Arama

İnsanlar yerleşmek için neden su kaynaklarına yakın yerleri tercih etmişlerdir? - Sayfa 3

Güncelleme: 21 Kasım 2012 Gösterim: 59.036 Cevap: 60
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Aralık 2010       Mesaj #21
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yha off ödevim var yardım edin daha kısa yokmu bunlar uzun
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Aralık 2010       Mesaj #22
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Su Durumu

Sponsorlu Bağlantılar
Yeryüzünde canlı hayatının devamı için gerekli olan en önemli etmenlerden biri de "su"dur. Suyun olmadığı bir yerde kayda değer bir canlı yaşam alanından söz etmek de mümkün değildir. Dünya tarihi boyunca yerleşmelerin sit şartları incelenecek olursa, suyun bu konuda ne denli önemli bir rol oynadığı açıkça görülecektir. İlk göçebe kabilelerden en modern topluluklara kadar hemen her topluluk, akarsu kıyılarına ya da yeraltı suyunun yüzeye çıktığı su kaynaklarına yakın yerlere yerleşmişlerdir. İnsanoğlunun sudan yararlanması, ilk olarak içme suyu ihtiyacını gidermek için su temin etmekle başlamıştır. Daha sonra yerleşik hayata geçilmesiyle, evcilleştirmiş olduğu hayvanların sulanması ve nihayet tarımın başlamasıyla da tarlalarına su verilmek suretiyle var olan su kaynaklarından yararlanmayı daha üst noktalara taşımıştır. Su kaynakları, yer seçmede ve yararlanma açısından önemli bir etmen haline gelmiştir (Tunçdilek, 1985: 4-5)..

Şanlıurfa Şehri, tarih boyunca değişik zamanlarda değişik isimlerle anılmıştır. Bunlar arasında en uzun süreli kullanılanlar "Urhay (Orrhei ya da Orhai)", "Callirhoe Yanındaki Antioch", "Edessa (Edes)" ve "Ruha”’dır. Bu isimler terminolojik olarak incelenecek olursa Urhay, Aramice bir kelime olup, Grekçe yazılışı Orrhoei'dir. Callirhoe Yanındaki Antioch ise, Büyük İskender'in Edessa'yı onurlandırmak için kullandığı bir isim olup, buradaki Callirhoe kelimesi Grekçe suya yakın olan şehir anlamını taşımaktadır (J.B. Segal, 2002: 35; Hauptmann, 2002: 25; Ross, 2001: 8). Yine Büyük İskender tarafından eski Şanlıurfa'ya verilen ve suları bol anlamına gelen Edessa adı da Makedonya'nın o zamanki başkenti; suları bol ve çok yeşil bir şehir olan Edessa'ya benzemesinden dolayı verilmiştir (T.C. Kültür Bakanlığı, 1997: 11). Arap hükümranlığında şehre verilen ve Osmanlılar döneminde de kullanılan Ruha (Er-Ruha) adı da Arapça suyu bol olan yer anlamına gelmektedir. Bu isimlerden de anlaşılacağı üzere Şanlıurfa şehrine tarih boyunca verilen isimler hep sularının bol olması ya da su kaynaklarına yakın olması üzerine temellendirilmiştir. Ayrıca Romalılar dönemine ait olan sikkelerde ayağının altında yüzen bir nehir tanrısı figürüyle, bir yığıntı üzerinde oturmuş şehir tanrıçası resminin bulunması, şehrin adının çok eski dönemlerden beri su ile birlikte anıldığını göstermesi bakımından önemlidir (Segal, 2002: 36). Bu durum Şanlıurfa şehrinin, tarihi boyunca (bugün de bir kısmı varlığını korumuş olan) önemli su kaynaklarına sahip ve birçok önemli su kaynağına da yakın olduğunu göstermektedir.

Gerçekten de şehrin kurulu olduğu alan ve yakın çevresi incelenecek olursa, bir çok önemli su kaynağının ve akarsuyun bulunduğu görülecektir. Bu akarsuların bir kısmı günümüzde de varlığını korumuştur. Büyük bir kısmı da yakın tarihlere kadar, mevsimlik de olsa, akış göstermesine rağmen, maalesef bugün kurumuş ya da kanalizasyonların bağlı olduğu ve sadece kirli suların aktığı yataklar haline gelmişlerdir. Şehrin kurulduğu yer ve çevresinde bulunan hidrografik elemanları başlıca üç grup altında incelemek mümkündür. Bunlar: kaynaklar, akarsular ve göllerdir.

1.1 Kaynaklar

Kaynak suları, özellikle temiz olmaları nedeniyle insanların en temel gereksinimi olan içme suyu ihtiyacını karşılama ve yeterli debi bulunması durumunda, sulama suyu olarak da kullanılması bakımından, yerleşmeler için büyük önem taşımaktadır. Kaynak sularının bol olduğu alanlar, diğer şartlar da elverişli olduğu takdirde, yerleşme için uygun olmaktadır.

Şanlıurfa şehrinin içinde ve yakın çevresinde bugün bile çok sayıda su kaynağı mevcuttur. Ancak bu kaynakların debisi yıldan yıla değişmekle beraber, uzun yıllardan beri de debilerinde bir azalma olduğu gözlenmektedir. Kuraklığın yanı sıra, içme ve kullanma amaçlı olarak bir çok artezyen kuyusunun açılmasıyla yer altı su seviyesinin düşmesi bunda büyük rol oynamaktadır. Bu mevcut kaynakların sularında, çevrede bulunan dereler gibi, kış ve ilkbahar aylarında bir artış görülmektedir. Şanlıurfa ve yakın çevresinde bulunan kaynakların büyük bir kısmı karstik kaynaklar olup, bazalt kayaçlarının arasından süzülerek yüzeye çıkmış kaynaklar da mevcuttur. Şehrin güneybatısında bulunan ve Balıklı gölleri besleyen kaynakların çok eski dönemlerden beri varlıklarını koruduklar sanılmaktadır (Hayes, 2002: 21).
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Aralık 2010       Mesaj #23
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Su Durumu

Yeryüzünde canlı hayatının devamı için gerekli olan en önemli etmenlerden biri de "su"dur. Suyun olmadığı bir yerde kayda değer bir canlı yaşam alanından söz etmek de mümkün değildir. Dünya tarihi boyunca yerleşmelerin sit şartları incelenecek olursa, suyun bu konuda ne denli önemli bir rol oynadığı açıkça görülecektir. İlk göçebe kabilelerden en modern topluluklara kadar hemen her topluluk, akarsu kıyılarına ya da yeraltı suyunun yüzeye çıktığı su kaynaklarına yakın yerlere yerleşmişlerdir. İnsanoğlunun sudan yararlanması, ilk olarak içme suyu ihtiyacını gidermek için su temin etmekle başlamıştır. Daha sonra yerleşik hayata geçilmesiyle, evcilleştirmiş olduğu hayvanların sulanması ve nihayet tarımın başlamasıyla da tarlalarına su verilmek suretiyle var olan su kaynaklarından yararlanmayı daha üst noktalara taşımıştır. Su kaynakları, yer seçmede ve yararlanma açısından önemli bir etmen haline gelmiştir (Tunçdilek, 1985: 4-5)..

Şanlıurfa Şehri, tarih boyunca değişik zamanlarda değişik isimlerle anılmıştır. Bunlar arasında en uzun süreli kullanılanlar "Urhay (Orrhei ya da Orhai)", "Callirhoe Yanındaki Antioch", "Edessa (Edes)" ve "Ruha”’dır. Bu isimler terminolojik olarak incelenecek olursa Urhay, Aramice bir kelime olup, Grekçe yazılışı Orrhoei'dir. Callirhoe Yanındaki Antioch ise, Büyük İskender'in Edessa'yı onurlandırmak için kullandığı bir isim olup, buradaki Callirhoe kelimesi Grekçe suya yakın olan şehir anlamını taşımaktadır (J.B. Segal, 2002: 35; Hauptmann, 2002: 25; Ross, 2001: 8). Yine Büyük İskender tarafından eski Şanlıurfa'ya verilen ve suları bol anlamına gelen Edessa adı da Makedonya'nın o zamanki başkenti; suları bol ve çok yeşil bir şehir olan Edessa'ya benzemesinden dolayı verilmiştir (T.C. Kültür Bakanlığı, 1997: 11). Arap hükümranlığında şehre verilen ve Osmanlılar döneminde de kullanılan Ruha (Er-Ruha) adı da Arapça suyu bol olan yer anlamına gelmektedir. Bu isimlerden de anlaşılacağı üzere Şanlıurfa şehrine tarih boyunca verilen isimler hep sularının bol olması ya da su kaynaklarına yakın olması üzerine temellendirilmiştir. Ayrıca Romalılar dönemine ait olan sikkelerde ayağının altında yüzen bir nehir tanrısı figürüyle, bir yığıntı üzerinde oturmuş şehir tanrıçası resminin bulunması, şehrin adının çok eski dönemlerden beri su ile birlikte anıldığını göstermesi bakımından önemlidir (Segal, 2002: 36). Bu durum Şanlıurfa şehrinin, tarihi boyunca (bugün de bir kısmı varlığını korumuş olan) önemli su kaynaklarına sahip ve birçok önemli su kaynağına da yakın olduğunu göstermektedir.

Gerçekten de şehrin kurulu olduğu alan ve yakın çevresi incelenecek olursa, bir çok önemli su kaynağının ve akarsuyun bulunduğu görülecektir. Bu akarsuların bir kısmı günümüzde de varlığını korumuştur. Büyük bir kısmı da yakın tarihlere kadar, mevsimlik de olsa, akış göstermesine rağmen, maalesef bugün kurumuş ya da kanalizasyonların bağlı olduğu ve sadece kirli suların aktığı yataklar haline gelmişlerdir. Şehrin kurulduğu yer ve çevresinde bulunan hidrografik elemanları başlıca üç grup altında incelemek mümkündür. Bunlar: kaynaklar, akarsular ve göllerdir.

1.1 Kaynaklar

Kaynak suları, özellikle temiz olmaları nedeniyle insanların en temel gereksinimi olan içme suyu ihtiyacını karşılama ve yeterli debi bulunması durumunda, sulama suyu olarak da kullanılması bakımından, yerleşmeler için büyük önem taşımaktadır. Kaynak sularının bol olduğu alanlar, diğer şartlar da elverişli olduğu takdirde, yerleşme için uygun olmaktadır.

Şanlıurfa şehrinin içinde ve yakın çevresinde bugün bile çok sayıda su kaynağı mevcuttur. Ancak bu kaynakların debisi yıldan yıla değişmekle beraber, uzun yıllardan beri de debilerinde bir azalma olduğu gözlenmektedir. Kuraklığın yanı sıra, içme ve kullanma amaçlı olarak bir çok artezyen kuyusunun açılmasıyla yer altı su seviyesinin düşmesi bunda büyük rol oynamaktadır. Bu mevcut kaynakların sularında, çevrede bulunan dereler gibi, kış ve ilkbahar aylarında bir artış görülmektedir. Şanlıurfa ve yakın çevresinde bulunan kaynakların büyük bir kısmı karstik kaynaklar olup, bazalt kayaçlarının arasından süzülerek yüzeye çıkmış kaynaklar da mevcuttur. Şehrin güneybatısında bulunan ve Balıklı gölleri besleyen kaynakların çok eski dönemlerden beri varlıklarını koruduklar sanılmaktadır
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Aralık 2010       Mesaj #24
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
insanların en çok suya ihtiyaçları olur bu yüzden akarsulara yakın yerleri seçerler
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Aralık 2010       Mesaj #25
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bence su,su insana hayat verir
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ocak 2011       Mesaj #26
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ben kezibe ya neden yazdığım sorulara cevap gelmiyo yaa çbk olun bir soru yazıyorum saçma saçma şeyler çıkıyo
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ocak 2011       Mesaj #27
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Su Durumu

Yeryüzünde canlı hayatının devamı için gerekli olan en önemli etmenlerden biri de "su"dur. Suyun olmadığı bir yerde kayda değer bir canlı yaşam alanından söz etmek de mümkün değildir. Dünya tarihi boyunca yerleşmelerin sit şartları incelenecek olursa, suyun bu konuda ne denli önemli bir rol oynadığı açıkça görülecektir. İlk göçebe kabilelerden en modern topluluklara kadar hemen her topluluk, akarsu kıyılarına ya da yeraltı suyunun yüzeye çıktığı su kaynaklarına yakın yerlere yerleşmişlerdir. İnsanoğlunun sudan yararlanması, ilk olarak içme suyu ihtiyacını gidermek için su temin etmekle başlamıştır. Daha sonra yerleşik hayata geçilmesiyle, evcilleştirmiş olduğu hayvanların sulanması ve nihayet tarımın başlamasıyla da tarlalarına su verilmek suretiyle var olan su kaynaklarından yararlanmayı daha üst noktalara taşımıştır. Su kaynakları, yer seçmede ve yararlanma açısından önemli bir etmen haline gelmiştir (Tunçdilek, 1985: 4-5)..

Şanlıurfa Şehri, tarih boyunca değişik zamanlarda değişik isimlerle anılmıştır. Bunlar arasında en uzun süreli kullanılanlar "Urhay (Orrhei ya da Orhai)", "Callirhoe Yanındaki Antioch", "Edessa (Edes)" ve "Ruha”’dır. Bu isimler terminolojik olarak incelenecek olursa Urhay, Aramice bir kelime olup, Grekçe yazılışı Orrhoei'dir. Callirhoe Yanındaki Antioch ise, Büyük İskender'in Edessa'yı onurlandırmak için kullandığı bir isim olup, buradaki Callirhoe kelimesi Grekçe suya yakın olan şehir anlamını taşımaktadır (J.B. Segal, 2002: 35; Hauptmann, 2002: 25; Ross, 2001: 8). Yine Büyük İskender tarafından eski Şanlıurfa'ya verilen ve suları bol anlamına gelen Edessa adı da Makedonya'nın o zamanki başkenti; suları bol ve çok yeşil bir şehir olan Edessa'ya benzemesinden dolayı verilmiştir (T.C. Kültür Bakanlığı, 1997: 11). Arap hükümranlığında şehre verilen ve Osmanlılar döneminde de kullanılan Ruha (Er-Ruha) adı da Arapça suyu bol olan yer anlamına gelmektedir. Bu isimlerden de anlaşılacağı üzere Şanlıurfa şehrine tarih boyunca verilen isimler hep sularının bol olması ya da su kaynaklarına yakın olması üzerine temellendirilmiştir. Ayrıca Romalılar dönemine ait olan sikkelerde ayağının altında yüzen bir nehir tanrısı figürüyle, bir yığıntı üzerinde oturmuş şehir tanrıçası resminin bulunması, şehrin adının çok eski dönemlerden beri su ile birlikte anıldığını göstermesi bakımından önemlidir (Segal, 2002: 36). Bu durum Şanlıurfa şehrinin, tarihi boyunca (bugün de bir kısmı varlığını korumuş olan) önemli su kaynaklarına sahip ve birçok önemli su kaynağına da yakın olduğunu göstermektedir.

Gerçekten de şehrin kurulu olduğu alan ve yakın çevresi incelenecek olursa, bir çok önemli su kaynağının ve akarsuyun bulunduğu görülecektir. Bu akarsuların bir kısmı günümüzde de varlığını korumuştur. Büyük bir kısmı da yakın tarihlere kadar, mevsimlik de olsa, akış göstermesine rağmen, maalesef bugün kurumuş ya da kanalizasyonların bağlı olduğu ve sadece kirli suların aktığı yataklar haline gelmişlerdir. Şehrin kurulduğu yer ve çevresinde bulunan hidrografik elemanları başlıca üç grup altında incelemek mümkündür. Bunlar: kaynaklar, akarsular ve göllerdir.

1.1 Kaynaklar

Kaynak suları, özellikle temiz olmaları nedeniyle insanların en temel gereksinimi olan içme suyu ihtiyacını karşılama ve yeterli debi bulunması durumunda, sulama suyu olarak da kullanılması bakımından, yerleşmeler için büyük önem taşımaktadır. Kaynak sularının bol olduğu alanlar, diğer şartlar da elverişli olduğu takdirde, yerleşme için uygun olmaktadır.

Şanlıurfa şehrinin içinde ve yakın çevresinde bugün bile çok sayıda su kaynağı mevcuttur. Ancak bu kaynakların debisi yıldan yıla değişmekle beraber, uzun yıllardan beri de debilerinde bir azalma olduğu gözlenmektedir. Kuraklığın yanı sıra, içme ve kullanma amaçlı olarak bir çok artezyen kuyusunun açılmasıyla yer altı su seviyesinin düşmesi bunda büyük rol oynamaktadır. Bu mevcut kaynakların sularında, çevrede bulunan dereler gibi, kış ve ilkbahar aylarında bir artış görülmektedir. Şanlıurfa ve yakın çevresinde bulunan kaynakların büyük bir kısmı karstik kaynaklar olup, bazalt kayaçlarının arasından süzülerek yüzeye çıkmış kaynaklar da mevcuttur. Şehrin güneybatısında bulunan ve Balıklı gölleri besleyen kaynakların çok eski dönemlerden beri varlıklarını koruduklar sanılmaktadır (Hayes, 2002: 21).
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Ocak 2011       Mesaj #28
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yeryüzünde canlı hayatının devamı için gerekli olan en önemli olan etmenlerden biri de '' su ''dur. Suyun olmadığı bir yerde kayda değer bir canlı yaşam alanından söz etmek de mümkün değildir. Su kaynaklarına yakın olan yerler daha verimli olur. İnsanların en çnemli geçen kaynaklarından olan tarım suya dayalıdır su hayatın temelidir. İnsanların tarım için elverişli yerleri seçmeleri lazım olduğu içindir
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Ocak 2011       Mesaj #29
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
GEREKLİ BİLGİ
SU DURUMU
Yeryüzünde canlı hayatının devamı için gerekli olan en önemli etmenlerden biri de "su"dur. Suyun olmadığı bir yerde kayda değer bir canlı yaşam alanından söz etmek de mümkün değildir. Dünya tarihi boyunca yerleşmelerin sit şartları incelenecek olursa, suyun bu konuda ne denli önemli bir rol oynadığı açıkça görülecektir. İlk göçebe kabilelerden en modern topluluklara kadar hemen her topluluk, akarsu kıyılarına ya da yeraltı suyunun yüzeye çıktığı su kaynaklarına yakın yerlere yerleşmişlerdir. İnsanoğlunun sudan yararlanması, ilk olarak içme suyu ihtiyacını gidermek için su temin etmekle başlamıştır. Daha sonra yerleşik hayata geçilmesiyle, evcilleştirmiş olduğu hayvanların sulanması ve nihayet tarımın başlamasıyla da tarlalarına su verilmek suretiyle var olan su kaynaklarından yararlanmayı daha üst noktalara taşımıştır. Su kaynakları, yer seçmede ve yararlanma açısından önemli bir etmen haline gelmiştir (Tunçdilek, 1985: 4-5)..

Şanlıurfa Şehri, tarih boyunca değişik zamanlarda değişik isimlerle anılmıştır. Bunlar arasında en uzun süreli kullanılanlar "Urhay (Orrhei ya da Orhai)", "Callirhoe Yanındaki Antioch", "Edessa (Edes)" ve "Ruha”’dır. Bu isimler terminolojik olarak incelenecek olursa Urhay, Aramice bir kelime olup, Grekçe yazılışı Orrhoei'dir. Callirhoe Yanındaki Antioch ise, Büyük İskender'in Edessa'yı onurlandırmak için kullandığı bir isim olup, buradaki Callirhoe kelimesi Grekçe suya yakın olan şehir anlamını taşımaktadır (J.B. Segal, 2002: 35; Hauptmann, 2002: 25; Ross, 2001: 8). Yine Büyük İskender tarafından eski Şanlıurfa'ya verilen ve suları bol anlamına gelen Edessa adı da Makedonya'nın o zamanki başkenti; suları bol ve çok yeşil bir şehir olan Edessa'ya benzemesinden dolayı verilmiştir (T.C. Kültür Bakanlığı, 1997: 11). Arap hükümranlığında şehre verilen ve Osmanlılar döneminde de kullanılan Ruha (Er-Ruha) adı da Arapça suyu bol olan yer anlamına gelmektedir. Bu isimlerden de anlaşılacağı üzere Şanlıurfa şehrine tarih boyunca verilen isimler hep sularının bol olması ya da su kaynaklarına yakın olması üzerine temellendirilmiştir. Ayrıca Romalılar dönemine ait olan sikkelerde ayağının altında yüzen bir nehir tanrısı figürüyle, bir yığıntı üzerinde oturmuş şehir tanrıçası resminin bulunması, şehrin adının çok eski dönemlerden beri su ile birlikte anıldığını göstermesi bakımından önemlidir (Segal, 2002: 36). Bu durum Şanlıurfa şehrinin, tarihi boyunca (bugün de bir kısmı varlığını korumuş olan) önemli su kaynaklarına sahip ve birçok önemli su kaynağına da yakın olduğunu göstermektedir.

Gerçekten de şehrin kurulu olduğu alan ve yakın çevresi incelenecek olursa, bir çok önemli su kaynağının ve akarsuyun bulunduğu görülecektir. Bu akarsuların bir kısmı günümüzde de varlığını korumuştur. Büyük bir kısmı da yakın tarihlere kadar, mevsimlik de olsa, akış göstermesine rağmen, maalesef bugün kurumuş ya da kanalizasyonların bağlı olduğu ve sadece kirli suların aktığı yataklar haline gelmişlerdir. Şehrin kurulduğu yer ve çevresinde bulunan hidrografik elemanları başlıca üç grup altında incelemek mümkündür. Bunlar: kaynaklar, akarsular ve göllerdir.

1.1 Kaynaklar

Kaynak suları, özellikle temiz olmaları nedeniyle insanların en temel gereksinimi olan içme suyu ihtiyacını karşılama ve yeterli debi bulunması durumunda, sulama suyu olarak da kullanılması bakımından, yerleşmeler için büyük önem taşımaktadır. Kaynak sularının bol olduğu alanlar, diğer şartlar da elverişli olduğu takdirde, yerleşme için uygun olmaktadır.

Şanlıurfa şehrinin içinde ve yakın çevresinde bugün bile çok sayıda su kaynağı mevcuttur. Ancak bu kaynakların debisi yıldan yıla değişmekle beraber, uzun yıllardan beri de debilerinde bir azalma olduğu gözlenmektedir. Kuraklığın yanı sıra, içme ve kullanma amaçlı olarak bir çok artezyen kuyusunun açılmasıyla yer altı su seviyesinin düşmesi bunda büyük rol oynamaktadır. Bu mevcut kaynakların sularında, çevrede bulunan dereler gibi, kış ve ilkbahar aylarında bir artış görülmektedir. Şanlıurfa ve yakın çevresinde bulunan kaynakların büyük bir kısmı karstik kaynaklar olup, bazalt kayaçlarının arasından süzülerek yüzeye çıkmış kaynaklar da mevcuttur. Şehrin güneybatısında bulunan ve Balıklı gölleri besleyen kaynakların çok eski dönemlerden beri varlıklarını koruduklar sanılmaktadır (Hayes, 2002: 21).
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ocak 2011       Mesaj #30
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yaaa ben beşe gidiyom ofcevap yokmu

Benzer Konular

25 Ekim 2016 / Misafir Cevaplanmış
1 Haziran 2011 / Misafir Soru-Cevap
13 Ocak 2015 / Misafir Cevaplanmış