Arama

Cemal Hünal

Güncelleme: 2 Mart 2011 Gösterim: 7.508 Cevap: 1
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
28 Şubat 2011       Mesaj #1
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Vikipedi Özgür Ansiklopedi

Sponsorlu Bağlantılar

Cemal Hünal, (d. 2 Ekim 1976, İstanbul, Türkiye) Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.


19022009094753 38 5960592j

Saint Benoit Fransız Lisesi'nin ardından Los Angeles Ucla Extension'da, Santa Monica Collage'da ve London Film School'da tiyatro ve sinema eğitimi almıştır. Amerika Birleşik Devletleri'nde çeşitli kısa filmlerde rol almıştır. Çağan Irmak'ın yönetmenliğini yaptığı Ulak ve Issız Adam filmlerinde başrol oyuncusu olarak görev yaptı.

Filmografi

Dizi

  • Asi ( 2007-2009) - Kerim
  • Kış Masalı (2009) - Ali Murat
  • Adanalı (2010) - Alex
Film

  • Ulak (2007) - Ulak İbrahim
  • Issız Adam (film) (2008) - Alper
  • Romantik Komedi (2009) - (2010) - Mert
Kaynak

Biyografi Konusu: Cemal Hünal nereli hayatı kimdir.
🌘 🚀
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
2 Mart 2011       Mesaj #2
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
'Issız Adam' filmiyle bir fırtına koparan Cemal Hünal, yeme-içme dünyasından televizyona, animasyon prodüksiyonundan beyazperdeye her tarakta bezi olan bir adam

Cemal Hünal

Sponsorlu Bağlantılar
Los Angeles'ta sıkı bir oyunculuk eğitimi üzerine buradaki ortamdan çekinip birkaç girişimcilik örneğine imza attıktan sonra yolu yine gönlünde yatan aslanla kesişmiş. Gerçekte hiç de ıssız bir adam değil ama doğadaki ıssızlığa aşık.

Antakya'da yaşam nasıl?

Dizi çekimleri devam ettiği sürece Antakya'da olacağım. Dağda yaşamak çok güzel, benim evim köyün biraz arkasında, onun için ses kirliliği yok. Telefon çekiyor ama internetim yok, ihtiyaç da duymuyorum. Genel olarak uğraştığım şeyler çok gerçek. İki atımın ve iki köpeğimin bakımı, bekar bir erkek olarak evin ihtiyaçları.

Günün nasıl geçiyor?

Sabah kalkıyorum, köpeklere mamalarını ver, atlara yem ver, ahırı temizle, atlardan birini çalıştır falan, saat 9 oluyor. Kahvaltı edip şehre iniyorum, genellikle çekim oluyor. Çok enteresan farklı bir rutin aslında. Mesela evi ısıtmak için her gün odun hazır etmek gerekiyor. Sobayla ısınıyorum, içimde vardı herhalde her zaman. Aslında kendi ektiğim biçtiğim bir şekilde de yaşamak isteyebilirim. İnsanın topraktan kendini besleyebilmesi, kendine yeterli olabilmesi aslında bir deney benim için. fiu ana kadar çok başarılı gidiyor, bahçeye hiçbir şey ekmedim ama...

Belki de bir sonu olduğunu bildiğin için bu kadar rahatsın.


Aslında devam edebilmeyi tercih ederim yapabilecek olsam. Bu şekilde yaşamak beni çok tatmin ediyor. Hem çalışıp para kazanıyorum, hem belirli sorumlulukları yerine getiriyorum, hem de zevkini çıkarıyorum.

'Issız Adam'ın bu kadar gişe yapıp da işlerinin bu kadar yoğunlaşabileceği aklına gelmiş miydi?

Bana ilk sorduklarında 1,750 demiştim. Çekimin ilk günüydü ve Çağan dahil herkes gülmüştü. 2,200'e doğru gidiyor herhalde. Fazla da takip etmiyorum aslında. Çünkü iş hakkında fazla konuştuğun zaman farklı yerlere gidiyor. İş zaten orada ve o kendi için konuşuyor. Ben yoluma devam etmek istiyorum. Bu tip bir filmle sinema kariyerine başlamak çok büyük bir armağan.

Amerika'da oyunculuk yaptığını biliyorum. Ama burada birkaç sene öncesine kadar gözükmüyordun...

Türkiye'ye döndüğümde oyunculuk yapmayı düşünmedim açıkçası. Los Angeles'ta çok yoğun bir şekilde tiyatro eğitimi alıyordum. Çok çeşitli insanlarla çalışmak zorunda kalıyordum ve çok profesyonel bir yaklaşım, ciddi baskılar altında çalışmak çok büyük bir zevkti. Buraya geldiğimde televizyon ve sinemaya baktığımda "Becerebileceğimi sanmıyorum" diye düşündüm. Belli bir anlatım lisanı ve belli bir oyuncu atmosferi içinde yer alabilmek çok önemli. Bir rol içinde sivrildiğinde ne projeye ne de rol arkadaşına yardımcı oluyorsun. Ben klasik bir eğitim almış olduğum için ayak uydurumam gibi geldi. Bir de Türkçem geldiğimde son derece bozuktu. Bunların hepsi bende ciddi bir çekingenlik yaptı. Birkaç ajanstan atıldım zaten. Görüşmelere gidip senaryoyu okuyup "Ben tuvalete gidiyorum" falan deyip kaçtığım da oluyordu.

Sonra nasıl kandırıldın?

'Ulak' filmine bir atçı arıyorlardı. Yetkin Dikinciler'in dublörlüğünü yaptım. Çağan'la tanıştım, at çok iyiydi ve her şey çok iyi gitti. İlk defa sinemadaki teaser'da sonucu gördüğüm zaman benim oyunculukla ilgili tüm hayallerim gerçekleşmişti. At üstünde, kostümlü, 35 mm, beyaz perde. "Tamam" dedim, "Bunu da yaptım, bitti." Sonra bir anda dublörken, ulak rolünü teklif etti. O set tecrübesi müthiş bir şeydi. 25 gün sette yaşadım, atları götürüp getirdim. Oradaki evlerden birini istila ettim falan. Böylece Çağan'la çalışmaya başladık. Dublörlük için gelen birine rol teklif etmek de çok büyük bir cesaret.

'Issız Adam'ın bizce en büyük başarısı tipik bir büyükşehrin bazı kodlarına adapte olup içindeki özü yitirmiş İstanbul erkeğinin harika anlatımıydı. Sen gerçekte de popüler bir mekânın sahibisin, ünlüsün, bilinen bir tipsin. Sende duygusal tahribatı var mı bu durumun? O yüzden mi herkesten uzağa kaçtın?

Benim Antakya'da yaşamam 'Issız Adam'dan önce olan bir şey. Ben her zaman doğayı ve doğayla gelen zorluğu çok sevdim. Biyolog olmak istiyordum mesela. Yurt dışında yaşarken de her hafta sonu bir yere kamp yapmaya, dağa çıkmaya giderdim. Doğadaki o boşluğu, boşluğun içindeki o doluluğu, o dev manzaranın içindeki hiçliği veya bir yaprağın içindeki her şeyi seviyorum. Toprağı, temiz havayı solumayı seviyorum.

At merakı nereden geliyor?


Çocukluktan beri merakım vardı ama genel olarak ben binicilik kulüplerini sevmiyorum. Yaklaşımlarını, atları çalıştırma şekillerini, müsabık kafasıyla yapılan işleri sevmiyorum. Ama kulüpte gidip binmeyeceksen çok da fazla binebileceğin bir yer yok. Dolayısıyla daha önce fırsatım olmamıştı. Yalova'da bir orman köyüne gittim. Baktım herkesin atı var. Oradan bir at aldım kendime. Sonra iki sene boyunca oraya gidip geldim sürekli. Ve doğadaydım. Her şeyi kendi başıma öğrenmek zorunda kaldım. Tımar nasıl yapılır? İki tekme yiyorsun. Nasıl yapılmayacağını anlıyorsun. Sonra bu virüsü bir kaptığın zaman öyle devam ediyor.


cemal hunal 2

Filmin etkileri ne boyutta? Sokakta görünce seni tokatlamak isteyen kadınlar çıkıyor mu? Yoksa üzerine mi atlıyorlar?

Kendi halinde biriyim. Hiçbir zaman kalabalık ortamları seven biri olmamıştım. O yüzden benim için tuhaf ve çok rahatsız edici bir şey. Bazen gerçekten konuşmak istemeyebiliyorum çünkü genel yaklaşım çok kaba oluyor. İnsanlar haklılar aslında, kendilerinde bir şey isteme hakkı buluyorlar. Gelip "Kızımla konuş" diye telefonunu uzatan anneler oluyor. İnsanlar kafalarında belli bir fikirle geliyorlar ve en son istediğim şey karşımdaki insanı hayal kırıklığına uğratmak. Ama biraz yabanilik, utangaçlık da var bende. İnsanlar resim çektirmek istediğinde biraz tuhaf oluyorum. Gerçi şunu da kabul etmek gerekiyor, bizim yaptığımız işte modern toplumdaki mitoloji ihtiyacını gideriyoruz. O mitos eksikliğini televizyon, sinema ve magazin ile dolduruyor insanlar. Sana o mitosun içinde bir karakter gibi bakıp çoğu zaman senin de bir şahıs olduğunu unutuyorlar.

'Issız Adam'daki seks sahnelerini bir aktör değil de izleyici olarak değerlendirebilir misin?

İzleyici perspektifi bende kör. İzleyici tarafından neye benzediğimi bilmiyorum.

Ayşe Arman'a verdiğin röportajda "Kadınlarla sevişeceğime ata binerim" dediğinde ertesi gün büyük puntolarla Hürriyet'in anasayfasında olacağını zihninde gördün mü? Yoksa tam da bunun için mi sarfettin o cümleyi?

Aslında ben öyle bir şey demedim. O bana "Böyle bir manşet atacağım" dedi. "Yapma" dedim ama onun insiyatifine bıraktım. Zaten o röportajı yapmayı kabul etmişim. Orada galiba daha önce verdiğim röportajlardan birinden alınma bir şey var. Soru "Tek gecelik ilişkiler hakkında ne düşünüyorsunuz?" gibi bir şeydi. Ben de “Hayatta çok ani ilişkiler kuramadığım için tanımadığım bir insanla bir şeye atılmam mümkün değil. Ama o kadar çok hareket ihtiyacım varsa tanımadığım bir kadınla birlikte olacağıma tanıdığım bir ata binerim” demiştim.

Neden özellikle at dedin peki?

At insanın fiziksel ve zihinsel olarak bütünleşerek tek vücut olarak bir şey yapabildiği tek hayvan. O senin kolun bacağın vücudun haline geliyor. Sen onun gözüyle bakabiliyorsun, o da senin gözünle bakabiliyor. Fiziksel ve ruhsal olarak çok büyük bir açılım insan hayatında. Hipoterapi diye bir şey var dünyada. İnsan ilişkilerine de çok olumlu etkileri var. At zaten doğası gereği kaçan bir hayvan. Ama eğer senin dünyasına girmene izin verirse bu çok ödüllendirici bir şey. Bunun yerine koyulabilecek pek fazla şey yok hayatta.

Dikkatimizi çeken bir şey de herkesin seni farklı birine benzetmesi. Sen kendini kime benzetiyorsun?

Güzel bir soru. Aslında hiç böyle düşünmemiştim. Yeni bir oyuncu olarak tanıdık çağrışımlar bırakmak hem iyi hem de kötü bir şey. Benzettikleri isimler genel olarak bir yaklaşımla, bir vücut lisanıyla birleştiği için güzel bir şey. Bir yandan da daha kendi benliğimde bulamadğım şeyleri belki onlar farkediyorlar. O da korkutucu.

cemal hunal 1

Biz seni iki yıl önce Nişantaşı'ndaki İtalyan restoranı Zazie'nin ilk açıldığı zamandan hatırlıyoruz. Oradaki rolün neydi ve tüm bu şöhretten sonra şimdi ne oldu?

Hem mutfağa giren malzemeden sorumlu olacaktım hem de formüllerin doğru şekilde hazırlanıp doğru şekilde uygulanmasını kontrol edecektim. Ama şu anda Zazie'yi ortağım Aktuğ, babam ve zaman zaman da annem yürütüyor. Benden başka herkes orada.

Bir de Port Sedef var şimdi...

Sedef Adası temiz kalmış, az yapı var ve çoğu ağaçların arasında saklı. Yazın kaçmak için çok güzel bir yer, sakin ve sessiz. Denizi çok güzel. . Port Sedef’in açılışını kardeşimin düğünüyle yaptık. Büyükada'ya bakıyor. Güzel gün doğumu ve gün batımı veren bir yer. İbiza'da bir beach club tarzında. Aslında beach club da değil, kayanın üzerine oturmuş olduğu için farklı iki tane plajı var.

Şu durumda İstanbul yeme-içme piyasasının içinde sayılırsın, nasıl değerlendiriyorsun bu ortamı?


İstanbul kaosuyla, karizmasıyla bir metropolün tüm özelliklerine sahip. Yeme-içme konusunda da öyle. Arayıp da bulamadığım pek bir şey yok İstanbul'da.

Senin favori mekânların nereler?

Çoğunlukla evde yemek yapıyorum. Ama Dükkan'a gitmekten büyük keyif alıyorum. Onların ete karşı olan çiğ yaklaşımları ve mangal anlayışı çok gerçekçi ve güzel. Bir de Hakkasan çok büyük başarı. Yurt dışında yediğim en iyi dim sum kadar iyi diyebilirim. Ve de şarap menüleri hariç uygun fiyatlı. Bunlar dışında İstanbul'un balıkçı ve meyhanelerinin doldurulamayacak bir yerleri var benim için. Bu şehrin özüne de daha yakın bir şey. Onları da belki hepsinden daha çok seviyorum. Kokoreççiler olsun, dönerciler olsun, midyeci olsun çekinmem yerim. Ben burnumla karar veriyorum iyi olup olmadığına. Kokusu iyi olsun, yerim.

Leblon'da film sonrası yaşanan talep patlaması Zazie'ye bulaşmış diye duyduk. İnsanlar seni görmeye geliyorlarmış. Aslı astarı var mı?

Geliyorlarmış ama ben yokum. Aslında barın arkasında içki hazırlamayı, mutfakta çocuklarla vakit geçirmeyi çok seviyorum ama son zamanlarda burada değilim. Issız Adam'ın kekine çok talep oldu, mecburen menüye aldık. Baştan düşünmüştük yapalım mı diye ama ben istememiştim.

Issız Adam'ın Alper'inin aşçılığı senden mi geliyor? Çağan Irmak'tan senden esinlenerek mi yarattı karakterin bazı yönlerini?

Hayır, benden önce oluşturduğu bir karakter. Ben Çağan'la 'Ulak'ta çalıştım ilk olarak ve sonra Çağan'ı Zazie'ye davet ettim. Orada senaryodan bana bahsetti. Bu çok enteresan tabii. Ben oyuncu olarak mümkün olduğu kadar kendimden uzak ve farklı rolleri canlandırmak istiyorum ki Alper de bana yakın bir karakter değil zaten. Genel dünya görüşü, kendine bakışı, aile ilişkilerine, ikili ilişkilere yaklaşımı çok farklı. Benim önemsediğim şeyse şu: Senaryodaki anlatım bana bunu canlandırabilmem için gerekli malzemeyi verebiliyor mu? Bu senaryoda bu vardı.

Filmdeki diyalogları çok doğal, spontane bulanlar da var; hiç beğenmeyip filmin içine giremediklerini söyleyenler de. Sen eleştirilere nasıl bakıyorsun?

Ben pek gazete okumam ama film hakkındaki eleştiriler olumlu, olumsuz bana da geliyor. Performansım ve diksiyonumla alakalı çok yerinde söylenen şeyler var. Benim kendimi eleştirdiğim yerler de var. Ama çok beğenildi de bir taraftan. Benim için bu hikâye kendi içinde tamamlanan bir hikâye ve kendi anlatım lisanı var.





Son düzenleyen Jumong; 2 Mart 2011 18:31 Sebep: sayfa düzeni
🌘 🚀

Benzer Konular

9 Ekim 2012 / GusinapsE Edebiyat tr
11 Mayıs 2009 / ThinkerBeLL Basın/Magazin tr
25 Nisan 2011 / Misafir Siyaset tr
12 Nisan 2016 / TiglonBoYs Siyaset tr
27 Ağustos 2015 / Gabriella Asker tr