Arama

Düşünce Özgürlüğü Nedir?

Güncelleme: 1 Mayıs 2017 Gösterim: 44.033 Cevap: 5
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Düşünce Özgürlüğü.jpg
Gösterim: 2693
Boyut:  43.9 KB

düşünce özgürlüğü


Sponsorlu Bağlantılar
kişinin serbestçe düşünce edinebilme, edindiği düşünce ve kanaatlerden ötürü kınanmama, bunları açıklama ve yayma hakkının dokunulmazlığı. Dar anlamda düşünce özgürlüğü, kişinin kendi seçtiği düşünceleri benimseyebilmesi ve bunları başkalarına açıklayıp yayabilmesi anlamına gelir. Geniş tanımıyla ise belli bir bilginin, görüşün ya da olgunun serbestçe öğretilmesi, açıklanması ve yorumlanması anlamında bilim ve sanat özgürlüğü ile din ve vicdan özgürlüğünü de kapsar. Ama genellikle anayasalar dar anlamda düşünce özgürlüğünü, bilim ve sanat özgürlüğü ile din ve vicdan özgürlüğünden ayrı olarak düzenler. Düşünce özgürlüğü, düşünce niteliğindeki ifadeleri ve bu türlü ifadelerde bulunanları korur. Buna karşılık kaba, müstehcen, saldırgan, onur kırıcı söz ve yazılar ile hakaret, iftira gibi ifadeler düşünce açıklaması sayılmaz, dolayısıyla düşünce özgürlüğü kapsamına girmez. Ticari ilan ve reklamlar da hukukun korumasına girmekle birlikte, düşünce özgürlüğünün kapsamı dışında kalır.

Hukuk düzeni içinde düşünce özgürlüğü üç aşamada ele alınır. Bunlardan birincisi, düşüncelerin oluşumundan önceki aşamadır. Bu aşamada hukukun görevi, düşüncelerin serbestçe oluşumu ve seçimi için gerekli ortamı hazırlamaktır. Araştırma, öğrenme ve haber alma özgürlükleri, birinci aşamada düşünce özgürlüğünün kurucu öğeleridir. Haber ve bilgi alış verişi, kitle iletişim araçlarından yararlanmayı gerektirebileceği gibi, kişiler arasındaki özel ve gizli yazışma ya da iletişimle de sağlanabilir, ikinci aşamada, edinilmiş ya da oluşmuş ama henüz açıklanmamış düşünceler söz konusudur. Bu aşamada düşünce özgürlüğünün kurucu öğeleri, düşünce ve görüşlerinden ötürü kınanmama, suçlanmama ve bunları açıklamaya zorlanmama, bir başka deyişle konuşmama hakkıdır. Konuşmama ya da konuşmaktan kaçınabilme özgürlüğü, kişinin inanmadıklarını söylememe hakkını da içerir. Düşünce özgürlüğünün üçüncü aşaması, düşünce ve kanaatlerin açıklandığı, yayıldığı ve savunulduğu aşamadır.

Bu aşamada hukukun görevi, kişilerin hem düşüncelerine uygun davranabilme ve eylemde bulunma, hem de düşüncelerini sözle, yazıyla ve başka anlatım araçlarıyla dışavurma özgürlüklerini korumaktır. Düşünce özgürlüğünün anlam taşıyabilmesi için, yalnızca özgürce düşünme olanağının değil, aynı zamanda düşünceleri özgürce iletme olanağının da tanınmış olması gerekir. Düşüncelerin açıklanması ve yayılmasında bireyler tek tek davranabileceği gibi toplu olarak da davranabilir. Bu nedenle örneğin toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde toplu bağırma, pankart ve afiş taşıma gibi anlatım biçimleri ile dernek ve siyasal partilerde örgütlenme özgürlükleri, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün uzantılarıdır. Düşüncelerin daha etkin, sistemli ve inandırıcı biçimde açıklanması anlamında propaganda özgürlüğü de düşünce özgürlüğü kapsamında yer alır.

Günümüzde Batı demokrasilerinde düşünce özgürlüğüne getirilebileceği öngörülen sınırlamalar, düşüncelerin içeriğiyle değil, bunların cebir ve şiddet yoluyla kabul ettirilmesi ya da uygulanmaya çalışılması, böylece başkalar nın özgürlüklerinin tehdit edilmesi, kamu düzeni bakımından somut ve fiili bir karışıklığa yol açılması, suça kışkırtma, kanunun suç savdığı bir eylemi övme ya da yıkıcı bir eyleme somut çağrıda bulunma gibi durumlarla ilgilidir. Propagandanın da başkalarını belirli bir amaç doğrultusunda yönlendirmesi ve eyleme yöneltmesi bir sınırlama nedeni sayılmamakta, yalnızca suça teşvik, suç sayılan eyleme çağrı ya da açık kışkırtmaya dönüşmesi durumunda yaptırım öngörülmektedir. ABD Yüksek Mahkemesi’nın bir yorumuna göre, belirli bir düşüncenin açıklanması, ancak o düşünce ile kişinin ya da devletin korunması amacıyla yasaklanmış eylemler arasında “yakın ve açık” bir nedenselliğin bulunması durumunda sınırlanabilir.

Türkiye’de düşünce özgürlüğü ancak 1961 Anayasası ile ayrıntılı düzenlemeye ve gerçek güvencelere kavuşturulmuştur. Düşünce özgürlüğünün kurucu öğelerine 1982 Anayasası’nda da yer verilmiştir. Birinci grupta bulunan öğrenme ve haber alma özgürlüğü bazı önemli sınırlamalarla birlikte benimsenmiştir. İkinci gruptaki düşünce ve kanaat özgürlüğüne mutlak biçimde yer veren 1982 Anayasası, düşünceleri açıklama ve yayma özgürlüğünü ayrı bir maddede düzenleyerek 1961 Anayasası’ndan ayrılmaktadır. 1982 Anayasası’nın 26. maddesine göre, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanılması, “suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret ve haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut yasanın öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amacıyla” sınırlanabilmektedir.

Gene aynı maddeye göre, “düşüncelerin açıklanmasında ve yayılmasında kanunla yasaklanmış olan herhangi bir dil kullanılamaz”, “haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımım engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün sınırlanması sayılmaz”. Öbür temel hak ve özgürlükler gibi düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü de ayrıca anayasanın 13. ve 14. maddelerinde belirtilen genel nedenlerle sınırlanabilmektedir. 13. maddede yer alan sınırlama nedenleri, “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, milli egemenliğin, cumhuriyetin, milli güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının, genel ahlakın ve genel sağlığın korunması”dır. 14. maddeye göre de düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü, “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devleti’nin ve cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, temel hak ve özgürlükleri yok etmek, devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesini veya sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini sağlamak veya dil, ırk, din ve mezhep ayrımı yaratmak veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve görüşlere dayanan devlet düzeni kurmak amacıyla kullanılamaz”.

Buna karşılık 1982 Anayasası da yasama organının temel hak ve özgürlükleri sınırlama yetkisini “demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmama”, özel ve genel sınırlamaları “öngörüldükleri amaç dışında kullanmama” ölçüsüyle sınırlamaktadır.

kaynak: Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Mayıs 2017 21:35
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
18 Ocak 2010       Mesaj #2
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Düşünce Özgürlüğü Nedir?
En genel tanımıyla düşünce özgürlüğü kişinin hiç bir engele maruz kalmadan bilgi edinmesi, edindiği bilgiler sonucu bir kanaate varması, ve kendi düşünceleri sebebiyle kınanmaması, düşüncelerini yayabilmesi olarak nitelendirilebilir.
Sponsorlu Bağlantılar
Görüldüğü gibi düşünce özgürlüğü, bilgi edinme, kaanat, ve ifade özgürlüklerini içinde de barındırmaktadır.
Her özgürlüğün bir sınırı olduğu gibi düşünce özgürlüğünün de bir sınırı vardır.
1982 anayasasının 24. maddesinde 'Devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü..'
gibi bir çok sınırlama sebebi vardır.
Hukuk,düşünce özgürlüğünün sınırlarını belirlemiştir,kişinin olaylara yargıç gibi müdahele edip, anlamlar yüklemesi düşünce özgürlüğü olarak sayılamaz,
Tabi bu özgürlüğün nerede kullanıldığı da önemlidir,kabalık bir ortamda kullanımıyla, diğer ortamlarda kullanımı farklı sonuçlar doğuracaktır.
Yargılama devam ederken bile yargıya müdahele niteliği taşıyan açıklamaların yapılması kanunlara aykırı olduğuna göre ve yargıya müdahele sayıldığına göre düşünce özgürlüğü sınırları dışında kullanılıyor demektir.
Son düzenleyen Safi; 27 Mart 2016 17:25
emircan745 - avatarı
emircan745
Ziyaretçi
15 Şubat 2012       Mesaj #3
emircan745 - avatarı
Ziyaretçi
Düşünce Özgürlüğü, demokrasinin temel ilkesidir. İnsan haklarına ilişkin bütün belgelerde ilk sırada vurgulanmıştır. Kimsenin müdahalesi olmadan her fert istediğini düşünme hakkına ve bu hakkın korunması gerektiğine, düşünce özgürlüğünün kimseye duyurulmadan sadece beyinde kalan bir soyut işlem değil, açıklama, ifade, tartışma, yayınlama özgürlüğünü de beraberinde getirdiğine dair açık toplumlarda bir temel uzlaşma ilkesi olmuştur.
Her çeşit bilgi ve fikir, ülke sınırlarına bağlı olmaksızın, sözle veya yazıyla iletmeyi içererek, her kategoride, fikirde ve sanatta, araştırma ve elde etmede özgürdür.
Hukuk metinleri, devlet biçimlerinin kısıtlamaları, baştaki bu temel ilkeleri kabul ettikten sonra, ancak diye başlayan metinler içermektedir. Ancak, diye başlayan metinlerde, düşünce özgürlüğünün kısıtlanması ve sınırlandırılması, yasaklar, ihlaller, suç ve cezalar yer almaktadır. Bunlar genellikle Batı toplumlarında kaldırılmıştır. Konuşma, örgütlenme ve basın özgürlüğü başlıkları altında Batı'da kısıtlamalar yoktur.
Kimi toplumsal olaylar, terörizmin yıkıcı sonuçları, Batı'da ve Doğu'da düşünce özgürlüğünün yasallık ve meşruluk sınırlarını yeniden düşünmeye itmiştir. Toplumların hepsi aynı sisteme sahip değildir. Toplumlararası ve kültürlerarasında düşünce özgürlüğü ayrılıkları bulunmaktadır. Batı'da genel olarak sistemi devirmeyi amaçlamış örneğin proletarya diktatörlüğü görüşlerinin düşünce özgürlüğü içinde mütalaa edilmesine karşın, Doğu toplumlarında çoğulculuk sınırlı özgürlükler içinde savunulmaktadır. Bazı toplumlarda tek boyutluluk hakim olduğundan, resmi görüşler dışında hiçbir görüşün özgürlüğü bulunmamaktadır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
gökhan416 - avatarı
gökhan416
Ziyaretçi
18 Mart 2012       Mesaj #4
gökhan416 - avatarı
Ziyaretçi
En genel tanımıyla düşünce özgürlüğü, kişinin hiç bir engele maruz kalmadan bilgi edinmesi, edindiği bilgiler sonucu bir kanaate varması ve kendi düşünceleri sebebiyle kınanmaması, düşüncelerini yayabilmesi olarak nitelendirilebilir Görüldüğü gibi düşünce özgürlüğü, bilgi edinme, kaanat, ve ifade özgürlüklerini içinde de barındırmaktadır Her özgürlüğün bir sınırı olduğu gibi düşünce özgürlüğünün de bir sınırı vardır

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin tanımıyla "Düşünce Özgürlüğü":

1 Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, aleni veya özel olarak ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak sureti ile dinine veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir

2 Dinini veya inançlarını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin kamu düzeni, sağlığı veya ahlakının ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda gerekli önlem olarak ve yasa ile sınırlanabilir

Düşünce özgürlüğü bu madde ile koruma altına alınmıştır Düşünce özgürlüğü yüzyıllardır tartışılan konuların başında gelmektedir Düşünce dışarıya vurmadıkça mutlak koruma altındadır Düşünce özgürlüğü ile düşünceyi açıklama yani ifade özgürlüğü arasında ayrım yapılamayacağı çoğunlukla kabul edilmiş bir görüştür Kişinin iç dünyasını ilgilendiren ve dışarı vurulmayan düşünce hiçbir sistemde cezalandırılmamıştır Düşünce özgürlüğü bu nedenle ifade özgürlüğü başlığı altında incelenmiştir

Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, AİHS’nin 9 maddesinde düzenlenmiştir Buna göre ;”herkes, düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel biçimde ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapma suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir

Din veya inancının açıklama özgürlüğü ancak kamu güvenliğinin, kamu düzeninin, genel sağlığın veya ahlakın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin koruması için demokratik bir toplumda zorunlu önlemlerle ve yasayla sınırlanabilir “ Bu şekilde 9 madde düşünce, din ve vicdan özgürlüğünü birbirinden ayırarak her birisini güvence altına almıştır 2 fıkrası din ve inancını açıklamamaya zorlanmama yasağı düzenlenmiştir.
Son düzenleyen Safi; 1 Mayıs 2017 21:27
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
13 Ocak 2013       Mesaj #5
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Düşünce özgürlüğü
Düşünce Özgürlüğü, demokrasinin temel ilkesidir. İnsan haklarına ilişkin bütün belgelerde ilk sırada vurgulanmıştır. Kimsenin müdahalesi olmadan her fert istediğini düşünme hakkına sahiptir ve bu hakkın korunması gerektiğine, düşünce özgürlüğünün kimseye duyurulmadan sadece beyinde kalan bir soyut işlem değil, açıklama, ifade, tartışma,yayınlama özgürlüğünü de beraberinde getirdiğine dair açık toplumlarda bir temel uzlaşma ilkesi olmuştur.
Her çeşit bilgi ve fikir, ülke sınırlarına bağlı olmaksızın, sözle veya yazıyla iletmeyi içererek, her kategoride, fikirde ve sanatta, araştırma ve elde etmede özgürdür.

Hukuk metinleri, devlet biçimlerinin kısıtlamaları, baştaki bu temel ilkeleri kabul ettikten sonra, ancak diye başlayan metinler içermektedir. Ancak, diye başlayan metinlerde, düşünce özgürlüğünün kısıtlanması ve sınırlandırılması, yasaklar, ihlaller, suç ve cezalar yer almaktadır. Bunlar genellikle Batı toplumlarında kaldırılmıştır. Konuşma, örgütlenme vebasın özgürlüğü başlıkları altında Batı'da kısıtlamalar yoktur.

Kimi toplumsal olaylar, terörizmin yıkıcı sonuçları, Batı'da ve Doğu'da düşünce özgürlüğünün yasallık ve meşruluk sınırlarını yeniden düşünmeye itmiştir. Toplumların hepsi aynı sisteme sahip değildir. Toplumlararası ve kültürlerarasında düşünce özgürlüğü ayrılıkları bulunmaktadır. Batı'da genel olarak sistemi devirmeyi amaçlamış örneğin proletarya diktatörlüğü görüşlerinin düşünce özgürlüğü içinde mütalaa edilmesine karşın, Doğu toplumlarında çoğulculuk sınırlı özgürlükler içinde savunulmaktadır. Bazı toplumlarda tek boyutluluk hakim olduğundan, resmi görüşler dışında hiçbir görüşün özgürlüğü bulunmamaktadır.ama belkide bulunmaktadır.
Son düzenleyen Safi; 1 Mayıs 2017 21:28
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
1 Mayıs 2017       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Düşünce Özgürlüğü Nedir?
Düşünce özgürlüğünden söz edebilmek için, düşüncenin hiçbir korku ve kaygıya kapılmaksızın üretilebilmesi, toplatma, yasaklama, ceza tehdidi ve fiili engeller olmadan, hiçbir izne bağlı olmadan bireysel olarak ya da topluca ifade edilebilmesi, üretilen düşüncenin paylaşılması ve zenginleştirilmesine olanak sağlayacak özgür bir tartışma ortamı ve nihayet düşüncenin doğruluğu ve yanlışlığının saptanabilmesi için yaşama geçirilmesi fırsatının tanınması gerekir.

İnsan haklarının ve demokratikleşmenin önündeki yasal ve fiili engellerin kaldırılması, insan haklarına saygının yaşama geçirilmesi, her şeyden önce güç kullanma tehditlerinden arınmış, demokratik bir tartışma ortamının ve düşünceyi açıklama özgürlüğünün yaratılması ile olanaklıdır. Düşünceyi açıklama özgürlüğü, diğer özgürlüklerin "olmazsa olmaz" koşuludur. Düşünce özgürlüğü, bilim ve sanat özgürlüğü, basın ve iletişim özgürlüğü, siyasal parti, sendika, vakıf ve dernek kurma hakkı, ülke yönetimine katılma, seçme ve seçilme hakkı vb. hak ve özgürlüklerle iç içe olan temel özgürlüktür.
Bu hakların ve özgürlüklerin kullanılabilmesi, düşünce ve ifade özgürlüğünün varlığına ve korunup geliştirilmesine bağlıdır. İnsan haklarına dayalı, demokratik ve özgürlükçü, çoğulcu bir toplum oluşturma hedefinin ilk adımı, düşünceyi açıklama özgürlüğünün gerçekleştirilmesidir.

Türkiye'de Düşünce Özgürlüğü
Türkiye'de düşünce özgürlüğünün önündeki en büyük engel, sınırları 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle çizilen 1982 Anayasası ve ilişkili yasal çerçevedir. Ancak uygulamada bu kısıtlamaların da ötesine geçilerek genişletici yorumların yapıldığı, yasa hükümlerinin hiçe sayıldığı, keyfi engellemelere gidildiği ve hatta yargısız infazlar yoluyla kimi insanların yaşamlarına son verildiği görülmüştür.

Türk Ceza Yasası, Sıkıyönetim Yasası, Devlet Güvenlik Mahkemeleri Kuruluş Yasası, Terörle Mücadele Yasası, Siyasi Partiler Yasası, Basın Yasası, Dernekler Yasası, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası, YÖK Yasası başta olmak üzere bir çok yasa düşünceyi açıklama özgürlüğünü yasaklayan veya sınırlayan yüzlerce madde içermektedir. Türk Ceza Yasası'nın "halkı askerlikten soğutma" suçunu düzenleyen 155'nci, Cumhurbaşkanı'na hakareti düzenleyen 158 nci, "Türklüğe, Cumhuriyete, TBMM'ye, hükümetin manevi kişiliğine, bakanlıklara, devletin askeri, polisiye kuvvetlerine, adliyenin manevi kişiliği"ne hakareti düzenleyen 159'ncu, "halkı sınıf, ırk, din ve bölge farkı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik suçunu düzenleyen 312/2'nci maddeleri ile Terörle Mücadele Yasasının 8. maddesi düşünce açıklamalarını cezalandırmada en sık kullanılan maddelerdir.

Uygulamada suç tanımlaması o kadar keyfi ve o kadar değişken ki, bir dönem TMY 8. madde kapsamında görülen bir düşünce açıklaması, başka bir dönem TCK 312. maddeye, hatta terör örgütüne yardım yataklık sayılarak TCK 169. maddeye göre cezalandırılabilmektedir. Son dönemlerde yazılı veya sözlü olarak ifade edilen düşüncelerin Türk Ceza Kanunu'nun 168/2 maddesi kapsamında değerlendirildiğine de tanık olunmaktadır.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

12 Mart 2010 / Ziyaretçi Cevaplanmış
29 Eylül 2014 / Ziyaretçi Cevaplanmış
2 Haziran 2015 / Misafir Cevaplanmış
12 Ocak 2015 / mechul Taslak Konular
28 Ekim 2012 / Misafir Soru-Cevap