Arama

Parkinson

Güncelleme: 13 Temmuz 2012 Gösterim: 34.461 Cevap: 8
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
3 Eylül 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Parkinson

Sponsorlu Bağlantılar
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.


Parkinson hastalığı, ilk kez 1817 yılında İngiliz bir hekim olan James Parkinson tarafından tanımlandı. Parkinson hastalığının ileri yaşlarda başlaması ve çok eski çağlarda insan ömrünün nispeten kısa olması nedeniyle hastalığın ilk ne zaman ortaya çıktığı bilinmiyor.

Parkinson hastalığı nedir?
Parkinson hastalığı, beyinde hareketlerimizden sorumlu olan hücrelerin ufak bir bölümünün hasara uğraması ve eksilmesi (dejenerasyon) sonucu ortaya çıkan bir hastalık olarak nitelendiriliyor. Bu hücreler dopamin adı verilen kimyasal bir madde salgılıyor. Dopamin, bilgileri bir sinir hücresinden diğerine gönderiyor. Beyinde yeterli dopamin yapılmazsa hareket ve denge işlevleri etkilenerek Parkinson hastalığı belirtileri ortaya çıkıyor. Parkinson hastalığı ölümcül olmayan, yaşam beklentisini kısaltmayan ve felce yol açmayan bir hastalıktır.

Parkinson hastalığına yol açan nedir?
Beyinde dopamin hücrelerinin niçin hasara uğradığı henüz bilinmiyor. Konuyla ilgili yoğun bilimsel araştırmalar sürüyor. Hastalığın ortaya çıkmasında yaşlanma süreci zemininde olası kalıtsal ve çevresel faktörlerin beraberce rol oynadığı sanılıyor. Bulaşıcı olmadığı gibi beyin damarlarındaki kireçlenmeye de bağlı gelişmiyor.



Parkinson hastalığı kalıtsal mı?
Bu konuda şimdiye kadar yapılan çok sayıdaki araştırmada; hastalığın yüzde 5 gibi düşük oranda kalıtımla ilişkisi olduğu gösterildi.



Tanı nasıl konuluyor?
Parkinson hastalığı tanısına varmak için özel bir laboratuar ya da röntgen tetkiki mevcut değil. Hekim, hasta veya ailesinden aldığı ayrıntılı bilgi ve muayene bulgularına dayanarak tanı koyuyor. Deneyimli bir nörolog için tanı koymak güç değil. Ancak Parkinson hastalığı tanısını koymadan önce onu taklit edebilen diğer nedenleri dışlamak gerekiyor. Bilinen ve değişik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan bu hastalıklar Parkinson hastalığıyla benzer belirtileri gösterdiği için, bazen tanıda karışıklığa yol açabiliyor. Örneğin, psikiyatride kullanılan bazı ilaçlar, çeşitli zehirlenmeler, beynin tümoral veya damar hastalıkları gibi dopamin hücrelerini etkileyen her türlü süreç, Parkinson hastalığına benzer tablolara yol açabiliyor.

Parkinson hastalığının belirtileri nelerdir?
Hastalık belirtileri oldukça yavaş gelişiyor. Bazen erken bulgular çok silik olabiliyor. Öyle ki aylarca veya yıllarca farkedilmeyebiliyor. Söz konusu belirtilerin ortaya çıkmasında belli bir sıra olmadığı gibi, her hastada belirtilerin çeşitleri ve hastalığın ilerleme hızı farklıdır. Başlangıçta sıklıkla bir beden yarısında veya yalnızca bir uzuvda ortaya çıkan belirtiler, zaman içinde tipik olarak iki yanlı tutulmaya yol açıyor.



Başlıca belirti ve bulgular şunlardır:
·
İstirahat halinde uzuvlarda titreme
· Hareketlerde yavaşlama
· Bir veya daha fazla uzuvda sertlik
· Yürürken kolları sallamama, konuşurken yüz ifadesinde donukluk ve eşlik eden doğal el hareketlerinin kaybı
· Yavaş, küçük adımlarla veya ayak sürüyerek yürüme
· Vücut duruşunun öne eğik şekil alması
· Yumuşak ve alçak sesle, monoton konuşma
· El yazısında küçülme ve yazının okunaksız olması
· Ağızdan salya sızması, yutkunma güçlüğü
· Halsizlik, yorgunluk
· Ruhsal çöküntü hali (depresyon), nedensiz sıkıntılar
· Kabızlık, aşırı terleme, tansiyon düşmesi
· Ağrı, kas spazmları

Titreme, Parkinson hastalarının yaklaşık olarak yüzde 80'inde oluyor. Genellikle ellerde dinlenme halindeyken ortaya çıkıyor, heyecan ve stresle şiddeti artıyor. Ellerin dışında; kollar, ayaklar, çene ve dudakta da titreme olabiliyor. Ancak her titremesi olan kişi Parkinson hastası değildir. Titreme başka birçok hastalıkta da ortaya çıkabileceği gibi, normal insanlarda heyecanlanınca özellikle ellerde görülebiliyor. Hareketlerdeki yavaşlık çok belirgin olduğu zaman hastalar günlük işlerinde zorluk çekebiliyor ve yakınlarının yardımına gereksinim duyabiliyor.



Parkinson hastalığı tedavi edilebilir mi?
Hastalığı tamamen ortadan kaldırıcı bir tedavi henüz bulunamadı. Ancak hastaların günlük yaşamını olumsuz yönde etkileyen belirtilerin tedavisi önemli ölçüde mümkün. Dolayısıyla hastanın yaşam kalitesi yükseltilebiliyor. İlaçlar kadar egzersizler, psikoterapi, düzgün beslenme ve düzenli yaşam koşullarının da önemi açıktır.



İlaç tedavisi
Parkinson hastalığı, beyinde eksilmiş olan dopamini yerine koyma amacıyla hayat boyu ilaç tedavisi gerektiriyor. Günümüzde hastalığı ortadan kaldıran kesin bir tedavinin henüz bulunmamasına karşın, mevcut ilaçlar belirtileri büyük ölçüde düzeltiyor ve birçok hastanın aktif ve üretken bir şekilde yaşamını sürdürmesini sağlayabiliyor. Böylece Parkinson hastalarının çoğu düzenli tedaviyle uzun yıllar mutlu olarak yaşıyorlar.

İlaç seçiminde; hastanın yaşı, hastalığın şiddeti, önde gelen belirti ve hastayı en fazla rahatsız eden şikayet gözönüne alınıyor. İlaçlara daima ufak dozlarda başlanılıyor, gerekirse doz yavaş yavaş artırılıyor. Her hastada tedavi seçimi ve dozları farklıdır. Hekim, aynı hastanın tedavisinde uygun ilaç dozlarını buluncaya kadar birçok kez değişiklik yapabiliyor. Parkinson hastalığının uzun süreli bir hastalık olması nedeniyle hastayla hekimin işbirliği yapması şart.


Cerrahi tedavi
Cerrahi girişimler hiçbir zaman Parkinson hastalığında ilk tedavi seçeneği değildir ve hastalığın ilerlemesini durdurmuyor. Hastalık belirtileri ilaç tedavisiyle yeteri kadar kontrol edilemiyorsa cerrahi tedaviye başvurulabiliyor. Cerrahiye aday hastaların nispeten genç yaşta olmaları, hafıza sorunları veya başka hastalıklarının olmaması, fiziksel olarak uygun olmaları şart. Cerrahi girişim sırasında cilde anestezi uygulanıyor ve şuuru açık olan hastanın kafatasına açılan ufak bir delikten hareketi kontrol eden merkeze giriliyor. İki tip ameliyat yapılıyor. Birincide beynin hedef bölgesindeki hücrelerde hasar oluşturuluyor. İkincide hasar yapılmaksızın söz konusu merkeze bir elektrod yerleştiriliyor. Elektrodun ince bir tel uzantısı köprücük kemiği altına yerleştirilen uyarıcı alete (stimülatör) bağlanıyor. Hasta stimülatörü örten cilt üzerine mıknatıs dokundurarak sistemi açıp kapatabiliyor. Hastalık belirtileri hasta
stimülatörü açtığı zaman düzeliyor, kapattığı zaman tekrar ortaya çıkıyor.


Egzersiz veya fizik tedavi
Parkinson hastalığı hareketlerde kısıtlanmaya neden olduğu için ilaç tedavisine ek olarak uygulanan egzersizler; baş, gövde ve uzuv eklemlerinin bükülebilirliğini artırıyor, sertleşmiş kasları gevşetiyor, el becerilerinin ve yürümenin iyileştirilmesine yardımcı oluyor ve dik duruşu sağlıyor. Evde yapılan sabah ve akşam 10'ar dakikalık egzersizler, günlük kısa yürüyüşler dolaşıma yararlı olabileceği gibi, kilo almayı da önlüyor. Gerektiğinde bir fizyoterapistin desteğine de başvuruluyor.



Diyet
Parkinson hastalığı belirtilerini düzeltecek özel bir diyet mevcut değil. Düzenli ve dengeli beslenme önem taşıyor. Aşırı derecede kilo almaktan kaçınılması gerekiyor. Kabızlığa karşı lifli besinlerin yenilmesi ve hergün bol su içilmesi yarar sağlıyor. Özel olarak önerilen bir vitamin tedavisi yoktur. İsteniyorsa B6 vitamini dahil her türlü vitamin alınabiliyor.



Parkinson hastalığıyla yaşamak
'Parkinson hastalığı' tanısı almak başlangıçta hayatınızı alt üst edebilir, hatta depresyona girebilirsiniz. Zamanla bütün kronik hastalıklar gibi onunla yaşamayı, hatta mücadele etmeyi öğrenirsiniz, yaşamınızda belki büyük değişikliklere neden olacak yeni kararlar alırsınız. Hastalık hayat boyu tedavi ve bakım gerektirmesi nedeniyle en az sizin kadar ailenizin de psikolojik ve sosyal durumunu olumsuz yönde etkileyebilir. Aileniz günlük yaşamınızda tartışmasız sizin en büyük desteğinizdir.
Ancak hareketleriniz yavaş dahi olsa basit işlerinizde yardım istemeyin, kendi hızınızla iş yapmaya gayret gösterin. Böylece güveniniz artar ve daha aktif olursunuz. Mümkün olduğunca zevk aldığınız uğraşlarınızı sürdürmeye çalışın, hastalığın üstesinden geleceğinize inanın, yaşamdaki güzel şeylerden kendinizi soyutlamayın, toplumdan kaçmadan arkadaşlıklarınızı sürdürün ve yalnız olmadığınıza inanın. Unutmayın, Parkinson hastalığıyla birlikte mutlu ve normale yakın düzeyde bir yaşam sürdürmek elinizde.



İ. Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Hareket Bozuklukları Birimi ve İ. Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Davranış Nörolojisi ve Hareket’in katkılarıyla
Son düzenleyen Daisy-BT; 11 Ekim 2009 14:07
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Eylül 2006       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Parkinson, genellikle 50 yaşından sonra ortaya çıkan, nadiren 40 yaşın altında beliren, yavaş ilerleyen bir klinik tablodur. Parkinson daki en önemli belirtilerden birisi istirahat halinde görülen tremor yani titremedir. En çok ellerde görülür, tremor genellikle saniyede 3 - 7 vuruşlu olup bir amaca yönelik hareket esnasında ve uykuda; Örn. bir bardağı tutmak için uzanıldığında kaybolur. Parkinsonda diğer önemli bir belirti kas tonusundaki artmadır bu nedenle hastada bir katılaşma vardır, hastaya pasif bir hareket yaptırılmak istendiğinde bir dirençle karşılaşılır. Örn. hastanın bükülmüş kolu dirsekten açılmaya çalışıldığı zaman karşılaşılan direnç nedeni ile hareket zorlaşır buna dişli çark arazı adı verilir. Diğer önemli bir belirti hareketlerdeki genel yavaşlamadır. Yürüyüş küçük adımlarla, kolları sallamadan ve vücut öne eğik ( antefleksiyon postürü ) pozisyondadır.

Sponsorlu Bağlantılar
Bunlara ilave olarak mimiklerde azalma, monoton ve kısık sesle konuşma ve oturup - kalkma güçlüğü de hastalığa eşlik eder. Her vakada rastlanmamakla birlikte hipersalivasyon (salya artımı), sebore (ciltte ve saçlı deride yağlanma, pullanma), konstipasyon (kabızlık) sık görülen; empotans, enkontinans (idrar kaçırma), ortostatik hipotansiyon seyrek görülen otonom sinir sistemi belirtileridir. Depresyon ve ileri devrelerde demans (bunama) görülür. Hastalık tablosu hastadan hastaya değişebilir. Bazan hastalık uzun yıllar sadece tremor ve adelelerde kasılma ile birlikte seyreder. Bu tabloya Hemiparkinsonizm denir. Bazanda tremor olmaksızın hareketlerde yavaşlama, adelelerde katılaşma ve duruş bozukluklarının ön planda olduğu ve daha hızlı ilerleme gösteren vakalara rastlanır.

Parkinson hastalığı primer olabildiği gibi aşağıda bazılarını sıralıyacağımız başka nedenlere nedenlere bağlı olarak ta gelişebilir;

* Posttravmatik ( travma sonrası )
* Sinir sistemini etkileyen bazı ilaçlar
* Arterioskleroza bağlı
* Toksik olabilir
* Ansefalit ( beyin iltihabı )sonrası

Parkinson Dopamin adı verilen sinir sistemi için gerekli olan maddenin düzeyinin düşmesi ile ortaya çıkan bir hastalık olduğu için tedavide de bu maddenin yerine konması prensibine bağlı medikal tedavi uygulanmaktadır. Ancak Stereotaktik Talamotomi adı verilen bir yöntemle cerrahi tedavide söz konusu olabilmektedir..

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
9 Eylül 2006       Mesaj #3
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
PARKİNSON HASTALIĞI

Tremor, düzlenmiş duygudurum ve salya akması gibi klinik özelliklerin eşlik ettiği nedeni genelde nörolojik olan bir tür ekstrapiramidal sendromdur.


titremek
Tıp dilinde tremor denilen titremek, irade dışında meydana gelen bir hastalık belirtisidir. El ve ayak titremesi; daha ziyade, nevroz, isteri veya nevrasteninin belirtisidir. Hafif titremeler, genellikle, guatr, alkolizm, kurşun veya cıva zehirlenmesi ya da ihtiyarlığın işaretidir. Şiddetli titremeler
parkinson hastalığı ve uyku hastalığında görülür.


tremor
İrade dışı titremelere verilen addır. Örneğin, Hipertiroidi (Tiroid bezinin fazla çalışması) adı verilen rahatsızlıkta ellerde görülen ince amplitüdlü titremelere tremor adı verildiği gibi,
parkinson da görülen kaba ve büyük amplitüdlü titremelere de trem
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
11 Eylül 2006       Mesaj #4
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Parkinson hastalığına yol açan nedir?
Beyinde dopamin hücrelerinin niçin hasara uğradığı henüz bilinmiyor. Konuyla ilgili yoğun bilimsel araştırmalar sürüyor. Hastalığın ortaya çıkmasında yaşlanma süreci zemininde olası kalıtsal ve çevresel faktörlerin beraberce rol oynadığı sanılıyor. Bulaşıcı olmadığı gibi beyin damarlarındaki kireçlenmeye de bağlı gelişmiyor.
Parkinson hastalığı kalıtsal mı?
Bu konuda şimdiye kadar yapılan çok sayıdaki araştırmada; hastalığın yüzde 5 gibi düşük oranda kalıtımla ilişkisi olduğu gösterildi.

Tanı nasıl konuluyor?
Parkinson hastalığı tanısına varmak için özel bir laboratuar ya da röntgen tetkiki mevcut değil. Hekim, hasta veya ailesinden aldığı ayrıntılı bilgi ve muayene bulgularına dayanarak tanı koyuyor. Deneyimli bir nörolog için tanı koymak güç değil. Ancak Parkinson hastalığı tanısını koymadan önce onu taklit edebilen diğer nedenleri dışlamak gerekiyor. Bilinen ve değişik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan bu hastalıklar Parkinson hastalığıyla benzer belirtileri gösterdiği için, bazen tanıda karışıklığa yol açabiliyor. Örneğin, psikiyatride kullanılan bazı ilaçlar, çeşitli zehirlenmeler, beynin tümoral veya damar hastalıkları gibi dopamin hücrelerini etkileyen her türlü süreç, Parkinson hastalığına benzer tablolara yol açabiliyor.

Parkinson hastalığının belirtileri nelerdir?
Hastalık belirtileri oldukça yavaş gelişiyor. Bazen erken bulgular çok silik olabiliyor. Öyle ki aylarca veya yıllarca farkedilmeyebiliyor. Söz konusu belirtilerin ortaya çıkmasında belli bir sıra olmadığı gibi, her hastada belirtilerin çeşitleri ve hastalığın ilerleme hızı farklıdır. Başlangıçta sıklıkla bir beden yarısında veya yalnızca bir uzuvda ortaya çıkan belirtiler, zaman içinde tipik olarak iki yanlı tutulmaya yol açıyor.

Başlıca belirti ve bulgular şunlardır:
·
İstirahat halinde uzuvlarda titreme
· Hareketlerde yavaşlama
· Bir veya daha fazla uzuvda sertlik
· Yürürken kolları sallamama, konuşurken yüz ifadesinde donukluk ve eşlik eden doğal el hareketlerinin kaybı
· Yavaş, küçük adımlarla veya ayak sürüyerek yürüme
· Vücut duruşunun öne eğik şekil alması
· Yumuşak ve alçak sesle, monoton konuşma
· El yazısında küçülme ve yazının okunaksız olması
· Ağızdan salya sızması, yutkunma güçlüğü
· Halsizlik, yorgunluk
· Ruhsal çöküntü hali (depresyon), nedensiz sıkıntılar
· Kabızlık, aşırı terleme, tansiyon düşmesi
· Ağrı, kas spazmları

Titreme, Parkinson hastalarının yaklaşık olarak yüzde 80'inde oluyor. Genellikle ellerde dinlenme halindeyken ortaya çıkıyor, heyecan ve stresle şiddeti artıyor. Ellerin dışında; kollar, ayaklar, çene ve dudakta da titreme olabiliyor. Ancak her titremesi olan kişi Parkinson hastası değildir. Titreme başka birçok hastalıkta da ortaya çıkabileceği gibi, normal insanlarda heyecanlanınca özellikle ellerde görülebiliyor. Hareketlerdeki yavaşlık çok belirgin olduğu zaman hastalar günlük işlerinde zorluk çekebiliyor ve yakınlarının yardımına gereksinim duyabiliyor.


Parkinson hastalığı tedavi edilebilir mi?
Hastalığı tamamen ortadan kaldırıcı bir tedavi henüz bulunamadı. Ancak hastaların günlük yaşamını olumsuz yönde etkileyen belirtilerin tedavisi önemli ölçüde mümkün. Dolayısıyla hastanın yaşam kalitesi yükseltilebiliyor. İlaçlar kadar egzersizler, psikoterapi, düzgün beslenme ve düzenli yaşam koşullarının da önemi açıktır.

İlaç tedavisi
Parkinson hastalığı, beyinde eksilmiş olan dopamini yerine koyma amacıyla hayat boyu ilaç tedavisi gerektiriyor. Günümüzde hastalığı ortadan kaldıran kesin bir tedavinin henüz bulunmamasına karşın, mevcut ilaçlar belirtileri büyük ölçüde düzeltiyor ve birçok hastanın aktif ve üretken bir şekilde yaşamını sürdürmesini sağlayabiliyor. Böylece Parkinson hastalarının çoğu düzenli tedaviyle uzun yıllar mutlu olarak yaşıyorlar.

İlaç seçiminde; hastanın yaşı, hastalığın şiddeti, önde gelen belirti ve hastayı en fazla rahatsız eden şikayet gözönüne alınıyor. İlaçlara daima ufak dozlarda başlanılıyor, gerekirse doz yavaş yavaş artırılıyor. Her hastada tedavi seçimi ve dozları farklıdır. Hekim, aynı hastanın tedavisinde uygun ilaç dozlarını buluncaya kadar birçok kez değişiklik yapabiliyor. Parkinson hastalığının uzun süreli bir hastalık olması nedeniyle hastayla hekimin işbirliği yapması şart.
Cerrahi tedavi
Cerrahi girişimler hiçbir zaman Parkinson hastalığında ilk tedavi seçeneği değildir ve hastalığın ilerlemesini durdurmuyor. Hastalık belirtileri ilaç tedavisiyle yeteri kadar kontrol edilemiyorsa cerrahi tedaviye başvurulabiliyor. Cerrahiye aday hastaların nispeten genç yaşta olmaları, hafıza sorunları veya başka hastalıklarının olmaması, fiziksel olarak uygun olmaları şart. Cerrahi girişim sırasında cilde anestezi uygulanıyor ve şuuru açık olan hastanın kafatasına açılan ufak bir delikten hareketi kontrol eden merkeze giriliyor. İki tip ameliyat yapılıyor. Birincide beynin hedef bölgesindeki hücrelerde hasar oluşturuluyor. İkincide hasar yapılmaksızın söz konusu merkeze bir elektrod yerleştiriliyor. Elektrodun ince bir tel uzantısı köprücük kemiği altına yerleştirilen uyarıcı alete (stimülatör) bağlanıyor. Hasta stimülatörü örten cilt üzerine mıknatıs dokundurarak sistemi açıp kapatabiliyor. Hastalık belirtileri hasta stimülatörü açtığı zaman düzeliyor, kapattığı zaman tekrar ortaya çıkıyor.

Egzersiz veya fizik tedavi
Parkinson hastalığı hareketlerde kısıtlanmaya neden olduğu için ilaç tedavisine ek olarak uygulanan egzersizler; baş, gövde ve uzuv eklemlerinin bükülebilirliğini artırıyor, sertleşmiş kasları gevşetiyor, el becerilerinin ve yürümenin iyileştirilmesine yardımcı oluyor ve dik duruşu sağlıyor. Evde yapılan sabah ve akşam 10'ar dakikalık egzersizler, günlük kısa yürüyüşler dolaşıma yararlı olabileceği gibi, kilo almayı da önlüyor. Gerektiğinde bir fizyoterapistin desteğine de başvuruluyor.

Diyet
Parkinson hastalığı belirtilerini düzeltecek özel bir diyet mevcut değil. Düzenli ve dengeli beslenme önem taşıyor. Aşırı derecede kilo almaktan kaçınılması gerekiyor. Kabızlığa karşı lifli besinlerin yenilmesi ve hergün bol su içilmesi yarar sağlıyor. Özel olarak önerilen bir vitamin tedavisi yoktur. İsteniyorsa B6 vitamini dahil her türlü vitamin alınabiliyor.

Parkinson hastalığıyla yaşamak
'Parkinson hastalığı' tanısı almak başlangıçta hayatınızı alt üst edebilir, hatta depresyona girebilirsiniz. Zamanla bütün kronik hastalıklar gibi onunla yaşamayı, hatta mücadele etmeyi öğrenirsiniz, yaşamınızda belki büyük değişikliklere neden olacak yeni kararlar alırsınız. Hastalık hayat boyu tedavi ve bakım gerektirmesi nedeniyle en az sizin kadar ailenizin de psikolojik ve sosyal durumunu olumsuz yönde etkileyebilir. Aileniz günlük yaşamınızda tartışmasız sizin en büyük desteğinizdir.
Ancak hareketleriniz yavaş dahi olsa basit işlerinizde yardım istemeyin, kendi hızınızla iş yapmaya gayret gösterin. Böylece güveniniz artar ve daha aktif olursunuz. Mümkün olduğunca zevk aldığınız uğraşlarınızı sürdürmeye çalışın, hastalığın üstesinden geleceğinize inanın, yaşamdaki güzel şeylerden kendinizi soyutlamayın, toplumdan kaçmadan arkadaşlıklarınızı sürdürün ve yalnız olmadığınıza inanın. Unutmayın, Parkinson hastalığıyla birlikte mutlu ve normale yakın düzeyde bir yaşam sürdürmek elinizde.
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
20 Kasım 2008       Mesaj #5
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Parkinson hastalığı, beynin alt kısımlarındaki gri cevher çekirdeklerinin bozukluğuna bağlı bir sinir sistemi hastalığı. Genellikle orta yaş hastalığıdır. Adını hastalığı ilk defa 1917'de titremeli felç olarak tarifleyenJames Parkinson'dan almıştır. Binde bir sıklıkla görülen, müzmin, ilerleyici, tedavisiz iyileşmeyen birhastalıktır.

Temel bozukluk, koordineli hareketleri düzenleyen beyin bölümlerindendir. Bu bozukluğu yapan sebep tam bilinmiyorsa idyopotik Parkinson hastalığı, sebebin belli olduğu durumlarda ise Parkinsonien sendromlar adı verilir. Bunlar:

# Geçirilmiş beyin enfeksiyonları,
# Bazı ilaçlar,
# Arteioskleroz,
# Ailevi sebepler,
# Travma,
# Zehirlenmeler,
# Tümörler,
# Kandaki kırmızı hücrelerin aşırı yükselmesi

gibi durumlardır.

Hastalığın temel belirtileri titreme, sertlik ve hareketlerin yavaşlamasıdır. Titreme ilk ortaya çıkanı olup, genellikle başlangıçta tek eldedir. Zamanla aynı taraf bacağa ve karşı ele geçebilir. Sıklıkla hastalıktan vücudun bir yarısı baskın olarak etkilenir. Titreme dinlenirken olup, uyurken kaybolur; sinirlilik ve yorgunluk titremeyi arttırır. Sertlik veya katılık boyun kaslarından başlar ve başın gövdeden önde tutulmasına sebep olur. Bel kemiği de etkilenip bel hafif öne eğilir, diz kalça ve kol eklemleri bükük hal alır. Hasta, küçük hızlı adımlarla sendeleyerek yürür, hantallaşır, saatlerce oturur. Yazıya büyük başlar, harfler gittikçe küçülür ve yazının okunması güçleşir. Monoton bir konuşması vardır. Kasların tonusu arttığı için (sertleştikleri için) bükülü kolun açılmaya çalışılması sırasında dişli çark hareket ettiriliyormuş hissi alınır. Yüz adale faaliyetleri (mimik ve jestler) silinir, donuk, anlamsız çehre (maske yüzü) vardır. Hareketlere başlamakta güçlük çeker, cildi yağlanır ve %40 hastada bunama görülür. Kelimelerin son hecesini tekrar eder. Gözünü kırpmaması söylenip, burun köküne vurulunca kırpma hareketini kontrol edemez. Gözlerin yukarıya doğru dakikalar hatta saatlerce kayması da, hastayı çok rahatsız eden bir durumdur.

Tedavi üç grupta planlanabilir:

# Birincisi, hastayı, faydalı aktiviteler ve zihni faaliyetlerle içe kapanık ve cemiyetten ayrı olmaktan korumaktır.
# İkincisi, cerrahi tedavi olup, hastanın ızdırabını azaltmak için kullanılmıştır ve hasta bölgenin, elektrik veya alkolle tahribinden ibarettir. Cerrahi tedavyle titreme genellikle düzelir, ancak katılık ve hareketlerde gözle görülür bir iyileşme olmaz.
# Üçüncü ve bugün Parkinson hastalığı'nın esas tedavisi olarak ele alınan tedavi ilaçla tedavidir. Beyinde sinir hücrelerinin uyarılabilme özelliğini arttıran asetilkolinle bunun aksini yapan dopamin arasında belli bir denge vardır. Parkinsonda bu denge asetilkolin lehine bozulmuş olup, tedavide dopamin açığının yerine konması gerekmektedir. Sentetik dopamin kan ile beyin arasındaki bariyeri aşamamaktadır. Bu problem kan-beyin engelini aştıktan sonra dopamine dönüşen, L-Dopa'nın bulunması ile çözümlenmiştir. Tedavide L-Dopa belirtilerin kaybolduğu doza kadar tedricen arttırılarak verilir. Bundan başka bir virüs ilacı olan amantadin, dopamin gibi etki gösteren bromocriptine de L-Dopa'ya yardımcı olarak tedaviye katılabilmektedir. Halen beyin doku nakli çalışmaları da devam etmektedir. Burada esas; beyin nakli olmayıp, yeni ölen ceninden dopamin yapan küçük bir bölüm, hasta beyne nakledilmektedir.

Parkinsonizm kelimesi belli bir hastalıktan çok, değişik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan bir dizi belirtiyle tanınan bir durumu çağrıştırır. Bu belirtilerin en önemlileri uzuvların titremesi, kasların sertliği ve vücut hareketlerinin yavaşlığıdır. Bu üçlemeye eklenebilecek diğer belirtiler arasında, öne eğik duruş şekli, küçük adımlarla ve ayaklarını sürüyerek yürüme, yumuşak, hızlı ve aynı tonda konuşma sayılabilir. Parkinson hastalığı, çeşitli parkinsonizm tabloları arasında kendine özgü belirtiler ve beyinde oluşturduğu değişikliklerle ayrı bir yere sahiptir ve ileride ayrıntılarıyla ele alınacaktır.

Parkinsonizmdeki titreme, özellikle elleri ve ayakları, bazen dudakları, dili, çeneyi, seyrek olarak da gövdeyi etkileyebilir. El veya ayakta dinlenme halinde ortaya çıkan titreme bir hareket sırasında kaybolur. Örneğin uzanıp bir cismi tutma hareketi sırasında eldeki titreme kaybolur, dinlenme haline geçince tekrar ortaya çıkar. Titremenin tıbbi karşılığı “tremor”dur. Dinlenme sırasında ortaya çıkma özelliği diğer hastalıklarda görülebilen çeşitli titremelerden ayırdedilmesine yardımcıdır.

Parkinsonizmde kaslarda dinlenme halinde bile değişmeyen bir sertlik bulunur. Hastayı muayene eden doktor uzuvları pasif olarak hareket ettirdiğinde sabit ve değişmeyen bir dirençle karşılaşır. Ancak etkilenmiş kaslar gevşeyemez gibi görünürse de, bu istenilen şekle sokulabilen bir sertliktir. Kaslardaki bu sertlik haline “rijidite” denir.

Üçüncü belirti vücut hareketlerinin yavaşlamasıdır ve “bradikinezi” olarak isimlendirilir (Yunanca’da “brady “yavaş, “kinesis” ise hareket manası taşır). Yeni bir harekete başlarken tereddüt, o eylemi yaparken yavaşlık ve hızla yorulma ile şekillenen karmaşık bir olaydır. Bradikinezi, gözleri kırpma, yürürken kolları sallama, konuşurken açıklayıcı olarak yapılan el ya da beden hareketleri veya yüz ifadesini yaratan hareketler gibi farkında olmadan yaptığımız otomatik hareketleri yapmaktaki yetersizliği de içerir. Hastalarda tüm bu hareketler yavaşlamıştır.

PARKİNSONİZMİN NEDENİ

Parkinsonizm adı altında toplanan karmaşık belirtiler beyinde “substansiya nigra” denilen özel sinir hücrelerinin oluşturduğu bir çekirdeğin iyi işlev görememesinden ileri gelir. Latince’de kelime anlamı “kara madde” olan bu çekirdeğin otopsi incelemesinde çıplak gözle hemen farkedilebilecek biçimde derinlemesine koyu renkte olduğu bilinir. Mikroskopla bakıldığında bu çekirdek içinde yer alan sinir hücrelerinde yoğun halde boya (pigment) zerrecikleri görülür.

Substansiya nigranın sinir hücreleri “dopamin” denilen kimyasal bir madde yapar ve depolar. Bu hücreler beynin derinliğinde bulunan ve komşu konumdaki küçük bir gri cevherden oluşan ve “korpus striatum” (çizgili cisim) denilen bir yapının sinir hücreleriyle bağlantılıdır. Substansiya nigra hücrelerinin yaptığı dopamin, sinir lifleriyle korpus striatuma taşınır ve oradaki hücreler arasında kimyasal iletici olarak görev alır. Substansiya nigra hücreleri hasara uğrarsa dopamin yapıp depolayamaz ve striatumda dopamin eksilir. Bu eksiklik ciddi boyutta olduğunda parkinsonizm belirtileri ortaya çıkmaya başlar.

Beyinde dopamin eksikliğine yol açan nedenler:

1- Substansiya nigranın sinir hücreleri çeşitli sebeplerden yok olabilir: Bu durumun en sık rastlanan örneği Parkinson hastalığıdır. Diğer nedenler arasında beyinde adı geçen bölümün damar hastalıkları ve tümörleri, bazı kimyasal maddelerin harabedici etkisi, ansefalitler (beyin dokusu iltihabı) sayılabilir.

2- Bazı ilaçlar dopaminin striatumdaki doğal etkisini engeller, böylece dopamin kimyasal mesajını iletemez ve dopamin eksikliği varmış gibi bir sonuç doğar. Psikiyatri hastalarında kullanılan bazı ilaçlar (majör trankilizanlar) ile içinde rezerpin bulunan tansiyon düşürücü ilaçlar, kusmaya karşı kullanılan bir çok ilaç parkinsonizm tablosuna yol açabilir, fakat sorumlu ilacın kesilmesiyle bu durum düzelir.

3- Substansiya nigra hücrelerinin yanı sıra, striatumdaki sinir hücrelerinin de hasara uğradığı durumlarda, dopamin eksikliğinde oluşan tablolarla benzerlik ortaya çıkar. “Mültisistem dejenerasyonlar” adıyla tanınan bu hastalıklarda parkinsonizm dışında beynin başka bölgelerini de ilgilendiren nörolojik belirtiler söz konusudur. Bu hastalıkların küçük bir bölümünün kalıtımla geçtiği bilinir.

Daha fazla ayrıntıya girmeksizin görülmektedir ki parkinsonizmin birçok olası nedeni vardır ve bunların içinde en sık rastlananı Parkinson hastalığıdır.

PARKİNSON HASTALIĞI’NIN İLK BELİRTİLERİ

Parkinson hastalığı belirtileri genellikle çok sinsi ve yavaş bir biçimde başlar, öyle ki hastalar çoğu zaman hastalığın başlangıç tarihini kesin olarak söyleyemezler. Hastalar ilk belirtinin farkına vardıkları zaman hastalığın bazı belirtileri uzun zaman önce başlamış olabilir. Bir elinde titreme yakınmasıyla başvuran bir hastanın 5-6 yıl öncesine ait çekilmiş video filmlerinde yürürken bir kolunu sallamadığı fark edilebilir ya da bazen hastanın eski fotoğraflarında öne eğik duruş özelliği dikkati çekebilir. Nitekim Parkinson hastalarının büyük çoğunluğunda sıklıkla ilk belirti titremedir, kimi hasta ise örnekte olduğu gibi titreme ortaya çıkınca hekime getirilir. Bunun gibi bazı hastalık belirtilerinin uzun süre devam etmesine karşın, Parkinson hastalığına ait bilgi eksikliği nedeniyle hekime geç başvurulduğuna tanık olmaktayız.

PARKİNSON HASTALIĞI’NIN TEMEL BELİRTİLERİ

Titreme (Tremor)

Parkinson hastalığının titreme, kas sertliği ve hareket azlığı ile şekillenen üç temel belirtisinden en belirgini olan titreme genellikle hastanın doktora en sık başvurma nedenidir. Parkinson hastalarının yaklaşık % 80’inde titreme ortaya çıkmaktadır.

Titreme sıklıkla bir taraftaki elde, bazen de bir ayakta ortaya çıkar. Titreme tek bir parmağın titremesine sınırlı kalabildiği gibi bazen de dili, dudakları ve çeneyi etkileyebilir ancak baş veya ses titremesine yol açmaz.

Titreme ufak salınımlı, yukarı-aşağı basit kol ve/veya bacak hareketi şeklinde olabildiği gibi daha sıklıkla karmaşık bir hareket halini de alabilir. Ön kolun hafifçe dışa dönmesi, baş parmak ve işaret parmakların ileri-geri hareketleri ve elin bozuk para sayma ya da bir çakıl taşını baş parmak ve işaret parmak arasında yuvarlama hareketi şeklinde olabilir. Titreme ayakta ortaya çıktığı zaman pedala basma hareketini andırır.

Düzenli ve belli bir hızda olan titreme saniyede 5 ya da 6 vurumludur. Parkinson hastalığında etkilenmiş olan el veya ayak, diğer hastalıklarda görülebilen titremelere benzemeksizin, dinlenme sırasında titrer. Titreme uyku sırasında ve o uzvun harekete başlamasıyla kaybolur. Sinirlilik, yürüme, stres altında kalma ya da zihinsel faaliyetle aşırı meşgul olma titremeyi arttırır. Böylece aralıklı olarak ortaya çıkabilen titreme hastanın ruh halini yansıtabilir. Örneğin evde gazete okurken titremesi olmayan bir hastanın ziyaretçisi gelince titremesi tekrar ortaya çıkabilir. Titremenin bu yönü hastaların toplum içinde sıkıntıya girmelerine yol açmaktadır ve bir çoğu bu nedenle arkadaşları arasında olmaktan vazgeçmektedirler.

Hastalar gözle fark edilemeyecek kadar ince titremeyi bile hissedebilirler ve bunu titreşim hissi gibi algılarlar. Nadir olarak görülen karın kaslarının titremesi, içerde titreyen bir şey varmış gibi hissedilir. Diyafram veya göğüs kasları titremesi “çarpıntı” gibi hissedilir ve hasta kalple ilgili bir sorun olduğunu düşünerek ilgili hekime başvurur. Bu şekildeki titreme kalp elektrosunda (EKG ) saptanabilir.

Titremesi olan her kişinin Parkinson hastası olmadığını vurgulamak gerekir. Sağlıklı insanlarda korku, heyecan gibi stresli durumlarda ellerde, bacaklarda geçici olarak titreme ortaya çıkabilir. Bunun dışında her yaşta görülebilen ve “esansiyel tremor” adı verilen iyi huylu, ailevi bir hastalıkta, kollar öne doğru uzatılınca ellerde titreme olur. El titremesinin yanı sıra özellikle yaşlı hastaların başında da titreme görülebilir. Bu hastalığın bir çok özelliği gibi tedavisi de Parkinson hastalığından farklıdır. Bunun dışında titremeye yol açan çeşitli nedenler arasında bazı ilaçların kullanımı, tiroid bezinin aşırı çalışması veya beyincik hastalıkları sayılabilir.

Kas sertliği (Rijidite)

Bazı hastalar uzuvlarında sertlik hissinden yakınırlar. Bununla birlikte kas sertliği çoğu kez hastanın bir yakınması olmayıp hekimin fizik muayenede pasif harekete karşı olan bir direncin varlığını saptaması ile tanınır. Hekim hastaya gevşemesini söyleyerek, hastanın uzuvlarını eklem yerlerinden bir çok kez nazikçe gerer ve büker ve bu pasif harekete karşı eklem çevresinde direnç arar. Böyle pasif harekete karşı sürekli bir direnç bulunmasına “rijidite” denilir. Normalde kasların dinlenme halinde yumuşak ve gevşek olması gerekirken rijidite varlığında dinlenme halinde bile sabit biçimde gergin ve elle hissedilebilen belli bir sertlikte olduğu görülür. Parkinson hastalığında rijidite en sık el, ayak bileği, dirsek veya diz gibi eklemlerde saptanır.

Bazen kas sertliği hekim tarafından eklemde sanki “dişli çark” takılması varmış gibi hissedilir. Hastalar kas sertliğini yorgunluk, batma hissi, ağrı veya kramp şeklinde hissedebilirler. Omurga çevresi kasların sertliği oldukça seyrek görülür, sırt ağrısı ya da bel ağrısı yaratabilir ve genellikle öne eğik durmakla şiddetlenir. Baldır ve ayak kasları sertliği ağrılı kramplar şeklinde ortaya çıkabilir.

Hareketlerde yavaşlama (Bradikinezi)

Parkinson hastalığının belki de özürlülük yaratan en temel belirtisi olan hareketlerdeki yavaşlama yani “bradikinezi”, her hastada erken veya geç olarak gelişir. Hareket yavaşlığı günlük yaşamdaki faaliyetlerin tümünün belli bir yavaşlıkta olmasına yol açar. Hareketlerin düzenli aralarla tekrarı ve eklemlerin hareket açıklığı azalmıştır. Hastaların basit günlük işlerini yapma sırasında, örneğin düğme ilikleme, kravat ve ayakkabı bağlama, yazı yazma ve çatal-bıçak kullanma gibi incelik isteyen işlerde başlangıçta hafif derecede hissettikleri güçlük giderek artar. Zamanla istemli hareketlerin çoğunun yapılmasında, örneğin yemek yerken ve çiğnerken, alçak bir koltuktan doğrulurken, otomobile binerken ve inerken, yatakta bir taraftan diğer tarafa dönerken zorlanmalar dikkati çeker. Yukarıda sözü edilen istemli hareketlerin yavaşlamasının yanı sıra, gözleri kırpmak ve yürürken kolları sallamak gibi otomatik olarak yapılan, birbirinin aynı olan hareketler de azalır ya da kaybolur.

Hareket yavaşlığı ne çok kadar belirgin olsa da hastaların kas gücü, yani kuvveti normaldir. Hastanın bu yöndeki yakınması genel bir yorgunluk hali, örneğin yürürken ya da diş fırçalarken yapılması gereken ardısıra hareketlere kumanda ederken uzuvlarda hissettiği tutukluktur. Hareketlerdeki bu tür yavaşlık zamanla hastaları başkalarına bağımlı hale getirebilir. Yavaşlığı ağır derecede olan bir hastada titreme ya da rijidite bulunmayabilir.

“Akinezi” ise hareketsizlik anlamı taşır ve genellikle hastalığın ilerlemiş olduğu dönemlerde ortaya çıkar. Bu durumdaki Parkinson hastaları uzun süre izlendiğinde, gözle görülür bir hareket yapma yeteneğini yitirdikleri görülür: göz kırpma, doğal yüz ifadesini oluşturan hareketler (mimikler), oturuşu düzeltmek gibi yardımcı hareketler gözlenmez. Böyle hastalar sadece kıpırdamadan oturur ve sabit bir bakışla bakarlar.

Parkinson Hastalarında Beden Eğitiminin Yeri

Parkinson hastalarında tıbbi tedavinin yanı sıra beden eğitimi hareketleri de çok önemlidir. Fiziksel olarak zinde olan hastaların uzun hastalık seyriyle daha iyi başa çıktıkları bilinen bir gerçektir.

Beden eğitiminin, yapılabildiği ölçüde, özellikle kas sertliği ve hareket yavaşlığı üzerine olumlu etkisi nedeniyle hastanın kendisini daha iyi hissetmesine katkısı vardır. Bilindiği gibi kullanılmayan kasların zamanla kitlesi azalır ve boyu kısalır (kontraktür), dolayısıyla vücudun kas yapısının korunması için beden hareketleri yapmak zorunludur. Benzer biçimde, eklemlerin her gün normal hareket menzilinde hareket ettirilmeleri gereklidir, aksi takdirde kullanılmayan bir eklemi kuşatan bağ dokusu sertleşir ve eklem hareket yeteneğini kaybederek kalıcı biçimde işlev kaybına uğrar. Böylece düzenli kas faaliyeti kasları ve eklemleri korur, ayrıca kalbin çalışmasına, kan dolaşımına ve akciğerlerin havalanmasına da katkıda bulunur.

Bunların dışında beden hareketleri yapanlarda daha az kabızlık olur, böbrekler, idrar yolları ve mesane daha iyi çalışır. Öte yandan fiziksel faaliyet zihin için de iyidir. Kaslardaki gevşeme ve rahatlama fikirlerin olumlu yönde değişmesine de yol açar. Beden hareketlerinden sonra mutluluk hissi, kendini iyi hissetme duyguları kişiye hakim olur.

Kendi gözlemimize dayanarak hastalarımız arasında düzenli olarak beden hareketleri yapanların, yapmayanlara göre günlük yaşamlarında daha hareketli olduklarını söyleyebiliriz. Beden eğitimi hareketleri özellikle alışık olmayan hastalar için başlangıçta zevksiz ve sıkıcı görünse de, bunu günlük yaşamın bir parçası olarak kabul etmeleri kendileri için yararlı olacaktır. Aile bireyleri de en az hekim kadar bu konuda destekleyici ve teşvik edici bir tutum içinde olmalıdırlar. Mesleği gereği fazla hareket eden hastaların bu bakımdan daha şanslı olduklarını belirtmekte yarar vardır.

Hastalar normal hareket açıklığına kavuşması amacıyla tüm eklem ve kaslarını her gün kısa sürelerle çalıştırmalıdırlar. Bu çalışmaların hastayı aşırı derecede yoracak kadar ağır olması ya da uzun sürmesi şart değildir. Eğer hasta tercih ediyorsa sabit duran bisiklet ya da kürek çekme aleti gibi bazı aletlerden yararlanabilir, ancak bunların aletsiz yapılan hareketlere bir üstünlüğü görülmemiştir.

Yürüme hastalar için mükemmel ve ılımlı bir egzersizdir. Yürümenin hızı, süresi ve mesafesi hastanın yetenek ve gücüne göre değişebilmekle birlikte günde bir buçuk-iki kilometre yürüyüşün yorucu olmadığı gibi gevşetici ve canlandırıcı bir etkisi de vardır. Yürüme şehirde ya da kırsal kesimde kolaylıkla hobi şeklinde yapılabilir, veya her sabah köşedeki dükkana gidip alışveriş yapmak, dönüşte başka bir yoldan dönmek şeklinde günlük yaşamın bir parçası haline getirilebilir. Bunun dışında yüzme son derece yararlı bir spordur, ancak denge ve yürüme bozukluğu olmayan hastalara, eğer imkanları varsa yazın sığ sularda, güvenli koşullarda yüzmesi önerilir. Eskiden beri yapmaktan hoşlandığı tenis, futbol gibi faaliyetleri varsa hasta bunları sürdürmelidir, zira bu tür sporlarda öğrenilmiş hareketler, yürüme gibi içgüdüsel olarak yapılan hareketlere kıyasla Parkinson hastalığından daha az etkilenir.

BEDEN EĞİTİMİ HAREKETLERİ

Büyük eklemleri ve onları ilgilendiren kasları düzenli olarak her gün çalıştırmanız size son derece zindelik kazandıracaktır. Özellikle sabah yataktan kalkar kalkmaz yapıldığında, gün boyu daha fazla hareketlilik kazanabilirsiniz. Parkinson hastalığına ait belirtileriniz tıbbi tedaviyle kontrol altına alınmış ise ve ağır kalp yetmezliği sorunu taşımıyorsanız, aşağıda yer verilen bazı basit beden eğitimi hareketlerini çalışmanızın size yararlı olacağına inanıyoruz.

Bazı hareketleri bir kez öğrendikten sonra, evde her gün kendi başınıza yapabilirsiniz. Hareketlerinizdeki kısıtlılık nedeniyle tek başınıza beden hareketlerini çalışamayacaksanız, bir fizyoterapistin yardımıyla germe egzersizleri ve bazı pasif hareketler yapılabilir ve daha sonra aile bireylerinden biri tarafından her gün ve düzenli olarak uygulanabilir. Her gün yapılan egzersizlerin günlük yararı hafif olsa bile, birikmiş yararlı etkisini haftalar sonra fark edeceksiniz. Günde 5-10 kez ya da daha fazla yapmanız önerilen bazı egzersizler aşağıda tarif edilmiştir.

Sırtüstü Yatarken Yapılacak Egzersizler

1. Her bir bacağınızı, diz bükülü haldeyken, sırayla karnınıza doğru çekiniz, diğer bacağınızı yataktan kalkmayacak şekilde bastırınız. Bu arada ellerinizden destek alabilirsiniz.
2. Ellerinizden destek alarak, her iki bacağınızı dizlerinizi bükerek karnınıza doğru çekiniz.
3. Her bir bacağınızı sırayla, dizlerinizi bükmeden havaya kaldırınız.
4. Dizlerinizi bükmeden ayaklarınızı bilekten kendinize doğru bükünüz ve 5 sn tutunuz.
5. Kol ve bacaklarınızı yanlara doğru açıp kapatınız.
6. Her iki bacak bitişik ve dizler bükülü halde iken kalça hareketi ile sağ ve sol yana dönerek dizlerinizi yatağa değdirmeye çalışınız.
7. Bir önceki hareketi yaparken bacaklarınızı bir yana, başınızı aksi yöne çeviriniz.
8. Dizleriniz bükülü halde, el ve ayaklarınızı yatağa bastırarak kalçanızı yataktan yukarı doğru kaldırıp 5 sn. tutunuz.
9. Bir önceki hareketi, avuç içi yukarı bakacak şekilde ellerinizden kuvvet almadan tekrarlayınız.
10. Dizleriniz hafif bükülü iken, baş ve omuzlarınızı kaldırarak ellerinizi dizlerinize değdirmeye çalışınız.
11. Dizleriniz bükülü, elleriniz kenetli iken sırayla sağa ve sola doğru uzanmaya çalışınız ve 5 sn. kalınız.

Yüzüstü Yatarken Yapılacak Egzersizler

1. Eller arkada kenetli iken baş tavana bakacak şekilde göğsünüzü yataktan kaldırınız. Bu durumdayken başınızı sağa ve sola çeviriniz.
2. Ellerinizle yatağa abanarak, dirsekler düz olacak şekilde baş ve göğsünüzü yataktan kaldırınız.
3. Dizlerinizi sırasıyla bükünüz.

Otururken Yapılacak Egzersizler

1. Kollarınız yanda, gövdeniz öne eğik pozisyonda iken nefes alınız ve sırtınız dik olacak şekilde doğrulunuz.
2. Vücudunuzun ağırlığını sırayla sağ ve sol yanlara eğilerek aktarınız.
3. Bir dizinizi kendinize doğru çekerken diğer tarafa eğilerek ağırlık aktarınız.
4. Dizinizi kendinize doğru çekiniz ve başınızı yavaşça dizinize yaklaştırmaya çalışınız. Başlangıç konumuna geri dönünüz. Sırtınızı dik tutmaya çalışınız.
5. Sırayla topuklarınızı ve parmak uçlarınızı yerden kaldırınız.
6. Daha sonra bir ayağınızın topuğunu kaldırırken diğer ayağınızın parmak ucu kalkacak şekilde hareketi tekrarlayınız.
7. Elleriniz dizler üzerinde çapraz yaptıktan sonra, kollarınızı yanlardan yukarıya doğru bir daire çizecek şekilde kaldırınız ve indiriniz. Kollarınızı kaldırırken burundan derin bir nefes alıp, kollarınızı indirirken ağızdan nefes veriniz.
8. Kollar yana açık konumda iken ellerinizi omuzlarınıza koyunuz ve sağa doğru dönerek 5sn. durunuz, daha sonra orta pozisyona gelip işlemi sola doğru dönerek tekrarlayınız.
9. Sağ kol düz bir şekilde ileri uzatılırken, sol bacağınızı karnınıza doğru çekiniz. Daha sonra aynı işlemi sol kol-sağ bacağınızla tekrarlayınız.
10. Sırayla sağ ve sol dizinizi düz bir şekilde ileri doğru uzatınız.
11. Her iki omuzunuzu yukarı kaldırarak kulaklarınıza değdirmeye çalışınız.
12. Her iki omuzunuza kendi ekseni etrafında daireler çizdiriniz.
13. Başınızı önce öne sonra arkaya yatırınız.
14. Başınızı sağa ve sola yatırınız.
15. Başınızı bir yandan diğer yana çeviriniz.
16. Başınızı önce saat yelkovanı yönünde, sonra ters yönde döndürünüz.

Not: 13-16. maddelerde belirtilen hareketleri başdönmesi, boyun eklemlerinde hareket kısıtlılığı, boyun fıtığı olan hastaların çalışmaları sakıncalıdır.
mehmet2 - avatarı
mehmet2
Ziyaretçi
12 Nisan 2012       Mesaj #6
mehmet2 - avatarı
Ziyaretçi
Parkinson Hastalığının 10 Erken Belirtisi
526695 289632094447928 279297618814709 51974045 60317444 n
Bazan Parkinson Hastalığı tanısı koymak zor olabilir. Parkinson Hastalığında beyninizde önemli bir kimyasal madde olan “Dopamin” üretimi durur. Bu kimyasal madde vücudunuzun hareket etmesine yardımcı olur. Parkinson hastalığınız varsa, bu maddenin yerine geçen bir ilaç aldığınızda daha iyi hareket edersiniz. Parkinson hastalığı zamanla artış gösterecektir, fakat doktorunuz uzun süre sağlıklı kalmanızda yardımcı olacaktır. Aşağıda listelenen bazı problemler Parkinson hastalığının belirtisi olabilir. Tek belirti tek başına Parkinson hastalığını işaret etmez. Birden fazla belirti varsa doktorunuzu aramanız gerekir.

1. TİTREME
Parmaklarınızda, elinizde, çenenizde veya dudaklarınızda titreme fark ettiniz mi? Oturduğunuzda bir ortamda bacağınızda titreme var mı? El ve bacaklarda titreme Parkinson Hastalığının erken belirtisi olabilir. Normal olan nedir? Ağır egzersiz ve yorgunluk sonrası olan titreme, ilaçlara bağlı titreme ve bazı yaralanmalar sonrasında ortaya çıkan titreme normal insanlarda da görülebilir. Bu nedenlerle ortaya çıkan titremeler Parkinson hastalığına bağlı değildir.

2. ELYAZISINDA KÜÇÜLME
El yazınızda geçen yıllara göre aniden küçülme oldu mu? Yazdığınız harflerin küçüldüğünü, kelimelerin adeta sıkışmış görünümde olduğunu fark edebilirsiniz. El yazısında ortaya çıkan ani değişiklik Parkinson hastalığının belirtisi olabilir. Normal olan nedir? Bazan yaşlanmakla, el veya parmaklarınızda sertleşme varsa veya görme bozukluğunuz belirginse, el yazısı değişebilir. Fakat bu zaman içinde yavaşça gelişir, aniden ortaya çıkmaz.


3. KOKU DUYUSUNDA KAYIP
Bazı yiyeceklerin kokusunu alamadığınızı fark ettiniz mi? Eğer muz, turşu, meyan kökü gibi yiyeceklerin kokusunu alamadığınızı fark ediyorsanız doktorunuza Parkinson Hastalığını sormalısınız. Normal olan nedir? Koku duyusu nezle, grip, burun tıkanıklığı, üst solunum yolu enfeksiyonlarında değişebilir. Bu durum geçicidir, hastalığınızın düzelmesi ile birlikte düzelir.

4. UYKU SORUNU
Derin uyku sırasında yatakta tekmeleme, vurma, çırpınma gibi hareketler yapıyor musunuz? Eşiniz bundan etkilenerek ayrı yatağa geçmek istiyor olabilir. Uyku sırasında bu hareketler nedeniyle yataktan düşüyor olabilirsiniz. Uykuda ani hareketler Parkinson hastalığının belirtisi olabilir. Normal olan nedir? Herkesin arada bir yatakta fazlaca dönerek uyuyamadığı bir gün olabilir.


5. HAREKET ETMEDE VEYA YÜRÜMEDE ZORLUK
Gövdenizde, kol ve bacaklarınızda katılık hissediyor musunuz? Bazan hareket ettikçe bu katılık azalır. Eğer azalmazsa Parkinson hastalığının bir belirtisi olabilir. Yürüdüğünüzde kollarınızı sallamadığınızı fark edebilirsiniz, veya başka insanlar size bunu söyleyebilir. Erken belirtilerden biri omuz veya kalçada ağrı veya katılık hissi olabilir. Hastalar bazan ayaklarının “yere yapışmış gibi “ olduğunu söylerler. Normal olan nedir? Eğer kolunuzu veya omzunuzu incittiyseniz, düzelene kadar o kolu kullanamayabilirsiniz. Ya da artrit gibi başka hastalıklar da benzer belirtilere yol açabilir.

6. KABIZLIK
Tuvalete çıkmakta zorlanıyor musunuz? Kabızlık Parkinson hastalığının erken bulgusu olabilir, doktorunuzla konuşun. Normal olan nedir? Yeteri kadar su ve lifli yiyecek almazsanız tuvalate çıkmakta zorlanırsınız. Ayrıca bazan ilaçlar kabızlık sebebi olabilir. Eğer diyet ve ilaçlarla ilişkili değilse kabızlık sorununuz için doktorunuzla konuşun.

7. DÜŞÜK TONLU KONUŞMA
Normal sesinizle konuştuğunuzda başka insanlar sesinizin çok düşük veya kısık olduğu söyledi mi? Eğer ses tonunuzda değişiklik olduysa doktorunuzla görüşün. Başkalarının işitme problemleri olduğunu zannettiğinizde, aslında sorun sizin fazla yumuşak ve kısık sesiniz olabilir. Normal olan nedir? Soğuk algınlığı sesinizde değişikliğe neden olabilir. Hastalığınız düzeldiğinde sesiniz de düzelir.

8. MASKE YÜZ
Kötü bir ruh halinde olmamanıza rağmen, ciddi, depresif, ve kızgın bir görünümde olduğunuz söylendi mi? Bu ciddi görünümlü yüz maske yüz olarak adlandırılır. Başkaları boş baktığınızı veya pek göz kırpmadığınızı söylüyorsa doktorunuza Parkinson hastalığını sorun. Normal olan nedir? Bazı ilaçlar bu tip ciddi bakış ve yüz görünümüne neden olabilir, ilaç kesilince bu durum düzelir.

9. BAŞ DÖNMESİ VE BAYILMA
Sandalyeden kalktığınızda baş dönmesi oluyor mu? Baş dönmesi ve bayılma, Parkinson hastalığı ile ilişkili düşük kan basıncına bağlı olabilir. Normal olan nedir? Herkesin nadiren ayağa kalktığında benzer yakınması olabilir. Fakat bu sürekli olan bir durumsa doktorunuzla görüşün.

10. ÖNE EĞİLMEK / KAMBURLAŞMAK
Eskisi gibi ayakta dik duramıyor musunuz? Eğer aileniz, arkadaşlarınız vücudunuzda öne / yana doğru eğilme fark ediyorlarsa, bu Parkinson hastalığının belirtisi olabilir. Normal olan nedir? Eğer bir ağrınız varsa, veya kemiklerinizde bir problem varsa duruşunuz değişiklik gösterebilir.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Mira; 19 Nisan 2012 14:20 Sebep: Bağlantı mesaja içerik olarak eklendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Haziran 2012       Mesaj #7
Avatarı yok
Yasaklı
Parkinson Hastalığı Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

İlk kez İngiliz doktor James Parkinson tarafından 1817 yılında titrek felç olarak tanımlanmıştır. Beynimizde hareketlerimizi kontrol eden ve bundan sorumlu olan hücreler bulunur. Bu hücrelerden kimyasal maddeler salgılanır. Bunlardan birisi de dopamindir. Dopamin beyine gelen bilgileri bir sinir hücresinden diğerine aktarır. Böylece vücut dengesi sağlanmış olur. Fakat bu hücrelerin bir kısmı hasar gördüğünde ya da azaldığında dopamin salgılanamaz. İşte azalmış dopamin sonucu vücutta titreme, yavaş hareket etme gibi vücudun dengesinin bozulmasıyla ortaya çıkan hastalığa parkinson hastalığı denilmektedir.

Parkinson, yavaş ve sinsi seyreden bir hastalıktır. Hastalık on yıl gibi bir süre boyunca sürekli ilerler. Ne ölümcül bir hastalıktır ne de felce neden olur. Başlangıcında tek taraflı belirtiler görülürken daha sonra bu bütün vücuda yayılır. Belirtilerin şiddeti her hastada farklıdır. Hastalık genelde 40 yaşından sonra görülür ve erkeklerde görülme sıklığı biraz daha fazladır.

Parkinson Hastalığı Nasıl Ortaya Çıkar?

Parkinson hastalığının, beyinde dopamin salgılayan hücrelerin hasarı sonucu ortaya çıktığını söylemiştik. Fakat bu hasarın neden ortaya çıktığı henüz bilinmemektedir. Genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin birlikte bu hastalıkta rol oynadığı düşünülmektedir. Örneğin eroin kullanan bazı kişilerde parkinson belirtileri görülmeye başlanmış, bunun da eroinde bulunan bir maddenin beyindeki hücreleri öldürdüğü için oluştuğu açıklanmıştır. Fakat bu konuda çalışmalar hala sürmekte ve henüz kesin bir kanıt yoktur. Aileden gelen (kalıtsal) faktörlere bağlı parkinson hastalığı daha çok genç yaşlarda ortaya çıkmıştır. Fakat bu sadece yüzde 5'lik bir dilimdir. Ayrıca bulaşıcı bir hastalık da değildir.

Belirtileri Nelerdir?

Sinsi ve yavaş seyreden bir hastalık olduğu için uzun süre farkedilmeyebilir. Genelde ilk belirti elde veya bir vücut yarımında titremedir. Hastanın daha önceki yılları incelendiğinde öne eğik durma ya da yürürken kolunu sallamama görülebilir. Temel olarak hastada titreme görülür. Parkinson hastalarının çoğunda bu vardır. İstirahat halinde bile titreme devam eder. Tabiki her titreme parkinson belirtisi değildir. Günlük aktivite sırasında, heyecan, sinir gibi durumlarda titreme olur. Bu normaldir. Bir diğer belirti hareketlerde yavaşlama olmasıdır. Hasta günlük işlerini yaparken zorlanır. Yemek yerken, bir tarafa dönerken, yavaşlama söz konusudur ve bunlar güçlükle yapılır.

Hasta hekim tarafından muayene edildiğinde, hekim kas sertliği ile karşılaşır. Zaten hasta da bunun farkındadır. Normalde kişi gevşemiş haldeyken kasların da gevşemesi gerekir fakat parkinson hastalarında kas gergindir.

Diğer belirtiler ise şunlardır:
* kişinin yazdıklarının okunaksız olması, küçük yazmaya başlamak,
* yavaş yürümek, yürürken ayakları yere sürmek,
* vücudun öne doğru eğik bir şekilde durması,
* depresyon, sıkıntılı ruh hali,
* kas ağrıları,
* konuşma bozukluğu, kısık sesle ve donuk konuşmak,
* yürürken kolların sallanmaması,
* terleme, hipotansiyon (tansiyon düşüklüğü),
* yutma zorluğu.
Parkinson Hastalığı Tanısı

Parkinson hastalığına tanı koymak için özel bir yöntem yoktur. Laboratuvar ya da röntgen tetkikleri sonucu da bunun anlaşılması mümkün değildir. Fakat uzman bir nörolog hastadan ve hastanın yakınlarından aldığı bilgiler, ayrıca yaptığı muayene sonucu tanı koyabilir.

Parkinson hastalığına çok benzeyen ve parkinsonizm altında toplanan rahatsızlıklarla çok benzer olduğu için tanı koyarken dikkat edilmelidir. Beyindeki bir tümör, kullanılan bazı ilaçlar, damar hastalıkları da benzer sorunlara yol açabilir. Bu diğer nedenlerin ayrımını yapmak gerekir.

Parkinson Hastalığı Tedavisi

Parkinson hastalığının tedavisinin amacı hastayı aktif, bağımsız, kendi başına işini yapabilen hale gelmesinı sağlamaktır. Yapılan tedavi sonucu hastanın her şeyi düzelecek diye bir şey yoktur. Zaten parkinson hastalığında kullanılan sınırlı sayıda ilaç çeşidi vardır. Bu ilaçlar ya eksik dopamini sağlar, ya onun gibi etki yapar ya da dopaminin parçalanmasını engelleyerek kullanımını arttırır. Tedavi sırasında bu ilaçların oluşabilecek yan etkilerini belirleyip ortadan kaldırmak önemlidir. Fakat her ne olursa olsun ilacın yan etkisi görüldü diye ilacı bırakmak ya da doktor değiştirmek yanlıştır.

İlacı bırakmak yanlıştır çünkü hastalık belirtileri tekrar ortaya çıkar. Doktor değiştirmek yanlıştır çünkü tedavisi uzun süren bir hastalık olduğu için doktorun tekrar hastalığın seyri ve gelişimi hakkkında bilgi sahibi olması zaman gerektirir; Bu da vakit kaybıdır. İlaç tedavisiyle kas sertliği, titreme, hareketlerdeki yavaşlığın düzelme ihtimali yüksektir. Tamamen düzelmese de azalmasını sağlayacaktır. Bunun yanında konuşma bozukluğu, donuk yüz ifadesi, yazma bozukluğu, terleme gibi sorunlar da düzelebilir.

Tedavi de bir diğer önemli nokta psikolojik olarak hastanın kaybettiklerini tekrar hastaya kazandırmaktır. Parkinson tedavisinde aile ve hekimin bir arada çaba göstermesi hastanın kendisini daha iyi hissetmesini sağlar ve hastanın yaşam standartını arttırır. Aileden gelen desteğin katkısı fazla olacaktır.Diyetin parkinson hastalığını düzeltmesi söz konusu değildir. Ama dengeli beslenme sağlık açısından faydalıdır. Herhangi bir vitamin tedavisi de bu hastalığa çare değildir.

Cerrahi tedavi ilk tercih yolu değildir. Ama hastalık düzeltilemiyorsa, ilaç kullanımı işe yaramıyorsa uygulanabilir. İki tip tedavi söz konusudur. Hastaya önce anestezi yapılır. Sonra kafatasından bir delik açılır ve gereken bölgedeki hücrelerde hasar yapılır. İkincisinde gereken yere bir elektrod takılır fakat bu sefer hasar yapmadan gerçekleştirilir. Köprücük kemiğinin altına yerleştirilen uyarıcıyla bu elektrod kontrol edilir. Hasta bu aleti mıknatısla açıp kapatabilir. Açtığında hastalığın belirtileri görülmez, kapattığında ise tekrar oluşur.

Bu tedaviler uygulanırken bazı şeylere dikkat edilmelidir. Çünkü her hastaya aynı tedavi uygulanmaz. Hastanın yaşına, hastalığın hangi döneminde olduğuna, maddi gücün verdiği imkana, hastada görülen belirtiye göre farklı tedavi uygulanır. Uygulanacak ilaç dozu yaşa göre değişir.

Bu hastalıkla nasıl yaşayacağım diye düşünmeyin. Her hastalıkla yaşayabileceğiniz gibi buna da alışırsınız. Ancak kendi işinizi kendiniz yapmaya dikkat edin. Bu hastalığı atlatabileceğinizi düşünün. Kendinize olan güveninizin arttığını göreceksiniz.


Kaynak : Bilim ve Sağlık
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
2 Temmuz 2012       Mesaj #8
Avatarı yok
Yasaklı
Sesten Parkinson Teşhisi

tphp

Parkinson hastalığı, sesteki değişikliklerle erken teşhis edilebilir.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (MIT) matematikçi Max Little, Oxford Üniversitesi'nden iki meslektaşıyla, Parkinson hastalığının belirtilerinden olan sesteki değişiklikleri gösterebilen bir yazılım geliştirdi.

Little ve meslektaşları 50 Parkinson hastasının sesini 6 ay boyunca, ayda bir kez kaydetti. Bu kayıtlar sağlıklı ya da ses tellerini etkileyen başka hastalıklara yakalananların sesleriyle karşılaştırıldı.Yazılım sayesinde algoritma çıkaran araştırmacılar, yüzde 86 oranında doğru Parkinson teşhisi koydu.Little, BBC'ye yaptığı açıklamada, amacının kesinlikle uzmanların yerini almak olmadığını, onlara pratik ve daha az masraflı bir araç sunmak istediğini belirtti.

"Muayenenin" telefon görüşmesiyle de yapılabileceğini vurgulayan Little, yazılım sayesinde iki randevu arasında hastaların daha iyi takip edilebileceğini ifade etti.Little, hedefinin en az 10 ülkeden gelen 10 bin sesi veri tabanına kaydetmek ve böylece iki yıl içinde uzmanlara "işlevsel bir araç" sağlamak olduğunu vurguladı.



Kaynak : AA (28 Haziran 2012,11:36)
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
13 Temmuz 2012       Mesaj #9
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Parkinson
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Titreme, kasların katılaşması, istemli hareketlerde azalma şeklinde, çok nadir görülen bir hastalık. Hastalık 60 yaşın üstündeki yaşlı kimselerde ekstrapiamidal sinir sistemi hastalığı olarak görülebilir. Bazı durumlarda da beyin iltihaplanması ya da benzer hastalıklar neden olabilir. Şiddetli bir terleme, vücut kasılması, ardından da parmak uçlarından başlayıp, bütün vücuda yayılan bir titremeyle kendini gösterir. 1817 yılında James Parkinson tarafından tanımlanmıştır. Tedavisi için skopolamin, atropin ve son zamanlarda sentetik bazı ilaçlar kullanılmaktadır. Banyolar ve masajlar da kaslardaki gerginliği önler ve hastayı rahatlatır. Cerrahî müdahaleyle de tedavi yoluna başvurulmaktadır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

1 Ekim 2009 / Misafir Soru-Cevap
21 Mayıs 2009 / ZÜHREE Soru-Cevap