Arama


Bia - avatarı
Bia
Ziyaretçi
22 Eylül 2008       Mesaj #1
Bia - avatarı
Ziyaretçi

Düyun-ı Umumiye

Ad:  2.jpg
Gösterim: 1226
Boyut:  49.3 KB

Osmanlı Devleti’nde Tanzimat döneminde alınan dış borçlara ve bu borçları ödemek amacıyla oluşturulan kuruma verilen ad.

1838 Baltalimanı Antlaşmasından başlayarak Osmanlı Devleti’nin iç pazarı Batı’nın sanayi ürünlerinin giderek artan istilasına uğradı ve dış ticaret dengesi hızla bozuldu. Avnı zamanda, geleneksel (kapitalizm öncesi) üretim temeli üzerinde, ordunun ve bürokrasinin Avrupa ile siyasal ve askeri rekabete dayanabilecek ölçüde modernize edilmesi harcamalarını karşılamakta giderek zorlanan Osmanlı Devleti, ilk kez 1854’te Kırım Savaşı’nın getirdiği mali yükü hafifletmek amacıyla istikraz (tahvil çıkarma) yoluyla dış borç aldı. Dış borçlar, yatırım alanı arayan Avrupa sermayesinin özendirmesi ve bazı yenilikler için yapılan harcamalar nedeniyle hızla arttı.

1854-74 arasında 15 kez istikraz yoluyla dış borç alındı. Borcun toplamı 5.297.676.000 altın franka, bunların yıllık fazi de 300 milyon franka ulaştı. Osmanlı Devleti yeni üretim kapasiteleri yaratmak için kullanılmayan bu borçların faizlerini bile ödeyemez duruma düşünce, Ekim 1875’te Ramazan Kararnamesi olarak anılan bir dizi kararla, vadesi gelen taksitlerin yarısını ödeyeceğini açıkladı. Ama bu taksitleri de ancak üç ay ödeyebildi ve Mart 1876’da ödemeler bütünüyle durdu. Avrupa mali çevreleri alacaklarını tehlikeye düşürmemek için çare aramaya başladılar. Osmanlı hükümeti daha sonra Galata bankerlerinin verdiği kısa vadeli borç ve avanslardan (8.725.000 Osmanlı Lirası) oluşan iç borç ödemelerini de durdurdu.

22 Kasım 1879’da imzalanan anlaşmayla bu borçların faiz ve anaparası karşılığı olarak damga, müskirat, balık avı, tuz ve tütün resmi 10 yıl süreyle alacaklılara bırakıldı. Bu alacakların yönetimi için de Rüsum-ı Sitte İdaresi kuruldu. Osmanlı Devleti’nin iç borçlara ilişkin bu anlaşmasını Fransa ve İngiltere protesto etti. Bunun üzerine Osmanlı hükümeti bütün alacaklıların sorunlarını çözmek amacıyla bir tasarı hazırladı ve bütün tahvil ve esham hamillerine bildirdi (23 Ekim 1880). Eylül 1881’de alacaklı temsilcileri İstanbul’da toplanarak, borçların ödenmesine ayrılan gelirlerin uluslararası bir komisyon tarafından yönetilmesini istedi. Osmanlı hükümeti bu isteği geri çevirdi.
Ad:  1.JPG
Gösterim: 561
Boyut:  33.3 KB

Bunun üzerine, borçları, alacaklıların seçeceği üyelerden oluşan bir meclisin yönetmesi kararlaştırıldı ve 20 Aralık 1881’de düzenlenen Muharrem Kararnamesiyle anlaşmaya varıldı. Bu kararname 1858-74 arasında yapılan 5,5 milyar franklık borçlanmayı kapsıyordu. Muharrem Kararnamesi’nin çıktığı yıl kurulan Düyun-ı Umumiye-i Osmaniye Meclis-i İdaresi’nin görevi, borçlara ayrılan devlet gelirlerini, alacaklıların çıkarlarına uygun biçimde yönetmekti. İdare meclisi, İngiliz ve HollandalI alacaklıları temsilen bir, Alman, AvusturyalI, Fransız, İtalyan ve OsmanlI hamilleriyle Osmanlı Bankası ve Galata bankerlerini temsilen birer olmak üzere sekiz üyeden oluşuyordu. Düyun-ı Umumiye’ye tuz, balık avı, pul, ipek, tütün ve alkolden alınan vergiler, damga resmi gibi zengin ve kolay toplanan gelirler bırakılmıştı. Bunların en önemlisi bandrol yoluyla alman tütün vergisiydi. Avrupa sermaye gruplarının baskısıyla bu geliri daha da artırmak amacıyla tütün tarımı denetim altına alındı ve gerçek bir tekel için 1884’te Reji İdaresi adıyla bir şirket kuruldu.

Osmanlı Devleti, Düyun-ı Umumiye’nin kurulmasından sonra 1886-1903 arasında dokuz kez daha borç aldı. 1903-08 arasında buna beş tertip borç anlaşması eklendi. 1908’den sonra II. Meşrutiyet yönetimi Düyun-ı Umumiye’ye karşı tavır alamadı, ama yeni borçlanmalardan kurtulmak için çaba harcadı.

Trablusgarp (1911-12) ve Balkan (1912-13) savaşları arasında hazine tahvilleri çıkartıldı, memur maaşları ve müteahhit alacakları geciktirildi. Ama I. Dünya Savaşı başladığında Osmanlı Devleti yeni borçlanma sorunlarıyla karşı karşıyaydı. Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’na girdiği zaman, Düyun-ı Umumiye meclisindeki Ingiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerden ülkeyi terk etmeleri yönünde bir istekte bulunmadı. Muharrem Kararnamesi’nde de, Düyun-ı Umumiye’de temsilcileri bulunan devletler ile Osmanlı Devleti arasında bir savaş çıkması durumunda ne yapılacağına ilişkin bir hüküm yoktu. Ama İngiliz ve Fransız temsilciler Türkiye’den ayrıldı. 1915’te İtalya’nın savaşa girmesiyle bu ülkenin temsilcisi de aynı biçimde davrandı. Düyun-ı Umumiye’yi savaşın sonuna değin Türk, Alman ve AvusturyalI temsilciler yönetti.

I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan Sevres Antlaşmasından (1920) sonra, Avrupa sermaye gruplarının ve Düyun-ı Umumiye örgütünün ülkede mali egemenliklerini sürdürecekleri umuluyordu. Ama Ankara Hükümetinin güçlenmesiyle birlikte Düyun-ı Umumiye’nin denetlediği gelir miktarı da düşmeye başladı. Düyun-ı Umumiye, çalışmalarını Kurtuluş Savaşinın sonuna değin sürdürdü. Ankara Hükümeti Lozan Antlaşması’yla Osmanlı Devleti’nden kalan borçları ödeme konusunda alacaklılarla anlaşmaya vardı. Bu anlaşmalarla Düyun-ı Umumiye’nin gelir kaynakları yeniden devlete geçti. Örgüt, Türkiye sınırları dışına çıkarıldı ve yalnızca Türkiye Cumhuriyeti’nin ödediği taksitleri alacaklılara ulaştıran bir aracı durumuna getirildi.

1929’da bütün dünyayı etkileyen Büyük Bunalım, Türkiye Cumhuriyeti’nin de ödemeleri aksatmasına neden oldu. 22 Nisan 1933’te alacaklılarla yeni bir sözleşme yapıldı. Türkiye’nin borcu yeniden gözden geçirildi ve yıllık taksit miktarı düşürüldü. Türk hükümeti Osmanlı borçlarından kendisine düşen payın son taksitini 25 Mayıs 1954’te ödedi.

Son düzenleyen Safi; 13 Haziran 2017 00:53