Arama

Atatürk'ün bilim ve teknolojiye verdiği önem nedir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 14 Nisan 2014 Gösterim: 5.264 Cevap: 10
badyboyss - avatarı
badyboyss
Ziyaretçi
22 Kasım 2010       Mesaj #1
badyboyss - avatarı
Ziyaretçi
Msn CryMsn CryMsn CryMsn CryMsn CryMsn CryAtatürk'ün Bilim Ve Teknolojiye Verdiği Önem Nedir Lütfen Yazın Ödevim Var!!Msn CryMsn CryMsn CryMsn CryMsn CryMsn Cry
EN İYİ CEVABI _AERYU_ verdi
Atatürk’ün temel inanışlarından ve onun düşünce sistemi olan Atatürkçülüğün unsurlarından biride ; ilmin ve aklın rehberliği altında sürekli çağdaşlaşmadır. Başka bir terim ile ; her çağın ilim ve teknolojisinin rehberliği ve getirdiği yeniliklerin ışığı altında toplumun çağdaşlaşma, modernleşmeyi sürdürmesidir.

Sponsorlu Bağlantılar
Atatürk bilim ve teknolojinin önemini “Dünyada her şey için , medeniyet için, hayat için , başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir,fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, doğru yoldan sapmaktır” sözleri ile açıkca göstermiştir.

Türk milletini geri bırakan sebepler; Cumhuriyet devrine kadar gerçek anlamda bilim ve teknolojiyi izleyebilen bir dönemin yaşanmamış olmasıdır. Bu nedenle Türk Milletinin medeni , çağdaş ve müreffeh millet olarak varlığını yükseltmek dinamik idealini kendisine gösteren Atatürk; bu ideale ulaşmakta , bilim ve teknolojinin önemini belirtmiş “Bu millete gideceği yolu gösterirken ,dünyanın her türlü ilminden, buluşlarından,ilerlemelerinden istifade edelim” demiştir.

Atatürkçülük’te ; akılcılığın temeli olan bilim ve teknoloji her alanda esas alınmalıdır. Atatürkçülük ,ilerlemenin temeli olan çağdaş bilim ve teknik esaslarının, her alanda rehber kabul edilmesini gerektirmektedir. Bilim ve teknolojide ileri olmak , her türlü mücadelede başarılı olmanın başlıca koşuludur. Bu amaçla bütün faaliyetler bilim ve teknoloji temeline oturtulmalı, bilim ve teknolojinin sınırları daima genişletilmelidir.

Atatürk büyük Nutkunda Türkiye Cumhuriyeti ‘nin kurulmasında temel prensip olarak bilim ve tekniğin esas alındığını dile getirmiş ve ayrıca “Milletimizin siyasi,sosyal hayatında ,milletimizin fikri terbiyesinde de rehberimiz ilim ve fen olacaktır” diyerek bilim ve teknolojinin kullanılacağı diğer alanları da göstermiştir.

Medeni dünya büyük bir hızla değişmekte ve gelişmektedir. Bu değişiklik ve gelişmelere uymamız gerekir. Uygarlık yolunda başarının gelişme ile mümkün olduğunu kabul eden Atatürk ; “Hayat ve geçime egemen olan kuralların zaman ile değişme , gelişme ve yenilenmesi zorunludur. Medeniyetin buluşlarının , tekniğin harikalarının dünyayı değişiklikten değişikliğe uğrattığı bir devirde asırlık köhne zihniyetlerle , geçmişe bağlılık ile varlığın korunması mümkün değildir” demiştir.

Atatürk’e göre , cehalet ve taassuptan uzak, ilme ve akılcılığa dayanan uygarlık yolu, toplumlar için zorunlu bir yoldur. Çünkü “Medeniyet öyle kuvvetli bir ateştir ki, ona ilgisiz kalanları yakar,yok eder . Uygar olmayan insanlar ve toplumlar daima uygar olanların ayakları altında kalmaya mahkum olacaklardır”. Oysa Atatürk, Türk Milletinin, karakter, çalışkanlık , zeka , milli birlik özelliklerinin yanısıra ilerleme ve medeniyet yolunda , yürümekte olduğunu elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilim olduğu için , Türk Milletinin bu uygarlık yarışını kazanacağına inanmaktadır.

Kaynak:
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ekim 2011       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Atatürk'ün bilim ve teknolojiye verdiği önem nedir?
Atatürk'ün Bilim Ve Teknolojiye Verdiği Önem Nedir Lütfen Yazın Ödevim Var!
Sponsorlu Bağlantılar
Kurtuluş_61 - avatarı
Kurtuluş_61
Ziyaretçi
1 Ekim 2011       Mesaj #3
Kurtuluş_61 - avatarı
Ziyaretçi
YY benimde ödevim var nolur arkadaşlar çabuk olun lütfen YY
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Aralık 2011       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ne olur yazın çok ödevim var
kitap_kurduu - avatarı
kitap_kurduu
Ziyaretçi
20 Mart 2012       Mesaj #5
kitap_kurduu - avatarı
Ziyaretçi
Bilim, gerçeği bilmektir.


Her işin esas hedefine kısa ve kestirme yoldan varmak arzu edilmekle beraber, yolun kabul edilebilir; mantıki ve özellikle ilmi olması şarttır.


Ben askerî deha filân bilmiyorum. Herhangi bir zorluk önünde kaldığım zaman benim yaptığım iş şudur: Vaziyeti iyice tesbit etmek, sonra bu vaziyet karşısında alınacak tedbirin ne olduğuna karar vermek.


Bütün ilerlemeler, insan fikrinin eseridir. Fikri harekete getirmek birinci işimiz olmalıdır. Bir kere millet benliğine hakim olsun ve düşünebilsin, yeter! Başlangıçta hatalı düşünse de, az zaman sonra bu hatayı düzeltebilir. Fikir bir kere faaliyete başladı mı, her şey yavaş yavaş düzene girer ve düzelir.

Gözlerimizi kapayıp, yalnız yaşadığımızı varsayamayız. Ülkemizi bir çember içine alıp dünya ile ilgilenmeksizin yaşayamayız. Tersine gelişmiş,uygarlaşmış bir ulus olarak uygarlık alanının üzerinde yaşayacağız: bu yaşam ancak bilim ve fenle olur. bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve ulusun her bireyinin kafasına koyacağız. Bilim ve fen için bağ ve koşul yoktur. (1922; S.D. I )


Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir.


Fikirler anlamsız, mantıksız, boş sözlerle dolu olursa, o fikirler hastalıklıdır Aynı şekilde sosyal hayat akıl ve mantıktan uzak, faydasız, zararlı ve birtakım inançlar ve geleneklerle dolu olursa felce uğrar. (1922)

Bizim akıl, mantık, zeka ile hareket etmek en belirgin özelliğimizdir. Bütün hayatımızı dolduran olaylar bu gerçeğin delilidirler. (1925)


İlim ve özellikle sosyal bilimler dalındaki işlerde ben emir vermem. Bu alanda isterim ki beni bilim adamları aydınlatsınlar. Onun için siz kendi ilminize, irfanınıza güveniyorsanız, bana söyleyiniz, sosyal ilimlerin güzel (yapıcı) yönlerini gösteriniz, ben takip edeyim.


Dünyayı istediği gibi kullanan kuvvet, fikirler ve bu fikirleri belirleyen ve yayan kimselerdir. Fikrin özelliği de hiçbir itirazın bozamayacağı bir kesinlikle kendi kendisini kabul ettirmektir. Bu da fikrin yavaş yavaş duygular haline gelerek inanca dönüşmesiyle mümkündür ve böyle olduktan sonradır ki, onu sarsmak için bütün başka mantıkların, başka düşüncelerin hükmü olamaz. (1914)


Evet; ulusumuzun siyasal, toplumsal yaşamında ulusumuzun düşünce bakımından eğitiminde de kılavuzumuz bilim ve fen olacaktır. (1922; S.D. II )


İnsanların hayatına, faaliyetine egemen olan kuvvet, yaratma icat yeteneğidir. 1930


Ülkemizin en bayındır, en latif , en güzel yerlerini üç buçuk yıl kirli ayaklarıyla çiğneyen düşmanı yenen zaferin sırrı nerededir bilir misiniz ? Orduların yönetiminde , bilim ve fen ilkelerini kılavuz edinmektir. Ulusumuzu yetiştirmek için temel olan okullarımızın, yüksek okullarımızın kurulmasında aynı yolu izleyeceğiz.


Akıl ve mantığın çözümleyemeyeceği mesele yoktur.

Ülkemiz içinde uygar düşüncelerin , çağdaş ilerlemelerin bir an yitirmeksizin yayılması ve gelişmesi gerektir. Bunun için bütün bilim ve fen adamlarının bu konuda çalışmayı bir namus borcu bilmesi gerekir.

Öğretmenlerimiz , ozanlarımız , edebiyatçılarımız ulusa bu felaket günlerini ve onun gerçek nedenlerini açık ve kesin olarak yazıp söyleyecekler, bu kara günlerin dönmemesi için dünya yüzünde uygar ve çağdaş bir Türkiye’nin varlığını tanımak istemeyenlere , onu tanımak zorunda olduğumuzu anımsatacaktır. (1922 / M.E.D.B. )


Bu dünyada her şey insan kafasından çıkar. Bir insan başının ifade etmeyeceği hiçbir şeyi düşünemiyorum.


Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz. İlerlemede geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan milletler, hayatı, akla ve gerçeklere uygun olarak göremez. Hayat felsefesini geniş bir açıdan gören milletlerin egemenliği ve boyunduruğu altına girmeye mahkumdur.


Dünyada her şey için ,yaşam için, başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. Bilim ve fennin dışında yol gösterici aramak aymazlık , bilgisizlik ,doğru yoldan çıkmışlıktır . Yalnız bilimin ve fennin yaşadığımız her dakikadaki evrelerinin gelişimini anlamak ve ilerlemelerini izlemek koşuldur. Bin, iki bin , binlerce yıl önceki bilim ve fen dilinin çizdiği genel kuralları , şu kadar bin yıl önce bugün aynı biçimde uygulamaya kalkışmak , elbette bilim ve fennin içinde bulunmak değildir. (1924 ; S.D. II )


İnsan vücudu bir kürsüdür; zeka cevherinin korunduğu yer olan başı, üzerinde taşımak için kurulmuş bir kürsü! Çünkü esas zekadır.


Ben, manevî miras olarak hiç bir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir.


Fikirler, zorla ve şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez!


Allah dünya üzerinde yarattığı bu kadar nimetleri, bu kadar güzellikleri insanlar istifade etsin, varlık içinde yaşasın diye yaratmıştır ve azamî derecede faydalanabilmek için de, bütün yaratıklardan esirgediği zekâyı, akıllı insanlara vermiştir. (1923)


Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve ulusun her bireyinin kafasına koyacağız.


Bu millet ve memleket ilme, irfana çok muhtaç; tahsil yapmış, diploma almış gelmiş, olanları korumak kadar doğal ve lüzumlu bir şey olmaktan başka, parti parti eğitim ve öğretim görmek için ilim ve fen almak için Avrupa'ya, Amerika'ya ve her tarafa çocuklarımızı göndermeye mecburuz ve göndereceğiz. İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanat nerede varsa gidip, öğrenmeye mecburuz. Bu nedenle artık himaye ok zayıf kalır. Bunun yerine mecburiyet geçerli olur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Msn HappyMsn GrinMsn Wink
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Nisan 2013       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Atatürk'ün bilim ve teknolojiye verdiği önem nedir?

bu sorunun cevabı nerde yayınlanır.
savaşlar - avatarı
savaşlar
Ziyaretçi
10 Mayıs 2013       Mesaj #7
savaşlar - avatarı
Ziyaretçi
arkadaşlar sosyal ocası bir ödev verdi bu konuda ödevime yardımcı olurmusunuz
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Mayıs 2013       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Atatürk’ün temel inanışlarından ve onun düşünce sistemi olan Atatürkçülüğün unsurlarından biride ; ilmin ve aklın rehberliği altında sürekli çağdaşlaşmadır. Başka bir terim ile ; her çağın ilim ve teknolojisinin rehberliği ve getirdiği yeniliklerin ışığı altında toplumun çağdaşlaşma, modernleşmeyi sürdürmesidir.

Atatürk bilim ve teknolojinin önemini “Dünyada her şey için , medeniyet için, hayat için , başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir,fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, doğru yoldan sapmaktır” sözleri ile açıkca göstermiştir.

Türk milletini geri bırakan sebepler; Cumhuriyet devrine kadar gerçek anlamda bilim ve teknolojiyi izleyebilen bir dönemin yaşanmamış olmasıdır. Bu nedenle Türk Milletinin medeni , çağdaş ve müreffeh millet olarak varlığını yükseltmek dinamik idealini kendisine gösteren Atatürk; bu ideale ulaşmakta , bilim ve teknolojinin önemini belirtmiş “Bu millete gideceği yolu gösterirken ,dünyanın her türlü ilminden, buluşlarından,ilerlemelerinden istifade edelim” demiştir.

Atatürkçülük’te ; akılcılığın temeli olan bilim ve teknoloji her alanda esas alınmalıdır. Atatürkçülük ,ilerlemenin temeli olan çağdaş bilim ve teknik esaslarının, her alanda rehber kabul edilmesini gerektirmektedir. Bilim ve teknolojide ileri olmak , her türlü mücadelede başarılı olmanın başlıca koşuludur. Bu amaçla bütün faaliyetler bilim ve teknoloji temeline oturtulmalı, bilim ve teknolojinin sınırları daima genişletilmelidir.

Atatürk büyük Nutkunda Türkiye Cumhuriyeti ‘nin kurulmasında temel prensip olarak bilim ve tekniğin esas alındığını dile getirmiş ve ayrıca “Milletimizin siyasi,sosyal hayatında ,milletimizin fikri terbiyesinde de rehberimiz ilim ve fen olacaktır” diyerek bilim ve teknolojinin kullanılacağı diğer alanları da göstermiştir.

Medeni dünya büyük bir hızla değişmekte ve gelişmektedir. Bu değişiklik ve gelişmelere uymamız gerekir. Uygarlık yolunda başarının gelişme ile mümkün olduğunu kabul eden Atatürk ; “Hayat ve geçime egemen olan kuralların zaman ile değişme , gelişme ve yenilenmesi zorunludur. Medeniyetin buluşlarının , tekniğin harikalarının dünyayı değişiklikten değişikliğe uğrattığı bir devirde asırlık köhne zihniyetlerle , geçmişe bağlılık ile varlığın korunması mümkün değildir” demiştir.

Atatürk’e göre , cehalet ve taassuptan uzak, ilme ve akılcılığa dayanan uygarlık yolu, toplumlar için zorunlu bir yoldur. Çünkü “Medeniyet öyle kuvvetli bir ateştir ki, ona ilgisiz kalanları yakar,yok eder . Uygar olmayan insanlar ve toplumlar daima uygar olanların ayakları altında kalmaya mahkum olacaklardır”. Oysa Atatürk, Türk Milletinin, karakter, çalışkanlık , zeka , milli birlik özelliklerinin yanısıra ilerleme ve medeniyet yolunda , yürümekte olduğunu elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilim olduğu için , Türk Milletinin bu uygarlık yarışını kazanacağına inanmaktadır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mart 2014       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
lütfen Atatürk'ün bilim ve teknolojiye verdiği önemi açıklayın
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
31 Mart 2014       Mesaj #10
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Atatürk’ün temel inanışlarından ve onun düşünce sistemi olan Atatürkçülüğün unsurlarından biride ; ilmin ve aklın rehberliği altında sürekli çağdaşlaşmadır. Başka bir terim ile ; her çağın ilim ve teknolojisinin rehberliği ve getirdiği yeniliklerin ışığı altında toplumun çağdaşlaşma, modernleşmeyi sürdürmesidir.

Atatürk bilim ve teknolojinin önemini “Dünyada her şey için , medeniyet için, hayat için , başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir,fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, doğru yoldan sapmaktır” sözleri ile açıkca göstermiştir.

Türk milletini geri bırakan sebepler; Cumhuriyet devrine kadar gerçek anlamda bilim ve teknolojiyi izleyebilen bir dönemin yaşanmamış olmasıdır. Bu nedenle Türk Milletinin medeni , çağdaş ve müreffeh millet olarak varlığını yükseltmek dinamik idealini kendisine gösteren Atatürk; bu ideale ulaşmakta , bilim ve teknolojinin önemini belirtmiş “Bu millete gideceği yolu gösterirken ,dünyanın her türlü ilminden, buluşlarından,ilerlemelerinden istifade edelim” demiştir.

Atatürkçülük’te ; akılcılığın temeli olan bilim ve teknoloji her alanda esas alınmalıdır. Atatürkçülük ,ilerlemenin temeli olan çağdaş bilim ve teknik esaslarının, her alanda rehber kabul edilmesini gerektirmektedir. Bilim ve teknolojide ileri olmak , her türlü mücadelede başarılı olmanın başlıca koşuludur. Bu amaçla bütün faaliyetler bilim ve teknoloji temeline oturtulmalı, bilim ve teknolojinin sınırları daima genişletilmelidir.

Atatürk büyük Nutkunda Türkiye Cumhuriyeti ‘nin kurulmasında temel prensip olarak bilim ve tekniğin esas alındığını dile getirmiş ve ayrıca “Milletimizin siyasi,sosyal hayatında ,milletimizin fikri terbiyesinde de rehberimiz ilim ve fen olacaktır” diyerek bilim ve teknolojinin kullanılacağı diğer alanları da göstermiştir.

Medeni dünya büyük bir hızla değişmekte ve gelişmektedir. Bu değişiklik ve gelişmelere uymamız gerekir. Uygarlık yolunda başarının gelişme ile mümkün olduğunu kabul eden Atatürk ; “Hayat ve geçime egemen olan kuralların zaman ile değişme , gelişme ve yenilenmesi zorunludur. Medeniyetin buluşlarının , tekniğin harikalarının dünyayı değişiklikten değişikliğe uğrattığı bir devirde asırlık köhne zihniyetlerle , geçmişe bağlılık ile varlığın korunması mümkün değildir” demiştir.

Atatürk’e göre , cehalet ve taassuptan uzak, ilme ve akılcılığa dayanan uygarlık yolu, toplumlar için zorunlu bir yoldur. Çünkü “Medeniyet öyle kuvvetli bir ateştir ki, ona ilgisiz kalanları yakar,yok eder . Uygar olmayan insanlar ve toplumlar daima uygar olanların ayakları altında kalmaya mahkum olacaklardır”. Oysa Atatürk, Türk Milletinin, karakter, çalışkanlık , zeka , milli birlik özelliklerinin yanısıra ilerleme ve medeniyet yolunda , yürümekte olduğunu elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilim olduğu için , Türk Milletinin bu uygarlık yarışını kazanacağına inanmaktadır.

Kaynak:

Benzer Konular

8 Mart 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
2 Mayıs 2014 / Misafir Soru-Cevap
22 Kasım 2011 / bla_bla_bla Soru-Cevap
24 Aralık 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış