Arama

İçindeki Korkak Kızın Farkında mısın?

Güncelleme: 1 Nisan 2016 Gösterim: 1.218 Cevap: 0
Şeb-i Yelda - avatarı
Şeb-i Yelda
Ziyaretçi
1 Nisan 2016       Mesaj #1
Şeb-i Yelda - avatarı
Ziyaretçi
İçindeki Korkak Kızın Farkında mısın?

Sponsorlu Bağlantılar
“Ayna ayna söyle bana, benden güzeli var mı bu dünyada?” Pamuk Prenses masalındaki bu cümle, benzer güzellikte veya kendisinden daha güzel birini gördüğünde güvensiz veya daha doğru bir ifadeyle güvensizleşen bir kadının kendine sorduğu merkezi bir sorudur.’’ Kraliçem, siz en güzelsiniz” cevabı onları sakinleştirir ve içlerindeki dengeyi tekrar kurar. Kendisinden ve dünyadan memnundur, çünkü artık özel biridir.

Bu makaleyi aslında başarılı oldukları halde değersizlik duygularından muzdarip olan, iyi göründükleri halde kendilerini değersizleştiren ve büyük özlem duydukları halde hiç kalıcı ilişkiye girmelerine izin vermeyen kadınlar için yazdım.

Güçlü görünen ama içlerinde küçük bir kız çocuğu yaşayan, hayatında boşluk hisseden, gerçekten sevilecekleri duygusuna sahip olmayan, büyük çabalarla yakınlık ve şefkat arayan ama bulunca da bununla pek bir şey yapamayan kadınlardır. Hala duygusal olarak eski çocukluk duygularında boğuldukları için ilişkilerinde de zorluklar yaşarlar. Kendilerini içten terk edilmiş (yalnız) hisseden, kendilerine ve dünyaya güven duymak yerine boşluk ve tehdit hisseden kadınlardır.
Kadınlarda özgüven eksikliği nasıl oluşur?
Pamuk prenses masalındaki kraliçenin en güzel olmak zorunluluğuna bağımlı olması gibi. Güzel, başarılı ve hayranlık uyandırıcı olmak onların yaşamlarının temelidir. Çevresindeki insanlardan hayranlık, kabul görme ve övgü şeklinde yaklaşımlar olmadığında ağır depresyonlar yaşayabilirler. Böyle durumlar mesela hastalıklar nedeniyle ortaya çıkabiliyor ama yaşlanma veya hayat şartlarının değişmesi de, çocukların taşınması, eşten veya arkadaştan ayrılma , meslekte başarısızlık , eleştiri veya reddedilmede de görülebiliyor.


Kadınlarda narsistik bozukluğu etkileri nelerdir?
Aslına bakarsanız, bir başkasının daha çekici olması ve bunun sonucunda kendisinin kötü, çirkin, değersiz olması arasındaki uyuşmazlık, merkezi bir narsistik çatışmadır. Narsistik bozukluk esas olarak öz benliğin, öz değer duygusunun veya insanın kendisine olan sevgisinin değersizleşmesidir. Dişi narsistik yapıda bir kadın sağlam olmayan, sallantıda olan bir öz değer duygusu nedeniyle acı çeker. Bir taraftan kendini en büyük veya en güzel olarak görürken diğer taraftan az bir değeri olduğuna hatta değersiz olduğuna inanır. Yaşantısı büyüklük duyguları (büyüklenmecilik) ile aşağılık duyguları arasında gidip gelir. Bir gün kendisini harika ve herkesten üstün hissederken, bir başka gün kendinden şüpheye düşer, kendini değersiz ve depresif hisseder. Büyüklük ve depresyon bir madalyonun iki yüzü gibidir onlar için. Yoğun şekilde, bir kadının büyüklük fantezilerine sahip olması veya kendisini değersiz hissetmesi, her ikisi de bozuk bir öz değer duygusunun ifadesidir.
Kadınlarda duygu değişimleri ne ölçüde olur?
Sonunda ne aşağılık duygusu kazanır ne de büyüklenmecilik kazanır. Hiçbir dış değişiklik, (estetik operasyonları,lüks kıyafetler vs.) aşağılık duygusundan kurtaramaz. Bunu ancak gerçeği yansıttıklarında, kendileri gibi olabildiklerinde ve bu halleriyle koşulsuz bir şekilde kabul edildikleri, olumlu duygularla dolu bir ilişki de gördüklerinde yapabilirler.

Bu yapıdaki bir kadının başarı odaklılığı erkeklere karşı olan rekabetçi tutumuyla sıkı sıkıya bağlıdır. İlişkileri, özel de olsa, büyük oranda erkekle rekabet üzerine kuruludur ve kadın ona kendisi kadar veya ondan daha iyi olduğunu ispatlamak ister. Bunun sonucunda da birincilik pozisyonu için sürekli bir kavga doğar ilişkilerinde.

Narsistik kadınlar hangi erkekleri seçer?
Bu kraliçeler erkeğin kendisi kadar veya daha fazla yetenekli olmasına tahammül edemez, çünkü o zaman kendini otomatik olarak yenik ve değersiz hisseder. Kendisinin ne kadar harika olduğunu ispat edebilmek için ona baskın çıkması gerektiğine inanır ve onu kendisiyle aynı değerde bir partner olarak kabul etmeye katlanamaz. Bu tutum çoğunlukla bilinçsizce yapılan bir şeydir ve ilişkilerde, evliliklerde alttan alta etki eder. Partnerler arasında açık bir rekabet verimli olabilir ama söze dökülmemiş ve uyum maske altına gizlenmiş bir rekabetse ilişkiyi zehirler.

Bu duruma maruz kalan erkek ne yapar?
Danışanlarımda tecrübe ettiğim, bu tür ilişkilerde bulunan bir erkek, kendisini başarısızlık ve yetersizlik duygularıyla iç içe buluyor. Takdir edersiniz ki bizim gibi, erkek egemen toplumda yetişen bir erkek için bu duyguları yaşamak zordur. Bu duyguları telafi etmek için farkında olmadan eşinin isteklerini görmezden gelme, stepne bir ilişki yaşama (başarılı hissettiren), kendisini yoğun bir şekilde işe verme gibi dışavurumları kullandığını gördüm. Bu tür belirtileri ilişkilerinizde görmeye başladığınızda evlilik terapisi yardımı almayı düşünebilirsiniz.

Bu değişim terapiyle, kendi kendine yardım gruplarıyla, arkadaşların yardımıyla, günlük hayatın işleriyle uğraşmayla ve birlikte yaşanılan insanlarla olur. Yollar çok çeşitlidir ve hangisinin doğru olduğuna dair bir reçete yoktur. Bir kadının maruz kaldığı kişilik değersizleştirilmesi çok şiddetli ise kendi kendine yardımın yanı sıra psikoterapi desteği almaktan da çekinmemelidir.


Sevgiyle kalın.

Uzm.Psk.Dan.Eyüp SARI

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

3 Eylül 2011 / Misafir Soru-Cevap
26 Temmuz 2007 / BlueNighT Hayali Karakterler
15 Haziran 2009 / asla_asla_deme X-Sözlük