Arama

Depresyon Nedir? - Tek Mesaj #1

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
4 Nisan 2006       Mesaj #1
arwen - avatarı
Ziyaretçi

Depresyon Nedir?

Ad:  1.jpg
Gösterim: 2051
Boyut:  6.7 KB
Kişide kalıtımsal, çevresel ya da hormonal bozukluklar sonrasında gelişen çökkünlük halidir. Aşağıdaki dokuz belirtiden en az beşinin (ilk iki belirtiden en az biri bulunmak üzere), en az iki hafta süresince var olması durumuna "major depresyon" denir.

Belirtiler
  • Hemen her gün ve günün büyük bir kısmında gözlenen çökkün bir duygu-durum hali ( kendini mutsuz,ağlamaklı,kederli hissetme hali).
  • Hemen her gün yaklaşık gün boyu süren tüm ya da çoğu etkinliğe karşı ilgi ve zevk
  • Diyet uygulanılmamasına karşın önemli derecede kilo kaybı ya da alımı ( bir ay içinde vücut ağırlığının %5 'inden fazlasının artması ya da azalması) ya da hemen her gün iştahta artma yada azalmanın olması.
  • Hemen her gün uykusuzluk ya da aşırır uyku hali.
  • Hemen her gün olağan beyinsel ve vücutsal işlevsellik,hareketlilik halinde azalma ya da huzursuzluk (oturmayı veya yatmayı yeğleme ya da sıkıntıdan yerinde duramama)
  • Hemen her gün halsizlik ,yorgunluk hisleri,daha önceki günler kadar enerjik hissetmeme.
  • Hemen her gün kendini değersiz hissetme,küçük görme,kendini beğenmeme,suçlu ya da günahkar hissetme hali.
  • Hemen her gün düşünme ya da konsantrasyon yeteneğinde azalma olması (konuşulanlara,okunan şeylere,izlenilen tv programlarına dikkatini verememe, söylenilenlerin bir kulaktan girip diğerinden çıkması gibi) ya da kararsızlık hali.
  • Tekrarlayan ölüm düşünceleri,intihar planları veya eylemlerinin varlığı.
Depresyonu Anlamak
Çoğu araştırmada % 8-20 oranında major depresyon düzeyinde depresif şikayete rastlanmıştır. Kalıtımsal eğilimin olduğu major depresyon vakalarının 30 lu yaşlarda en yüksek düzeyde olduğu gözlenmiştir.
Major depresyon ayrılmış ve boşanmış kişilerde en çok;bekar ya da evlilerde ise önceki gruba oranla daha az gözlenmiştir. Eşini yeni kaybetmiş kişilerde ise gene yüksek oranda major depresyona rastlanmıştır. Gene bir çalışmanın sonuçlarına göre bekar kadınlarda evlilere göre daha az oranda depresyona rastlanmış ; erkeklerde ise evlilik, depresyon riskini bekarlığa göre azaltmıştır. Bu kişilerin ailelerinde intihar ve alkolizme yüksek oranda rastlanmıştır.
Yapılan bir çalışmada son beş yıl içinde en az altı ay süre ile işsiz kalan kişilerde 3 kat daha fazla major depresyona rastlanmıştır.

Major depresyonun erkekler için hayat boyu görülme olasılığı % 2-12 ; kadınlar için % 5-26 arasında bulunmuştur. Araştırmalara göre her yıl major depresyon hastalarına yüz bin kişide 247-598 kadın; 82-201 erkek yeni vakanın eklendiği saptanmıştır.

Depresyonun oluşumunda etkili olan kişisel özellikler:
  • Öfke ve nefretin, çevresindeki kişilerin kaybına yol açacağı düşüncesiyle onlara yönlendirilemeyip, kendisine yönlendirilmesi (bu yapıdaki bir kişilik hayatın ilk 1-2 yıllık döneminde düzenli ve yeterli bir anne-çocuk ilişkisi yaşamamıştır.Kişinin yaşadığı depresyon gerçek ya da farz edilen bir kayıp ile bağlantılıdır).
  • Kişinin kendisi,çevresi ve gelecekten beklentileri,idealleri ile kendi gerçek durumu o kadar farklı, gerçekdışı ve orantısızdır ki , bu yüksek standartlara ulaşamamak kişide güçsüzlük ve yalnızlık düşünceleri ile depresyona yol açabilir.
  • Kişinin süper egosu ( üst benlik) o kadar kuvvetli ve baskındır ki sürekli kişiyi kısıtlayıp, suçlar, zevk verici ,rahatlatıcı etkinliklerden ala koyup, adeta işkence eder.
  • Kişinin çevresindekiler ondan o kadar çok şey beklemektedir ki ,kişinin bu beklentileri karşılaması olanaksızdır. Bu da zayıflık ve çaresizlik düşüncelerinin gelişip, depresyona gidişe yol açabilir.
  • Kişinin küçüklüğünden itibaren sevip, saygı ve gurur duyacağı, ondan da destek ve sıcaklık göreceği, benzemek istediği, imrendiği, idealize ettiği düzeyde bir kişi (baba, anne, öğretmen ,akraba vs) yoktur. Bu da kişiliğin gelişimini olumsuz yönde etkiler ve kendine güven kaybı ve depresyona yol açabilir.
  • Çocuklukta anne-baba ayrılığı ya da kaybı, stresli koşullar karşısında yeterli desteği bulamayıp, yanlış ya da yetersiz başa çıkma mekanizmaları geliştirmesine, bu da ileri dönemde depresyona zemin hazırlayabilir. - Sahip olunan kişilik yapıları da depresyon gelişiminde etkilidir. Obsesif-kompulsif ,bağımlı, histrionik ve sınırda (borderline) kişilik bozukluğu gösterenlerde depresyona eğilim daha yüksektir.
Kisi aglamakli, nesesiz, sanki dünyayi sirtinda tasiyor gibi bitkin, omuzlari çökmüs bir görünümdedir. Kisilerin eglenip güldügü seyler, onlarda ayni etkiyi olusturmayabilir.
Bazi durumlarda da kisiler bu durumda olduklarini kabul etmek istemezler ve bunu göstermezler. Bu durumda kisi vücutsal belirtiler (bas, karin, eklem vs. agrilari, çarpinti, nefes darligi gibi kaygi durumlari ya da cinsel bozukluk belirtileri ile basvurabilir.
Karsilasilabilecek cinsel bozukluk durumlari arasinda hem erkek hem de kadinlarda cinsel istekte azalma, ön siralarda yer tutmaktadir. Kadinlarda depresyon sirasinda adet dönemlerinde geçici kesilmeler, orgazm sorunlari görülebilmektedir. Erkeklerde ise erektil disfonksiyon diye adlandirdigimiz sertlesme bozuklugu görülebilmektedir.

Bazi vakalarda ise atipik depresyon dedigimiz durumlarda ( klasik depresyondan farkli olarak asiri uyku, kilo alma, uykuya dalma güçlügü, sabah veya aksam mutluluk düzeyinde kötülesmeler ) cinsel istekte artislar ve tekrarlayici cinsel iliski istekleri görülebilmektedir.
Istek ve ilgilerde azalma ve kayiplar baslangiçta bir takim seyleri mecburen ve daha uzun sürede ,oflayip,puflayarak yapmakla baslar. Hoslanilarak yapilan etkinliklerde de azalma ve artik hiçbir seyden zevk almama , hayattan soguma ile sürer. Kisiler çocuklari, eslerine karsi hiçbir sey hissetmezler . Intihari tek çikar yol olarak görebilirler.
Kendiliginden yaptiklari dogal hareketleri azalir. Bakislari yere dogru yönelmis olup, boyun ve gövdeleri öne egik durur. Konusmalari da hareketleri gibi azalmis olup, yavas ve kisik sesle konusabilirler. Sorulara yanit vermek için gereken süre uzamis ve tek kelimeyle yanit alinmistir. Zamanin çok yavas geçtigi ya da durdugu seklinde bir algi yasanmaktadir.

Unutkanlik, konusma, tv den bir seyler izleme ,konusulanlari anlama gibi konsantrasyon gereken durumlarda dikkati yogunlastiramama \” söylenenlerin bir kulaktan girip digerinden çikmasi\” durumu olusmaktadir. Karasizlik basit seyler üzerinde bile seçim yapamama bulunmaktadir.

Geçmisin aci hatiralari daha çok hatirlanip, israrla bunlarin akla gelip, kendini suçlama, gelecege yönelik umutsuzluk, hiçbir seyin daha iyi olmayacagi, hastaliginin artacagi, ekonomik düzeninin bozulacagi , \”ne olacak bu memleketin hali\” seklinde verimsiz kötümser düsünceler gözlenir.
Kisilerde olumsuz ya da gerçekdisi degerlendirmeler görülebilir. Bir seylerden yoksunluk, eksiklik düsünceleri, kendini yeterli görmeme, gerçeküstü boyutta kendini suçlama, ümitsizlik, kötümserlik, kendine kimsenin yardim edemeyecegi düsünceleri, ölüm ve intihar düsüncelerinin yineleyerek akla gelmesi fazla miktarda görülmektedir.

Tedavi olmayan ya da yetersiz tedavi alan hastalarin % 15 e ulasan bir kisminda intihar görülebilmektedir.Uyku bozuklugu gece çok fazla miktarda uyanma ve sabah normalden erken uyanip, bir daha uyuyamama ile karakterizedir

Depresyonda Teshis ve Tedavi


Daha çok ilk depresyonun ortaya çikmasinda çevresel streslerin önemi vardir. Özellikle 11 yas öncesi anne ya da baba kaybi olan kisilerde sonraki yillarda depresyon daha sik görülmektedir. Sonraki yillarda depresyon olusturucu çevresel etkenler arasinda en çok es kaybi gelmektedir

Depresif bir hastalik atagi yasayan kisilerin en az %50 si bu atagi tekrar yasarlar.2 ve üstündeki sikliklarda yasandiginda ,izleyen 3 yil içinde tekrar rahatsizlanma riski %70lere çikmaktadir. 1 yilin sonunda major depresyon vakalarinin % 40inin iyilestigi, % 20 sinin çok hafif yakinmalari olup, depresyonlarinin siddetinin azaldigi, %40 vakada ise major depresyonun sürdügü gözlenmistir.

Major depresyonda kalitimin rolü:
Genel nüfusla kiyaslandiginda birinci derece yakinlarindaki risk 1.5-3 kat daha yüksek bulunmustur. Gene yetiskin birinci derece yakinlarda alkol bagimliligi riski yüksek bulunmustur. Depresyonlu ailelerin çocuklarinda, dikkat eksikligi hiperaktivite bozukluguna rastlanma riski de daha yüksektir

Tedavisiz geçmez mi?

Depresyon tedavi edilmediginde ortalama 7-14 ay sürmektedir. Tekrar etmeme halinin yasam boyu sansi % 25 ten azdir. Tedavi ile rahatsizlik 2-4 ay sürmektedir

Tedavi nasil olmaktadir?

Tedavi ilaç tedavisi yaninda dinamik psikoterapi (kisinin geçmis yasam öyküsünün alinip , simdiki sorunlarin kökenleri ve amaçlarini,kisinin zorluklar karsisindaki savunma mekanizmalarini ve depresif temel düsünce biçimlerinin saptanip,düzeltilmesine çalisilmasi) ile mümkündür. Bu tedavinin haftada bir gün (50 dakikalik bir seans) seklinde en az 10 seans olmak üzere uygulanmasi gerekmektedir

Tedavi ne kadar sürdürülmelidir?
Antidepresif tedavinin en az 6 ay sürdürülmesi uygundur. Erken kesildiginde (daha iyi hissedilmesi, ekonomik nedenler ,yan etkiler vs. nedeniyle) en riskli dönemin ilk 4-8 hafta oldugu ama sonrasinda da erken kesim halinde riskin yüksek oldugu saptanmistir.

Depresyon neden önemlidir?

Major depresyon hastalarinin % 15 kadari intihar ederek hayatlarina son vermektedir. Hastanede yatan diabet,kanser,kalp hastaliklari,felç gibi rahatsizliklari olan kisilerin % 25 inde major depresyon görülmektedir.

Depresyon kisilerin mesleki basarisini düsürmekte ve is kayiplarina ; cinsel bozukluklara yol açarak evlilik sorunlarina; kisinin durumun etkisinden kurtulmak, kendini rahatlatmak için alkol ve uyusturucu maddelere yönelmesi sonucu trafik kazalari, kavga ve suça yönelme görülebilmekte ,ruh sagliklari bozuk çocuklar ve sonuçta ruh sagligi bozuk bir toplum olmamiza yol açmaktadır.
Son düzenleyen Safi; 19 Haziran 2016 03:43