Arama

Türkiye ve Avrupa Birliği - Sayfa 3

Güncelleme: 13 Ekim 2006 Gösterim: 22.214 Cevap: 27
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Kasım 2005       Mesaj #21
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
tur19372mu

Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Kasım 2005       Mesaj #22
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Türkiye'nin Ulusal Programı
12 Aralık 2002
Sponsorlu Bağlantılar

(Resmi Gazete Tarihi: 24 Mart 2001 Sayısı: 24352)

“Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı” ile “Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar”ın kabulü; Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı’nın 15 Mart 2001 tarihli ve 293 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulu’nca 19 Mart 2001 tarihinde kararlaştırılmıştır.

GENEL İLKELER
Madde 1-Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı” Türkiye’nin Avrupa Birliğine tam üyelik süreci içinde kısa ve orta vadede gerçekleştirilmesi öngörülen çalışmaları kapsamaktadır. Söz konusu Program, bu alanda yapılabilecek çalışmaların genel çerçevesini çizen yönlendirici bir nitelik taşımaktadır.
Madde 2- Tüm kamu kurum ve kuruluşlarının, Ulusal Programda yer alan çalışmaları zamanında ve öngörülen hedefler doğrultusunda gerçekleştirmeleri esastır.Ulusal Program, Türkiye’nin ihtiyaç ve öncelikleri, yıllık gerçekleşmeler, Katılım Ortaklığı Belgesi ve İlerleme Raporları da dikkate alınarak gerektiğinde güncelleştirilecektir.
Madde 3- Kamu kurum ve kuruluşları, AB müktesebatının ulusal mevzuata aktarılması ve uygulanması için gerekli idari düzenlemeleri ve personelin hizmet-içi eğitimini yapacaklardır. Ulusal Programın uygulanması ile ilgili olarak, uyum ve gerekli idari düzenlemeler için ihtiyaç duyulan finansman gereksinimlerini, bütçe ve AB kaynakları olmak üzere belirleyeceklerdir.
Madde 4- Kamu kurum ve kuruluşları, Ulusal Programın uygulanması nedeniyle duyacakları finansman ihtiyacı için, Ulusal Program öncelikleri açısından Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinin uygun görüşüyle, yatırımlar için Devlet Planlama Teşkilatına, cari ve transfer harcamaları için Maliye Bakanlığına müracaat edeceklerdir. Maliye Bakanlığı ve Devlet Planlama Teşkilatı kurumların bu tür taleplerini öncelikle karşılayacaktır.
Madde 5- Kamu kurum ve kuruluşlarınca AB müktesebatına uyum sürecinde ihtiyaç duyulacak tercüme hizmetlerinin koordinasyonuna yönelik olarak Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinde bir tercüme hizmetleri merkezi oluşturulacaktır. Bunun için Avrupa Birliği Genel Sekreterliğine gerekli kaynaklar sağlanacaktır. Bu altyapı kamu kurum ve kuruluşlarının AB müktesebatına uyum amacıyla hazırlayacakları yasa tasarılarının ve AB mevzuatının tercümesine katkıda bulunabilecektir.

ULUSAL PROGRAMIN KOORDİNASYONU
Madde 6- Ulusal Programın uygulanmasına ilişkin koordinasyon Avrupa Birliği Genel Sekreterliği tarafından sağlanacaktır. Kamu kurum ve kuruluşları bu koordinasyonun yürütülmesi için Avrupa Birliği Genel Sekreterliğine gerekli bilgi akışını sağlayacaklardır.
Madde 7- Kamu kurum ve kuruluşları AB müktesebatına uyum çerçevesinde görev alanlarına giren konuların etkin bir biçimde yürütülmesini ve karar alma süreçlerinde AB boyutunun da dikkate alınmasını sağlamak için mevcut idari yapıları içinde gerekli düzenlemeleri yapacaklardır.
Madde 8- Kamu kurum ve kuruluşlarınca, mevcut yasalarda değişiklik yapılmasının veya yeni yasa çıkarılmasının öngörülmesi halinde, yasa tasarıları, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği koordinasyonunda AB müktesebatına uyum açısından da önceden incelenecektir.

ULUSAL PROGRAMIN İZLENMESİ
Madde 9- Ulusal Programın Bakanlar Kurulunca kabulü ardından, Programda yer alan hukuki, idari ve kurumsal düzenlemelere ait tedbirlere ilişkin gerçekleşmeler, ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından yılda dört defa, üç aylık dönemler itibarıyla dönem sonunu izleyen 15 gün içinde Avrupa Birliği Genel Sekreterliğine iletilecektir.
Son düzenleyen Blue Blood; 24 Kasım 2005 14:51
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Kasım 2005       Mesaj #23
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Türkiye ve Avrupa Birliği

Avrupa Komisyonu üyelerinin özel kalem müdürleri, Güneydoğu’daki olayların nedeninin terör örgütü PKK olarak gösterilmesini kararlaştırdı.

Avrupa Komisyonu üyelerinin özel kalem müdürleri, resmen 9 Kasım’da yayınlanacak Türkiye’nin ilerleme raporuyla katılım ortaklığı belgesini ele aldılar. Toplantıda, ilerleme raporunda Güneydoğu’daki olayların nedeninin terör örgütü PKK olarak gösterilmesi kararlaştırıldı.

Avrupa Komisyonu, Türkiye’nin ilerleme raporunda yer alması amacıyla gönderdiği ek raporu dikkate almayı kararlaştırdı. Şemdinli’de meydana gelen son patlama olaylarının ardından Avrupa Komisyonu ilerleme raporunda Güneydoğu’da yaşanan gerginliklerin nedenini bölücü terör örgütü PKK olarak gösterecek ve bu çerçevede AB’nin terör örgütleri listesinde yer alan PKK’yı kınayacak.

ALEVİLİK DERS KİTAPLARINDA
Bununla birlikte Alevilik ile ilgili olarak bilgilerin 2005-2006 yılının ders kitaplarında yer almasına ilişkin çalışmalara da yer verilecek. Ankara’nın Ermeni Ortodoks Kilisesi’ne resmi statü verilmesine yönelik olarak yapılan yasa çalışmaları da ilerlme raporlarında yerini bulacak. Malatya’daki Çocuk Yurdu’nda yaşanan şiddet olayları da raporun olumsuz gelişmeler hanesine eklenecek.

KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ
Bu arada, Katılım Ortaklığı Belgesi de özel kalem müdürleri tarafından ele alınan bir başka belge oldu. Patrikhane, Heybeliada Ruhban Okulu, İstanbul, Bozcaada ve Gökçeada’daki Rumların hakları ile ilgili olarak Türkiye’nin köklü politika değişikliğinde bulunması gerektiğine ilişkin ifadeler ise prensipte kabul edildi. Ancak Rum kesiminin kısa vadede, Ankara’nın Rum kesimini tanıması gerektiğine ilişkin ifadelere bir kez daha yer verilmedi. Özel kalem müdürleri, pazartesi günü bir kez daha bir araya gelecekler.

SCHRÖDER’DEN DEĞERLENDİRME

Türkiye ve Avrupa Birliği

Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Avrupa Birliği’nin Türkiye ile ilgili kararının vaat edildiği için değil, bir kazanç olduğu için alındığını söyledi.

Almanya Başbakanı Schröder, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda alınan kararla ilgili olarak, “Türkiye gibi radikal dinci olmayan müslüman bir ülkenin değerlerinin, Avrupa’nın aydınlanma değerleriyle bağdaştırılması büyük kazanç olacaktır” yorumunda bulundu. Buna karşı olanların Türkiye’nin jeostratejik önemini düşünmeleri gerektiğine işaret eden Schröder, “Aldığımız karara karşı olanlar jeostrateji meselesini ve bu kazancı kaybetmeleri durumunda çocuklarına ne söyleyeceklerini düşünmeliler” dedi.
kervanqran - avatarı
kervanqran
Ziyaretçi
26 Ocak 2006       Mesaj #24
kervanqran - avatarı
Ziyaretçi
Bir - Ab’nin ne olduğu ya da olmadığı ve kendi içinde çökmüşlüğü gayet açıktır. Aziz Türk Milletinin binlerce yıllık deneyimleri sonucu, dost ve düşmanlarımızın ne halt olduklarının dna larımızda bile şifrelenmiş olduğu kanaatindeyim.
İki - Ne yazık ki ab konusunda şu an neyi giyip neyi seyredeceğimizi, neyi tartışacağımızı belirleyen Ali Kemalci medyanın uyku durumundaki milletimizin düşüncelerini iğfal etmeye çalıştığı kanaatindeyim.
Şu an dayatılmış bir batı rüyası ve tartışması içindeyiz. Bu arada doğudan (Rusya, Çin, İran…) bahsedenlerde var. Düşünüyorum da Mustafa Kemal neden Balkan Antandı, Sadabat Paktı gibi işlerle uğraştı, yoksa o geleceği gören gözleri ne doğuyu ne batıyı, kendinin oluşturduğu ve söz sahibi olacağı yeni dünya düzenini mi arıyordu?
Mustafa Kemal Sakarya’da tam üç yüz küsur yıldır saldırı yapmamış bir orduya saldırı emri vermişti. Atalarımızın izini nerde kaybettikte bilinçaltımızda hep sakladığımız ama son yıllarda hiç itiraf edemediğimiz “Toprağımızı parçalamak, Ulusumuzu bölmek, tam bağımsızlığımızı eritmek” isteyen ülkelerin kapılarında bekliyoruz.

Muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızda akan asil kanda mevcut olduğu bilincine artık varmamız dileğiyle
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Şubat 2006       Mesaj #25
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
AB İLE İLGİLİ BAZI GERÇEKLER
  • AB sözde demokrasi için yapılan Irak işgaline destek verirken (25 ülkeden 13’ü)
    Irak’ta insanlar ölüyor.
  • AB ülkesi olan İspanya’da işkence sürüyor. (Birleşmiş Milletler işkence raportörü tarafından da durum doğrulanmıştır)
  • Avrupa’da yaklaşık 3 milyon evsiz insan var.
  • Almanya işsizlik yardımlarını kaldırma doğrultusunda yeni bir adım attı. (Hartz IV adlı reform paketi: 2 milyon işsizden 500 bini bu parayı alamayacak)
  • Avrupa’da çalışma saatleri artıyor.
  • Avrupa halklarının oylarıyla belirlenen tek AB kurumu olan Avrupa Parlamentosu’nun karar alma süreçlerinde hiçbir yasal yetkisi yoktur. Avrupa Parlamentosu sadece tavsiyede bulunabilir. Son söz Avrupa Konseyi’nindir. (atamalarla belirlenir.)
  • Avrupa ülkelerinde de işsizlik sorunu var. (Almanya %9,9, Fransa %9,3)
  • Avrupa Birliği tarımla geçinen nüfusun azalmasını istiyor. Türkiye bir tarım ülkesi olduğuna göre tasfiye edilen bu insanlar ne iş yapacak?
  • Avrupa Birliği yeni projesinde üye devletlere yapılan yardımın azaltılması kararını aldı.
  • Avrupa ülkelerinde eğitim ve sağlık hizmetleri büyük ölçüde ücretli.
  • Avrupa Birliği Türkiye’den azınlıklara birtakım haklar verilmesini isterken, Fransa ülke bütünlüğünü bozacağı gerekçesiyle kendi ülkesinde bu hakların verilmesini reddetti.
  • Avrupa Birliği Türkiye’nin üyelik sürecini uzatırken, Türkiye üyeliğinde referanduma gidilmesi kararı aldı.
  • Yunanistan, Portekiz ve İspanya tarımsal destek ve bölgesel kalkınmadan bir süre yararlandılar. Milli gelirleri arttı ancak şu anda bu ülkelerde sanayi gerileme sürecindedir.

Avrupa Birliğine bu gerekçeleriyle birlikte bakınca, Avrupa Birliğinin kimi TÜRKLER’İN kafasında kurduğu –demokrasi diyarı- simgesi kayboluyor. Avrupa’nın diğer dünya ülkelerinden demokratik bakımdan ileri olduğunu inkar edemeyiz. Avrupa ekonomik bakımdan da diğer ülkelerden daha iyi durumdadır. Demokrasisi için bu kadar mücadele etmiş bir halkın bu sonuçları yaratması doğaldır. Ancak günümüzde kırpılmaya başlanan haklar kafamızda birçok soru işaretini de beraberinde getiriyor.
Türkiye’nin sorunlarının çözümlenmesi gerekiyor. Ancak Avrupa Birliği üyeliği çözüm olarak görülünce, beraberinde başka sorunları getiriyor. Bizim milli bütünlüğümüz bozulmaya çalışılırken BİZ NE
YAPMALIYIZ?!!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Mart 2006       Mesaj #26
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İspanya'da yapılan bir kamuoyu yoklaması, İspanyolların çoğunun Türkiye'nin AB'ye katılımına destek verdiğini ortaya koydu.

Sigmadoc adlı araştırma şirketi tarafından yapılan ve sonuçları El Mundo gazetesinde yayımlanan ankete göre, AB'nin ''bir Hıristiyan kulübü'' olduğu tezine karşı çıkan İspanyollar, Türkiye'ye kapıların açılmasına olumlu yaklaşıyor.

Ankete katılanların yüzde 52,4'ü ''Türkiye'nin AB'nin bir parçası olmasında hem fikir misiniz?'' sorusuna ''Evet'' yanıtını verdi. ''Hayır'' diyenlerin oranı yüzde 17,7 olurken, katılımcıların yüzde 29,9'u görüş belirtmedi.Gazete, anketin sonucunu, ''Türkiye bizi bölüyor'' başlığıyla verdi.

Ankete katılanlar siyasi partilere göre dağıldığında, iktidardaki Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) taraftarlarının yüzde 60,4'ünün, ana muhalefet Halk Partisi (PP) taraftarlarının ise yüzde 41,7'ünün Türkiye'nin AB üyeliğine destek verdiği ortaya çıktı.

Bu arada, İspanyolların yüzde 41,9'unun, Türkiye'nin AB'ye girmesiyle kendi çıkarlarının zarar görmesinden endişe ettikleri belirlendi.


http://www.abhaber.com/haber_sayfasi.asp?id=8855

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Mart 2006       Mesaj #27
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Türkiye – Avrupa Birliği Çerçeve Anlaşması Genel Tebliğ Taslağı
(Sıra No: 2)

Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye arasında, AB’nin finanse ettiği ya da Türkiye - AB ortak finansmanı ile yürütülen projeler, faaliyetler ve eylemler çerçevesinde yapılan mal ve hizmet alımları, işler ve işlemlere ilişkin Türkiye ile AB arasındaki idari işbirliğine dair kuralların ortaya konulması amacıyla imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile AB arasındaki mali işbirliği çerçevesinde temin edilecek mali yardımların uygulanmasına ilişkin “Çerçeve Anlaşma”, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, 26.2.2005 tarih ve 25739 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 22.2.2005 tarih ve 5303 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunmuş, Bakanlar Kurulunca 17.3.2005 tarih ve 2005/8636 sayılı Kararla onaylanmak suretiyle 15.4.2005 tarih ve 25787 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Çerçeve Anlaşmanın vergi muafiyetleri ile ilgili hükümlerinin uygulama usul ve esasları da 1 Sıra No’lu Türkiye-Avrupa Birliği Çerçeve Anlaşması Genel Tebliği(1)inde belirlenmiştir.
Söz konusu Tebliğde; mükellef olmayan Avrupa Topluluğu (AT) yüklenicilerinin bu Anlaşma kapsamında satın aldıkları mal, hizmet ve işlerle ilgili yüklendikleri ve indirim konusu yapamadıkları KDV’nin iadesi için Bakanlığımıza başvurulacağı belirtilmişti.
Bu tebliğde, KDV yönünden mükellefiyeti bulunmayan AT yüklenicilerine bu Anlaşma kapsamında satın aldıkları mal, hizmet ve işlerle ilgili ödedikleri KDV’nin iadesine ilişkin usul ve esaslar, iadeye ilişkin vergi dairesince yapılacak iş ve işlemler ile uygulamada ortaya çıkan bazı tereddütlere yönelik açıklamalara yer verilmiştir.
I- KDV Yönünden Mükellefiyet Kaydı Olmayan AT Yüklenicilerine Yapılacak Katma Değer Vergisinin İadesine İlişkin Esaslar:
Çerçeve Anlaşma’nın “İşbirliğinin Genel Esasları” başlıklı EK A’nın 8’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında;
“AT yüklenicileri, AT sözleşmesi kapsamında sunulan herhangi hizmet veya tedarik edilen mal veya yapılan iş için KDV’den muaf tutulacaklardır. Bir tedarikçi tarafından AT yüklenicisine temin edilen mallar veya sunulan hizmetler veya yapılan işler de KDV’den muaf tutulacaktır. Bu muafiyet sadece AT sözleşmesi kapsamında AT yüklenicisi tarafından teslim edilen mallar veya sunulan hizmetler veya yapılan işler ile bağlantılı olarak temin edilen mallara veya sunulan hizmetlere veya yapılan işlere uygulanacaktır.
Bir AT yüklenicisi veya bu Anlaşmada öngörüldüğü şekilde muafiyete hak kazanan AT yüklenicisine mal teslim eden ve/veya hizmet sunan veya iş yapan herhangi bir tedarikçi, bu Anlaşmada öngörüldüğü şekilde KDV'den muaf olarak teslim ettiği mallar veya sunduğu hizmetler veya yürüttüğü işlerle ilgili olarak ödediği KDV'ni, diğer işlemleri için tahsil ettiği KDV'den indirme hakkına sahiptir. Eğer AT yüklenicisi veya tedarikçi bu imkânı kullanamazsa, KDV'nin iadesine ilişkin Türk Kanunu kapsamında istenilen gerekli belgeleri ekleyerek vergi idaresine yazılı talepte bulunması halinde bu talebi takip eden azami 10 günlük bir sürede vergi idaresi KDV iadesini yapacaktır.
KDV muafiyeti bu Anlaşmanın imzalanmasından sonra mevcut KDV'nin yerini alan veya bu vergiye ek olarak tesis edilebilecek olan herhangi bir benzeri vergiye de uygulanacaktır.
İlgili vergi idaresi bu Anlaşma hükümleri uyarınca muafiyet tanınan AT yüklenicisine yazılı talebi üzerine, bu muafiyeti teyit eden bir sertifika verecektir. Söz konusu talep, talep eden AT yüklenicisinin kimliği ve statüsünü teyit eden belgeyi de içermelidir. Vergi makamı bu sertifikayı verecek veya azami 30 takvim günü içinde geçerli sebeple reddedecektir."
hükmü yer almaktadır.
Çerçeve Anlaşmanın 6’ncı maddesinin 3’üncü fıkrasında ise, bu Anlaşmanın vergi muafiyetlerini düzenleyen 6’ncı maddesi ile Anlaşmanın eki EK A'nın 8/3’üncü maddesinin 10 Eylül 2000 tarihinden itibaren geçerli olacağı hükmüne yer verilmiştir.
KDV yönünden mükellefiyet kaydı olmayan AT yüklenicileri, Çerçeve Anlaşma kapsamında olup, bu Anlaşmanın vergi muafiyetlerine ilişkin hükümlerinin uygulanmaya başlanmış sayıldığı 10 Eylül 2000 tarihinden sonra imzalanan ve sonuçlanan ya da halen devam etmekte olan AT sözleşmeleri kapsamında tedarik ettikleri mal veya hizmet veya işler nedeniyle ödedikleri ve sözleşme makanından tahsil edemedikleri katma değer vergilerini aşağıdaki usul ve esaslara uygun olarak iade alabileceklerdir.
Öncelikle, AB ya da Türkiye - AB ortak finansmanı ile yürütülen proje, faaliyetler ve eylemlerle ilgili olarak imzalanan sözleşmenin; Çerçeve Anlaşma kapsamında olan bir AT sözleşmesi olduğunu ve bu sözleşme kapsamında tedarik edilen mal, hizmet ve işlerin KDV’den muaf olduğunu teyiden, yükleniciler sözleşmenin süresi bitmiş olsun olmasın, 1 Sıra No’lu Türkiye-Avrupa Birliği Çerçeve Anlaşması Genel Tebliği’nde belirtilen belgelerle (Dilekçe, Sözleşme makamınca onaylı Bilgi Formu ve sözleşmenin örneği) birlikte Bakanlığımıza (Gelir İdaresi Başkanlığı) müracaat edeceklerdir.
Bakanlığımıza (Gelir İdaresi Başkanlığı) müracaat eden yüklenicilere, yapmış oldukları sözleşmenin, Çerçeve Anlaşması kapsamına giren bir sözleşme olup olmadığı, Çerçeve Anlaşma kapsamına giren bir sözleşme olması halinde, bu sözleşme kapsamında tedarik edilen mal veya hizmet veya işler nedeniyle ödenen ve sözleşme makamından tahsil edilemeyen KDV’nin iadesine ilişkin açıklayıcı bilgileri içeren bir özelge verilecektir.
AT yüklenicileri iade için, Bakanlığımız (Gelir İdaresi Başkanlığı) tarafından tespit edilmiş ve kendilerine verilen özelgede belirtilen vergi dairesine, aşağıdaki belgelerle birlikte başvuracaklardır.
1- İade talep dilekçesi,
2- Sözleşme Makamı tarafından AT sözleşmesi kapsamında yapılan harcamaya ait olduğu onaylanmış yüklenilen KDV tablosu,
3- Mal ve hizmet alımları ile yaptırılan işlere ilişkin faturaların aslı veya onaylı örnekleri,
4- İbraz edilen fatura ve belgeler karşılığında sözleşme makamı tarafından yapılan ödemelere ilişkin makbuzların aslı veya onaylı fotokopisi,
5- Kendisine Bakanlığımızca (Gelir İdaresi Başkanlığı) verilen özelge örneği ve KDV İstisna Sertifikasının onaylı fotokopisi,
6- KDV’den başka bir vergi türünden mükellefiyet kaydı bulunması halinde, bu vergi türünden dolayı borcu olup olmadığına dair ilgili vergi dairesinden alınan yazı.
Aranılan belgelerin fotokopilerinin verilmesi halinde, AT yüklenicisi tarafından bu fotokopilerin aslının aynısı olduğuna dair bir şerh verilerek, varsa kaşe tatbiki ve imzalanması suretiyle onaylanması gerekir.
Yüklenilen KDV tablosunda, 84 Seri No’lu Katma Değer Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nin(2)1.1.3.1 bölümünde belirtilen bilgilere yer verilecektir. Ayrıca söz konusu tabloda sözleşme makamınca yapılan ödemelerin KDV dahil ödemeler olup olmadığı, her bir fatura ve benzeri belge itibariyle açıkça yeralacaktır.
Sözleşme makamı, AB Komisyonu ile AB Komisyonu tarafından AB fonlarını kullandırmakla görevlendirilen kurum veya kuruluşlardır.
II-Vergi Dairesince Yapılacak İşlemler:
Vergi Dairesi Başkanlıkları, Vergi Dairesi Başkanlığının olmadığı yerlerde Defterdarlıklar, otomasyonlu bir vergi dairesini iadeyi yapmakla görevlendirerek, bu Tebliğin yayımından itibaren 10 gün içerisinde Bakanlığımıza (Gelir İdaresi Başkanlığı) bildireceklerdir.
Tespit edilen ilgili vergi dairesince, yukarıda belirtilen belgelerle birlikte müracaat eden AT yüklenicisine, öncelikle hiçbir vergi türünden mükellefiyet kaydı bulunmaması halinde potansiyel bir vergi kimlik numarası verilecektir. Eğer KDV dışında başka bir vergi türünden mükellefiyet kaydı varsa, buna ilişkin vergi kimlik numarasından iade dilekçesi kabul edilecektir.
Vergi dairesi iade talebini, nakden veya mahsuben iade talep edilip edilmediğine bakmaksızın gerekli incelemeler yapıldıktan sonra yerine getirecekdir.
İade işlemleri sırasında 84 Seri No’lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin “Özel Esaslar” bölümündeki düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla, yukarıda istenilen belgeler dışında herhangi bir belge istenilmeyecektir.
AT sözleşmesinde yer alan bedeli aşan harcamalara ait KDV ile yüklenici tarafından AT sözleşmesi kapsamında ödenen ve sözleşme makamından tahsil edilen KDV yükleniciye iade edilmez.
III- İadede Zamanaşımı Süresi:
Çerçeve Anlaşmanın vergi muafiyetlerini düzenleyen 6’ıncı maddesi ile Anlaşmanın eki EK A'nın 8/3’üncü maddesi 10 Eylül 2000 tarihinden itibaren geçerli olduğundan, bu tarih itibariyle düzenlenen AT sözleşmeleri kapsamındaki mal, hizmet, işler ve gelirlerle ilgili ödenen vergilerin iade taleplerinin yerine getirilmesinde Vergi Usul Kanunu’nun 114 ve 126’ıncı maddelerinde belirtilen zamanaşımı süreleri dikkate alınır.
IV- Diğer Hususlar:
Çerçeve Anlaşma ve 1 Sıra No’lu Türkiye-Avrupa Birliği Çerçeve Anlaşması Genel Tebliği’nin uygulamasında ortaya çıkan bazı tereddütlerle ilgili açıklamalar aşağıda yapılmaktadır.
a- Katılım öncesi danışman dışında, bir eşleştirme anlaşması veya sözleşmesine dahil kısa vadeli uzmanlar, eşleştirme sözleşmesi kapsamında yapacakları mal ve hizmet alımı ile ilgili olarak Çerçeve Anlaşmada yer alan vergi muafiyetlerinden yararlanmaları için görevli oldukları eşleştirme sözleşmesine referansı da içeren muafiyet talep dilekçesi ve aynı eşleştirme sözleşmesi uyarınca kendisine istisna sertifikası verilen klatılım öncesi danışman tarafından onaylı bu uzmanların isimlerini ve kalacakları süreleri içeren bir liste ile Bakanlığımıza (Gelir İdaresi Başkanlığı) başvurarak muafiyet talebinde bulunacaklardır.
Aynı grupta gelen kısa vadeli uzmanlar, her birinin dilekçede imzası olmak kaydıyla tek bir dilekçe ile de muafiyet talebinde bulunabileceklerdir. Bu talep üzerine muhataplarına ibraz edilmesi için, kendilerine listede isimleri bulunan uzmanların yapacakları harcamaların KDV’den muaf olduğu hususunda özelge verilecektir.
b- Yıllara sari inşaat - taahhüt işi yapan AT yüklenicileri, bu inşaat - taahhüt işi ile ilgili olarak yüklendikleri ve ilgili dönemde verdikleri KDV beyannamesinde indiremedikleri katma değer vergilerini, 1 Sıra No’lu Türkiye-Avrupa Birliği Çerçeve Anlaşması Genel Tebliği’nde belirtilen usul ve esaslar dahilinde iade alabileceklerdir. Ancak 84 Seri No’lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nde belirtilen satış faturaları yerine, ilgili vergilendirme döneminde yaptıkları işle ilgili hakediş belgeleri karşılığında sözleşme makamınca yapılan ödemeye ilişkin verilen makbuzun yüklenilen KDV tablosuna eklenmesi yeterli olacaktır. Tebliğ olunur.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Ekim 2006       Mesaj #28
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Avrupa Birliği sürecinde Türkiye


Eklenmiş Dosyalar
Dosya Türü: pps absunumu2.pps (1.97 MB, 375 gösterim)

Benzer Konular

2 Haziran 2011 / Misafir Sosyoloji
20 Eylül 2015 / Misafir Soru-Cevap