Arama

Evrengzib Alemgir Şah

Güncelleme: 19 Eylül 2016 Gösterim: 2.508 Cevap: 2
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
16 Haziran 2012       Mesaj #1
buz perisi - avatarı
VIP Lethe

Evrengzib

Ad:  erengzib.JPG
Gösterim: 368
Boyut:  24.9 KB

hükümdarlık unvanı.
Sponsorlu Bağlantılar
ÂLEM GİR, asıl adı MUHYİDDÎN MUHAMMED
(d. 3 Kasım 1618, Dhod, Malva - ö. 3 Mart 1707, Ahmednagar, Hindistan)
son büyük Hint - Türk hükümdarı (1658-1707).

Hükümdarlığı en geniş sınırlarına ulaştırmakla birlikte izlediği politikalarla kurduğu devletin dağılmaya başlamasında önemli rol oynamıştır.
Hükümdar Şah Cihan ile anısına Tac Mahal’in yapıldığı Begüm Mümtaz Mahal’ in üçüncü oğludur. Ağırbaşlı ve sofu bir genç olarak yetişti; bu nedenle Babür hanedanının içki ve şehvet düşkünlüğü özelliklerini kapmadı. Askerlik ve yönetim alanındaki yeteneği ve iktidar tutkusu, babasının tahtın vârisi olarak ilan ettiği zeki, ama uçan ağabeyi Dârâ Şükuh’la rekabete girmesine yol açtı. 1636’dan sonra birçok önemli görev aldı ve bunların tümünde başarılı oldu. Özbeklere ve Safevilere karşı savaşlarda (1646-47) orduya parlak bir biçimde komuta etti. Dekkan valiliği sırasında (1634-44,1654-58) Dekkan’daki iki Müslüman hanedana bağımlılığa yakın bir konumu kabul ettirdi.

1657’de Şah Cihan ciddi bir hastalığa yakalanınca, iki kardeş arasındaki çatışma kaçınılmaz olarak bir taht kavgasına dönüşme yoluna girdi. Şah Cihan umulmadık biçimde iyileştiğinde gelişmeler her iki oğulun da geri dönemeyeceği bir boyuta ulaşmış bulunuyordu. Evrengzib, patlak veren iktidar mücadelesinde (1657-59) askeri alandaki taktik ve stratejik ustalığını, duygularını gizlemedeki başarısını ve acımasız kararlılığını gösterdi. Mayıs 1658’de Dârâ’yı Samugarh’da kesin bir yenilgiye uğrattıktan sonra babasını Agra’daki kendi sarayında göz hapsine aldı. İktidarını pekiştirmeye çalışırken, kardeşlerinden birinin ölümüne neden oldu; öteki iki kardeşini, bir oğlunu ve bir yeğenini idam ettirdi. İktidar savaşı, Avrupa’ya kadar ulaşan bir efsaneye dönüştü.

Evrengzib’in hükümdarlığı süre bakımından birbirine yakın iki döneme ayrılabilir. 1680’e değin süren birinci dönemde, acımasızlığından dolayı nefret toplamakla birlikte, enerji ve becerisiyle saygın bir konum kazandı. İmparatorluğun kuzeybatısını Safeviler ve Orta Asya Türklerine karşı savunmaya ağırlık vermenin yanı sıra büyük liman kenti Surat’ı iki kez yağmalayan (1664 ve 1670) Marathalarm reisi Şivaci’yle de uğraşmak zorunda kaldı. Fetihlerinde, büyük dedesi Ekber’in yaptığı gibi, yendiği düşmanları yumuşatarak hizmetine alma yöntemini benimsedi. Bu nedenle yenilgiye uğrayan Şivaci’yi uzlaşma sağlamak üzere Agra’ya getirtti ve ona imparatorluk bünyesinde bir mevki verdi. Şivaci, kendine verilen unvanı kabul etmeyerek, hapsedilmesine karşın kaçmayı başardı. Dekkan’a sığınan Şivaci, bağımsız bir Maratha kralı olarak 1680’de öldü.

1680’den sonra Evrengzib’in tutumu ve izlediği politikalar değişmeye başladı. İmparatorluk içindeki çeşitli halkları bir arada tutan dengeli bir yönetimden uzaklaşarak, devletin İslami yanma ağırlık vermeye yöneldi. Hindular eşit konumlarını yitirip bağımlı bir halk durumuna düşerken, Marathalar üzerindeki dolaylı denetimin yerini ilhak politikası aldı. Bu değişimin ilk açık belirtisi, Ekber’in yürürlükten kaldırmış olduğu cizyenin 1679’da yeniden konmasıy- dı. Bu uygulamaya tepki olarak, Evrengzib’in üçüncü oğlu Ekber’in desteklediği bir Racput ayaklanması (1680-81) patlak verdi. Hindular imparatorluğa gene hizmet etmekle birlikte, bu bağlılık artık eskisi gibi içten değildi. Dekkan’daki Bicapur ve Golkonda’nın fethini (1686-87) izleyen güvensizlik ortamı, uzun bir süredir içten içe gelişen ekonomik bunalımı hızlandırdı; sonradan Marathalarla girişilen savaşlar bu bunalımı daha da derinleştirdi. 1689’da Şivaci’nin oğlu Sambhaci yakalanarak idam edildi ve başında bulunduğu devlet yıkıldı. Bunun üzerine vur-kaç taktiğini benimseyen Marathalar, yerel halkın kendilerine yakınlık gösterdiği bütün Güney Hindistan’da etkili bir mücadele başlattılar. Evrengzib’in geri kalan yaşamı, Marathalarm yaşadığı dağlık bölgelerdeki kaleleri almak amacıyla giriştiği yıpratıcı, ama sonuçsuz kuşatmalarla geçti.

Evrengzib’in güneydeki savaşla uğraşması kuzey üzerindeki denetimini yitirmesine yol açtı. Yönetimde baş gösteren zayıflama, kendilerine verilen arazilerin geliri üzerinden maaş alan Hint-Türk yüksek tabakasının köylüler üzerindeki baskısıyla daha da hızlandı. Köylülerin hoşnutsuzluğu, Pen- cap’taki Satnamiler ve Sihlerde olduğu gibi sık sık dinsel hareketler biçimine büründü. Evrengzib, İslam dinini benimsemeyi reddeden Sih guru (tinsel önder) Tegh Bahadır’ı tutuklattı ve idam ettirdi (1675). Tegh Bahadır’m yerine geçen guru, Evrengzib’e karşı açık bir ayaklanma başlattı. Günümüzde hâlâ sürmekte olan Sih-Müslüman çatışmasının kökeni bu olaylara dayanır. Çatların ve öteki bazı halkların giriştiği köylü ayaklanmaları din dışı bir temelde gelişti.

Genelde İslami kurallara sıkı biçimde bağlı kalan Evrengzib’in bu doğrultuda çıkardığı katı fermanlar muhtesib’lerce sert biçimde uygulandı. Örneğin, imansızlarca kirletileceği düşüncesiyle bütün paralardan kelime-i şahadet kaldırıldı. Saray görevlilerinin Hindu geleneklerine göre selamlaşması yasaklandı. Ayrıca Hindu tapınakları ve kutsal yerleri sık sık yıkıma uğradı.

Evrengzib devleti hemen hemen yarım yüzyıl yönetti ve sınırlarını güneyde Tancor ve Triçinopoli’ye (Tiruççirappalli) kadar genişletti. Ama bu görkemli görüntünün altında ciddi zaaflar yatıyordu. Marathalara karşı girişilen seferler devletin mali kaynaklarını sürekli eritti. Sihlerin ve Çatların güçlü direnişi kuzeyde ciddi sorunlar yarattı. İzlenen yeni İslamcı politika Hindulann yönetimden soğumasına ve Racputların da desteklerini çekmesine yol açtı. Köylüler üzerindeki ağır mali baskı, bütün yönetsel yapıyı güçlüklere sürükledi. Evrengzib’in geride bıraktığı ağır sorunların çözülememesi, devletin 18. yüzyıl ortalarında çökmesine yol açtı.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 19 Eylül 2016 21:08
Biyografi Konusu: Evrengzib Alemgir Şah nereli hayatı kimdir.
In science we trust.
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
14 Temmuz 2012       Mesaj #2
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Evrengzib Alemgir Şah.jpg
Gösterim: 638
Boyut:  68.5 KB

Evrengzib (Muhyiddîn Muhammed Birinci Alemgîr Şah)



Sponsorlu Bağlantılar
Doğum
:1618, ?
Ölüm : 1707 Ahmednagar)
Hint-Moğol imparatoru.

Şah Cihan'ın üçüncü oğludur. Şah Cihan'ın bütün seferlerinde görev aldı. 1635'te devlet kademelerine girdi. Bundelkhand Seferi'nde orduya kumandan olarak atandı. Dekkan, Gucrat ve Multan valilikleri yaptı. Kandehar Seferi'nde başarısız oldu. İkinci Dekkan valiliği sırasında Golkon ve Bicapur'a egemenliğini kabul ettirdi. Kardeşlerini tasfiye ederek 1658'de kendini imparator ilân etti. Koyu bir Sünnî olduğundan Brahmanlara ve Sünnî olmayan Müslümanlara çeşitli baskılar uygulamıştır.Bâbürlü hükümdarı, Şah Cihan'ın Mümtaz Mahal'den doğan üçüncü oğlu. 1618'de Malva Duhad'da doğdu. Muhyiddîn Muhammed Birinci lemgîr Şah olarak da bilinir. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin oğlu Muhammed Mâsum Fârûkî'nin terbiyesinde yetişti. İyi bir tahsil gördü. Din ve fen ilimlerinde ilerledi. Askerlik ve idârecilikte ustalaştı. Dekken vâliliği esnâsında (1634-1644) idâresinin ve ahlâkının güzelliği ile kendisini halka ve çevresine sevdirdi. Safevîlere karşı yapılan seferlere komutan olarak katıldı ve başarılı savaşlar yaptı (1646-1647). İkinci defâ Dekken vâliliğine tâyin edildi (1654). Yaklaşık dört sene bu vazîfede kalıp başarılı hizmetlerde bulundu. Şah Cihan, daha çok Hindulara yakınlığı ile tanınan oğlu Dara Şükuh'u veliaht tâyin etmişti. 1657 yılında Şah Cihan'ın ciddî bir şekilde rahatsızlanması Evrengzib ile Dara Şükuh'u taht mücâdelesinde karşı karşıya getirdi. Evrengzib, ağabeyi Dara Şükuh'u, Samugarh'da kesin bir mağlûbiyete uğrattı. Bu arada rahatsızlığı geçen babası Şah Cihan'ı da Agra'daki sarayında göz hapsine aldı. İki sene süren iktidar mücâdelesini 1659 da bitirerek hâkimiyeti sağladı. Muhyiddîn Birinci lemgîr unvânıyla tahta çıktı.

Alemgîr Şah, tahta geçtikten kısa bir müddet sonra memlekette sulh ve sükûnu sağladı. Müslim ve gayrimüslim herkesin, huzur içinde yaşamasını temin etti. Zulüm ve kötülüklere, bid'at ve sapıklıklara son verdi. Ayak altına düşme ihtimâlini göz önüne alarak, paralardaki Kelime-i şehâdet yazılarını kaldırdı. Ateşe tapan Mecûsilerin dînî bayramı olan Nevrûz (21 Mart) ve Mihrican günlerinin resmî bayram olarak kutlanmasını yasakladı. Allahü teâlânın emir ve yasaklarının memleketin her tarafında tatbikinin kontrolü için, Molla İvaz Vecih isimli âlimi vazîfelendirip emrine müfettişler verdi. Molla İvaz'ın emirlerine aynen kendi emirleri gibi itâat edilmesini, memleketin her köşesindeki idârî âmirlere fermanlarla bildirdi. İslâmiyetin emretmediği seksen çeşit vergiyi halktan kaldırdı. Müslüman ve kâfir herkesin gönlünü aldı. Bu uygulamalardan sonra hazîne zayıflaması gerekirken, zenginleşti.

Agra başta olmak üzere ülkenin her yerinde imâret vazîfesini gören bulgurhâneler açtırdı. Yolcu ve misâfirler için han ve kervansaraylar yaptırdı. İlim ve ilim ehline çok kıymet verip, talebelerin ve müderrislerin vazîfelerini râhat yapmaları için maaş verdi. İlmî yayın faaliyetlerini teşvik ederek eser takdim eden âlimleri mükâfatlandırdı. Din ve fen ilimlerinin herkes tarafından öğrenilmesine büyük gayret sarf etti.

Alemgîr Şah, memleketin ileri gelen ulemâsından meydana getirdiği kalabalık bir heyete her türlü imkânları verip büyük bir kütüphâne kurarak Fetâvâ-yı lemgiriyye ve Fetâvâ-yı Hindiyye adları verilen kânun kitabını ve devletin anayasasını, Hanefî mezhebi hükümlerine göre hazırlattı. Bu hükümler, yetişen âdil kâdılar tarafından memleketin her tarafında tatbik edildi. Daha sonra aynı şey Mecelle ile Osmanlı Devletinde de yapıldı. lemgîr Şahın âdil idâresine hayran kalan Hindûlar, böyle bir sultanın dînine girmek için âdetâ yarışıyorlardı. Böylece binlerce Hindunun bâtıl dinlerini bırakıp hak din olan İslâmiyeti seçmelerine sebep oldu.

Alemgîr'in ilk fetihleri Hind-Pakistan Yarımadasının doğu ucunda cereyân etti. Kuç-Bihar ve Assam'ın Hindû idârecileri, taht mücâdelesi sırasında devletin zayıf durumundan faydalanarak buraları istilâ etmişlerdi. lemgîr buraları geri aldı. Şah Cihan zamânından beri Müslümanların alâkasını cezbeden Bengal topraklarını fethetti. Bu zengin memleketin gelirleri daha sonra lemgîr Şah'ın ordularının ana mâlî kaynağı oldu.

Bugün Bangladeş olarak bilinen bölgenin dünyâya açılması ve iskânı da büyük ölçüde lemgîr Şah tarafından gerçekleştirildi. Daha önceleri bölge kapalı bir hayat sürmekteydi. Dışardan gelen tesirler kendilerini ancak büyük yerleşim merkezleri ve zengin manastırlarda gösterebiliyordu. Hindûlar ve Hıristiyanlar, Doğu Bengal insanının şahsı ve dili ile alay ediyorlardı. Diğer insanların kötülükleri, Müslümanların bölgedeki çalışmasını kolaylaştırdı. İslâm medeniyetini Doğu Bengal'e yerleştirerek ülkenin çehresini değiştirdiler.

Bu sırada Batıda Peşâver civârında oturan Afgan kabilesi Yusufzâîlerin lideri Baku başkaldırdı. lemgîr'in komutanlarını mağlûp etti. lemgîr, bizzat müdâhale edinceye kadar da mücâdelesini devâm ettirdi. Ancak lemgîr'in uzun iktidârı boyunca tâkip ettiği usta siyâset, Afganlılarla münâsebetlerinin iyiye dönüşmesini temin etti. 1675'lerde ortaya çıkan Sih isyanlarını bastırdı. Evrengzib döneminde Safevîlerle olan dostluk devâm ettirildi. Mekke şerifine elçiler yollanarak büyük maddî yardımda bulunuldu. Osmanlı Gürgâniyye münâsebetleri ileri bir safhaya ulaştı. İkinci Süleymân Han zamânında Hindistan elçiliği ile Bâbür ülkesine gelen Ahmed Ağa büyük bir merâsimle karşılandı ve Anadolu'nun temsilcisi olarak kabul edildi (1690). Batılı devletlerden İtalya, Fransa ve İngiltere ile temaslarda bulunuldu.

Bâbürlüler Devletini yönetmeye başladığı ilk günden îtibâren, Allahü teâlânın rızâsı için çalışmayı elden bırakmayan lemgîr Şah, vefât edeceği zaman bile, Marata denilen isyânkâr Hindûlarla savaşıyordu. 3 Mart 1707 târihinde Bombay'ın kuzey doğusuna düşen Evrengâbâd yakınlarında, Ahmednagar'da vefât etti ve Huldâbâd (Ravza) denilen yerde defnedildi. lemgîr Şahın dört oğlu, üç kızı vardı.

Târihlerde lemgîr Şahın en müşahhas özelliklerinin, eksiksiz bir cesâret ile gâyesine erişmekte gösterdiği azim ve sebat olduğu yazılmıştır. Askerî harekâtları, cesâretinin seviyesini yeteri kadar ortaya koymaktadır. Düşmanlarını saf dışı etme veyâ kendine bağlamada gösterdiği mahâret onun diplomasi ve devlet adamlığındaki ihtisâsını göstermiştir. Çok iyi bir hâfızaya sâhip olan lemgîr, aynı zamanda yorulmaz bir liderdi. İktidârı zamânında kendisiyle görüşebilme fırsatını bulan İtalyan doktor Gemalli Careri, lemgîr'in kendisine yapılan mürâcaatları tek tek okuduğunu, bunları cevapladığını ve bu işten büyük haz duyduğunu kaydetmiştir.

Devletinin bütün ihtişamına karşılık lemgîr'in sâde bir hayâtı vardı. Giyim-kuşamı, yeme-içmesi ve diğer her türlü faâliyeti sâdelik sınırlarını geçmezdi. Çok düzenli bir hayâtı vardı. Doksan yaşında vefât ettiğinde, işitme hâriç bedenî faaliyetlerinde hiçbir bozukluk yoktu.

Okumayı çok severdi, bu sevgisini vefâtına kadar devâm ettirdi. Kendisi de yazardı. Fârisî nesirleri çok beğenilmektedir. Mektuplarını ihtivâ eden, Ruk'at-i lemgîrî kitabı, uzun zaman, basit fakat güzel nesir yazma umûmi ders kitabı olarak kaldı. Şiir söylemede de kâbiliyetliydi. Hemen hemen bütün Hint-İslâm liderlerine ağır bir dille saldıran Will Durant, lemgîr Şah için şu îtirâfı yapmaktan kendini alıkoyamamıştır: 'Suç ve suçlunun üzerine gitmede hemen hiç cezâi metodlar kullanmadı. Dîni tarafından yasaklanan bütün yiyecek, içecek ve şatafattan uzak durdu.

Tasavvufta Muhammed Mâsum-i Fârûkî gibi bir zâta talebe ve halîfe olmakla şereflenen bu büyük hükümdâr, İslâm hukûkuna büyük hizmet etmiş, hadis ilminde pek kıymetli bir eser kaleme almış, aynı eseri şerh ettikten sonra yine kendisi Farsça'ya çevirmişti. Ayrıca belâgat yönü çok üstündü. Bu sebeple, belâgat şâheserleri denilebilecek pek kıymetli risâleler de kaleme almıştır.

Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs.org

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 19 Eylül 2016 21:07
Sen sadece aynasin...
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Eylül 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM

EVRENGZİB


(Ebülmuzaffer Muhyittin Muhammet)
[Dohad 1618 - Ahmetnagar 1707),
hint-türk imparatoru (1658-1707)

Şah Cihan ile Ercüment Banu'nun oğlu. Kardeşi Dara Şükuh ile birlikte dedesi Cihangir Şah’ın yanında rehin olarak kaldı. Dekkan valiliğine atanmasıyla (1636) devlet yönetimindeki ilk görevini aldı. Gucerat valiliğine (1645) ve yeni fethedilen Belh’e komutan atandı. Belh bir süre sonra eski komutanına geri yerilince Multan valiliğine getirildi (1648). iranlılar’ın egemenliğindeki Kandahar’a karşı başarısızlıkla sonuçlanan iki saldırıda bulundu (1649, 1652). Karışıklıkların sürdüğü Dekkan’a ikinci kez vali olarak gönderildi; düzeni sağlayarak imparatorluğun egemenliğini yeniden kurdu. Kutubşahlar’ın üzerine yürüdü, başkentleri Haydarabad’ı ele geçirdi (1656). Daha sonra Adilşahlar’ı yenerek kendisine bağladı. Şah Cihan'ın hastalanması üzerine kardeşleri Dara Şükuh, Şücaülmülk ve Muratbahş ile taht kavgasına girişti. Muratbahş ile birleşerek imparatorluk ordusunu yendi (1658). Aynı yıl ağabeyi Dara Şükuh’u bozguna uğratarak Agra üzerine yürüdü. Babasını tutsak ettikten sonra, Muratbahş'ı da yenerek "Âlemgir” unvanıyla Delhi’de hükümdarlığını ilan etti. Ordu toplayarak üzerine yürüyen Dara Şükuh'u Ecmir yakınlarında ikinci kez yendi, tutsak ettikten sonra Delhi’de öldürttü (1659). iktidar savaşımından rakiplerini temizleyerek çıkan Evrengzib, iç karışıklıkları bastırmaya yöneldi. Oğlu Ekber’in ayaklanmasını bastırdı; Bicapur ile Golconda’yı kendine bağladı. Hindistan'ın tümünü ele geçirmeye çalıştı. Koyu bir Sünni olarak öteki mezheplerden müslümanları baskı altında tutarken bir yandan da Hindular’a müslümanlığı kabul ettirmeye çalıştı.

Bunun yanı sıra genişleme siyasetinç olanak veren vergilerin ağırlığı, ülkeyi kırıp geçiren ordunun yağmacılığı imparatorluğun her yöresinde ardı arkası kesilmeyen ayaklanmalara yol açtı. Pencab'da dinsel önderlerin (gürü) yönetimindeki (bunların sonuncusu Gobind Rai idi) Sihler’in ayaklanması; Sicavi Bhonsle’nin haleflerinin önderliğinde Maratalar’ın ayaklanması; Codhpur’daki ve Mevar'daki Racputlar’ın ayaklanması Evrengzib'i en çok uğraştıran üç ayaklanma oldu. Dekkan’da küçük bir kale olan Varinkara üzerine düzenlediği sefer sırasında hastalandı ve Ahmednagar’a ulaştığında öldü. Saltanatı süresince, siyasal alandaki sert tutumuna karşılık bilim adamlarını korudu. Ülkesinin din bilginlerinden Şeyh Nizam yönetiminde topladığı kurula altı ciltlik Fetevayı Alemgiriyye adlı İslam hukukuna ilişkin bir yapıt hazırlattı.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

12 Eylül 2012 / ThinkerBeLL Siyaset tr
19 Eylül 2016 / ener Siyaset tr
15 Ocak 2013 / buz perisi Siyaset ww
7 Haziran 2015 / Safi Siyaset ww
6 Haziran 2015 / Safi Siyaset ww