Arama

Oruç tutmanın maddi ve manevi faydaları nelerdir?

Güncelleme: 7 Temmuz 2015 Gösterim: 5.334 Cevap: 4
tebessum35 - avatarı
tebessum35
Ziyaretçi
22 Temmuz 2012       Mesaj #1
tebessum35 - avatarı
Ziyaretçi
Orucun birçok maddi ve manevi faydaları vardır. Bunlardan bazıları şöyledir:

Sponsorlu Bağlantılar
İnsan nefsinin aşırı isteklerine ve ihtiraslarına engel olur. Oruç tutanlar daha sabırlı ve metin olurlar.

Peygamberimiz: "Oruç sabrın yarısıdır." buyurmuştur ve aynı zamanda: „Sabır imanın yarısıdır." hadis-i şerifleriyle orucun, imanın dörtte biri olduğu sabit olmuştur.

Senenin diğer aylarında devamlı çalışan ve yorulan mide oruç aracılığıyla dinlenme imkanı bulur. Oruç, toplumun ahlâki hayatını değiştirir, iyiye ve güzele götürür.

Zenginler, oruç sayesinde fakir ve yoksulların durumunu daha iyi anlar. Böylece bireyler arasında yardımlaşma, acıma, şefkat ve merhamet duyguları gelişir.

Ilâhi bir emir olduğu için ramazanda kendisine helâl olan şeyleri yapmayan kimse haramlara hiç yaklaşmaz. Bunlardan başka orucun bir çok dini yararları vardır:

3082 - Hz. Ebu Hüreyre (radiyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ademoğlunun her ameli katlanır. (Zira Cenab-i Hakk'in bu husustaki sünneti şudurMsn Happy Hayır ameller en az on misliyle yazılır, bu yediyüz misline kadar çikar. Allah Teâla Hazretleri (bir hadis-i kudside) şöyle buyurmuştur:

"Oruç bu kaideden hariçtir.

Çünkü o sırf benim içindir, ben de onu (dilediğim gibi) mükâfaatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terketti."

"Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir; diğeri de Rabbine kavustuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku (halüf), Allah indinde misk kokusundan daha hoştur.''

3104 - Hz. Ayşe ve Hz. Hafsa (radiyallahu anhümâ) buyurdular ki: "Sadece şafaktan önce niyet edenlerin orucu muteberdir.''

„Bir kimse ramazanın faziletine inanarak ve mükafatini Allah'dan ummarak oruç tutarsa gecmiş günahları affolunur."
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Temmuz 2015       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Zamane gençligi ve insanlarin buyuk bir bolumu ramazanin sicak ve uzun gunlerin de oruç tutmamaktadir.Eger insanda hastalik vb.ozurler bulunmadikca butun gun niyet etmese bile yedigi ictigi haram oluyor buna ragmen bir musluman neden ozru yoksa oruc tutmaz?
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Temmuz 2015       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Oruç tutmak faydalıdır
Sual: Oruç tutmak vücuda zarar verir mi?
CEVAP
Hayır, çünkü Allahü teâlâ, vücuda zarar veren bir şeyi emretmez. Tıp uzmanları diyor ki:
Oruçlu kimselerde adrenalin ve kortizon hormonları kana daha kolaylıkla karışmaktadır. Bu hormonlar, tesirlerini kanserli hücreler üzerinde de göstermektedir. Böylece bu hormonlar kansere karşı bir çeşit kalkan rolünü oynamakta, yani kanser hücrelerinin çoğalmasını önlemektedir. Oruç tutan bünye, adeta bakıma girer, iç organları saran yağlar erir, vücudun zindeliği artar, direnme gücü kazanır, mide, böbrek, şeker, kalb ve karaciğer hastalıklarına karşı mukavemeti artar.

Karaciğer, oruçlu iken, 3-5 saat istirahat eder, gıda depolama işine bir müddet ara vermiş olur. Bu arada, korunma sistemini güçlendirici globülinleri hazırlar. Midedeki kaslar ve salgı ifraz eden hücreler, oruç müddetince birkaç saat dinlenir. Kan hacmi de azaldığı için tansiyon düşerek kalb rahatlar.

Gıda artıkları iyi yakılmayınca, damarları yıpratır. Yakılmayan yağlar, damarları daraltır, damar sertliği denilen rahatsızlığa sebep olur. Akşama doğru vücutta gıda hemen hiç kalmaz. Yani bütün gıdalar yakılmış olur. Bu bakımdan bazı hastalıklara, bilhassa damar sertliği olanlara oruç tutmak iyi gelmektedir. Oruç iken vücudun diğer organlarında da dinlenme olur. Az yemek ve oruç tutmak vücudun sıhhati için önemlidir. Zekât, malın kiridir. Zekât veren, malını kirden koruduğu gibi, oruç tutan, vücudunun zekâtını ödemiş, onu hastalıklardan korumuş olur. Peygamber efendimiz, (Her şeyin bir zekâtı vardır. Vücudun zekâtıysa oruçtur. Oruç tutun, sıhhat bulun!) buyurmuştur. (İbni Mace)

Orucun faydaları çoktur. İki hadis-i şerif:
(Oruç, Cehennem ateşinden uzaklaştırır. Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hatırına gelmeyen nimetler, ancak oruç tutana nasip olur.) [Taberânî]

(Allah rızası için bir gün oruç tutanı, Allahü teâlâ, Cehennem ateşinden 70 yıl uzak tutar.) [Buhârî]

Orucun sevabı diğer ibadetlere göre daha fazladır. Hadis-i kudside, (Her iyiliğe, 10 mislinden 700 misline kadar sevab verilir, fakat oruç bana mahsustur, onun mükâfatını ben veririm, çünkü kulum, benim için şehvetini ve yeme içmesini bırakmıştır) buyuruldu. (Buhârî)

Her iyiliğin sevabını Allahü teâlâ verdiği hâlde, orucun sevabı için, (Ben veririm) buyurmasının hikmeti vardır. Yeryüzünün tamamı Allahü teâlânın mülkü olduğu hâlde, Kâbe’ye (Beytullah) yani (Allah’ın evi) denmesi, ona şeref vermek içindir. (Oruç bana mahsustur) demekle de ona özel bir şeref vermiştir. Oruç tutana verilecek sevabın muayyen bir ölçüsü yoktur. Oruçlunun durumuna ve karşılaştığı zorluklara göre, çok sevab verilecektir. Başkaları oruç yerken oruç tutmak daha sevabdır. Hadis-i şerifte, (Oruçlunun yanında oruçsuzlar yiyince, melekler oruçluya dua eder) buyuruldu. (Tirmizî)

Şükredenlere çok mükafat verilecektir. Şükür, İslamiyet’e uymak demektir.

İmam-ı Rabbani hazretleri, (Ramazanda nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu aya saygısızlık edenin, bu ayda günah işleyenin bütün senesi günah işlemekle geçer) buyurmaktadır.

O halde bilhassa Ramazan ayında günah işlemekten daha çok sakınmak gerekir. Mübarek yerlerde yapılan ibadetlere de daha çok sevap verilir. Hadis-i şerifte, (Mekke’de bir Ramazan orucu tutmak, başka yerde tutulan bin Ramazan orucundan efdaldir) buyuruldu. (Bezzar)

Cuma günü yapılan ibadetlere de kat kat sevap verilir. Cuma günü işlenen günahlar da iki kat yazılır. Kıymetli günlerin değerini bilmek ve gereğini yapmak gerekir.
runeşya - avatarı
runeşya
Ziyaretçi
6 Temmuz 2015       Mesaj #4
runeşya - avatarı
Ziyaretçi
ORUCUN MADDİ VE MANEVİ FAYDALARI
• Oruç Ahlâkımızı Güzelleştirir

Ramazan ayı, müslümanlar için kutsal ve çok mübarek bir aydır. İslâm güneşi bu ayda doğmuş, dünyayı aydınlatan Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim bu ayda inmeye başlamıştır. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi bu ayın içindedir. İçimizi kötü düşüncelerden, dışımızı çirkin davranışlardan temizleyen oruç bu ayda tutulmaktadır.
Yüce Allah şöyle buyuruyor: 'Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Ola ki, korunup sakınırsınız.'
Oruç, bizi dünyada kötülüklerden sakındıran, ahirette cehennemden koruyan ve günahlarımızın bağışlanmasına vesile olan önemli bir ibadettir. Sevgili Peygamberimiz şu müjdeyi veriyor: 'Kim inanarak ve mükâfatını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.'
Oruç, bize daima Allah'ı hatırlatır, sorumluluk duygusunu geliştirir. Kalbimizi kötü duygu ve düşüncelerden temizler, başkalarına fenalık yapmaktan korur. Oruç, bize en güzel ahlâkî davranışları kazandırarak adeta melekleştirir.
Orucun farz olmasındaki hikmet, Allah'a karşı kulluk görevini yerine getirmek ve kötülüklerden sakınmaktır.
b) Oruç; Birlik, Beraberlik, Merhamet ve Yardımlaşma Duygularını Geliştirir
Hayatında açlık nedir bilmeyen varlıklı bir kimse, yoksulların çektiği açlık ve sıkıntıyı gereği gibi anlayamaz. Fakat bu kişi oruç tutarsa açlığın ne olduğunu anlar ve yoksulların sıkıntılarını yüreğinde daha iyi hisseder, onlara karşı şefkat ve merhamet duyguları uyanır. Bunun sonucu olarak da yoksullara yardım elini uzatır, sıkıntılarını gidermeye çalışır. Oruç ayı sayesinde müslümanlar birbirlerine fitre, zekat, sadaka, iftar ve sahur daveti verirler. Bu ayda insanlar birlikte oruç tutma, iftar açma , ibadet etme firsatlarını bulurlar. Ayrıca ticaret canlanır.
c) Oruç Tutmak İnsanı Sağlıklı Yapar
Bu konuda Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: ‘Oruç tutunuz, sıhhat bulursunuz.’
Senenin onbir ayında yorulan sindirim organları oruç sayesinde dinlenir. Bilim adamları, orucun sağlık yönünden vücudumuza bir çok faydaları olduğunu belirtmişlerdir.
d) Oruç İnsana Sabırlı Olmayı Öğretir
Oruç tutmakla, belirli bir zaman yeme, içme arzusuna karşı koyan kişi, hayatta karşısına çıkabilecek güçlüklere kolaylıkla sabreder, acılarave sıkıntılara dayanır, iradesi güç kazanır. Gerektiğinde düşmanla savaşmaktan yılmaz, bu uğurda karşısına çıkabilecek zorluklara dayanmasını bilir.

BİR AYET BİR YORUM
Âyet:
“Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de oruç farz kılındı.” (Bakara Suresi, 183.ayet).
Arapça’da “Savm”kelimesinin dini literatürdeki anlamı: Allah`ın emrini yerine getirmek ve Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için ibadet niyetiyle mü’minin, belli süre zarfında her türlü yemeyi, içmeyi ve cinsi ilişkiyi terketmesidir. Yukarıdaki ayette Allah Teala; oruç ibadetinin sadece Muhammed(a.s) ümmetine has bir ibadet olmadığını, bu ibadetin “Sizden öncekilere....” ifadesiyle, bizden önce yaşamış ümmetlerde de var olduğunu belirtmektedir. Oruç, Hz. Âdem’ den son peygambere ve bu peygamberlere uyan toplumlara farz kılınmıştır. Eski Mısırlılarda, Greklerde, Romalılarda orucun varlığı bilinmektedir. Günümüzde Hindular oruç tutmaktadırlar. Örneğin; Yahudiler, Ekim ayına rastlayan yılbaşlarından on gün sonra, gün batımından ertesi günün gün batımına kadar oruç tutarlar, günahların bağışlandığı gün olarak kabul ettikleri bu farz kılınmış oruç gününe “kipur” adını verirler. Ayrıca yılın farklı günlerinde tuttukları başka farz ve nafile oruçları da vardır. Yine Müslümanlar Mekke’den Medine’ye hicret ettiklerinde orada bulunan Yahudilerin oruç tuttuklarını müşahede etmişlerdi. Hıristiyan şeriatında – Tevrat’ta olandan başka- bir oruç yoktur. Hz. İsa kendisine peygamberlik gelmeden önce kırk gün oruç tuttuğu için Hıristiyan din adamları bunu da ibadet olarak telakki etmişlerdir. Kısaca bu örnekler bize oruç ibadetinin –ayette belirtildiği gibi- bizden önceki ümmetlerde de olduğu ve uygulandığını göstermektedir.
Ayette geçen “Sakınasınız diye......” ifadesi ise, oruç ibadetinin bir başka yönünü ortaya koymaktadır. Dinde sakınmak(takva) günahlarla ilgili bir sakınmadır, günahlardan uzak durmak, günaha girmemek için çaba göstermektir. Allah Teâla bu söz ile orucun şehveti kırdığı ve nefsin isteklerini yapmaktan alıkoyduğu için takvayı doğurduğunu açıklamıştır. Oruç, sadece insanın bazı isteklerini frenlemesini istemez; aynı zamanda bu ibadetle inananlar, kendilerini bir eğitim sürecinden geçiriyor olmalarıdır. Bu eğitim insana, içten gelen her isteğe boyun eğmeyerek iradesinin gücünü sergilemesini öğretmektedir. Bütün bunlar bir arada düşünüldüğünde, oruç ibadetinin insana maddi-manevi birçok faydalar sağladığı şüphe götürmez bir gerçektir.

RAMAZAN NÜKTELERİ
Sağ elinin verdiğini sol eline duyurmayanlar...
Ramazan günlerinde çoğunlukla zenginler tebdil-i kıyafetle hiç tanımadıkları mıntıkalara giderler, tenha zamanları kollayarak bakkal, manav dükkanlara girer ve sorarlarmış:
'Zimem defteriniz (veresiye defteri) var mı?'
Esnaf bu defteri çıkarınca gelen şöyle dermiş:
'Lütfen baştan sondan veya ortadan şu kadar sahifenin yekününü yapınız.'
Esnaf söyleneni yapar, gelen de kesesini çıkarır ve hesabı ödermiş. Ardından da:
'Silin borçlarını... Allah kabul etsin!' der ve çeker gidermiş.
Borcu ödenen, borcu ödeyenin kim olduğunu, borcu sildiren de kimi borçtan kurtardığını bilmezmiş. Çünkü hepsi sadece ve yalnız Allah rızası içinmiş...

Anladık Ramazan başlamış!?Ramazan hilali görülmeyince oruç tutmanın caiz olmayacağını bilen bir tiryaki, hilali görmemek için evinin pencerelerini kapayıp perdeleri de sımsıkı örter: geceleri mahalle kahvesine giderken de başını önüne eğermiş, nasılsa bir su birikintisi içinde hilalin aksini görünce ürkerek şöyle demiş:
- Hey mübarek! Gözüme mi gireceksin, anladık işte ramazan başlamış!..

Ramazanda Akşam Namazı
Sultan II. Mahmud Han asr-ı ricalinden bir zât, Ramazanda bazı ahbab ve tanıdıklarını iftara davet etmiş. Meşhur şair İzzet Molla da davetliler arasındaymış.
Akşam ezanı okunmuş, cemaatle namaza başlamışlar. İmamlık eden zât, namazı neredeyse iki secdeyi bir edecek kadar acele kıldırıyormuş. Çok kısa zamanda sonuncu rekatın tahıyyatına gelmişler. O aralık dışarıdan bir adam gelip namaz kıldıklarını görünce:
"Hazır abdestim varken ben de cemaate yetişeyim" diye düşünüp safa dahil olacağı sırada cemaat selam vermiş. İzzet Molla dönüp adama şöyle demiş: "Be adam! Biz içinde iken yetişemiyoruz, sen dışarıdan gelip nasıl yetişeceksin?"
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Temmuz 2015       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Orucun Önemi ve Faziletleri
19 Temmuz 2012 tarihinde yayınlandı. Kategori: Dini Bilgiler, Genel, Öne Çıkanlar


Rabbimiz’in tüm hükümlerinde olduğu gibi, içerisinde büyük sır ve hikmetler barındıran ve birçok faydası olan, en önemli emirlerinden biri de hiç şüphesiz oruç ibadetidir. Yüce Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerîm’in bir çok âyetinde ve Allah’ın habîbi Peygamber Efendimiz de (s.a.v) hadis-i şeriflerinde oruç ve ramazan ayının faziletini bizlere bildirmiş ve oruç ibadetini övmüştür. Allah (c.c) ve Resûlü’nün (s.a.v) övdüğü bir ibadeti, kelimelerle biz nasıl anlatabiliriz ki?
“Orucun bazı zorlukları varsa da, yüzlerce çeşit hüneri de vardır. Oruç; şeytanı ve nefsi güçsüz ve etkisiz hale getirir, maddî ve manevî açıdan temizliği gerçekleştirir, gönlü bedenî isteklerin tahakkümünden kurtarır, nefsi kirlerinden arındırır, ruhu özgürleştirir, gönül gözünü açar, manevî görüşü artırır, sabrı öğretir, bedenî hastalıklardan korunmanın yollarını öğretir, insanın insanlığı olgunlaşır, manevî rızıklara ulaştırır, Allah’a yakınlaştırır.” Hz. Mevlânâ [k.s]
Allah Teâlâ’nın, oruç ibadetini çok sevdiğini ve önem verdiğini, bütün peygam-berlerine ve ümmetlerine emretmiş olduğundan anlıyoruz. Bununla birlikte Cenâb-ı Hak (c.c) ramazan ayında oruç tutmayı Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) ve ümmetine de farz kılmıştır.
Ramazan ayında tutulması emredilen orucun, farz olması Kitap, Sünnet ve icma ile sabittir. Yüce Mevlâmız, bu ayda müslümanlar üzerine orucun farz kılındığını, şu âyet-i kerimelerle bizlere haber veriyor:
“Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi korunasınız/takvayı elde edesiniz diye size de farz kılındı” (Bakara 2/183).
Başka bir âyet-i kerimede Cenâb-ı Hak,
“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayına ula-şanlar bu ayda oruç tutsun” (Bakara 2/185) buyuruyor.
Orucun, Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği ve içerisinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinin bulunduğu mübarek ramazan ayında farz kılınması, yine orucun ne kadar önemli bir ibadet olduğunu bizlere göstermektedir.
Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) ramazan orucunun İslâm’ın şartlarından biri olduğunu şu hadis-i şerifinde bizlere haber vermiştir.
“İslâm beş esas üzerine bina edilmiştir. Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Hz. Muhammed’in Allah’ın kulu ve peygamberi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, beyti (Kâbe’yi) haccetmek, ramazan orucunu tutmak.” (Buhârî, İmân, 1)
Başka bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Cennette reyyan adında bir kapı vardır ki, kıyamet gününde buradan sadece oruç tutanlar cennete gireceklerdir.” (Müslim, Sıyâm, 166)
Ebû Ümâme (r.a) anlatıyor: Bir gün,
– “Ey Allah’ın Resûlü! Bana öyle bir amel emret ki yaptığım takdirde Allah (c.c) beni mükâfatlandırsın” dedim; Resûlullah (s.a.v),
“Sana, orucu tavsiye ederim, zira onun bir eşi yoktur” buyurdu. (Nesâî, Savm, 43)
Diğer bir hadis-i şerifte Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“İman ederek ve sevabını yalnız Allah Teâlâ’dan bekleyerek ramazan orucunu tutan kişinin geçmiş ve gelecek günahları mağfiret edilir.” (Buhârî, Savm, 6; Müslim, Salâtü’l-Misâfirîn, 174-175)
Hz. Mevlânâ (k.s) orucun öneminden bahsederken ne güzel buyurmuştur:
“Sen vahdet denizinden ayrı düşmüş bir damla gibisin. Sen aslına nasıl ulaşacaksın? İşte oruç, sel gibi, yağmur gibi seni alır, o denize ulaştırır.”
“Oruç kuyusunda sabreden kişi, Yusuf (a.s) gibi aşk Mısır’ında sultan olur.
Kaynak: (Evliyanın Dilinden Orucun Hikmetleri, Semerkand Yayınları)

Benzer Konular

23 Kasım 2011 / Misafir Soru-Cevap
12 Aralık 2012 / Misafir Soru-Cevap
28 Kasım 2012 / kara_melek Cevaplanmış