Bu normal bir durumdur. ama insanların özelliklerine göre değişir.. çıplak ayakla toprakta yürürseniz vücudunuzdaki elektriğin deşarj olduğu ise artık bilimsel bir gerçektir.. ayrıca inceleyiniz..
ELEKTRİK AKIMI ÜRETEN HÜCRELER: NÖRONLAR
ücudumuzu saran sinirler 'nöron' adı verilen yüzlerce, kimi zaman binlerce sinir hücresinden oluşurlar. Bir nöronun ortalama genişliği 10 mikrondur.
4 (Bir mikron milimetrenin binde birine eşittir.) Bir insan beyninin içindeki 100 milyar nöronu, tek bir çizgi halinde yanyana getirebilseydik; 10 mikron genişliğindeki ve çıplak gözle görülemeyen bu çizginin uzunluğu tam 100 kilometre olurdu. Nöronların küçüklüğünü şöyle bir örnekle de gözümüzde canlandırabiliriz: Bir nokta işaretine 50 tane,
5 bir iğne başına ise 30.000 tane nöron sığdırabilirsiniz.
6
Ayağınıza bir cismin batması ile, beyninizin acıyı algılaması arasında sadece saniyenin binde birkaçı kadar bir zaman farkı vardır. Fark edemediğiniz bu kısa süre içinde, ayak parmağınızdan beyninize mesaj iletilmiş olur. Böylece siz de ayağınızı, daha fazla zarar görmeden yerden çekersiniz.
Nöronların tasarımı, vücuttaki uyarıları taşımak üzere hazırlanmıştır. Nöronların çoğunun görevi komşu nöronlardan sinyaller almak, daha sonra bunları bir başka nörona ya da hedef hücreye iletmektir. Nöronlar bir saniyede binlerce kez bu işlemi yaparak birbirleriyle haberleşebilirler.
Bir nöron, duruma göre kapatılıp açılan bir elektrik prizine benzetilebilir. Tek başına bir nöron, sinir sisteminin birbiriyle bağlantılı elektrik devrelerinin içinde sadece çok küçük bir parçadır. Ancak bu küçük devreler olmadan canlılıktan söz etmek mümkün değildir. Alman Federal Fizik ve Teknoloji Enstitüsü'nde profesör olan Werner Gitt bu küçük alana sığdırılmış dev kompleksi şöyle tarif etmektedir:
Eğer her nöronu tek bir iğne başı ile temsil ederek, sinir sistemini bir elektrik devresiyle anlatmak mümkün olsaydı, böyle bir devre şeması için birkaç km2'lik bir alan gerekecekti... Tüm dünyayı saran telefon ağından birkaç yüz kat daha kompleks olacaktı.7
Yukarıdaki alıntıda da vurgulandığı gibi, sinir sistemi çok kompleks bir şebeke gibi çalışır. Vücudumuzdaki bu kompleks bilgi ağının işleyişi ise, nöronların kusursuzca görevlerini yerine getirmelerine bağlıdır. Nöronların bir yönden diğer yöne gerçekleşen, ritmik ve koordine hareketi ile her organ, kas, eklem, sistem ve hücre vücudumuzdaki görevlerini bizim talimatlarımıza, takibimize ihtiyaç duymadan gerçekleştirir. Ayrıca vücudumuzda her gün milyonlarca hücre ölmesine rağmen, bunlar vücut dengesini bozmadan ve hiçbir aksamaya sebep olmadan vücuttan atılırlar. Bu arada yine mükemmel bir sistemle ölenlerin yerini yenileri alır. Bunda da zamanlama ve ölçü açısından hiçbir kusur olmaz. Bizim ise bu faaliyetler üzerinde hiçbir kontrolümüz olmaz ve bunların herhangi birinde bir kesinti meydana gelmediği sürece, sağlıklı olarak yaşamaya devam ederiz.
Mutfağınızda yalın ayak dolaşırken, ayak parmağınıza bir cam parçasının battığını varsayalım. Camın batması ile beyninizin acıyı algılaması arasında sadece saniyenin binde birkaçı kadar bir zaman farkı vardır. Bu süre o kadar küçüktür ki, farkına varmanız mümkün değildir. Ancak fark edemediğiniz bu süre içinde, ayak parmağınızdan beyninize mesaj iletilmiş olur. İşte bu hızlı ve kusursuz iletişim, 'nöronlar' tarafından gerçekleştirilir. Böylece siz de ayağınız daha fazla kesilmeden, ayağınızı yerden çekersiniz. Böyle bir sistemin kendiliğinden tesadüf eseri oluşması, hiç şüphesiz ihtimal dışıdır. Ancak evrim teorisini körü körüne savunan bir kısım çevreler vücudumuzdaki bu mükemmel düzenin kaynağını tesadüflerle açıklamaya çalışırlar. Bu iddiaların anlamsızlığını şöyle bir örnekle açıklayabiliriz:
Etrafımızdaki elektrikli aletlere bir bakalım: Her biri belirli bir amaç doğrultusunda dizayn edilmiştir. Plastik ve elektronik aksamı, düğmeleri, kablosu ve diğer parçalarıyla birlikte hayatımızı kolaylaştırmak için özel olarak tasarlanmışlardır. Elimize aldığımız tek bir saç kurutma makinesi için dahi geri planda onlarca kişi çalışmış, çeşitli tesislerden, çok sayıda bilim dallarından, uzman kişilerin fikirlerinden ve çizdikleri tasarımlardan faydalanılmıştır. Sonucunda ortaya kullanımı kolay, işlevsel bir alet çıkmıştır. Akıl ve mantık sahibi hiç kimse de böyle bir cihazın tesadüf eseri oluşabileceğini öne sürmemiştir. Vücudumuz ise herhangi bir elektrikli aletten çok daha kompleks bir elektriksel sisteme sahiptir. Bu nedenle böyle bir ihtimal insan vücudundaki bu olağanüstü tasarım için çok daha imkansızdır.
Sinyal Taşımak İçin Özel Bir Tasarıma Sahip Nöronlar
Tüm nöronlar; bir çekirdek, elektrik sinyalleri taşıyan 'dendrit' adı verilen kısa lifler ve sinyalleri uzağa taşıyan 'akson' adı verilen uzun bir lif içerirler. İplik kadar ince olabilen sinir hücresi, yaklaşık 1 metre uzunluktadır. Bazen mesajlar, sinirler boyunca çok daha uzun mesafeler kat etmek zorunda kalır.
8 Saniyenin Binde Birine Sığdırılmış İşlemler
Gördüğümüz, duyduğumuz ve dokunduğumuz herşey, beyin ve vücut arasındaki sinir hücreleri yolu ile hareket eden elektrik sinyallerine dönüşür. Ciltlerce kitapta anlatılan bu işlemler, Yüce Rabbimiz'in ilmi ile, saniyenin binde birinden daha küçük zaman aralıklarında olup biter.
Bir nöron gövdesini, ileri teknolojiye sahip bir telefon santraline benzetmek mümkündür. Ancak bu hücresel telefon santrali 0.004 ile 0.1 milimetre arasında değişen boyutlarıyla ve geniş çaplı iletişim mekanizmalarıyla günümüz dünyasında eşi olmayan bir tesistir. Nöronlarda diğer hücrelerden farklı olarak dendrit ve aksonlar yer alır. Akson ve dendritler de sözü edilen muazzam tesisin diğerleriyle iletişimini sağlayan haberleşme hatlarını meydana getirirler. Dendritler mesaj alırken, aksonlar mesaj gönderirler.
Bir nöronun uyarı göndermesi saniyenin binde biri kadar kısa bir süre içinde gerçekleşir. Bu nedenle bir nöronun saniyede 1.000 sinir uyarısı göndermesi mümkündür. Fakat genel olarak saniyede 300-400 kadar uyarı gerçekleşir.
9 En büyük ve kalın sinir lifleri, elektriği saniyede 150 metre hızla iletirken, en ince olanlar saniyede 90 metre hızla iletir.
10 Bir nöronun içinde bilginin bozulmadan taşınması ve gerekli yerlere iletilmesi son derece şaşırtıcı bir durumdur. Ancak söz konusu olayların gerçekleşme sürati en az bunlar kadar hayret verici bir olaydır. Bir an için vücudumuzdaki tüm kompleks sistemlerin var olduğunu ancak sinir hücrelerimizdeki bilgi iletiminin daha yavaş olduğunu düşünelim:
Baktığınız manzaranın güzelliğini, yediğiniz yemeğin tadını, dokunduğunuz yerin parmağınızı yakacak kadar sıcak olduğunu saatler sonra algıladığınızı ya da size sorulan bir soruyu anlayıp cevap vermenizin onlarca dakika sürdüğünü... Karşıdan karşıya geçmek, araba kullanmak, çatalınızı ağzınıza götürmek, beğendiğiniz bir kıyafet hakkında yorum yapmak ve daha sayfalarca örneklendirebileceğimiz sayısız davranış ve düşünce, yaşantınızda ciddi boyutlarda uyumsuzluğa, hatta hayatınızı tehlikeye atacak durumlara dönüşebilirdi. Zamanlamanın algıladığımız olay ve konuşmalarla uymaması, bizim için hayatı yaşanmaz bir hale getirebilirdi. Üstelik burada sadece istemli olarak yaptığımız davranışları dikkate aldık. Bir de vücudumuzun kalp atışı gibi irademiz dışındaki faaliyetleri vardır ki, bunlarla ilgili sinyallerin yavaşlaması hayati sonuçlar doğurabilirdi. Ancak Rahman ve Rahim olan Rabbimiz'in nimetiyle, insan vücudunda herşey olması gerektiği gibidir. Bir Kuran ayetinde Allah'ın herşeyi bir ölçü ile yarattığı şöyle haber verilmektedir:
Allah, her dişinin neyi yüklendiğini (neye hamile kaldığını) ve döl yataklarının neyi eksiltip neyi eklediğini bilir. O'nun Katında herşey bir miktar (ölçü) iledir. (Ra'd Suresi, 8)
Vücudumuzu Kuşatan Kablolar: Dendrit ve Aksonlar
Dendritler çok sayıda kısa uzantıdan oluşurlar ve hücrenin kökleri gibidirler. Dallanmış yapıdaki dendritler, diğer nöronlardan gelen haberlerin alınması ve hücrenin gövdesine iletilmesinde görev alırlar. Diğer bir deyişle dendritler elektrik kabloları gibi hücreye giren sinyalleri iletmek için hizmet verirler. Her bir nöron, sinyalleri hücreye taşıyan 100.000 kadar dallanan dendrite sahiptir.
11
Beynin ve omuriliğin dışındaki aksonlar ise genellikle beyne duyu alıcılarından bilgi getiren ya da kaslara, salgı bezlerine ve iç organlara emirler taşıyan kablolar gibidirler. Aksonlar hücrenin gövdesinden çıkan, uzun, çoğunlukla tek bir uzantıdan oluşan, uyarıların gönderildiği ince liflerdir. Aksonlar yaklaşık 20 mikron (milimetrenin binde biri) çapındaki genişlikleri ile bir saç telinden daha incedirler; boyları ise bir metreye kadar uzayabilir.
12 Aksonların çarpıcı bir diğer özelliği ise, tek bir aksonun 10.000 kadar terminale (uç kısım) ayrılabilmesidir. Böylece her bir terminal, farklı bir nöron ile bağlanabilir ve aynı anda birden fazla bölgenin uyarılmasını sağlayabilir. Her bir nöron binden fazla nörondan sinyal alabildiği için, tek bir nöron aynı anda birkaç milyon farklı bilgiyi taşıyabilir.
13 Bu muazzam bir rakamdır. Bu özellik birden fazla kas lifinin hareket ettirilmesinin gerektiği durumlarda çok önemli bir rol oynar. Bu yapılarıyla sinir hücreleri uzun zincirlerden oluşan, yoğun bir şebeke gibidir. Bir an için sinirlerin böyle bir yapısının olmadığını düşünelim. Bu durumda her uyarının sıra ile iletilmesi gerekecek, bu da vücuttaki hızlı ve kompleks sinyalleşme sistemini alt üst edecekti.
Dendritlerin ucundaki akson terminallerini prizlere takılan fişlere benzetebiliriz. Böylece tıpkı prizden fişe elektrik akımının devam etmesi gibi, iki sinir hücresi arasındaki elektrik sinyali de devam eder. Aksonların ucundaki bu bağlantı noktaları diğer hücre üzerindeki alıcıya bağlanır ve hücreler arası bilginin geçişini sağlarlar. Aksonlar, sinir sisteminin farklı noktaları arasındaki iletişimi sağlamaları açısından, bir elektrik devresindeki, çeşitli noktaları birbirine bağlayan tellere de benzetilebilir.
Bu özelliklerin her biri vücudumuzdaki iletişim ve koordinasyon açısından vazgeçilmez öneme sahiptir. Varlığımız ve sağlıklı bir yaşam sürmemiz tüm bu detayların kusursuzca çalışmasına bağlıdır. Bu detayların vücudumuzda yaratılmış olma amaçlarından biri, Rabbimiz'in ilim ve sanatını sergilemektir. Bize düşen sorumluluk ise Rabbimiz'in büyüklüğünü, üzerimizdeki rahmetini gereği gibi takdir ederek şükretmektir.
... Şüphesiz Allah, insanlara karşı (sınırsız) bir fazl sahibidir. Ancak insanların çoğu şükretmiyorlar. İşte bu, sizin Rabbiniz Allah'tır; herşeyin Yaratıcısı'dır; O'ndan başka İlah yoktur. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz? (Mü'min Suresi, 61-62)
Bilginin İşlenmesinde Sinapsların Rolü
Sinapslar, iki nöronun akson terminallerinin uçlarındaki boşluklardır. İki nöron arasındaki iletişim, 'sinaps' denilen bu bağlantı noktalarında kurulur. Nasıl bir telefon santrali sayesinde aynı anda, çok sayıda insan birbirleriyle konuşabilirse; benzer bir şekilde bir nöron da sinapsları kanalıyla çok sayıda nöronla aynı anda haberleşebilir. Her bir nöronda 10.000 civarında sinaps vardır.
14 Bu, bir nöronun aynı anda 10.000 ayrı sinir hücresi ile bağlantı kurabileceği anlamına gelmektir. Dünyada tek bir telefon şebekesi üzerinden aynı anda yüz milyonlarca telefon görüşmesi yapılacağını farz etsek dahi, beynin kapasitesi bu kapasitenin çok üzerindedir: İnsan beyni, içindeki sinapslar aracılığıyla bir katrilyon (1.000.000.000.000.000) haberleşme yapabilir.
15 Bir kişinin 10 hatlı bir telefon santralinde çalıştığında ne kadar zorlandığını düşünecek olursak, tek bir sinir hücresinin 10 bin bağlantıyı eş zamanlı gerçekleştirmesinin ne kadar olağanüstü bir yaratılış örneği olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Nöronlar gelen sinyalleri toplar, mesajın kuvvetine göre iletilmesine karar verir ve bir başka nörona geçişini sağlarlar.
16 Nöronların birbirine bağlantı noktaları olan sinapslar, iletilen sinyallerin dağılma yönünü saptayarak bu iletişimin kontrolünü sağlarlar.
17 Sinir sisteminin çeşitli bölgelerinden gelen tetikleyici (harekete geçiren) ya da engelleyici (hareketi durduran) sinyaller, sinapsları bazen iletime açarak bazen de kapatarak bu kontrolü sağlarlar. Böylece sinapslar zayıf sinyalleri durdururken, kuvvetlilerin geçişine izin verirler.
Vücudumuzun Elektrik Sigortaları: Sinapslar
Sinir hücreleri, vücudumuzun elektrik sisteminin -beyin, omurilik ve sinirler- hasar görmesini ya da yanmasını engelleyen, 'sinaps' adı verilen özel elektrik sigortalarıyla birbirlerine bağlanmışlardır. Vücudumuzun fizyolojik işlevlerinin %95'inden fazlası otomatik olarak yürütülür. Biz midemize, karaciğerimize, böbreklerimize, akciğerlerimize işlevlerini sürdürmelerini söylemeyiz; ya da kalbimize düzenli olarak atması için emirler vermeyiz. İnsanın elektrik sistemi, çok sayıda işlemi yürüttüğü için sistemin korunması şarttır ve Allah'ın rahmetiyle çok sayıda küçük elektrik sigortası tarafından bu koruma vücudumuzda kusursuzca çalışmaktadır.