Arama

Macaristan ve Macaristan Tarihi

Güncelleme: 2 Aralık 2012 Gösterim: 20.824 Cevap: 6
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
5 Ekim 2006       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Eski kaynaklarda Macaristan'dan Panonya diye bahsedilmektedir. Macaristan'ın bulunduğu Tuna havzası ve Karpatlar bölgesi, coğrafi yer itibariyle kuzeyden ve doğudan devamlı gelen istilaların, akınların mecburi geçiş yolu olmuştur. M.Ö. üçüncü asırda Keltler'in, sonra Daklar'ın istila ettiği Panonya, M.Ö. 1. asrın sonlarında Romalıların hakimiyetine girmiş ve bu hakimiyet M.S. 4. asıra kadar sürmüştü.

Sponsorlu Bağlantılar
Panonya 4. asırda Attila idaresindeki Hunların, 6. asırda da Volga Nehrinin doğusundan Tuna Havzasına kadar gelen Avar Türklerinin istilasına uğradı ve Avarlar burada kuvvetli bir imparatorluk kurdular. İki yüz elli yıl Orta Avrupa'ya hakim oldular. Önceleri Şamanistken giderek Hıristiyanlığı benimsemeye başladılar ve 769'da Charlemagne tarafından ortadan kaldırılan Avar Türkleri, böylece Hıristiyanların özellikle Slavların arasında eriyip kayboldular.

1869 yılında Urallar'ın doğu yamaçları ve Orta Volga arasında yerleşmiş olup, Hazar Türklerinin bir kolu olan Arpatlar batıya göç ederek, Karpatlar ve Tuna havzasını işgal ettiler. Macarlar'ın asli unsurunu meydana getiren Arpatların güneye ve batıya yaptıkları akınlar, Germen İmparatoru Birinci Otto tarafından önlenince göçebelikten yerleşik hayata geçtiler.

Moğol istilasına kadar Macaristan'da istikrarlı bir devre başlamış oldu. Orta Asya gelenek ve yaşayış tarzlarını bir süre devam ettiren Arpatlar, Prens Geza zamanında Hunlar ve Avarlar gibi Hıristiyanlığı kabul ettiler. Türklüklerini tedricen kaybedip Hıristiyanlaşmalarına rağmen, Macaristan'da bugün bile birçok Türkçe kelime ve yer adları kullanılmaktadır. Mesela, tyuk, (tavuk), birska (bıçak), szakall (sakal), tengez (deniz), sarga (sarı) teknö (tekne), borju (buzağı), sator (çadır) gibi daha pek çok kelime, Macarların Türk asıllı olduklarını bariz bir şekilde göstermektedir.

Moğol istilasından sonra Arpat Hanedanının yerine, yabancı soydan gelen Anju Hanedanı geçti. 1787'den itibaren Macaristan'da idareyi ele alan Sigismund ile beraber bazı fasılalar olmasına rağmen Macar Halkı, Alman asıllı krallarca idare edildi. Macarlar, Osmanlıların Balkanlardaki ilerleyişini durdurmak için 1396'da 130.000 kişilik bir orduyla harekete geçtiler.

Niğbolu önlerinde Yıldırım Bayezid Han (1389-1402) karşısında ağır bir yenilgiye uğradılar. Ancak bundan sonra, devamlı surette, bizzat veya yardımcı olarak Osmanlı fütuhatını engellemeye çalıştılar. 1526'da Mohaç'ta tekrar Macar ordusu Osmanlılara yenildi ve Orta Macaristan fethedildi. Macaristan Osmanlı hakimiyeti altına girmişse de bu hakimiyet tam olarak kurulmayıp, Transilvanya ve Karpatlar bölgesi Osmanlı tabiiyetinde kalmak üzere Prens Zapolya'ya verildi. Kuzey ve kuzeybatı Macaristan Avusturya'da kaldı. Zapolya'nın ölümüyle halefi ve varisi Janos isimli bir çocuğa taç giydirilince, Osmanlılar Avusturya'ya fırsat vermeden buraya yerleşmek için, Macaristan'ın tamamı Osmanlı eyaleti haline getirildi ve Budin Beylerbeyliğine bağlandı.

Macaristan 1699'daki Karlofça Antlaşmasına kadar yüz altmış beş sene Osmanlı hakimiyetinde kaldı. Osmanlıların Macaristan'daki hakimiyet devirleri, bugün bile hasreti çekilip çeşitli vesileler ile bunun ifade edildiği tam bir huzur, sükun, adalet ve imar devri oldu. Burada görev yapan Osmanlı paşa ve devlet adamlarının da yaptırdıkları başta hamamlar olmak üzere pek çok eserler büyük bir yekun teşkil etmekte olup, Macaristan'ın Avusturya idaresine düştüğü zaman yapılan tahribata rağmen bazıları günümüze kadar gelebilmiştir.

O devirlerde mezhep savaşları ile çalkalanan Avrupa'da, Macaristan başta olmak üzere, Osmanlı toprakları Protestanların sığınak yeri oldu. Osmanlı-Macar münasebetleri sosyal ve iktisadi, her alanda gelişti ve Macaristan'da Osmanlı kıyafetleri giymek moda oldu. 1604'teki Osmanlı-Avusturya savaşında Macarlar Osmanlıların yanında yer aldılar ve kurulan Erdel Beyliği içişlerinde bağımsız ancak, Osmanlı Devletine tabi olmak üzereMacarlara verildi.

Macaristan 1689'da Avusturya'nın eline geçtikten sonra da bağımsızlık hareketleriOsmanlılarca desteklendi. 1682-1684'te İmre Thököly'nin, 1703-1711'de Ferenc Rakoczi'nin bağımsızlık hareketleri başarısızlıkla sonuçlanınca diğer isyancılar ile beraber Osmanlı Devletine sığındılar. Thököly İzmit'te, Rakoczi Tekirdağ'da ölene kadar misafir muamelesi gördüler.

150 yıl sonra Osmanlı Devletine gelen Macar heyeti, Tekirdağ'a yerleştirilen mültecilere verilen araziyi satın almak için kendilerine müracaat eden Türk köylülerine hayran kaldılar. Rakoczi'nin arkadaşı Kelemen Mikos'un yazdığı ve mültecilerin hayatını anlatan Türkiye Mektupları isimli eseri bugün Macar tarihi ve edebiyatının kaynak kitapları arasında sayılmaktadır.

Ferenc Rakoczi'nin başarısız teşebbüsünden sonra Macaristan Avusturya'nın yarı kolonisi haline geldi ve bugüne kadar, Osmanlı hakimiyetindeki hürriyetini, iki dünya savaşı arasındaki devir hariç bir daha göremedi. 1785'te Almanca resmi dil olarak kabul edilip, Avusturya ile Macaristan arasında gümrük birliği ilan edildi.

1848'de Lajos Kossuth'un bağımsızlık hareketi Rusya'nın yardımıyla bastırıldıktan sonra büyük bir baskı rejimi başladı, ancak 1876'da Macaristan,Avusturya sınırları içinde federatif bir devlet haline gelebildi. Böylece Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ismiyle ikili bir monarşi kuruldu.

Avusturya, 1914'te Birinci Dünya Savaşına girince Macaristan da katılmak mecburiyetinde kaldı. Ancak Avusturya'nın teslim olması üzerine Macaristan ayrılarak cumhuriyet ilan olundu. 1919'da bastırılan Bela-Kun idaresindeki komünist ayaklanmasından sonra Amiral Horty 1 Mart 1920'de kral naipliğine getirildi. Macaristan, 1920'de yapılan Trianon Antlaşması ile topraklarının üçte ikisini, nüfusunun beşte birini kaybetti.

İki dünya savaşı arasında Macaristan ideolojik ve ekonomik yönden Hitler Almanyası'na yaklaştı ve Antikomintem pakta katıldı. 1941'de Almanya ile beraber Rusya'ya karşı İkinci Dünya Savaşına girdi. Ancak 1944'te Almanya ile arası açılınca Hitler Macaristan'ı işgal ettirdi. Amiral Horty'nin Macaristan'da yirmi dört yıllık idaresi sona erip, yerine Szalas getirildi.

Szalas'ın kurduğu terör rejimine karşı başlayan muhalefet, komünistlerin güçlenmesine ve Rusların Macaristan'ı işgaline yol açtı. 4 Şubat'ta cumhuriyet ilan edildi ve aynı sene madenler, ağır sanayi tesisleri, bankalar devletleştirildi. Üç milyon hektar arazi, sahiplerinden zorla alındı. Macaristan İşçi Partisi öncülüğünde kilisenin mallarına el konuldu ve kilise aleyhtarlığı kampanyası başlatıldı.

Ancak başgösteren tepkiler sonucu 1953'te ülkede mevcut bulunan Sovyet askerleri İmre Nagy'ı başa getirerek yumuşama politikası takip etmeye başladılar. İmre Nagy'ın reformlarına tahammül edemeyip, 1955'te görevden alınınca Macaristan'da muhalefet çok büyük oldu. 1956'da tekrar hükumetin başına getirilen İmre Nagy, Macarların Sovyet işgal güçleri aleyhine "artık yoldaş değiliz" diye başlattıkları ihtilal hareketi sırasında Macaristan'ın Varşova Paktından çekilip, tarafsız kaldığını, 2 Kasım 1956'da Birleşmiş Milletlere, 3 Kasımda da Sovyet Büyükelçisi Yuri Andropov'a bildirdi.

"Eskunzuk, eskunzuk hogy tovabb nem leszunk!" (Yemin ediyoruz, artık köle olmayacağız!) diyen Macar halkının hürriyet mücadelesi, 4 Kasım'da Budapeşte'ye giren yüzlerce Sovyet tankı tarafından kanla bastırıldı. Binlerce Macar, komünizmden kurtulmak için seyirci durumda kalan Batı'ya iltica ettiler. İmre Nagy de yakalanarak 1958'de idam edildi. 1989'da komünist parti feshedildi. 1990 seçimleri çok partili oldu ve merkez sağ partiler iktidara geçtiler.

*
Son düzenleyen kompetankedi; 17 Mart 2007 17:53
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
6 Ekim 2006       Mesaj #2
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Tarihçe: Macaristan'ın tarihi, göçebe Macar kabilelerinin 896 yılında Karpatya bölgesine gelmeleri ve burada yaşamakta olan Keltler, Romenler, Slavlar, Hunlar ve Avarlarla yapılan uzun savaşlar sonucunda bölgeyi ele geçirmeleri ile başlamıştır. Feodal yapıdaki ilk Macar devleti 1000 yılında kurulmuş. daha sonra 1041-42 yıllarında Moğolların istilasına uğrayarak önemli zararlar görmüştür. Orta çağ boyunca oldukça güçlenen Macaristan, 1490 yılında kral Mazhias'ın ölümüyle birlikte güçsüzlüğe sürüklenmiş ve 1526 yılında; Mohaç Savaşı i1e Osmanlı İmparatorluğu'na yenilmiştir. Osmanlıların bölgedeki hakimiyeti 150 yıl sürmüş olup, onların çekilmesinin ardından Hapsbug hanedanının imparatorları Macaristan'ın da yöneticisi haline gelmişlerdir. Uzun yıllar süren bağımsızlık mücadelesi sonucunda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu kurulmuş ve Macaristan'a örıemlì ölçüde özerklik tanınmıştır. Birinci Dünya Savaşı'nın başlangıcında bu İmparatorluk dağılmış ve gerek bu esnada, gerek savaş boyunca Macaristan topraklarının üçte ikisini kaybetmiştir. İkinci Dünya Savaşı'nın başlangıcında ise, Almanya'nın Macaristan'ın kaybettiği toprakları geri almasını sağlayabileceği inancıyla Macaristan bu ülkenin yanında savaşa girmiştir. .Ancak. uzun süren mücadelelerden sonra, Rusya ordusu tüm :Alman birliklerini Macaristan'dan çıkararak 4 Nisan 1945 tarihinde ülkeyi denetimi altına almıştır. 1 Şubat l946 tarihinde cumhuriyet rejimi kurulmuş ve yüksek enflasyonu önlemek için yení bir para birimi (1·Forint) benimsenmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkenin yeniden inşa edilmesine ve sanayileşmeye ağırlık verilmiş, ancak tarım sektörünün ihmal edilmesi ve yaşam koşullarının önemli ölçüde kötüye gitmesi 1956 yı1ı Ekim ayında silahlı bir ayaklanmaya yol açmıştı. Ayaklarıma sonrasında yönetim sisteminde belli değişiklikler yapılmış ve merkezi parti Sosvalist (İşçi Partisi adı altında yeniden yapılanmıştır. Macaristan, demir perde ülkeleri arasında özellikle ekonomik açıdan komünist rejimin en toleranslı biçimde uygulandığı ülke olmuş, özel mülkiyete ve girişimlere belli ölçüde izin verilmiştir. 1980'li yılların sonlarına doğru yaşanan gelişmeler doğrultusunda başlayan reform hareketleri, 1990 yılında serbest piyasa ekonomisine dayalı yeni bir rejimin benimsenmesi ile sonuçlanmıştır. Bu tarihten günümüze kadar geçen dönem, devletin küçülmesi ve yeniden yapılanma süreci olarak tanımlanabilir.
Yürütme ve Yasama: Ülkenin rejimi, demokratik, çoğulcu, parlamenter sisteme dayalı cumhuriyettir. Milletvekilleri iki turlu genel seçimlerle dört yılda bir seçilmekte olup, halihazırda Parlamentoda 386 milletvekili bulunmaktadır. Parlamento, yasama görevinin yanısıra, Cumhurbaşkanı'nı seçme, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi üyelerini, Ulusal Banka Başkanını, Yüksek Mahkeme Başkanını ve Cumhuriyet Başsavcısını atama, hükümet programını kabul etme, bütçeyi ve uluslararası anlaşmaları onaylama gibi önemli yetkilere sahiptir. Ülkede halihazırda, son seçimlerde en çok oy alan iki parti olan Macaristan Sosyalist Partisi ile Hür Demokratlar Birliği partisinden oluşan bir koalisyon hükümeti iktidarda bulunmaktadır. Bu partilerden ilkinin Parlamentodaki milletvekili sayısı 209, ikincisinin ise 69'dur.
Sponsorlu Bağlantılar


Etnik yapı: Resmi rakamlara göre, ülkedeki azınlıkların toplam nüfus (yaklaşık 10 milyon) içindeki payları %2.2 civarındadır. Sözkonusu azınlıkların başında çingeneler (%1.371), Almanlar (%0.29) ve Hırvatlar (%0.13) gelmektedir. Bununla birlikte, ülkedeki çeşitli özel ve etnik kuruluşlara yapılan araştırmalarda, azınlıkların paylarının yukarıda verilen resmi rakamların çok üzerinde olduğu iddia edilmektedir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Ekim 2006       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  800px-Flag_of_Hungary.svg.jpg
Gösterim: 951
Boyut:  4.1 KB

Macaristan Cumhuriyeti ya da kısaca Macaristan, Avusturya, Slovakya, Ukrayna, Romanya, Sırbistan, Hırvatistan ve Slovenya ile komşu olan, denize kıyısı olmayan, Avrupa Birliği üyesi bir ülkedir.

Orta Avrupa ile Balkanlar arasında bir ovaya yayılan Macaristan, Türk'lerin son 400 yıllık tarihinde yakın ilişkiler geliştirmiş oldukları bir ülkedir.

Bugünkü Macaristan, Birinci Dünya Savaşı sonunda yenilgiye uğrayan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun parçalanmasıyla ortaya çıkmıştır.

Macaristan Yaylası (Felföld)
Haritaya kısaca bir göz atılırsa, Macaristan'ın kuzey kesimlerinin dağlık bir bölge olduğu görülür. Doğu komşusu Romanya'nın kuzey sınırından içeri giren bu dağ zinciri batıya doğru uzanarak Avusturya Alpleri ile birleşir. Ama bu dağlar akarsulara sık sık geçit veren sayısız birtakım tepelere parçalanmıştır. Dağların en yüksek noktası Kekes Tepesidir (1014 m.). Yer yer vadilerle yarılan dağların yamaçları sık ormanlarla kaplıdır. Tepelerden vadilere inildikçe "lös" adı verilen kil ve kum karışımı sarı renkli balçıkla kaplı olduğu görülür. Bunlar çok verimli topraklardır. Bağlar, meyva bahçeleriyle dolu olan vadilerde sırtlarını yamaçlara dayamış şirin kasabalara rastlanır. Tuna Nehri'nin batısında Bakony Ormanları ile bulunur.


Macar Denizi diye anılan Balaton Gölü'ne kadar uzayan bu dağlık bölge çoğunlukla kireçtaşından oluşmuş bir yayladır. En yüksek tepesi Kőröshegy Dağı'dır (713 m.). Buralarda da tepeler ormanlarla kaplı olup vadiler tarıma ayrılmıştır. Vadilerde de yer yer lös toprağına rastlanır. Balaton Gölü'nden güneye doğru, Yugoslavya sınırı yakınlarında Mecsek Dağları (En yüksek noktası 682 m.) bulunur. "Felföld" diye anılan Macaristan yaylası burada sona erer.

Macaristan Ovası (Alföld)
Batı Macaristan Ovasında ilk planda tepelerin çokluğu göze çarpar. Buralarda akarsular bulanık ve çamurludur. Bunlardan daha çok ormandan kesilen ağaç kütüklerini taşımak için faydalanılır. Tuna'ya dökülen Raba, Repce ve Marcal nehirleri arasında kalan topraklarda buğday ekimi yapılır. Tuna'yı geçip doğuya ilerlendikçe Büyük Alföld denilen karakteristik Macar Ovası ile karşılaşılır. Macar halkının yarısını barındıran baştanbaşa düz, engin bir çayırdır. Büyük Alföld'de büyük ısı farkları göze çarpar. Kuzeyde dağlarla çevrili olduğu için yazın şiddetli sıcaklar olur. Kışın ise dondurucu rüzgarlar ovayı kaplar. Karpatlardan inen Tisza Nehri ovayı enlemesine keserek güneyde Yugoslavya'ya girer ve orada Tuna'ya karışır. Büyük miktarda çamuru da birlikte sürükleyen bu ırmak, ilkbahar taşkınları sırasında oldukça geniş bir çevreyi sular altında bırakır. Yazın kızgın güneşle kuruyan bu çamurlar Tuna ile Tisza arasındaki bölgenin karakteristik manzarasıdır. Kuzeydoğuda Romanya sınırına yakın Debrecen dolaylarında buna benzer kumlu, balçıklı yerlere rastlanır.

Tarıma çok elverişli löslü topraklar çoğunluğu meydana getirirler. Macaristan'ın tarım yönünden zenginliğinin belli başlı kaynağı bu bereketli ovalardır.

İklim
Macaristan iklimi bilinen karasal iklim özellikleri gösterir.Soğuk,bulutlu,nemli kışlar ve ılık sıcak arasında geçen yazlar iklimin belirgin özelliğidir.Yıllık ortalama sıcaklık 9.7 °C'tır. Kışın ortalama sıcaklık 0'dan −15 °C'ye değişirken yazları ise 27°C ile 32 °C arasında olmaktadır.

Politika
Parlamento tarafından her dört yılda bir seçilen devlet başkanının rolü semboliktir, ancak görevleri arasında başbakanı atamak vardır. Başbakan ise hükümet üyelerini seçer ve görevden alır. Her bakan adayı, devlet başkanı tarafından bir formalite olarak onaylanmalıdır.

Yasama organı 386 üyeli Parlamento'dur (Országgyűlés). Bir siyasi parti parlamentoya girebilmek için oyların en az %5'ini almalıdır. Sonuncusu Nisan 2006'da yapılan milletvekili seçimleri 4 yılda bir yapılır. 15 üyeli Anayasa Mahkemesi, yasaların anayasaya uygunluğunu denetler.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Haziran 2008       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Macaristan

Fizikî Yapı

Ülkenin tamâmı oldukça alçak olup, en yüksek tepeler 900 ilâ 1000 metreyi aşmamaktadır. Macaristan, dört tabiî bölgeye ayrılır. Büyük faylar, volkanik akıntılar ve sıcak su kaynaklarıyla bölünen batıdan kuzeydoğuya doğru 400 km boyunca uzanan Macar Sırtı denilen bölge, bunlardan birincisini teşkil eder. Bu dağlık bölge, üçe ayrılabilen ova bölgeleri karşısında duvar gibi durmaktadır. Bu ova bölgeleri; Tuna ötesi (Transtuna) bölgesi, Tuna Tisza nehirleri arasındaki bölge ve Tisza ötesi bölgesi (Trantisza)dir. Tuna’nın batısındaki bölgelerden meydana gelen Transtuna, Avusturya sınırındaki Alplerin son yamaçlarını, Mecsek tepelerini, Kisalföld ve Mezaföld ovalarını ihtivâ eder. Tuna ve Tizsa nehirleri arasındaki bölgenin kuzeyindeki topraklar kumlu, güneyindekiler ise kaygandır. Tisza Nehrinin doğusunda yâni Trantisza bölgesinde Büyük Ova bulunur.

Ülkeden geçen iki büyük nehir vardır. Bunlardan birincisi olan Tuna Nehri, 2850 m uzunluğunda olup, uzunluğu îtibâriyle Volga’dan sonra Avrupa’nın en uzun nehridir. Macaristan’ı baştanbaşa ikiye bölen Tuna Nehri, Karadeniz’e dökülmeden önce sekiz ülkeden geçer. Macaristan büyük bir nehir olan Tuna sâyesinde zümrüt gibi güzel tabiî zenginliklere sâhiptir. Budapeşte,Tuna’nın iki yakasında kuruludur. İkinci büyük nehir Tisza ise, 968 km uzunluğunda olup, Ukrayna’da Karpatlardan doğar, Yugoslavya’daki Karlofça yakınlarında Tuna ile birleşir. Macaristan’ın güneyinde, kuzeydoğudan güneybatıya 90 km boyunda genişliği 10 ilâ 15 km olan ve Macar Denizi denilen Orta Avrupa’nın en büyük gölü Balaton bulunur. Avusturya-Macaristan sınırında ise derinliği az, buna karşılık 200 km2lik bir yüzölçüme sâhip olan Neusiedle Gölü yer alır. Bu gölün büyük kısmı Avusturya’ya âittir.

İklim

Avrupa’daki merkezî durumu sebebiyle denizden uzak olan Macaristan’da kara iklimi hüküm sürer. Yıllık yağış ortalaması 700 mm civârındadır. Yağış farkları batıdan doğuya gidildikçe azalır. Özellikle Büyük Ovanın bâzı kısımları, kuraklık sebebiyle sıkıntı çeker. Bu toprakların değerlendirilmesi sulamaya bağlıdır. Sıcaklık en soğuk ay olan ocakta -1°C ile 3°C arasında, en sıcak olan temmuzda ise 19°C ile 23°C arasında değişir.

Tabiî Kaynaklar

Macaristan hammade ve enerji kaynakları bakımından fakirdir. Mâdenlerinin en önemlisi Vertes Dağlarından çıkarılan boksittir. Boksit üretiminde Avrupa’da ikincidir. Pek az mâden kömürü Pécs yakınlarında, linyit Dorag’da ve Tatabanya’da, Tuna ötesinde ve Slavokya sınırında işletilmektedir. Romanya sınırında önemli ölçüde tabiî gaz, Balaton Gölünün batısında petrol çıkarılmaktadır. Nisbeten az miktarda manganez ve uranyum yatakları da vardır.

Macaristan sıcak su kaynakları bakımından oldukça zengin olup, bunlardan bir kısmı tıbbî değer taşımaktadır. Özellikle Budapeşte veBudin, dünyânın en güzel kaplıcalarına sâhiptir. Böyle 100’ü aşkın sıcak su kaynağı Budin içinde ve civârında mevcuttur.

Tuna ötesi topraklarının ve dağlarının bitki örtüsü yaprakları dökülen ormanlardan (meşe, kayın, ıhlamur, kestâne) meydana gelmiştir. Fakat bunlar bozkır şartlarının hüküm sürdüğü Büyük Ova yakınlarındaki arâzide âniden kaybolur. Önceleri Macaristan’da başka yerde bulunmayan bâzı balıklar, büyük av hayvanları ve çok sayıda göçmen kuşlar bulunuyordu. Günümüzde bunların çoğunun nesli tükenmektedir. Fakat hâlâ bâzı enteresan kuşlara (meselâ siyah leylek) ve memeli hayvanlara (vaşak, kurt gibi) dağlarda ve Büyük Ovanın uzak köşelerinde rastlanmaktadır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

10.600.000 nüfûsa sâhip Macaristan, nüfus dağılımı bakımından üç büyük târihi ve ekonomik bölgeye ayrılır. Tuna ötesi(Transtuna), Büyük Ova ve Kuzey yüksek arâzisi nüfusun yaklaşık % 48’i Büyük Ovada, % 38’i Tuna ötesinde, % 14’ü de kuzey yüksek arâzisinde yaşamaktadır. Macar halkının % 45’i şehirlerde, % 55’i köylerde yaşar. Kilometrekare başına nüfus yoğunluğu 93 kişidir. En büyük şehri, sanâyi ve kültür merkezi Budapeşte olup, nüfusu 2.115.000’dir. Macaristan etnik yapısı îtibâriyle Orta Avrupa’nın en homojen devletidir. Nüfûsun % 97’si Macar’dır. Macarca, Fin-Uygur dil âilesine dâhil olup, ülkenin resmî dilidir. Macaristan’da az miktarda Almanlar, Slovaklar mevcuttur. Nüfûsun % 67’si Katolik, % 28’i Protestan, % 3’ü Ortodoks, % 2’si Yahûdîdir. Mecbûri eğitim 6 yaşında başlar ve en az 8 yıl devâm eder. Ülkede 16 civârında üniversite, 75’i aşkın yüksek teknik okul mevcuttur. Macar halkı ancak çok küçük bir oranda özel mülkiyet edinme hakkına sâhiptir. Üretim mallarının hemen hemen hepsi devlet kontrolündedir.

Siyâsî Hayat

Macaristan’da ilk yazılı anayasa, 18 Ağustos 1949’da kabûl edildi. Anayasaya göre devlet bir halk cumhûriyetidir.

Devlet gücünün en yüksek organları, parlamento (millî meclis) ve başkanlık konseyidir (hükûmet yönetim kurulu). Tek meclisli parlamentonun 349 üyesi, başkanlık konseyinin 21 üyesi vardır. Başkanlık konseyi üyeleri, parlamentodan seçilir ve parlamentoya karşı sorumludur. En üst idârî merci, bakanlar kurulu olup, üyeleri hükûmet yönetim kurulunun tavsiyesi üzerine parlamento tarafından seçilir ve azledilir. Başkanlık konseyinin başkanı Macaristan’ın devlet başkanıdır, bakanlar kurulu başkanı ise başbakan gibi görev yapar.

Mahallî, ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetler, bir üst seviyedeki bölge otoritesine karşı sorumlu olan konseyler hiyerarşisiyle yönetilir. Macaristan, 19’u komita ve beşi komita statüsünde olmak üzere 24 idârî üniteye bölünmüştür. Bunların konseyleri doğrudan doğruya bakanlar kuruluna karşı sorumludur.

Adâlet işleri anayasa mahkemesi, yüksek mahkeme ve komitaya, belediyeye ve mıntıkaya âit mahkemelerce yürütülür. Anayasa mahkemesi ve yüksek mahkemenin hâkimleri, beş yıllık süreyle parlamento tarafından, diğer hâkimler ise üç yıllık süreyle mahallî konseyler tarafından seçilir. Savcı başkanı, altı yıllık süreyle parlamento tarafından seçilir ve buna karşı sorumludur.

Komünistlerin iktidârı ele geçirdiğinden 1990’daki seçime kadar, bütün genel seçimlerde, sâdece komünistlerin hâkim olduğu bir partinin seçim listesi oy kullanma hakkı olanlar tarafından tek liste olarak kullanılmakta idi. 1989’da Komünist Parti feshedildi. 1990’da yapılan seçimi Merkez Sağ Parti kazandı.

Parlamento, yasama yetkisini sâdece hükûmetin kânun tasarılarını tasdik etmekte kullanır. Bakanlar kurulu ekseriya, parlamentonun tasdikine sunmadan resmî emirler yayınlar.

Ekonomi

Tabiat şartları tarım için elverişli bir durum arz eder. Toprakların % 67’si işlenmeye elverişli, % 15,3’ü çayır ve otlaklardır. Toprağın % 97,6’lık bir kısmı devlet çiftliklerine ve kooperatiflere âit olup, devlet sektörünün elindedir. Esas tarım ürünleri buğday (2.742.000 ton) ve mısırdır (3.800.000 ton). Bunlar Kisalföld, Tuna ve Tisza arasındaki bölge ve Alföld’de yetiştirilir. Bununla berâber ekili tarlaların % 40’ını meydana getiren tahıllar, sanâyi bitkilerine göre önemini kaybetmektedir. Doğudaki kurak bölgelerde ve Tisza Vâdisinde sulanan topraklar artırılarak, pirinç üretimine ve meyve ağaçları yetiştirilmesine ve hatta pamuk üretimine imkân sağlanmıştır. Tokaj, Bakony Tepesi ve Eger’de bağcılıkla ilgili ürünler, Mecsek Tepelerinde meyve ağaçları özellik kazanır. Hayvancılık her zaman önemli bir rol oynar. 2.000.000’dan fazla sığır, 3.277.000 civârında koyun yetiştirilir.

Macaristan, hammaddeleri ve enerji kaynaklarının azlığı sebebiyle, sanâyileşmede zorluk çekmektedir. Miskole yakınlarındaki Kazineborcika’da, Budapeşte’nin güneyindeki Dunajvaras’ta, başkentin banliyösündeki Çsepel kombinalarında çelik ve dökme demir üretilir. Bununla berâber, hammaddelerin büyük kısmı ithal edildiğinden, taşkömürü zor ve pahalı şartlarda işletildiğinden demir sanâyii az kâr getirir. Boksitin bolluğu, bunu işletmek için enerji ithal etmesine rağmen, Macaristan’ı Doğu Avrupa ülkelerinin en fazla alüminyum üreten ülkesi yapmıştır. Bütün sanâyi merkezlerinde bilhassa Budapeşte’de bulunan makina âletleri, ulaşım malzemeleri îmâlâtı (traktör, motosiklet, otobüs, demiryolu malzemesi) sanâyiinin temel sektörünü teşkil eder. Kimyâ sanâyi Macaristan’ın sülfürik asit, kauçuk ihtiyaçlarını ve çok sayıda petrol cinslerini karşılar. Miskole, Tatabanya ve Budapeşte bölgesinde büyük kimyâ kombinaları kurulmuştur. Tekstil ve gıdâ sanâyii önceden beri önemini devâm ettirmektedir (un sanâyii, şeker sanâyii gibi). En önemli endüstri merkezi, fabrikaların üçte birinin bulunduğu Budapeşte’dir.

Dış ticâretin üçte ikisi Doğu Avrupa ülkeleriyle, özellikle Rusya ile (% 30’dan % 35’e kadar ithâlat ve ihrâcat) sonra Çekoslovakya iledir. Ticâretin geri kalanı Batı Avrupa, Arjantin ve Birleşik Arap Cumhûriyeti ile yapılır. Hammaddeleri ve yarı mâmul maddeleri (ithâlatın üçte ikisi) ithal eder. Makina endüstrisi (% 30 ilâ % 35), tüketim endüstrisi ve gıda endüstrisi ürünlerini ihraç eder. İthâlât ve ihrâcât dengelidir.

Turizm gelişmektedir. Beşte dördü Rusya ve diğer sosyalist ülkelerden olmak üzere her yıl 2.500.000 turist Macaristan’ı ziyâret etmektedir. Turizmi geliştirmek için, kış sporları ve sıcak su tesisleri modernleştirilmiştir.

Macaristan iyi bir ulaştırma şebekesine sâhiptir. Karayolu ağı ve demiryolu ağı Budapeşte’de düğümlenir. 30.000 km’ye ulaşan karayollarının % 99’u asfaltlanmıştır. Demiryolu ağı ise 13.200 kilometredir. Tuna ve Tisza nehirleri üzerinde ulaşım önemli bir rol oynar. Budapeşte, Terihegy’de milletlerarası bir havaalanına sâhiptir.

wwwyeniresimcom   lke Resimleri   Macaristan Parlemanto Binas
BrookLyn - avatarı
BrookLyn
Kayıtlı Üye
24 Ekim 2008       Mesaj #5
BrookLyn - avatarı
Kayıtlı Üye
Macaristan
www.MsXLabs.org

resim013za8
"Maceristanın Başkenti Budapeşte"

Denize kıyısı olmayan bir Orta Avrupa ülkesidir. Batısında Avusturya, kuzeyinde Çekoslovakya, kuzeydoğusunda SSCB, doğusunda Romanya, güneyindeyse Yugoslavya vardır. Tuna Irmağı ülkeyi doğu ve batı olmak üzere ikiye ayırır.

Batı kesiminin ortasında bir dinlence yeri olan balıklarıyla ünlü Balaton Gölü yer alır. Orta Avrupa'nın en büyük gölü olan Balaton Gölü'nün uzunluğu 77 km kadardır, derinliğiyse 11 metreyi geçmez. Gölün kuzeyindeki ormanlık Bakony Dağları, kuzeydoğu yönün­de Tuna Irmağı kıyısındaki Budapeşte kentinin bulunduğu tepeye kadar uzanır. Balaton Gölü'nün güneyindeki yamaçlar çok verimli­dir. Ülkenin kuzeybatı ucu alçak ve batak­lıktır.

Tuna'nın doğusunda kalan bölüm, Karpat Dağları'nın eteklerini oluşturan alçak alanla­rın bulunduğu kuzey sınırı dışında geniş, düz ve açık bir ovadır. Ağır akışlı Tisa Irmağı ile kollarının biriktirdiği alüvyonlardan oluşan bu ova Alföld (Macaristan Ovası) adıyla bilinir. Macaristan'ın iklimi oldukça serttir; kışlar soğuk, yazlar sıcak geçer. Ülkenin doğu bölümünde yağışlar batıya oranla daha azdır. Alföld, bazı yazlar çok sıcak ve kurak günler yaşar.

Alföld'ün güneyinde toprak çok verimlidir. Ancak bazı kesimleri kumlu, bataklık yada tuzludur. Bitki örtüsü, genellikle bozkırlarda olduğu gibi baharda çıkan, kaba otlar ve devedikenleri arasında görülen, süsengiller ve orkide türünden çiçeklerdir. Karpat Dağları'nın eteklerinde ve Bakony Dağları'nda kayın ve meşe ağaçları yetişir. Buralarda ve öteki yüksek ormanlık alanlarda geyik ve yaban domuzları yaşar. Büyük bataklık alanlarda balıkçıl, turna, kaşıkçıkuşu, leylek ve flamin­go görülür.

Halk

Macarlar'ın ataları Volga Irmağı ile Ural Dağları arasındaki ormanlık bölgeden göç ederek önce Don Irmağı kıyılarına, 9. yüzyıl­da da Tuna havzasına yerleşmişlerdir. Macar­ca, Fince ve Estonca ile akraba olan bir FinUgor dilidir. Macarca'da alma (elma), arpa ve balta gibi Türkçe sözcüklerin yanı sıra Rusça, Almanca ve başka dillerden gelme pek çok sözcük de yer alır.
Zengin Macar müziği, kıvrak dans müziği­ni, marşları ve hüzünlü halk türkülerini içerir. Dünyaca tanınmış büyük bestecilerden Franz Liszt ve Belâ Bartök Macar'dır.
Macaristan'da soylu güzel atlar yetiştirilir. Dünya çapında pek çok binici yetiştiren Ma­carlar'ın husar denen hafif süvarileri öbür Avrupa ordularınca örnek alınmıştır. Macar­lar eskrim, futbol, tenis ve buz hokeyini çok sever. Tuna Irmağı ve Balaton Gölü'nde yazın kürek ve yüzme, kışın da kayak, buz pateni ve kızak gibi kış sporları yapılır.
Macaristan'da halkın üçte ikisi Katolik, geri kalanın büyük bölümü ise Protestan'dır.

Kentler ve Sanayi
Macaristan'ın başkenti, Tuna Irmağı üzerin­deki Budapeşte'dir. Öbür büyük kentler, doğuda Debre­cen ve Miskolc, güneyde Pecs ve Szeged, kuzeybatıda Györ'dür.
Gelişkin bir tarım ülkesi olan Macaristan'daki çiftlikler öbür Doğu Avrupa ülkelerinde­ki çiftliklerden daha verimlidir. Eskiden büyük bir bölümü otlak olan Alföld'de taşkın denetimi ve akaçlama çalışmaları sonucunda büyük ölçüde toprak kazanılmıştır. Günü­müzde büyük oranda ekili olan bu ovada birçok aileye iş sağlayan büyük devlet çiftlik­leri bulunur. Bu bölgede çok yüksek nitelikte buğday, şekerpancarı, patates, sığır besini olarak kullanılan mısır ve meyve yetiştirilir. Ülkenin öbür bölümlerinde de büyük çiftlik­ler ve çok sayıda küçük aile işletmesi vardır. Buralarda tahıl ve kök bitkilerin yanı sıra kavun, paprika (etli kırmızı biber) ve tütün yetiştirilir. Balaton Gölü'nün kuzey kıyısında üzüm bağları vardır. Ama en iyi şaraplar kuzeydoğudaki Tokay tepelerinde bulunan bağlardan elde edilir.

Macar yemeklerinde paprika, çeşitli tat ve koku verici baharat kullanılır. En gözde Macar yemeği, bir et yemeği olan gulaştu. Tütsülenmiş domuz etleri, sarımsaklı salamlar ve haşhaşlı kekler özgün Macar yiyecekleri­dir. Ünlü beyaz Tokay şaraplarının yanı sıra, kuzeydoğudaki Eger'in kırmızı bikaver şarap­ları dünyaca ünlüdür.

Macaristan'da kömür, boksit, demir cevhe­ri, petrol ve doğal gaz vardır. Bununla birlikte demir ve petrol başka ülkelerden de satın alınır. II. Dünya Savaşı'ndan bu yana sanayi­nin gelişmesi için büyük çaba harcanmış ve çok sayıda fabrika kurulmuştur. Bu fabrika­larda makine, traktör, otobüs, televizyon, radyo, dokuma ürünleri, giyecek, kâğıt ve kimyasal maddeler üretilir. Demir ve boksiti işleyen büyük çelik ve alüminyum tesislerin­den başka bir nükleer enerji santralı da vardır.
Budapeşte bir kara ve demiryolu kavşağı­dır. Tuna Irmağı taşımacılık için önemli bir suyoludur. Açık deniz gemileri Tuna yoluyla Budapeşte'ye kadar ulaşabilir. Ülkenin başlı­ca havalimanı da Budapeşte'dedir.

Tarih
9. yüzyıla kadar göçebelikle geçinen Macarlar o tarihte atlarını otlatmaya elverişli, Alföld Ovası'na yerleştiler. Macarlar, yağmalama amacıyla uzun süre Fransa ve Norveç'e akın­lar yaptı. Bizans İmparatorluğu'nun güçlen­mesi ve 955'te Alman Kralı I. Otto'nun karşısında uğradıkları yenilgi bu akınların durmasına neden oldu.
Macarlar 10. yüzyılda Hıristiyan dinini be­nimsedi. Macar Kralı I. Istvân, Macaristan'ı yönetim birimlerine ayırdı. Bu birimlerin yöneticileri bölgelerini kral adına yönetiyor­du. Bunu izleyen yıllarda baş gösteren taht kavgalarına karşın Macaristan, zengin ve iyi yönetilen bir ülke oldu. 1173-96'da başa geçen III. Bela döneminde Avrupa'nın en güçlü devletlerinden biri durumundaydı. 13. yüzyılda başlayan Moğol saldırısı Macaristan'ın nüfusunun yansını yitirmesine yol açtı. Daha sonra uzun süre yabancı hükümdarlann yönetiminde kalan Macaristan 14. yüzyılda Osmanlı akınlarının tehdidi altına girdi. 1396'da Osmanlılara karşı bir Haçlı seferi düzenleyen Macarlar, Niğboluda yenilgiye uğradı. Osmanlılarda çatışmalar 15. yüzyılda da sürdü. Fatih Sultan Mehmed Konstantino-polis'i (İstanbul) aldıktan sonra Avrupa'ya yöneldi. Macarlar Osmanlıları 1456'da Belgrad'da ulusal kahraman Jânos Hunyadi'nin yönetiminde yendiler. Hunyadi'nin oğlu 1458'de I. Mâtyâs adıyla kral oldu. I. Mâtyâs hem babası gibi büyük bir asker, hem de büyük bir bilgindi.

1521'de Belgrat’ı alan, 1526'da da Mohaç'ta (Mohâcs) Macarları yenen Osmanlılar ülkenin bir bölümünü işgal etti. Ardından, ülke ikiye bölündü. Bir bölümü Habsburg hanedanından bir kralın, öbür bölümüyse Macar asıllı bir kralın egemenliğindeydi. Da­ha sonra ülkenin orta kesiminde üçüncü bir
krallık kuruldu. 1683'te Viyana'yı ikinci kez kuşatan Osmanlı ordusu, Lehistan Kralı Jan Sobiesky'nin yönettiği birleşik Hıristiyan or­duları karşısında geri çekilmek zorunda kaldı. 1699'da imzalanan Karlofça Antlaşması'yla da Osmanlılar Macaristan'ı terk etti.

Böylece Macaristan bütünüyle Habsburg egemenliğine girdi. Habsburglar Almanya, Avusturya ve Bohemya gibi ülkelerin de yöneticisiydi. Ma­caristan'ı ülkenin kendi yasalarına göre yöne­teceklerine söz verdikleri halde sözlerini tut­madılar. Bunun üzerine Macarlar bağımsız­lıklarını kazanmak için önce 1703'te II. Ferenc Râköczi önderliğinde, daha sonra da 1848'de Lajos Kossuth önderliğinde ayaklan­dı ve 1849'da Macaristan'ın bağımsızlığı ilan edildi. Bu ayaklanmayı bastırmak için Habs­burg İmparatoru Franz Joseph, Rus çarından askeri yardım istedi. Ayaklanma şiddetle bastırıldıktan sonra Franz Joseph Macarlara daha fazla söz hakkı verdi. 1867'de Avusturya İmparatorluğu ile imzalanan bir antlaşmayla iki ülke birleşti ve adı Avusturya-Macaristan İmparatorluğu oldu. Ne var ki, Macar yurtse­verleri "ikili monarşi" adı verilen bu yönetime karşıydı. Devletin eğitim ve dil politikalarının Macarlardan yana olduğunu ileri süren Slo­vaklar, Romenler ve Sırplar da bu durumdan hoşnut değildi. Bu toplulukların bir bölümü, Ruslar gibi Slav oldukları için umutlarını Rusya'ya bağlamıştı.

Macaristan I. Dünya Savaşı'nda Avustur­ya'ya bağlı olarak Almanya'nın yanında yer aldı. Savaşta yenilince de ülke topraklarının büyük bir bölümü Romanya, Çekoslovakya, Yugoslavya, Avusturya, Polonya ve İtalya arasında paylaştırıldı. Böylece, 1920'de imza­lanan barış antlaşmasının sonunda, Macaris­tan topraklarının üçte ikisinden ve nüfusunun yarısından fazlasını yitirmiş oldu. 1918'de cumhuriyet ilan edilmiş aynı yıl kurulan Ko­münist Partisi'nin önderi Béla Kun 1919'da yönetimi ele geçirmişti. Ne var ki, son Habs­burg İmparatoru I. Karl'ı yeniden başa geçir­meyi ve yitirilen toprakları geri almayı planla­yan Amiral Miklös Horthy, komünist yöneti­mi devirdi. 1920'de Amiral Horthy, yeni parlamento tarafından kral naibi ve geçici devlet başkanı seçildi. 1921'de I. Kari sürgün­den döndü. Oysa krallığın geri gelmesini istemeyen çevre ülkeler ve çok sayıda Macar, Horthy'nin kral naibi olarak kalmasını yeğli­yordu. Bu durum 1944'e kadar sürdü.

Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
15 Haziran 2010       Mesaj #6
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Macarlar
  • Bugünkü Macaristan topraklarına yerleşmişlerdir.
  • 11. yy'da Hıristiyanlığın Katolik mezhebini benimsemişlerdir.
  • 1541'de Osmanlı'ya daha sonra da 1699'da Karlofça Antlaş­masıyla Avusturya'ya bağlan­mışlardır.
  • 1 Dünya Savaşından sonra imzalanan Triyanon Antlaşması ile bağımsız Macaristan olarak yeniden kurulmuşlardır.

Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
2 Aralık 2012       Mesaj #7
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Macaristan
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Orta Avrupa'da devlet. Kuzeyde Slovakya, kuzeydoğuda Ukrayna, doğuda Romanya, güneyde Hırvatistan ve Slovenya ve batıda Avusturya ile sınırlanır. Yüzölçümü 93.032 km2, nüfusu 10.150.000'dir. Başkenti Budapeşte (2.076.000), en önemli kentleri, Bekescsaba, Devrecen, Eger, Györ, Kapoşvar, Kecskemet, Miskole, Nyiregyhaza, Pecs, Salgotarian, Segedin. Szelnek ve Tatabanya'dır. Orta Avrupa'da etnik yapısıyla en homojen ülke durumundadır ve nüfusun % 98'i Macar'dır. Ülkeyi batı-kuzeydoğu yönünde kesen az yüksek dağ masifleri (Kekestetö 1.015 m., ülkenin en yüksek yeri) yer almakla birlikte genel olarak Tuna ve başlıca kolu Tizsa tarafından kesilen ovalardan oluşur (Panonya ya da Orta Tuna, Macar ovaları).

Avrupa'nın orta kesiminde yer alması ve komşu ülkelerde dağlarla kuşatılmış olması nedeniyle iklim oldukça karasal bir karakter taşır. Ocak ayı ortalaması -1° ile -3° arasındadır. Doğal koşullar tarım ve hayvancılığa çok elverişlidir. Tahıl (buğday, mısır, arpa, yulaf, pirinç), patates, şekerpancarı, ayçiçeği, üzüm ve çeşitli meyveler yetiştirilir. Başta domuz olmak üzere hayvancılık yardımcı bir ekonomik koldur. Eskiden ekonomi tamamen tarıma dayanırdı.

Fakat özellikle II. Dünya Savaşı'ndan sonra hızla gelişerek bir sanayi ülkesi olmuştur. Kömür, petrol, doğal gaz çıkarılır, elektrik, ham çelik, çimento, kimyasal maddeler, tarım makineleri, elektrik araçları, otobüs gibi çeşitli sanayi üretim kolları vardır. Bunlar, ihracatta önemli bir yer tutar. Ekonomik yapıdaki bu gelişme, kentsel nüfusun artmasına, yeni sanayi merkezlerinin doğması ve büyümesine yol açmıştır. Avusturya ile ikili bir devlet yapısı içinde yer alan Macaristan, 1918'de I. Dünya Savaşı'nda yenik çıkınca halkın hoşnutsuzluğu arttı.

1919 yılında Bela Kun önderliğindeki Bolşevik ayaklanması, kısa süreli bir iktidardan sonra, iç anlaşmazlıklar ve Romanya ordularının saldırılarıyla bastırıldı. 1920 Trianon Antlaşması ile yeniden kurulan Macaristan, arazi ve nüfus bakımından çok küçülmüştü. 1920-1945 arasında ülke, kral naipliği ile yönetildi (Amiral Horthy yönetimi). 1940 yılında Alman-İtalya-Japon bağlaşıklığına katılan Macaristan, 1941'de Almanlarla birlikte SSCB'ye karşı savaşa girdi. Ancak halkın baskıları sonunda bu bağlaşıklıktan çekilince Hitler orduları tarafından işgal edildi (1944).

Savaşın sonuna doğru Almanlara karşı bir ayaklanma başladı ve 1945'te SSCB ordularının da yardımıyla Almanlar ülkeden atıldı, Komünist Parti iktidara geldi. 1949 yılında, Macaristan Halk Cumhuriyeti ilân edildi. 10'dan fazla işçi çalıştıran tüm işletmeler millîleştirildi, kolektif çiftlikler kuruldu. Ekonomik durumun giderek kötüleşmesi ve toplumsal gerilimin artması sonucu, 1956'da parti sekreteri Matyas Rakosi görevinden alındı. Aynı yılın Ekim ayında gerçekleşen bir halk ayaklanması sonucunda İmre Nagy başbakan oldu. Ayaklanma, SSCB ordularının da müdahelesiyle bastırıldı, İmre Nagy idam edildi. Janos Kadar başkanlığında yeni bir hükümet kuruldu. Kadar hükümeti krize son vermek amacıyla etkin önlemler aldı, birçok reformu gerçekleştirdi.

1970'lere gelindiğinde, ekonomik durum düzelmiş, toplumsal çalkantılar sona ermişti. 1956'dan 1988'e kadar Komünist Parti genel sekreteri olan Kadar, Macaristan'ı Doğu Bloku'nun ekonomik bakımdan en liberal ülkesi hâline getirdi. 1988'de genel sekreterlik görevini Grosz'a devretti. Grosz 1989'un Şubat ayında Macaristan'da çok partili döneme geçildiğini ve yeni kurulacak partilerin sosyalist çizgiyi benimsemeleri gerektiğini açıkladı. Ancak aynı yılın Ekim ayında Komünist Parti'nin tüzüğü değiştirildi ve Komünist Parti kendini feshederek Sosyalist Parti adıyla yeniden kuruldu. Yeni kurulan partinin demokratik sosyalizmden yana olduğu açıklandı. Bundan sonra Macaristan tarihinde bir dönüm noktasına gelindi. 44 yıldan bu yana halk cumhuriyeti olarak yönetilen Macaristan'ın yerine çoğulcu parlamenter sistemi benimsemiş Macaristan Cumhuriyeti ilân edildi. 1990'da muhafazakar eğilimli Demokratik Forum'un lideri J. Antall bir koalisyon hükümeti kurdu.

Liberal muhalefetinlideri A. Gönczz cumhurbaşkanlığına getirildi. 1991'de Sovyet birliklerinin ülkeden çekilmesi tamamlandı. 1993'te J. Antall'ın ölümü üzerine yerini Peter Boross aldı. 1994'te Macaristan Avrupa Birliği'ne katılma başvusunda bulundu. Aynı yıl yapılan seçimle Sosyalistler (eski reformcu komünistler) kazandı; Gyula Horn başbakan oldu. Yine de Macaristan kararlı bir biçimde batıya yöneldi. Avrupa Birliği'ne aday ülkeler listesine alındı; 1998'de NATO'ya üyeliği kabul edildi.
theMira

Benzer Konular

13 Aralık 2014 / Misafir Cevaplanmış
12 Ağustos 2013 / Jumong Mimarlık
22 Temmuz 2015 / Jumong Siyaset ww