Arama

Avcılık Nedir? Avcılık

Güncelleme: 29 Haziran 2016 Gösterim: 18.700 Cevap: 4
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
19 Temmuz 2007       Mesaj #1
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
Avcılık nedir?
MsXLabs.org
Ad:  Avcılık.jpg
Gösterim: 2163
Boyut:  35.2 KB
Sponsorlu Bağlantılar

AVCILIĞIN YAZILI OLMAYAN KURALLARI

  • Avcı yanında bulunan kişileri kırmamalı ve kırgınlığı icap ettiren ne bir kumar ,bahis,iddia ve de bunlara sebep verecek menfaatlerin açılmasına sebep vermemelidir.Bilhassa dedikodu şiddetle muzur'dur.
  • Avcı hiçbir zaman yanındaki veya karşılaştığı kişileri gereksiz inciltici şakaları ile kırmamalıdır.
  • Avcı bilmelidir ki dünyada en ağır ceza azap ızdırap ve vicdan azabıdır.Tok bir avcının sırf satmak arzusu ile yenebilecek bir hayvanı avlaması bayağılığın son derecesidir.
  • Bir avcı ziraat' in fahri yardımcısıdır.
  • İlk tüfekte avını vuramıyan bir avcı dinlenmeden ve rahatlamadan diğer bir ava ateş etmemelidir.
  • Sizin için hayatını çürüten köpeğinizi ne dövün ne dövdürün.İnsan olduğunuzu anlayarak size itaat etsin.(kuş kaldıran köpeklere ince saçma atanlar anlar)
  • 40 yaşını geçmiş insanlara et muzur muş avcılara ise fayda verirmiş.Avcı olmayanlarla aradaki farka bakın.
  • Kuş tüyünü biriktirin.Yaşlılığınızda çok güzel bir kuştüyü yatağınız olsun.
  • Mütevazi olmalı Bilene ,bilmeyene aşağıdan bakmalı ki;yüksekliğimiz görünsün.
  • Başkasının önünden kalkan ve başkasının köpeği önünde bir ava atma Bu onun elinden bir şey kapmak gibidir.
  • Eğer atıp vurursan avı ona ver karşılığında fişeğini alabilirsin(BUNU HANGİ ESKİ AVCIYA YAPARSAN ÇOK GÜZEL DOSTLUKLAR KURARSIN. ZATEN EĞER MİSAFİRSEN BUNU KABUL ETMEZ.)
  • Bir misafir avcının yanında vurduğun avı çantana koyma ona ikram et.Unutma ki onun sana şehirde yapabileceği mukabele seninkinden çok daha kıymetlidir.
  • Av silahı vurmak içindir atmak için değil.Bu yüzden vuramıyacağınız mesafeden ava ateş etmeyin.Ya vuramazsınız veya yaralanmasına sebep olursunuz.
  • Bir ava arkadaşınızla aynı anda ateş ederseniz sakın avı almaya kalkmayın.Onun Vurmuş olabileceğini düşünün.
  • Silahınızla kimsenin izinsiz oynamasına izin vermeyin.Sizde izinsiz bakmayın.
  • Kimseden ödünç fişek almayın ve vermeyin.Herkesin tüfeği farklı dolular atar.
  • 100 av vurulmasına acımayın yokluğu bir senedir, fakat bir ağaçtaki kurşuna acıyın çünkü onu seneler yetiştirir.
  • HİÇBİR ZAMAN VURULAN BİR HAYVANI TEKMELEMEYİN.ÖLÜ BİR DOMUZ BİLE OLSA ÜZERİNE AYAKLA BASIP FOTOĞRAF ÇEKTİRMEYİN.UNUTMAYIN Kİ DOĞADA O SİZDEN ÇOK DAHA ÜSTÜNDÜR.BU DOĞAYA KARŞI ÇOK BÜYÜK BİR SAYGISIZLIKTIR.
  • Bir başkasının maruz kaldığı tehlikeyi önleyin.o da sizinkini önlesin.(Cesur olan arkadaşın elindeki silahtan daha kıymetlidir.Silah kusur yapar lakin sadık bir dost yapmaz.)
  • Özellikle büyük hayvan avında başka bir ava (tavşan,keklik gibi) silah atmak doğru değildir.
  • Zenginlere hediye,fukaralara sadaka vermeyi ihmal etmeyin ki bir gün fakirin bile lütfuna ihtiyacınız olabilir.
  • Vurduğunuz bir ava acıyacağınız tutarsa onu ne siz yiyin nede çocuklarınıza yedirin.Onu fakir veya bir aça verin ki vicdanınızda olacak huzur kalbinizdeki ıstırabı dindirsin.
  • Önce köpeğini doyur sonra kendini.Kendi kendini doyuran köpek artık senin değil kendinin olur.
  • Av grubundur.Kuş avlarında hisseler ayrı veya ortak olur.Büyük avlarda eğer deri avcılığı ise avların derilerinin paraları ya av yapılan köye kalır veya katılımcılara göre pay edilir.(ben bunu senelerce yaşadım)
  • Et avlarında ise kalabalık eğer av ufaksa grupla beraber yenilir.eğer 2 kişi iseler yarı yarıya olur; ama avı vuran fazladan deri baş ve iç organları da alır.
  • 3 kişi iseler avı vuran baş,deri but ve işkembeyi alır.Diğer hisse ikiye bölünür.
  • Kalabalık büyük eti yenen hayvanların taksimi ise av kişi sayısına göre bölünür. Herkes sıra ile arkasını dönerek bir hak kabul eder.Yalnız büyük av hayvanlarında taksimde kopoylar'da bir kişi kabul edilip onun hakkı köpeğin sahibine verilir.
  • Köpeğinizin takip ettiği bir ava başkası silah atarsa av yine sizindir.Ve vurana ya avdan bir parça verilir veya 5-6 fişek verilir.(BUNU KAÇ AVCI YAPMIŞTIR BİLEMEM)
  • Büyük ava acemi köpek ***ürülmez. Çok ayıptır.
  • Alabalık avına giderken yanınızda saf zeytinyağı bulundurun.Tuttuğunuz bir balığı bu yağın içine atın.15-20 gün sonra ağrıyan yerlerinize çok iyi gelecek bir ilaç yapmış olursunuz.
  • Tavşan vurduğunuz zaman böbrek bölgesinden çıkan yağı saklayın.Özellikle dolama ve vücuda batan dikenlerin çıkarılmasında çok faydalı.yaraya bolca sürün ve bir bezle örtün.2-3 günde dolama ise patlatır,diken ise çıkartır.
  • Özellkle tavşan avının kapanmasına yakın üreme mevsimi olabileceğinden ; bu mevsimde köpeğin önünden kalkan tavşan muhtemelen erkektir.Ama büyük bir olasılıkla 2. Bir tavşan da o muhittedir.Genelde bu gibi durumlarda ilk avdan sonra o bölgeyi terkedip avlanmayım.
  • Büyük avlarda tavşan hariç sigara içilmez.Sadece sarpçılar yangına dikkat ederek içebilir.(DOMUZ AVINDA İSE KESİNLİKLE)
  • SİLAH SEÇME
Avcılık ve atıcılık ata sporlarımızın en başta gelenlerindendir. Yüzyıllar önce söylenen "At, avrat, silah" deyimi önemini hiç kaybetmeden bugünde geçerliliğini sür-dürerek silaha düşkünlüğümüzü ispat-lamaktadır. Tabii küçük reformlarla; örneğin at, yerini atalarımızın hayal bile edemeyecekleri arabalara bırakmak zorunda kalmıştır. Ok, yay ve mızrak bugün ateş gücü, öldürücü etkisi, menzili ve seriliği itibariyle kıyas ***ürmez ateşli silahlarla değişim sürecini tamam-lamıştır. Bu uzun süreçte atalarımızdan miras silah ve av tutkumuz en ufak bir değişime uğramadan bizlere aktarılmıştır. Sadece fark; avı, hayatta kalma değil hobi amacıyla yapmamız, av sahasına imkanlarımız nispetinde at yerine arabayla ulaşmamız, ok ve mızrak yerine bilgimiz, ilgimiz, zevkimiz, doğrultusunda silah kullanmamızdan ibarettir.

Bu durumda silah seçimi avın ve avlağın giderek tükenmekte olduğu şu dönemde daha bilinçli olma zorunluluğunu getirmektedir. Dergiyi okuyan pek çok büyüğüm ve avcı arkadaşım benden mutlaka daha bilgili ve tecrübelidir. Ama belirteceğim hususların pek çok av ve silah tutkununa, özellikle yeni meraklı dostlara bir nebze faydalı olacağı inancındayım...

Seçim yaparken birkaç tablo yardımıyla silahla ilgili eğiliminizi ve hangi silahın ne maksatla kullanılabileceğini, basit teknik özelliklerini gözönüne serip bu konuda kendinizi daha iyi tanımanıza yardımcı olacağımı düşünüyorum. Belirteceğim hususların çoğu şahsi kanaatim olup genel için bağlayıcı özellik taşımaz.

Öncelikle ülkemizde bulabileceğimiz av silahları ile ilgili ana bilgilerin açıklanmasında, kulaktan dolma yanlış bilgilerin doğru esaslara bağlanmasında fayda görmekteyim.

A) YARI OTOMATİK ( SEMİ AUTOMATİC)


Şu an ülkemizde kullanılan en yaygın av tüfeğidir. Kanun gereği takoz kullanıp 2+1 fişekle çalışması gerekirken genelde bu yasağa uyulmamakta, atım adedinin fazla olması nedeniyle tercih edilmelidir. Tercih nedenlerinden biride yüksek atım sayısı ve yarı otomatik olmasının getirdiği kendine güvenen hissi, yani hevestir. Bir başka neden koruma amacıyla makbul görülmesidir. Pek çoğu bu silahları tabanca muadili olarak görmektedir. Birde köy düğünleri esnasında ve milli maçlar sonrası insan vurmak için tercih eden yaratıklar vardır ki bunlar konumuz dışındadır.

Bu silahlar çalışma prensipleri açısından üç grupta incelenir.

1."Gazlı" Tabir Edilenler: Patlama sonrasında tapa namlu ağzına yanaştığında geride biriken gaz basıncının namlu içerisindeki delikten alt aktarılıp mekaniz-manın geri iletilmesi sistemiyle çalışır.

2.Döner Başlıklar: Patlama sonucunda geriye hareket etme eğiliminde olan fişeğin mekanizmayı itmesi sonucu çalışır.

3.Gazlı ve Döner Başlıklar: Her iki sistemin avantajlardan istifade etmek maksadıyla çıkarılan bir mekanizmadır.

Her üç sistemde de silahın verimi kullanılan malzemenin kalitesine, işçiliğe ve üretim teknolojisine bağlıdır. Bunları iyi kullanan markaların silahları diğerlerine üstünlük sağlar.

Avantajlı Yönleri Şunlardır:


1. Geçit avlarında avantaj sağlar. Yılın hırsını ördek ve kaz geçitlerinde katliama dönüştürmek isteyen iyi bir atıcı için gerçekten sonucu etkileyebilir.(Şahsen tasvip etmiyorum.)

2. Sürek avlarında avantajlıdır. (Tutukluk yapma ihtimaline karşı pompalı silahlar tercih edilmelidir. Pompalı silahlar konusuna ayrıca değineceğim.) Sürek avı risk avıdır, özellikle acemi avcı için!!! Birkaç yönden domuzun taarruzuna veya geçitine maruz kalma ihtimali daima vardır ve yaralı bir domuz her zaman çok tehlikelidir. Bu durumlarda üç veya dördüncü mermi hayat kurtarabilir.

Dezavantajlar:


1. Daima fazla mermi sarfiyatına neden olur. Bu işi gerçekten bilenler bir uçara veya kaçara ilk iki mermi isabet etmediyse mesafenin artması nedeniyle üçüncü merminin isabet ihtimalinin çok çok az, dördüncüsününse hemen hemen hiç olmadığını takdir ederler. Oysa avı kaçırmama p***olojisiyle genelde üç ve dördüncü atılır. Otomatik tabir edilen yarı otomatik tüfekle çok mermi atıp çok av yapacağını hayal eden silah meraklıları bunu asla unutmamalıdır. Yani iki olmazsa üçüncü veya dördüncüde vururum hissine kapılmayınız, yanılırsınız.

2. Ağırlığı diğer dezavantajıdır. Hem silahın boş ağırlığı, hem de içindeki 7-8 mermi ilavesi keklik, çulluk, tavşan avı gibi zor ve çetin arazi avlarında önemli ölçüde dezavantajdır. Unutmayınız, bu tip arazide kat edilen her kilometre silahın ağırlığını daha da artıracak ve hele ileri yaştaysanız sizi oldukça yoracaktır.

Bir önceki konuda değindiğimiz gibi bu avlarda 7-8-9 mermi hiçbir avantaj getirmez. Zaten bu kadar çok mermi alan yarı otomatik tüfek yabancı menşeli silahlarda pek görülmez. En kalabalığı 5+1 dir. Demek ki bu heves sadece bize mahsus.

3. Sportmence değildir. Eğer avcı için bugün, korumak vurmaktan önemliyse o halde şans tanımak çevreci avcının görevidir.

B- POMPALI (PUMP ACTİON):


Ülkemizde genellikle kısa namlulu üretilmektedir. (Yabancı pompalılarda uzun namlularda mevcuttur.) Bu, ülkemizde üretilen pompalılara talebin, avdan ziyade savunma amacı taşıdığının bir göstergesidir. Zaten 45-50-55 cm.lik namlular pek çok av için yeterli değildir.

Avantajlar:


1) Her ne kadar av tezkeresi ile temini son derece kolayda olsa da aslında iyi bir yakın savunma silahıdır. Bilindiği üzere çoğu kez konutlarda, kırsal alanlarda, araçlarda savunma silahı niyetiyle taşınmaktadır. Magnum namlulu bir pompalı uygun mermiyle çok tehlikeli bir silaha dönüşebilir. (Şahsım adına 60 cm. den kısa namlulu ve dipçiksiz olanların av tüfeği kapsamından çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.)

2) Bana göre sürek avının ideal silahıdır. Birkaç yönden azılı domuzu karşısında gören veya yaralı bir azılının karşısına çıkan avcı için kurtuluş olabilir. 1993 yılında Seben Yaylasında maalesef bir avcı yaralı bir domuz tarafından adeta biçilmiştir. Yarı otomatiğe göre avantajı tutukluluk ihtimalinin az olmasıdır. Çünkü boş kovan atımı ve yenisinin dolumu manuel (el yardımıyla) yapılmaktadır.

3) Fiyat yönünden diğer sınıflar içinde en hesaplı olanıdır.

Dezavantajları:


1- 60 cm. den kısa namluyla bence av tüfeği değildir. Namlu 60 cm.'den uzun seçilmelidir.

2- Boşaltma-doldurma hareketi (Pump Action) pratik gerektirir. Seri olabilmek için özel çalışma yapılmalıdır.

3- Yarı otomatikler gibi ağır ve üstelik hantal sayılabilecek bir silah türüdür. Tüm bunlara rağmen Amerika'da yaygın bir av silahı olduğunu okumaktayız.

C. ÇİFTELER (Yan yana ve üst- alt):


Esasen çifteler tabiri hem süper poze, hem çifteyi kapsamına alır. Hiçbir yabancı silah kataloğunda süperpoze terimine rastlayamadığımı ifade edebilirim. Doğru ifade yan yana çifte (Side by side) ve üst alt çiftedir.(over and under)

Nostaljik açıdan en eski av silahları olması sebebiyle apayrı bir önem kazanırlar. Yapımı el emeği, ustalık, incelik ve iyi işçilik gerektirir. Dolayısıyla uğraşı, zeka ve beceri el emeği ve göz nurunun sonucudur. Centilmen ve sportmen avcının silahı çiftedir. Üst alt veya yan yana ayırımına girmiyorum. Çünkü bu kişilerin el alışkanlığı, beğenisi ve zevkine bağlıdır. Her ikisi de temelde aynıdır. Trap ve skeet yarışmalarında üst alt çifte avantaj sağlar. Av sahasında fark kişilerin beğenisine kalmıştır. Süslemeleri (Tam veya yarım çakmak, tam, yarım çeyrek kabze, standart veya ceylan burnu kundak, standart, İngiliz, monte carlo dipçik)en iyi gösteren silahlarda bunlardır. Şahsen yukarıda belirttiğim ayrıntıların yarı otomatik veya pompalıya çifte kadar yakıştığını düşünmüyorum. Bu tür yerli silahlar size kalibre açısından da çok seçenek sunar. Zira yurdumuzda 12 kalibre dışında 16, 20, 28, 36, numaralı çifteler dışında pek yarı otomatik ve pompalı göremezsiniz. 55' den 76' ya kadar pek çok namlu uzunluğu da ayrı bir alternetiftir. Dünyanın biz hariç her yerinde kıymetli ve popüler olan silahlar çiftelerdir.

D. YİVLİ SİLAHLAR:


Domuz, ayı, geyik, karaca nadiren kurt, çakal, kaz, gibi avlarda tercih edilen mermi atan silahlardır. Duran hedeflerde daha etkilidir. Hareketli hedefi tek mermiyle uzaktan vurma beceri gerektirir. Uzak mesafeli büyük ava ilgi duyan avcının silahıdır. Özel ihtisas gerektirdiğinden ve meraklıları zaten ayrıntıları en iyi şekilde bildiğinden derinlemesine girmiyorum. Yivli silahlarında yarı otomatik, pompalı ve tek atan tipte çok çeşitli kalibreleri mevcuttur.

ÇAP AÇISINDAN:


Yivsiz av tüfeğinde çapın nasıl tespit edildiği derginin önceki sayılarında mevcuttur. Özet olarak 454 gram kurşun örneğin 12 çeşit parçaya ayrılır 12'de bir parçası küre haline getirilirse kürenin çapı 12 çapa tekamül eder. 16'ya ayrılıp bir parça küre haline getirilirse bu kürenin çapı da 16'ya denk gelir. Bu sistem İngilizlerin bulduğu bir sistem olup Dünyada bu şekilde kabul görmüştür.

1- 16 çap: 12 ve 20 nin arasında kalmış bir namlu olduğundan şahsen tercih etmem. 12 ye göre bence daha az saçmanın hedefe daha toplu gitmesi dışında avantajı yoktur.

2- 20 çap: Ülkemizde pek kullanılmasa da özellikle A.B.D. de yaygın olduğunu duymaktayız. Bana göre kullanımı zevkli bir çaptır. Azaltılmış barut ve saçma ile kendi fişeğini dolduranlara maddi avantaj sağlaması yanında sesi ve geri tepmesi de azdır. Bıldırcın avında rahatlıkla kullanıldığı gibi toplu gitmesi nedeniyle ördekte bile kullanılabilir. Hafifliği ve göze hoş görünümü ayrı bir ayrı bir avantajdır.

3- 12 çap: Avcının tüfeği 12 çaptır. Genel olarak fişek numarası ve barut saçma oranının iyi ayarlanmasıyla her avda rahatlıkla kullanılabilen en iyi çaptır. Öldürücü etkisi, dağılımı itibariyle avantaj sağlar. Tabii ki her tür çapta şok seçimi önemlidir. Şok konusunda bilmeniz gerekenleri de derginin önceki sayılarında tüm ayrıntılarıyla bulabilirsiniz.

YERLİ- YABANCI FARKI:


Yabancı silah hayranlığıyla yanlış seçimler yapmanızı istemem. Bu bölümde kesinlikle marka belirtmeyeceğim. Ama yabancı silahların çoğunun 8. Kalite silahlar olduğunu bilerek üç sıfırlı dolarlarınızı heba etmemenizi öneririm ama Beretta, Remington, Winchester, Browning, Group, Bernandelli, S.K.B., Miroku, Antonio Zoli, Darne, Merkel, Saint Etienne, Churchill artık kla***leşmiş silah devleridir. Farkları KALİTELİ MALZEME, İŞÇİLİK, KİLİT SİSTEMLERİ ve sonuçta UZUN ÖMÜRLÜ olmalıdır. Bundan dolayı dedemizin silahını bizde kullanabiliyoruz. Müşteriye saygıları da apayrı bir güzellik bence. Bugün A.B.D.' de veya Avrupa' da bir silah fabrikasına yazdığınız da 15 günde kataloğu elinize yollayacaklardır. Ben bizim iki büyük silah fabrikasına çizdiğim şekilleri fakslayıp özel silah yaptırmak istediğimi en ince ayrıntısıyla belirtiyorum, beyefendiler fiyatı fakslamaya dahi tenezzül etmiyorlar. Tek fark bu işte. Tüketici dolayısıyla insana verilen değer ve saygı. Yoksa el emeği ve zanaatta (işleme, süsleme ve gravür) Düzce ustalarının , Beyşehir ustalarının en az Avrupalı kadar iyi olduğunu iddia ediyorum. Ülkemiz silahları istenildiğinde Avrupa silahlarıyla boy ölçüşebilecekken maalesef piyasada genelde sıra tüfekleri görüyoruz. Numunelikte olsa ithal ettikleri silahlardan teşhir için bayilere dağıtsalar sizlerde neler yapabileceklerini hayretle göreceksiniz ama...

Sonuçta seçici olduktan sonra yerli veya yabancı da çok iyi veya kötü olabilir ama kilit sistemleri, kubuz ve namlu çeliği, ahşap aksamı, işçiliği konusunda seçici olmanızı tavsiye ederim. Bu konunun ayrıntılarına ileri ki yazılarımda ayrıca değinmek istiyorum.

Gönlümüz tabi ki paramızın ülkemizde kalması. Bizler ülkemizle övünüyoruz ve kesinlikle yabancı malı kompleksi taşı-mıyoruz. Yeter ki aynı ihtimamı tüm üreticilerde bize göstersin. Dayanıklılık başlı başına bir tercih sebebidir. Bunu tayin eden faktörler ise: Malzeme kalitesi, işçilik, kilit ve çalışma mekanizmasının seçimi (Beretta veya Winchester kilit gibi.) dayanıklılık, namlu basınç ve çıkış kontrol testlerinin dünya standartlarına uygun olarak yapılmasıdır. Bunlar uygun yapıldığı taktirde silahın cinsi, menşei, markası ne olursa olsun ömrü uzun olacaktır. Sonuç olarak örneğin yarı otomatik çifteden dayanıklıdır gibi bir genelleme doğru değildir.

Silahın ömrünü tayin eden diğer önemli faktörse kullanım titizliği ve uygun bakımdır. Bu konuda da müteakip sayılarda ayrıntılı bir yazı hazırlayacağım. Gelelim en önemli konuya:

Lütfen silah alacaksanız yada silah sahibi olupta bugüne dek öğrenme inceliği göstermediyseniz;

Önce silahın emniyetli bir şekilde nasıl taşınacağını avlakta emniyet kuralları ve diğer avcıya saygı kültürünü benimseyin, öğrenin ve çevrenize aşılayın.

Bir bıldırcın için insan vuran, avlağa girdiği anda herkesi kaçıran ve bunu marifet sayan eli silahlı magandalardan biri olacaksınız ...

AVCILIKTA GÜVENLİK ÖNLEMLERİ


Bir akrabanızın ya da bir arkadaşınızın avcı olması ilginizi çekti, siz de doğayla iç içe olmanın yaygın yöntemlerinden biri olan avcılığı öğrenmek istiyorsunuz. Doğaya, çevremize, kendimize karşı sorumlulukları çok fazla olan avcılık eylemi, düşünme aşamasını geçip uygulanmaya başlandığında, bilinmelidir ki bu, bir "boş zaman faaliyetinden" çok daha fazla şeyler içerir. Güvenlik konusu da, bunlardan en önemlisidir.

Avcı olma kararı alındığında yapılacak ilk iş bir av tüfeği edinme girişimi olacaktır. Bunu takip eden günlerde avcılık eyleminde kullanılması muhtemel diğer malzemelerin temini için avcılıkla ilgili aksesuarların satıldığı dükkânlara ziyaretler başlayacaktır. Alınan malzemeler evde saklanacak, ara sıra ortaya çıkartılarak zevkle seyredilecek ve kurcalanacaktır. Avlanabilmek amacına hizmet etmesi plânlanan bu aksesuarlar içinde, çevre güvenliği ve kişisel güvenlik konularını çok yakından ilgilendiren materyaller bulunmaktadır. Yakın çevremizde bulunanların bundan bir zarar görmemesi için; dikkatli bir avcı ve bilgili bir çevre korumacı olmak zorundayız. Zevkle yapılacak bir etkinliğin sonunda acı olaylara sebep verebilecek yanlış davranışları önlemek, bu bölümün ana konusu olacaktır.

Genel Anlamda Güvenlik Kavramı


Kurallara uyan bir avcının bir av sezonu içinde gideceği tüm avları ve buna harcayacağı zamanı hesapladığımızda, aşağı yukarı 70 gün gibi bir süreden bahsettiğimizi bilmeliyiz. Yapmayı plânladığımız günlük, ya da bir kaç günlük av seyahatleri öncesinde veya sonrasında bizi çözümünden zevk alacağımız küçük problemler bekler. Bunlar, ava hazırlık, ava gidiş, avlanma, avın sonlandırılması, avdan dönüş, eve geliş, evde ise malzemelerin kaldırılmasıdır. Bu eylemler sırasında ilgili güvenlik kurallarını, harfiyen uygulamak bilinçli avcıların asla göz ardı etmemesi gereken önemli bir kuraldır.

Dikkat ve Sabır


Av sezonu dışında özlemle beklenen bu zamanların hayali ile avcı sabırsızdır. Onun bütün konsantrasyonu avlanmak ve avlanma yöntemleri üzerinedir. Bu heyecanın kenarında köşesinde bir yerde çok ciddi iki önemli tehlike onu beklemektedir. Dikkatsizlik ve onun yakın arkadaşı sabırsızlık.

Bu heyecanın ciddiye alınması ile kişisel güvenlik ve çevre güvenliği kavramı ortaya çıkar. Avlanma eylemi sırasında ateşli ve kesici aletlerin kullanılacağını düşünerek, doğa ile mücadelenin ön plâna çıkacağı avlanma eyleminde, ne denli bilgili ve ne denli akılcı olursak, o kadar başarılı oluruz.

Güvenlik kelimesi, avcı için "avlanma" kelimesinden önce kullanılır hale gelmeli ve avcılıkla ilgili her eylemin temelini teşkil etmelidir. Şu, hiç bir zaman

akıldan çıkmamalıdır ki en iyi sonuç tüm güvenlik detayları ile beraber düşünüldüğü zaman gerçekleşebilir. Aksi takdirde evin kapısından çıkıp arabaya binene kadar olabilecek bir tatsız olay avın tüm tadını kaçırabileceği gibi, bir daha hiç ava çıkmama kararı almanıza bile sebep olabilir.

AVCI AHLÂKI VE AVLANMA ETİĞİ


Genel olarak ahlâk dediğimizde, insanları gerek birbirleri ile gerekse yaşadıkları toplumun içinde ön plâna çıkaran değerler karşısında, günlük davranışlarını yönlendiren örf, adet ve geleneklerin yanı sıra; normların ve kuralların oluşturulduğu, özü tarihsel gelişim sürecinden süzülerek gelen toplumsal bilinç biçimi anlaşılır. Ahlâk değerlerini, normlarını, insanların görüş ve düşüncelerini, tarihsel süreç içinde derinlemesine inceleyerek, nesnel gerekçelere dayandırmak sureti ile uyum içinde geliştirme görevini üstlenen felsefe bölümü ise, etiktir.

Eski Yunanca etos sözcüğünden kaynaklanan etika kavramını ilk defa Aristotales kullanmıştır. Aristotales, tarihte ilk kez ahlâk sorununu ayrıntıları ile incelemiş ve bunu bir bölüm olarak sistemleştirmiştir. Etos sözcüğü, bir kişiden çok bir grubun davranışlarını, birlikte yaşayan, çalışan insanların birlikte geliştirdikleri alışkanlıkları, ilişkileri, davranış biçimlerini belirtmektedir. Ahlâk ve etik kelimelerinin yukarıda çok kısa da olsa anlatılmaya çalışılan anlamları, avcılık eylemi ile çok sıkı bir ilişki içindedir. Hatta etos sözcüğü grubun davranış biçimlerini kapsıyor ve sorguluyorsa, avcılık fenomeninin mihenk taşı olduğu bile söylenebilir.

Düzenli bir avcılığın kabul edilebilirliğinin olmazsa olmaz şartlarından biri de, kendi içinde örgütlenmiş, bireylerini yasalar içinde kontrol edebilen, il bazında temsil yeteneğine sahip derneklerin varlığından geçer. Bu oluşumlar, farklı coğrafi bölgelerde ve farklı sosyal gruplardan meydana gelse de, hepsinin ortak olarak sergilemek zorunda oldukları payda, yükselen ahlâki değerler olmalıdır. Avcıların, içinde yaşadıkları toplumun değer yargılarını zedelemekten uzak durmaları, yüksek ahlâki değerleri savunmaları, zorunlu olarak sergilemeleri gereken davranış biçimleridir. Sağduyu sahibi avcı, bu değerleri toplumun kabul ettiği asgari normların üzerine çıkartmakla yükümlü olmalıdır. Çünkü ilgi alanı olan doğa, hassas olmaktan öte bir cam fanus kadar ince ve kırılgandır.

Bilindiği üzere ahlâk, tarihsel olarak sürekli değişim halindedir. Yükselen değerler yönünde gelişme göstermesi halinde değişmeyen ahlâk ilkesi yoktur. Ispartalıların özürlü doğan çocuklara uyguladığı davranış biçiminin, o devrin ahlâk değerleri ile bire bir kucaklaşmasını, içinde yaşadığımız topluma kabul ettirebilir misiniz ? İşte bu aşamada etik devreye girerek bu davranışın salt iyi veya kötü olduğunu değil olayın köklerini irdelemek, nedenlerini araştırmak, bunların taraflılığını, sınıfsal yanlarını gün ışığına çıkarmak için çaba sarf eder. Bir anlamda topluma ışık tutarak insanların ahlâksal yönden yücelmelerine destek verir.

Toplum bilincinin yeterince oluşmadığı koşullarda, sınırları göreceli kavramlar üzerine belirlenmiş toplumsal yargılar başta olmak üzere, yaşamı düzenlemek için yasama organları tarafından çıkartılmış kanunlar bile, son derece hassas bir denge üzerine kurulmuş ekosisteme istemeden de olsa tecavüz edebilmektedir. Eylemini ekosistem içinde yürütme zorunluluğu olan avcı bu olumsuz koşullardan cesaret almayacak, bunun tam aksine bu kötü gidişi önleme yolunda çaba sarf edecektir. Yani, ahlâk sahibi bir avcı kanunlar uygun görse de, o avcıya has duygu ile kanun ile doğa

koşullarının her zaman birbiri ile uyum içinde olamayacağını düşünerek hakkından feragat etmeyi bilecektir. Avcı ahlâkından, avlanma etiğinden bu anlaşılmalıdır. Avcı, kendisine yüklenmeye çalışılan preditör sıfatı yerine, regülatör kimliğinin gereklerini yerine getirmeli ve bu tavrın tüm avcı toplumu için ortak payda oluşturması yolunda çaba sarf etmelidir.

Etik, yaşam pratiğinin dayattığı kurallar bütünüdür. İlkçağdan bu yana etik üzerine çeşitli fikirler ortaya atılmış, farklı anlayışlar egemen olmuştur. Toplumdan topluma hatta aynı toplum içinde farklı zamanlarda etik büyük değişimler gösterebilir. Dinin, siyasal yapının ve ekonomik ilişkiler düzleminin doğrudan etkili olduğu bir alandır etik. Çoğunlukla ahlâkla aynı anlamda kullanılmakla beraber, etik; ahlâkı da içine alan daha büyük bir alanın kapsayıcısıdır.

Nerede bir insan varsa orada bir eylem vardır. Eylemi tanımlamak ve insanlık onuruna yakışır hale getirmek, eylemi kapsamlı bir etik anlayışıyla sarıp sarmalamakla mümkündür. Etik, yaşam pratiğinin öğrettiği ve dayattığı bir kurallar bütünüdür. Varolduğu andan itibaren avlanan insan bu uzun macera sırasında çok şey öğrenmiş ve bu bilgiler doğrultusunda yazılı olmayan bir avlanma etiği oluşturmuştur. Yıllar geçtikçe belki bu etiğin kaideleri değişecektir ama değişmeyecek olan tek kaide, yaşama saygıdır.

“Daha fazlasını ele geçirme arzusu, beraberinde daha çok mutluluk getirmez.”
Avcı, bu düzenleyici anlamına gelen regülatör sıfatını sadece avlanma fiili sırasında kullanmamalı, yaban hayatının içine çeşitli dönemlerde bizzat olumlu katkılarla müdahale ederek kendisinin de dahil olduğu o muhteşem sisteme faydalı olmaya çalışmalıdır. Avcı, canlarını insanlara emanet eden her türlü canlının yaşama hakkına saygı göstermelidir. Bir taraftan onların yaşam ortamlarının iyileştirilmesine faydalı olacak tutumlar sergilerken, bir diğer yandan da bilinçli bir avcı toplumu oluşması için elinden gelen tüm katkıyı ortaya koymalıdır.

Bizler yaşadığımız dünyanın, bu evrenin çok küçük boyutlu, ama önemli bir parçasıyız. Varlığımızın devamı, bizi barındıran ekolojik sistemin varlığı ile bire bir ilintilidir. Eğer varlığımızı çok daha iyi koşullarda sürdürmek istiyorsak, eğer bu dünyanın bize sağladığı nimetleri gelecek kuşaklara çoğaltarak devretmek istiyorsak, hatta, buna zorunlu olduğumuzu kabul ediyorsak, her şeyden daha mükemmel olan doğanın kanunlarına saygı gösterelim. Bu bağlamda tabiatın acımasız felaketlerinin bile bir sebep-sonuç ilişkisi içinde meydana geldiği gözden ırak tutulmamalıdır. Kişisel tatmini ön plâna alarak sağlanmaya çalışılan maksimum fayda, veya maksimumum haz, beraberinde maksimum sömürüyü; dolayısıyla hızlı bir tükenişi de beraberinde getirir. Mevcut yasalar, doğanın hızla değişen koşulları karşısında yetersiz kalmaktadır.

Özellikle tabiat şartlarına karşı çok duyarlı olan yaban hayvanlarının durumu bu konumdan en çok zarar görenlerdir. İşte bunun için ;
  • Acımasız bireyler yerine, sorumluluğunun idraki içinde olan avcılara,
  • Merhametsiz bir avcı kimliği yerine, şefkatli bir avcıya,
  • Acımasız bir preditör yerine sağduyulu bir regülatöre,
  • Kanunlara karşı çıkmayı marifet sayan bir kimlik taşımak yerine, arzu ve gereksinmelerini yasaların kendisine tanıdığı haklar çerçevesi içinde kullanan bir avcıya,
  • Sistemin aksaklıklarından faydalanan oportünist bir avcı olmak yerine, sağduyu sahibi bir avcıya,
  • Yerel göstergelerin veya yükselen değerlerin yerine, tüm dünyanın ve tüm zamanların kabul ettiği evrensel değerleri kendisine ilke edinmiş bilinçli avcılara ½imdi, her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Özetle; yüksek ahlâki değerler taşıyabilmek ve insana özgü genetik mirasımız olan avcılığı evrensel değerlerle bezenmiş olarak gelecek kuşaklara aktarabilmek, “sürdürülebilir avcılığı temin maksadıyla her alanda sürekli eğitimi” gündemde tutmak, ana hedefimiz olmalıdır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 29 Haziran 2016 17:55
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
2 Haziran 2011       Mesaj #2
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Avcılık



Sponsorlu Bağlantılar
Yabanî hayvanları yakalama ve öldürme eylemi.

Avcılığın kökeni çok eskilere dayanır. Mağara devri insanları kendilerini korumak, yiyecek ve giyecek gereksinmelerini karşılamak amacıyla yabanî hayvanları avlarlardı. Avladıkları hayvanların etlerinden yiyecek olarak yararlanan ilk insanlar, bu hayvanların deri ve postlarından giyecek yaparlardı. İlk insanların mağara duvarlarına çizdikleri av sahneleri bu bulguları kanıtlamaktadır. İlk insanlar avlanırken genellikle tuzak kullanırlardı. Yırtıcı hayvan avı, başlangıçta savunma amacı taşıyordu. Asurluların ve Perslerin ise spor amacıyla avlandıkları bilinmektedir. Sonraları, soyu tükenmekte olan hayvanların avlanmasını önlemek amacıyla avcılık etkinlikleri yasalarla denetim altına alındı.

Günümüzde avcılık, kara ve deniz avcılığı olmak üzere iki biçimde yapılmaktadır. Yakın tarihte ortaya çıkan sualtı avcılığı oldukça yaygın bir spor dalı durumuna gelmiştir. Günümüzde ağ, olta, tuzak gibi gereçlerle avlanıldığı gibi, tüfekle de avlanılmaktadır. Türkiye'de avcılık kulüpleri ve kaymakamlıklardan avcılık tezkeresi alan ve av tüfeği kullanabilmek için gerekli av tüfeği ruhsatı bulunan herkes özellikle devlet arazisinde özgürce avlanabilir. Her hayvan için avlanma süreleri yasalar uyarınca ayrıca belirlenir. Hayvanların yavruladıkları ve yumurtladıkları dönemlerde avlanmak kesinlikle yasaktır.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Son düzenleyen _Yağmur_; 29 Haziran 2016 17:27
Avatarı yok
insomnia42
Yasaklı
14 Temmuz 2013       Mesaj #3
Avatarı yok
Yasaklı

Süper Poze Nedir? Özellikleri Nelerdir?

Ad:  Avcılık-2.jpg
Gösterim: 1245
Boyut:  16.9 KB

Süperpozeler üst üstte namlulu tüfekler yarışma ve uçan kuşların avında ve özelliklede göl,bek ve uçar avlarında tercih edilen yivsiz av tüfeği çeşididir.Taşıma ve temizleme kolaylılığı,ergonomik yapısı,dizaynı,hakimiyet ve kontrolün iyi olmasından dolayı tercih edilir.Avcı kimliğini ve ruhunu hiçbir zaman kaybetmeyen bu modelin özelliklerini parçalar halinde tanıyalım;

NAMLU ; Balans,namlu boyu ve şok, tüfeğin değişik formlarda yarışma ve avcılıkta kullanma durumunu gösterir. Şoklama namlu ağzının iç kısmına uygulanan bir konstrüksiyondur.(Bazı avcılar tüfeğin namlu boyunu kestirerek kısaltırlar.Bu hata namlunun şok özelliğinin yok olmasına ve namlunun işlevini yitirmesine sebep olacaktır.)Şoklar atış esnasında saçma dağılımını etkileyerek saçmaları yönlendirme etkisine sahiptirler.Şokların dereceleri silindirden ful şoka kadar değişebilir.Şoklar sabit şok şeklinde kullanılabileceği gibi değiştirilebilen şok borular mobil şok şeklinde de olabilirler.Namlu içi krom olup taşlama yöntemiyle döşenir.Krom olmasının amacı saçmanın yada kurşunun namlu içinde iyi sürülmesine olanak vermesi ve patlama anında saçmanın uzamasını sağlamasıdır.

ŞOK DERECELERİ ŞOK MODELLERi KULLANIM ALANLARI


  • 4/4 * FULL Ördek ve Kaz gibi su avlarında,uzun menzilli avlarda
  • 3/4 ** IMP MOD Keklik, Tavşan ve uzun menzilli avlarda
  • 2/4 *** MOD Çulluk,Sülün,Bıldırcın ,Keklik ve ağaç bek avlarında
  • 1/4 **** IMP CYL Bıldırcın,Sarıasma,Üveyik ve kısa menzilli uçar avlarda
  • Silindir ***** CYL Kısa menzilli uçar ?kaçar avları, kurşun atılacak avlarda
Süperpozelerin bantları yüksek ve havalandırmalı,ışığı yansıtmayacak şekilde düz ve içbükey olarak taranırlar.Bantın görevi ,göz ,arpacık ve hedefin hizalanmasını mümkün şekilde kolaylaştırmaktır.Banttaki havalandırma kanalları ise ısınan namlunun hızlı şekilde soğutulması içindir.Arpacık hedefi namlu hizasında tutarak avın sürüş avantajını atıcıya sağlar.Namlu üzerindeki bantın kalın olması da avcının ava hakimiyetini kolaylaştıran ekstra bir özelliktir.Kimi avcılar namlu ortasına özel olarak ikinci arpacığı da taktırırlar.Namlu içindeki fişek yatağı namlunun dayanma gücüne göre değişkenlik gösterir.Normal olarak 70 mm olmasının yanı sıra 67 mm-75 mm olanları da vardır.Uzun yatak sahibi olan namlular magnum tipi fişekleri kabul edebilirler.Ayrıca namlu çapı da atılacak fişeğin çapının ne olabileceğini belirler.Bu çaplar 10-12-16-20-28-32 mm lik olabilir.Genelde avcılar standart kabul edilen 12 mm lik namlu çapı tüfekleri kullanırlar.

KUNDAK ; Boy ve el kundakları genelde ceviz ağacından yapılır.Ceviz ağacı ağırlık,renk ve damarlarının kundak formuna uygun olması için seçilir.Nem oranı %10 un altındaki ağaç,her kundak tipi için ,ilgili standartlara dayanan ölçü ve formlarla yapılır.Boy kundakları tipine ve özellikle kullanımına bağlı olarak Standart,İngiliz,Top kapzalı,Trap stili,Yanaklı gibi formlarda olabilir. Bu modeller tüfeklere kullanım kolaylığının yanı sıra estetik katanda bir özelliktir.El kundakları ise Standart veya Ceylanburnu şeklinde olabilir.Kundak tüfeğin ahşap kısmını oluşturur ve bence tüfeği tüfek yapan, sanatsal değerini veren bölümlerin başında gelir.

BAŞLIK (KUNDUZ); Süperpozenin mekanizma aksamının bulunduğu ve işleyen sistemin içinde barındığı bir bütündür. Genel olarak krom alaşımlı bir yapıya sahiptir. Başlık bir taraftan namlu ve el kundağının,bir taraftan da kuyruk vasıtasıyla boy kundağını tespit eder. Diğer taraftan kilit sistemini,emniyet tertibatını,horozları,tüfeği açma-kapama mekanizmasını, iğneleri, enjektör sistemini,korkuluğu ve tetik sistemini üzerinde toplar.Başlıkların yan kısımları gravür işlemeciliğine olanak verir.Gravür bu sistemin estetik kısmını oluşturur.Ayrıca mekanizma içerisinde tüfeğin dayanma gücünü arttıran çakmak ve yanak kısmı da başlıkların yan kısımlarında toplanır.Ayak bölümü ise üzerinde fişek çıkarıcısını barındıran bölümdür.Namlunun kasaya oturduğu kısımda denebilir.

Tüfeğin kurulması tamamen namlunun tam olarak kırılmasıyla yapılır.Kırılan namlu mekanizmanın içinde bulunan iğnelerin geriye doğru kurulup yay sistemiyle tetik aksamına aktarılmasıyla tamamlanır.Tetik mekanizmayı serbest bırakıp iğnelerin fişek kapsülünü ateşlemesiyle son bulur.Tetik mekanizması tek ve çift tetik olmak üzere iki çeşittir.Çift tetikli mekanizma başlık içinde her tetiğe ayrı bir iğne ile mekanizmaya bağlıdır.Her tetik kendi mekanizmasını ateşler.Emniyet sistemi iki tetiğe de etkilidir.Atıcıya yakın olan tetik üst namluyu,uzak olan ise alt namluyu ateşler.Tek tetik sisteminde ise emniyet sistemine bağlı ve iğnelerin çalışma bölümünü etkileyen selektör özelliği ön plana gelir.Bu özellik vites gibi çalışır.İki harekette öncelikle hangi namlunun ateşleneceği atıcı tarafından belirlenir.Atıcı isteğine göre ateşleme sırasını belirler.Tetik iki iğneyi de kontrol eder.Selektör özelliği darbe sistemiyle çalışır.İlk ateşleme olduktan sonra fişeğin patlamasının etkisiyle ikinci iğneye tetik hakim olur. Patlama olmaz ise mekanizma ikinci iğneye geçemez. Av bitiminde tek tetik tüfek ile tetik düşürürken dipçiğe darbe vurmak mekanizmayı rahatlatır ve olası bir zarara uğramasını engeller.
Korkuluk tetiklerin çevresini saran köprüdür.Av sırasında, fundalık, çalılık vb. bölgeler de tetiği istenmeyen etkilere karşı korur. Mandal tüfeğin kırılması için kullanılan bir kilit sistemidir. Genelde sağa doğru itilir ve başlık ile namluyu ayırmaya yarar.

Enjektör özelliği ise atıştan sonra namluyu kırdığımızda atılan fişeğin otomatik olarak yataktan atılması özelliğidir. Bu sistem fişek çıkarıcısının üzerinde bulunur. Sadece atılan fişeği dışarı fırlatması, atıcıya kullanım kolaylı sağlar. Bu özellik atıcılık yarışlarında tüfeklerde sıkça bulunan bir özellik olmasının yarı sıra avcılıkta da kullanılan bir sistemdir.

Görüldüğü gibi hepimizin kullandığı poze tüfeklerinin yüzeysel yapısına deyindik.

Avcılık sporunda tartışılmaz bir yeri olduğu ve çoğu kullanıcının da diğer tip tüfeklerin yerini tutamayacağını belirttiği bu tüfek çeşidi uzun bir süre bu spora hizmet edecektir kuskusuz?
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 29 Haziran 2016 23:46
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
29 Haziran 2016       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Avcılık.jpg
Gösterim: 1410
Boyut:  25.3 KB

Avcılık Hakkında


Avcılık; Yaban hayvanlarını canlı olarak, yaralayarak ya da öldürerek yakalama işidir. Avcılık, öteki canlılardan ayrılıp kendisini savunmak ve türünü korumak yolunda yetkinleşmeye başlayan insanın ilk uğraşlarındandır. İlkel insan yaşamını avcılık ve toplayıcılıkla sürdürüyordu. Mağara dönemi insanları beslenmek, giyecek sağlamak ve kendilerini korumak için avlanmak zorundaydılar. Spor amacıyla avlanma ilkçağda ortaya çıktı. Asurluların ve Perslerin av sporuyla uğraştıkları bilinmektedir. Böylece, zorunluluktan doğan avcılık, uygarlığın ilerlemesiyle bir spor ve eğlence aracına dönüştü. Öte yandan, birtakım av hayvanları ekonomik değer taşıdıklarından (etleri, postları, dişleri, yağlan vb) avlanmaları sürdürüldü. Bu nedenle de, özellikle son yüzyıllarda bazı yaban hayvanlarının soyu, tükenmiş ya da tükenmek üzeredir; birçok ülkede bu hayvan türleri için özel koruma alanları kurulduğu gibi avlanmaları yasalarla sınırlandırılmış ya da tümüyle yasaklanmıştır.

Av hayvanları şöyle sınıflandırılır: Büyük av hayvanları (yaban domuzu, geyik, karaca, vb), kıyı av hayvanları (büyük kervan çulluğu, çulluk, çulluk palazı vb), kürklü av hayvanları (tilki, susamuru, kokarca vb), gündüz yırtıcıları (doğan, akbaba, aladoğan vb), gece yırtıcıları (baykuş, puhu vb), kargagiller (karga, saksağan, kuzgun vb), büyük ve yırtıcı hayvanlar (aslan, kaplan, panter, fil, gergedan, timsah, yabaneşeği vb).

Türkiye'de Avcılık


Türkiye’de avcılık, 1937 tarihli 3167 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu çerçevesinde yapılmaktadır. Kanun’da yerleşik uygulamalar ve yasakların yanı sıra her yıl toplanarak gerekli kararları alacak yetkiye haiz Merkez Av Komisyonu teşkili mevcuttur. Merkez Av Komisyonu Yasa’dan aldığı yetkiyle her yıl Orman Bakanlığı bünyesinde toplanarak gelecek av sezonu için belirleyici kararları alır. Bu kararların alınmasında Türkiye Avcılar ve Atıcılar Federasyonu da önemli bir rol oynar.

Türkiye’de avlanılmasına izin verilen yaban hayvanları türlerine ve avlanma sürelerine göre 3 bölüm altında belirlenmiştir. Bu bölümler şöyledir:

Birinci Grup : Bıldırcın, kaya güvercini, tahtalı ve üveyik,

İkinci Grup : Keklik, kum kekliği, kıkırlık, bağırtlak, ada tavşanı ve tavşan,

Üçüncü Grup : Tilki, sansar, sakarmeke, ördekgiller, kazgiller, kızkuşu, karatavuk, çulluk, küçük su çulluğu, sultani su çulluğu ve bekasin’den oluşmaktadır.

Adı geçen bu hayvanlar, periyotlar halinde Ağustos ortalarından – Şubat sonuna kadar avlatılmaktadır. Ancak kurt, çakal, y.domuzu, vaşak, pars , kargaların avı bütün bir yıl Orman Bakanlığından izin alınması koşuluyla serbesttir.

Büyük av hayvanlarından ayı, çengel boynuzlu dağ keçisi (şamua), yaban keçisi (Bezoar), yaban domuzu, vaşak, kurt, çakal, tilki, av turizmi başlığı altında yerli ve yabancı avcıların kullanımına bedeli karşılığı sunulmuştur. Bunların dışında kalan avların, yabancı avcılara avlatılması sadece özel avlaklarda mümkündür. Yabancı misafir avcılar özel avlakların haricinde, yukarıda adı geçen av hayvanlarından başka av hayvanlarını avlayamaz.

Türk avcılara, avlanılmasına izin verilen türler için günlük avlama limitleri vardır. Avcı arka arkaya gittiği avlarda dahi bir günlük limitinden fazla av avlayamaz, çantasında ve aracında bir günlük limitinden fazlasını bulunduramaz ve taşıyamaz. Gece far veya ışıkla avlanmak, hareket halinde tekne ile avlanmak, gece görüş gözlüğü veya dürbünüyle avlanmak, ses çıkartan elektronik cihazlarla avlanmak, canlı mühreyle (decoy) avlanmak, zehirle avlanmak ve hayvanların üreme zamanlarında avlanmak yasaktır. (Daha bir çok avlanma yasakları olmasına karşın, en etkin ve önemli olanlarını yazmakla yetiniyoruz)

Türkiye’de avcılık, 1993 senesine kadar haftanın her günü yapılmasına karşın, 1993-98 arasında Çarşamba-Cumartesi-Pazar ve resmi tatil günleri olarak, 1999-2000 sezonunda ise sadece Cumartesi-Pazar ve resmi tatil günleri olarak sınırlandırılmıştır.(Avlanma günleri 2000-2001 av sezonu için Çarşamba-Cumartesi-Pazar ve Resmi Tatil günleri olarak kabul edilmiştir.)

Türkiye’de avcılık, av hayvanları bakımından üç kısma ayrılır. Büyük av; yivli silahlarla yapılır. Bu avcılık hemen hemen 2000 m yükseklikteki bölgelerde olur. Buralarda bulunan dağ keçisi, ayı, dağ koyunu gibi hayvanlar avlanır. Bu av türü memleketimizde pek yaygın değildir. Su ve su kenarı hayvanları avcılığı; yabani kaz, ördek çeşitleri, toy vb. hayvanların avcılığıdır. Bu tür avcılığın yapıldığı kuşların çoğu göçmen kuşlardır. Ördek, av mevsiminde hemen hemen her Göl ve su kenarında bulunur. Kış aylarında Konya Ovası, Akşehir, Altınova ve civarlarında kaz sürülerine çok rastlanır. Kaz ve ördek avcılığı çok ustalık isteyen bir iştir, ayrıca bu, en zevkli av çeşididir. Dağ avı; meraklısı ve tatbikçisi pek çok olan bir av çeşididir. Bu tür avcılıkta av tüfeği ile dağ ve ormanlık bölgelerde bulunan çeşitli av hayvanları, takip edilmek suretiyle avlanır. Bu av çeşidi yurdumuzda çok yaygın, yaygın olduğu kadar da bilgisizce yapılmaktadır. Her av hayvanının belirli bir avlanma zamanı vardır. Bu hayvanlar ancak bu zamanlarda avlanırlar. Böylece hem hayvanların nesli tükenmemiş, hem de avcılık kurallarına uyulmuş olur. Ne yazık ki yurdumuzda pek çok kimse bu durumun ehemmiyetinden habersiz bir şekilde rastgele ve elinde tüfek önüne gelen her hayvanı avlamaktadır. Bu yüzden artık bazı hayvanların nesli tükenmiş veya tükenmeye yüz tutmuştur. Avcıların unutmaması gereken en önemli husus, av kurallarına harfiyen uymak, böylece nesli tükenmeye yüz tutmuş hayvanların çoğalmasını sağlamaktır.

Yurdumuzda avlanan belli başlı kuş ve hayvanlardan bazıları şunlardır: Keklik, çil, bıldırcın, sülün, turaç, toy, megzerdek, bağırtlak, güvercin, çulluk, ördek, kaz, tavşan, geyik. Bu hayvanların amansız düşmanı olan hayvanlar ise; çakal, tilki, porsuk, gelincik, kokarca, Ağaç ve kaya sansarı, yaban kedisi, karga, saksağan ile yılanlardır.

Avcı olmak isteyenler, avcı kulüplerine dilekçe ile başvururlar. Derneğin tüzüğünde belirtilen şartları yerine getirenler derneğe üye olurlar.

Suda avcılık: Nehir, göl veya denizlerde su ürünlerinin avlanmasıdır. Bu, su altı ve su üstü avcılığı olmak üzere ikiye ayrılır. Su altı avı, balığı yerinde vurup kıyıya getirmek şeklinde olur. Bu spora Deniz altını araştırmak, filim ve fotoğraf çekmek gibi olanları da ilave edilebilir. Su altı avı, deniz veya göllerde su seviyesinin 10-12 m altında, özel kıyafet ve aletlerle yapılır. Balık avcılığı için lüzumlu olan avadanlıklar, komple satıldığı gibi ayrı ayrı da bulunmaktadır. Amatör balıkçılık için dört olta, bir iki parekete, bir kepçe, bir kaç zoka ve iğne yeterlidir.

Yurdumuz suları, balık türleri bakımından çok zengindir. Yüzlerce balığın avlanması, mevsim ve balıkların özelliklerine göre çeşitli şekillerde yapılır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 29 Haziran 2016 17:38
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
29 Haziran 2016       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Avcılık.jpg
Gösterim: 1023
Boyut:  41.9 KB

Kazasız Avcılığın Esasları


Avcılık çok defa ölümle sonuçla­nan kazalara yol açan bir spordur. Avcılığa merak eden bir kimsenin her şeyden önce elindeki tüfeğin öl­dürücü bir silâh olduğunu aklından çıkarmaması lâzım gelir. Sık sık ga­zetelerde ve televizyonlarda av silahlarının sebep olduğu ölüm vakalarını okuruz. Sonra­dan yerine getirilmesi mümkün olmayan kayıplara uğramamak için aşağıdaki şartları gözetmek kâfidir.
  • Bütün tüfekleri dolu farzedin.
  • Otomobile, eve, çadıra girerken, mutlaka tüfeğin mekanizmasını çı­karın, hiç değilse açın; tüfek kırmay­sa, mutlaka kırın.
  • Namlunun tıkalı olmamasına dikkat edin.
  • Tüfeği öyle taşıyın ki, namlu dai­ma kontrolünüz altında olsun.
  • Tetiği çekmeden önce hedefte insan bulunmadığından emin olun.
  • Tüfeği, av hayvanından başka hiçbir şeye çevirmeyin.
  • Tüfeği asla boşaltmadan bırak­mayın.
  • Tüfekle asla ağaca vs. tırman­mayın.
  • Sert ve düz yüzeylere, su yü­züne ateş etmeyin.
Aslına bakılırsa, av hayvanı çe­şidi kadar av çeşidi vardır. Ayrıca, avlanma usulleri de bölgeden bölge­ye değişir.
Av hayvanları kabaca kuşlar ve memeliler olmak üzere ikiye ayrılır. Kuşlara tüylü av hayvanları, meme­lilere de kıllı av hayvanları denir. Bundan başka ‘’küçük av hayvanları, büyük av hayvanları’’ diye bir tasnif daha vardır.

AV HAYVANLARI


Yurdumuz kıllı hayvanlar bakı­mından da çok zengindir. Bunlara bütün memeli av hayvanları girer. Zararları bakımından öldürülenleri olduğu gibi, eti, kürkü için avalanan- ları da bu bölümde inceliyeceğiz.

GEYİK
Anadolu’nun çeşitli yer­lerinde, daha çok Batı Anadolu’da yaşar. Ankara’nın kuzey doğusunda­ki kesimlerde görülür. Geyik avı 1937 yılında çıkan av kanuniyle ta­mamen yasak edilmiştir.

KARACA
Küçük yapılı bir ge­yik çeşidi olan karacanm avlanması­na yalnız ekimden aralık ayına kadar izin verilmiştir. Trakya ve Anadolu’ da bulunur.

DAĞ KOYUNU
Yurdumuzun sarp, dağlık bölgelerinde raslanan dağ koyunu (Asya muflonu) ile dağ keçisi (şamua) avı da yasaktır. Za­ten bu hayvanlar son derece sarp bölgelerde yaşarlar. Gözleri keskin hareketleri çevik olduğundan avlan­maları çok güçtür.

Bir dağ keçisi çeşidi olan ibeks’in avı da 1946’dan itibaren beş yıl ya­sak edilmiştir. Bugün de genç hay­vanların avlanması yasaktır. Dağ ke­çilerine Doğu Anadolu’da raslanır- sa da, asıl bol olarak bulundukları bölgeler Akdeniz kıyılarındaki or­manlık yerlerdir.

PARS
Bu yırtıcı hayvana yur­dumuzun birçok yerlerinde raslamr. Daha çok ege ve Akdeniz bölgelerin­de olduğu gibi, Kastamonu, Kütahya, Urfa, Bursa, Siirt, Antakya, Erzu­rum, Erzincan,da da çeşitli yerlerde yaşar. Bizdeki pars çeşitleri Afrika’ daki parslardan cüssece daha ufak­tır. Bazı kaynaklarda yanlışlıkla bu yırtıcı hayvandan kaplan diye bah­sedilirse de, Türkiye’de kaplan yok­tur. TAV ŞAN. — Trakya ve Anadolu’da bol bulunan bu hayvanın etinden ve kılından faydalanılır. Tavşanın av­lanma mevsimi sonbaharla kış baş­larıdır. 15 ocaktan, ağustos sonuna kadar tavşan avı yasaktır.

AYI
Türkiye’deki en önemli ya­bani av hayvanlarından biridir. Yük­sek dağlarda, ormanlık gölgelerde
yaşar. Bütün Türkiye’de bulunursa da en çok Tunceli, Gümüşane, Bitlis, Van, Kars, Hakâri çevresindeki dağ­larda görülür. Ayıların bazan insan­ları kaçırdıkları bir gerçektir. Bu bakımdan, yurt içi seyahatlerine çı­kanlar, ya da ayıların bulunduğu çevrelerde yaşıyanların, tek başına dolaşmaları doğru değildir. Ayı Tür­kiye’de sık avlanan bir hayvandır.

KURT
Türkiye’nin her yerinde yaşar. Şiddetli kışlarda İstanbul ya­kınlarına kadar bile sokuldukları olur. Anadolu’daki köylere de şiddet­li kışlarda kurt iner. Son derece yır­tıcı bir hayvan olan kurt avı, dünya­nın en zor avlarından biridir. Çünkü kurdun son derece keskin bir görü­şü ve duyuşu vardır. Buna bir de hayvanın yırtıcılığı, çevikliği ekle­nirse işin güçlüğü kendiliğinden an­laşılır. Kurt avı ancak toplu gruplar halinde yapılır. Kurtları yok etmek için sürek avları tertiplenir.

YABAN DOMUZU
Bitkilere, ekili araziye büyük zarar veren ya­ban domuzu tehlikeli bir hayvandır. İri ve hantal görünüşüne rağmen çok hızlı koşar. Yalnız koşarken kes­kin dönüşler yapamaz, burnunun doğrusuna gider. Yaban domuzları­nı avlamak için zaman zaman sürek avları tertiplenir.

TİLKİ
Yurdumuzun çeşitli böl­gelerinde raslanan bir av hayvanı­dır. Kürkü için avlanır. Yurdumuz­daki tilkilerin kürkü sarımtırak kah­verengidir. Tilki kurnaz olduğu ve daha çok geceleri dolaştığı için av­lanması güçtür.

Kanun Bakımından Av


İnsanlar, önceleri, pek bol olan ka­ra hayvanlarını, balıkları, kuşları av­lamak hususunda sınır koymamış­lardı. Fakat av hayvanlarından ba­zılarının hızla azalmaya başladığı gö­rülünce, XVI. yüzyıldan beri avcılığı düzenlemek zorunda kaldılar. Hele av hayvanlarının üreme mevsimle­rinde avlanması yasak edildi.
Avlanmanın sosyal ve ekonomik hayatta önemi arttıkça, her memle­ket,
kanunlarına avlanma ile ilgili hükümler koymuştur. Bizde, cumhu­riyet devrinde kabul edilen Medeni Kanun’dan önce yürürlükte olan «Me- celle»ye göre av «insanlardan ürken, korkan yabani hayvan»dır. Gene Mecelle’nin bir başka maddesinde «av, tutanındır» denilmekle, mülkiyet me­selesi çözülmüştü. İki avcının kur­şunları aynı ava raslarsa, avın, yarı yarıya bölüşüleceği hükme bağlan­mıştır.

1937 tarih­li Kara Avcılığı Kanunu’na göre:

  • Vaşak, kurt, çakal, yaban domu­zu, pars, sırtlan, kaplan, karga, kap­lumbağa, yılan her mevsimde avlanabilir.
  • Yaban kedisi, zerduva, kokarca, sincap, sansar, susamuru, ceylân, ge­lincik, porsuk, kunduz, tavşan, tilki, karaca, dağ keçisi, ayı avı nisan, ma­yıs, haziran, temmuzda yasaktır.
  • Geyik, dağ koyunu, dağ keçisi, karaca yavruları, yarasa, kirpi, tu­raç (bir cins sülün) evcil kumrular, kerkenez, çalıkuşu, guguk, ağaçka­kan, çobanaldatan, dişi sülün, yaban tavuğu, bülbül, çekirgekuşu, kırlan­gıç, leylek, puhu, baykuş, sığırcık avı tamamen yasaktır.
Soyu azalmaya başlayan canlıların avlanması da resmî makamlarca ya­saklanabilir.
Ad:  Avcı.jpg
Gösterim: 994
Boyut:  49.6 KB

Doğru Avlanmak İçin Av Silahları


Av dediğimizde aklımıza gelen ilk şeyin keyif olduğunu düşünürüz. Aslında avı bir spor, bir aktivite veya eğlence olarak görenlerimizde var. Tercihiniz ne olursa olsun ihtiyacınız olanlar aynıdır. Peki neye göre envanter dizilir? Avınız büyük ise bir çeşit envantere ihtiyacınız varken küçük ise küçük ava göre eşyalar barındırmanız gerekmektedir. Öncelikle avınız ne türde ve ne şartlarda nerede avlanacağınız önemlidir. Çünkü büyük hayvan avlamak için kullandığınız bir silahı küçük hayvana uygulayamazsınız. Aksini uyguladığınızda kötü sonuçlar elde edebilir veya zarar görebilirsiniz. Örnek vermek gerekirse bir domuz avlamak için küçük bir silah yetmez.

Bunu yanı sıra silahınızın büyük olması değil kurşununu dahi doğru seçmeniz gerekmektedir. Küçük hayvanları ise büyük ve saçma fişeklerle avlarsanız hayvanı parçalamış olursunuz yanı aslında av olmaktan çıkar. Avı keyifli kılan kullandığınız eşyanın doğru olması ve bu işten haz alıyor olmanızdır. Av için öncelikle ihtiyacınız olan şey silahtır. Av silahları özenle seçilmeli ve envanterinizde doğru silahı taşıdığınızdan ve ne avlamak istediğinizden emin olmalısınız. Av tüfeklerinden bahsedelim. Baktığınızda genelde 3 türe ayrılan bu silahlar yarı otomatik-tam otomatik, pompalı tüfekler, süper poze olarak başlıca gruplardır. Mini silahları kullanan avcılar görmek mümkündür ama iyi sonuç almak için daima büyük tüfekler faydalıdır.

Az öncede bahsettiğimiz gibi fişeğinizin de önemi burada çok önemli bir yere sahip. Eğer yeni başlıyorsanız 12 çaplı tüfekleri tercih etmeniz en doğru hareket olacaktır. Kısa namlulu olması sizin silahı kavramanızda fayda sağlayacağı için iyi bir başlangıçtır. Bıldırcın avı için saçma numarası 10 11 uygundur. Usta ise 9 numara uygundur. Yarı otomatiklerde 30gr, süper pozeler de 28gr tercihen iyi olabilir. Tavşan avı için söyleyecek olursak 12 kalibre iş görür. Saçma numarası 4 veya 5 gibi uygundur.

Keklik avı da 12 kalibre ile iş görür. Fişek seçiminde ise 6 ve 7 uygundur. Ördek avı gibi avlarda ekstra envantere ihtiyaç duyabilirsiniz. örneğin kamufle ve ses yapmayacak çizmeler gibi. Yine fişek 4 5 6 iş görür. 12 kalibre silahımızdan da şaşmıyoruz. Av silahları tercihinizi hayvana göre yapmanızda büyük fayda vardır. Sülün avında yine 4 5 6 numara fişekler iş görür. Bazı ustalar 20 kalibre kullanılmasını önerebilir. Fakat 12 kalibreye göre daha zor olacağı gerçeğiyle yüzleşirsiniz. Örneklerde olduğu gibi sizde avlanmak için eşyalarınızı ve envanterinizi hayvana göre seçerek keyfinizin dozunu daha da arttırabilirsiniz.

MsXLabs.org
-derlemedir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

29 Mayıs 2008 / Bia Türk ve İslam Dünyası
3 Haziran 2008 / Misafir Taslak Konular
6 Şubat 2015 / parola21 Taslak Konular