Arama

Osmanlı Padişahları - Sultan Üçüncü Ahmed

Güncelleme: 29 Ocak 2017 Gösterim: 22.006 Cevap: 4
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
29 Ocak 2007       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı

AHMET III

(Hacıoğlupazarı 1673 - İstanbul 1736), Türk padişah (1703-1730). Mehmet IV ile Rabia Gülnuş Emetullah Sultanin oğlu,Mustafa III ve Abdülhamit'in babası. Edirne vakası adı verilen ayaklanma sonucunda kardeşi Mustafa'nın yerine Edirne’de tahta çıkarıldı (23 ağustos).

Sponsorlu Bağlantılar
Yeniçeri zorbalarının isteği üzerine Kavanoz Ahmet Paşa yı sadrazamlığa, imam Mehmet Efendi’yi şeyhülislamlığa atamak zorunda kaldı. İstanbul'a döndükten kısa süre sonra bostancıların ayaklanma girişimiyle karşılaştı, bunlara şiddetle karşı koyarak 700 kadar bostancıyı saraydan çıkardı. Damat (Enişte) Hasan Paşa’nın yardımıyla Edirne vakasını düzenleyenlerin tasfiyesine başladı. Ayaklanmacıların en kudretlisi olan yeniçeri ağası Çalık Ahmet Paşa’yı Rodos'a sürerek boğdurttu. Kavanoz Ahmet Paşa’nın yerine Damat (Enişte) Hasan Paşa’yı sadrazamlığa getirdi. Saltanatının ilk yedi yılında yedi sadrazam değiştirmek zorunda kalan padişah, daha çok devletin iç sorunlarıyla uğraştı.
Ad:  sultan-3-ahmet.jpg
Gösterim: 1621
Boyut:  58.0 KB
Avrupa'da süren ispanya Veraset savaşları ile Rusya-İsveç arasındaki savaşlarda tarafsız kalmaya çalıştı. Poltova’da Ruslar'a yenilen İsveç kralı Karl Xll’nin (Demirbaş) Osmanlı topraklarına sığınmasını izleyen gelişmeler karşısında Rusya' ya savaş açmak zorunda kaldı (1711).
Sadrazam ve serdarıekrem Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Prut’ta rus kuvvetlerini kuşattı.Ruslar’ın barış istemesi üzerine Prut antlaşması imzalandı (23 temmuz 1711). Antlaşmayla sağlanan sonuç kamuoyu ve özellikle Baltacı’nın rakiplerince olumlu karşılanmadı. Bunun üzerine Ahmet III, Edirne'ye dönen Baltacı'yı görevden alarak yerine Gürcü Yusuf Paşa’ yı getirdi ve antlaşma hükümlerini uygulamaktan kaçınan Rusya’ya karşı yeni bir sefer düzenlemek üzere Edirne’ye gitti.(1712).

Felemenk (Hollanda) ye İngiltere elçilerinin arabuluculuğuyla İstanbul’da yapılan görüşmeler sonunda (16 nisan 1712) Ruslar’ın antlaşma hükümlerini kısmen yerine getirmeleri sağlandığından seferden cayıldı. Karl Xll'nin ülkesine dönmesi sorunu, Osmanlı devletini bir süre daha uğraştırdı. Bu yüzden çıkan Osmanlı-Rus anlaşmazlığı Damat Ali Paşa’nın sadrazamlığında Edirne antlaşmasıyla çözüldü (24 haziran 1713). Antlaşmaya göre Karl XII ülkesine döndü; Azak kalesi Osmanlılar'a bırakıldı; Eflak -Boğdan’a yönetici olarak Fenerli rum beylerinin gönderilmesine karar verildi. Ahmet III, böylece Karlofça barışı ile kaybedilen toprakların bir kısmını geri almış oluyordu.

Sıra Venedik’e gelmişti. Mora’yı ele geçirmek amacıyla Venedik’e savaş açıldı. Orduyla birlikte Edirne'ye giden Ahmet III, sadrazam Damat Ali Paşa'yı serdarıekremlikle Mora üstüne gönderdi (1715). Bu sefer sonunda Mora yeniden Osmanlı topraklarına katıldı. Çuha (Çerigo), İstendil (Tinos) adalarıyla Girit' te Venediklilerin elinde bulunan Suda ve Spinalonga kaleleri ele geçirildi. Venedik seferinin kazançlarından vazgeçilmesini isteyen Avusturya'ya savaş açıldı. Damat Ali Paşa'nın şehit olması üzerine Osmanlı ordusu Varadin’de Avusturya kuvvetlerine yenildi (5 ağustos 1716). Belgrad Avusturyalıların eline geçti (18 ağustos). Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın çabalarıyla imzalanan Pasarofça antlaşmasıyla (21 temmuz 1718) savaşa son verildi. Bundan sonra batıda Avusturya, Venedik ve Ruslarla iyi ilişkiler kuruldu.

Pasarofça antlaşmasından sonra, İran savaşları dışında, uzun süren bir barış dönemi başladı. Lale' devri(1718-1730) adı verilen bu dönemde, devlet adamlarında önemli zihniyet değişikliği oldu. Devlet yöneticileri uzun savaş yıllarının yorgunluğunu unutmak istercesine zevk âlemlerine daldı.
  • Batılı yaşam biçiminin kimi öğeleri sınırlı da olsa ülkeye girmeye başladı.
  • Fransız bahçeleri örnek alınarak köşkler, bahçeler yapıldı.
  • Ahmet III ve vezirlerinin çevresinde, doğu yaşamından esin arayan ressamlar (Van Moor gibi) görülmeye başladı.
  • Kâğıthane, yeniden düzenlendi.
  • Fenerbahçe, Aynalıkavak, Sadabat, Bebek, Kalender, Florya ve Sultaniye köşkleri yapıldı.
  • İbrahim Müteferrika’nın girişimiyle ilk türk basımevi kuruldu (1727).
  • Avrupa’dan subay, mühendis getirtilerek orduda yenilik yapılmaya çalışıldı.
  • Tulumbacı ocağı kuruldu, ilk kez üç ambarlı kalyonların yapımına başlandı.
  • Kütahya ve İzmit’teki çini fabrikaları yenileştirildi, İstanbul’da bir çini, Yalova’da da bir kâğıt fabrikası açıldı.
  • Bir bilim kuruluna doğu ve batı dillerinden çeviriler yaptırıldı.
  • Saray’da ve İstanbul’un çeşitli semtlerinde kütüphaneler kuruldu.
İran’da 1694 ten beri süren karışıklık, Şirvan ve Dağıstan bölgesindeki sünnı müslümanların Osmanlı devletinin himayesini istemeleri ve Ruslar'ın İran’a inme girişimleri karşısında İran’a savaş açıldı.1723’te Tiflis, 1724'te Hoy ele geçirildi. Bu sırada Ruslar’ın Derbent ve Bakû kalelerini işgal etmesi Osmanlı-Rus ilişkilerini gerginleştirdi. Fransız elçisinin aracılığıyla imzalanan İstanbul antlaşması (İran mukasemenamesi) ile Osmanlı devleti ile Rusya, İran’ın paylaşılması konusunda anlaştı (24 haziran 1724). Osmanlı devleti, payına düşen Kirmanşah, Hamedan, Revan ve Şiraz’ı işgal etti.isfahan’da şahlığını ilan eden Eşref, Hamedan seraskeri Ahmet Paşa’yı yendiyse de (1726) Osmanlıların İran’daki fetihlerini tanımak zorunda kaldı (Hamedan barışı, 1727). Afşar Türkleri nden Nadir, Tahmasp II adına Nehavend ve Hamedan’ı geri aldı (1729).

İran’daki başarısızlıklar, devlet adamlarının gösterişli yaşayışı, halkın hoşnutsuzluğunu artırdı. İstanbul’da bir esnaf ve yeniçeri ayaklanması (PATRONA HALİL AYAKLANMASI) ile Lale devri sona erdı (28 eylül 1730) Ahmet III tahttan çeklimek zorunda kaldı Bir süre Saray'da kapalı yaşadıktan sonra 1 temmuz 1736'da öldu. Yenıcamı türbesine gömüldü.

Şair, hattat ve münşi olan Ahmet III, bilim ve sanat adamlarının koruyucusuydu. Üsküdar’da annesi adına bir camı (Valde-i cedit, Yeni valide camisi), Bebek camı ve küllıyesini, Ayasofya karşısında kendi adını taşıyan çeşmeyi yaptırdı.
3.Ahmet çadırı, sadrazam Nevşehirlı Damat İbrahim Paşa’nın Iran seferi için yaptırdığı Otağı hümayun (XVIII.yy ilk yarısı). Türk çadır sanatının özgün bir örneği olarak nitelenen, altın sırma işlemeli çadır, Üsküdar alanına kurulmuştu. Kapı üstüne divan şairi Dürri'nın bir kıtası işlenmişti.
3.Ahmet çeşmeleri, İstanbul'da ki çeşme. Birincisi Topkapı Sarayı Babıhümayun'u önündedir Ahmet İli döneminde Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, başmimar Mehmet Ağaya yaptırdı (1728 / 1729) Ahmet III çeşmesi Yapı, mimarlığı ve bezemeleriyle türk rokoko üslubunun önemli örneklerindendir.
kabartmalı su sebıller ve Durmalı sütunlar vardır yapı, rokoko bezemeleri, şair Nedim, Şakır, Kırımlı Mustafa Rahmi nin dizelerinden oluşan, bir bölümü Ahmet III imzalı sülüs yazıtlarıyla türk çeşme mimarlığının öncü örneklerindendir.

Ahmet III kütüphanesi, İstanbul'da tarihsel kütüphane (1719). Topkapı Saray enderun binasındadır. XVIII. yy.Osmanlı mimarlığının özgün örneklerinden olan yapı, kitapların nemden korunması amacıyla bodrum katı üzerine kurulmuştur.Kubbeli orta mekânın üç yanında, boyalı alçı bezemeli tonozlarla örtülü oturma yerleri vardır. Duvarları kaplayan İznik çinileri, renkli cam işçiliği, fildişi bezemeli alt pencere kapakları bükme gümüş tel kafesli ahşap dolapları dönemin beğenisini yansıtır Kütüphanenin vakfiyesi Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından düzenlenmiştir (1719). Burada arapça, farsça ve türkçe olmak üzere, çoğu İslam bilimlerine ait yaklaşık 20 000 el yazması kitap, değerli haritalar, batı dünyasının eski baskı kitapları ve çoğu İslam dünyasından yaklaşık 15 000 minyatür bulunmaktadır. Yapı, Topkapı Sarayı müzesi ,kütüphanesi adıyla da bilinir


Son düzenleyen perlina; 29 Ocak 2017 17:56
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
26 Kasım 2007       Mesaj #2
nünü - avatarı
Ziyaretçi

Sultan Üçüncü Ahmed

30 Aralık 1673 günü doğdu. Babası Sultan Dördüncü Mehmed, annesi Emetullah Rabia Gülnuş Sultan'dır. Annesi Giritlidir. Sultan İkinci Mustafa'nın öz kardeşi olan Sultan Üçüncü Ahmed, uzun boylu, kara gözlü, doğan burunlu ve buğday tenli idi. Son derece zeki, hassas ve zarif bir insandı. İyi bir tahsil ve terbiye görmüş olan Sultan Üçüncü Ahmed ünlü hocalardan dersler almıştı.

Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  3ahmet han.jpg
Gösterim: 523
Boyut:  107.5 KB
Sultan Üçüncü Ahmed, ağabeyi Sultan İkinci Mustafa'nın vefatı üzerine 22 Ağustos 1703 tarihinde 30 yaşında iken Edirne'de tahta geçti. Osmanlı Devleti açısından önemli bir yere sahip olan Lale Devri boyunca padişahlık yapan Sultan Üçüncü Ahmed, hattat ve şairdi. "Necib" mahlasıyla şiirler yazdı. Ayrıca Musiki ile de yakından ilgileniyordu. Divan şairlerinden Urfalı Nabi Efendi'nin hem kendisini hem de şiirlerini çok severdi.

Gençliği diğer Osmanlı şehzadelerine göre bir hayli serbest geçti. Şehzadelerin öldürülmesi geleneği kalktığından, rahat bir hayat sürdü. İstediği her şeyle ilgilendiği için bilgisi de, görgüsü de arttı. Avrupa'daki gelişmeleri inceleme fırsatı buldu ve matbaanın Osmanlı Devletine gelmesi için çok çaba sarfetti. 27 yıl gibi uzun bir süre tahtta kalan Sultan Üçüncü Ahmed, çıkan Patrona Halil isyanı sonunda, 1 Ekim 1730 tarihinde padişahlıktan çekildi.

Sultan Üçüncü Ahmet'in padişahlığının ilk günleri, tamamen disiplinden çıkmış yeniçerileri yatıştırma gayretleri ile geçti. Ancak kendisini padişah yapan yeniçerilere karşı etkili olamadı. Sultan Üçüncü Ahmed'in sadrazamlığa getirdiği Çorlulu Ali Paşa, ona idari konularda yardımcı olmaya çalıştı, hazine için yeni düzenlemelerde bulundu ve Sultan Üçüncü Ahmet'e rakipleriyle mücadelesinde destek oldu.

Sultan Üçüncü Ahmed zamanında Rusya ile olan ilişkilerde gerginlik yaşandı. Bunun sebebi Rusya'nın Orta Asya üzerinde yayılma siyaseti izlemesi, balkanlardaki toplumları Slavlaştırmaya çalışması, açık ve sıcak denizlere inmek istemesiydi.

Erkek Çocukları: Birinci Abdülhamid, Üçüncü Mustafa, Süleyman, Bayezid, Mehmed, İbrahim, Numan, Selim, Ali, İsa, Murad, Seyfeddin, Abdülmecid, Abdülmelik
Kız Çocukları: Emine, Rabia, Habibe, Zeyneb, Zübeyde, Esma, Hatice, Rukiye, Saliha, Atike, Reyhan, Esime, Ferdane, Nazife, Naile, Ayşe, Fatma, Emetullah, Ümmüselma, Emine, Rukiye, Zeyneb, Sabiha
Son düzenleyen perlina; 29 Ocak 2017 17:48
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
12 Nisan 2011       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Sultan Üçüncü Ahmed


(1673 Hacıoğlupazarı - 1736 İstanbul)
Lale Devri'nin ünlü padişahı. IV. Mehmet'in oğludur.

Kardeşi II. Mustafa'nın 1703 yılında tahttan indirilmesi üzerine padişah oldu. 27 yıl süren saltanatı iki döneme ayrılabilir. Birinci dönem 1703 - 1718 tarihleri arasındadır. Bu dönem Osmanlı Devleti'nin Karlofça Antlaşması ile uğradığı kayıpları gidermek için yapılan seferlerle geçti. Bunlardan 1711 Prut Seferi, Osmanlı Devleti'nin başarısıyla sonuçlandı ve Prut Antlaşması ile Azak Kalesi geri alındı. 1715'te Venedik ile yapılan savaşlar sonucu, 1699'da Venedik'e bırakılmış olan Mora geri alındı. 1716'da Avusturya ile başlayan savaşlar ise, Osmanlı Devleti'nin yenilgisiyle sonuçlandı. 1718'de imzalanan Pasarofça Antlaşması ile Temeşvar, Belgrad ve Eflak'ın bir bölümü Avusturya'ya bırakıldı. Pasarofça Antlaşması ile, III. Ahmet'in saltanatının ikinci bölümü başladı. 1730 yılına dek süren bu dönem "Lale Devri" olarak bilinir. Sadrazam Damat İbrahim Paşa'nın da katkısıyla başlayan Lale Devri'nde, padişah ve çevresi, sınırlardan gelen zafer haberlerini eğlencelerle kutlar oldu.

Savaş ve siyaset alanındaki başarılar 1725 yılına kadar sürdü. Ondan sonra savaşlar dolayısıyla vergilerin artırılması, işsizlik ve pahalılığın artması, buna karşılık İstanbul'da belirli bir zümrenin refah içinde yaşaması yüzünden Patrona Halil İsyanı patlak verdi. III. Ahmet tahttan indirildi ve yerini oğlu I. Mahmut'a bırakmak zorunda kaldı. Damadı İbrahim Paşa da öldürüldü. III. Ahmet'in hükümdarlığı sırasında bazı yenilikler yapıldı. İlk tulumbacı ocağı örgütü (1722) ve İbrahim Müteferrika tarafından Türkiye'de ilk matbaa (1727) onun zamanında kuruldu. İstanbul'da bir çini fabrikası açıldı. Dokumacılıkta büyük gelişmeler oldu. Ordunun yeniden yapılanması için girişimde bulunuldu.

Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs

Osmanlı Padişahları - Sultan Üçüncü Ahmed



Son düzenleyen perlina; 29 Ocak 2017 17:17
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
3 Temmuz 2015       Mesaj #4
Avatarı yok
Yasaklı
AHMET III (Hacıoğlupazarı 1673 - İstanbul 1736), Türk padişah (1703-1730). IV. Mehmet ile Rabia Gülnuş Emetullah Sultan'ın oğlu, III. Mustafa ve Abdülhamit'in babası. Edirne vakası adı verilen ayaklanma sonucunda kardeşi Mustafa'nın yerine Edirne’de tahta çıkarıldı (23 Ağustos). Yeniçeri zorbalarının isteği üzerine Kavanoz Ahmet Paşa'yı sadrazamlığa, imam Mehmet Efendi’yi şeyhülislamlığa atamak zorunda kaldı. İstanbul'a döndükten kısa süre sonra bostancıların ayaklanma girişimiyle karşılaştı, bunlara şiddetle karşı koyarak 700 kadar bostancıyı saraydan çıkardı. Damat (Enişte) Haşan Paşa’nın yardımıyla Edirne vakasını düzenleyenlerin tasfiyesine başladı. Ayaklanmacıların en kudretlisi olan yeniçeri ağası Çalık Ahmet Paşa’yı Rodos'a sürerek boğdurttu. Kavanoz Ahmet Paşa’nın yerine Damat (Enişte) Haşan Paşa’yı sadrazamlığa getirdi. Saltanatının ilk yedi yılında yedi sadrazam değiştirmek zorunda kalan padişah, daha çok devletin iç sorunlarıyla uğraştı.

Kaynak: Büyük Larousse
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
29 Ocak 2017       Mesaj #5
perlina - avatarı
Ziyaretçi

SULTAN ÜÇÜNCÜ AHMED

Ad:  3.ahmet.jpg
Gösterim: 540
Boyut:  72.3 KB

1703 - 1730
Babası : Sultan Dördüncü Mehmed
Annesi : Emetullah Rabia Gülnuş Sultan
Doğumu : 30 Aralık 1673
Ölümü : 01 Temmuz 1736
Saltanatı : 1703 - 1 Ekim 1730

HAYATI


Sultan Üçüncü Ahmed 30 Aralık 1673 günü doğdu. Babası Sultan Dördüncü Mehmed, annesi Emetullah Rabia Gülnuş Sultan'dır. Annesi Giritlidir. Sultan İkinci Mustafa'nın öz kardeşi olan Sultan Üçüncü Ahmed, uzun boylu, kara gözlü, doğan burunlu ve buğday tenli idi. Son derece zeki, hassas ve zarif bir insandı. İyi bir tahsil ve terbiye görmüş olan Sultan Üçüncü Ahmed ünlü hocalardan dersler almıştı.

Sultan Üçüncü Ahmed, ağabeyi Sultan İkinci Mustafa'nın vefatı üzerine 22 Ağustos 1703 tarihinde 30 yaşında iken Edirne'de tahta geçti. Osmanlı Devleti açısından önemli bir yere sahip olan Lale Devri boyunca padişahlık yapan Sultan Üçüncü Ahmed, hattat ve şairdi. "Necib" mahlasıyla şiirler yazdı. Ayrıca Musiki ile de yakından ilgileniyordu. Divan şairlerinden Urfalı Nabi Efendi'nin hem kendisini hem de şiirlerini çok severdi.

Gençliği diğer Osmanlı şehzadelerine göre bir hayli serbest geçti. Şehzadelerin öldürülmesi geleneği kalktığından, rahat bir hayat sürdü. İstediği her şeyle ilgilendiği için bilgisi de, görgüsü de arttı. Avrupa'daki gelişmeleri inceleme fırsatı buldu ve matbaanın Osmanlı Devletine gelmesi için çok çaba sarfetti. 27 yıl gibi uzun bir süre tahtta kalan Sultan Üçüncü Ahmed, çıkan Patrona Halil isyanı sonunda, 1 Ekim 1730 tarihinde padişahlıktan çekildi.

Sultan Üçüncü Ahmet'in padişahlığının ilk günleri, tamamen disiplinden çıkmış yeniçerileri yatıştırma gayretleri ile geçti. Ancak kendisini padişah yapan yeniçerilere karşı etkili olamadı. Sultan Üçüncü Ahmed'in sadrazamlığa getirdiği Çorlulu Ali Paşa, ona idari konularda yardımcı olmaya çalıştı, hazine için yeni düzenlemelerde bulundu ve Sultan Üçüncü Ahmet'e rakipleriyle mücadelesinde destek oldu.

Sultan Üçüncü Ahmed zamanında Rusya ile olan ilişkilerde gerginlik yaşandı. Bunun sebebi Rusya'nın Orta Asya üzerinde yayılma siyaseti izlemesi, balkanlardaki toplumları Slavlaştırmaya çalışması, açık ve sıcak denizlere inmek istemesiydi.

Erkek Çocukları: Birinci Abdülhamid, Üçüncü Mustafa, Süleyman, Bayezid, Mehmed, İbrahim, Numan, Selim, Ali, İsa, Murad, Seyfeddin, Abdülmecid, Abdülmelik
Kız Çocukları: Emine, Rabia, Habibe, Zeyneb, Zübeyde, Esma, Hatice, Rukiye, Saliha, Atike, Reyhan, Esime, Ferdane, Nazife, Naile, Ayşe, Fatma, Emetullah, Ümmüselma, Emine, Rukiye, Zeyneb, Sabiha

PRUT SAVAŞI
Rusya, Osmanlı Devleti ile mücadelesinde kendi lehine bir zemin yaratmak istiyordu. Osmanlı Devleti içinde yaşayan Ortodoks toplumları kışkırtarak Osmanlı Devleti'ni zayıflatacak ve yapacağı savaşlarda daha önce kaybettiği toprakları geri alacaktı. Eflak ve Boğdan Beylerini Osmanlılara karşı kışkırtan Rus Çarı Deli Petro, Poltova Savaşı'nda İsveç Kralı Demirbaş Şarl'ı yenince, Demirbaş Şarl Osmanlılara sığındı. İsveç Kralını kovalayan Rus birliklerinin Osmanlı topraklarına akınlar düzenlemesi üzerine, Osmanlı Devleti Rusya'ya karşı savaş ilan etti (1711).

Sadrazamlığa getirilen Baltacı Mehmed Paşa, 100.000 kişilik bir orduyla Tuna'yı geçerek Eflak'a girerken, Osmanlı donanması da Karadeniz'e açıldı. Osmanlı kuvvetleri, Kırım Ordusunun da desteği ile Rus birliklerini Prut Nehri kıyısında çember içine aldılar. O an için kurtuluş imkanı bulunmayan Rus Çarı Deli Petro, Moskova'ya bir mektup yazarak durumun zorluğunu ve ümitsizliğini anlattı. Çariçe Birinci Katarina araya girerek Osmanlı Devleti'ne barış teklifinde bulundu. Hem Kırım Hanı, hem de İsveç Kralı saldırıya geçilip Rus ordusunun yok edilmesini savunuyorlardı. Ancak Baltacı Mehmed Paşa, yeniçerilere güvenmiyordu. Kuşatma sırasında yeni bir kutsal ittifakın oluşturulabileceği düşüncesine sahip olan ve Osmanlı ordusunun çok yıpranacağı endişesini taşıyan Baltacı Mehmed Paşa barış yapılmasını kabul etti (21 Temmuz 1711). İmzalanan Prut antlaşması ile Azak kalesi Osmanlılara geri verildi. Ruslar, İstanbul'da devamlı bir elçi bulundurmayacak ve İsveç Kralı Şarl'ın serbestçe ülkesine dönmesine izin vereceklerdi.

Osmanlı Devleti kazandığı bu başarıdan sonra, daha önce kaybedilen Mora yarımadasını da geri almak istiyordu. Venedikli korsanların Osmanlı ticaret gemilerine saldırmaları ve Mora halkının Osmanlı Devleti'nin yönetimi altına girmeyi istemesi Venediklilere savaş açılmasına neden oldu (8 Aralık 1714). Silahtar Ali Paşa, Modon, Koron ve Navarin'i alarak Mora'yı fethetti (22 Ağustos 1715).

PASAROFÇA ANTLAŞMASI
Avusturya'nın, Karlofça Antlaşması gereğince Mora'nın Venediklilere geri verilmesini istemesi üzerine, Avusturya'ya da savaş açıldı. Sadrazam Silahtar Ali Paşa, Osmanlı ordusu ile birlikte Macaristan'a girdi. Peter Varadin'de Prens Ojen komutasındaki Avusturya ordusu Osmanlı kuvvetlerini bozguna uğrattı (5 Ağustos 1716) ve Sadrazam Silahtar Ali Paşa şehit düştü. Bu bozgundan sonra 18 Ağustos 1717 tarihinde Belgrad düşman eline geçti. Silahtar Ali Paşa'nın yerine sadrazamlığa getirilen Damat İbrahim Paşa barış teklif etti. Yapılan Pasarofça Antlaşmasına göre; yukarı Sırbistan, Belgrad ve Banat yaylası Avusturya'ya, Dalmaçya, Bosna ve Arnavutluk kıyıları Venedik'e verildi, Mora Yarımadası Osmanlılarda kaldı (1 Temmuz 1718).

1724 yılında İran'da taht kavgaları başlamıştı. Bu durumdan yararlanarak İran'ı ele geçirmek isteyen Rusya harekete geçti. İran'ın Rusya'nın eline geçmesini istemeyen Osmanlı Devleti İran'a sefer düzenledi. Ruslarla yapılan İstanbul antlaşmasına göre Azerbaycan'da alınan yerler Osmanlılarda kalacak, Derbent, Bakü ve Dağıstan Ruslara bırakılacaktı.

LALE DEVRİ
1718 yılında imzalanan Pasarofça Antlaşmasından sonra Osmanlı Devleti'nde yeni bir dönem başlamıştı. 1730 yılındaki Patrona Halil İsyanına kadar, 12 yıl süren bu döneme Lale Devri denir. Sultan Üçüncü Ahmed ve Damat İbrahim Paşa barışçı bir siyasetten yanaydılar. Lale Devri de bu barışçı politikaların bir ürünü olarak ortaya çıkmıştı.

Lale Devri'nde edebiyat, kültür ve sanat alanında gelişmeler olduğu gibi, teknik konularda da Avrupalı devletlerden etkilenilerek bazı yenilikler gerçekleştirildi. Bu dönem de Avrupa'ya ilk kez geçici elçiler gönderildi. 1727 yılı ortalarında Osmanlı Devleti'nde de matbaa kurulması için düzenlenen padişah fermanı üzerine, Paris Elçisi 28. Mehmed Çelebi'nin oğlu Sait Efendi ve İbrahim Müteferrika ilk matbaayı kurdular (16 Aralık 1727).
Lale Devri'nde Yalova'da bir kağıt fabrikası kuruldu. İstanbul'da sık sık çıkan yangınları daha hızlı kontrol altına almak için, yeniçeriler içinden bir itfaiye örgütü oluşturuldu. Yine İstanbul'da bir kumaş fabrikası ve bir çini imalathanesi açıldı. Her tarafta birçok köşk, saray ve lale bahçeleri yapıldı. Ayrıca Doğu kültürünün klasik eserleri ilk kez Türkçe'ye çevrildi. İstanbul'da halk yıllar süren savaşlardan sonra böyle bir dönem yaşamanın mutluluğu içerisinde idi.

PATRONA HALİL İSYANI
Damat İbrahim Paşa'nın açtığı zevk ve sefahat devrinden memnun olmayan bu yapılanları israf olarak gören bir kitle oluşmuştu. Bu topluluk İran seferinden olumsuz haberler gelmesi üzerine, harekete geçmiş camilerde ve diğer yerlerde propaganda yaparak ayaklanmanın zeminini oluşturmaya başlamıştı. Yeniçerilerin içerisinde de huzursuzluk belirmişti. On yedinci Ağa Bölüğü Yeniçerisi Patrona Halil ve yandaşları 25 Eylül 1730'da ayaklanmayı başlatmışlar, ancak halkın onlara katılmaması endişesiyle bu girişimlerinden vazgeçmişlerdi. İsyancılar üç gün sonra Bayezit caminin Kaşıkçılar kapısı tarafından yürüyüşe geçerek ayaklanmayı resmen başlattılar. Esnafı da dükkanlarını kapatarak kendilerine katılmaya ikna eden isyancılar, hapishaneleri boşalttılar ve yeniçerilerden de yardım gördüler. Yeniçeri ağalarından Hasan Paşa onlara karşı harekete geçtiyse de başarılı olamadı.

Bu gelişmeler üzerine Sultan Üçüncü Ahmed isyancıların ne istediklerinin sorulmasını istedi. İsyancılar, Sadrazam Damat İbrahim Paşa ile birlikte 37 kişinin kendilerine teslim edilmesini istediler. Lale Devri'nin önemli kişilerinden olan Damat İbrahim Paşa ve bazı devlet adamları idam edilerek isyancılara teslim edildi. İsyan sırasında şehir tahrip edildi. İsyancılar Sadabad Köşkü'nü yaktılar. Ayrıca Divan şairlerinden Nedim de isyan sırasında öldü.

Patrona Halil ve diğer isyancı başları, bu sefer de tüm isteklerini yerine getiren Sultan Üçüncü Ahmed'in tahtan indirilmesini istedi. Kendisine ve ailesine zarar verilmemesi durumunda tahttan çekileceğini bildiren Sultan Üçüncü Ahmed, 1 Ekim 1730'da Osmanlı tahtını Şehzade Mahmud'a bıraktı.

MİMARİ ESERLER
İnce ve hassas bir ruha sahip olan Sultan Üçüncü Ahmed, Sadrazam Damat İbrahim Paşa ile uyum içerisinde çalışmış, bu sırada yaşanan Lale Devri'nde sanata, edebiyata ve toplumsal hayata özgün bir anlayış getirilmişti.

Sultan Üçüncü Ahmed;


  • Topkapı sarayı ile Yeni Camii'de birer Kütüphane,
  • Ayasofya'da Bab-ı Humayun'un karşısında Türk sanat şaheserlerinden sayılan bir çeşme (Sultan Üçüncü Ahmet Çeşmesi) ve
  • İstanbul'un su ihtiyacını karşılamak amacıyla da Derya-i Sim adlı bir su bendi inşa ettirmiştir.
Bunlardan başka;
  • Üsküdar Yeni Valide Camii,
  • Çorlulu Ali Paşa Medresesi,
  • Damat İbrahim Paşa Camii ve Külliyesi,
  • İstanbul'da Yeni Postane arkasında Daarül Hadis ve Sebil,
  • Ortaköy Camii önündeki çeşme,
  • Üsküdar Şemsi Paşa'da Hüsrev Ağa Camii önündeki çeşme ve
  • Çubuklu Camii yanındaki Mesire Çeşmesi gibi eserler yine bu dönemde yapılmıştır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 30 Ocak 2017 09:17

Benzer Konular

15 Mart 2013 / kompetankedi Osmanlı İmparatorluğu
19 Aralık 2016 / kompetankedi Osmanlı İmparatorluğu
11 Haziran 2013 / kompetankedi Osmanlı İmparatorluğu
9 Haziran 2012 / kompetankedi Taslak Konular
24 Kasım 2007 / kompetankedi Osmanlı İmparatorluğu