalansı küçümsenmeyecek oranda olan ve sırlarla dolu bu hastalığın viral enfeksiyonun tetiklediği beyin abnormalitelerini, stres cevabının disregülasyonunu ve hiperreaktif immün sistemi içine alan bir durum olduğunu kabul etmektedir.

CFS terimi bugün Dünya'da "sakatlayıcı ve iyi anlaşılmayan bir multisistem hastalığını" tanımlamak için kullanılmaktadır (Komaroff 1991). "Ani ve sinsi başlayan genellikle siklik seyirli (siklusları aktivite-yıkılma dönemleri oluşturur), 6 aydan uzun süreli sakatlayıcı fizik ve mental bitkinlik" sendromun tipik özelliği olarak düşünülmüştür. Kronik bitkinlik genel tıpta CFS dışında birçok hastalığın bir semptomu olarak görülür. Fakat CFS'de başka bir duruma bağlı olmayan ve istirahatle geçmeyen "bitkinlik ve tükenme hissi" söz konusudur. Mültidisipliner yaklaşımlara rağmen CFS'in sebebi tam olarak bilinmemektedir, henüz herhangi bir spesifik diagnostik testi ve tedavisi bulunmamaktadır fakat bazı immunolojik (Gaab J 2005, Suhadolnik 2004), endokrinolojik (Cleare 2004) ve elektrofizyolojik (Siemionow 2004) potansiyel marker'lar üzerinde çalışılmaktadır.

Bu sendrom şu semptom gruplarını içine almaktadır :
1. Nörolojik ve nöromüsküler semptomlar
2. İmmünolojik değişiklikler
3. Kognitif bozukluklar
4. Sakatlayıcı bitkinlik
5. Bazı hastalarda gripal enfeksiyon benzeri semptomlar

Amygdala

Amygdala beyinde korku regülasyon merkezidir (stress signature) ve bir stresör ile uyarıldığında "savaşma veya kaçma veya donma" (fight or flight or freeze) cevabına aracılık eder. CFS'in nörofizyolojik patogenez hipotezi amigdala'da odaklanır. Kronik veya uzamış stres CFS için son ortak yoldur. Amigdala medial prefrontal korteksden projeksiyonlar alır ve projesiyonları hipotalamusa, limbik yapılara uzanır. Bunlar aracılığı ile hastanın semptomlarından kaynaklanan negatif emosyonel sinyaller amigdalayı uyarmak suretiyle immün sisteme ve sempatetik sisteme ulaşır, onların disfonksiyonunu şiddetlendirir. Böylece semptomlar daha kötüleşeceği için hastanın distresi artar. İşte bu fasit daire ancak hastanın biraz iyileşmeye başlaması ile kırılabilir (Cantab 2002).

Stres reaksiyon prosesini oluşturacak olan hipotalamik-pitüiter-adrenal aks ile otonomik sinir sisteminin sempatetik komponentinin disfonksiyonu semptomatolojiyi açıklamada anahtar noktalardır.
Kronik yorgunluk sendromu (CFS) nöral-endokrin-immün sistemler gibi esas regülatör sistemlerin başlıca kortiko-limbik ve hipotalamik-pitüiter-adrenal aks alanlarında disfonksiyon ile karakterize bir multisistemik hastalıktır.


TARİHÇE VE EPİDEMİYOLOJİ

CFS yeni bir hastalık gibi görünmemektedir. Hipokrat zamanında (MÖ.300) tanımlanmış vakalar olduğu gibi, Charles Darwin ve Florance Nightingale'in bu hastalığa musab oldukları da bildirilmiştir (Shepperd 1992). Literatürde 1930'larda benzer hastalıkların küçük epidemileri tanımlanmıştır (UK Royal Free epidemisi). Ayrıca birçok ülkeden brusellozis, sarı humma, enfluenza, EBV enfeksiyonu ve malarya gibi bakteriyel, viral veya protozoal enfeksiyonlarla bağlantılı olarak benzer vaka bildirileri bulunmaktadır. "Akut dissemine ansefalomyelit, epidemik myaljik ansefalomyelit, epidemik nöromyastenia, postviral fatigue sendrom" CFS ile aynı patogenezi paylaşan sendromlardır. Yaşanmış yüksek düzeyde stresin veya uzun süreli psikolojik zorlanmanın (long-lasting psychological strain) hastalığı tetiklediği ileri sürülmektedir.
İmmünolojik disfonksiyon bulgularına dayanarak bu sendroma "Chronic Fatigue Immune Dysfunction Syndrome" (CFIDS) vedaha yeni olarak patogenezi tanımlayan "Chronic Neuroendocrine Immune Dysfunction Syndrome" (US-2003)isimleri de verilmiştir.

Vakaların çoğu sporadiktir ve CFS'in bulaşıcı (yakın ve cinsel temas veya kan transfüzyonu ile) olduğuna ve CFS'li hastanın izole edilmesi gerektiğine dair bulgu yoktur. Genellikle tipik bir CFS hastası 20-40 yaşlarında yüksek sosyo-ekonomik sınıftan bir kadın ise de, bu hastalık her iki cinsiyetten, her sosyo-ekonomik sınıftan ve her ırktan insanları tutabilmektedir. Bildirilen vakalar 5-65 yaş arasındadır. Ayrıca CFS'de hastaların bitkinlik seviyeleri yüksek, somatik semptomları fazla, fonksiyonel kayıpları fazla fakat psikolojik morbiditeleri düşük olarak bulunmuş, hastaların yarısının spesifik kriterleri tam olarak karşılamadığı tespit edilmiştir (Euga 1996). Komorbid psikiyatrik hastalıklar çıkarıldıktan sonra Oxford kriterlerine göre CFS prevalansı %0 2.6, idyopatik kronik yorgunluk prevalansı ise %2.3'dür (Wessely 1997). 2-11 yaş arası çocuklarda her iki durum da çok seyrektir. Pediyatrik popülasyonda başlatılan epidemiyolojik çalışmalar prevalans oranının adolesanlarda erişkinlere nazaran hafifçe yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Beş yaştan itibaren teşhis edilen vakalar bulunmakla beraber, CFS 12 yaşın altında daha az görülmektedir (Dobbins 1997).

CFS hastaları semptomatolojileri ve HPA eksen değişiklikleri açısından fibromyalji (Gur 2004) ve savaş sonrası (postwar) sendromlarla büyük benzerlik göstermektedir (Nicolson 2003).

Birçok bildiri CFS'in olduğundan daha az teşhis edildiğini işaret etmektedir. "Myastenia gravisli hastalar da önceleri psikiyatristler tarafından "somatizer" olarak isimlendirilmişlerdir, sonradan hastalığın fiziksel natürü keşfedilmiştir. Yine multipl skleroz, romatoid artrit, polio, AIDS, mide-duodenum ülserleri ve diyabet de psikolojik orijinli hastalıklar olarak düşünülmüş, daha sonra biyolojik temelleri ortaya koymuştur. "Şüpheli durumları "somatizasyon" olarak isimlendirmek çok tehlikelidir. Bu nedenle psikiyatrik hastalık damgası psikiyatrik hastalıkların tipik özeliklerini taşıyan vakalara sınırlı olarak kullanılmalıdır" (Hickie 1990).

Prof.Dr.Seher Sofuoğlu
Dr.Hasan Basri İzgi
Kaynak

_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
17 Ağustos 2010       Mesaj #2
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Kronik yorgunluk sendromu nöropsikiyatrik, nöroendokrin, immünolojik, semptomlarla kendini gösteren, multisistemik tutulumlu, 6 aydan uzun süren, sakatlayıcı ve ağır bitkinlik ile karakterize, santral sinir sistemi işlev bozukluğudur.Yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü, atralji, ateş, miyalji, baş ağrısı, uyku bozuklukları ve psikiyatrik yakınmalarla kendini gösteren bu hastalık, çok uzun bir süre Febricula, Nevrasteni, Da Costa sendromu, Royal Free hastalığı, Epidemik Nöromiyasteni, İzlanda Hastalığı, 20.Yüzyıl hastaliği, Fibromiyalji gibi isimlerle tanımlanmıştır (1).Centers for Disease Control (CDC) tarafından 1987 yılında tanı kriterleri ile Kronik Yorgunluk Sendromu (KYS) adını almıştır.

Sponsorlu Bağlantılar
Klinik olarak değerlendirilmiş, tanımlanamayan devamlı veya tekrarlayan yorgunluğun yeni veya bilinen bir zamanda başlaması (örneğin yaşam boyunca olmaması), devam eden bir hareketlilik sonucu olmaması, esas olarak dinlenmekle hafiflememesi ve mevcut iş, eğitim, sosyal ve özel yaşam aktivitelerinde belirgin azalmaya yol açması, kronik yorgunluk sendromunu akla getirir.


Kronik Yorgunluk Sendromu (Chronic Fatique Syndrome)
CDC kriterleri;
İki major, kriterle birlikte sekiz minör kriter ya da iki major kriterle birlikte altı minör ve en az iki fizik muayene bulgusunun olması gerekir.


Major kriterler;
1- En az altı aydan bu yana günlük aktivitede % 50 azalmaya yol açan, istirahatle geçmeyen , tekrarlayıcı yorgunluk,
2-Bu tabloyu açıklayacak diğer fiziksel ve psikiyatrik durumların dışlanması.

Minör Kriterler;
1-Hafif ateş
2-Boğaz ağrısı
3-Servikal ve aksiller lenf nodlarında hassasiyet
4-Açıklanamayan kas güçsüzlüğü
5-Miyalji
6-Egzersiz sonrası bitkinlik
7- Baş ağrısı
8- Gezici noninflamatuar atralji,
9- Nöropsikolojik yakınmalar (fotofobi, skotom, unutkanlık, konfüzyon ,depresyon, aşırı huzursuzluk)
10- Dinlendirmeyen uyku,
11- Semptomların akut ve subakut başlaması

Aynı zamanda aşağıdaki semptomlardan 4 veya daha fazlasının bulunması ve bunların ardışık 6 ay veya daha uzun süre boyunca devam etmesi ve yorgunluktan daha önce başlamaması gerekir.

1. Kısa süreli bellekte veya konsantrasyonda önemli bozulma
2. Boğaz ağrısı
3. Lenf bezlerinde hassasiyet
4. Kas ağrısı
5. Çeşitli eklemlerde kızarıklık veya şişlik olmaksızın ağrı olması
6. Yeni oluşan, şekil değiştiren veya ciddileşen baş ağrısı
7. Sabah uyanınca kendine gelememe (uykulu olma halinin devam etmesi)
8. Yapılan bir iş sonrası 24 saatten fazla sürede geçen kırıklık

Bu esas semptomların yanı sıra karın ağrısı, alkol intoleransı, şişkinlik, göğüs ağrısı, kronik öksürük, diare, sersemlik, ağız ve göz kuruluğu, kulak ağrısı, çarpıntı, çene ağrısı, sabah katılığı, bulantı, gece terlemesi, psikolojik problemler (depresyon, sinirlilik, anksiyete, panik atak), nefes darlığı, deri duyarlılığı, karıncalanma hissi ve kilo kaybı gibi semptomların varlığı da ifade edilir.

Kronik yorgunluk sendromunun oluşmasına neden olan birçok etken olmasına karşın , bir kez başladıktan sonra hastalığın oluşturduğu yorgunluğun ve yeti yitiminin devam etmesine neden olan etkenler ;

-Bedenin formda olmaması; Uzun süre hareketsiz kaldığınızda yeteri kadar kullanılmadıkları için kaslar zayıflayarak daha az enerji üretir.Kasların bir diğer görevide kanın vücuttan kalbe geri gönderilmesini sağlamaktır.Eğer kaslar zayıf ise bunu yeteri kadar yapamaz, kan bacaklarda toplanarak beyine daha az gidecek , kanın vücuttaki dolaşımı ve kanın taşıdığı oksijen miktarı azalmış, kan basıncı düşmüş ve kalp atışı hızlanmış olur. Baş dönmesi, terleme, çarpıntı, zihinsel durgunluk gibi şikayetler oluşur.
-Tahteravalli; İyi hissedilen gün çok iş yapma ,yorgun ve iyi hissedilmeyen gün dinlenme beden saatinin bozulmasına yol açar.Baş ağrısı, dikkat azlığı, uyku bozukluğu oluşur.
-Daha da kötüleşmekten korkmak; Dinlenme miktarı arttıkça daha fazla yorgunluk hissedilir.
-Kişinin kendine karşı katı olması;
-Belirtilere odaklanma
-Engellenmiş ve kötü hissetme
-Endişe duyma olarak sıralanabilir. Daha önce yapılan etkinliklerin yapılamaması kendine güven duygusunu da zedeler.Ör; ev işlerini yapamayan ev hanımı hem evin düzensizliği ile hem de KYS semptomları ile uğraşır.

Kronik yorgunluk sendromunun olası nedenleri 5 başlık altında toplanır:
1.İnfeksiyöz ajanlar (özellikle bazı virüsler suçlanmıştır)
2.İmmunolojik nedenler (bağışıklık sistemi ile ilgili)
3.Hormonal nedenler (hipotalamus-hipofiz-adrenal döngü ile ilgili), Stres
4.Nöral nedenli hipotansiyon
5.Beslenme Bozukluğu

Klinik Ağırlığa Göre Sınıflandırma
1. Hafif derece: Mobildir, kendine bakabilir. İşini ve ev işlerini aşırı zorlukla yürütebilir. Çoğunluğu işini sürdürebilir durumdadır. Bununla beraber performansı düşmüştür, sosyal aktivitelere katılamaz, istirahat sürelerini artırır. Hafta sonlarını gelecek hafta ile başa çıkabilmek için sadece istirahat ile geçirir.
2. Orta derece: Mobilitesi azalmıştır. Günlük aktivite aşırı derecede kısıtlanmıştır. Semptomların o günkü derecesine bağlı olarak aktivite düzeyinde dalgalanmalar olabilir. Birçok günlük aktivitesi için yardıma ihtiyaç duyar. Bu gibi hastalar genellikle uzun istirahat periyodlarına ihtiyaç duydukları için işlerini bırakırlar. Öğleden sonraları en az birkaç saat uyumak zorundadırlar. Gece uyku kalitesi çoğunlukla kötüdür. Bu gurup CFS çalışmalarında en fazla yer alan guruptur.
3. Ağır derece: Tamamiyle sakat, çalışamaz ve bütün aktiviteleri için yardıma ihtiyaç duyar. Sadece yüz yıkama, diş fırçalama gibi küçük aktiviteleri başarabilir. Mobilize olması için tekerlekli sandalyeye ihtiyaç duyar. Genellikle evden ayrılamaz.
4. Çok ağır derece: Herhangi bir kişisel günlük işini yapabilmesi veya mobilize olması mümkün değildir. Genellikle yatalaktır veya vaktinin önemli bir kısmını yatarak geçirir. Böyle hastalar ışığa ve sese aşırı derecede duyarlıdır.

Bu güne kadar önerilen tedaviler;

- Antiviral tedavi,
- İmmunolojik tedavi,
- Antidepresan tedavi,
- Kognitif DavranışçıTedavi
- Fizik tedavi ve egzersiz
- Diğer tedaviler (diyet, )

Kognitif Davranışçı Terapi Programı;

Bazı bozulmuş hisleri değiştirmek ve davranışları uygun hale getirmek , hastaların kronik yorgunluk durumları hakkında farklı düşünmeyi öğretmeyi , stresli durumları idare etmeyi ve karmaşık durumların düzeltilmesi yeteneğini sağlar.6-20 seans arasında değişir.Üç aşamaden oluşur.

1.Aşama ;
-Aktivite günlüğü; her gün neler yaptığınızı belirlemek için en az birkaç hafta boyunca tutulması önerilir.Günlükler çok az veya çok fazla çalıştığınız zamanları anlamanıza yardımcı olur.
-Uyku düzenleme günlüğü; Uyku probleminizin dalma , sürdürme , sık uyanma gibi hangi konuda olduğunu gösterir.
-Yeni hedefler; Birkaç ay içerisinde belirleyeceğiniz hedefler, dengeli bir yaşam sürmeyi sağlar.Bu hedeflerin gerçekçi ve başarılabilir olması gerekir.
-Aktivite programına her gün uyma ve yazma

2.Aşama;

a)İyi giden yönleri ve daha çok dikkat edilmesi gereken problemleri saptama
-Bir haftalık günlük yapma sonra bunun sürelerini arttırmayı amaçlar
- Aktivite programını birkaç haftada bir gözden geçirme , değiştirme
- Mevcut aktiviteleri arttırma,yenilerine başlama, durum ile ilgili daha fazla bilgi toplama, istirahatleri kısıtlamayı amaçlar.
- Düzenli uygulama

b)Yeni hedefler koyma.
Yeni bir hedef belirleyin ve Hedefler kolaydan başlayarak artırılmalıdır. Gün planına uyabilirsek, daha sora haftalık plan yapalım. İyi bir uygulamada, dinlenmeye ayrılan zaman giderek azalmalı, etkinlik zamanı artmalıdır Hedefler gerçekçi ve ulaşılabilir olmalıdır. Hedefler kolaydan başlayarak artırılmalıdır. Gün planına uyabilirsek, daha sora haftalık plan yapalım.
- Yeni etkinlik ekleme;
- Etkinliği küçük parçalar haline getirerek güne , haftalara yayma
- Kolaydan zora gitme
- Planlanandan az veya çok yapmama, mutlaka plana uyma
- Eğer belirtiler artarsa bunun geçiçi olduğunu bilin.-
- Eski günlüklere bakarak yavaş da olsa ilerlediğinizi görün.

c) Olumsuz düşünceleri çalışma;

d) Gelişmeyi engelleyen diğer sorunları tesbit etme

e) Geri dönüşlerin nasıl yönetilebileceğine ilişkin plan yapma

- Düzeltme cetveli;
KYS de uyku bozukluğu sık görülür.Bu beden saatindeki bozulmadan kaynaklanır.
Bunu düzenlemek için; -yatma kalkma saatlerini belirleme.
-Gün içinde uyumamama
-Yatağı sadece uyumak için kullanma
-Yatmadan önce ılık banyo gibi uygulamalı düzenli yaparak bedeni buna alıştırmalısınız.
-Endişelenmek için gün içinde belli bir zaman ayırın gece uyuyamayınca endişeler aklınız geldiğinde o zamana bırakın.
- Olumsuz ve cesaret kırıcı düşüncelerle yüzleştirme

Bu engellemenize engel olan veya “ Hiçbir zaman iyileşemeyeceğim.” , “ Bu gün hiçbir şey başaramadım ki gibi hayal kırıklığı oluşturan düşünceleri belirlemeyi sağlar.Olaylar karşısında olumsuz otomatik düşünceler ortaya çıkabilir. Bunları bir günlüğe yazın.

Bir düşünceyi gerçek ile karıştırmamak gerekir. Bir şeyin doğru olduğunu düşünmek, onun doğru olduğu anlamına gelmez.

Sık karşılaşılan düşünce hataları,
1-ya hep ya hiç
2-falcılık
3-düşünce okuma
4-aşırı genelleme

KYS de ; Bu soğuk algınlığı her şeyi geri getirebilir.
Dinlenirsem iyi olurum önemli bir şey değil
Mükemmeliyetçilik KYS si olan hastada çok tehlikelidir. Çünkü çok hasta olmasına karşın çok yüksek hedefler belirler ve hayal kırıklığına uğrarlar.

- Gevşemeyi öğrenme;En iyi nasıl dinlendiğimizi öğrenme
- Sınır Koyma
- Öncelikleri belirleme
- Odaklanma ve tetikte olma
- Tekrarlamaları kabullenme basamaklarından oluşur. Çabuk düzelme yeniden tekrarlamaya sebep olur.

Bu yöntemlerin kullanıldığı tedavide hastanın kendini gözlemi ve ödevlerin kullanılması ile hayatlarında egemen olan yorgunluğa karşı çaresiz oldukları sabit fikrinden yavaş yavaş bunun bir çok olumlu olanın arasında sadece tek bir olumsuz ve bir dereceye kadar tedavi edilelebilir bir sorun olduğu fikrine geçerler

3. aşama;
gelişmeye nasıl devam edileceğini belirleme ve tekrarlamalarla nasıl baş edileceğini belirleme aşamasıdır.Üç aylık bir planlama önerilir.Düzenli aralıklarla gelişim değerlendirilmesi yapılması önerilir.

KRONİK YORGUNLUKLA BAŞETMEK

Stres cevap sistemini uyaran 2 ayrı kalitede "biyolojik acil durum reaksiyonu" vardır
1- Savaşma veya kaçma;
2- Durma veya çekilme veya donma

Birincisi sağlıklı organizmanın cevabıdır. Stres sistemi bu cevabı veremeyen organizma ise ikincisini gösterir ki bu homeostatik olmayan ve organizmayı tehlikeye maruz bırakan bir cevaptır. CFS hastasının stres cevap sistemi ancak bu ikinci sınıf cevabı oluşturabilmektedir

Stresli olduğumuz ve duygularımız harekete geçtiği zamanlar, işlevsel olmayan bir biçimde düşünmeye başlarız.En sık yapılan düşünce hatalarından biri hep ya da hiç şeklinde düşünmedir Stresin Kronik Yorgunluk Sendromu semptomlarını arttırdığının bilincinde olmak önemlidir.KDT hastalara stres faktörlerini daha iyi tanıma ve daha başarılı yönetmede yardımcı olur.

Öncelikle stresi kontrol etmeyi bilmeliyiz. Herkesin bir stres eşiği vardır ve bu eşiği aşmamak gerekir. Düzenli hayat tarzı, hafif fiziksel egzersizler, sağlıklı beslenmek ve ideal kiloyu korumak da kronik yorgunluk sendromu ve benzeri rahatsızlıklardan korunmak için uygulanması gereken temel kurallardır.

Öneriler:

*Yapabildiğiniz kadar fazla istirahat edin.
*Hayat hızınızı yavaşlatın, fiziksel veya emosyonel stres meydana getirecek ortamlardan ve işlerden kaçının.
*Çalışma ortamımızı yeniden düzenleyin. Yani aşırı iş yükünden kaçının, dinlenme zamanlarımızı arttırın, finansal, bürokratik ve idari işlerde en az sorumluluk alın, yeterli uzman eğitimi ve yönlendirme yapılmasını isteyin, yaptığımız işi kontrol etme ya da etkileme duygusunun daha fazla kazandırılmasını isteyin, çalışanlar arasında destek ve sosyal ilişkilerin en üst düzeye çıkarılması için çaba sarfedin, kağıt işi ve bürokratik işleri azaltın.
*İş hayatımızda ve özel hayatımızda yeni stratejiler belirleyin.
*Takım çalışması yapın.
*İşyerinde sosyal destek amaçlı gruplar kurun ve toplantılar düzenleyin.
*Eğitim içerikli uygulamalar ile bireysel baş etme yöntemlerini geliştirin.
*Kas gevşetici egzersizler yapın.
*Zor işleri eşit olarak dağıtarak yükün aynı kişiler üzerinde birikmesini engelleyin ve zor işlerin dönüşümlü olarak yapılmasını sağlayın.
*Gün içerisinde kitap, gazete ve dergi okuma gibi, iş harici aktiviteler için zaman ayırın.
*Yorgunluğa karşı en iyi ilaç tatile çıkmaktır. Tatile çıkın.
*Yarım gün çalışın.
*Çalışma temposunu düşürün.
*Yaşamınızı renklendirecek uğraşlar bulun.
*Her sabah 10-15 dakika aç karnına egzersiz yapın.
*Her gün sabahları aç karnına en az 5 dakika yürüyüş yapın. Ancak bu yürüyüşleri güneşli günlerde yapmaya özen gösterin.
*Uyku ritmine dikkat edin.
*Hoşunuza giden konuları düşünün veya hoşlandığınız bir film seyredin.
*Bol vitaminli ve mineralli besinleri sofranızdan eksik etmeyin. Özellikle B ve C vitaminleri ile potasyum.
*Bol sıvı alın. En az günde 3 litre su için.
*Alkolden uzak durun.

Sorun Çözme Yöntemi;
Sizi endişelendiren durumların ve etkinliklerin listesini yapın.Öncelikle hangisi ile ilgilenmek istediğinize karar verin. En az endişe yaratandan başlayabilirsiniz..

1-Sorununuz nedir?
2-Sorunu çözmek için en az 3 değişik yol düşünün.( Eğer ---------- benim yerimde olsa ne yapardı?)Benzer sorunlarala iyi baş ettiğini düşündüğünüz birisinin bakış açısını belirleyiniz.Geçmişte benzer sorunlar karşısında nasıl bir çüzüm buldunuz?.
3-Her çözüm seçeneği ile ilgili sonuçlarının ne olabileceği ile ilgili düşüncelerini yazın.
4-Hangi seçeneğin en iyi sonuca götüreceğine karar verin.
5-Bu çözüme yönelik plan yapın
6-Çözüm işe yaradı mı değerlendirin; Kendinize şu soruları sorun
-Ben bu problemle baş etmeye çalışırken planımı uyguladım mı?
- Kendi beklediğim sonuca ulaşabildim mi?
- Bu sonuç beni tatmin etti mi?
- Aynı stratejileri yeniden kullnır mıyım?

Bu plana uymak başlangıçta zor gelebilir. Fakat bir süre sonra alışkanlık haline gelir.
Kronik yorgunluk sendromunun tedavisinde KDTnin yararlı olduğunu gösteren bazı çalışmalar bulunmaktadır.1996 da Michael Sharp ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada sadece tıbbi tedavi alan grupta %27, KDT tedavisi alanlarda ise %73 iyileşme görüldüğü bulunmuştur(2).Londra 1998 de Alicia Deale ve ark tarafından yapılan bir diğer çalışmada da 13 seans KDT ile aynı sayıda relaxasyon tedavisi alan grupta %19, KDT alan grupta %70 oranında iyileşme tespit edilmiştir(3).Beş yıllık takip sonucunda KDT ile iyileşme gösteren bireylerin çoğu bu iyilik halini sürdürdüğü bulunmuştur.Hollanda da yapılan bir diğer çalışmada katılımcılar KDT alanlar, bir destek grubuna dahil olanlar ve hiç tedavi almayanlar olarak üçe ayrılmıştır.Sekiz aylık takibin sonunda KDT diğer kontrol seçeneklerinden anlamlı olarak daha etkin bulunmuştur.KDT alanların yaklaşık yarısı belirgin bir iyileşme gösterirken, kontrol gruplarında ise belirgin bir fark görülmemiştir.

İçerik Kaynakçası:
1- Greenbergs DB: Neurasthenia in the 1980’s: Chronic fatigue syndrome and anxiety and deressive disorders.Psycsomatics. 1990,31:129-137
2- Sharpe M, Hawton K, Simkin Sue. Cognitive behaviour therapy for chronic fatigue syndrome:a randomised controlled trial.BMJ 1996; 312:22-26.
3- Deale A, Husaın K, Chalder T, Wessely S. Long term outcome of cognitive behviour therapy for chronic syndrome:A 5-year follow-up study.Am J Psychiatry 2001;158:2038-2042.

Alıntı kaynağı

Son düzenleyen _PaPiLLoN_; 17 Ağustos 2010 22:02
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Aralık 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
selamlar, çok kötü birşey şu kronik yorgunluk sendromu. ilk duyunca insana pek hastalık gibi gelmiyor ama baya ciddi bir durummuş doktorumun dediğine göre. ben aylarca çok çektim bu tarz yorgunluktan hatta asteni de deniyormuş buna. neyse doktorumun tavsiyesi üzerine stimol kullanıp atlattım çok şükür ki. demek istediğim hafife almaya gelmeyecek bir durum bu kronik yorgunluk sendromu.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
25 Mayıs 2012       Mesaj #4
Avatarı yok
Yasaklı
Kronik Yorgunluk Sendromuna Magnetoterapi

İnsan sağlığı açısından bilinenden çok daha önemli bir yer tutan biyomanyetik alan, yeryüzündeki manyetik alanlarla şekillenir.Yer kabuğunun doğal bir manyetizması vardır. Bu manyetik etkileşim, hücre zarlarında madde alışverişlerini mümkün kılar. Böylece bir fabrika gibi çalışan hücrenin, atık maddeleri ve toksinleri bünyesinden uzaklaştırarak, su, besin maddeleri, oksijen ve gerekli mineralleri alarak işlevinin uygun bir seyirde ve canlılık içinde sürdürmesini mümkün kılmaktadır.

Günümüz dünyasında, gelişen teknolojiyle birlikte, insan hayatının doğal manyetizması da bozulmaktadır. Atmosferimizdeki haberleşme araçlarımızın yaydığı sinyaller, yüksek gerilim hatlarından yayılan radyasyon ve günlük yaşamımızın bir parçası haline gelen elektronik cihazlarımızın yaydığı dalgalar yoğun bir elektromanyetik kirliliğe yol açmaktadır.

Hayat enerjimizin kaynağı olan biyomanyetik alanımızı bir mıknatıs gibi emen bu etkenler, başta kronik yorgunluk sendromu olmak üzere birçok hastalığın da temelini oluşturur.

Hastalığa Yanlış Tanı Konulabiliyor

Temelde baş ağrısı, baş dönmesi, sıkıntı, bunaltı, endişe, kaygı gibi belirtilerin yanı sıra, aynı zamanda depresyon belirtileri taşıyan; uyku dengesizlikleri, halsizlik, isteksizlik, kırgınlık şikayetlerinin altında kronik yorgunluk sendromu yatabilir.

Bu hastalığın teşhisinde, belirtilerin birçok hastalığın belirtileriyle aynı olmasından kaynaklanan tanı problemleri yaşanmaktadır. Vakit ayrılıp, dikkatlice incelenmeyen hastalara genelde salt depresyon teşhisi konulduğundan, iyileşemeyen hastaların doktor ve hastanelere olan güvenleri de zedelenmektedir.


Kaynak : Popüler Bilim (Mart 2012,Sayı:213)

Benzer Konular

22 Eylül 2017 / Misafir Tıp Bilimleri
9 Haziran 2009 / careless_WhispeR X-Sözlük
27 Haziran 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
10 Nisan 2009 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri
6 Mart 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük