Canlıların hayatlarını idame ettirmek, büyümek, gelişmek ve sağlıklı yaşamak için dışarıdan almaları gerekli maddeler. Vücudumuzda cereyan eden metabolik olaylara ve her türlü faaliyetimize kaynak teşkil edecek enerji, besinlerle sağlanır. Metabolik hadiselerde gerekli iç ortamı meydana getiren yardımcı rol oynayan mineraller ve vitaminler ile büyümeyi, gelişmeyi ve eskiyen hücrelerin yerine konmasını sağlayacak yapı taşları besinlerle vücuda alınır.
Bugün kanserden damar sertliğine kadar pekçok hastalığın meydana gelmesinde veya ilerlemesinde
beslenmenin etkileri anlaşıldığından, yeterli ve dengeli beslenme çok önem kazanmıştır. Besinlerde bulunan gıda unsurları şu gruplara ayrılmaktadır:
1. Karbonhidratlar (Nişasta, şeker, selüloz, vs.),
2. Yağlar (Bitkisel ve hayvansal),
3. Proteinler (Yumurta, et ve süt),
4. Mineraller (kalsiyum, demir, fosfor gibi),
5. Vitaminler (A-B-C-D-E-K-P vitaminleri gibi),
6. Su.
Vücutta; 1 gr karbonhidratın yanması 4,1 kalori, 1 gr yağın yanması 9,3 kalori, 1 gr proteinin yanması 4,1 kalori verir. En çok enerjiyi yağların yanması verirse de, asıl enerji kaynağımız karbonhidratlar olup, bunu yağlar takip eder. Vücudun yapı taşlarını meydana getiren proteinler ise ancak ihtiyaç duyulduğunda enerji sağlamak üzere harcanırlar.
Karbonhidratlar: Besinlerle aldığımız karbonhidratlar nişasta, sellüloz gibi kompleks veya çay şekeri (sakkaroz), süt şekeri (laktoz), meyve şekeri (früktoz) gibi daha basit şekerlerden meydana gelir. Nişasta, bitkilerin depo şekeridir ve bizim en önemli enerji kaynağımızdır. Yine bitkisel kaynaklı kompleks bir karbonhidrat ve yapı maddesi olan sellüloz, insan vücudunda sindirilemediği için besin değeri taşımaz. Ama, sindirilmeyen bu karbonhidratlar posa olduğundan barsakların düzenli çalışmasına yardım ederler.
Kompleks veya tekli, ikili şekerler halinde alınan karbonhidratlar tükürük bezleri ve pankreastan salgılanan enzimlerle tekli yapı taşlarına (glikoz, galaktoz, früktoz) parçalanıp emilirler. Kan dolaşımında bulunan ve hücrelerin en önemli yakıtını meydana getiren şeker ise glikozdur. Kan glikoz seviyesi beyin gibi bazı dokular için hayati önem taşığıdından, az miktarda glikoz, karaciğerde glikojen şeklinde depo edilir. Bu sayede kanda glikoz seviyesi belli sınırlar içerisinde sabit tutulmaya çalışılır. Çok kısa sürede tükenen bu depodan başka, kaslarda da yedek yakıt ihtiyacını karşılayacak glikojen deposu bulunur. Fazladan alınan karbonhidratlar ise, yağlara dönüşerek, yağ şeklinde depo edilirler. Karbonhidratlar günlük enerji ihtiyacının asgari % 40nı karşılayacak miktarda alınmalıdır. Bu oran gelişmiş memleketlerde ortalama % 50 iken, az gelişmiş ve gelişmekte olan memleketlerde karbonhidratlar günlük enerjinin % 60-70ini teşkil etmektedirler.
Karbonhidrat metabolizmasının ön planda bozulduğu şeker hastalığında (Diabetes mellitus) günlük alınan karbonhidrat miktarı kadar, karbonhidratların cinsi de önem taşımaktadır. Uzmanlar şeker hastalarına patates gibi nişasta ihtiva eden besinler ve barsaktan şeker emilimini azalttığı için bol kepekli (selülozlu) gıdalar almalarını teklif etmektedirler.
Yağlar: Yağlar diğer besin maddelerinden farklı olarak, kimyasal yapıları çok değişik maddelerin birarada bulunduğu bir gruptur. (Yağ asitleri, trigliseritler, kolesterol, fosfolipitler, vs.). Kaynaklarına göre hayvansal ve bitkisel diye sın
Kaynak:
Besinlerin yapı taşları nelerdir?