Arama

Ahmet Muhip Dıranas ve Yahya Kemal Beyatlı'ın edebi kişilikleri nasıldır?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 14 Nisan 2012 Gösterim: 10.899 Cevap: 4
Misafir Biri - avatarı
Misafir Biri
Ziyaretçi
8 Ekim 2009       Mesaj #1
Misafir Biri - avatarı
Ziyaretçi
peki bana Yahya Kemal Beyatlını ve Ahmet Muhip Dıranasın Edebi Kişiliklerini lütfen pls yazınız bulamadımda ben aradaım aradım
EN İYİ CEVABI Misafir verdi
Alıntı
Misafir Biri adlı kullanıcıdan alıntı

peki bana Yahya Kemal Beyatlını ve Ahmet Muhip Dıranasın Edebi Kişiliklerini lütfen pls yazınız bulamadımda ben aradaım aradım

Ahmet Muhip Dıranas'ın edebi kişiliği
Değişik hece kalıpları ile yazdığı şiirle­rinde, aşk, tabiat, mutluluk gibi temaları temiz birTürkçe ile işlemiştir. Baudlaire’nin sembolizminden etkilenerek ses ve şekil mükemmelliği taşıyan güzel şiirler yazmıştır. Tiyat­ro eserleri, tercüme ve adapteleri, incelemeleri ve makalele­ri de vardır. Tevfik Fikret’in 62 şiirini günümüz Türkçe’sine çevirdi.
Sponsorlu Bağlantılar
Halk şiiri geleneğinden yararlanarak şiirde ölçü ve uyağa önem veren Dıranas, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin ustalarındandır. Baudelaire'den etkilenmiştir, ilk şiirlerinde sembolizmin etkisi vardır. Şiirlerinde biçim ve ahenge önem veren şairin yalın bir dili vardır. Şiirlerinde doğa, aşk konusunu ve bireysel konuları işlemiştir. Yurdun güzelliklerini ve bunların yüceliğini anlatan şiirleri vardır. Şiirlerinde hüzün ve umutsuzluk da vardır. Fahriye Abla, Serenad, Olvido adlı şiirleri çok tanınmıştır. Şiirleri Şiirler adlı bir kitapta toplanmıştır. Gölgeler, O Böyle İstemezdi gibi oyunları vardır.
Yahya Kemal Beyatlının edebi kişiliği
Yahya Kemal, yetişme tarzı, kültürü, tesirleri ve her hali Türk olan davranışlarıyla milli şahsiyetlerimizden biridir. Paris’te Siyasal Bilgiler Fakültesinde derslerini takip ettiği Albert Sorel’in kuvvetli tesiri altında kalarak Türk tarihini incelemeye başladı. Jean Moréas, Baudelaire, Verlaine gibi Fransız şairlerinin edebi mülahazalarını iyi kavradı.Paris’e gidişi bir kaçış olduğu halde orada, bilhassa Jön Türkler tarafından organize edilen siyasi faaliyetlere katılmayarak sanat çevrelerinde kendini yetiştirdi. Bu yıllarda, İstanbul’da parlayıp sönen Servet-i Fünun şiiri tesirinden kendini kurtardı.

Klasik divan şiirini ve konularını batı şiirindeki bütünlük anlayışıyla milli bir ses ve yeni bir üslupla ele aldı. Avrupa dönüşü Yeni Mecmua’da, ’Bulunmuş Sahifeler’ başlığıyla yayınladığı gazeller ve şarkılarla tanındı. Bu neo-klasik şiirler, onun çıkış noktasının Osmanlı tarih ve şiiri olduğunu gösterdiği gibi, sonradan yeni şekiller ve sade dille yazdıklarında da şairin Osmanlı medeniyet ve kültürüne bağlı kaldığı görülür. Milli değerlerimize dayanmayan Batı taklitçiliğinin olamıyacağını bunun için de şiir ve yazılarıyla hiç gösterişe kapılmadan milli sanatı kurmaya çalıştı. Onda tarih, vatan, millet ve İstanbul sevgisi, hep bu açıdan işlenir.

Yahya Kemal Beyatlı şiirlerini, makale ve hikayelerini sağlığında kitaplara toplamamış; eserleri dergilerde, birçok gazetelerde dağınık kalmıştı. Ölümünden sonra dostları ve talebeleri tarafından bir ’Yahya Kemal’i Sevenler Cemiyeti’ kurulduğu gibi, İstanbul Fetih Cemiyetine bağlı bir de Yahya Kemal Enstitüsü ve Müzesi açıldı (1961). Hakkında yayınlanmış kitapların sayısı on beşi geçer. Usta bir şiir yapısına ve kelime işçiliğine sahip olan Yahya Kemal, yüzyılımızın en başarılı Türk şairlerindendir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ekim 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir Biri adlı kullanıcıdan alıntı

peki bana Yahya Kemal Beyatlını ve Ahmet Muhip Dıranasın Edebi Kişiliklerini lütfen pls yazınız bulamadımda ben aradaım aradım

Ahmet Muhip Dıranas'ın edebi kişiliği
Değişik hece kalıpları ile yazdığı şiirle­rinde, aşk, tabiat, mutluluk gibi temaları temiz birTürkçe ile işlemiştir. Baudlaire’nin sembolizminden etkilenerek ses ve şekil mükemmelliği taşıyan güzel şiirler yazmıştır. Tiyat­ro eserleri, tercüme ve adapteleri, incelemeleri ve makalele­ri de vardır. Tevfik Fikret’in 62 şiirini günümüz Türkçe’sine çevirdi.
Sponsorlu Bağlantılar
Halk şiiri geleneğinden yararlanarak şiirde ölçü ve uyağa önem veren Dıranas, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin ustalarındandır. Baudelaire'den etkilenmiştir, ilk şiirlerinde sembolizmin etkisi vardır. Şiirlerinde biçim ve ahenge önem veren şairin yalın bir dili vardır. Şiirlerinde doğa, aşk konusunu ve bireysel konuları işlemiştir. Yurdun güzelliklerini ve bunların yüceliğini anlatan şiirleri vardır. Şiirlerinde hüzün ve umutsuzluk da vardır. Fahriye Abla, Serenad, Olvido adlı şiirleri çok tanınmıştır. Şiirleri Şiirler adlı bir kitapta toplanmıştır. Gölgeler, O Böyle İstemezdi gibi oyunları vardır.
Yahya Kemal Beyatlının edebi kişiliği
Yahya Kemal, yetişme tarzı, kültürü, tesirleri ve her hali Türk olan davranışlarıyla milli şahsiyetlerimizden biridir. Paris’te Siyasal Bilgiler Fakültesinde derslerini takip ettiği Albert Sorel’in kuvvetli tesiri altında kalarak Türk tarihini incelemeye başladı. Jean Moréas, Baudelaire, Verlaine gibi Fransız şairlerinin edebi mülahazalarını iyi kavradı.Paris’e gidişi bir kaçış olduğu halde orada, bilhassa Jön Türkler tarafından organize edilen siyasi faaliyetlere katılmayarak sanat çevrelerinde kendini yetiştirdi. Bu yıllarda, İstanbul’da parlayıp sönen Servet-i Fünun şiiri tesirinden kendini kurtardı.

Klasik divan şiirini ve konularını batı şiirindeki bütünlük anlayışıyla milli bir ses ve yeni bir üslupla ele aldı. Avrupa dönüşü Yeni Mecmua’da, ’Bulunmuş Sahifeler’ başlığıyla yayınladığı gazeller ve şarkılarla tanındı. Bu neo-klasik şiirler, onun çıkış noktasının Osmanlı tarih ve şiiri olduğunu gösterdiği gibi, sonradan yeni şekiller ve sade dille yazdıklarında da şairin Osmanlı medeniyet ve kültürüne bağlı kaldığı görülür. Milli değerlerimize dayanmayan Batı taklitçiliğinin olamıyacağını bunun için de şiir ve yazılarıyla hiç gösterişe kapılmadan milli sanatı kurmaya çalıştı. Onda tarih, vatan, millet ve İstanbul sevgisi, hep bu açıdan işlenir.

Yahya Kemal Beyatlı şiirlerini, makale ve hikayelerini sağlığında kitaplara toplamamış; eserleri dergilerde, birçok gazetelerde dağınık kalmıştı. Ölümünden sonra dostları ve talebeleri tarafından bir ’Yahya Kemal’i Sevenler Cemiyeti’ kurulduğu gibi, İstanbul Fetih Cemiyetine bağlı bir de Yahya Kemal Enstitüsü ve Müzesi açıldı (1961). Hakkında yayınlanmış kitapların sayısı on beşi geçer. Usta bir şiir yapısına ve kelime işçiliğine sahip olan Yahya Kemal, yüzyılımızın en başarılı Türk şairlerindendir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Kasım 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yahya kemal beyatlı kişiliğinin özeti nedir?
bıdıl***** - avatarı
bıdıl*****
Ziyaretçi
2 Şubat 2011       Mesaj #4
bıdıl***** - avatarı
Ziyaretçi
ahmet muhip dıranas'ın aşk konusunu şiirlerinde nasıl işlemiştir ? aşk konulu şiirlerinin incelenmesi ? yardımcı olursanız sevinirim .... Bıdıl ..
su meleği - avatarı
su meleği
Ziyaretçi
14 Nisan 2012       Mesaj #5
su meleği - avatarı
Ziyaretçi
AHMET MUHİP DRANAS (1909 - 1980)


Cumhuriyet dönemi şairlerinden Dıranas, 1909 yılında Sinop'un Salı köyünde dünyaya geldi. Ortaöğrenimini Ankara Erkek Lisesi'nde tamamladı. Lisedeki edebiyat öğretmenleri Faruk Nafiz Çamlıbel ve Ahmet Hamdi Tanpınar, şiir sevgisinin gelişmesinde etkili oldular. Ankara Erkek Lisesi'ni bitirdikten sonra Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde çalıştı (1930-1935). Ankara Hukuk Fakültesi'ne iki yıl devam ettikten sonra İstanbul'a gitti, Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne girdi ve burayı bitirdi. Bu arada Güzel Sanatlar Akademisi'nde kütüphane memurluğu yaptı. Dolmabahçe Resim ve Heykel Müzesi resim yardımcılığında bulundu.
Hayatı AHMET MUHİP DRANAS (1909 - 1980)

1938'de Ankara'ya döndü ve CHP Genel Merkezi'nde Halkevleri Kültür ve Sanat Yayınları'nı yönetti. Ağrı dolaylarında askerlik görevini yaptıktan sonra, Ankara'da Çocuk Esirgeme Kurumu Yayın Müdürü, Kurum Başkanı (1957-1960), daha sonra İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi oldu. Devlet Tiyatrosu Edebî Kurul Başkanlığı, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Politikaya atılarak Zafer gazetesinde yazılar yazdı. Birkaç kez DP'den milletvekili adayı olduysa da seçilemedi. Yayımlanan ilk şiiri, "Ankara Lisesi’nden Muhip Atalay" imzasıyla Milli Mecmua'da çıkan "Bir Kadına" adlı şiirdir (15 Eylül 1926).

Hece şiirinin son kuşağı denilebilecek şairler arasında Ahmet Muhip Dıranas, çağcıl Batı şiirine (Baudelaire, Verlaine) en yakın, kendinden bir iki kuşak sonrası şairler üzerinde, az sayıda şiirle bile olsa, uzun süre etkili olan bir şairdir. O da hocası Tanpınar gibi az yazmış, seyrek yayımlamış, şiirlerini şiire başladıktan nerdeyse elli yıl sonra (1974) kitaplaştırmıştır. Gerek Fransız şiiri, gerekse kendinden önceki kuşaktan ustaları Ahmet Haşim ve Ahmet Hamdi Tanpınar'dan aldığı etkileri sanatına yedirerek özgün bir şiire ulaşmıştır. Hece ölçüsü sınırlarında kalarak ama durak ve vurgu yerlerini değiştirerek gelenekselde çağdaşlığı yakalayan, çağrışım gücü yüksek, yurdu, insanı ve doğası ile barışık, alışılmadık deyiş örgüsüyle unutulmaz şiirler yazdı. Şiirlerinde aşk, tabiat, ölüm, hatıralar, sığ olmayan bir anlatımla ve düşündürücü boyutlar içinde verilmiştir.

Ahmet Muhip Dıranas, 21 Haziran 1980 yılında Ankara’da öldü.

Şiirleri

FAHRİYE ABLA
Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar,
Kapanırdı daha gün batmadan kapılar.
Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden,
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen!
Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye Abla!

Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi,
Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi;
Güneşin batmasına yakın saatlerde
Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede.
Yaz, kış yeşil bir saksı ıtır pencerede;
Bahçende akasyalar açardı baharla.
Ne şirin komşumuzdun sen, Fahriye Abla!

Önce upuzun, sonra kesik saçın vardı;
Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı.
İçini gıcıklardı bütün erkeklerin
Altın bileziklerle dolu bileklerin.
Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin;
Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla.
Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye Abla!

Gönül verdin derlerdi o delikanlıya,
En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya.
Bilmem şimdi hâlâ bu ilk kocanda mısın,
Hâlâ dağları karlı Erzincan’da mısın?
Bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın;
Hâtırada kalan şey değişmez zamanla,
Ne vefalı komşumuzdun sen, Fahriye Abla!


KARA GÖZLERİN
Kara gözlerindeki umut
Siyah saçları kadar karamsardı
ve kadere küsmüştü O, bir kere
Sevgiyi öldürdü diye...
Sanki ona uzanan ellerde
Keskin bir bıçak
Ha vurdu ha vuracak
Bu, benim karanlıklarım,
Bu benim sırlarım diyor hep
Bir gün gelecek
Şefkatle kollarına saracaklar...
Asılsız sevgilerdi onu yıkan aslında
Umutları umduğu gibi çıkmamış
Beklentileri hep korkuları olmuş
Sanki bütün hayatı,
Kupkuru bir odadaymış kopamadıklarıyla...
Gülüşleri bir sigara içimi zamanı kadar az
Her nefeste biraz daha kısalırken
Bütün beklentileri
Duman duman uçuyorlardı.
Kurallar koymak isterken dostluklarına,
Kuralları bozduğunun farkında değildi aslında...
Şimdi o gözlerde,
Vakitsiz yağan yağmurlar var,
Hasat mevsimi bitmiş bahçelere
Sağnak sağnak yağacaklar,
Belki gönlünde gökkuşağı açacak
Ama, altından çocuklar geçmeyecekler.
Su yerine zehir akacak ırmaklarından,
Hiç kimse içmeyecek...
ya Ben,
Şimdilerde bir bağ bozumu hüznü var içimde,
Üzümlerim gazap üzümü
Şaraplarımsa gözyaşları...
Sen güz güneşinde, sanki kanadı kırık bir kuş,
Konmuştu bahçeme,
Ona şefkatle eğilirken
Pır diye uçtu birden
Kırık sandığım kanatlarındaki sahtelik,
ve inancımla birlikte.

HATIRA
Dün, bir gölge gibi geçti yanımdan
Oydu, bir bakışta tanıdım onu;
Rüyalarıma tayf halinde konan,
Peşime bir korku gibi düşen o.

Bazı yapraktı, bazı bir rüzgâr.
Dolardı aydınlık olup, odama.
Bahçemde süzülür giderdi bahar
Sabahının fecri vururken cama.

Ayakları kumda bırakmadan iz
Yanıma geldiği hep gecelerdi;
Sanki bir lahitten kalkar ve sessiz
Uzak bir maziye dönüp giderdi.

Bir avuç ışıktı incecik yüzü,
Gözleri geceler gibi derindi;
İçine başımın her an düştüğü
Avuçları sudan daha serindi.

Geçerken dün yoldan, ruhumu saran
Bir gölge halinde ve ağır ağır;
Tanıdım; o, yâdı hoş zamanlardan
Seven ve yaşayan bir hatıradır.

Benzer Konular

31 Aralık 2016 / Mystic@L Edebiyat tr
20 Haziran 2011 / Kral_Aslan Edebiyat tr
21 Nisan 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
5 Nisan 2013 / _EKSELANS_ Edebiyat