Arama

Rönesans Dönemi'nde saç modeli var mıdır?

Güncelleme: 5 Mayıs 2014 Gösterim: 2.298 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mayıs 2014       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
rönesans döneminde saç modeli var mı ?
Sponsorlu Bağlantılar
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
5 Mayıs 2014       Mesaj #2
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye

Her devrin bir saç akımı vardı


Kafamızda yer alan ve sayısı 100 bin ile 150 bin arasında değişen ince keratin oluşumların önemi ta ilk çağlara kadar uzanıyor... Birçok toplumda iktidarın ve gücün simgesi olan saçlar, tarih boyunca kadın ile erkek arasındaki mücadelenin de ana silahlarından biri olmuştu... Boyunu kimi zaman uzun kimi zaman da kısa tuttuğumuz saçlarımız, artık moda rüzgarlarının etkisinde...

Sponsorlu Bağlantılar
"Saçla­rınızı yine aynı biçimde mi keselim?"
Birkaç yıl öncesine kadar, berberlerin çoğunun işe başlaması için şu soruyu sormaları yeterliydi: "Saçla­rınızı yine aynı biçimde mi keselim?" Ama geçip giden yıllarla birlikte er­kek saç modasında biçim ve renkler o kadar çabuk değişti ki, berberler, müşterinin alışılmadık isteklerini kar­şılayabilmek için uyanık bir "saç sti­listi" haline gelmek zorunda kaldı.
Kıvırcık saçlı Afrikalı görünümü yaratabilmek için, berberin, sayısız küçücük kıvrımlar yapması gereki­yor. Diken diken bir "kızılderili" ke­simi için, kafanın ortasında bir saç demeti kalıncaya kadar dazlak tıraşı yapıyor. Asimetrik "yuppie" perçem­leri için, üstte kalan saçların uzun ve gevşek bir şekilde alna düşürülmesi, aynı zamanda da kulakların üstünde­ki saçların mümkün olduğunca kısa bırakılması gerekiyor, Punkçı, parlak renkli saç uçlarının ok gibi dimdik durabilmesi uğruna berberden çok güçlü bir jöle kullanmasını istiyor. Öte yandan popçu, kadifemsi saçları­na perma yaptırıyor.
Çağımızın bu bireysel saç modası, en azından, alışılmadık yaşam tarzla­rında da görülen türden bir göz ziya­feti sunuyor bizlere... Ama ne olursa olsun, modern kesimli saçlara sahip bütün erkekler, çağımızın eğilimleri­ne uymak gerektiğine inanıyorlar.

Günümüzde pek çok kişi saç modasını "kadın işi" olarak değerlendiriyor
Günümüzde pek çok kişinin "kadın işi" olarak değerlendirdiği bu saç çe­şitliliği, aslında ne yeni bir şey, ne de çağımıza özgü bir davranış... Eski çağlardan beri erkeklerin saç güzelliğine önem veriyor olmaları, beş bin yıldır var olduğu gözlenen etkileyici saç modellerinin bir açıklaması sayı­labilir. Tarih boyunca erkekler, ber­berliğin icat edilmesinden bu yana, hiçbir şekilde kadınların gerisinde kalmadılar ve onlarla başa baş gittiler. Bu tezi kanıtlayacak ve aynı zamanda şaşkınlık yaratacak çok delil var...

Sonuç olarak hâlâ bir soruyla karşı karşıyayız:
Erkekler, kadınların eşit­liğinin tartışıldığı bir devirde bakışla­rı yeniden kendilerine çekebilmek için gelecekte saçlarını nasıl "şekil"lendirecekler?
Bir tahminde bulunmak gerçekten zor... Çünkü saç modelleri galerimizi iyice incelediğimizde, oradaki model­lerin herhangi bir zamanda yeniden moda olduğunu anlıyoruz. Dikkati çeken nokta ise şu: Tarihin akışı içinde çevrimlerin büyük ölçüde yavaşlıyor; bir saç modelinin modası, eski zamanlarda üç yüz yıl sürerken günümüzde birkaç hafta içinde terk edilebiliyor.

Bu yüzden kesin olarak söylenebilecek tek bir şey var:
Saç akımı, ka­tı kurallarla belirlenmiş toplumsal sı­nıfların sıkı normları arasında bir da­ha asla sıkışıp kalmayacak. Çünkü, çağımızda kadınlar ve erkekler, kişi­liklerini saçlarıyla yansıtabilecekleri yeniliklerin peşindeler. Böylece, pek çok insanın "çağımızın tipik bir özel­liği" olarak değerlendirdiği bir şey gerçekleşiyor: Toplumsal sınıflar ara­sındaki sınırlar gün geçtikçe yok olu­yor; en azından dış görünümde... Ço­ğu insan da bunu "gerçek saç tarihi" olarak değerlendiriyor..

Eski zamanlarda erkekler, kadınlar gibi, saçları "yaşam gücünün merkezi" olarak görmüşlerdi
Tarihte pek çok toplum, özellikle de Akdeniz toplumları, saçı "gü­cün merkezi" olarak değerlendirmiştir ki; bu düşünce günümüzde de sürmektedir. Benzer bir şekilde, İslam ülkelerinde erkekler ve ka­dınlar, saçlarını bir başlık altında gizlerler. Çok eskilerden gelen bu gelenek, İslam'ın dini kurallarıyla da örtüşmüştür. Dini kurallar bir yana, bu "yaşam iksiri", yabancı ba­kışlardan ve istenmeyen dış etkiler­den korunmak zorundadır.

Tarihin her döneminde saça gi­zemli güçlerin atfedilmesi, çok da şaşılacak bir şey değildi…
Çünkü saçları yitirmek, gücü yitirmekle ay­nı anlama geliyordu. Bu, özellikle erkekler için büyük üzüntü kayna­ğıydı. Sözkonusu inanışın bilinen en ünlü kurbanı, İncil'de de adı geçen Samson'du. Samson, görkemli saçlarıyla birlikte insanüstü güç­lerini de kaybetmişti, inanışa göre gür saçları olan insan, şans, sağ­lık ve zenginlik sahibi olmayı da hak ederdi. Öte yandan, saçlarını kaybeden insanın yaşama gücü, yaşlanma ya da hastalanma tehli­kesiyle karşı karşıyaydı.

"Yüce Güç"ün simgesi
Aynı şekilde, saçlarından ya­kalanmış insan, aşağılık ve yenil­miş bir mahluk olarak gö­rülüyordu. Örne­ğin, bir Mısır kralının düşman karşı­sındaki zaferi, gali­bin mağlup edi­lenin saçından tutma­sıyla tasvir edilmişti. Resimde anlatılan bir başka olay da şuy­du: Mısırlı rahipler kendi istekle­riyle saçlarını kestiriyor ve "Yüce Güç"e tabi olduklarını kabul edi­yorlardı.
Saç, inanışların, hurafelerin ve büyünün başlıca konusu haline gelmişti. Öyle ki, çok sık saç yıkamak, uzun bir süre tehlikeli sa­yıldı. İranlı bir kralın saçları yılda yalnız bir kez, doğum gününde yıkanıyordu. Aynı şekilde İnka­lar'da da çocuk prenslerin saçla­rı ancak iki yaşına bastığında ke­silmeye başlanıyordu. Bir za­manlar Arizona topraklarında ya­şayan Hopi kızılderilileri ise saç kesme olayını toplu bir merasi­me dönüştürmüşlerdi. O yıl do­ğan tüm bebelerin saçları bir yıl sonraki kış ayının ortasında toplu bir biçimde kesilirdi.
Samson, dillere destan gücünü saçlarından alıyordu.

Hem erkekler hem de kadınlar için saç, 'ihtiras nesnesi"ydi...
Aşk ilişkilerinde saçın ne ka­dar önemli bir rol oynadığını, sevilen erkeğin bir tutam saçının boyna asılan bir zincir ucundaki kutuda saklanması geleneğinden anlamak mümkün... Bu "aşk ye­mini", özellikle 19. yüzyılda çok yaygındı. Aynı şekilde, dileğin gerçekleşmesi halinde saçın ke­sileceğine söz vererek bir "aşk adağı"nda bulunmak da sık rast­lanılan bir durumdu.
Öte yandan saç, büyü dünyası­nın da merkezini oluşturuyordu. Eski çağlarda, "Sakalım üstüne!" diyerek haykırmak, "Hayatım üstü­ne!" diye yemin etmekle aynı anlamdaydı.

Erkekler de kadınlar gibi buklelere karşı zaaf duydular
Saç tarihine bir göz attığımız­da çok açık bir durumla kar­şılaşıyoruz: "Kıvırcık saçlı genç­ler" çoğunlukta... Kadınlar gibi uzun buklelere sahip olmak, 12. yüzyılda Avrupalı genç ve soylu erkekler arasında zaten moday­dı. Günümüzde, uzun kıvırcık saçlarla enseyi süslemek yine mo­da... Özellikle tek bir saç buklesini ön plana çıkarma modasını deli do­lu İngiliz erkekleri bulmuş ve "sevgi buklesi" diye özgün bir isim yarat­mışlardı.

Eski zamanların kesilmiş gür kı­vırcık saçları,
15. yüzyılın ortasına kadar soylu erkekler arasında mo­da olmaya devam etti. Ardından, sevimli hotozlarla bezenmiş komi tipi saç modası, kısa bir süre de ol­sa üstünlüğünü hissettirdi. Floran­sa'da görülen bu kısa saç modasın­dan, Rönesans dönemi boyunca et­kili olacak yeni bir saç modeli doğ­du: Oldukça pahalıya mal olan, bakımlı, orta uzunlukta kıvırcık saç bi­çimi; "zazzera"... Bu modelde, ku­lakların üstünde bol miktarda saç kabartılarak enine bukleler oluştu­ruluyor ve zengin bir görünüm sağ­lanıyordu.
Bu değişim oyunu, günümüze kadar devam etti. Saç modasında uzun, alımlı buklelerin eşsiz bir biçim olarak kabul gördüğü dönem­lerle, düz ve kısa saçların moda ol­duğu dönemler birbirini izledi.

Saç uzunluğu, kadınlar gibi, erkekler için de çok özel anlamlar taşıdı
Yalnızca kadınlar saçlarını bü­yük bir hevesle uzatmazlardı. Tövbekarlar ve kahinler dışında erkekler, Vaftizci Yahya gibi saçla­rını omuzlarının üstünde dalgalan­dırırlardı. Sıradan insanların da uzun saçları olurdu; aynı şekilde, Yahudi kökenli erkekler için uzun saç, namuslu, özgür insanların simgesiydi.
Germenler, özgür doğmuşluğun belirtisi olarak saçlarını uzatırlardı. Bu yüzden, kölelerinin ve suç işle­yen herkesin saçlarını keserlerdi. Gençler arasındaki dazlak kafa modası, yüzyıllarca, pek çok toplum tarafından ayıp sayıldı. Oysa bazı kişilere göre, iki günlük sakal, insanı şerefli yapıyordu.

Saç çeşitliliği, MÖ 5,000 yı­lında da görülüyordu;
Bunu, me­zarlarda bulunan taraklar, saç to­kaları, tıraş bıçakları ve aynalar­dan öğreniyoruz. Bu ilk kalıntılar­dan şu sonuç çıkıyor: Eski Mısırlı­lar için saç bakımı ve şekli oldukça önemliydi ve bu konuda kadınlarla erkekler arasında pek az fark var­dı. 19. yüzyıla kadar saçlar, sınıf farkları, insanların "içsel durumla­rı", kökenleri ve içinde bulunulan çağın zihniyeti hakkında giysiler­den daha çok şey anlatıyordu.

Saçın kurban edilmesi
Tarihteki yüksek kültürlü toplumlarda bile yalnızca cenaze törenlerinde söz konusu oluyordu. M.Ö. 3 bin yılın­dan kalma eski Mısır mezarların­da, ölünün son yolculuğunda ya­nında götürmesi için ahşap kutula­ra yerleştirilen saç yumakları bulunmuştur.
İnsanoğlu, aşk meselelerinde, evlilikte, doğumda ve ölümde sa­çının bir parçasını neden feda edi­yordu? Kişi, ilahların ve kötü ruh­ların gücüne karşı "savunmasız" kaldığını hissettiği her an bu edimi gerçekleştiriyordu. Saçıyla birlikte, kendi benliğinden bir parçayı da, bütün bu güçlere karşı sembolik olarak feda ediyor, böylelikle iyi ruhların koruması altına gireceğini umuyordu.

Avrupada erkekler de kadınlar gibi kendilerini takma saçlarla süslüyorlardı
17. ve 18. yüzyıllarda, altlan ka­barık biçimsiz peruklar, saray halkının görkemli giysilerinin bir parçası olarak, saltanat ve asalet simgesi haline geldi. Soylular arasındaki peruk merakı, varlıklı burjuvalara da sıçradı, 18. yüzyı­lın sonlarında, Fransız İhtilali'ne kadar, hemen her mesleğin ken­dine özgü peruğu vardı; bu perukların kesimine bakarak kişinin toplumsal konumunu anlamak mümkündü, Hukukçular, rütbele­rinin bir simgesi olarak, modası çoktan geçmiş olsa da, gür, kıvır­cık, altı kabarık perukları tercih ediyorlardı. Bugün peruklar, İngi­liz hukukçularının cüppelerini tamamlayan bir aksesuar olarak hâlâ kullanılıyor...
Goethe, Handel ya da Bach gi­bi şairler ve müzisyenler de kendilerini peruklarla süslemişlerdi, 18, yüzyıl askerlerinin üniformala­rında örgülü peruklar çok sık kullanılırdı. Fransız İhtilali'nin karga­şa dolu günlerinde, sadelik ve do­ğallık saç modasına da yayıldı. Pudralar ve peruklar, nefret edi­len soylular sınıfının köhnemiş simgeleri haline geliverdi.

Kadınlar gibi erkekler de ünlü kuaförlerin diktasına boyun eğiyorlar...
Saç modellerini gerçekte kim çıkarır? Saçlarda yenilikler yara­tan, küçük sayılabilecek saç sanatkarları grupları hep vardı. Bunlar bir zamanlar sarayda oturuyor, top­lumun önde gelenleri de bu kişilere gidiyorlardı. 18. yüzyıldan itibaren "eğilim belirleyiciler" olarak nitelen­dirilen berberler de bu grubun bir parçası oldular. Bunlar da, seçkin müşterilerinin isteklerini yerine ge­tirmekle kalmayıp, kendileri de yep­yeni modeller yaratıyorlardı. Doğal olarak saçlarını yaptıranlar saygın kişilikler olarak kabul edildikleri için, berberler de söz konusu moda­nın en önemli temsilcileri sayıldılar.
Geçmişte bu tür eğilim belirleyi­ciler, Metternich ya da Mozart gibi kişilerdi. Bunların dış görünümle­ri, halk arasındaki dedikodunun da kaynağıydı, Bugün, film ve pop yıl­dızlarının posterleri ve televizyon­daki görüntüleri bu işlevi görüyor; bu yıldızların saç kesimleri, milyon­larca insana örnek oluyor. İşte 1960'lı yılların efsanevi örneği: Be­atles'ların mantar başları... Ama da­ha önceleri, Bill Haley'in dağınık kı­vırcık saçları, James Dean'in per­çemleri, Elvis Presleyin omuzlarına düşen dalgalı saçları saçın tarihini yazmıştı. Baylar, erkeksi örnekleri izlerken (bugün de izliyorlar), ba­yanlar da Greta Garbo, Marlene Di­etrich ve Marilyn Monroe gibi ünlü aktrislerin saç modellerini her yer­de taklit ettiler.

Nasıl çıkıyorlar? Saçlarımız hakkında ilginç bilgiler
*Genel kıl dünyamız içinde saç­larımız çok küçük bir yer tutuyor.
*Sayıları 150 bini aşmayan saçlarımız, genel kıl varlığımızın yaklaşık % 3'ünü oluşturuyorlar.
*Fetüs yaşamının üçüncü ayından itibaren çıkmaya başlıyorlar.
*Saçlar, günde 0,3 milimetre, ayda yaklaşık 1 santimetre kadar büyüyorlar.
*Büyüme hızı kadınlarda genellikle daha yüksek...
*Bu hız, garip bir bi­çimde, 50 ile 70 yaşları arasında maksimum düzeye ulaşıyor.
*Saç, üstderide bulunan minik bir çukur içinden doğuyor. Bu çukurun için­de aynı zamanda yağ üreten bez­ler var. Bu iliğimsi çukurun tabanı kıl soğanlarıyla kaplı... Bu kıl so­ğanları periodik olarak kimyasal bir sinyal salgılıyorlar. Derialtın­daki bu faaliyet, çukurun içinde canlı bir molekül hareketliliği ya­ratıyor ve bunun sonucu olarak hücre sayısında bir artış meydana geliyor. Bu artış giderek bir sap biçimini alıyor. işte, bu noktadan sonra sap biçiminde kıl soğanı yükselmeye başlıyor. Bu yüksel­me sırasında saç, keratin ve me­lanin maddeleriyle donanıyor.
*Keratin, kükürt açısından zengin bir protein ve kuş gagalarının, tüyle­rinin, tırnakların ana maddesi...
*Melanin ise saçlara rengini veren pigment... Onun yokluğu ya da yetersizliği beyaz saçlara yol açıyor ki, buna da "albinizm" adı verili­yor.
*Yükselmeye başlayan saç, daha sonra kasların etkisiyle ken­disine düz bir yol bulup, deriden dışarıya çıkmayı başarıyor.

Bir saç tanesinin yaşamında üç aşama gözleniyor
Birinci aşama, yaklaşık üç yıldan fazla süren büyüme aşaması... Buna "anagen" aşaması adı veriliyor. "Katagen" adı verilen ikinci aşa­mada da saçlar dinleniyor. Bu süreç, iki ya da üç haftaya yayılı­yor. Üç aylık "telogen" aşamasın­da ise saç, tüm nesnelerin tabii olduğu yerçekimi kuralları gere­ğince düşüyor. Sağlıklı bir saç yapısında, saçların yaklaşık yüz­de 80 ile 90'ı büyüme, yüzde 1'i dinlenme ve yüzde 6 ile 20'si de düşme aşamasında bulunuyor.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 24 Şubat 2017 12:54

Benzer Konular

3 Eylül 2012 / hly çakır Soru-Cevap
11 Mart 2011 / GusinapsE Akademik
26 Ocak 2017 / Misafir Kültür
29 Kasım 2012 / EgeliAnil Soru-Cevap
20 Ağustos 2012 / Misafir Soru-Cevap