Arama

Hint Sineması - Tek Mesaj #1

CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
19 Ekim 2006       Mesaj #1
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...

SİNEMA

Ad:  indian-cinema.jpg
Gösterim: 772
Boyut:  65.8 KB

7 temmuz 1896'da, Bombay’da, Lumiöre sinematografının ilk film gösterisi gerçekleşti. Üç yıl sonra, H. S. Bhatvadekar ilk hint filmini çevirdi. Böylece, giderek dünyanın en büyük film üreticisi durumuna gelen (yılda 800 kadar film) hint sineması doğmuş oldu. D. G. Phalke'nin yönettiği ilk öykülü hint filmi Raca Harişçandra (1913) bir türün öncelik kazanmasına yol açtı. Bu, kaynaklarını Ramayana ve Mahabharata adlı iki ulusal destandan alan mitolojik film türüdür ve bugün de çok tutulmaktadır. Bunun yanı sıra sessiz sinema döneminde başka türler de ortaya çıktı. Bu dönemde Dhiren Ganguli, Debaki Bose ve Çandulal C. Şah gibi sinemacılar tarafından tarihsel ve toplumsal nitelikli 1 280 film çevrildi.

1931'de sesli filmin başlaması, hint sinemasının görünümünü değiştirdi. Ardeşir Irani'nin Atam Ara adlı filmi, belli sayıda şarkı içeren “talkie” (sesli) türde ilk yapıt oldu. Filmlere şarkı ve dansın girmesi, şarkılı halk dramı geleneğiyle bağlar kurulmasını sağladı. Bunun tersine, ülkedeki dil ve lehçe çeşitliliği yüzünden ses öğesi, hint sinemasını parçalayan temel neden oldu. Üç büyük yapım merkezi kuruldu: batıda Bombay (marathi, gucarati, pencabi dillerinde filmler), doğuda Kalküta (bengali, assam, oriya dillerinde filmler), güneyde Madras (tamul, telugu, malayalam, kannara dillerinde filmler). Ancak hindi dili, aşağı yukarı herkes tarafından anlaşılan tek dil olarak kaldı ve “Ali india FilnT’in elinde tuttuğu pazarı Bombay ele geçirdi (yılda 150 film).

Otuzlu yıllar sırasında üç büyük yapımevinin uyumlu siyaseti sayesinde, filmler belli bir düzeyi korudu. 1930'da Kalküta'da, Birendra Nath Sircar ile doğan New Theaters Ltd, Dhiren Ganguli (Excuse me Sir), Debaki Bose (Sita, 1934) ve R C. Barua (Devdas, 1935) gibi yönetmenlerin çabalarıyla bengali sinemasının gelişmesine katkıda bulundu. Bombay kesiminde, V. Şantaram tarafından kurulan Prabhat Film Company, özellikle mitolojik ve toplumsal nitelikli filmler yaptı (örneğin Şantaram’ın yönettiği Amar-Cyoti [1936] ve Duniya Na Mane [1937]). 1934'te Himansu Rai ve Devika Rani tarafından kurulan Bombay Talkie yapımevi, Rac Kapoor, Dilip Kumar ve K. A. Abbas gibi sanatçıları ortaya çıkardı. Bu kuruluşun çevirdiği filmler hint siyasal yaşamının sorunlarını yansıttı.

Kırklı yıllar boyunca çok sayıda bağımsız yapımcının ortaya çıkışı, bu üç büyük yapımevinin göreceli gücünü sarsmaya başladı. Kâr ve öne geçme kaygıları, filmlerinin niteliğine zarar vermeye başladı. Bu dönemin sonunda çevrilen film sayısının yüksekliği, gelecek on yıla damgasını vuran nitelik zayıflığını maskeledi.

Ellili yıllarda hindi dilinde filmlerin merkezi olan Bombay, kendi kâr kurallarını kabul ettirdi: bir yıldız oyuncu, altı şarkı, üç dans. Özgün senaryo eksikliği, halk tarafından sevilen yıldız oyuncular ve Hollywood kalıplarının taklidiyle örtbas edilmeye çalışıldı. Bu yapı içinde yer alan birkaç yönetmen, yine de nitelikli bir sinema yapmaya çalıştı. K. A. Abbas, danssız ve şarkısız ilk film olan Munna (1954) ile dikkati çekti. Avare (Avara) [1951] ile Rac Kapoor, Do Bigha Zamin (1953; 1954 Cannes şenliği'nde ödüllendirildi) ile Bimal Roy ve Guru Dutt da aynı çizgide çalışmalar verdi.

Hint sinemasının gerçek özgüllüğü 1955'te Satyacit Ray'ın Pather Pancali filmiyle ortaya çıktı. Ray, 1956'da Cannes' da ödüllendirilen bu yapıtında, geleneksel melodram kalıplarını bir yana bırakıyor ve gündelik gerçekliği şiirsel, coşkulu bir dille yansıtıyordu. Tapan Sinha ve özellikle de Acaantrik (1958) ve Meghe Dakha Tara (1960) adlı iki filmiyle Ritvik Ghatak da, Ray gibi, bir "yaratıcı sinema” oluşturmaya çalıştı. Ancak çalışmaları sınırlı kaldı.

Bununla birlikte, 1961'de Film institute of india’nın kurulması, nitelikli bir seyirci kesiminin oluşmasını sağladı (sinema kulüpleri). Öte yandan Film Finance Cor poration (1960'ta kuruldu) 1968'de genç yönetmenlere yönelik bir yardım siyaseti ni benimsedi ve bir "yeni dalga’’nın doğmasını destekledi, işlenen türler çeşitlilik kazandı ve filmlerdeki toplumsal eleştiri yoğunlaştı. Bu dönemde Mrinal Sen (Bhuvan Şome, 1969), Şyam Benegal (Ankur; 1973), Mani Kaul (Uski Roti, 1970) gibi yönetmenler dikkati geçti.

Yetmişli yıllarda ve özellikle 80'lerin başlarında yaratıcı sinema” ya da "koşut sinema"nın belirli bir atılım yaptığı gözlendi. Çeşitli güçlüklere ve ticari sinemanın büyük rekabetine rağmen, “yaratıcı sinema" M. S. Sathyu, Pattabhi Rama Reddy, Giriş Karnad, B. V. Karanth, Adoor Gopalakrişnan, Aravindan, Said Akhtar Mirza, Giriş Kasaravalli, Govind Nihalani gibi yeni yetenekli yönetmenler çıkarmaktan geri kalmadı. Özellikle güney eyaletlerinde sinema büyük bir gelişme gösterdi.

Hint sineması, günümüzde, gelişimini, dünyada eşine rastlanmayan bir canlılık la sürdürmektedir. Çünkü sinema, televizyonun seçkin kesime yönelik kaldığı ülkede tek ucuz eğlence aracıdır. Devlet, sinemaya başlangıcından beri getirdiği kısıtlamalara (ağır vergiler, acımasız bir sansür) rağmen, "yaratıcı sinema”yı ve nitelikli filmleri destekleyen olumlu kurumların yaratılmasına yardımcı olmaktadır: 1948'de kurulan Film Division (belgeseller ve haber filmleri); 1955'te kurulan Children's Film Society; Film institute of india (eğitim ve sinematek etkinlikleri); Film Finance Corporation ve sonraki adıyla National Film Development Corporation.

BAKINIZ
Sinema Sanatı
Sinema Nedir?
Hindistan (İndia) ve Hindistan Tarihi
Son düzenleyen Safi; 13 Şubat 2017 20:33