Arama

Orta Çağ Tiyatrosu

Güncelleme: 29 Mayıs 2008 Gösterim: 7.123 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Nisan 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Orta Çağ Tiyatrosu
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Hristiyanlık, geleneğin sürekliliğinin parçalandığı bir ortamda, kendi tiyatrosunu yoktan var etti, kendi inançlarından yeni bir tiyatro türetti. Ortaçağ, kilise tiyatrosunun yanı sıra akrobatların, soytarıların, hokkabazların tek kişilik yada grup halinde yaptığı gösterilerde hem halk arasında hem de saraylarda ilgi görüyordu. Ama tiyatroyu yeniden kurallı bir oyuna, yani sanata dönüştüren, oyunun yazılı öğesini vurgulayan kilise oldu. Bunun ilk örnekleri, Kitabı Mukaddes'ten belli bölümlerin sahne etkileri de gözetilerek seslendirilmesiydi. Bu seslendirme daha sonra 10. yüzyılda oyuncular ve diyaloglarla gerçek bir canlandırmaya dönüştü. 13. yüzyıldan sonrada manastırların dışına yayıldı; artık kent yönetimleri de yapım giderlerini üstleniyordu. Dinsel tiyatronun manastır dışında gelişen birbirine bağlı bir dizi kısa oyunlardan oluşan dizilerdi ve 2-3 gün boyunca oynanıyordu. Gizem oyunlarının sahnelenmesini de loncalar gibi özel kentsel örgütler üstlenmiştir. Her lonca, kendi zaanatıyla ilişkili olan bir oyunun giderlerini karşılıyordu. Başlangıçta, oyunlar, "ev" adı verilen süslenmiş tahta platformlar üzerinde oynanıyordu. İtalya'da bir alanın ortasında oturan seyirciler, alanın çevresine yerleştirilmiş platformlar üzerinde oynanan oyunu izliyordu. İngiltere'de ise oyunlar araba gibi çekilen pagent adı verilen tekerlekli sahnelerde oynanıyordu. Gizem oyunları başlangıçta Latince diyaloglardan oluşurken, sonradan yerel diller yaygınlaştı. Bu da oyunların halk geleneğinden ve mizahi öğelerden yana zenginleşmesini sağladı. Dinsel tiyatronun öteki iki türünden biri mucize oyunları, öbürü ise ibret oyunlarıdır. İbret oyunları ilk kez İngiltere'de ortaya çıkmıştır.
Ortaçağ tiyatro düşüncesi yeni bir görüş üretmemiş, türlerin ayrımı, ahlak eğitimi gibi antik dönem kuramcılarının düşüncelerini yinelemiş, tragedyada yıkımın yazgı olduğunu vurgulamıştır. Tiyatro düşüncesinin gelişmemiş olmasının nedeni, ortaçağda tiyatronun yasaklanması, din adamlarının tiyatronun zararları üzerinde bildiriler yayımlamış olmalarıdır.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Mayıs 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Orta Çağ Tiyatrosu

Sponsorlu Bağlantılar
Aşağı yukarı iki bin yıl Avrupa tiyatrosu ölüydü. İ.Ö. 400 yılından İ.S. 1600
yılına kadar tek bir büyük oyun yazılmadı. Euripides’ten Lope de Vega’ya,Marlow’a,Shakspeare’e
uzanan boşlukta tiyatro sahneleri kıraç toprak gibiydi.

Yunan tiyatrosu; dört ya da beş yüzyıl, İ.Ö. beşinci yüzyılda yazılmış oyunları
oynamakla yetindi, onlara önemli bir şey ekleyemedi. Ondan sonra gelen dört
ya da beş yüzyılı Roma tiyatrosunun düşüşü, fazla olgunlaşmış bir meyve gibi
çürüyüp kuruyuşu doldurdu. 476’da Roma’nın yıkılmasından sonra başlayıp, Karanlık
çağların sonuna, on birinci ya da on ikinci yüzyıla kadar süren uzun bir zaman
boyunca da “ tiyatro”denen bir yer yoktu. Gezici oyuncular ise tiyatroyu kurtaracak,
yükseltecek durumda değillerdi. Onikinci yüzyılda Gotik katedrallerinin , on
üçüncüde Dante’nin ,on dördüncüde Petrarch’ın gelişi kiliseden Pazar yerine
atlayan dinsel oyunların ortaya çıkmasına yol açtı. Ama büyük oyun yazarlarının
yetişmesi için, derebeyliğin,şövalyeliğin,kilise devletinin yıkılıp gitmesi,
baskı makinesinin ,Reformasyon’un,Eski Yunan yapıtlarının ortaya çıkarılışının,
Amerika’nın bulunuşunun- kısacası Rönesans’ın- üzerinden epeyce zaman geçmesi
gerekti.

Ortaçağ Tiyatrosu, çok tuhaf bir tiyatroydu. Devam edebilmiş olmasının gizi
insanoğlundaki oynama isteği ile oynayanları seyretme isteğinde aranmalıdır.
Gezici oyuncular oynamakla kalmaz, cambazlık, hokkabazlık, saz şairliği, kuklacılık
da ederlerdi. Bütün bunların yanı sıra devletin, kilisenin yasaklarından kaçarak
yaşamayı da iyi bilmek gerekiyordu. Ama tiyatroyu yasaklamış olan Katolik kilisesi
sonradan onun canlanmasına öncülük etti.

Hristiyanlar tiyatrodan sakındılar. İ.S. 200 yılında bir yazar tiyatroya “ Şeytanın
Kilisesi” adını verir. Dördüncü yüzyılda Kilise, düğünlerde oynana gelen küçük
oyunlar, farsala r için oyuncular gelince papazların düğün yerinden ayrılmalarını
istemişti. Beşinci yüzyılda oyuncuların communion’lara (dinsel tören) alınmaları
yasak edildi.

TİYATRO YAPILARI

Ortaçağda kalıcı tiyatrolar yapılmamıştır. Dini oyunlar iki çeşit yerde gösteriliyordu.
Biri durağan sahneler, öteki bir yerden ötekine gidebilen sahneler. Kilise içinde
başlayan bu gösterilerin, geniş seyirci yığınlarınca izlenebilmesi için bazı
yollara başvuruldu. Her bir bölüm için ayrı bir yer kuruldu. Cennet seyirciye
göre solda, cehennem sağda oluyordu. Bu sahnelerin düzeni dikdörtgen bir sıralamaydı.
Gösteriler Kiliseden ayrılınca,daha çok Pazar yerlerine verildi. Cornwall’da
sahnelerbir daire biçiminde sıralanıyordu. Jean Fouqet’nin bir minyatüründe
görülen düzeyde, sahneler oyun alanını tam kuşatmıyordu. Belirli bir yerden
geçmeyen olaylar bu açık alanda (platea)oynanıyordu. Avrupa’da da bir çok yerlerde
oyun yeri için uzun , dikdörtgen biçiminde yerden yüksek bir zemin üzerine çeşitli
baraka sahneleri kuruluyordu. Burada seyirciye göre cennet sağda, cehennem soldaydı.


Oyunlar gitgide din dışı bir nitelik kazandıkça durağan olmaktan çıkmış, tekerlekli
sahnelerle bir yerden ötekine götürülmeye başlanmıştı. Her oyun için bir araba,
her bir arabanın da iki katı vardı; perdeli olan aşağı kat, giyinip soyunmak
için sahne dışı bir alandı, yukarı kesim ise oyun yeri. Geçit alayının başında
ruhban sınıfı olduğu halde bir sahneden ötekine gidiliyordu. Durak yerlerinde
ise işaret bayrakları ve seyirciler için oturacak yerler bulunuyordu. Her durakta
bir bölümü binlerce seyirci görüyordu. Durakların sayısı dörtten yediye,on dörde,on
altıya kadar çıkıyordu. Kimi kez arabalar bir daire yapıyordu.

Benzer Konular

15 Şubat 2011 / Misafir Soru-Cevap
24 Nisan 2016 / damlanur Cevaplanmış
12 Mayıs 2009 / ThinkerBeLL Felsefe
9 Haziran 2012 / buz perisi X-Sözlük
16 Nisan 2008 / Misafir Taslak Konular