Arama

Klasik Müzik (Klasik Batı Müziği)

Güncelleme: 3 Kasım 2010 Gösterim: 95.746 Cevap: 4
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
3 Nisan 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
KLASİK MÜZİK TARİHİ

Sponsorlu Bağlantılar
Barok Dönem

Barok dönem, 1600 ile 1750 yılları İtalya’daki opera denemeleriyle başlamış, J.S.Bach’ın ölümüyle sona ermiş, ve tüm müzik türlerinde günümüze kadar kalıcı olan değişikliklerin oluşmasına neden olmuştur.

Barok müzik, bir döneme adını vermekle birlikte mimari başta olmak üzere diğer pekçok kategoride de değerlendirilebilmektedir. Barok Portekiz’ce barroco (düzgün olmayan inci) kelimesinden gelmektedir. Mimarlıkta, deniz kabuklarına benzer eğmeçli bezemelerden meydana gelen , 17. yüzyılda kısmen de 18. yüzyılda Avrupa'nın özellikle Katolik ülkelerine (İtalya, İspanya, Potekiz, Avusturya, güney Almanya, Belçika) ve Latin Amerika'ya yayılmış olan üslup olarak göze çarpar. Barok sözcüğü yanlızca 17. yüzyıldaki genel tutumu nitelendirmekle kalmamış, Helenizm ile Gotik'in geç dönemlerindeki bazı belirtilerin anlatılmasında da kullanılmıştır. Furetiére'in 1690'da hazırladığı Fransız dilinin ilk sözlüğüne göre "barok", "tam yuvarlak olmayan incileri anlatmakta kullanılan bir kuyumculuk terimi"dir. Saint-Simon 1711'de "garip ve rahatsız edici bir düşünce"yi anlatmak için barok sözcüğünü kullanmıştır. Fransız Akademisi sözlüğü de 1694'teki ilk baskısında Furetiére'in tanımlamasını olduğu gibi benimsemiştir. 1740'taki baskı ise mecazi anlamı benimsiyordu: düzensiz, tuhaf, eşit olmayan. Jean Jacques Rousseau'ya göre "barok müzik, armoninin açık seçik olmadığı, modülasyonlar ve uyumsuzlukla dolu entonasyonları güç ve hareketi zor olan müziktir". Yapı sanatı ile ilgili ilk tanımla 1788 yılında "Encyclopédie méthodique"te karşılaşılmaktadır: "mimarlıkta barok, tuhaflığın bir nüansıdır". Öyle anlaşılıyorki bu isim, dönemin başlangıcında resim ve heykel çalışmalarındaki değişikliklere gösterilen şaşırmış reaksiyon sonucu çıkmıştır.

Rönesans dönemi, tüm sanat dallarında sadelik, temizlik ve saflık dürtülerini güçlendirmesine ve duyguları daha yumuşak bir anlatımla ifade etmesine karşın, özellikle müzik alanında, sürekli kullandığı tekdüzelikden dolayı giderek sıkıcı olmaya başladı. O kadarki, rönesans dönemi bestelerinin en belirgin özelliği çalgıların aynı anda başlayıp aynı anda eseri bitirmeleri olarak anlatılabilir.

Barok dönemle birlikte, müzik "kontrast" kavramı ile tanışır. Aynı tınılardaki çalgılar birbirleriyle savaşırcasına, birbirleri ile karşıtlık oluşturarak eserde yerlerini alırlar. Klasik Dönem sanatçıları dahi, her ne kadar Barok dönem eserlerini karmaşık, süslü, zevksiz ve abartılı olarak adlandırsalar ve "Barok" kelimesini aşağılayıcı manada kullansalarda kendi kullandıkları ve günümüze kadar uzanan birçok armoni kuralını bu dönemin ustalarınan öğrenmişler ve yer yer kopyalamışlardır. 150 yıla yayılan bir süreci etkileyen Barok akımı, kimi müzik tarihçilerine göre 2, kimine göre 3 evreli bir dönemdir. Fakat herkesin kabul ettiği ortak düşünce ise son dönem "Olgun Barok" Johann Sebastian Bach'ın etkisi altında geçmiştir.

Barok müziğinin yapısında en belirgin özellik, müzikde "kontrast"lar kullanılması olmuş ve bununla birlikte konçertolar devri başlamıştır. Müziksel ifadeyi güçlendirmek için kullanılan ses düzeyinin alçalıp yükselmesi Barok dönemde keşfedilen ve gelişen işaretlerle başlar. Ortaçağ ve Rönesans'ta ses şiddeti, hep aynı seviyede kullanılmaktaydı. Barok dönemde "Piyano - düşük ses" ve "forte - gür ses" terimleri ile eserlerde ses şiddetinin önemi ve katkısı görülmeye başlar.

Barok dönemin bir diğer yeniliği bu döneme kadar olan müzikal yapıda bulunmayan ve eserin başka bir bölüme geçeceğini veya bittiğini belirten bir olgunun kullanılmasıdır. Eserlerde kapanışlar ve geçişler daha güçlü yer alır.

Kontrastlar üzerine kurulan Barok müzikte ritmik yapıda da büyük gelişmeler olur. Rönesans'tan Barok müziğe sıçrayan metine bağlı müzikal anlatım, konuşma dilindeki vurguların abartılmasına neden olur. Barok dönemde doğan Opera ve kantatlar günümüzde de aynı kurala bağlı kalınarak abartılı bir dilde seslendirilirler. Barok dönemle beraber çalgı müziği büyük ilerleme gösterir. Yalnız çalgılar için bestelenen yapıtlar çoğalır. Ses müziği ve çalgı müziğinin birleştirilmesi de Barok dönemde filizlenir. Eşlik görevi gören sürekli bas çalgıları ve insan sesi birleşir. Kontrast oluşturmak amacıyla eşlik çalgıları tekdüze hareket ederken, vokal hareketli ve süslü davranır. 16.yüzyılın sona ermesiyle birlikte İtalyan besteciler madrigal adını verdikleri, şiirler üzerine yazdıkları çok sesli müzikler üzerine yoğunlaşmaya başladılar. Monteverdi’nin opera eserleri ve madrigalleri, barok dönemin ilk zamanlarının zirve noktası olmuş ve daha sonra gelecek müziğe liderlik etmiştir. Dinsel bir tema üzerine kurulu dramatik eserler olan oratoryolar, kökünü Roma’dan alırlar. Avrupa’ya yayılması ise Alman-İngiliz besteci George Frideric Handel sayesinde olmuştur. Bugüne kadar gelmiş geçmiş en önemli oratoryo olan Messiah oratoryosu G.F.Handel tarafından İngiltere’de bestelenmiştir (1741). Sonat, kendini barok dönemin ilk zamanlarında bulmuş bir başka müzik tarzıdır. İtalya’da sonat, yavaş ve hızlı dans parçalarından oluşan eser veya yavaş-hızlı kontrastlarıyla gelişen eserlere denir(daha sonra bu tarz kiliselerde kullanıldı). Arcangelo Corelli gibi her iki tarzda da müzik yapan besteciler olmuştur. İtalya’nın dışında süit adı verilen dans parçaları yaratılmaya başlandı. Süitler de büyük bir gelişimin habercisi olsalar da, sonatlar kadar önemli bir kilometre taşı değillerdi. Süitler, kantatlarda olduğu gibi tek bir çıkış noktasından hareketle iki veya üç bölümlü forma ulaşırdı (örneğin Domenico Scarlatti’nin klavye sonatları gibi), Bach’ın bestelediği 1’den çok formlu eserler gibi. İlk sonatlar, ya tek bir enstürman ya da küçük bir grup için yazılırdı. 17.yüzyılın sonlarına doğru(barok dönemin ortaları), bu sonat formu konçerto grosso şekline dönüştü. Solist grup ise genellikle concertino (iki keman ve continuo) olurdu. Daha sonra ise konçerto durumuna dönüştü. Bach’ın Brandenburg Konçertoları konçerto grosso stilinin bu dönemdeki en iyi örneklerinden şüphesiz birisidir. Ayrıca en az Bach’ın olduğu kadar, Antonio Vivaldi’nin solo konçertoları da bu dönemin en önemli modellerinden oldu.

Sonat, konçerto ve vokal formları gelişiminin ortalarında, barok dönemin bir başka önemli özelliği ortaya çıkmaya başladı : Tonalite. 16.yüzyılın ortalarında eski kilise modları, yeni anahtar bağları konseptiyle yer değiştirmeye başladı. Barok dönemle birlikte besteciler bir anahtardan diğerine atlamaya başlamıştı. Zamanın kromatik müziğini üretmeye başlamışlardı.

Zamanla, anahtarlar arasında ki bağ ve geçişler bir sistem halini aldı. Bach’ın İyi Düzenlenmiş Klavye(Well-tempered clavier) adlı eseri bu bağı anlamak için iyi bir örnektir. Bu eser ayrıca bir başka iki önemli barok özelliği yapısı içinde barındırmaktadır : Prelüd ve füg.

Barok dönemin en gözde çalgıları klavsen ve harpsikort’tu. Bunlar seslerin hafif veya kuvvetli çıkmasına olanak sağlamayan bir düzeneğe sahiptiler. Oysa barok dönemde gelişen, müzikal anlatımı güçlendiren müzik sembolleri ve o dönemde ihtiyaç duyulan hafif ve kuvvetli çalımlar önemli bir unsur halini almıştı.

Barok dönemde icat edilmesine karşın dönemin bestecileri piyano için eser yazmazlar. Klavsene göre cılız bir sese ve sert tuşeye sahip piyanoya eser veren ilk besteci Muzio Clementi’dir. 1773’de daha on sekizindeyken piyano için üç sonat yazmış, çalgıyı popüler hale getirmiştir. Bach gibi ünlü Barok dönem bestecilerinin günümüzde piyanoda çalınan eserleri aslında piyano için yazılmamıştır. Dolayısıyla piyano ve forte gibi nüanslar ve staccato gibi çalım tekniklerinin hiç biri eserlerin aslında yoktur veya çok azdır.

Bütün bu değişiklikler birbirlerine paralel olarak geldi ve barok dönemi oluşturdular. Eski kurallardan ve polifonik takıntılardan kurtulunması, yeni bir tarz ve kural geleneği yapma gereğini doğurdu. Bu da, kadanslar veya armonik geri planlar üzerine doğal olarak solistlik yapan, melodiyi ortaya çıkardı. Bu armoniler içinde sequence(zincirleme)’i getirdi ve tüm bu armonik gelişimler bir yandan da ritmik gelişmeleri doğurdu. Bas bölümleri, Orta Avrupa dans müziğinin tipik ritmleriyle kaynaştı ve tüm bunlar barok müziği barok müzik yaptı.

Barok dönemde müzik, modern müzikal dilin gelişiminde kuşkusuz en önemli kilometre taşı olmuştur. Bu 1,5 yüzyıl içerisinde, müzikal formlar değişip geliştikçe bir yandan da daha sonrasının ve bugünün müzik standartlarını belirlemeye başlamıştı. Tonalite ve akor tonlaması çok büyük önem taşımaktadır. Bir başka önemli özellik ise müziğin, bu dönemde evrensel bir dil taşımaya başlaması, ulusallıktan çıkıp tüm Avrupa ve dünyaya seslenmesidir.

BAROK ÜZERİNE İLGİNÇ NOTLAR

Dr. Georgi Lozanov, ünlü Bulgar psikoloğu, dakikada yaklaşık 60 vuruşluk bir tempo ile barok müziği kullanarak yabancı dilleri öğretme konusunda bir yöntem geliştirdi. Öğrencilerin öğrenmesi normalden çok daha kısa sürdü. Dönem içinde öğretilecek olan normal sözcük bilgilerinin ve deyimlerinin yarısı (1000'e yakın sözcük ve deyim) tek bir günde öğrenildi. Bunun yanında öğrencilerin öğrendiklerini akıllarında tutma oranı ortalama %92'ydi! Dr.Lozanov bu sonuçlarla belirli Barok parçalarını kullanarak yabancı dillerin %85-100 verimle normal süreleri olan 2 yıl yerine 30 günde öğretilebileceğini kanıtlamış oldu. Barok müzikle öğrenen öğrenciler dört yıl boyunca kullanmasalar bile %100 doğrulukla ikinci dillerini anımsayabilmişlerdir!

Binlerce öğrenciye sahip olan 'The Center for New Discoveries in Learning' yıllardan beri hem derslerde hem de öğrencilerin ders çalışmalarında müziğin kullanımını araştırmaktadır. Mozart ve belirli Barok parçalar (dakikada 60 vuruşluk tempolarla kaydedilmiş olanlar) kullanan öğrencilerin daha sakin olduklarını, daha uzun çalışabildiklerini, öğrendiklerini daha uzun süre anımsayabildiklerini ve öğretmenlerinden öğrendiğimiz kadarıyla daha iyi notlar aldıklarını gözlemledik.

Doğru tempoda kaydedilmiş bu özel müzik parçaları en yüksek öğrenme/anımsama etkisi için beynin sağ ve sol bölümlerini harekete geçirir. Müzik beynin sağ tarafını harekete geçirirken çocuğunuzun okuduğu ya da sesli söylediği sözcükler sol tarafı harekete geçirir. Araştırmaya göre bu da öğrenme potansiyelini en az beş kat artırır. Kulağınız düzenli, saniyede bir vuruşluk Barok müziğini duyduğunda kalbinizde tempoya uygun olarak düzenli bir şekilde atar. Bu rahatlamış ve aynı zamanda zinde durumdayken zihniniz daha kolay konsantre olabilir. Müzik, fizyolojik durumumuzu karşılar ve onu etkiler. Ağır zihin çalışmaları gerektiren işlerde nabzımız ve kan basıncımız artar ve genelde bu durumdayken konsantre olmak daha zordur. Barok ve Mozart parçalarından tempoları düşünülerek özellikle seçilmiş olan bazı CD'ler kan basıncınızı ve nabzınızı düşürürken aynı zamanda öğrenme yeteneğinizi artırır. Ders çalışırken, iş yerinizde ya da araba kullanırken Mozart, Vivaldi, Pachabel, Handel ve Bach gibi bestecilerin müziklerini dinlemenin yukarıda anlattığımız türde sayısız yararları vardır.

Batı’da Klasik müziğin dönüşümü, kamusal alanda dolaşıma girmenin, müziği nasıl aristokrasinin hegemonyasından çıkardığını gösteren canalıcı bir örnek. 18. Yüzyıl, bilindiği gibi, Avrupa’da müziğin Barok yüzyılıdır. Haendel gibi, Haydn gibi, Mozart gibi, Bach gibi, Barok müziğin büyük ustaları bu yüzyılda vermişlerdir eserlerini. Ama Barok müzik, feodal aristokrasinin özel alanına ait bir etkinlik olarak kalır bu yüzyıl boyunca... Werner Stark’ın, The Sociology of Knowledge’da belirttiği gibi, Haydn, Kont Esterhazy için müzik bestelemekte, bu müzik, Esterhazy Şatosu’nda, ona ait olan özel alanda icra edilmektedir. (Haydn, bu şatoda, yemeklerini Esterhazy Kontu’nun uşaklarıyla birlikte yemektedir!) Klasik müzik, kamusal alanda dolaşıma girmemiştir henüz. Bu, ancak 19. Yüzyılda gerçekleşecek ve mesela Beethoven’in müziği, kamuya açık alanlarda, bu yüzyılda icra edilebilecektir..

Salon müzik ilişkisine örnek: Barok müzik, J.S.Bach dönemindeki besteciler kiliselerde, belediye ve saraylarda veye bir operada görevliydiler. Bu yerlerin ortak özellikleri küçük olmaları idi. Genellikle dikdörtgen şeklinde yansıtıcı yüzeylere sahiptirler. Bu akustik çevrelerdeki yankılanma süresi kısadır. Böyle bir çevrede çalınan müzik çok parlak olur ancak seslerin dolgunluğu azdır. Klasik dönem Haydn, Mozart, Beethoven, bu dönemdeki orkestrada 40 kadar çalgıcı bulunuyordu. Yaylı, ağaç üflemeli, prinç üflemeli, vurmalı çalgılar kullanılıyordu. O zamanki konser salonları şimdikilerden küçüktü. Dinleyiciler ise 300-400 kişi kadardı. Bu salonlar, tümüyle doluyken yankılanma süresi 1,5 s olmaktadır. 19 yy daha büyük yapılar inşaa edildi ve süre 1,5 s- 1,8 s aralığına uzadı. Bu gün Klasik dönem müzikleri için en iyi yankılanma süresi 1,5 1,7 arsında kabul edilmektedir. Romantik devir daha kişiseldir. Bestecinin duygularının anlatımı önemlidir. Brahms, Wagner, Çaykovski, Debussy gibi bestecilerin dönemidir. Daha dolgun seslere ve daha uzun yankılanma sürelerine ihtiyaç duyulur. Bu dönemde yankı süreleri 2 s ye kadar uzamıştır. Bu gün romantik müzikler için yankılanma süresi 1,9 s - 2,2 s arasında kabul edilmektedir.



Barok Dönemde Tarihe Düşülen Notlar



1604 William Shakespeare Othello’yu yazdı

1607 Kuzey Amerika’da ilk kalıcı İngiliz kolonisi Jamestown, Virginia kuruldu

1609 Galileo Galilei Jüpiter’in uydusunu keşfetti

1611 İncil’in yetkili versiyonu King James Bible yazıldı

1618 30 yıl savaşları başladı

1619 İlk siyah köleler Virginia’ya ulaştı.

1625 Francesca Caccini, tarihçilere göre ilk kadın besteci, La Liberazione di Ruggiero besteledi ve Polanya’da 4. Wladyslaw’ın resepsiyonun icra edildi.

1628 William Harvey kan dolaşımını buldu

1631 İngiltere’de Chloridia adlı eserin icrasında ilk profesyonel kadın şarkıcılar yer aldı

1632 Oughtred slide rule’ buldu

1633 Engizisyon Galilei’yi söylediklerini geri almaya çağırdı

1639 Fransa 30 yıl savaşlarına katıldı

1639 Virgilio Mazocchi ve Marco Marazolli tarafından ilk komik opera, Chi Soffre Speri Roma’da icra edildi.

1642 1646 İngiliz iç savaşı

1647 1659 Fransız İspanyol savaşı

1648 1653 Fransız iç savaşı

1654 1667 Rusya Polonya savaşı

1655 1660 Brandenburg Rusya savaşı

1660 İngiltere’de monarşi yeniden kuruldu

1664 1666 Newton yerçekimini buldu

1666 İtalya Cremona’dan Antonio Stradivarius ilk kendi imzasını taşıyan kemanı yaptı.

1666 Newton ışık spektrumunu buldu

1671 Leibniz toplama makinasını buldu

1675 Londra’da St.Paul kathedralinin inşaatı başladı, Greewich rasathanesi kuruldu. İlk ışık hızı ölçüldü.

1677 Bakteri bulundu

1683 Türkler Viyana’yı kuşattı

1687 Türkler Mohaç savaşını kaybetti

1689 1697 Kuzey Amerika’da İngiliz Fransız savaşı

1696 Thomas Savery Buhar makinasını keşfetti

1699 Avusturya’lılar Macaristan’ı Türklerden geri aldı

1705 Reinhard Keiser Octavia adlı eserinde ilk kez Fransız kornalarını kullandı

1714 Fahrenheit civalı termometreyi buldu

1725 Vivaldi 4 Mevsim’i yazdı

1742 Handel’in Messiah adlı eseri Dublin’de muhteşem bir seyirci karşısında ilk kez sergilendi.

1752 Büyük Britanya Gregorian takvimine geçti.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 3 Kasım 2010 14:07
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
4 Nisan 2006       Mesaj #2
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
KLASİK DÖNEM

Özellikle müzikte olmak üzere,birçok alanda sık sık kullanılan klasik kelimesi, ülkelere ve çağlara göre çok değişik gerçeklikleri kapsar.Klasik müzik popüler veya hafif diye adlandırılan müziklerin karşıtı gibi ele alınabilir ve o zaman Pérotin den (ykl.1200)Pierre Boulez in izleyicilerine (XX.yy sonu) kadar bütün yüksek (veya ciddi)Avrupa müziğini içine alır. Bu bağlamda ( Avrupa dışı müziklerin tersine) klasik müzik ile çağdaş müzik ayrımı yapılabilir ve çağdaş müzik, mesela Debussy’den veya Boulez-Stockhausen kuşağından (1945) başlatılabilir. Aynı şekilde klasik müzik, romantik müzikten,barok müzikten,Rönesans müziğinden ve ortaçağ müziğindende ayrılmaktadır.Ne var ki bu anlamda Lully ve Rameau’nun Versailles klasikçiliği ile Haydn, Mozart ve Beethoven’in Viyana klasikçiliği, ne zaman, ne teknik, nede estetik olarak biribirine karıştırılamaz; hatta bunların birinden ötekine geçişi, çok önemli bir kültür olayı olan Soytarılar savaşı (1752 de, Fransız müziği ile İtalyan müziği taraftarları arasında Pariste çıkan sanat kavgası) simgeler.Edebiyatta olduğu gibi müziktede klasik teriminin kullanılışı çok eski değildir (ilkin 1800 ler civarı) ve romantik teriminden daha sonra kullanıldığı kesindir.Son olarak şunuda belirtelim ki, Goethe’den itibaren, yani XIX.yy’ın başından beri müzikteki klasik-romantik karşıtlığı, zihinleri, özellikle de yazarların zihnini epeyce meşgul etmiştir.
Sponsorlu Bağlantılar

Müzikte son baroğun en büyük temsilcisi olan Bach 1750 de Leipzig de öldüğünde genç Haydn Viyana da ilk eserlerini yazıyordu. Bu olaylar bir yüzyılı iki eşit döneme ayırır. Birinci yarıya Bach hakimdir. İkinci yarıdaysa Haydn yepyeni bir sanat ve toplum bağlamında, Mozart ile birlikte, Viyanayı en azından yaratıcılık açısından, Avrupanın müzik merkezi haline getirir. Bu iki besteci xvııı. yy ın ikinci yarısıyla özdeşleşir. Sonraki kuşaklar geriye dönüp baktıklarında böyle düşüneceklerdir. Özellikle Bach, ortaçağdan ve Rönesans’tan devralınan birikimi en uç noktasına ve zirveye ulaştırmıştır. Oysa onun çağdaşı olan bestecilerin büyük bir kısmı, besteleme tekniklerinin sadeleştirilmesi , armoni ve çokseslilik (kontrpuan) yerine melodiye öncelik verilmesi gibi eğilimler göstermektedir. Bach’ın ölümünden hemen önceki ve hemen sonraki dönemlerde Bach’a oranla kesin bir yüzeysellik görülür. Yeni melodi anlayışı ileride daha da güçlenecektir, ama kompozisyon yoğunluğu bakımından bu yeni anlayışın yol açtığı kayıplar, yeni bir çokseslilik, yeni bir yoğunluk ve yeni bir müzik düşüncesi getiren Haydn ve Mozart dehaları sayesinde ancak 1780’e doğru telafi edilecektir. Haydn ve Mozart yetişme döneminde eserlerinin tek bir notasını bile bilmedikleri Bach’ın üslubundan çok uzaktır. İkisinin de üslubunun ilk belirtileri, Bach’ın ölümünden epeyce önce ortaya çıkmıştır ve Bach’ınkinden çok daha fazla Telemann, Scarlatti gibi çağdaşlarının ve 1710 dolaylarında doğmuş olan ve bazılarınca ön-klasik diye nitelenen bestecilerin üslubundan izler taşır. Ön-Klasik denilen besteciler Kuzey Almanya’da Carl Phillip Emanuel Bach (Johann Sebastian’ın dört müzisyen oğlunun ikincisi), Mannheim’da Johann Stamitz, Viyana’da Mathias Georg Monn ve Georg Christoph Wagenseil ve Milano’da Giovanni Battista Sammartini’dir. İtalyan opera bestecilerinin ve Johann Adolf Hasse gibi, Italyan olmayan ama İtalyan tarzı operalar yazan bestecilerin de apayrı bir yeri vardır.

En azından XX.yüzyılın ortalarına kadar, Haydn (1732-1809) ve Mozart’ın (1756-1791) son eserleri ve Beethoven’in hemen hemen bütün eserleri, bestecilerin ve dinleyicilerin düzeylerini belirleme konusunda mihenktaşı sayılacaktır. Özellikle bu anlamda bu üç besteci klasik tir. Onlar tarihte keşfedilmeye ihtiyaçları olmayan ilk bestecilerdir. Bu onlardan önceki bütün bestecilerin büsbütün unutulduktan sonra XX.yüzyılda yeniden hatırlandığı ve Haydn ve Mozart’ın eserlerinin (hiçbir zaman Bach gibi bir köşede keşfedilmei beklememişlerdir), 19. yüzyılda da günümüzdeki kadar tanındığı, anlaşıldığı ve çalındığı anlamına gelmez. Ama Haydn ve Mozart, kendi dönemlerinden günümüze kadar repertuvarda ve dinleyicinin zihninde çok sağlam bir yer edinmişlerdir. Aslında, onlar en büyük eserlerini, o dönemde ortaya çıkan ve istensin veya istenmesin, bugün de müzik hayatımızın temelini oluşturan konserler için yazmışlardır. Aynı şekilde senfonik orkestrayı yarattılar ve (özellikle Haydn) yaylılar dörtlüsünden senfoniye kadar yeni türlerin parlak örneklerini verdiler. Bu bestecilerin piyano sonatlarını ve (özellikle Mozart tarafından) temelden değiştirilen konçerto türündeki eserlerini ve operalarını da anmak gerekir. Senfonik müziği (veya orkestra müziğini) oda müziğinden ayırdılar ve Germen, hatta Viyana müziğinin, birbuçuk yüzyılı aşkın bir süre boyunca bütün Avrupa’ya hakim olmasını sağladılar. Nihayet, bu müzisyenler sanatçının özgürlüğü ilkesini iktidarlara ve topluma kabul ettirdiler.

Klasik üslup 1780-1815 arasında en parlak dönemini yaşadı. Bu dönemde Avrupa’da Fransız devrimini hazırlayan olaylar, sonra devrim, hemen ardından patlak veren olaylar yaşandı. Kökenlerine eğinildiğinde görülür ki Viyana, 1750’ye doğru diğerleri gibi bir merkezdir. Ama en küçük bir kuramsal spekülasyona girişmeksizin denebilir ki, Viyana üslubu-Başlangıçta,mesela Mannheim üslubundan daha az şaaşalı daha az heyecan yaratıcıdır- Ama çok geçmeden ( Haydn’ın 1760’lardaki senfonileriyle kesin olarak), en ileri ve en anlamlı biçimsel ve tonal arayışlarla özdeşleşmiştir. Ve sonunda, 1800 insanları için, tek başına (veya hemen hemen) orkestra müziğinin ve yüksek düzeyli oda müziğinin temsilcisiydi, hatta Viyana üslubu, orkestra müziğiyle tamamen özdeşleşti. Bu bakımdan İtalyadan ve 1789 öncesi ve sonrası Fransasından olduğu kadar, kurumsal etkinliklerin yoğun olduğu, ama Viyana okulunun üstün başarılarıyla kıyaslanabilecek hiçbirşey ortaya koyamayan Kuzey Almanyadan da ayrılır ve Empfindsamkeit tan doğrudan doğruya romantizme geçer. Öte yandan Viyana üslubu, yanlız Kuzeyin ve Güneyin (Italya) değil, Doğu ve Batının da(Haydn, Slav dünyasının çok yakınında doğmuştur) birleştiği bir yer olarak görünür. Son olarak şunu da belirtmek gerekir ki, Viyana üslubunda yanlız değişik halkların değil, değişik toplumsal katmanların duyguları da (1770 e doğru, Kuzey Almanya’da Haydn’ın avama yönelik üzlup özelliklerine karşı gösterdiği sert tepkiler, bunun kanıtıdır) biraraya gelmiştir. Viyana üslubu kültürlü kesime yönelik olanla basit halka yönelik olanı da, aristokratik olanla amiyane olanı, hiçbirine hiçbirşey kaybettirmeden birbirine karıştırdı ve bunların evrensele yönelen bir sanat dünyası doğurduğunu kabul ettirdi.

Bu insanca özelliklere, 1780lerde, 2. Joseph’in hükümdarlığı döneminde, Viyana'nın aydınlanma ruhunun getirdiği entellektüel bir kaynaşma ortamı oluşu da eklendi. Haydn ve Mozart, bu arada olgunluk dönemindeydiler ve bu ortamdan beslenmeyi bildiler. Mozartın sihirli flütü (die Zauberflöte 1791) bunun kanıtıdır, bu eser Viyana ruhunu, dolasıyla dönemin özünü yüceltmiştir. Buna tepkiler gecikmedi, ama Haydn, Yaratılış (1798) adlı oratoryosuyla Beethoven Fideliosuyla (1805-1814) hatta Metternich Sistemi sırasında 9. Senfonisiyle (1824) geleneği sürdürdü. 9. Senfoni, bütün insanların kardeş olduğunu ilan etmekle kalmayıp, kesinlik taşıdığı bir çağdan kaynaklanan son sarsıntıdır.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 3 Kasım 2010 14:06
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
8 Nisan 2006       Mesaj #3
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Klasik müziğin yeni tanımı nedir peki?

Bir nesilden diğerine ayakta kalmayı başarabileceğine inandığınız her müzik kla*****r. Bugün benim dinlediğim müzik yarın çocuklarım tarafından da dinleniyor olabilir. Bu tanıma göre söyleyebiliriz ki, Beatles kla*****r. Çünkü nesillerdir dinleniyorlar. Rolling Stones klasik müziktir. Hatta bazı klasik müzik sanatçıları Beatles'ın eserlerini seslendiriyorlar. Orkestra tarafından seslendirilmiş Pink Floyd, Led Zeppelin kayıtlarımız var. Bu teorimi ispatlıyor. Böyle düşünürseniz önünüze birçok olasılık çıkıyor. Pop müzik kayıtları yapacağız demiyorum elbette. Ama bu yaşadığımız dünyanın ve klasik müzik tanımının değiştiğini ispatlar. Endüstrinin zamana ayak uydurması gerekir.
Bia - avatarı
Bia
Ziyaretçi
22 Mayıs 2008       Mesaj #4
Bia - avatarı
Ziyaretçi
Klasik Müzik Dönemleri

Orta Çağ Dönemi
Önemli Bestecileri
Pérotin
Guillaume de Machaut

Renaissance Dönem (1400-1600 yılları arası)
Önemli Bestecileri
Josquin Desprez
Orlande de Lassus
Giovanni Pierluigi da Palestrina


Barok Dönem (1600-1750 yılları arası)
Önemli Bestecileri
Claudio Monteverdi
Heinrich Schütz
Olgun Baroklar
Antonio Vivaldi
Johann Sebastian Bach
George Frideric Handel


Klasik Dönem (1750-1825 yılları arası)
Önemli Bestecileri
Joseph Haydn
Wolfgang Amadeus Mozart
Ludwig van Beethoven
Franz Schubert


Romantik Dönem (1825-1900 yılları arası)
Önemli Bestecileri
Richard Wagner
Johannes Brahms
Anton Bruckner
Piotr Tchaikovsky
Gustav Mahler
Richard Strauss


Modern Dönem (1900-1945 yılları Arası)
Önemli Bestecileri
Claude Debussy
Arnold Schönberg
Alban Berg
Anton von Webern
Belá Bartók
Igor Stravinsky


1945 'den Sonrakiler
Önemli Bestecileri
John Cage
Luigi Nono
Witold Lutoslawski
Son düzenleyen asla_asla_deme; 3 Kasım 2010 14:05
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
20 Aralık 2008       Mesaj #5
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye

Klasik Batı Müziği Dönemleri



Rönesans (1450–1600)
Belli başlı ilk polifonik bestelerin ortaya çıktığı (teksesli müzikten çoksesli müziğe geçilen) dönemdir. Müzik, kilise çevresinde gelişmiştir. Vokal müzik yaygındır (özellikle madrigaller). Bunun yanısıra, basit çalgı toplulukları olan konsortlar için de müzikler yazılmıştır. Dönemin ünlü bestecileri Guillaume Dufay, Johannes Ockeghem, Giovanni Pierluigi da Palestrina ve Carlo Gesualdo'dur.

Barok Dönem (1600–1750)
Barok stilin Rönesans stilinden farkı, daha süslü bir anlatıma sahip olmasıdır. Dönemin en ünlü çalgısı klavsendir. Klavsen neredeyse her müzik çeşidinde kullanılıyordu (çoğu zaman arkaplanda olmak üzere). Dönemde vokal müziğin yanı sıra enstrumantal müzik de gelişmiştir: konçerto ve süit, bu dönemin iki yaygın orkestral beste türüdür. Dönemin ünlü bestecileri Antonio Vivaldi, Johann Sebastian Bach, George Frideric Handel ve Georg Philipp Telemann'dır.

Klasik Dönem (1750–1820)
Klasik stilin Barok stilden farkı, Klasik stildeki eserlerin Barok stildeki eserlerden daha sade olmasıdır. Barok dönemin kapanmasına yol açan şeylerden biri de piyanonun icadıdır. Klasik dönemde her orkestrada klavyeli çalgı bulundurma zorunluluğu kalkmış, piyano orkestraya katıldığı zaman da mutlaka solist görevi görür olmuştur. Dönemi seçkinleştiren bir başka şeyse senfoninin yaygınlaşmasıdır. Dönemin ünlü bestecileri Joseph Haydn, Wolfgang Amadeus Mozart, Christoph Willibald Gluck ve Muzio Clementi'dir.

Romantik Dönem (1820–1900)
Müziğin kilise ve saraydan taşıp halka yayıldığı dönemdir. Kalıpların ve düzenin yıkılıp yerine daha özgür, daha özgün olan romantizmin geldiği dönemdir. Kendi içinde 3 döneme ayrılır:

Erken Romantik Dönem:
Romantik anlatımın Klasik dönem içinde doğduğu, ilk dönemidir. Bu anlatımın öncüsü Ludwig van Beethoven olarak kabul edilir. Bu dönemin diğer ünlü bestecileri de Franz Schubert, Carl Maria von Weber ve Gioacchino Rossini'dir.

Orta Romantik Dönem:
Romantizmin tüm avrupada egemen olduğu dönemdir. İlk ışığı yakan da, programlı senfonisi Symphonie fantastique ile Hector Berlioz olmuştur. Ardından Franz Liszt, Felix Mendelssohn Bartholdy, Niccolo Paganini, Robert Schumann, Frederic Chopin, Johannes Brahms gelmiştir. Giuseppe Verdi ve Richard Wagner'in opera alanındaki çalışmalarıyla doruğa ulaşmıştır.

Geç Romantik Dönem:
Müziğin denetiminin "Almanya-İtalya-Fransa" üçgeninden çıktığı dönemdir. Milliyetçilik akımı ile birlikte Mikhail Glinka, Aleksandr Borodin, Modest Musorgski, Nikolay Rimski-Korsakov, Peter İlyiç Çaykovski gibi Rus; Bedrich Smetana, Antonin Dvorak gibi Çek; Edvard Grieg, Jean Sibelius gibi İskandinav besteciler "Klasik Batı müziği"ne dahil olmuşlardır.

Modern Dönem (20. yüzyıl ve günümüz)
Modern dönem içerisinde Romantizmi sürdürenler (Richard Strauss, Gustav Mahler, Sergey Rahmaninov, Edward Elgar) olduğu gibi müziğin genel kimliğini değiştiren asıl Modern besteciler (Claude Debussy, Maurice Ravel, Bela Bartok, İgor Stravinski, Dimitri Şostakoviç, Sergey Prokofiyev) kendilerine has bir stil geliştirmiştirler. George Gershwin Klasik müzikle cazı birleştiren besteciler arasında en ünlüsüdür. Eric Satie, orkestrada mekanik alet seslerini ilk kullananlardandır.

Edgard Varèse ise bu işi ilerletmiş, elekrtonik müzik akımını başlatmıştır. Arnold Schönberg ve öğrencileri Alban Berg ile Anton Webern atonal müzik akımının yaratıcısı ve ilerleticisi olmuşlardır. Carl Orff, ilkel çağların müzikleri ve metinlerini yeniden canlandırıp modernize etmiştir. Ayrıca Türkiye'de çoksesli müziğin başlaması da bu döneme rastlar (Cemal Reşit Rey, Ahmet Adnan Saygun, Necil Kazım Akses) Günümüzde Krzysztof Penderecki, Arvo Pärt gibi besteciler (ki bu iki besteci Hristiyan koral müziklerini modern dönem çerçevesinde sunan çalışmalarıyla ünlüdür) de Modern dönemi sürdürmektedirler.
Son düzenleyen Baturalp; 26 Ocak 2017 12:36 Sebep: düzenlendi.
Quo vadis?

Benzer Konular

21 Temmuz 2009 / ThinkerBeLL Sanat
26 Şubat 2015 / muzikka Soru-Cevap
10 Aralık 2013 / rumeysa Soru-Cevap
4 Nisan 2006 / GusinapsE Taslak Konular